14 Ağustos 2021 Cumartesi

 

ŞİİR ; ömrünün ve gücünün kaynağını ......
Kalıcı olduğu kadar, kudretli, kendinden eminlik le beslenen duyguların, gönül imbiğinden titizlikle süzülen düşüncelerin, doğaçlama akışıdır ve kaynağını beslendiği duygunun, huzur içinde, özen ve seçkinlikle hatırlanmasından alır ...
DİYECEĞİM, ONA .......
'' - DEĞİL, SADECE GÖZLERİN .......
GİRDİK, YÜREKLERİNDE KANINA ....
YÜREKLERİ DE BELE'DİK, İHANETLE, YALANA ......! ''
O,adı, efsanesi var, esamesi, aslı-astarı yok ilk insanı bir bulsam ...
Dilek bu'ya .....
Günün birinde, mesela hemen şu an, olmadı yarın ama mutlaka günün birinde, kesişse yollarımız, gelsek yüz, yüze ...
O sıtara sız, suratsız la, karşılaşıp, olsak, burun, buruna ....
Ona bir çift kelamım ve beraberinde sitemim le, sorum olacak, sorum .....
Görecek o, zat-ı muhterem(!) O, zaman ....
Dünyanın kaç bucak olduğunu, boyasının nasıl verildiğini ...
Dahası ...
Bir elle döküp, öteki elle nasıl sıvanıp, durulandığını .... Yetmedi .....
Göstereceğim ona, halimizin pürmelalliğinde nasılda öfke kusup, kanımızın beynimize sıçramış lığın da nasıl, burundan soluduğumuzu ...
Devamında, neler mi olur ?
Orasını bilip-kestiremesem de, bildiğimden eminim ...
Aldırmadan, KANTARIN TOPUZUNUN KAÇTIĞINA .....
Sayıp-dökeceğim ona, lafları, en okkalısından, hani'ya ...!
Ağız dolusu haykırarak, ona diyeceğim ilk kelam ....
'' - Ne menem bir illet ve lanetsin ki, düşünmeden-önünü-ardını, işin sonunu- sonrasını, hele ki akıbetini ve bizi bok içinde yüzmelere koyacağını ........
Tutturduğun illede nesil, illede evlat, soy-sop nakaratıyla, girdin yüreğinin ve yüreklerimizin kanına ...
Sıkışıp, dara düşünce başın, ağır gelince başından kıçın, diline doladığın-dolayacağın, yalanlarla ve ucu ihanete varan hallerinle, ....
Çalarak yüreğinin masumiyetini .....
Yüreğini ve yüreğinden miraslık la, cümle yürekleri de bele'din, ihanetle, yalana ...
Neyine idi bu herzeleri yemek, de bana, de bana ?
Kaldıramayacağın yükle, işlerin altına girip de nesilden, nesle sirayet eden .....
Yalana, dolana, ihanete ve nifaka, kine-garaza, nefrete müptela ettin hem kendini, hem medarı iftiharın sayarken istikbalini bokladığını bilip, fark edip, itiraf ve ikrar edemediğin neslin, soyun-sopun bizleri ...
Diyemedin mi ?
'' - Az aşım, ağrıma'dık başım '', Oturamadın sükunetle kıçının üstüne !
Yada ....
Daha da makbul haliyle diyeyim, edep dairemin elverdiğince ...
'' _ AĞIR OTUR, BATMAN DÖV, GÖRENLER MOLLA DESİNLER ....! '' Demeleri hak edecek tarzda, TEVAZUYLA, dur, durduğun, otur, oturduğun yerde ....!
Sana yakışanı yap, çoluk çocuk neyine, niye yoğurt aklını ayran edersin .... ''
Hem eşeğinin'kine, hemde kendi kıt aklına, KARPUZ KABUĞUNU DÜŞÜRÜP, ayran gönüllülük de zingirdeme, aşk-meşk, evlilik akraba-talükata karışmak ne'ne gerek ti ki ?
Neyine idi senin, türemek, soya-sopa ve hasılı şimdi sinene sövdürdüğün biz nesline, erip-kavuşmak ?????
Keşke geldiğin yerde , girip de çıkmamacasına kalsaydın, öylece oracıkta .....
Ama nuftelik de ama bebelik de ......!
Bulurdun, daha bin bir alternatif yada gönül eğlencesi, kendine ...
Böylece, durduk yerde ve gereksizlikte, hem bizim başımıza iş, hemde kendi başına dertle-bela getirmeyecek tin ...
Şunun,şurasında ....
'' - Sen sağ, ben selamet '' Deyip gidecektin işine....
Dertsiz başına, dert açmayacak ...
Ağrımadık başına, çaput sarmayacak'tın ....
Dahası ..
Her gün ziyadesiyle nasibini alıp, kulaklarının pasını silen küfrü, sitemi olmadı hakaretle, intizarı daha da beteri, kavgayı,gürültüyü duymayacak'tın, vesselam ..!
Sen varlığında sağ, selamet ..
Bizlerse doğmamış'lığımız da, yokluğumuz la beladan, gada dan azade hallerde olacaktık, şunun-şurasında ...
Ötesine, berisine bakmadan hükmünü icra ederek, sürdürecek'tin, gününü, ömrünü ....
Böylece, şimdi içine ederek kubura döndürdüğümüz dünyada sultanlığını, tekliğin paşa keyfliliğini doya, doya, dolu, dolu yaşayacaktın ....
El-gün, kavim-kardaş neyine senin ?
Anlaşılan o 'ki, anamın deyişiyle,'' - Rahat battı kıçına .''
Oyun sandın, çoluğa-çocuğa karışmayı,nesle-soya-sülbe sahipliği ..!
Bir oynadın, pir oynadın, doldura koydun dünyayı ..
Suretlerin ve övündüğün biz neslin le, soyun-sopun la ...
Gel şimdi, ayıkla pirincin taşını ...
Sapla-samanın karışmışlığın da ve dahası ...
İğne atsan, insan üstüne düşecek hallerdeki kalabalık ve keşmekeşte, çık, çıkabilirsen işin, içinden ....
Velev ki, o zaman, bir başına'lığın da, yalnızlığında, tekliğinde, CİSMANİLİĞİN DE yalnızdın ...
Şimdiki bir boka benzemeyen yaşam denilen kısır döngüdeki, dolap beygirliğin de yaşanan .
YIĞINSAL KALABALIKLARDA ÇOĞALIP, ÖMÜRLER YUTAN VE İNSANI MAHVEDEN TÜRDEN KALABALIKLARDA, RUHSAL VE İÇSEL YALNIZLIKTAN, MUZDARİP DEĞİLKEN ÜSTELİK ......
YAPTIN, YAPACAĞINI, YEDİN NANEYLE KARIŞIK ACILI, KOKULU HERZEYİ .....
Koyup gittin bizi, bok içinde .....
Yetmemişcesine, üstüne, üstelikte ....
Değil sadece gözlerin, sokarak bizleri, yüreklerinde kanına, beleyerek o, biçareleri de ihanetle, yalana ....
Katmer, katmer dertlerle, kabuk bağlamayan yaralarımızın sızım, sızım sızlayıp kanamalarda, kimselerin, kimselere dert açıp, yoldaş, içtenlikle candaş olamamışlığın da ..!
Dahada kötüsü, yaralı parmağa işemeyi bile terk edip, es geçmişliğin de ...
Bundan da kötüsü, eşeğin , eşeği ödünç kaşımış'lığın da ...
Her bir değerin, kutsalın, duyguyla, olgunun metaya ve kara tahvil edilmişliğinde .....
Riya ve iki yüzlülük girdaplarında, insanların ve insanlığın boğulmuşluğun da....
Tekerimiz, taşa dayanıp, işimiz sarpa sarınca, aklımıza ilk gelenliğinle ..! ''
Şimdilerdeki, beline kuvvet, hallerindeki hızla türemeyle daha şu an çoktan, milyarları sollayarak ..
Birbirimizi yemeler den başımızı kaldıramayıp, huzur ve ferahlıkla, refahla, içine sığamadığımız dan, dar gelen şu dünyaya kul olmuşluğumuzla .....
Hele, buna birde egolarımızı, hırslarımızı, gözü dönmüşlükler le, nefretimizi, kavgamızı ...
Olmadı ....
Birbirimizi ve sabi sübyan günahsız mazlumlarla, kurbanımız olan canım hayvanlarla, hayat kaynağı doğayı .....
Nankörlükler de sınır tanımazlıklar la, gırtlaklayarak ırzına geçtiğimiz dünyayla, hayatı kendimize dar ve hatta zindan etmişliğimiz ve önleyemediğimiz kötü yanlarımız ve çirkinliklerimiz le ....
Bu kanlı çarkın acımasız dönüşlerinde,kıyılıp, katlolanların ....
Yediden yetmişe, beşikten,mezara sürmecesine, çoğalmış'lığın da ....
Şunun-şurasında,ettik-edemedik, kazandık, çoğalttık- çoğaltamadık, yitirdik-bulamadık kaygı ve tasası .....
Yetmedi, kavgası ve savaşıyla çoğaltarak nefreti, öfkeyi, kini, düşmanlığı, kardeş katlini ...
Değil, sadece gözlerin .....
Girdik, yüreklerin kanına .....
Yürekleri de bele'dik, ihanetle, yalana ....
İhanetle, yalana ......
'' - DEĞİL, SADECE GÖZLERİN ..
GİRDİK, YÜREKLERİNDE KANINA ....
YÜREKLERİ DE BELE'DİK, İHANETLE, YALANA ..
İHANETLE, YALANA ......''
Hasılı ....
'' - YUH OLSUN, YUHLAR OLSUN...
YAZIKLAR OLSUN SANA, DEVRİLSİN BOYUN-POSUN ..! '' Diyeceğim, ona ..
'' - DEVRİLSİN BOYUN-POSUN ..! '' DİYECEĞİM, ONA ....
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
14 / 08 / 2021 - Cumartesi
Saat ; 10_10
Bir bir veya daha fazla kişi, ayakta duran insanlar, gökyüzü ve doğa görseli olabilir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  YARIMSIN …. Hayatın sana oldum olası cömert davranıp … Yediğin önünde, yemediğin ardında, bal-kaymak bir hayatı sunmuşluğunda … Oldum olas...