31 Mart 2017 Cuma
NAFİLE SANA.........
VAR OLDU, OLALI DÜNYA ....
KOYULALI İNSAN, VARLIK-YOKLUK KAVGASINA ...
KULA, KULLUĞA KARŞI DURMA SAVAŞINA ...
KAVRANALI, ÖZGÜRLÜĞÜN ANLAMI, ÖNEMİ VE DEĞERİ ....
SEÇTİ, SEÇELİ İNSAN ...
ÖZGÜRLÜĞÜ YAŞAM BİÇİMİ ...
ZULME KARŞI DURMAYA ADAYALI ÖMRÜNÜ ...
SİPER EDELİ ZULME GÖĞSÜNÜ ...
AKLA-KARANIN SAVAŞI ..
KORKUYLA, YÜREKLİLİĞİN VE CESARETİN AMANSIZ SAVAŞINA TANIK OLMUŞTUR DÜNYA ...
İŞTE BÖYLESİ ANLAMLI,ONURLU VE DEĞERLİ BİR SAVAŞTA ...
TUTMUŞSAN SAFINI YANLIŞTA ...
ZALİMİN, ZULMÜN, EGEMENİN YANINDA ...
KUL-KÖLE OLMUŞSAN EGONLA-TEKFURA ...
PEŞKEŞ ÇEKMİŞSEN KARAKTERİNİ TACA-TAHT'A ...
TAPMIŞSAN PARAYA,PULA,SALTANATA ...
YENİK DÜŞEREK EGONA ...
İLELEBET YİTİRMİŞSEN, ÖZGÜRLÜĞE İNANCINI..
HÜRRİYETE, AŞKINI...
YÜREĞİNDEYSE, KORKUN...
KİRALIKSA BEYNİN, İHANETE
KORKULARIN SENİ KAPI -ÇEVRE KUŞATMIŞLIĞINDA ..
BEYNİNDEYSE SAVCINLA, GARDİYANIN ..
RUHUNDAYSA CELLADIN ..
VURULMASA DA ELİNE, AYAĞINA PRANGA.
BENCİLLİĞİNİ YAŞATIP , ÖLDÜRMÜŞSEN YÜREĞİNİ
SEVGİSİZLİĞİN BATAKLIĞINDA ..
PEŞKEŞ ÇEKMİŞSEN ,RUHUNU, ASALETİNİ..
İHTİRAS VE EGONA, TUTSAKLIĞI SİNDİRMİŞSEN
İLİKLERİNE DEK BENLİĞİNE ..
İLELEBET TUTUKLU VE MAHKUMSUN .
GÖRÜNÜRDE ÖZGÜR OLSAN DA .
AŞIK OLMUŞSAN CELLADINA
İFLAH OLMAZSIN ,SEN ASLA ...
KORKUYU İÇİNDE YAŞATTIKÇA..
MAHKUMLUĞUN İÇİN,
NE, BİLEKLERİNE KELEPÇEYE ..
NE, AYAKLARINA PRANGAYA ..
NE, KÜREK MAHKUMLUĞUNA
NE'DE, ÖZGÜRLÜĞE DÜŞMAN, PASLI DEMİR PARMAKLIKLARA ...!
YOKTUR, HİÇ İHTİYAÇ ASLINDA ...
ÇÜNKÜ, TUTSAKLIK SİNMİŞTİR, RUHUNA .
TEPEDEN TIRNAĞA...
HÜRRİYET ADINA, NE YAPILSA, NAFİLE SANA ..
HÜRRİYET ADINA, NE YAPILSA, NAFİLE SANA...
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ..
Friedrichshafen /Almanya
31/03/2017
NOT :
DEĞERLİ CANLAR 16 NİSAN REFERANDUMU, ÖZGÜR ÜLKE, ,ÖZGÜR BİREY,ÖZGÜR YURTTAŞ OLMAK İÇİN SON ŞANSIMIZDIR.
REFERANDUMDA VERECEĞİNİZ, HER HAYIR OYU, KURTULUŞA VE ÖZGÜRLÜĞE ATILAN BİR ADIMDIR.
SEVGİLER YÜREĞİNİZE..
15 Mart 2017 Çarşamba
PEZEVENKLER ŞAHI ...
AYAZ PAŞA ...!'' - Seni doğuracağıma, taş doğursaydım'' diyerek...
Kim bilir, belki de ...,
Gün yüzü görmemiş bedduallarla andı, oldum olası, adını, anası ....!
Namını haketmekle kalmamış,yürütmek için kılıktan kılığa girip ..
Dümen üstüne, dümen,fırıldak üstüne fırıldaklar çevirmişliğinde ..
Geldi şu aleme Ayaz Paşa ..
İmizin iti gibi koşturmacasına, sahipleri ür dedikçe ...
Ömrünce ürdü, sağa - sola, akreplerle, kırk ayaklara taş çıkartan ...
UŞAKLARIN ŞAHI, malum BOP EŞ BAŞKANI ...!
Nam-ı değer, Ayaz Paşa ....
Her yol mübahtı onun için, haram-helalda yoktu ona ..
Elinin uzunluğu ve her türden bitirimliklerde, uzanırdı, suçtan, suça ..
An gelir, şakşakçılıkta siyasileri omuzlar ...
An gelir, goygoyculuklarda,balıklar avlardı, boz bulanık sularda ..!
Varsa çıkarı, sıkardı dişini, hep oldum, olası ..
Yol geçen hanına dönmüştü, ondan, apış arası ..!
Akbilin keçiliğinde yada göz boyamalarda ...
Kumarbazlık ve madrabazlıklarda, her ipte oynardı ..
Bir koyup, üç alacam, derken ..
Kalan, üçün biri de olsa, onla oyalanır..
Umut tacirliğinde, en çok kendini kandırır..
Üç kağıtçılık ve tokatçılıkta, anasını boyar-babasına satardı ..
Nokta kadar çıkar için ,virgüllüklerde takla üstüne, taklalar atardı ..
Uzatmalılıktan yürüttüğü ,çalıntı rütbesiyle ...
Adı çıktı, çıkalı, Ayaz Paşa'lığa ..
Burnuna, sırıkla bok erişmez biri olup, çıkmıştı, sonunda..!
Sürmeyi gözden, dul kadını, erinden çalardı (!)
Süt dökmüş, kedilikte ..
Sütten çıkmış, ak kaşıklık ta, ondaydı ..!
Çoğu kez, sakızı boka düşürünce ..
Salya-sümük ağıtlarda, naralarda, geçerdi kendinden ..
Yılandan korkmayanlar bile, korkardı yalanından ..
Cümle haydutluklar, sorulurdu, ondan ...!
Haytalıkta , tek geçerdi, herkesi,
Ondandır ki, severdi, hep beleşi ..!
Soydu-soğana çevirdi, nice garip-gurabayı ..
Hiç kaptırmadan, yakayı ..
Çok mu çok, hoşlanırdı daima, ''Cambaza bak''larda milleti kandırmaktan...
Sonra el çabukluğu marifetliliklerde, kaşla-göz arasında, sıvışırdı ortadan !
Milletin ensesinde, pişirirken bozayı ..!
Boş tutmazdı asla zulayı,onun için buydu, işin kolayı
Pek severdi, garibandan otlanmayı ...!
Ona göre,hep ....
'' - Kerizler olmasa, aç kalırdı, uyanıklar ..! ''
Taş çıkartırdı Sülün Osmana,sonradan özenip, soyundu, UZUNLUĞA ..
Koyuldu, memleketi satmaya, milleti ve alemi, birbirine katmaya ..!
Üstüne yoktu, ayak kaydırıp,adam harcamada ..
Hele ki de, '' - İTİ,İTE KIRDIRMA'da ''
Adı çıkmamıştı boşa Ayaz Paşa'ya, girerdi o, her boyadan boyaya ..
Kılıktan,kılığa girmede ....
Karaktersizliklerde ''Gömlek değiştirir gibi, saf değiştirmede'' kimseler su dökemezdi, eline ...
Gelen ağasıysa,giden paşasıydı, bu dandik düzende ..
Ona göre, bu düzende ..
Razıydı,düzende,düzülende ..
İşte böyleliğinde, Ayaz Paşa olup çıktı, dünya markası ..
Patlak bir ampuldu, Alamet-i Farikası ....
Ah birde olsaydı, Memleketin Padişahı ...
Günü gelince, Halifeliğe' de, el koysaydı ..!
Hele, birde ..
Referandumda, millete yalanı-mavalı,numarayı yuttursaydı ..
Diyecek olmayacaktı, hani ya,keyfine ..!
Adı üstünde, Ayaz Paşaydı ...
Tek ayak üstünde, kırk yalanı, anında yumurtlardı ..
Sıkışınca, hava atar ..
Van Minutlarda, caka satardı ...!
Megalomanyaklıklarda ,hırsın ve nefretin atına biner ..
Dost-düşman demeden, sağa-sola ürerdi ..
ÜRMEYİ BİLMEDİK İT, SÜRÜYE GETİRİR KURT sözünden bihaber kesilir ..
Önce der, sonra, inkar ederdi ..!
Kuru sıkı atmayı ve kulağının üstüne yatmayı, severdi ...!
İki geri, bir ileriliklerde ..
Mehter marşıyla, adım, adım memleketin, içine ederdi ..!
Göle yoğurdu çalar,tutarsa, kaymağa konar ..
Geri teperse ...
SÜTRE GERİSİNDE YATAR,SUÇU, BAŞKASINA ATARDI.
İllede TEK ADAMLIKTA ,BAŞKANLIK'tı, onun yegane derdi ..!
O dert ve takıntı, eninde-sonunda, bir gün, onun başını yerdi ..
Yinede, illede, odunumun parası der ..
İnadım inatlarda, ayak diretirdi ..
Ona göre, Demokrasi in-bine tramvay .....
BARIŞ,KARDEŞLİK,ADALET,HAK
Şark kurnazı AYAZ PAŞA'ca ,aslı- astarı olmayan MARAZA ŞEYLERDİ .!
Ayaz Paşa, sıkışınca Kasımpaşalılığı seçer ..
İşine gelince, GÜRCÜ, KÜRTÇÜ yada MUSA'nın ÇOCUĞU ...
BARZANİNİN AVUKATI, PUTİN'İN PİYONU ...
KULU ALLAH İLE ALDATAN, DİN BARONU, TEK ADAM ...!
İşine gelince, Milliyetçiliği ayaklar altına alıp, ezendi.
ÇEVİR KAZI YANMASIN ayakları, en sevdiği herze ...
Baş vurduğu, yol-yöntem...
Sıkça denediği yol, en sevdiği usuldü ..
O, sazan akıllılarla, koyunları ve mavalla , masalları sevendi ..!
Kraldan çok, kralcıydı, yalakalıkta, mahir mi mahirdi ..
Üstelik, kıç yalayıcılığında, üstüne dalkavuk yoktu .
Durumdan vazife çıkartır, iş güzarlıklarda, kılıç sallardı ...
Astığı, astık, kestiği, kestik...
Deli Dumrulluklar, en vazgeçilmeziydi ..!
Keli-körü düzdü, gözü, garibana dikti ...
Kafasının içinde dolaşırdı, kuyrukları birbirine değmeden, kırk tilki ..!
Kulamparalıktan tutunda, kalpazanlığa kadar ..
Hayli, kabarıktı sicili ...!
Ayaz Paşa sensin, dendi mi, hele birde, sıvazlandı mı sırtı ..
Görürdü kendini, dev aynasında,sayardı fasulyadan nimet ....
Küçük dağları ben yarattım edalarında, kasım, kasım kasılmalarda ...
Adamdan sayardı, oldum-olası, kendini ...
Kabullenmeye yanaşmasa da, bir türlü ...
Kendinin nikbet mi nikbetliğinde ....
Eksik olmazdı, ömründen nusubet ..
Kalpazanlıkta hünerli, alavere-dalavere de, eline kimse su dökemezdi ..!
Bundandır ki, sıkça böbürlenmelere koyularak ....
Hergelede imam eşeği, sanırdı, kendini ...
Fırıldaklıklarda, zübüklüklerde !
Hele ki de, başkasının cebine ve kıçına parmak atmakta sınır tanımazdı ..
Kendine biçilen rolleri, oynadı ..
Uşaklıkla, piyonluklarda, ömür tüketti ..
Ölümsüzmüş sanarken, tam da kendini ..!
Oynadı azrail ve hayat ona, oyununu ..
Kıçına giren, imamın parmağıyla, boyladı eşekler cennetini ..!
Hep o parmaklayacak değildi'ya, kıçları ..
Teneşir tahtasında ...
Hoca efendi,tıkarken kıçına, yağlı pamuğu ..!
Günahı yoktur deyip, salladı kökleyerek, orta parmağı kıçına ..!
Kerameti kendinden menkullüğünde, nalları dikerken, Ayaz Paşa ..
Geldi sonunda, tufalara ..
Gömüldü, kıçındaki pamukla, toprağa ..
Attığı parmakların, hesabını kapatamamışlığıyla ..
Öldü sonunda, dikti nalları, malum Ayaz Paşa ...
Yazıldı adı, en afillisinden mezar taşına ..
Şimdi, geçince adı ..
Gelir akıllara, fırıldaklığında sınır tanımazlığıyla, Ayaz Paşa ..
Madrabazlar, zübükler ve pezevenkler şahı, Ayaz Paşa ...!
Pezevenkler şahı, Ayaz Paşa ...!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Friedrichshafen / Almanya
14/03/2017
Saat ; 00_47
13 Mart 2017 Pazartesi
ESKİ MAŞRAPALAR GİBİ .....!
Kıyıda- köşede unutulmuş, itibarı yitik, gözden düşük, boynu bükük ...
Islanıp, kuruyup, yeniden ıslanmalara, dolup-taşmalara .....
Sulara ve hele ki de, dudaklara değmelere .....
Ellenmelere, su soğukluklarında, ferahlamalara hasret ...
Kalayı, nişadırı sıyrık, sağı-solu, eğri-büğrü ...
Bit pazarında bile, yeri-yurdu olmayan, eski maşrapalar gibiyim ...!
Pas bağlamış, küflenmiş sağım, solum ..
Kopmuş, kulpum, ezik-büzük, içim-dışım ...
Zaman denen cellatın, hayat denen, zebaninin elinde, oyuncaklıklarda ..
Cılkım çıkmış, cılkım ...!
İçim, içimi yese de, özüm bayvermiyor, hayattan kopup gitmelere ..!
El kokularına, su duruluklarına, özlemlerde ..
Hoyratlıkların cenderesinde, örselenmişliklerde ...!
Zamanı, zamana ekleye, ekleye dert çoğaltıp, hicranlar biriktiriyorum ..!
Ömür tüketip, gün eskitiyorum ...
Bir eski maşrapa tükenmişliğinde, geçiyorum, kendimden ..
Terk edilmişliğin acısında, gömüldüğüm, sessizliğin içinde ...
İçi- dışı pas bağlamış ....
Eski maşrapalar gibi, ölüyorum için,için ..!
Ölüyorum, için, için ...!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Friedrichshafen / Almanya
13 / 03 / 2017
Saat ; 03_28
4 Mart 2017 Cumartesi
BAS MÜHRÜNÜ '' - HAYIR' a '' ...
Karartıldı gün be gün, son onaltı yıldır, ülkemin ve insanımın ufku ..
Erke ve devlete el koyan, bu zebaniler sürüsünce ...
Biatta, koyun sürüsü kılınıp, güdüldü karanlıkta, toplum ..!
Ucubeliklerde, Vahabizmde,Emevi yobazlığında ..
Taassup ve tasallutlarda ..
Fetret döneminin, karanlık zorbalıklarında ..
Bir megolamanyağın hırsı uğruna, talan edildi ülke ve ömürler, umutlar ...
Zehir edildi, yaşama sevinçleri ve günler ..
Paralandı, talan edildi nice, nice fidan ömürler ..
Katledildi fidanlarla,selvi boylu, elif güzellikli, gonca güller ...
Yazık edilmek, sözcüğünün kifayetsizliğinde ..
Zindan karanlıklarına ve deli gömleğine, hapsedildi aydınlık ömür,beyin ve düşünceler ..
Ülke döndürüldü baştan başa, tımarhaneyle,mapushaneye ...
Örüldü yürekler, düşmanlıkla ..
Kardeş kanı döküldü, sokaklarda
Gülüş güzellikleri, çocuksu sevinçler, korkuttu ilbizli yobaz kafaları,bedenleri...
Çok görüldü ömürlere,yüreklere ve ruhlara aşkla, sevgi ...!
Tepemizde, bozalar pişirilip ..
Demoklesin kılıçları, sallandı amansız ve acımasızca ..
Güzele, insana,sevgiye,aşka dair ne varsa, horlandı ...
Haysiyet cellatlıklarında ..
Değersizleştirme ve karalama furyalarında ...
Asılsız-astarsız-mesnetsiz
İğdiş edildi umutlar, düşler, ruhlar, bedenler ve ömürler ..
Despotluğun ve karanlığın ahtapotları sardı, sarmaladı talanlarda insanı,insanlığı ....
Hunharca katledilirken, insani değerler ..
Hep medetler umuldu, karanlıktan,cehaletten,yob
İlbizli kafalar gasplara yeltenerek, körpe bedenleri, dimağları ve ömürleri .
Tek düzeliğin, monotonluğun,depotizmin ve hurafenin kıskacında inim, inip inleterek...
Akıttı, genç beyinlere acımasızca, öldürücü zehirleri ..
Ruhlar çorak topraklara, ömürler, katledilmiş ağaçlara döndü ..
Dal-budak salmasın diye sevgiler,aşklar ..
Riya kazanlarında, kaynatıldı ..
Katran karalarına, belendi ..
Oysa, tek istekleri ,sevgi ve aşktı ..
Çok görüldü ömürlere,yüreklere ve ruhlara aşkla sevgi ...!
Umutlar, karabasan'a ...
Aydınlık ve ışıltılar, karaltı ve gölgelere döndü ..
Tutkuları kasırgalar sildi, süpürdü ...
Düşler ve umutlar, açmadan solan çiçekler, oldu ...
Yalanlarda,talanlarda, çalındı yarınlar ....
Bu bir avuç hilkat garibesi, ucube sürüsünce ..
Gasp edileli insanlığın ve insanımın son on altı yılı ..
Bereketsizliklerde,gudubet
Karartıldı ufuklar ...
Despot bir megolamanyağın harisliklerine, telef ve heba edildi,ülke ve ömürler ..
Kerpetenlerde söküldü diller,prangalarda çalındı, özgürlükler ..!
Erke ve devlete el koyan, bu zebaniler sürüsünce ...
Çok görüldü ömürlere,yüreklere ve ruhlara aşkla sevgi ...!
Çok görüldü ömürlere,yüreklere ve ruhlara aşkla sevgi ...!
Ondandır, haykırıyoruz, bunca rezaletin ardından ..
Yıkılsın bu kara harami düzen diye..
İnanıyorsan yüreğinle ,görüyorsan gönül gözünle gerçeği...
HAYIR 'DE, HAYIR .....
HAYKIR İNANÇLA, ÖZGÜRLÜĞE AŞKINI ..
HAYKIR, HAYIR'LARDA ....
KIRARAK, YILLARA VARAN, DİLLERE,BEYİNLERE,YÜREKLER
EMEVİ-VAHABİ YOBAZLIĞINDA, DAYATILAN ...
ÖZGÜRLÜĞÜNÜ ÇALAN, PASLI GERİCİLİK ZİNCİRİNİ ...!
Unutma..!
Gördüğün, göreceğin, son aydınlık günlerdir, bunlar ..
Çalınacak, referandumla elinden, bunlar ..
VURULACAK ,ELİNE ,DİLİNE,YÜREĞİNE,BEYNİNE ..
DAHA NİCE PASLI PRANGALAR..
SANA REVA GÖRELECEK GÜN YÜZÜ GÖRMEMİŞ ..
NİCE ZULÜMLER...!
HAYATA, İNSANA, İNSANCA OLANA
VE .....
AŞKA, SEVGİYE DAİR SON SEVİNÇ KIRINTILARIYLA ,UMUTLARA
Zindan edilecek, zindan, bu ülke, insanlara ..
Katledilen insanlara,yenileri eklenerek ..
İŞ, EMEK-EKMEK VE HÜRRİYET KAVGALARI VE YİĞİT NEFERLERİ KATLEDİLECEK ...
ZİNDANİ KARANLIKLARDA
Ses ol, inançlı yüreklere ..
Paydaşlıkta güç kat, ONURUN BAYRAKTARI OL ::
HAYIR' da birleşsin oylar ...
HAYIR'LARDA DOĞACAK, AYDINLIK YARINLAR
HAYIR' de refarandumdaki seçimde ..
Sen , sen ol, son olanağını, asla heba etme ..
UNUTMA ..!
Bas mührünü, HAYIR'a, son ver ZORBALIKLA,KARANLIĞA ..
Bas mührünü, HAYIR ' a ...
UNUTMA....!
Bas mührünü HAYIR'a ...!
Bas mührünü HAYIR'a ...!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Friedrichshafen / Almanya
04 / 03 / 2017
Saat ; 11_11
12 Şubat 2017 Pazar
7 Şubat 2017 Salı
ACININ DİLİ .....,
Her zaman
ve her koşulda ..
Sadece,
feryat-figan, göz yaşı-sümük düğünü ..
Cazgırlıklarda
naralar atmak, istismara kapı aralayan ..
Acındırmayı
hedefleyen, özsellikten çok ...
Yüzeysel ve
görselliği amaçlayan tavır ve edalar sergilemek, değildir ..
Hatta,
sıklıkla, tevazuyla, acıyı yaşayanların, sergilediği hallerde görülmüşlüğüyle
..
Olgunluk,
tevazu ve sükunda, içe gömülmüşlükte ,duyumsanan ..
Göz
yaşlarının, duruluk ve içtenlikle içe akıtılmışlığında, yaşanılan ..
Saygıyı,
hak eden, haller ve duruşlardır, acının dili ..
Suya
dökülür, geceye,aya-yıldızlara ve hatta yele anlatılır acılar, sessizlikle
Suskunlukta,
rüzgarlara fısıldanırken, duygular…
Sırdaşlığa
güvenle açılır, yürekler, dillenir, ruhlar ..
Kah,
sitemle, kah, şiirle ..
Ya'da an
gelip, içtenlikle mırıldanılan, ezgiyle ..
Yankılanan
sesin, gecenin içinde …
Mahzun yüreğe,
hafifleyerek dönmüşlüğünde ..!
An olur,
derin, derin soluklarla içe çekilen, havaya savrulan …
Derinden,
derine bir of ta ...
Ve yahut ta,
okkalı bir küfürde,öfkeyle peydahlanan, diş gıcırtısında ..!
Çakmak, çakmak
çoğalan, bakışlarla ..
Ne
istediğini, neyi, niye, dediğini bilen hal..
Söz ve
edalarla dillenir acılar, hayatın bağrında ..
Olur' ya,
ömrün ve gönlün zulasına, zamanın buz dolabına..
Ya da la
havle’lerde ,ilaha, mabuda,
Kah
şeytana, kah meleğe havalelerde, dile gelir acı ..!
Bu düpedüz
çaresizlikten, değil ..
Tam aksine…
Olgunluk, tevazu,
kemal ve erdem de yaşanan, asaletten dolayıdır.
Kim bilir,
belki de, bazen yaşandığı gibi, en anlamlı ve güzel hallerde..
Gülüp
geçişlerde ki ''- Aman canım, sende '' diyerek, sergilenen hoş görüde
Dillenir,
acı …
Görülür,
görülmeye istendikçe, acının dili …
Yalınlık ve
içtenlikle beslenen, gönül gözlülerce ..
Saygınlığın
taçlanışında büyür, insanların gözünde..
Acıyı
dillendiren o, onurlu duruş hali ..
Hepsi,
hayata ve insana dair, hallerdir ..
Pire için,
yorgan yakmakta ..
Öfkeye
sahip çıkıp, derdi, sitemi, ummanla, asumana dökmek te …
Çileyi, Mevlanaca,
Yunusça yaşamak …
Acının
dilinin tezahürü ve yaşanışıdır, özünde..
Böyleliğinde,
acı yaşanır, insanca ....
Gönlün ve
tevazunun ateşinde ..
Öz’ün
pişip, bencilliğin, yerle yeksan oluşunda ...
Yüreklerin,
can bulup ....
Sevgiyi,
sevgide yaşayarak, iyiyi ve güzeli, çoğaltmışlığında
Hamlığın,
kemliğin, yangın da ...
Olgunluk
kıvamına, gelmişliğinde ....
Kemal
örsünde, tevazu çekiciği ile dövülmesidir ..!
Öfkesine sahip
çıkan birinin, tevazu ve erdemiyle ....
Emsalsiz
saygıyla yaşanan, onurlu davranışlarda, can bulup ..
Adeta,
ete-kemiğe bürünmüşlüğünde ..
Her
halükarda, acıya ve acılıya, saygıyı hak eden ....
Yürekten
sıcaklık ve içsellikli saygın duruşta ..
Acının
dilinin, elvan çeşit olmuşluğunda ..!
Evrenin
bağrında, acının elvan,elvan yaşanmışlığında ..
Dirhem
,dirhem şekillenir, dillenir, acının dili ..!
Acının dili
..!
Mualla
SEZGÖR YASSIBAŞ/ İSYANİ
Friedrichshafen
/Almanya
07 / 02 /
2017
Saat ;
11_40
SEVGİLERE SUSAMIŞ SAHİL, DÜNÜNE AĞLAR .....!
Dalga, dalga öfke patlamalarında ...
İçinde çoğalan, kör pişmanlık ve keşkelerin, karanlığında yutulmalarda ...
Kah, ihanet ...
Kah, sevgi ...
Olmadı, dibine kadar yaşanmış ve içilmişlerde, doruk yapan, nefret ..
Duygu gelgitlerinde ömürleri, bedenleri, akılları sarıp, gözleri bürür ..
Kör ve sağır eder, adeta ..
Bıçağın zuladan, okun yaydan, kılıcın, kınından ..
Kurşunun namludan, sağduyunun, iradenin
Sokulmamacasına, bedenden ,ruhtan çıkmışlığında..
Sözün bitip, dillerin lal lığında, kelamların unutulmuşluğunda ..
Ömür ve bedenlerin, kine-nefrete bilenmiş liginde ....
Acıların, kahır ve azapların, korku, korku yutul musluğunda ...
İşte, tamda böylesi anlarda ....
Ortalığı kara dumanla, toz bulutlarının ...
Anıları, ruhları, gönülleri ve hafızaları, yorgunlukların kaplayıp ..
Gidenlerin, yitenlerin ve zamanın ..
Yaşanmışlıkların, geri gelmemişliğinde ..
Akreple-yelkovanın, dur-durak bilmemecesine ..
Bilinmezliklerle, durmadan, muammalara koşmuşluğunda ..!
Zamanın, hayatlara ...
Beklenen kadar, sürprizler, mucizeler ...
Ya da, beklenmedik felaketler sunmuşluğunda !
Çokçası da, bu curcunada, kaotik girdaplarda ..
Dünyanın çivisinin, hayatın cılkının ..
İnsanların ve insanlığın, piçinin çıkmışlığında ....
Hayatların, güzelliklerin, yarınların, ıskalanmış lığında ...
Çalınan ömürler, kayıp yıllar, telef güzellikler ..
Talana kurban, anılar ...
Dün ile yegane bağ olan, solup-sararmış bir fotoğrafa sinen, hicranlarda ..
Kalanların, asla bütün olmamış lığında ...
Yaşanamayanların, ıskalanmışlıkların ..
Hasılı, iç buruklukların ve hüzünlerin
Yaralı ruhları, acıyla kamçılamış lığında ...
İşlerin, iyiden, iyiye çığırından çıkmışlığında ....
Büyünün bozulup, sırın çatlayıp, albenisinin yitmişliğinde ..
Yorgun mu yorgun, hicranla beslenen akşamların ..
Yürek ve ömürlerin, eskinin ve eksikliğin izlerini taşıyıp ..
Derinden, derine ızdırabını duymuşluğunda ...
Mutluluğa hasret gönüller, hüzne belenmiş sahiller ...
Gonca ömürlerde telef, boynu bükük güller ve ömürler ...
Kanla kirlenen bedenini, ak köpüklerin yıkayamadığı ..
Tarihe ve yaşananlara tanıklıklarda, yorgun düşen ...
Asırlara kafa tutan, fener ..
Feneri kah döven, kah öpen, köpük, köpük dalgalar ...
Ilgıt, ılgıt esenlikten tutunda ..
Öfkeyle patlayan, kasırgaya dönen, yel ...
Açlıkta ve toklukta dalıp, dalıp, suları öpen ..
Denizi selamlayarak, çığlık, çığlığa ..
Feryat-figana kesen o, arsız mı arsız, telaşlı martılar ...
Görünmez bir elin, karanlığın ...
Kötülüğün, zulmün ve kabusun neferlerinin ..
İlahların, kan ve kurban istemişliğinde ..
Emre ameleliklerle, katliamlara soyunup ...
Gözlerini kırpmadan, hayatlara kıymışlığında ..
Kıyım ve kaoslarla, günlerin ve ömürlerin, kana bulanıp ..
Acılarla bezenmişliğinde ..
Umutlara ve hayatlara, balta vurup ...
Günleri, ömürleri, gönül ve hayatları, karartıp ..
Sevginin ağacını, kesip yok etmişliğinde ..
Bir tutam '' - Eski İstanbul '' ....
Sislere, tozlara ve kanlara belenen, demet, demet biriken ...
Acıyı, tatlıyı bağrında taşıyan, rengarenk anılar ..
Anılar ve acılarla, göz yaşına boğulmuş ....
Sızım, sızım sızlayıp ..
İçin, için kanayan, yıl vurgunu, yaralı yürekler ...
Yazı görmeden, güz güllüğünü tadan ...
Akla-karanın iç, içe geçerek bezediği, sır ve çile küpü, ömürler ...
Karartma geceliğinde, gün yüzü görmeyen .....
Barışa ve sevgiye hasret, aşka özlem çoğaltan, bunalımlı günler ...
Yaşanmışlıkların karasında, kedere kesen ...
Şen-şakrak kahkahalara hasret, sevgilere susamış, sahil ...
Yiten güzelliklere ve ıskalanan dününe ağlar ..
Sevgilere susamış sahil, dününe ağlar ...!
İçinde çoğalan, kör pişmanlık ve keşkelerin, karanlığında yutulmalarda ...
Kah, ihanet ...
Kah, sevgi ...
Olmadı, dibine kadar yaşanmış ve içilmişlerde, doruk yapan, nefret ..
Duygu gelgitlerinde ömürleri, bedenleri, akılları sarıp, gözleri bürür ..
Kör ve sağır eder, adeta ..
Bıçağın zuladan, okun yaydan, kılıcın, kınından ..
Kurşunun namludan, sağduyunun, iradenin
Sokulmamacasına, bedenden ,ruhtan çıkmışlığında..
Sözün bitip, dillerin lal lığında, kelamların unutulmuşluğunda ..
Ömür ve bedenlerin, kine-nefrete bilenmiş liginde ....
Acıların, kahır ve azapların, korku, korku yutul musluğunda ...
İşte, tamda böylesi anlarda ....
Ortalığı kara dumanla, toz bulutlarının ...
Anıları, ruhları, gönülleri ve hafızaları, yorgunlukların kaplayıp ..
Gidenlerin, yitenlerin ve zamanın ..
Yaşanmışlıkların, geri gelmemişliğinde ..
Akreple-yelkovanın, dur-durak bilmemecesine ..
Bilinmezliklerle, durmadan, muammalara koşmuşluğunda ..!
Zamanın, hayatlara ...
Beklenen kadar, sürprizler, mucizeler ...
Ya da, beklenmedik felaketler sunmuşluğunda !
Çokçası da, bu curcunada, kaotik girdaplarda ..
Dünyanın çivisinin, hayatın cılkının ..
İnsanların ve insanlığın, piçinin çıkmışlığında ....
Hayatların, güzelliklerin, yarınların, ıskalanmış lığında ...
Çalınan ömürler, kayıp yıllar, telef güzellikler ..
Talana kurban, anılar ...
Dün ile yegane bağ olan, solup-sararmış bir fotoğrafa sinen, hicranlarda ..
Kalanların, asla bütün olmamış lığında ...
Yaşanamayanların, ıskalanmışlıkların ..
Hasılı, iç buruklukların ve hüzünlerin
Yaralı ruhları, acıyla kamçılamış lığında ...
İşlerin, iyiden, iyiye çığırından çıkmışlığında ....
Büyünün bozulup, sırın çatlayıp, albenisinin yitmişliğinde ..
Yorgun mu yorgun, hicranla beslenen akşamların ..
Yürek ve ömürlerin, eskinin ve eksikliğin izlerini taşıyıp ..
Derinden, derine ızdırabını duymuşluğunda ...
Mutluluğa hasret gönüller, hüzne belenmiş sahiller ...
Gonca ömürlerde telef, boynu bükük güller ve ömürler ...
Kanla kirlenen bedenini, ak köpüklerin yıkayamadığı ..
Tarihe ve yaşananlara tanıklıklarda, yorgun düşen ...
Asırlara kafa tutan, fener ..
Feneri kah döven, kah öpen, köpük, köpük dalgalar ...
Ilgıt, ılgıt esenlikten tutunda ..
Öfkeyle patlayan, kasırgaya dönen, yel ...
Açlıkta ve toklukta dalıp, dalıp, suları öpen ..
Denizi selamlayarak, çığlık, çığlığa ..
Feryat-figana kesen o, arsız mı arsız, telaşlı martılar ...
Görünmez bir elin, karanlığın ...
Kötülüğün, zulmün ve kabusun neferlerinin ..
İlahların, kan ve kurban istemişliğinde ..
Emre ameleliklerle, katliamlara soyunup ...
Gözlerini kırpmadan, hayatlara kıymışlığında ..
Kıyım ve kaoslarla, günlerin ve ömürlerin, kana bulanıp ..
Acılarla bezenmişliğinde ..
Umutlara ve hayatlara, balta vurup ...
Günleri, ömürleri, gönül ve hayatları, karartıp ..
Sevginin ağacını, kesip yok etmişliğinde ..
Bir tutam '' - Eski İstanbul '' ....
Sislere, tozlara ve kanlara belenen, demet, demet biriken ...
Acıyı, tatlıyı bağrında taşıyan, rengarenk anılar ..
Anılar ve acılarla, göz yaşına boğulmuş ....
Sızım, sızım sızlayıp ..
İçin, için kanayan, yıl vurgunu, yaralı yürekler ...
Yazı görmeden, güz güllüğünü tadan ...
Akla-karanın iç, içe geçerek bezediği, sır ve çile küpü, ömürler ...
Karartma geceliğinde, gün yüzü görmeyen .....
Barışa ve sevgiye hasret, aşka özlem çoğaltan, bunalımlı günler ...
Yaşanmışlıkların karasında, kedere kesen ...
Şen-şakrak kahkahalara hasret, sevgilere susamış, sahil ...
Yiten güzelliklere ve ıskalanan dününe ağlar ..
Sevgilere susamış sahil, dününe ağlar ...!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Friedrichshafen / Almanya
06 / 02 / 2017
Saat ; 22_18
DOKUNULMAYI BEKLEYEN, SAYFALARINDA ....
Gidenlerin, yitenlerin, kahır bezgini, telef ömürlerin ..
Yaşanmamış, ıskalanan hayatların...
Çalınan günlerin,güzelliklerin , talan edilen, umutların ....
Katran karası, hicranlara, belenmişliğinde ....
Zamanın ve yorgun yılların ....
Nice ömürleri, düşleri, mutlulukları, yutmuşluğunda.
Katmer, katmer çoğalarak ....
Zamana kafa tutarak , ısrar ve inatla ...
Asla mı asla, kabuk bağlamayan, derin mi derin, öldüren yaraların ..
Ezinci, elemi, azabı, kahrı ....
Bir solukta iç, içe yaşamış bedenlerin, harmanlığında ..
Harman yeri yangınlarında, yanıp ....
Acıya, göz yaşına, toza-dumana, küle karışmışlığında ..
Çiçek, çiçek açmalara hasret, ayazda donakalan, dallara ....
Azabı, ölümü ve bilinmezlikleri içen ...
Nice bedenlerin, intikam hırsı, öfke, gözü dönmüşlük ve haris duygularla ...
Acımasızlıklarda itilivererek, yuvarlandığı kayaların ....
Elemler çoğaltan azgın dalgaların, ömürler yutmuşluğunda ..!
Kahkaha seslerini, mutlu ömür gülüşlerini ..
Yarına dair umutları ve hayat emarelerini ..
Kanlı bir bıçak olup, afat-bela, acı ve ölüm saçarak ..
Orta yerinden, yarıp ....
Ölümle gelen, çalınmış, hayat azapları çoğaltarak ...
Silinmez keder ve kapanmaz, onarılmaz yaralar, açmışlığında ...
Göz döndüren, akıl tutturan heves, ihtiras ve bencilliğin ...
Karabasan olup, çökmüşlüğünde ....
Yarını çalınan ömürlerin ...
Kan damlayan, sahillerle ...
Hicranlı akşamların ...
Mutluluğa aç, sevinçlere hasret, bedenlerin ...
Mutlu ve düşsel güzelliklerle bezeli dününü, aramışlığında ...
Karışır, telef ömürler ....
Çalınmış hayatların, dram dolu öyküsü, tarifsiz acılar, bir birine ...
Kurşun gibi yakıcılıkla gönüllere, yüreklere ve ömürlere işleyen ...
İlk harfinden, son harfine ve hatta, konulan o, son noktasına dek ...
Hüzünlerin dolup, dolup, taştığı ...
Ağır mı ağır, bir romanın ...
İç, içe girmiş öykülüklerinde, ömürlerde, ömürler çoğaltan ...
Her ömür öyküsünün, yitik kahramanlarına kucak, açan ..
Sevgiyle okunup, merakları tetikleyerek ...
Dokunulmayı bekleyen, sayfalarında ..!
Dokunulmayı bekleyen, sayfalarında ..!
Yaşanmamış, ıskalanan hayatların...
Çalınan günlerin,güzelliklerin , talan edilen, umutların ....
Katran karası, hicranlara, belenmişliğinde ....
Zamanın ve yorgun yılların ....
Nice ömürleri, düşleri, mutlulukları, yutmuşluğunda.
Katmer, katmer çoğalarak ....
Zamana kafa tutarak , ısrar ve inatla ...
Asla mı asla, kabuk bağlamayan, derin mi derin, öldüren yaraların ..
Ezinci, elemi, azabı, kahrı ....
Bir solukta iç, içe yaşamış bedenlerin, harmanlığında ..
Harman yeri yangınlarında, yanıp ....
Acıya, göz yaşına, toza-dumana, küle karışmışlığında ..
Çiçek, çiçek açmalara hasret, ayazda donakalan, dallara ....
Azabı, ölümü ve bilinmezlikleri içen ...
Nice bedenlerin, intikam hırsı, öfke, gözü dönmüşlük ve haris duygularla ...
Acımasızlıklarda itilivererek, yuvarlandığı kayaların ....
Elemler çoğaltan azgın dalgaların, ömürler yutmuşluğunda ..!
Kahkaha seslerini, mutlu ömür gülüşlerini ..
Yarına dair umutları ve hayat emarelerini ..
Kanlı bir bıçak olup, afat-bela, acı ve ölüm saçarak ..
Orta yerinden, yarıp ....
Ölümle gelen, çalınmış, hayat azapları çoğaltarak ...
Silinmez keder ve kapanmaz, onarılmaz yaralar, açmışlığında ...
Göz döndüren, akıl tutturan heves, ihtiras ve bencilliğin ...
Karabasan olup, çökmüşlüğünde ....
Yarını çalınan ömürlerin ...
Kan damlayan, sahillerle ...
Hicranlı akşamların ...
Mutluluğa aç, sevinçlere hasret, bedenlerin ...
Mutlu ve düşsel güzelliklerle bezeli dününü, aramışlığında ...
Karışır, telef ömürler ....
Çalınmış hayatların, dram dolu öyküsü, tarifsiz acılar, bir birine ...
Kurşun gibi yakıcılıkla gönüllere, yüreklere ve ömürlere işleyen ...
İlk harfinden, son harfine ve hatta, konulan o, son noktasına dek ...
Hüzünlerin dolup, dolup, taştığı ...
Ağır mı ağır, bir romanın ...
İç, içe girmiş öykülüklerinde, ömürlerde, ömürler çoğaltan ...
Her ömür öyküsünün, yitik kahramanlarına kucak, açan ..
Sevgiyle okunup, merakları tetikleyerek ...
Dokunulmayı bekleyen, sayfalarında ..!
Dokunulmayı bekleyen, sayfalarında ..!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Friedrichshafen / Almanya
06/02/2017
Saat; 23_58
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
OLSA BÖYLE BİR OLANAK .... BİZDE, MUTLU MESUTLARIN MENKIBESİNİ YAZSAK ..... Olsa böylesi bir olanak ile şansımız, ortamımız ve gönüllerimi...
