19 Ağustos 2025 Salı













BABA, YÜREK YANGININ,  GÖNÜL KANDİLİN SÖNDÜ MÜ ?

BAYKUŞ YUVASINA DÖNDÜ MÜ ?

DE HELE, BABA.... DE HELE....!




De hele baba, de hele ....

Yürek yangının, gönül kandilin söndü mü ?

Baykuş, yuvasına döndü mü?

Yaren, yiğidini gömdü mü ?

Anası dizlerini, yâri döşünü, bacısı yerleri dövdü mü ?

Babey yasa durup, gönül küslüğünde yürek döktü mü ?

Acının ateşi tavsıdı, yüzler, gözler hayata, dosta döndü mü ?

De hele baba, de hele, gecenin karası, matemin yası, gözün yaşı bitip te ...

İşler normale, hayat bilindiğe döndü mü?

Yas evinde ağıtlar dinip, aşlar yenip, şerbetler içilip, bitti mi ?

Çifte, çubuğa gidilip, evin çarkı, değirmenin taşı döndü mü ?

Konan göçtü, gelen  gitti mi ?

De hele baba, de hele, babey yiğidini toprağa verip, uluya emanet etti mi?

Acının izi, yüreğin yarası, gönlün karası yitmeye yitmez, elemin yası bitmeye, bitmez...

Gel, gör ki ......

Hayatın bağrında, görgü, göreneğin, törenin kuralında, zamanın çarkında, feleğin burcunda, kaderin çiftinde-çubuğunda ......

Dönüp, dönendikçe ömürlerle, devirler ....

Kara gün, kararıp kalmaz, KUL, HER DEM BUNALIP, ÖLMEZ, SURAT DÖKMEZ.......

GÜN ACI DA, ÖMÜR YAS TA BİTMEZ.....

SARILIR SABIRLA, METANET ŞALINA...

KOYULUR HAYAT YOLUNA, KATILIR HAYAT-MEMAT KAVGASINA ...

GİDER KAH, TOYUNA, KAH KOYUNA Hani boşa demezler ...

Hancı hanına, yolcu yoluna, diye ...

Gün görüp, kelam edenler, gerçeği, üryanlık ta diyenler ....

Kemter kula azar-beter edenler .....

Olur-olmaz laf sokup, sözde ayar verenler .....

Çekmeyen liginde kahrı, acıyı, elemi, ağrıyı-sızıyı bilmeyenler ...... 

O hesap ....

Acı ne denli ulu, göz de yaş, yürek te yara, gönül de sızı ne kadar çok olsa...

Ve elem, nasıl, ne kadar yoğun yaşansa da ....

Gün gelir, devran döner, yara küllenir, gönül şenlenir, dil dillenir ....

Yas' ta, yas gerek, gel gör ki, ömür her gün yas ta ....

Gün kara da, yıl acı da ....

Mevsim zemheri de geçip, tükenmez .... 

Döner kış, bahara, yaza ..... 

Yüzler çevrilir sabaha, güneşe, gülüşe ...

Gönül, şad lığı ....

Ömür , huzuru .....

Ekmek-aş kavgasında kursak, kavurgasını arar, tayımı tadar .......

İçi yanan, suyla kanar ...

Gönlü şen olan tencere şıkırtısında, pencere tıkırtısında, kapı gıcırtısında oynar .....

Kah, halay çeker, horon teper....

Kah, semah döner ...

Yas evinde öten Baykuşlar iline, yuvasına, yurduna döner ...

Acı dinmeye, dinmese de matem biter, evin ocağı tüter, çarkı döner ...

Toy kurulur, bebek doğar, arife de, bayram da yüzler güler, gönüller coşar ....

Aşlar kaynar, bebelerle, tazeler oynar .....

Kamiller dününü, eskiyi arar, iç geçirip, özlemle geçmişi anar ....

Hayat denen su, bulur yatağını, yatağında, bildiğince akar ...

Ateş bulur tandırını, ocağını, aş bulur kabını, kaçağını ...

Su, süt, ayran, keşkek bulur helkisini , kazanını ...

Sarılır yaralar, sabır kundağına, şifa beleğine ...

Gün gelir yas ta küsen gönül, dost ta, bayram la, seyran da şad olur, güler ...

De hele baba, de hele...

Yaren, yiğidini gömdü mü ?

Baykuş, yuvasına döndü mü?

Baba, yürek yangının, gönül kandilin söndü mü ?

BABA, YÜREK YANGININ,  GÖNÜL KANDİLİN SÖNDÜ MÜ ?

BAYKUŞ YUVASINA DÖNDÜ MÜ ?

DE, HELE BABA, DE HELE ....

BAYKUŞ YUVASINA DÖNDÜ MÜ ?

BABA, YÜREK YANGININ, GÖNÜL KANDİLİN SÖNDÜ MÜ ?

YÜREK YANGININ, GÖNÜL KANDİLİN SÖNDÜ MÜ ?

DE HELE, BABA.... DE HELE....!





Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ





Immenstaad / Almanya





19 / 08 / 2025 - Salı





Saat ; 09_09

 




















BUDUR, GERÇEĞİMİZ .....





Durgun suya atılan yada düşen suyun ondaki ve oradaki etkisiyle


yansıması misali ...


Birbirimizin hayatlarımıza apansız, tercihsiz yada bilinçsiz yahut ta ...


Özellikle ve istenenliklerde, kesişmeler de girmişliğimizde su yutarken taşı ....


Nasıl, dalgalarla, yakamozlar yayılıyorsa suda ...


Zamana va hayata emanetliğiyle, mal olmuşluğumuzda 


ömürlerimizle, hayatlarımızın ......


Dünyamıza ağan, giren ve düşenlerinde bizlerce kah, yutulup, 


özümsenmişliğinde ......

 

Kah, kusulmuşluğun da, an gelip yerini almalarda .....


An gelip, kendi haylerimizdeki , an olup, gerçekliğimizdeki dönüp, 


dönenmelerde geçiriyoruz  ...


Dünyadaki ve hayattaki faniliğimizde ömrümüzü, bakiliğin dayanılmaz


büyüsüne kapılıp, kaptırmışlığımızla ..


Yada....


Gerçeğin vurucu üryanlığını tadarak ..


Faniliğimizi, burnumuzun sürtülerek tadıp, öğrenmişliğimizde ....


Kah, kim vurdulara giderek ....


Kah, bok yoluna gitti Niyazi likler de kuburlarda debelenerek ....


Kah, baş tacı, gönüller sultanı ilan edilerek .....


İnsanlığımızda, budur gerçeğimiz....


BUDUR, GERÇEĞİMİZ .....





Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/ İSYANİ





19 / 08 / 2025 - Salı





Saat ; 00_25


















MIŞ GİBİ YAPARAK, RİYA DA VE YÜZSÜZLÜKTE ÖMÜR TÜKETMEK TE, ADI ÜSTÜNDE BOK YEMENİN ARAPÇASI VE DİK ALASI DIR, DİK ALASI .......!

Yalanlar, arsızlık, yüzsüzlükleri ayrık otu kesilerek, serpilip, türedi mantar kesilmelerde amansızca büyüyünce .... Birilerinin bakar körlüğünde, beriklilerin nemelazımcılığında, ötekisinin '' adam, sende'ciliğinde '', bırakın önlem almayı ...... Sorumsuzluk ve aymazlıkla, ihnette adeta kasten yol verip, rıza gösterip, çanak tutmuşluğuyla, DEĞİRMENLERİNE SU TAŞIYIP ... Elleriyle, taşıyıp-döktükleri avuç, avuç,emek-emek CAN SUYUYLA marazalığı, marazaları fütursuzca BESLEMİŞLİKLERİNDE... Kuşatılıp, yutulur .... Güven, dürüstlük, haysiyet, onur, erdem ve nihayetinde de, insanlık .... NİHAYETİNDE DE, İNSANLIK .........! Ondandır ki ..... << -YOL'UN TEK VE BAŞKA SEÇENEĞİN OLMAMIŞLIĞINDA VE HAYATIN OLMAZ SA OLMAZ KURALIYLA, KAÇINILMAZLIĞINDA ..>> Ya, ayrık otları tıpkı kanserli parmak gibi kesilip, sökülüp atılmalı, insanlığın bağrından, ilişkilerden .. Ya'da, << - Hem ağlar, hem giderim ..! >> Diyen, yeni gelin edalarındaki tavırlar ve tavırlılardan uzak durulamıyor hatta, bununla da yetinilmeyip ... Nemlanılıyorsa, Asla ve kat'a /GÖSTERMELİKLERDE ve MIŞ GİBİ YAPMALARDA, İLKESİZLİK VE RİYAKARLIKLARDA /şikayet edilmemeli ... Gün gelir aşınmalar, kokuşmalar, çürümeler, hasılı ... Sözüm ona insan geçinenlerle ve insanlık denen yığınlarca var edilen kuburlar la, bataklıklar, yutar insanla, insanlığı ...! Mini minnacık köy ve mezralardan, KOCA KÖY OLUP ÇIKMIŞ MİLYONLUK DEVASA ŞEHİRLERE dek ..... Sille boncuğu misali dizilen silsile boyu insanları yutan yerleşkeler gibi ... Unutulmamalı ki SOYSUZLUKLA, YOLSUZLUĞUN ve İHANETLE, ÇÜRÜMENİN BİRİ DE, BİNİ DE BİR VE AYNI DIR, AYNI.....! Kaldı ki ... Sadece ömür, beden ve ruhları değil ..... Sözde insani ilişkilerini, değerleri, kadim-kutsallarla, onuru iç etmecesine yiyip, tüketiyorsa, bu çürüme ..... İşin, işten geçmişliğiyle, vaktin çok geç olmuşluğunda, laf ola, beri geleliklerdeki göstermelik ve sadece usulen yapılan yasak savmadan öte gitmeyen şikayete .... Ne hakkımız olur, ne'de durumu düzeltip, kurtarır, geciken, hükümsüzleşen şikayet ......! Bu riyakar ve yüzsüz tavır olsa,olsa ..... PİŞKİN GÜNAHKAR'IN ALIŞKANLIK, AŞİNALIK, ARSIZLIKLA PAPAZ'A GÜNAH ÇIKARTMASINDAN, SONUNDA DA AKIBETİNE, BAŞINA GELECEĞE RAZILIK TA DÜZÜLÜŞÜNDEN yada ..... Sözüm ona dindar geçinen, BEZİRGAN DİNCİ bir günahkarın tövbesini İŞİNE GELDİKÇE SIK VE TÖVBE'Yİ YALAMA ETMECESİNE bozup, her herzeyle, haltı yemeyi sürdürmesinden farksızdır ... İşte Hal, ahval ve şeriatın, koşulların ve işin özünün böyleliğinde. Yolun sonu ve meselenin de, hayatın da, kelamın da gerçeği şudur ki ...... Yalan, içtensizlik ve güvensizlik musallat olmuş sa, bu iflah olunmazlıkla baş edilemiyorsa..... Ya ayrık otları sökülüp atılmalı, kesilip atılan kanserli parmak gibi .. Ya'da, << - İnsanız (!) (?) >> Diye geçinilme pozlarında kendimizi ve çevremizi göz boyamlarda kandırmalarla ... Her yanı boka belenmiş değnekliklerde tüketilen kepazelik numunesi ilişki, ömür, hayat ve ..... Ayyuka çıkan, insanı, insanlığı yutan ve hatta ..... Ne hazin ve yazıktır ki, günümüz dünyasında ve hayat Agorasında ..... Pespayeliklerde utanmaz-arlanmazca medet umulup, istismar, çıkar ve rant aracı, kapısı, yolu yapılan çürümelerden ...... Asla ama asla şikyet edilmemeli, edilemez de .... İki kere, iki dört eder gerçeği gibi, bu işin uçarının, kaçarının, ama'sının, fakat'ının olmamışlığında ...... Yani, özcesi .. Ya o bok yenmemeli .. Bok yeniyorsa da ....... Pişkinlik ve riyayla akan, salya-sümük kırıtmalarda ve .... Sözüm ona yasak savmalarda şikayet ediyor pozlara bürünmemeli, kendine insanım, insan diyen ... Yani, İKİRCEKLİ YENİ GELİNLİKLERDEN ve ... HEM AĞLAR, HEM GİDERİM TAVIR VE SÖYLEMLERİNDEN KAÇINIP, UZAK DURULMALIDIR ... İnsanız diyebilmek için, önce kendimizle yüzeleşebilenliğimizi .... Kendimize saygımızı, güvenimizi ve güvenilirliğimizi korumak, taşımak ve ..... En anlaşılırlık ta hatta, düpe düz KARANLIK TA KAŞ OYNATMA, edasına tenezzül etmeden, ortaya koymayla, dahası buna riayetle yükümlüyüz ......! '' - Şapkadan tavşan çıkararak ..! '' Hayatı yürütmek ...... Sadece o işi layıkıyla yapan erbaba,üstat sanatçıya bırakılarak. Yaşamı gerçekliği ve gerekliliğiyle, layığınca karşılayıp, yaşamalı, insan ....... Cebinde şeker yok ken, riya ve üç kağıtçılık yapmaya kalkışanlar bunu da ağızlarına-yüzlerine bulaştırıp .... Halk deyişiyle '' ELİNDE ERİK, KOYNUNDA KORUK YOKKEN HANGİ AKLA HİZMETLE, NE HALT YEMEYE MİSAFİR ÇAĞIRDIN ..! BUNUN SONUNUN..... ''- DÜDENİM, MİSAFİR GELDİ, NE EDELİM, NERE GİDELİM? '' Demelere çıkacağını kestiremedinse, demek ki kazma gelip, kazma gidenlerdensin... Denilerek, eleştirip, yerilen ve makbul görülüp-bilinmeyenlerin .. Yergi ve dahası tecritten yana payını alanların ... Hiçte azımsanmayacak kadar bolluğu ve çokluğunda .... Bu durumların gerçekliğinin ışığında düşünülüp, bakılıp, görüleceği gerçeğiyle, demek gerekir se... Böyleleri, beceremedikleri işin diyetini ödeyerek, boku yemeye kul olanlardır ...... KUL OLANLAR ....! Onlara düşen ve kala,kala kalan tek doğru ve çıkar yol.. YA O,BOKU YEMEDEN ÖNCE, ETRAFLICA DOĞRUYU DÜŞÜNECEK. YA'DA APIRSA DA, KÖPÜRSE DE, KOK SA DA O, BOKU AFİYETLE YİYECEKLERDİR, YİYECEKLER .......! HAYAT TA, HER DEVİNİMİN, ADIMIN, SÖYLEM VE GİRİŞİMİN HATTA.... MUTLULUKLA, SEVİNCİN, MURADA ERMENİN BEDELİ VARDIR, BEDELİ ......! BU REALİTE, GERÇEĞİ YALANLAYANLARLA, AKL-I EVELLİKLERDE TERS-DÜZ EDENLERLE ........ PERVASIZ PALAVRACILAR VE İFLAH OLMAZ YALANCILAR İÇİNDE, GEÇERLİDİR ...... HAYATIN MAKUL'U, MAKBULÜ VE GEÇER AKÇESİ .... ONUR'UN NEFERİ, GÜVENİN BAYRAKTARI, HAYSİYETİN ABİDESİ VE İNSANLIĞIN ŞAHİKASI OLABİLMEKTİR ... Unutmamalı ki ...... SERVET YİTER, HÜNER GEÇER, GENÇLİKLE, GÜZELLİK KAYBOLUR KALA, KALA BAKİLİĞİNDE İNSANLIK KALIR, İNSANLIK .... YADA İNSAN OLAMAMAKLA, İNSANLIĞA İHANETİN UTANCI KALIR, UTANCI .....! Yalın gerçekliğinde, İNSANLIĞIN OLMAZSA, OLMAZININ ..... ONUR, GERÇEKCİLİK, HAYATI SORGULAYANLIK ve ...... BECEREMEYECEĞİMİZ HALTLA, HERZE'YE SOYUNMAMAK, SOYUNUYORSAK TA ..... O HALTI YAPIP, O BOKU YİYORSAK ..... ASLA AMA ASLA ŞİKAYET ETMEMEMİZ GERÇEĞİNİ, AKIL DA TUTARAK, GEREĞİNİ YAPIP ... BOKU, ŞİKAYETSİZ YEMEKTİR ... BOKU, ŞİKAYETSİZ YEMEK ..........! Ha bu arada, yeri gelmişken demeli ve ... En yalınlık, içtenlik ve harbilik te, gerçeği allayıp-pullamadan ayan-beyan demeli, diyebilmeliyiz ulu-orta ...... Yani .... << - MIŞ GİBİ YAPARAK, RİYA DA VE YÜZSÜZLÜKTE ÖMÜR TÜKETMEK TE >> Özünde, aslında ve insani perspektifle, hayatın geçer akçe kurallığında, düpe düz... ADI ÜSTÜNDE BOK YEMENİN ARAPÇASI VE DİK ALASI DIR, DİK ALASI .......! Hasılı, her halükarda, BOK YEMEYE AŞİNA VE ALIŞIK OLANIN, BOK YEMEYE TÖVBE EDEMEYENİN ........ TÖVBESİNİ SIK BOZUP, HERZE YEMEYİ SÜRDÜRMESİ BERABERİNDE DE ... SÜTTEN ÇIKAN AK KAŞIK YADA .... NAMUS ABİDESİ KESİLMEYE KALKIŞARAK, NAMUS KUMKUMLIĞINDA ..... KARGALARA HAKARETE, SÖVÜP, SAYMALARA ÖYKÜNEREK .. Canım hayvan dostlarımızın, en zekilerinden, uyanıklarından olan cümle kargalara... '' - Bok kargası '' Ya'da sözüm ona .... Nasihat yahut ta, akıldane kesilerek, laf cambazlığı yada laf ebeliğinde sıkça söylenen... ''- Kılavuzu karga olanın, burnu boktan kurtulmaz! '' Demeler de. Hayatın ve kelamın gerçeğiyle, gerçekliğinde ... BOK YEMENİN HASI, DİK ALASI VE ARAPÇASIDIR, ARAPÇASI ....! '' ÖZCESİ, DÜPEDÜZ..BOK YEMEDİR, BOK YEME....! MIŞ GİBİ YAPARAK, RİYA DA VE YÜZSÜKLÜK TE ÖMÜR TÜKETMEK TE ............ ADI ÜSTÜNDE BOK YEMENİN ARAPÇASI VE DİK ALASI DIR, DİK ALASI .......! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Almanya 18 / 08 / 2025 - Pazartesi Saat; 21_15

18 Ağustos 2025 Pazartesi


 GÖZ BEBEKLERİNDE BİR DERİN YOLCULUĞA YELKEN AÇIYORUM ....

YELKEN, AÇIYORUM .......!




Düşündükçe seni, kafamın içinde duvarlar yıkılıyor .....

Kan-ter içinde kalıyorum ...

Ellerim kokun dolu, 

Örmeşiyorum yıkıntıların enkazından kurtulma mücadelesine, yoğunlaşarak, kendimi unutmuşluğumda

Davetkar bakışlarınla göz bebeklerin peydahlanıyor, beni, benden almacasına ...

Değil ki sadece dil-diş, tepeden-tırnağa sana kesiliyorum...

İçim-dışım, ruhum, gönlüm seninle dolup-taşıyor ...

Yıkıntıları delip geçiyor göz bebeklerin bakış,bakış çoğalan albenili davetkarlıkla  ...

El mahkumluklarda sana bağlılığım ve bağımlılığımda, bakış, bakış  kenetlenen göz bebeklerimizin  esaretinde sana teslim oluyor gönlüm, ruhum...

Başlayan bu muammalı yolculukta...

Göz bebeklerinde, bir derin yolculuğa, yelken açıyorum

GÖZ BEBEKLERİNDE, BİR DERİN YOLCULUĞA, YELKEN, AÇIYORUM  ........

YELKEN, AÇIYORUM .......!


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 

İMMENSTAAD/ ALMANYA 

18/08/2025- PAZARTESİ

Saat ; 01_35

 

YARIM SA .........!Yarım sa ve akıl hep kalanla o, yarımdaysa .. Ne kendini dört başı mamur, mükemmel hisseder, ne anlatabilir insan, gerçeğini .. Hatta, an öyle an olur ki, çıkamamışlığıyla işin içinden ... Kendisini bile ikna edip, inandıramamışlığında ... '' - Nasıl inandırırım, birilerini, kendimin, kendime inanmamışlığında ? '' Diye, sormadan edemez, insan ... Tıpkı .... Henüz anlatılmamış ve anlatılmayı bekleyen zamanın tozunu içen öyküler, destanlar gibidir ... Küllenir gider, insanın duyguları da, ruhu da yarımlığında ve hayatla, zamanın kuytusuyla ...Merdiven altı karanlığıyla, geniz yakan tozluluğuna yenilmişliğinde ... Yarım sa insan, nasıl kalkışır kendisiyle, hayatla mücadeleye ve kavga ya ? Hele ki, hayata ve kendine yenik se, yarım sa ... Yarım sa .... YARIM SA .........!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstad / Almanya
17 / 08 / 2025 - Pazar
Saat ;23_38

17 Ağustos 2025 Pazar

 






GÜN GELİR, ERİRSİN SENDE..

OKUNMAZ ESAMENDE ....

Buz dağlarının için, için erimişliğinde ..
Yüce dağ bağrındaki karın, suya dönüp, kendinden geçmişliğinde ..
Dünyanın ne Muhteşem Süleyman'a, ne'de Harun Reşit'e bile kalmamışlığında ..
Zaman ve hayat kasırgasının, sürüp-savurmuşluğunda ..
Gün gelir, sende erirsin ..!
Haşr-ı neşr-i tadarsın ölümlülüğünde ..
Bilesin ve kulağına küpe olsun ki ..
'' - Mağrurlanma Padişahım .......'' sözünü duyan ...
Nice hanlar, hakanlar, sultanlar ....
Senden de azgın, nice Faşist Diktatörler, kondu-göçtü, dünyadan ..!
Unutma, bu dünya ile mevki, makam, saltanat yar olmaz sana da, sonunda ..!
Erirsin sende, buzlarla, karlar gibi ...!
Ondandır sormam ve demem ..
Bu kibir, bu mağrurluk, bu kasıntın kime ?
Altı-üstü, iki kapılı bu handa, yolcusun sende, cehennemin esvelesine ..!
Azanı-sapanı da, sarar ölüm, öper teneşir,yutar toprak ..
Gün gelir, haklıyla-haksız yüzleşir ..
Adaletin çarkına, bugün çomak soksanda ..!
Gün gelir, cürmünde, hükmünde, ömründe hiçleşir ..
Bilesin ki ..
Marifet ne sultanlıkta,ne saltanatta,ne sarayda,ne şanda ..
Marifet insanlıktadır, insanlıkta ..!
Almamışsan nasibini, insanlıktan, ilimden,tevazudan ve haktan yana ..
Ne yapsan,nasıl böbürlensen ..
Ne denli haşmetlensen de boşa ..
Kulak verirsen toprağa..
Bilir öğrenirsin....
Altında, senden de muktedirler,haşmetliler yatmakta ..
Ağalar,beyler, paşalar üryanlıkta toprak olmuşlukta ..
Ölümün busesi konunca cana,son nefesin çıkınca candan-bedenden ..
Ne Uzunluğun kalır,ne'de Diktatörlüğün ..
Para etmez o, zaman ne varvaran ne de son pişmanlığın ..!
Çalıp-çırparak yaptınsa ve haramla çoğaltınsa serveti ..
Mazlumları kan ağlatarak, kubura düşürmüşsen, devleti - düzeni ..
Ayakları baş,başları ayak yaparak katletmeye öykünmüşsen bu yüce ülkeyi...!
Hadsizlikle yeltenmişsen önderi itibarsızlaştırmaya ..!
Cürmün kadar bile ,yer yakamamışlığınla..!
Bilmeyerek haddini
Talanlarda, israfla yok etmişsen, bu emsalsiz serveti ..!
Başkan olsan , şah olsan, şahbaz olsan ne yazar ?
Bilesin ki , gerçeği ve haddini....
Baki kalmaz, o makam sana ..!
Nasipse eğer, kefen sana, onunla gireceksin toprağa ..
Delice korkuyla kaçtığın ölüm, erince sana ..!
Ne buyurganlığın kalır, ne'de, hükümranlığın ..
Bu cennet vatanın, son onbeş yılını heba ettin ...
Harisliğinle, kinin ,nefretin ve egon uğruna ..
Bilesin ki gün olur, hesabı sorarlar sana ..!
Kalmaz hesap, hiç, öte yana ..
Öder de gidersin, diyeti burada ..!
Varvaran Reislik'te olsa, gerçeğinde, harami ve kalpazan olmuşluğunda ..
Ne yazık ve ne acı ki öykündüğün o, Osmalı padişahları gibi
Utancın kalır, ilelebet ardın sıra, bu topraklara sonunda ...
Uzunluğun, Reisliğin kapatmaz, haramiliğini ..
El-alem unutsada unutmaz çağlarla, tarih, UCUBE CİBİLLİYETSİZLİĞİNİ
İnkara kalkışsan da, aslını-neslini ...
Gün gelir, tarih yazar, hainliğini ...!
Unutmaz milyonlar, kul hakkı yiyenliğini ....!
Mazlumunda-zaliminde tatmışlığında, ölümü ....!
Gün gelir, erirsin sende karla-buzlar gibi .....
O günde, okunmaz esamende ...!
Sahte diplomanla işgal etsende mevkileri, makamları ..
Doldursanda cukkayla, cüzdanları ...
Kayırsanda, akraba-yı talukatını ...
Şimdi , senin kapında havlasada, itlerin ...
Gün gelir, okunmaz esamen bile ...
İşin- gücün, hurdayla-hile ..
Emin ol, seni kabul etmez, toprak bile ..
Yutmuşken, senden de madrabazlarını, harislerini ....!
Yutmuşken, senden de madrabazlarını, harislerini ....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ

Friedrichshafen / Almanya

27 / 04 / 2017

Saat ; 09_05

 

ŞAPA OTURUR, ŞAPA ve BABALARA GELİR, BABALARA .... 

ASLI YOK SURETİ VAR'LARDA DÖNER ŞAM BABALAR A .......!





Söz dil de, sır derinlerde mühürle, kilit te kapalı durmuyorsa ....

Ya ezelden ebede, insanlığında genetiksel haysiyet ve karater yoksunluğu .......

Ya'da sonrdan deformasyonlarda .....

FABRİKA AYARLARINDAN UZAKLAŞMA VE ONLARA DÖNEMEME SORUNU, var demektir .....

Her ne olursa olsun, böylesi durumlara sebep  her neyse, ondan bağımsızlığında meselenin özü .......

Gün gibi aan-beynlık ta, KİŞİLİKSİZLİK ve OMURGASIZLIKLA, ONURSUZLUKTUR, ONURSUZLUK .......!

Marifet bir yere ve güven gerektiren makama- mevkiye, etkinliğe erişmek, yerleşmek, oraı işgal değil ....

Aslolan, değerli, anlamlı ve önemli olan, oradalığı hak ederek .... 

Ve......

O'na layık olarak, orada verimli, yararlı, üretken kalabilmektir, KALABİLMEK .......!

Kendisine, İNSAN EVLADI, İNSANIM diyebilen ...

Ya olduğu gibi görünmeyi yada .....

Göründüğü gibi olmayı, muhafaza edebilen, beceren olmalıdır ...

Güvenle, itimat'ın .......

Kıldan ince, Kılıç'tan keskinliği ile, kontrole tabiliğinde .......

Kendine saygıyı, hakkanieti, fazileti amaç ve tek yol edinen ....

Dahası ....

Çarığı, postlı yolda bğlarız eda ve avalarıda ve baştan savmalara meyledenin kaçınılmaz akibeti ....

Ya, yoldan çıkmak ve ziyanlık ...

Ya'da, altı yok pabuçluklarda .....

Düşüncesiz, zırlıksız ve donanımsız yaldır-yapalak  yola koyulmaların, y da gönülsüz işe koyulmaların ve koyulanların  akıbeti de  .....

Çokluk ve sıklıkla hayra alamet değil, felakete, can sıkıntısına davetiye çıkartmaktır, davetiye çıkartmak ....!

Bunlara tenezzül etmeyip, olgunluğu ve doğruyla, hakikatı kendine yol edip, doğr yolu seçip-gidenlerle .....

Gönüllülükle ona yoldaş olanlar, onlarla yola devam eden ....

HAYSİET VE GÜVEN ABİDESİ, ONUR ŞAHİKASI, dahası ...

Gözü kapalı ve iç huzuruyla .....

SIRT DAYANACAK, GÜVENİ BOŞA ÇIKARTMAYACAK KAPI GİBİ, KALE GİBİ ....

 DAĞ GİBİ, DENENİNDEN .....

İNSAN EVLADI OLDU, OLALI VE OLMANINDA BURADAN VE BUNDAN GEÇTİĞİNİ ....

HİÇ BİR KOŞUL DA ASLA UNUTMAMACASINA VE UMUTTURMAMACASINA ANLATMASIDIR, yaptığı, ypacağı vr yapılanda budur, bu .....!

Asla yadsınmamacasına bilinip, unutulmamalıdır ki .....

AHDE VEFA ASLA  BİAT VE KÖRÜ, KÖRÜNE KULLUK VE SUÇA ORTAKLIKLA ....

GÜNAH KEÇİSİ OLMALARDA, UTANÇ KATIRLIĞINDA ÖMÜR 

TÜKETMEK DEĞİLDİR .....!

DÜĞÜN OKUYUCU EŞEKLİĞİNDEN BETERLİKLERDE PARALANIP

HELAK OLUP .....

<< - DAMGALI EŞEK  >>'liklerde, hainlikte adın anılacağına ....

 ONURLA  AÇLIKTAN ÖLÜP, KAR'DA-KIŞ'TA E OLMAK EVLADIR, 

MAKBUL DUR VE ONURDUR, ONUR .......!

Günümüzün marazalılığında....

ÇÜRÜYEN,TUZ .....

DEĞİL Kİ SADECE KOKMAK, ZEHİR SAÇANLIĞINDA .....

EN MANSIZINDAN  İLLET VE ÖLÜM SAÇAN OLUP ÇIKMIŞKEN ...

LAFTA'' - SÜTTEN ÇIKMIŞ, AK KAŞIK '' ve AK KAŞIKLIK DEĞİL ....

SÖZÜNÜN,MERTLİK,ERİLLLİK İFADESİ OLARAK DİLLENDİRİLMESİ-DİR, GEÇER AKÇE OLAN .....

Ondandır ki .....

BU GÜNÜN BİR DE YARININI VE YARININ DA, BİR SAHİBİ OLDUĞUNU BİLİP, UNUTMAMANIN HAKLI ŞANINI YAŞAYAN OLARAK ....

Adeta, faraziye de olduğu söylenen ve halk diline tesbih ve pelesenk olan ahiretteki ve o nevi hallerde mevcut olduğu söylenen ....

SIRAT KÖPRÜSÜ'nden geçmektende değerli, önemli ve anlamlıdır...., 

HAYATIN GERÇEĞİNDE, DÜRÜST VE ERDEMLİ BİREYLİKTE YAŞAYANLIK, GÜVENİLİRLİK VE ONUR ....

GERÇEKTEN DE o köprüden geçmekten daha da değerlidir, değerli ...

Birinin faraziyeliğinde, ötekisinin gerçekliğiyle, görünürlüğünde. 

Üstelik te ANLAMLI, BİR O KADAR DA YÜCE VE EMSALSİZDİR ..

ONUN İÇİN KEMALLİK LE ÖDÜLLÜ VE KAMİL KİŞİ BİLİR Kİ ....

EL 'İN EŞEĞİNE VE  ÜSTELİK EMANET EŞEĞİNE BİNİP .....

TATINA  OTURULMAZ VE EL ÇÜKÜYLE GERDEĞE GİRİLMEZ ......

HARAMIN BİNASI, RİYANIN KARI, HARAMİLİĞİN SE SONUYLA-BEREKETİ OLMAZ ...

KİM Kİ ALNINA KİR, YÜZÜNE KARA VE İSMİNE, ONURUNA LEKE GETİRİRSE ...

BİLE Kİ ....

KENDİSİNİN MAKBULLÜĞÜ, GÜVENİLİRLİĞİ CİĞER HIRSIZI EMANETÇİ KEDİDEN BİLE AZDIR, AZ...

Bunu göz önüne alarak

'' - BİR DEĞİL, BİN DÜŞÜNÜP '' Adım atmlısın....

Çünkü...

GÜVENİ TARÜMAR, ANLIK OLAYDIR VE İNSANI, İNSANLIĞI PERME-PERİŞAN EDER.... 

HAYSİYETLE, İTİMATLA, GÜVENİ BİNA ETMEK, KORUMA,TAŞIMA İSE  .....

ÖMÜRLÜK VE PAHA BİÇİLMEZ DEĞERLİLİKTEDİR ...

KİM Kİ ....

"- OTURDUĞU AHIR SEKİSİ, ÇAĞIRDIĞI İSTANBUL TÜRKÜSÜ ...! "

Hallerinden medet umar, hayır ve istikbal bekler, fazilet ararsa .

Bilsin ki ...

Şapa oturur, şapa ve babalara gelir, babalara ......

Döner, Şam baba'lara.....

ŞAPA OTURUR, ŞAPA ve BABALAR A GELİR, BABALAR A .... 

ASLI YOK SURETİ VAR'LARDA DÖNER, ŞAM BABALARA ....

DÖNER, ŞAM BABALARA .......!





Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ





Immenstaad  Almanya





17 / 08 / 2025 - Pazar





Saat ; 14_34

 

AĞAÇLIKTAN KÖTÜ, ODUNLUKTAN HALLİCE .......!





Bildik, emin olalım istedik, ondan sorduk, tahta ya....

Halin nicedir ? Diye ....

Önce derin nefeslenip, uzunca süren suskunlukta, göz kapaklarının kapalılığında ....

Kendince, usulü-erkanıyla anı, hayatı, çevresini, süzen mülayim erenler misali ....

Pür dikkat odaklanarak boşluğa bakakalmışlığında ...

Sonra ....

Ağır-aksak hafifçe kıpraşıp, ırlandı, derken ....

Kendince toparlanan hallerinde, etrafı ve alemleri seyreyleyen devrişi sükunla ......

Derince iç geçirdi, tahtalıktan arınmışlıkla,  dahası ...

Ululara, hikmetlilere karışmışlıkla, ağır-kamilliğin vakurluğunda ...

Adeta ....

Ilgıt, ılgıt esen yel güzelliğinde ,yanıtladı, güneşe döşünü vermişlikte, sükunu yaşayanlığında ......

Bilgelikle, erdemliliğin hikmetli olduğu kadar da ....

Çetrefelli ve işin içinden zor çıkılanlığında .....

Dalınan sükun ummanında kulaçlayanlığında ......

Yanıtının bağrındaki, hikmetli suallerin, rahmetlilik sağanağında .......

HİKMETLİ SUALLERİN, RAHMETLİLİK SAĞANAĞINDA ......:!

'' - Ağaçlıktan kötü, odunluktan hallice ....

Lakin, şimdilik ne desem, erken, ne desem boş .....

Henüz ateşi görüp, tatmışlığımda.yanmayla, tav arasında  git-geller yaşamamışlığımızda .... >>

YANMAYLA, TAV ARASINDA GİT-GELLERİ  AŞAMAMIŞLIĞIMIZDA .! 

Diyerek, tahta .....

Sükuna selam duran hallerde, yineledi sözlerini ...

Hikmeti ve mucizesi, yanıt kelamında saklılıkla ...

'' - Ağaçlıktan kötü, odunluktan hallice .......! ''

AĞAÇLIKTAN KÖTÜ, ODUNLUKTAN HALLİCE .......!



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 



Immenstaad / Almanya 



16 / 08 / 2025 - Cumartesi



Saat; 23_00

16 Ağustos 2025 Cumartesi

 

KOYAMASANDA ADINI .....,

Sızlıyorsa gönlün, inceden, inceye ...
Kanıyorsa yüreğin, sıkışıyorsa solukların ...
Görünmezliğinde, içine saplanan bir hançer...
Kanırta, kanırta delerek bir yerlerini ..
İşledikçe, işliyorsa içine, kocaman bir sızı yayarak ..
Baktığın her yerde, ona ait izler ve tarifsiz duygular hissediyorsan..
Koya masanda adını, bu düpedüz aşktır, aslında ...!
Bölünüyorsa uykuların, ondan izler taşıyan düşlerle ..
Anınca onu, buğulanıyorsa gözlerin, kanı çekiliyorsa dudaklarının ..
Konuşmaya başlıyorsan için, için önce kendinle ....
Ardı sıra da, börtü-böcek, kelebek ve çiçekle ...
Yüreğinden taşan karmaşık duygular, diline vuruyorsa ..
Güle şakıyan, bülbüle dönüp çıkmışsan ...!
Koya masanda adını, bu düpedüz aşktır, aslında ...!
İçmeden sarhoşluklarda, vurgun yemiş balıklar misali debeleniyorsan ..
Serabın, yakamozun, ışığın ve karaltın onunla başlayıp, onunla bitiyorsa .
Bitmeyen kör sancılarda kıvrım, kıvrım kıvranıyorsan ..
Ona seslenişlerle dolu kağıtları, yırtıp, yırtıp atıyor ..
Ve, sil baştan ona seslenişlerle, yazmalara koyuluyorsan ..
Duanda ,adağında, şiirinde, şarkında onaysa
Koya masanda adını, bu düpedüz aşktır, aslında ...!
Dünden miras lığında, içe işleyen duygularla bezeli sözler ..
Ruhuna işlenen nakış, nakış ebruli güzellikler ..
Yürüdüğün yollar, kaçtıkça ona koşmalar, sarmışsa yaşamını ve ömrünü ..
Bölük-pörçük duygu kırıntılarında zerre, zerre o, çoğalıyorsa ..
Aşk kirmanında, onu eğirip, onu sarıyorsan çile, çile gündüz - gece ..!
Dönüp duruyorsan, dolap beygiri misali, onun gönül ekseninde ..
Çatlayan dudaklarına su, gözüne ışık, gönlüne şarkıysa, o ..
Hasılı ..
Ona kesiyorsan, daima ..
Çarpıp, çıkarıp, böldüğünde, kalanında, küsurunda, hep o varsa ..
Onsuzluğunda bile soluk ,soluk, onu yaşıyorsan ..
Saçakta, telde tüneyen kuşlar misali ..........
Tutkulu tutukluluklarda ve hatta esarette bekliyorsan, onu ...
Uykusuz geceler boyu ...
Tünediğin pencerede, balkonda ...
Yalnızlığını onunla unuttuğun odanda, gözlediğin yollarda ve yarında .
Dahası ..
Kendinde yitip, çoğalıyorsan, onda ....!
Hiçlikte ve çoklukta, gözlerinde yıldız, yıldız o, çoğalıyorsa ..
Ömrün, gönlün ve ruhun, inadına onunla kaplanıyorsa ...
Ve,hasılı ..
Adı, dilinde tesbih, gözünde yaş, gönlünde, bitmeyen şarkıysa ...!
Koya masanda adını, bu düpedüz aşktır aslında ...!
Koya masanda adını, bu düpedüz aşktır aslında ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ

Friedrichshafen / Almanya

29 / 04 / 2017

Saat ;00_59

GÖZ BEBEKLERİNDE SAKLIDIR, KORKULARIN ....!

  İmrentiyi, tiksintiye , zoru, kolaya, kolayı, zora, oluru, olmaza, olanaklıyı, olanaksız, sevgiyi, nefrete döndüren ...... Hükmeden ve boy...