21 Mart 2025 Cuma
19 Mart 2025 Çarşamba
SAĞ DUYUNUN, SESİNİ DİNLE .........!
Dediğine, '' - Laf ola-beri gelen türden '', Şeklen kulak verip, işin gerçeğinde, insani nezaket, saygı, özen dikkat ve önem vermeyene laf anlatmak ...
Değil sedece deveye, hendek atlatmaktan .....
Emin ol ki dağa-taşa, kayaya laf anlatıp, söz geçirmekten beterdir ...
Kaya' ki kayalığında aşka ve dile gelir ......
Anlattıklarınla kah, çiçek açar ......
Kah,bağrından su akıtır, duygularına tercüman olur ..
Susayana, yolcuya, toprağa, ağaca, hayvana,hasıl'a, hayat verir,
Cahilin hem sofusu, hem de çok bilen inatçısı, had bilmezi, insanlık fukarası, edepden yana nasipsizi .....
Hendeği atlamamaya yeminli deveden de inat, kayadan, dağdan , taştan duyarsız, duygusuz katı ve soğuk mu soğuktur .....
Taş dile , suya gelir, demir tava ama hem insanlık fukarası, hemde cehaletin kaşarlı sofusuysa ....
Ne söze gelir, ne de sağ duyuyla,emeğe saygılı olmayı insanlıkla, edepten sayarak gereğini yapar ....
Kayaya çivi çakarsın çakmaya, hatta ...
Delersin, delmeye , ağacı eğer, demiri bükersin, yaparsın teker, döndürürsün insanlığın hayrına, kamunun hizmetine ....
Oysa ki ne mümkün cahilin hem inatcısı, hemde sofusu ve ''- Dediğim dedik , çaldığım dükük ''Diyene.
Çaksan geçmeyenine kelam da, meram da dillendirip, dinletip..
Çürüttüğün ömrün, tükettiğin nefesin ve döktüğün göz nurunu zırnık karşılığını alamamakla kalmaz, üstelik ya kötü,ya hasta yada ziyanda olursun, ziyanda .....!
Hele ki, delisi dışarıda görünüp alası, hilesi, riyasıyla, oyunu ve numarası-rolü, içinde, kozu cebinde ve bol olanına çatarsan .......
Sadece sabır taşını değil ........
Yüreğini, ömrünü çatlatır, akıllara ziyanlıkta, yakar telini-attırır sigortanı, eder, çıkar seni divane, dahası ....
Seni << -İnce hastalık illetinden >>dert küpü etmezse, zincirlik,zır, zır deli ve el-alem maskarası eder, koyar .
Ondandır derler eskiler, erenler, ekabirler, bilgeler ve dahiler ....
Böylelere nefes tüketip, akıllıyken, saygın ve itibarlıyken, adı iflahsıza, deliye-divaneye ve sıkça ve çokça da '' - FİLOZOF' a '' çıkanlar .....
<< - Cahilin bilgicine nefes tüketip, alim geçinen had bilmezine emek heba edeceğine ....
Sabi'yi besle, bele, deliyi eyle, köpeği yalla ......
Kara kaçanı çulla, hem işe yaparsın, hem de iş yapıp, ürün alan, karşılık gören olursun ....
Emeğin heba, ömrün çile, aklın ziyan olmasın istiyorsan ......
İnsanın arsızından, cahilin bilgicinden, alim geçinen Zalim'in, zulmüyle, hasetin çevresinden uzak dur ....!
Ona geçiremediğin sözü, nefsine geçir, yüreğine dinlet, sağ duyunun, sesini dinle .....
SAĞ DUYUNUN, SESİNİ DİNLE .........!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
19 / 03 / 2025 - Çarşamba
Saat ; 16 _10
18 Mart 2025 Salı
ÖLÜMÜNE KUŞATILMAKTIR, KUŞATMANIN VE KUŞATANLARIN SONU .......
Cahilliğin, cahillerin, aymazlıkla-vurdum duymazlığın ve en kötüsü de ...
Toplumun içine işleyen NEMELAZIMCILIĞIN bunun yol verip, kamçılayarak, yangına körükle gitmecesine ....
Bu yok ve kahredici ateşi ve saldırganlığı köpürttüğü coğrafya, toplum, düzen ve medeniyetlerle-kültürlerde .....
Yalanın, talanın, hainlikle, ihanetin, melanetin, önlenemezliğinide geçin, kışkırtılan sefaletin, sefilliği, sayıları her gün hızla çoğalan sefillerin, yetmedi ....
Haramiliğin, haramiler güruhunun, gaspla, caniliğin, Vandallıkla-Nobranlığın, kaşarlanıp-azan ceberrutluğun, kuşatmasında .....!
<< -Önlenemez kronik çürüme' nin . >> , Sadece kişileri değil, değerleri, kurumları, tüm insani hasletleri ....
Dayanışma, kültür, örf-adet, anane, geleneklerle, göreneklerin,
Kişileri, yığınları, insanlığı ve toplumu yutmuşluğunda .....
Zalimlerle, zulümlerinin dur-duraksızlıklarda çoğalarak, hayatları, hakları ve ömürleri gasp etmişliğinde ....
Bencilliğin, narsistliğin, hasılı CANAVARLIKLA-KORKU KRALLIĞI ve GÜÇE -GÜÇLÜYE TAPINMANIN, ERK'İ HIRSLAR, HESAPLAR VE HEDEFLERİN İSTİSMARDA KULLANMADA Kİ .....
Pervasızlıkla, sınır tanımazlığının, ZULMÜN VE ÖLÜMÜN BATAKLIĞINI ÇOĞALTIP ....
ÇEŞİTLİ CİNAYET VE KATLİAMLARDA, YIĞINSAL ÖLÜMLERİN TOPLUMLARI YUTMUŞLUĞUNDA ÇOĞALAN BATAKLIĞINDA .....
PİSİ-PİSİNE VE HİÇLİKLERLE-PİÇLİKLERDE YİTER, NİCE MAZLUM-MASUM VE SABİ-SÜBYAN HAYATLAR ..
Hortlar, zulmün, korkunun ve hayatları gaspla, hayat ve haysiyet cellatlığı ve olmadık nusibetlikle, bela ...
Tarihin kanlı-karanlık dehlizleri ve İNSANLIĞIN KIŞKIRTMALARDA ÇOĞALTILIP, YOĞUNLAŞARAK KORKUTAN, KORKUNÇLAŞAN KARANLIĞI ......
Böylesi zulüm kuşatmalarında çoğalan GÖZ YAŞINDA, ÖLÜM, ZULÜM VE CANİLİKLERE KURBANLIKLARDA çığlık ve haykırışlarla doludur, dolu ........!
Hele ki, yüreklice kulak verip, dinleyecek cesareti olanlarca yaşanan vahşetin korkunç boyutu çıkar ortaya...
Pek tabi ki duyup, ders alıp, insan olana ve insanca düzeni savunanlara ......
Değil mi ki, naçarlığı fırsata, korkuyu, aczi ve güçsüzlüğü istismara yeminli ......
Dahası .....
Ulu-ortlıklarda düpedüz aç ve kan bürüyen gözünü rızıkları ve hayatları gaspa dikenler ......
Yetmedi .....
Cana kast, rızka-nafakaya ve hakka-hukuka hele, hele de .....
Mazlum-masum-savunmasız garip-gurabanın yaşam ve geleceğiyle .......
Özgürlüğüne-insan haklarına göz diken CEBERRUTLAR TAYFASI ...
Gem-i azıya almışlık ve gözlerini hırsla, kan bürümüşlükle, gerek
hemcinslerinin, gerekse de dünya ile nice zenginlik ve
nimetlere çökmek, el koymak niyet,hedef ve yeminiyle .....
KUŞATMA'DA, GASPA, KATLETMEYE VE TALAN DA YOK EDİP, NESLİ TÜKETMEYE, KÖKÜNE KİBRİT SUYU DÖKMEYE AHD EDEREK ....
Acımasız, gaddar, sınırsız ve bir o kadar da dur-duraksızca CEBERRUTLUĞUN her halini, türünü ve illetiyle, nusibetliğini tezgahlayarak, kotarıp, sahneleyip ......
<< - TAŞ ÜSTÜNE TAŞ ...
OMUZ ÜSTÜNDE, BAŞ KOYMAMAYA .....! >> Yeminlilik ve azgınlıkla .......
UMUTLAR VE HAYATLAR ÇALIP, YUVALAR KÖRLEYİP ......
Bu yoldaki kanlı sefer ve seyirlerde, gözü dönmüşlüklerle ......
OCAK SÖNDÜRÜP, YAKIP-YIKIP, HANE, ÖMÜR VE GELECEK KARARTMAYA YEMİNLİLİKLERLE ABANARAK, ÇÖKMESİNLER KİŞİLERLE, TOPLUMUN VE ÜLKEYLE, COGRAFYALARIN ÜSTÜNE ...
KUŞATMA İLLETİYLE, KORKU KRALLIĞI CEBERRUTLUKLARIYLA dize getirip-boyun eğdirerek, hegomanya kurup ....
DEVRAN DÖNDÜRÜR, KERVAN YÜRÜTÜP, KAN EMER, CAN ALIR
AZGIN VE AZMANLIKLA SALDIRIRSA ........
Biline ki, GÜN GELİR UMUTLAR TÜKENİR, KARARIR UFUKLAR, YÜREKLERLE, GÖZLER, GÖNÜLLER VE ÖMÜRLER ..
ÇOĞALDIKÇA ZULÜMLE-TALAN ....
ÇOĞALIR ÖLÜ CANLAR VE MAZLUM-MASUM KURBANLARLA, TELEFLİKLERDE, ZİYANLIKLARDA HEBA OLUR SAVUNMASIZ ÖMÜRLERLE, HAYATLAR .......!
KUŞATMANIN, BOYUNDURUĞUN VE ZULMÜN SONU VE MARİFETİ, GÜN GELİR, AN OLUR ....
'' -KESERİN, SAPIN, HESABIN GÜN GELİPTE DÖNMÜŞLÜĞÜNDE ''
Onu dayatanları da vurur .....
ONU DAYATANLARI DA VURUR .......!
KUŞATMALARDA, İŞKAL VE TALANLARDA GASP EDİLEN SERVET,
ZENGİNLİK, KAYNAK VE İNSANLAR .......
TELEFLİKLERİN CANLARINA TAK EDİP, BIÇAĞIN GIRTLAĞA
DAYANMIŞLIĞINDA Dahası ...
KAYBEDECEKLERİ BİR DURUM VE ORTAM OLMADIĞINI YAŞAYARAK HİSSEDİP, BİLENLERİN, hayatı, olan-bitenleri, reva görülüp, dayatınları sorgulayıp ....
'' - Ölüm, ölüm ya, hırlamak nesi ? '' Ata sözünü doğrulayan diriliş, örgütlü yapılanlanmayla KARŞI DURUŞ VE ÖZGÜRLÜK KAVGASI VE İLERİ AŞAMADA SAVAŞINA KOYULMASIYLA , RÜZGARDA, ATEŞTE, SULAR VE TAVIRLARLA, İCRAATLAR DA TERSE DÖNER ....
<< - Men Dakka Dukka ....! >> İLKESİNİN GEREĞİNİN ORTAYA KONULMASIYLA .....
Kapıları değil çalmak, zorbalıkla kırıp, hayatlar karartanların kapıları da, kırılır ....
Hayatları da kararır, hatta yiter, gider.....
<< - Etme, bulursun.......Yapma, çekersin .......! >>
Ezenin, zalimin ömür defterinde-kitabında gücüne inat, ezinç ve telef yaşamasının kaçınılmazlığını da tarih yazmış, hayat kanıtlamıştır....
Daha dün yada yakın geçmişte BU MELANETİ VE ZULMÜ, ACIYI,
ÖLÜMÜ VE HEGOMANYADA DİZ ÇÖKTÜRMEYİ , ZALİMLİKLERİ
ONLARA REVA GÖRÜP, ACIMASIZCA, PERVASIZCA DAYATANLARI
DA YIKAR, YUTAR, GÜN, O GÜN OLDUĞUNDA .....!
Kuşatma ve ceberrutlukla ÖMÜRLERLE, HAYATLARA, TOPRAK VE
KAYNAKLARA, ÜLKELERE EL KOYANLARIN KAPISINI ÇALINCA CAN YAKAN GERÇEK, KORKU TERSE DÖNÜNCE ......
ÇARKLAR, KUŞATANLARI KUŞATIR .......
MAZLUMLARIN AHI-GAZABI VE ÖFKESİ ...
HAYAT' TAN VE YAŞANMIŞLIKLARDAN DERS ALAMAYAN ZULÜM
ŞEBEKESİ VE İŞBİRLİKÇİLERİ AHMAK İHANET SÜRÜSÜNÜN, yani .
ÖZGÜRLÜK GASPÇISI KUŞATANLARIN, ŞARLATANLARIN
PAYDAŞLARI ŞAKŞAKÇILARIN O, KANLI ZULÜM DÜZENLERİ .....
ZALİMLİKLE BİNA OLAN KUŞATMALARI, YIKILIR ÜSTLERİNE, HEM DE ......
'' - YER YARILSA DA YERİN YEDİ KAT DİBİNE KAÇARAK KURTULSAK BU KUŞATMADAN ... ! '' Dedirtmecesine .....
KİM Kİ UNUTARAK İNSAN OLDUĞUNU VE İNSANLIĞA UTANÇ,YÜZ KARASI VERMENİN PAHALI VE BİR O KADAR DA AĞIR DİYETİNİ ÖDEYECEKLERİNİ UNUTURSA ...
KOYULURLAR KORKU VE KARANLIĞIN ZULÜM KUŞATMASINA ...
KUŞATMANIN UTANÇ VE CANİLİK SAÇARAK KURULAN DÜZENİNDE YİTER CANLAR, ÇOĞALIR KURBANLAR VE ZİYANLIKLAR ...
ONDANDIR, UTANÇ VE TELEFLİKTİR İNSANIN, İNSANA KUŞATMA VE ZULÜM ACISINI YAŞATIP ...
CANINA OT TIKAYARAK, DÖKÜLEN KNLARIN GÖLÜNDE,
UMMANINDA MUKTEDİRLİĞİN SEFASINI SÜRMELERE SOYUNMALAR ...
BİLİNİP, UNUTULMAMALIDIR Kİ ......
ZULÜM VE KUŞATMA BU GÜN BİRİLERİNEYSE, BERİKİ GÜN VE DEVİRDE YAPANI VURUR BUMERANLIĞINDA VE ......
AYNI ACIMASIZLIKLA HATTA, DAHA BETERİYLE, MİSLİ, MİSLİ NUSİBETLERİYLE YUTAR, KUŞATANLARI ........!
ZULMÜN İKTİDARIYLA, MEZALİMİNİ ...
KUŞATMA ÖLÜMÜ, ZULMÜ VE ELEMİ ÇOĞALTIRKEN, NEFRETİ VE YIKIMLA, KARŞILIKLI ZİYANLIKLARI ARTIRIR ......
Zira, adı üstündedir .....
KUŞATMALAR, ZÜLÜMLE, GÜCÜN EN ACIMASIZ VE KANLI ARACI VE KANA DOYMAYAN ZALİMLERİN, VAZGEÇİLMEZİDİR, VAZGEÇİLMEZİ .......!
GÜN GELİR KUŞATILIR, KUŞATANLAR VE YERLE YEKSANLIKLA HELAK OLUR, DÜNÜN KUŞATANLARI .......!
Tarih, zaman ve hayat bunu doğrulayan olaylarla, yaşanmışlıklarla, kanıtlarla doludur, dolu .......
HELAKLIKLARDA ,ZİYANLIKTIR, ÖLÜMÜNE KUŞATILMAKTIR, KUŞATMANIN ve KUŞATANLARIN SONU ........
ÖLÜMÜNE KUŞATILMAKTIR, KUŞATMANIN VE KUŞATANLARIN SONU .........!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
18 / 03 / 2025 - Salı
Saat ; 19_07
SÖNMEZ, BU YANGIN....
Düşünce aşkın oduna ömür, yürek, beden ve ruh ..
Geçip giderken zaman, nasıl geçerse beden, kendinden ..
Öyleliğinde, ruhlar dillenir derinden, derinden ..
Yayılır, aşkın ateşi zamana, için, için ..
Yeniden ve bir daha, bir daha, yakmak için ....
Aşka ve tutkuya hasret bedenleri, duyguları, ömürleri .....
Kar etmez, ne yapsan ..
Nafileliklerde yutulur, çaban ..
Sönmez bu yangın, mahşere kadar ....
Zaman ırmağında, sürüklenirken ömürler, aşkla ...!
Zaman ırmağında, sürüklenirken ömürler, aşkla ...!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ
Friedrichshafen /Almanya
18 / 03 / 2017
Saat ; 22_44
O, GÖRÜNMEZ, TARİFSİZ YALNIZLIĞINDA
Odanın boşluğunda, hüzünlerin loşluğunda ..
Sigara dumanlarının kıvrım, büklüm dağılışıyla çoğalan efkarlarımla …
İnsanların, farkındasız bakışları ve bir başımalığın ağırlığıyla ..
İçimden taşan, elemli duygular sağanağında ..
Gamlarımı döküyorum, tel, tel ..
Titreyiş, titreyiş, ses, ses …
Nefes, nefes …
Hasılı, yitiklik, yitiklik çoğalmışlığımda ….!
Hüzünlerimi, dillendirerek …
Ruhumun yalnızlığa belenişini, yüreğimin sızılarını, çalıyorum …
Tükenişlerin, dillendirilemeyen koyu kahve rengi tortularının ..
Ruhumdan fışkırıp odaya, hatta ömürlere ve geceye sıçrayıp, sinmişliğinde …!
Hüzünlerimi çalıyorum, ömrümün ve ruhumun hazanında ..
Fellini’ de olsam, gamların kuşatarak ..
Lime, lime edip, ömrümü, bedenimi esir almışlığında ..
Sanatçıların, kalabalıklardaki o, görünmez, tarifsiz yalnızlığında ..!
O, görünmez, tarifsiz yalnızlığında …!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ
Ereğli / Konya
26 / 02 / 2018
Saat ; 12_15
16 Mart 2025 Pazar
ŞAKA GİBİ GELDİ, ÖLÜM .......
Garibanlığın küllerine belediği ömrün, nisbeten .....
<< - Elle tutulur, kahrı çekilir, zulmüne katlanılır evrelerinde .!>>
Yani ...
Henüz gülmeleri unutmadığı, hasret büyütmediği çağlarında .....
Ender olsa da, sevincik delisi kesilip ......
İçinin, içine sığmamışlığında olsun ...
Tıpkı, yüzü-benzi ve geçin eskimeyi, lime, lime dökülerek rengini yitiren giysileri tonunda ......
Göz göre, göre elemlerde debelenip, kadere atamadığı çalımı, önüne ilk gelen taşa, boş şişeye .......
Hınçla beslenen ala çalımla tekme atıp, içini döktüğü öfkeli, mıymıntı ........
Hele, hele de hey heyli anında da .....
Her halükarda adeta inadına ziyanlık olan aklından geçirerek, içtenlikli düşüncelerini, yüreğinin dillenişiyle, dilekleştirerek ....
Kendisi adına, yıldızının pek barışmadığı garabetler tlası fani olduğu kadar da netameler, çileler yumağı kesilen hayatla ......
Sıkça dalaşıp, tartıştığı ve sonu mutlaka ama mutlaka,'' - KÜFÜR SELİ ... '' Olup, çıkan duygu durumunda da, için, için ....
Hatta, pek ender kapanan, adeta dikiş tutmayan ağzını, dudaklarını bile oynatmaksızın ....
Mühürlü dudaklarının ve sürgülediği çenesiyle, dudaklarının ruh haline, duygularına harfiyen uyanlığında, adeta .....
Hazırol'daki esas duruşlu asker itaatkarlığında kıpraşmamak için inada kesmişliğinde ....
Çocukluğun masumiyeti ve afacan, uyanık bebe hınzırlığının doruğunda olduğu hallerle ...
Kendine has tez mi tez ve adeta yel kesilmişliklerde hızlı mı hızlı konuşurluğunda ...
'' - Ölüm, güle, güle gelse, insanlar ölümden korkmasa ve hatta düpedüz barışık yaşayabilse, ne güzel olur ...! ''
Der ve sanki edeceği son kelamı unutmanın heyecanı ve telaşıyla ....
Adını koyamadığı, tarifsiz eda ve konuşmasını daha da bir tezleştirip .......
Makineli tüfek kesilen hızlı ve pek ses tonuyla şekillenen konuşmasıyla eklerdi, ardına .....
Farzet ki, << - Olmaya, olmaz, böylesi gerçekleşmez . >> ....
Ve .......
<< - İpe-sapa gelmeyen, olmayacak dua'ya, amin denmez, denmeye .....! >>
Ama ......
Say ki, kainatın, ESRARINI, ÜRKÜTENLİĞİNİ, HATTA KORKUTAN
PEKİŞTİREN, ALACALILIĞINA, uygundur, deyip ........
Es kaza, kabul olsa hem hayat ve dünya, hem de insanlar daha sevcen, munis ve barışık olur ve hayatı ıskalamaz, dahası .....
İlkin kendisine, ardından da insanlara, hayata küsmez, gıcık olup, kızmaz , hasılı ......
IVIR-ZIVIR VE HAVADAN-SUDAN GEREKÇELERLE .....
VIRT-ZIRT SIRT DÖNMEZ, TESBİH BÖCEĞİ KESİLİP, KABUĞUNA SIĞMAYA KALKMAZ .......
Böylece, dünya ve hayat yeni nusubetlikler ve yeni nusibetler çoğaltmazdı ...
'' - Çok mu zor, istediğim ? '' Diyerek fısıltıyla söylendi, değil suyun, halatların, balıklarla, BURALARIN MÜDAVİMİ, AYAK ALTI DOLAŞMALARDA SIKÇA EFELENEN KEDİSİ, KÖR TEKİR'in ...
Kendisinin bile ağzından çıkanları, kulağının duymamışlığında ...!
Ve kendi söyleyip, kendi dinlemişliğinde sürdürdü söylevini,
fısıldamalarını ......
<< - Bir atla-deve değil ki, şunun, şurasında masum ve garibanca bir istek dediğim,diyeceğim ...
'' - ÖLÜM; ŞAKA GİBİ GELSİN, YAŞANSIN, TECELLİ ETSİN ......!
OLDUĞU, OLACAĞI, ALTI-ÜSTÜ, VARVARASI BU ...! >> Dediğimin,
diyeceğimin .....!
Yani anlayacağınız, << - Alanda razı, bahtiyar, veren de .....! >>
Bu dilek kaçıncı kez yinelenerek, beyninde ve belleğiyle, gönlündeki dilek ağacına asılıp, iliştirilerek ......
Hayatın, zamanın, tarihin ve iç dünyasının bağrındaki yerini aldı,
Gereğince ve layığıyla, üstelik te .....!
Üstad Namık KEMAL'in deyişiyle ..<< KIYAMET TE, KOPMADI ! >>
İşte bu dileğin sahibi garibanımız, sanki daha tumturaklı ve dişe dokunur, ala mı ala, BİR DİLEK dilese .....
Ona'da erişecekmiş edası ve ruh hali yaşamanın, tarifsiz sevinci ile dolup- taşarak ........
Muammalar atlası kesilen, hayatın bağrında .....
Hayatla- ölümün kol-kola hatta, iç, içeliğinde .....
Ölüme yelken açışının öyküsünde...
'' - GÜLERMİSİN, AĞLARMISIN ....! ''
YA'DA ...
'' GÜLERİZ AĞLANACAK HALİMİZE ...!
Türünden duygu ve ruh durumunda lügata sığmayan halliğinde ..
Kimselerin onu duyamışlığıyla, yok hükmünde saymışlığında en cılız hali ve sesiyle miyavladı.....
Bizim ki sakarlığı ve daha çok çolpalığıyla ayağını ağlarla oradaki ipe ve balık kokularıyla, kedi miyavlamasına dolaştırdı ....
Sendeledi, önce dengesi kayboldu sonra akşamın alaca karanlığında kendisi yitti gözlerden ...
Yuvarlanıp, düşüverdi oracıkta, kendinin umursamaz bakışları arasında ...
Yutuverdi laciverte kesen suların derinliğini, çırpınışına aldırmadan sular boğuluşuyla aldı canını bizimkinin, yani anlayacağınız dediği ve düşlediği gibi oldu, bitti ve yaşandı her şey ...
Çıka geldi ölüm, şaka gibi, bizimkini almaya ....
Şaka gibi geldi, ölüm ......
Aldı onu suların yutmuşluğunda,dileyip-düşlediğince, şaka gibi geldi, ölüm ......
Şaka gibi geldi, ölüm .....
ŞAKA GİBİ GELDİ, ÖLÜM .......!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
07 / 12 / 2023 - Perşembe
Saat;18-00_
ÖTESİ, ÇOK'A, AZ'DIR, AZ'DA, HİÇLİK LE, YOKLUK TUR, BANA ......
HİÇLİK LE, YOKLUK TUR, BANA .......! Her keresinde kapanan gözlerime, perde, perde senin inmişliğinde ..... Yittiğim coğrafyada, bulduğum ben, benden azadeliklerde .... Çehre de, beden de, ruh ta, tepeden, tırnağa her zerrem ve anımla ..... Dil-diş sana kesmişliğimde, senleşen, bensem .... Kıblem, gecem-gündüzüm, gamım, şanım, şadlığım, sunguluğunda, sendeliğimse .... Sevda harında yanıp, küllükte yitip, yeni de, dirilenliğimde ruhuma şavk, gönlüme toy-bayram, yüreğime coşku, sevinçse .... Soluduğum da, içime işleyen havalığınla, dahası .... Can evimin sahipliğinde, eski de, yeniliğimin kaynağı, mahir ustası, özüysen ...... Sende ölüp, dirilmek böylesine mutluluk ve tarifsiz güzellikse .... Varsın, kapansın gözlerim, bu hana, bu aleme ... Çünkü sensiz dünyayı, alemi neyleyim ? Başıma tac eylemeye kalksam, bilirim ki olsa, olsa mevtime sebep olur .... Yarliğinde yaramı saran, canıma, can katan sensen, öteyi neyleyim, beriyi neyleyim ? Duman kaplamış yüce dağların sahipliğine değil, sevdana öykünenliğimde ...... Gönlümle, özümü sevda harında, sadakat çekicinde, özveri örsünde dövenliğimde, sungumun sen olmuşluğunda ...... Rahmetim, bereketim, yağmurum, yazım-kışım, sensen, şükür düşer bana, şükür yazar hayat kitabımda, ömür defterimde, hele ki .... Aradığıma ermişsem, yittiğimde bulduğum sensen .... Ne önemi ve gereği var başkasıyla, dünyanın, hanın, TAHT'IN-TACIN ? Haz nedir bilmediğim, senden gayrısından haz tatmadığım şu şatafatlı-cafcafalı garip alemin DEBDEBESİ NEYİMEDİR, NEYİME ? Gözlerimin ışığında kamaşıp, senle ve sana kapanıp, yüreğimin sende çiçeklenmesi ..... Gönül bağımı derenin, sen olması yeter de, artar bana ..... Alemimin şavkı sen, can suyu sevdan ve otağım ömrünle, gönlün ve yüreğinse ..... Neyleyim öteyi-beriyi, malı-mülkü, tacı taht'ı ......! İrem ile, cehennem düş ile metelden dahası ispatsız tevatürle, rivayetten ibarettir ..... Tevazu elçisi Eren Yunus gibi, derim ki, dileyene- isteyene verilsin onlar ...... DİLEYENE-İSTEYENE VERİLSİN ONLAR .......! Bilirim ki, herkes şavkıyla-nurunu, ateşini -odununu burdan götürür .......! ZENGİNLİĞİM SENDE, GÖNÜL ZENGİNLİ, KEFENİM SE, SEVGİYSE YETER DE ARTAR BANA ... Daha ne deyip, ne isteyeyim sevgiyle-sevda'dan, tevazudan öte, servet bilmemişliğimde ..... SEVGİYLE-SEVDA'DAN, TEVAZUDAN ÖTE SERVET BİLMEMİŞ- LİĞİM DE .....! Süleyman lık la, Harun luk ta, Karun lukta gözümün olmamışlığında .. Ömür hazinemin, SEVGİ-SEVDA ve ERDİĞİM SEN olmuşluğunda ..... Ne ister ömrümle, gönlüm ? Sevdandan ötesi, senden gayrısı gereksiz ve hatta haramdır, haram, bana ...... Bilirim ki, sevdaya nakış, gözden, gönle uzanan bakıştır, bakış ... Baktığımda gördüğüm, nakşın, yıldızım, ayım, yürüdüğüm yolum, sensen ... Gönül şadlığı bayramım, toyumdur, toyum ..... Senin, bana yeterliğinde, ışığım sensen, pervanen bensem ..... Neyleyim öte ışığı ...? Ömrün sonu, ölümse hele .......! Işığımın, ateşimin senliğinde, ölümle gelen hazdır, haz, bana ... Ötesi, çok'ta, azdır, az'da, hiçlik le, yokluk tur, bana ..... ÖTESİ, ÇOK'TA, AZ'DIR, AZ'DA, HİÇLİK LE, YOKLUK TUR, BANA ...... HİÇLİK LE, YOKLUK TUR, BANA .......! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Almanya 16 / 03 / 2025 - Pazar Saat ; 09_4515 Mart 2025 Cumartesi
ÖZCESİ .......
KAYBETTİĞİNDE, KAZANANDIR, MAKUL VE MAKBUL OLAN .......!
İnsanın mabedi, ruhu ....
Mahkemesi, vicdanı,
Mapushanesi, yüreğidir .....
Okulu, hayatın ta kendisi, yaşadıkları, deneyim, birikim ve anıları ....
Hazinesiyse, gönlüdür ......
Bir insanı tanımanın ve keşfetmenin yolu, onu söylediklerinden çok suskunluğuyla, söylemediklerinde gözlemlemek, incelemek ve yürekten , ön yargısız, peşin hükümlülükten azade yaklaşarak, onun yüreğine ve ruhuna dokunabilmekten geçer ....
Fani dünyadan kopuşla yaşanan gerçek kayıp, gerçekci,karakterli, onurlu, erdemli ve haysiyet erbabı kişi, ortada olmadığı halde kıymet kazanarak en çok yad edilendir ....
İşte tamda bu nedenledir ki, görünmeyenliğinde kayıp diye nitelendirmeler, yanlış ve gerçeği karartan, doğruyu bulandırıp, muğlaklaştıran yaklaşım, tavır ve devinimlerle, eylemlerdir ...
İnsanın derinliğiyle, muammalılığındaki keşfine koyulan ruh,sevgi ve simya seyyahı olarak aradığınızda bulduğunuz, gördüğünüzde, görüp-bilmediklerinizi bulmayı ,bilmeyi ve öğrenmeyi hedefleyenliğiniz sizi hem iyi bir takipçi, hem de şaşmaz,deneyimli ve gönül zengini seyyah kılar ....
Bir insan tanımak ve keşfetmek, onun yüreğine ve dünyasına dokunmak düpedüz YENİ BİR DÜNYA KEŞFETMEKTİR ...
Makul ve makbulü ve eşyanın tabiatıyla, hayatın akışına ve işleyişine uygunu gözeten, arayıp-bulan ve bu yolla,sağ duyuyu takip edip, kararlılıkla ve tutarlılıkla yürüyen yolun sonunda hedefiyle,ereğine erişip, ulaşır, başarının kıvancıyla, hazzını yaşar ...
Marifet bakmakta değil görebilmektedir, görebilmekte ...
İnsanda, hayatta ve deneyimlerimizle, eylemlerimizde gördüklerimizdir, yeni göreceklerimiz için yolumuzu ışıtan .....
Kaybı kazanca çevirendir, insanlığın hazinesini ve kendi cevheriyle, zenginliğini keşfeden ve bulan ....
Nihayetinde, uzun lafın kısası ve özde yatan nektarla, cevher ve hikmettir insanı, insan kılan, diyendir insan ve hele ki de, kazanan insan ...
Özcesi ...
Kaybettiğinde, kazanandır makul ve makbul olan ......
ÖZCESİ .......
KAYBETTİĞİNDE, KAZANANDIR, MAKUL VE MAKBUL OLAN .......!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
15 / 03 / 2025 - Cumartesi
Saat ; 22_38
14 Mart 2025 Cuma
ÇANLAR'IN, HEP BENİM İÇİN, eleme çalmışlığında.....
Ömrümle, ruhum acılarla, elemlerden beslenen çan tınılarıyla dolup-taşmalarda ......Sadece önüm-ardım değil, ufkumda karartma ve karanlıklarla kuşatılmışlıklarda .....
Gülmeleri unutmam, ne durduk ve boş yere, nede kendime, kendimce biçilen narsist, bedbahtlık ....
Bilinir ve sıkça yinelenerek, denilir ki .....
'' - Sebepsiz kuş uçmaz ve dal sallanıp, yaprak kıpırdamaz, düşmez ...! ''
Böyleliğinde ve sanki bunu doğrulayanlığında ......
Keder kuşatmalarının arsız gölgeliklerde,takibini sürdürüp, bezdirmeye kararlılık ve hattta inatlılıklarda peşimi bırakmamışlığında ...
Ne gerçeğimden kaçıp, kurtulamamak nede .........
Keder bulamaçlarında debelenmelerde ömür eskitmemekten yakamı-paçamı kurtaramamışlığımda ...
Oldu-bitti mutsuzluğa çıkaranlığımda, gazel ömrümün kederlerini cem etsem ....
Göreceğim ve görülüp, bilinip, o an gerçeğim daha iyi anlaşılacak ve kim bilir, belki en ön yargılı ve peşin hükümlülerce dahi, hakkım teslim edilmecesine anlaşılıp, bilinecektir ki ...
Ne elem davetkarı, nede kendine zulümden hoşlanan, kederden beslenmeyi iş ve yaşam biçimi edinenim ....
Lakin, yinede kurtulamamışlığımda ......
Dahası, kaçtıkça kovalanmışlığımda .....
Elimden gelir başkaca bir herzenin olmayıp, tüm yollarımın ve aralanan hemen, her kapımın kedere açılıp ....
Hüznün, olmazsa, olmazım olup, çıkmışlığında .....
Çabalarıma ve kavgama inat, hayat denen zorba tekfurla baş edemeyip ....
Gülüş güzelliklerine hasret çoğaltmışlığımda ....
Ben, beni bildim, bileli ......
Tebessüm çağrımın ve mutluluk çabalarımın inadına ...
Hemen her keresinde, sevinçle- mutluluğu ıskalayanın ben olmuşluğumda ...
En kötüsü de, adeta, << - Gülerken, ağlayan'ın hep ve her halükarda ...>>
Naçarlığa müptela olmuşluğumda ....
'' Kırık-dökük mutluluk kırıntılarını bile canhışar çabalarda der-dest etmeye kararlığımla, iştahlı koyulmuşluğumda ...
İnancı kuşanan olmayı delice arzulamama inatlarda .....
Mutluluk ve sevinçten yana, hep karavana atarak, ıskalayanlığımda...
Çabama inat, gülmelere ırak ve yaban kalanlığımda .....
Gel, gör ki , hayatın nisbet yapıp adeta benimle hep dalga geçmişliğinde......
'' - Adın çıkacağına, canın çıksın '' Denilip, dedirtmecesine gam aboneliğimde .....
Müptelalığıda aşıp, abone olup, çıkanlığımda ...
Hüzünlerin hamalı oldum, hüzünlerin hamalı....
HÜZÜNLERİN HAMALI, OLDUM ......
HÜZÜNLERİN HAMALI ............!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
16 / 03 / 2024 - Cumartesi
Saat ; 14_41
13 Mart 2025 Perşembe
TAŞTAN DA OLSA, DUDAKLAR
Bir fısıltıyla seslendi yel ..
İyot kokularıyla geldi sağanak yağmur ..
Denizden dağ yamaçlarına ağdı bulut bulut ..
Islanıyordu, yüzü gözü ..
Granitliğinin inadına, yumuşayan yüreğinin sevgiye bulanan hüzünleri ..
Aktı kirpik uçlarından, yaş olup ,
Kendine düşen, damlacıkları ...
Hazla emdi, karışmışlığın da iyodu yumuşatan yağmur sularını tadına vara, vara ..
Taştan da olsa, dudaklar ...
Taştan da olsa, dudaklar ...
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ
Altınoluk/Edremit
08/03/2015
Saat:21_25
OLSA BÖYLE BİR OLANAK .... BİZDE, MUTLU MESUTLARIN MENKIBESİNİ YAZSAK ..... Olsa böylesi bir olanak ile şansımız, ortamımız ve gönüllerimi...
