Bende ki, beni, görmek istiyorsan ...
Gözlerimin, ardına bak..
Gözlerimin, ardına bak..
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ
Bu istasyonlar,neleri ,neleri saklar bağrında..
Koltuklara çizilmiş, her çizgi..
Sadece ayrılıkları anlatmaz, acıları dışa vurmaz..
Bazen kaçamak bakışlardaki, fersiz aşkların izleridir, bunlar..
Ne zaman yolum bir Tren Garına düşse..
Sen, orada oturursun hala, gözlerimde
Elinde, kör bir çakı..
Sanki deliyor'muş gibi yüreğimi..
Yazarsın, ismimi tahtaya ..
Şahken, Şahbaz olmuşluklar da
Şahken, Şahbaz olmuşluklar da
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/ İSYANİ
MIRLATIR DA
,YALVARTIR DA..
Burası, senin
bildiğin o, sürgün yerleri değil..
Bedenin
sığsa, ruhun sığmaz karanlıklar basınca..
Her bir
yerden saldırır, kabuslar, korkular..
Kandiller
sönünce, ruhlar kararır.
Her bir
yana kaçışır, adeta fareler gibi.
Aç kedi aşık
olur mu demeyin..
Aşk başa
beladır, kediyi mırlatır da ,yalvartır da.!
Kediyi
mırlatır da ,yalvartır da.!
Mualla
SEZGÖR YASSIBAŞ/ İSYANİ
BU KEZ ......
'' - KURTARALIM, AŞKIN ALTIN ÇAĞINI .....! ''
Her ayağımıza gelmişliğin de, teperek şansımızı ....
Iskalayarak, kaçırmışsak, aşkın altın çağını ..
Suçlu aramaya gerek mi var, suçlunun ayan-beyan lığın da ?
Bu olsa,olsa uyanık geçinmeye çalışma ahmaklığı ve aptallığı olur ....
Suçlunun biz olmuşluğun da ......!
ÖYLEYSE, PÜR TELAŞLARDA, SUÇU KEDİLERE YÜKLEME ÇABASI NİYE ?
Suçu, kedilere yükleme çabası niye ?
Acaba, içimizde sakladığımız farelerin hıncı ve öfkelerinin ayaklanma sesi olmasın, bu ?
Yaşasın....
Bulduk suçluyu, '' - İçimizdeki fareler ...! '' ...
Öyleyse bağıralım hep bir ağızdan,
'' - Kaçsın fareler, kovalasın kediler .....! ''
Onlar, birbirini yesinler ......
HEP YAPTIĞIMIZ GİBİ, YAPALIM .....
Fırsat, bu fırsat diyerek, çıkalım ortaya ....
Bari bu kez, ağzımıza, yüzümüze bulaştırmak yerine, usulüne uygun yapalım işimizi, sıkı tutalım ....
Bu kez, ne yapıp, yapıp .....
Kaçırmak yerine, kurtaralım aşkın altın çağını ...!
Kaçırmak yerine, KURTARALIM AŞKIN ALTIN ÇAĞINI !
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
21 / 06 / 2021 - Pazartesi
Saat ; 22_10
BİLENE ........!
Bir yudum sevgi, son nefeste sunulan su kadar kutsal ve değerlidir, bilene .....
Usuldendir, adettendir, kutsiyet atfedilecek kadar önemli ve değerlidir de, son nefesten bir önce, su sunmak, meram dudakları ıslatıp, harareti dindirmek le sınırlı değildir, asla ...
Daha da ötesi, önemlisi, derinlikli ve değerlisi ......
O kişiye, '' - Kalkan son geminin, adsız yolcusuna, bir mendil sallamak .... ! '' ...
Unutulmuşluğu, yalnızlığın ürküntüsünü giderir, hicran ve kırgınlıkları siler, en kıymetlisi ise .....
İçtenlikle ve gönüllülükle, değer verilmişliğin sıcaklığını yaşatır karşıdakine .....
Son nefesinde yalnız olmadığını, değer verildiğini hissettirmek ve o, son ana dek, yüreğe dokunulduğunu ona yaşatabilmek, canlı tutulan sevginin dillenişi ve ömürden, ömre, yürekten, yüreğe, ruhtan, ruha devredilen ....
Son anda bile çoğaldığını hissettiren yaşama sevinci, sevgi ve içtenlik bayrağıdır .....
Hayatta bir anlamda, bir bayrak yarışı değil'midir, zaten ?
Bilen ve duyumsayan için ......
Az sonra hayata veda edecek insana, bunun sıcaklığını tattırarak, ona metanet ve cesaret hissi aşılayarak ......
Zoru başaracağını ve metin olmayı elden bırakmaması gerektiğini ona duyumsatarak, güç transferi ve duygu aşılamasıyla,olası korku yada paniği daha başlamadan bitirmektir ....
İşini yarım bırakmaksızın yapıp tamamlayan o, görünmez ölüm elçisinin , refakatçilerin gözlerine, gönüllerine, hele ki de ruhlarına ve duygularına sinen suretine ilişkin ortak payda ...
Sükuneti, sabrı, acelesizliği, munisliği ve dahada önemlisi çok şefkatliliği ile, naif olduğudur ....
Ölüm yolculuğu, ipi kopmuş uçurtmaların, elden, avuçtan kayıp gidişi gibidir ......
Fark edildiğinde, çoktan iş, işten geçmiş olur ......
Başlayan yolculuğun, kaşla-göz arası bitmişliğin de, dudaklara sinen o, son soluğun tarifsiz ılıklığı ve verildiği andaki rahatlamadır, akıllarda yer eden ....
O, ılıcık son nefeste, yalnız olmadığı ve sevildiği hissettirilen o, dönüşsüz yolcuyu ferahlatan sa ......
Bedenden, bedene geçen, adı konulamayan ve tarifi zor bir enerji transferi, al-veridir .....
Gönüllü becayiş'tir, gönüllü becayiş ......!
O anı, yaşayanların olayı anlatırlarken yaşadıkları ürperti, o enerjinin geride kalan, izi, uzantısı ve yansıması, hatta ....
Son aşamasıdır ....
Son aşaması .....!
Ondandır, zor yolculuğu kolay kılabilmektir marifet ve bunun yoluda ......
'' - Bir yudum sevgi, son nefeste sunulan su kadar, kutsal ve değerlidir, bilene ..... ''
Kavramıyla dillenip, ömürlere ve bilinçlere bezenen....
Umarsız ve içtenlikli yalınlıkla, içselleştirilmişlik ile sunulan ....
O, bir yudum sevgiden geçer ....
O, bir yudum sevgiden geçer ....
Onun için .....
Bir yudum sevgi, son nefeste sunulan su kadar, kutsal ve değerlidir, bilene .....
Bilene .....
BİLENE .....!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
23 / 06 / 2021 - Çarşamba
Saat ; 15_40
İPLE ....
ÇEKİYORUM .....
MARTI .....
İPLE .....
Şunun, şurasında ne kaldı ki ?
Yine ve yeniden, bir Mart daha geliyor ....
Yakıştırmaların, gırnavlar la, mırnavların,
Çoğalan miyavlamaların havada uçuşup, geceye, gündüze, olduğumuz her mekana sinmiş liğin de ...
Hele, hele de, adımızın çoktan dokuza çıkıp, sekize inmemişliğinde, MART KEDİLİ ĞİNDE
Coşkuyla çoğalan aşkın, yarattığı-yaratacağı duygu patlamalarının ......
Hayatın o anki hazla bezenen hallerinin ve anlara sığan sevişme ve haz güzelliklerinin gelip-çatmış lığın da ....
Birde, kulaklarımızın pasını silen .....
Semiha YANKI'dan insanlara, dünyaya , hayata ve hasılı ömürlere armağan o güzelim şarkısının, duygu ve arzularımızı harmanlayarak coşturup, artırmış lığın da .....
'' - Sevmek, bir ömür sürer, sevişmek bir dakika ''
Yaşanacak sarı-sıcak anların düşleriyle bezeli Martı, daha şimdiden özleyip, sabırsızlıkla bekleyerek, iple çekmişliğim de ....
Gözlerime sinen o güzelim anın hayaliyle geçiriyorum ömrü, tüketiyorum günleri, şunun-şurasında, keyfimin beyde yokluğunda .....
Tuzu kuruların, bu tarakta bezlerinin ve söyleyecek sözünün, kelam edip, laf söylemelere yüzünün olmamış lığın da ....
Kala,kala isyan etmelerin garibanlara kalmışlığında .....
Yok-yoksulluklardan muzdarip, kimi gariban insanoğlunun, başından ve ömründen pay biçerek, yakıştırıp, dillendirmişliğinde ......
Hayata ve belleklerle ömürlere kazınan şu sözün gerçekliklerde havada sallanan DEMOKLESİN KILICI olup-çıkarak, başlar üstünde, gerçeği hatırlatarak dönenmişliğin de ....
'' - Mart bacadan baktırır, kazma- kürek yaktırır......! ''
Hallerinde, garibanların ayazda titremelere kesmişliğin de ....
İtiraf etmeliyim ki ......
Şunun,şurasında keyfimin gıcır lığın da ........
Pusuda bekliyorum, Mart'ta, kısmetime düşeceği ...
Serde kedilik olunca, Mart'ta, Mart'lığını dayatınca ........
Hele birde, duygular kabarıp, azıp-coşunca, kedi yüreğim .....
Emanet etmeye gelmez bana, ne ciğeri, ne büfteği ....
Düşmüşlüğüm le, aşkla-meşkin peşine, azıp-sapmacasına aşkla, cinselliğin tavan yapmışlığın da .....
Görmez gözlerim, başkaca bir şey ....
Göz bebeklerimle, duygularımın ve hele ki de ....
Başımdan giden aklımın, beni duygularımla, uslanmayan deli gönlümle, baş-başa koymuşluğun da ...
Önümde şişe, dilimde, aşk miyavlamaları ....
Kısık, kısık bakan süzgün, sürmeli gözlerimde, coşkuyla bezeli o, delişmen sevişme anları ...
Ramak kalmışken, boşalmalara, saplanıveriyor bir sancı, daha şimdiden ....
Bu ara azı-buzu, eti-sütü, hatta elin bulamadığı, işkembe ile-pastırmayı beğenmemezliğe kurbanlıklarda burun kıvırmışlıkla .....
Kendini beğenmişliğin pervasızlığında .....
Keyfiyetten muzdariplik de, açlıktan, içi kurumuş, halsiz düşmüş ......
Çoğu kere, hadsizlik ve nankörlükle, bulup ta, bulumsayan kursağıma ...
Martı beklemek, hele de, aşkı yaşamak güzel , güzel olmaya da .......
Keyfiyetten ibaretlikle olsa da ....
Ah, birde şu << - AÇLIK BELASI .! >> Olmasa ....
Kediliğe bok sürmeden, kulağı-kuyruğu kestirmeden .....
Hele ki de, bu Mart'ta da, postu deldirmeden savuşturabilirsem, şu Martı .......
Keyfime diyecek olmaz, benden şanslısı da, bulunmaz, şu alemde, hele ki, yakın çevremde.
Hayali bile, mest etmeye, yetip de-artarken, birde düşünün o dorukta, kendinden geçmiş beni ......
Feryadı figanım, Cihanı tutmakla kalmaz, erer Arşa ...
Hele birde, ateşli bir dilber düşerse kısmet kaşığımla, bahtıma ....
Ötekisini-beriki'sini bilmem ama ...
Keyfimin gıcır lığın da, daha şimdiden o, ana susamışlığımla .....
İtirafımdır cümle aleme, dahası hemcinslerime ...
Bilesiniz ki ...
İple çekiyorum, Martı ....
İple çekiyorum, Martı ....
İPLE ....
ÇEKİYORUM .....
MARTI .....
İPLE .......!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
23 / 06 / 2021 - Çarşamba
Sivri zekalılıkların sınır tanımazlığın da boy atmışlığın da, kendince icat ettiği roller ve büründüğü Gargamellik pozlarıyla .........
Korkulardan, şato ........
Mutsuzlukla, umutsuzluktan ormanlarla, bataklıklar yaratanların, kaçınılmaz hazin sonu ....
Sinamekiliklerde, sünepece yenilgiyle, acılardan demlenip, kendine acımalarla, acındırmalar dan nemalanıp, beslenerek ......
Asalaklığın sığlığında keyif çatıp, gün tüketerek sivri akıllılıklar dehlizlerinde cirit atıp, keyif çatarak ....
Aklınca, günün birinde zehirli sarmaşıklarla çıkıp gelecek, ölüm denen sunguyu beklemektir ...
Hasılı .....
Yılların aşinalığıyla, asalaklığın küllüğünde eşinerek ...
Aç tavuk misali, kendini darı ambarlarında görme hayallerinde avunmak ve hovardaca zaman tüketmektir .....
Hovardaca, zaman tüketmek .......!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/ İSYANİ
Immenstaad/Almanya
22/06/2021-Salı
Saat ; 21_12
ÖMRÜMÜN DEFTER-İ KEBİR-İ'Nİ, HAYAL-İ SÜKUTLARDA ÇOĞALAN , KAHIRLA ....... SESSİZLİKLE YAĞAN, SİTEMLE ..... ELEM TEBESSÜMLERİNDE KAPA...