7 Mayıs 2015 Perşembe

HER DEM KARANLIKTIR, GÖK YÜZÜM….

Yaşamamış, tatmamışsanız bilemezsiniz..
Çektiğim azapların..
Ruhumu nasıl karartıp..
Benliğimi ne denli lime, lime ettiğini..
Çare olamadığını ne şişelerin,nede kendimden kaçıp..
Kuytu ve karanlıklara sığınıp, saklanmanın..
Ondandır ki,
Kaldırıp koyuvermelerdeyim kendimi bodoslamasına..
Acıların sağanağında..
Yüzümü kamçılayan göz yaşı sağanaklarına..
Hıçkırıklar da boğulmacasına …
Şimdilerde, elim-kolum çözülmezliklerde bağlı..
Ne yapsam,ne etsem..
Çekip, çıkartıp..
Kurtaramıyorum kendimi..
Bela ve çamur deryası bir hayatın..
Çıkmaz,karanlık sokaklarından..
Avare ve bitap dolaşmalardayım ..
Göz altlarımın, kara-mora..
Gözlerimin, kan çanağına dönmüşlüğünde ..
Her taraf toz-duman , mezbereliklerede..
Benliğim, yara-bere..
Ömür eskiliğinin biçareliğinde..
Tutsaklığımda ömür tüketmelere..
Yağlı karalıklardan da beter karanlıkları, ağuları içmelere..
Umut sözcüğünün bana ırak ve yabanlığında..
Tebessümlerin, yakın semtime hiç mi hiç uğramamışlığında..
Deli-divaneliklere düşmüşlüğümde..
Çekiyorum, hayatın kahır ve çile yükünü..
Kör atın, kazığa bağlılıklar da dönüp durarak,ömür tüketmişliği misali.
İliklerime dek hissetmekteyim ..
Gökyüzü, deri altlarım kadar karanlık ve meçhullüklerde..
Yaşama sevinçlerimin kursağıma gömülmüşlüğünde
Ne sabahımın, ne gecemin belli olmamışlığında..
Meşum karaltıların üstüme, üstüme ağmışlığında..
Katran karalığından da beterliklerde..
Her dem, karanlıktır gök yüzüm ....!
Her dem, karanlıktır gök yüzüm ….!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit
10/02/2014
Saat;11_57








ALIP’TA BAŞINI …,

Mazinin izleri, derin yürek sızıları olarak ağıyorsa bu gününe..
Uzaklardan bir ses, görüntü düşüyorsa sık, sık..
Anıların yağmur olup, seni sırılsıklam etmecesine ıslatmışlığında..
Lanet mi, şükür mü etmen gerektiğini bilemediğin anlarda…
Lal olan dilleri, birden bire çözülüvermiş yüzler, ömürler..
Apansız ve ardı arkası kesilmemecesine konuşmalara dura koyup..
Seni senden çalmacasına, işgal ve talanda tüketmecesine ..
Eni-konu esir alınmışlığında, para etmiyorsa yalvar, yakarmaların ..
Zaferlerini, tepene tuğ dikerek ilan eden dertlerinde, galebe çalmışsa üstüne üstlük..
Gülmelere hasret kalıp, kanı çekilmişliğinde, sarı ıskalıklarda düşüyorsa yüzün, asılıyorsa suratın hep,kahrın ve kederin cenderesinde ..
Ötesi-berisi yok bunun, sen anılar çarmıhında, yaşayan ölülüğe tutsaklıkla ..
Ramak kalmışlığında deli-divaneliğe, bunun adı yaşamak değil,
Olsa, olsa….
Hayatın ve ömrünün avara kasnakların da, çarçur ettiğin yılların..
Sana,ömrüne kestiği ağır faturaları ödemelerde ..
Ölümün bile, nimet sayılacağı, azaplar da
Hiç ve piç etmişliklerde, telef olmalar da..
Sürüm, sürüm süründürerek ,
Kocamış kurdun, köpeğin maskarası olup çıkmasındaki azap ve kahırda…
Seni, bir bok böcüsü yapıp çıkması ..
Kendine, kahırlar da, esvelesine devrilip giderek ..
Hiçte hak etmediğin bir pas-payelikte, ömrüne kefen biçmesidir …
Ölümün, o soğuk ve meşum nefesi , yaladığında yüzünü..
Heveslerini, kursağında koyarak..
Gözlerinin, açık gittiğini görerek..
Zalim hükümdarlığının,
Hünerli cellatlığının zaferini doya, doya kutlamak istemesi ..!
Buna yeminliliklerde..
Seninle..
Kedinin, fareyle oynamışlığındaki acımasızlıklar da..
Kanını içip, ömrünü bitirip, nefesini tükettirmesidir..
Onun için, ne yapsan, ne etsen, nafile …!
Uçarın, kaçarın ve kurtuluşun yok, bu oyunu sonlandırmaktan başka....
Mağlubu hep sen olduğun, oyunda..
Sana düşen, biçilen rolleri oynayıp, sahneden inmek..
Perdeni indirip..
Tası-tarağı toplayıp..
Sürç-ü lisan ve anıları , yanılgıları,yenilgileri,hüzünleri..
Özcesi, derme çatma ömür eskini, voltanı al…
Başına bir kurşun sıkıp ta gitmelerin azabını içmeden …
Adam gibi, adamlıklarda..
Kuzu,kuzu, tıpış, tıpış..
Asla, ardına bakmadan ..
Alıp’ ta başını, paşa, paşa çekip gitmektir..
Alıp’ ta başını, paşa, paşa çekip gitmektir …!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit
23/ 02/2014
Saat;22_48



















RAKS’A KOYULMUŞ, BEDENLER ...
Yere, yazgan olmuş … Aşk ile, huşu ile vecd ile canlar, beden, beden .. O ilahi sesle, çağıldayan sevgi seline kapılarak ruhlar, canlıkla . Vücut bulmuş, duygular . Salım, salım aşkı tavaf’a durmuş … Bedenliğe bürünen ruhlar . Geçerek, vecd ile kendilerinden ..! Maşukuna eren aşk eri canın, sevgide ram olmuşluğuyla . Taçlandırarak ömürleri, bedenleri … Sevginin kutsal ışığıyla . Kıvrılıp, bükülüp, salınıp, sergen olmuş, canlar … İnsan için, insanca ! Aşk için, aşkla ! İnsanın, Kabe ve Kıble olmuşluğunda … Sevgiyle ödüllenerek, can olmuş canan olmuş .. Canda canı, canda cananı, cananda canını bulmuşluğuyla .. Raks’a koyulmuş, bedenler ..! Raks’a koyulmuş, bedenler ..! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit
07/ 05/ 20015
Saat ; 12_00
SENSİZ, SENLİLİKLERDE …
Bu garibin, senli düşler çoğaltarak … Aşk çöllerinin serabında kaybolmuşluğunda . Yel eserdi …, Sen, kokardın … Odam, gecem, ruhum, dünyam … Seninle, dolar-taşardı . Ilgıt, ılgıt yelde, perdeler melankolilerde savruldukça .. Sen raksa koyulurdun onlarla, Usuldan, usula, salım, salım salınışlarla .. Huzme, huzme süzülen ay ışığında .. Gölge, gölge uzayışlarla, çoğalıp, odayı kaplamacasına . Sen dolardın sen, Yalnızlığın kasırgalarında, savrulmuşluğumla .. Hava serinlemeye koyuldukça .. Daha çok sana odaklanmışlığımla.. Yerine ben üşümeye koyulurdum, inceden inceye … İyiden, iyiye, sana kesmişliğimde .. Yağmur başlardı, dışarıda.. Gecenin bağrında .. Mavi atlasın, huşuyla derdest edip … Düşselliğimdeki seni, beni ve yalnızlığımı, sensizliğimi sarmışlığında ! Cama vuran tanelerin ,hüznümü iyiden iyiye kamçılamışlığında… Sen kokardın burcu, burcu .. Toprak kadar güzel, toprak kadar albenili.. Toprak kadar, anaçlık ve cömertliklerde .. Toprak, sen kokardı … Gece koku, koku sende,senle,senli çoğalırdı .. Oda ve ben kokunla geçerdik kendimizden …. Tamda, böyleliğinde hallerin … Sen ağardın, sen, bana . Yağmurla basan efil, efil gelen iyot kokulu serinlikle … Ben üşürdüm iyiden iyiye, senin yerine .. Oda büyüdükçe ben un ufak olur, zerreciklere bölünürdüm .. İçimde esen yelin, beni sarıp tir, tir titremelere salmışlığında .. Kanı-benzi çekilmişliğimde .. İşte, o zaman.. Sen, çıkar gelirdin . Sırtındaki o mor pançonla .. Gecenin karanlığını yarıp, onu, morda boğmuşluğunla . Açardın kanadını, içinde dupduru parıldayan, üryanlığınla .. Nutkum tutulurken , benim … En munis halinle, usulca uzanır … Aldırmadan titremelere ve al, al kesmelerime, öperdin beni .. Hünerli ve usta işi, ateşli öpüşlerinle .. Aldırmazdın, acemiliğime, toyluğumun kışkırttığı, mahçupluğuma .. Naifliğin ve duruluğunla kaplamacasına, beni …. Ben, şeker pembelerine kestikçe, iyiden iyiye .. Halimi umursamayarak, bastırarak iyiden iyiye göğsüne, beni … Okşardın saçlarımı .. Parmaklarının, ekinleri öpen rüzgar misali.. İçime huzur, huzur, aşk, aşk, mest edişlerle, dolmuşluğunda .. Ateşlimi ateşli, öpücüklere boğardın, iyiden iyiye . Sen çoğalıp kaplarken beni, tepeden, tırnağa .. Ben, yiterdim … Senin, sarı-sıcak ateş sağanağında .. Kaybolurdum, gümüşi aşk ormanının sonsuzluğunda .. Ben, geçerdim kendimden… Meşkle, vecdde .. Sen öptükçe, beni .. Dilin çoğaldıkça, ağzımda ..! Ben, bitmesin diye bu mest halinin sarhoşluğu .. Dileklerimin , dilime üşüşmüşlüğünde .. Sana gönüllü esirliğin mazohistliğinde , sessiz sözler çoğaltmışlığımda .. Sözcüklerden armağanlar sunar , Duygu sağanağımda, yalvarışlarlardan taçlar takardım başına .. Erir giderdim, sıcak çaydaki şeker misali .. Farkında olmaksızın, tükenişlerimin . Öpücüklerin beni, benden alır, Haz okyanuslarının, girdaplarına savururdu .. Lime, lime olmacasına, yutardı suları beni .. Senin ardı-arkası kesilmeyen öpücüklerin çoğaldıkça …! Dileklerim, heyecanım,titreyişlerim.. Hele ki de , kendimden geçişlerimde çoğalırdı ,terlemelerim .. Kayan yıldız misali, yiterdim semanda, bir renk cümbüşü patlamasıyla … Gökte ben, odamda her yerde ışıl, ışıl, yaldız, yaldız yıldızlar .. Tuba ağacı kesilmişliğimde.. Sevinçlerden.. Başım yerlerde, ayaklarım odanın semasında boy atmacasına.. Döner, döner dururdum, sana, aşka tavaflarda Geçip gitmişliğimle kendimden.. Sürülüp savrulmuşluğumla .. Aşk sahranın kumlarıyla, semanın kandillerinin gözlerimi kamaştırmışlığında … Süzülür, akıp giderdi göz yaşlarım.. Ilık, ılık sessizce , odamın boşluğunda .. Düş sarmallığında benim, benden çıkmışlığım.. Sende,yitmişliğimde .. Geçer giderken sen, tüm albeninle .. Düşün ufkumun serabından, öylece sessizce.. Benim seni düş güzelliğindeki albenilerde var etmişliğimle .. Geçer giderdin sen, süzülen kuğu güzelliğinde.. Serabına düşmüş biçarenin, kendini avutup .. Sensiz, senli aşk çöllerinin serapların da, kaybolmuşluğun da …! Sensiz, senli aşk çöllerinin serapların da, kaybolmuşluğun da …! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ Altınoluk /Edremit 06/05/2015 Saat;14_56



GÖZ BEBEKLERİNDE SAKLIDIR, KORKULARIN ....!

  İmrentiyi, tiksintiye , zoru, kolaya, kolayı, zora, oluru, olmaza, olanaklıyı, olanaksız, sevgiyi, nefrete döndüren ...... Hükmeden ve boy...