Göğümün
yıldızlarını ...
Gülüş
güzelliklerimi ..
Bebe,
masumluklarımı ..
Umudumu
çaldılar ...
Ta,
bebeliğimde, o görünmez haramiler ..
Yaşama
sevincimi, düşlerimi talan ettiler, kimliği meçhul ucubeler ..
Sonra,
birileri hırsızı suçlamayı, aramayı bırakıp ..
Kolayı ve
işgüzarlığı seçip ..
Durdular
beni suçlamaya, azar-beter etmelere ..!
Birden
bire, baba eren Nasreddin Hoca Üstadım çıktı geldi ..
Anılar
ülkemin derinliğinden ..
Gönül
erenliğini, boşa çıkartmayan o malum ...
İçe
işleyen, gevrek, gevrek tebessümüyle ..
'' - Demek
ki İnsanoğlu denen merette ..
Düzen
denen, bu kıçı kırık avara kasnakta değişmedi ..
Değişmeyecekte,
asırlar geçsede üstünden ..
Benim
dönemimde de meretlik, aynı meretlik ..
Namertlik,aynı
namertlik,döneklik ,aynı döneklikti ..!
Eşeklik,aynı
baki eşeklikti ..
Bilinsin
ki, bu böyle ..
Durduk
yerde ,
Boşa, eşeğe
ters binmedim ben, hani'ya, şunun şurasında ..
O, zamanda
..
Gördüm ki,
geçse de sekiz yüz küsur yıl ...
Onca, çağ
üstünden ...
Hala,
bağlandıkları yerde otlayarak, ömür eskitiyor ..
Güdük eşek
kuyruğu misali, ne uzayıp, ne kısalarak
..
Hatta
inadına, inat katarak ...
Bir nalına,
bir mıhına vurup, entrikalarına, entrika ..
Numaralarına,
numara katarak ...
İflah
olmazlığın ve alçalmanın çamuruna batarak, sürüm, sürüm sürünen ..
Yılan-çıyan
dan da beter çatal dilli, insan denen sürüngen ..!
Kafa hala,
aynı kafa, avaralık aynı avaralık ..
Vurdum
duymazlıkla , nemelazımcılıkta yine aynı mı aynı, hala ..
Değil beni,
Sokrates'i, Diyojen'i, Musayı, İsa'yı ..
Yetmedi,
üstüne üstlük, birde ....
Onların
yedi cettini de, eskitip ..
Defalarca
mezar'a gömseler, bu namertler ....
Soy, yine
aynı bokun soyu ,
Değişmez
asla, bu insan denen garabetin huyu ..!
Cahili'de,
arifi de, dahisi de, Veli'si de, delisi de, divanesi de..
Alaylısı
da, okullusu da ,
Asil'ide,
soylusu da-soysuzu da, aynı boz-bulanık, boklu derenin suyu ...!
Bilmişliğimle
bunu, kulağıma çalınan sesini ..
Tanık
olmuşluğumla, yaşanan kepazeliğe ...!
İşitince
öte alemden, başına geleni ....
Eskiden'de,
katlanamadığımda yaptığım gibi ..
Haksızlığa
göz yumamayarak, tutamadım yine kendimi ..
Kırdım
kirişi, attırdım pabuçları, kaçıp geldim yanına ...''
Dedi, ve
ardından kavuğunun başında dansa koyulmuşluğunda ..
Ağır aheste
başını salladı yavaş, yavaş iki yana..
Aklıklarda
pamuğa dönmüş sakallarının ..
Ilgıt,ılgıt
esen yelle uçuşup, titreşip oynaşmalara koyulmuşluğunda...
Ve ,
sesinin kulağımı öpmüşlüğünde sürdürdü, itirafıyla ..
İçtenlikli
mi içtenlikli o sıcacık, dost sohbetini ..!
'' - Çıkıp
gelmez olaydım da, görüp, yaşamayaydım keşke bu rezaleti ..
İtiraf
etmeliyim ki, evlat sana ..!
Benim göle
çaldığım maya adam olur, tutar, tutmaya ..
Şu koca
göl, yoğurda boğulurda ..
Bu insanlık
denen güruhtan, olmaz bir herze, bir numara
be evlat ..
Gel en
iyisimi sen sen ol ...
Aldatma,aldanma,kanma,avunma
ve avutmalara durma be evlat ...
Dahası,
demem o ki,sana ..
İnsan olma
..
Olacaksan,
İnsan gibi, insan ol ..!
Özün bir,
sözün bir olsun ..
İçin
bir-dışın bir ..
Astarın,
yüzün gibi ....
Yüzün, özün
gibi ......
Özünse, sözün
ve astarın gibi olsun, be çocuk !
Mevlana
demişliğinde ..
İçin-dışın
birliğinde ..
Ya görün,
olduğun gibi ..
Ya ol,
göründüğün gibi, sözlerinde ömür tüketsede insan soyu ..
Lafa kulak
vermemişliğinde ..
Kelam
dinlememişliğinde .
Sözlerin,kelamın
..
Bir
kulağından girip ..
Ötekinden,
iz bırakmadan çıkmışlığında ...!
Eşek gelip,
eşek gitmişliğinde ve eşekliğinin bakiliğinde ..
Dönememiştir
asla o, rivayetlere ve masallara konu olan ..
Erdemli
İnsan özüne ..!
Düşmemiş
demek ki hala insanlık közü ,,,
Bu hilkat
garibelerinin sinesine-özüne..
İtiraf
etmeliyim ki ..
Giderse bu
kafayla, daha ..
Değil
asırlar geçse ..
Sema, yere
inse, Yıldızlar arzı öpüp, secde etse ...
Bir değil,
bin Nuh tufanı gelse-geçse ..
Yinede
dikiş tutmaz, çıfıtı çıkmışlığında
İnsanoğlu
ve sözüm ona düzeniyle ...
Kendisini bulunmaz Hint kumaşı zanneden ...
Bu alamet-i
farika acuzeler ve bitmez -tükenmez
acuzelikler ..!
İdrak
etmişliğimde itiraf etmeliyim ki, evrene, sana
ve kendime
Kalburla su
çekmelerde, asla insan gibi insan olmaz
..
Değil ki
yazıyla bilinenliğinde, olalı ikibin onaltı sene..
Milyon
değil, milyar sene ve asırlar katarı geçse de üzerinden ..
Kendini
bilmezliğiyle avaralıklarda .....
Beyhude
ömür tüketmişliğiylen ..,
Suret-i
insan, fıtratı Ucube, bu iki ayaklı sosyal hayvan denen
Ne idüğünü,
kendi de bilemeyen. ...
Alemdeki
yerini, tarif edemeyen ,
Geçmişinden
ve kendinden bihaber ...
Kendine düşman, kendi ayağına ve nesline
kurşun sıkan ..
Gözü dönmüş
ve doymamışlıklarda ..
Aç kurt
kesilip, soyunu yiyen ....
Tüketmeye
yeminli, kendisiyle ...
Dahası,
bununla da yetinmeyi bilmeyerek ....
Hemcinsleriyle,
ölümüne dövüşen ...
Ölümlerle
doymayan, içtiği kanlarla, kanmayan ..
Ezop'un
kurtlarından da, vahşiliklerde ...
Kurduğu
sofralarda mazlum ve masumları aş eden...
Soyu kanlı,
belalı, insan denen, geçmişi boklu, sicili bozuk ..
Soyu kanlı,
belalı, insan denen netameli, namert kefere
... '', diyerek söyleniyordu, hala..
Hoca
Nasreddin Üstad, kendi, kendine ...
Tutturduğu
o içtenlikli tarih kokan sohbetinde ...!
Yüzüne
sinen, o akpacık gülüş güzelliğiyle...
Benim
dumura uğrayıp, lal olmuşluğumla ..
Olan,
bitene ve Hoca Nasreddin'e, baka kalmışlığımda ...!
Olan,
bitene ve Hoca Nasreddin'e, baka kalmışlığımda ...!
Mualla
SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk /
EDREMİT
05 / 01 /
2016
Saat ;
00_36
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder