13 Ocak 2017 Cuma


AÇIK GİDERKEN, GÖZLER ...! 

''- Çanağa, tabağa ne koyarsan ....
Kaşığa, o gelir '' , der eskiler .....,
Hazanlarla bezenen bir ömürden de geriye kalsa, kalsa hüzünler kalır ...
Yitik ömürlerden, pejmürdeliği miras alan ömürlere de ..
Nur topu güzelliğinde, bebe sevinçleri ...
Ve, masumiyet ışıltısıyla donanmış, albenili gülüşler kalmasını beklemek ...
Adeta, balığın kavağa çıkmasını beklemek gibi olur ..!
Tozları, yılları, ömürleri ve anıları yutan ..
Sırları dökülmeye yüz tutmuş, ayna derinliklerinde ..
Hicrana yenik ömürleri ele veren, mahsun ve buruk bakışlı ..
Nice siluetler, kederli derin çizgili yüzler, görürsün ..
Fısıldar çoğu mağazaların, vitrin camları ..
Kendilerinde kalan, rengarenk ve çeşit, çeşit gözlerden, izlerle ..
Birbirine karışan, bakışlardan, bahseder ..
Bahar ömürlerdeki, hazanı yaşayışın sancılarının onlarda kalan ..
Çiçek bozuğu yüzlerden tutunda, ince hastalıktan muzdarip yüzlerin ..
Tarifi imkansız acılarına dek uzanan...
Koyu mu koyu, kahve tadındaki o, doyumsuz sohbetlerde ..!
El-ayak çekilipte ..
İn-cin top oynamaya koyulunca, akşamın kerahat zamanında ..
Alaca karanlık kuşağının ..
Alı-al, moru,mor kesmiş, renk curcunasında ..
Günün yaşanmışlıkları ..
Adeta, taze francala ekmek lezzeti ve kokusuyla kaplar ortalığı ...
Kah, vitrin camlarının, kah boz bulanıklıklara gömülen aynalarının ..
Hararetli sohbetlerinde ..
Kentlerde, içinde yaşayanlar misali ..
Kah, kan ağlar için, için ..
Bağırlarını saran alevlerle yada kasırgalara yenilmişliğinde ..
Kah, katıla, katıla gülmelere koyulur ..
Neon ışıklarını yutan kirli kaldırımların, ölgün ışıkları içmişliğinde !
Hayatlar, soluklar, kaoslar, mutluluklar geçiverir birden bire iç, içe ..
Bir çiçekçi kızın, albenili tahrik'kar gülüşünde ..
Bir yosmanın iç yakan,işveli, buğulu davetkar bakışında ..
Racon kesmelere koyulan, yumurta topuklara öfkesinden de çok ..
Triplerini, rollerini ve sahtekarlığını yükleyen ..
Köşe başlarına tünemiş, çakma kabadayıların ..
Ve, yiğit geçinen karakter bozuklarının numaradan, naraların da ..!
Bir sevda yaşanır, kan gölünün ortasında yatan ..
Henüz soğumaya fırsatı olmamışlığında....
Siren seslerine ve meraklı bakışlara yenilen ..
Esamesi bilinmeyen, bir kaldırım serçesinin, cansız bedeninde ..
Geçer, günler ...
Döner, dünya ...
Tükenir, zaman ...
Iskalanır, hayat ...
Kazınır, alnının ortasına, kentin ..
Yutarken ömürleri, kent ve hayat .. !
'' - Kerizler olmasa, uyanıklar aç kalır '' nakaratlarının bayatlığında ...
Kesilir raconlar, faturalar....
Kesilir, yürekte can, dudakta nefes, çoğu kez ....
Ardında yangınlar ve mutsuzluklar bırakıp ta ...
Muradına erememişliğinde, açık giderken, gözler ....!
Açık giderken, gözler ....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

13 / 01 / 2017

Saat ; 01_50

11 Ocak 2017 Çarşamba


ÖZGÜRLEŞMEK ....!


Doymak-kanmak nedir bilmeyen, sermayenin, sömürünün .....
Despotizmin, diktatörlüğün, korkunun ve karanlığın krallığının ...
Teokrasinin, kulu Allah ile aldatan dinsel yobazlığın ....
Fitnenin,fesatın, kötülüğün, zalimlerin, hainlerin ve ihanetin ..
O kanlı, kirli-paslı zırhı, köhnemiş düzen prangaları ..
Çepe çevre kuşatınca sizi ..
Düşünce kaleleriniz,yıkılınca inancınız, yittikçe umudunuz ..
Kaybedince ar,namus,vicdan ve onur, haysiyet duygularınızı ..
Edebinizi,asalet ve kimliklerinizi, karakterinizi ..
Cibilliyetsizlik sinsice yada alenice sarıp-sarmalayınca ...
Yol-yordam bulamaz ....
Bakar körlüklerde, değil ufku ..
Burnunuzun ucunu bile göremez ve yitirisiniz uyanıklığınızı,
Duyarlılık ve değerlerinizi ...!
An gelir ...
Onurlu yaşamak ağır gelir, soysuzluğun gayya kuyusu yutar,insanı,insani değer ve hasletleri ..
Yitirir anlamını, kavramlar ..
Aşınınca sizi, siz kılan ilkeler ....
Yozlaşmanın kanlı çarkı, yok eder çoğu güzelliği !
Kaosun ve karanlığın en dip noktasında debelenirsiniz, naçarlıkla ..
Bağışlama, yargılama ve ihanete dur deme adına ..
Bilgilenip,bilinçlenmenin, sorgulamanın, sevginin, ilminaydınlığında ....
Hayatı, olayları,zamanı,insanı ..
Dünü, bu günü, hatta an'ı ..
Donanarak bilgiyle ve sorgulamanın nuruyla ...
Düşün, hayatın biley taşına vurarark dene ..
Keskinleştikçe ve derinleştikçe ..
Çelişkiler,ayrılıklar,aykırılıklar ..
Çoğaldıkça aradaki uçurumlar ...
Dur,düşün, bilinçle sorgula, özgürleşme adına ..
Kır bağnazlığın,yobazlığın, biatın boyunduruğunu ...
Vurdurma sırtına palan, düşüncelerine ve yüreğine,vicdanına pranga ..
Lal olmasın dilin, mühürlenmesin dudakların ..
Şerre teslim olma,karanlığa ve kötülüğe boyun eğme !
Salozların mavallarıyla kanarak yalana -dolana ..
Geçme kendinden ahmaklıkla,avanakça kendinden ..
Rehberin bilim, sevgi ve onur, meşalen aydınlık, donanımın inanç olsun ...
Ümmetlik, iman ve biat olmasın yükseldiğin temel ..
İnanç ,özgür birey ve bilim olsun ilkelerin ...
Bil ve inan,aklından çıkartma ki ..
İman ayrıştırır,böler,kırdırı birbirine insanı,insanlığı ..
Oysa inanç,adalet ve özgür yurttaşlıkla ....
İnsani erdem ve ilkeler manzumesi var eder, ortak kültürü ..
Yüreğinle dinleyip,aklınla duyarak ..
Kır prangaları ...
Şerefsiz sürünmektense onurlu özgür bireylikte yürü korkmadan hürriyete ..
Ölüm olsada diyeti, korkuya yenilmesin inancınla, vicdanın ..
Vaz geçmek yerine,daha kavi, kararlı ve azimli olsun adımların ve yürüyüşün ..
Bilerek '' - Korkunun ecele faydası, yoktur ..! '', gerçeğini ..
Yönünün aydınlığa, yürüyüşünü özgürlüğe çevir ..
Bil, unutma, yarattıkça kendi cehenneminizi ...
Sarınca işler sarpa ...
Çıkılmaz olur içinden, kaos,labirent ve dehlizler ...
Büyüttükçe korkularını,yitirirsin onurlu ve haysiyetli insan olma bilincini
Düşündüğün için vuruluyorsan ..
Direnişinle,düşüncenin zaferine temel olduğunu tut yadında ..!
Unutma ki,korku dağları, mezarlıkları ve karanlığı bekler ...
Bilgisizlik korkuyu, korku bağnazlığı,yobazlığı ve taasubu ....
Taasup, hurafe ve biat, cehaleti besler ..!
Cehalet, sürü, sürü güdülen insan müsveddesi yığınlar ...
Kavala ve mavala kanan, koyunlar çoğaltır ...!
Bir kısır döngüde ...
Bir kör dövüşte, dahası körü körüne dolap beygirliklerinde ..
Yutulur gidersiniz ..
Aslınız-esameniz okunmamacasına ...!
Tıpkı, bataklıkta an be an yavaş, yavaş yutulup, ölmek gibi ..!
Çekilirsiniz, kinin, nefretin, çürümenin balçığına ...!
Kah, seraplarda, kah, kaoslarda, kah, karabasanlarda ...!
Dahası ...
Akla-karanın, iyiyle-kötünün, ihanetle, namusluluğun gel-gitlerinde !
Savrulup, yok olmalar da .....
Korkuların pençesinde ölür, ölür dirilirsiniz !
Düşmemek için bu duruma ....
İyiyle-güzelin ...
Yalan-yanlış ve cehaletle, doğrunun ....
Hakikatle, mavalın ve yalanın amansız savaşında ...
Safınız, ekmeğin,emeğin, alın terinin ..
Onurun, bilginin, ilimle, bilimin ...
Aydınlanma ile münevverliğin yanında olmalı ..
Karanlığa karşı, safları sıkıştırmalıdır ...
Cehaletle palazlanan ...
Bencillik, tutku, kin, nefret, ihtiras ve intikam kamçılandıkça ..
Kardeş, kardeşi boğazlamalara koyulur ....
Böl-parçala-yut dayatmalarında telef olur insan ve insanlık ...!
Bundandır ki ,,,
Uyanık tutulmalı bilinçler,aydınlanmalı ..
Aydınlanmalı akıl,irfan,vicdan ...
Kanmamalı insan ...
Yem olmamak için kurda-kuşa ..
Karanlığa, yobazlığa,bağnazlığa teslim olmamanın yolu ..
Bilinçle aydınlanma ve aydınlatma yürüyüşüne koyulmaktan geçer ..!
Yüreğinizi, ruhunuzu, ömrünüzü, bedeninizi ....
Özgür ve hürrüyete sevdalı kılmanın yolu ...
Acıdan ve nefretten,bağnazlık ve yobazlıktan değil ..
Sevgiyi var edip ..
Bölüşüp,paylaşıp çoğaltmaktan ...
Sevgide ve aydınlanmada paydaşlıktan ve yoldaşlıktan geçer ..
Cana can, inanca inanç, onura onur katar özgürleşmek ...
İnsana sevdalı, hayata vurgun, sevgiye adanmış ..
Hürriyete aşık aydınlar ordusunun, çığlığı ...
Gönüllerin sevdası, yüreklerin çoğalan türküsü ...
Önlenemez ve geri püskürtülemez kavgası
Halkın kurtuluşudur, özgürleşmek ve hürriyet ....!
Halkın kurtuluşudur, özgürleşmek ve hürriyet ....!




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

04 / 01 / 2017

ZÜMRÜDÜ ANKAM .....,

'' - Kuzgunun yavrusu, kendine şahin görünür ...! '' misali ....
Sen, vazgeçilmezim, gönül sultanım, ilahem, ecem oldun ...
Kusur konduramadım, dilim varmadı asla ama asla, kelam edip ...
Toz konduramadım ...
Kem söze, seni üzecek laf etmelere ....
Hüzünde savrulmana, hiçbir zaman gönlüm elvermedi ....
Nankörlüklerini yok saymaya ve kibrini göz ardı etmeye meyille ..
Bana hayatın lütfu, hayatın ve evrenin armağanı sayıp ..
Senliliğin esrikliğiyle ,gönlümün kendinden geçmişliğiyle ..
Senden gelen başım üste deyip, gönlümü açıp gözümü kapattım ..
Arayan mevlasını da, belasını da bulur sözünün doğrulanmışlığında ...
Buldum sonunda seni .....
Lütuf mu, ödül mü, diyet mi, ceza mı olduğunu ....
Hala ama hala hiç anlayıp, bilememişliğimle baş tacım yapıp ...
Aşkının yelinde savrulup, hasretin alavlerinde yandım,tüttüm ...
Leyliliklerde ömür tükettim, gün eskittim .....
Gerçeğinde çilem olsan da, düşlerimde sultanımdın ....
Bitmeyen ömür öykümün, gönlümün sırça sarayının ...
Efkarımın, sevincimin kaynağısın ...
Dudağımda tüten cigara, aklımın çetrefili, efkarımın nedeni ..
Sevincimin odağısın ...
Gel zaman-git zaman hayat denen bu hengamede ömür eskittim, ömür uğruna ...
Şimdi bunca zamanın ardından ...
Ne senli,nede sensiz olamamışlığımla
Ömür ve gönül imbiğimden süzülmüşlükle ....
Hala vazgeçemeyişim ve unutamamışlığımla, seni ....
Tüm içtenliğimle diyorum ki ...
El aleme gamsan,gadaysan, belaysan bile ..
Bana, gönlümün sevda çiçeği ...
Gözümü alamadığım maral ...
Bakmalara doyamadığım, koklamaya kıyamadığım ...
Gönül gözümün, kuzgun güzelliği ,,,,,
Ömrümün aşk külünde var kıldığım ...
Efsaneler sultanı, Zümrüd-ü Ankamsın ...
Zümrüd-ü Ankam ...



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

04 / 01 / 2014

Saat ;10_41

ÇAĞLARDAN, ÇAĞLARA ....

Kahır, azap ve iflah etmez kör sancılarsa sana kalan miras ...
Alın terinin, göz nurunun, emeğinin ödülü ..
Ekmeğin çalınmalara yeltenen zebanilerce talan edilmişse ..
Kursağındaki sevince, yüreğindeki umuda, gözlerindeki tebessüme ..
Göz dikmiş,el uzatılmış, diş bilenmişse ..
Daha çığlığın aleme düşmeden ..
Senin nasibin haramilerce çalınmış,yarınların karartılmış ..
Sırtına dert, gam, borç ve zulüm yüklenmişse ..
Dar edilmeye yeminliliklerde dünya alem sana azap cenderesi ..
Yangın yeri kılınmışsa ..
İçin kan ağlarken riya ve mış gibiliklerde ..
Zoraki gülüş ve sırıtışlara tutsak san ..
Bil ki, ayıbı, utancı ve kiri ..
Sana bunu reva gören azman ucubeler de ve bunu kader diye ..
Boynuna lanet halkası yapıp geçirenlerdedir ..
Üreten sen iken, çalanlarca cebren ve hileyle göz ve el konulmuşsa ekmeğine, aşına ve özgürlüğüne ..
Sokakların çaresizliği, karanlığı ve iliklere işleyen azap ayazı ..
Reva görülmüş ve kezzap olup zorla içirilerek ..
İçin - dışın illete, ruhun karanlığa, gönlün mutsuzluğa mahkum edilmişse ..
Sen yinede ve inadına, varoluş kavgasına koyulup ..
Yaşama sevincine, sevgiye, umuda, onura ve hürriyete sevdalıysan ..
Ruhunun burçları ....
El değmemiş kardelen aklığında sancaklarla, donanmışsa ..!
Korkunun, ecele faydası yokluğunun bilinciyle ..
Kara gecede yıldızları ve umudu yorgan yapmalara yeminliysen ..
Kazanan sen, yitiren o, namertler ve haramiler tayfası dır ....!
Gelincikler misali salınırken, hayatın bağrında ..
Biçilip, derilirken gonca ömründe, ekinler gibi ...
Tarih senin öykünü de ..
Çakalların ve leş kargalarının, vampir sürülerinin de öyküsünü yazacaktır ..
Unutma ki ..
Güneşin, balçıkla sıvanamayışı gerçeği gibi ..
Karartılamaz, onurlu ömrünün o, ışıltılı öyküsü ..
Saplanır bağrına, zamanın ve tarihin ..
Sevginin, onurun, özgürlüğün..
Emek-ekmek ve hürriyet kavgasının, onur abidesi gümüş hançeri olarak ..
Ve, o gün bil ki ..
O nurlu, şafakların kızıl güne belenir, tepeden, tırnağa ....!
Sen anı anda yaşayıp, görüp - duyamasanda ......
Sınıf mücadelelerinin onur tarihinde, şanlı sayfasında, yerini alıp ..
Dillere dolanan Özgürlük ve Barış türkülerinde ..
İsmin yad edilip, önderliğin şanla anlatılacak ..
Öykün kuşaklardan, kuşaklara ..
Dudaklardan, kalplere yayılarak ..
Dilden dile ..
Ömürden ömür ..
Yer kürenin atlasında ...
Ülkeden ülkeye dolaşacaktır, sınır tanımazlığıyla ..
Çağıldayan su duruluğunda ağartacaktır, evreni ve ömürleri ..
Hürriyete aşkın, hürriyet için kavgan ...
Hürriyete yeminin ve..
Hürriyet uğruna yiğitlikle ölüp, ölüp dirilişinle ...!
Hürriyet ve halk için ölmenin, o tarifsiz onur öyküsü ..
Ömrünün şahikalığında, çağları süsleyip, aydınlatarak
Sönmeyen meşaleliğinde, devredilecek ..
Çağlardan, çağlara miras kalacaktır ....!
Çağlardan, çağlara miras kalacaktır ....!



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

10/01/2017

Saat; 02_11


ARDIN SIRA ....,

Beceremedik sevmeleri, yürütemedik aşkı ..
Kör dövüşlerde, bunalım girdaplarında yitirdik ..
Değerleri, güzellikleri ve mutluluğu ..
Kavga yerine, keşfe koyulsaydık ..
Eminim ki, olmazdı tüm bu yaşananlar ..
Güven denen gemimiz, su almaz,
Öfke ve hırçınlıklar kayasındaki fırtınada, darma - dağın olup ... Parçalanmazdı, aşka yelken açan, yürek gemilerimiz ..
Kuşku, korku ve karabasanlarda boğulmazdı....
Mutluluğa ilişkin duygularımız ..!
Boz bulanık kaosların bizi , oradan-oraya sürüp-savurmuşluğunda ...
Ardınsıra anladım, vakitlerin geç ve olanakların ..
Birlikteliğe ve aşka dair ümitlerin, tükenmişliğinde ...
Sevmek, Kaf dağının ardındaki bilinmezlik ..
Mutluluk, ardı sıra koşulup ..
Hiç erişilemeyen o, gümişi güzel kuş olmazdı ..
Masada, korkularla yanıp-tükenen, mum eskileri..
Ya da , yarısı içilmiş sigara izmaritleri ...
Oda da, perdelere sinen düş kırıklıkları birikmezdi ..
Karabasanlara yenilen ömürlerden, yürek yakan öyküler kalmazdı, geriye ..
Keşkelerin, acabaların, kör pişmanlıkların, vesveselerin ...
Kaosların çemberinde tükenmezdi ..
Aşk yenilgiyi içmezdi, yalanların, nefretlerin,kuşkuların
Harislikle dolup - taşan egoların, kinin çarmıhında ..
Ardın sıra, gömüldüğüm hicran denizlerinde ..
Önlenemez sona itilişimizin, incir çekirdeğini bile doldurmayan ..
Eften-püften üretilen, gereksiz ve yanıltıcı hataların ...
Kırık-dökük kalıntılarını izleyip, dermeye çalıştıkça ..
Mutluluk denen kuşun, avuçlarımızdan ve ömrümüzden ...
Nasıl da, hoyratça ve bencillikler de üst üste yapılan hatalarla ..
Bizlerce, nasılda zorla kovalanarak , uçurulup,kaçırılışını gördükçe ..
Nafileliğin ve pişmanlığın çarkında, un ufak olarak ..
Görüyor ve kahroluyorum ...
Bir korku filmini izlemenin ürperticiliğin den de derin ..
Kabus titremelerinde boğularak ..
Hayata, günlere, evrene pişmanlıklarla haykırarak ..
Boğuluyorum kör karanlıkların acımasızca yutan, lanet şalın da ..
Elle tutulur hiç bir yanımızın olmamışlığını görmek ve birebir bilmek ..
Kahır ve azap kuyularında debelendiriyor ...
Kör-kütük kabus sarhoşluklarında,geçerek kendimden ..
Kendi cehennem ateşimde yakıyorum, kendimi ..
Ne o aşktan, ne o yaşanmışlıktan ..
Ne de, pişmanlıklardan eser kalmamışlığında ..
Aynaların derinliğinde yutulan, zaman ve ömür hengamesinde ..
Yanıyor, yanıyorum kerelerce, kendi cehennem ateşimde ...
Ardın sıra, kabuslarda ölüp, ölüp dirilmelerin keşmekeşinde ..
Ve, yutan kör pişmanlığın da ...
Külümün,dumanımın,esameminkalmamışlığında ..
Ardın sıra, ardın sıra ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

11/01/2017

Saat:01_49

DESTANINI YAZMAK ...!

Biliyorum adım gibi,
Mutlaka, hiç kolay olmayacak, unutmak, yok saymak .
Yaralarını sarmak ve hayata tutunmak ..
Onca yalan-dolan, iftira, kabus, korku içinde ..
Yüreğinin sesini dinlemeye çalışıp ..
Gemiyi ilk terk eden korkak fareliğin utancın da yutulma dan ...
Yitirmeden umudunu ve yaşama sevincini ..
Gerçeğin ve doğrunun ardından gitmek ...
Her gün vicdanınıza saldırılır, belleğiniz, ruhunuz talan edilirken ..
Sağ duyunun ipine sarılmayı, sürdürmek ..
İnançla, hak bildiğini savunup ..
Üstüne, üstüne yağan sevgisizlik, kin, nefret ve intikam kışkırtmalarında ..
Yoğun bombardımanlı, beyin yıkama saldırılarına maruz iken ..
İnanç ve kararlılık...
Hatta, inatla, ayağını direyip, onurla ve bilinçli davranmak ....
Ve .....
Sonuna dek tavizsiz kararlılıkla,nice yolundan dönenlerin aksine .
Değil dönmek yolundan, üstüne, üstüne gitmek ve karanlığa karşı durup ..
Zorbalığa göğüs gerip, onursuzluğa baş eğmemek ..
İğneyle kuyu kazmacasına ...
İnsanlığın gereğini, azmin zaferiyle taçlandırıp ..
Onurun ve hürriyetin, insanlığın destanını yazmak ... !
Destanını yazmak ....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

11/01/2017

Saat;11_11


TAKSİM ........,

Aşk yağınca başlarına, meşke boyanan ömürleriyle ....
Coşkuyla geçince kendinden, dillendi ruhları ...
Duyumsamışlığın durgunluğuyla ...
Derinden, derine ....
'' - Haydi, bir taksim yapalım . '', Dediler ....
Bayram çocukları misali sevince bürünmüşlükle .....
Sözcüklerin, dudaklarından, fısıltılarla dökülüp ....
Geceye ve asumana ...
Ummanların aşk gelip,sazların yellerle salım salım salınıp ...
Semaha durmuşluğunda ..
Taksimlerin ruha nakşolmuşluğuyla kendilerinden geçmişlikle ..!
Kimileri, iştahla ve coşkuyla vurdular kendilerini, yollara ..
Zamanın ve mucizelerin onlara kucak açmışlığıyla ..
Kimiyse ....
Keman, ney, kanun ve tambur sesleri ..
Ezgilerin tınılarıyla , geçtiler taksimlerle kendilerinden ..
Kimisi Taksimi ,İstanbulun semti görüp ,ömürlerine bezemişlikleriyle ..
Kimisi ise, müziğin insanları sarıp, sarmalayan güzelliği ve mucizesiyle ...
Esrikliklerin ve gönül hoşluklarının hayatları süslemişliğiyle ...!
Taksim, kimine göre çağların ve kültürlerin harmanıyla ..
Sarılıp,sarmalanmışlığında ..
Asırlardır Yedi tepeli kentin bağrında ve orta yerinde ..
Salına, salına arz-ı endam etmişliğiyle tarih kokan bir kent güzelliğidir !
O, Taksimle ...
Ömürlerini yollara ...
Duygularını, tele, nefese, Tar'a, Kudüm'e, Zil'e ve Şal'a, Raks'a, vurmaktı .
Usülünce, geçerek kendilerinden aşk-ı meşkle ....
Taksim, kime ne ifade ediyor ve kendilerince ne yaşatıp ..
Nasıl sarıp-sarmalıyorsa ...
Öylece duyduklarınce ve duygularınca ...
Duyup, anlayıp, bilip-becerdiklerince ...
Kendilerince İcra-i sanat eylediler ...!
İcra-i sanat eylediler ..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

10 / 01 / 2017

Saat;03_20


RUHUNA SİNMİŞLİĞİYLE ....!

Ömrüme, gönlüme, gözlerime, yüzüme sinmişliğiyle ...
Elem dolaşır, önüm -ardım sıra ...
Köşe-bucak benimle gezinip ...
Beni zamana, geceye,hayata ,ana ve o, mekana kazımacasına ..
Kentin hüzünlerinin sindiği karanlık gecelere ...
Kah dolup, kah boşalarak ömürler de ömürler taşıyanlarla ..
Oradan, oraya sürülüp, savrulmuşluğuyla ...
Yağmurların bile yıkayamadığı kirli ve yorgun kentin ..
Adeta, yaka-paça dağılıp ....
Kendini, hayatın ve zamanın akışına teslim etmişliğinde ...
Kahırlar, bilinmezlikler, sevinç ve kederler devredilir ..
Ömürlerden, bedenlerden, günlerden kente ..
Kah gül kokularına, kah egzoz gazına ve dumanına ..
Kah, kesif sidik kokularına belenerek ....
Havaya yayılan yaşanmışlığın kaosların da ..
Ben, tüm çilekeşlerin ve kahır kuşlarının, kaldırım serçelerinin ...
Kanadı kırık serçelerin duygularını izlerini taşıyıp,
Ruhlarında ve ömürlerinde paylaştıklarını bünyemde taşımışlığımla ..
Sona ve donakalan kırlangıçların telaşı ve aceleciliğiyle ..
Uçarak, yada tellere,saçaklara ve ağlayan -gülen yüreklere mesken olan ..
Yılların izleriyle dolup-taşan çatılara ..
Gözyaşlarım karışarak geceye ve yağmurlara ..
Islak,ıslak tüketmişliğimle geceyi,zamanı ve ömrümü ....
Elem dolaşır, elem benimle ...
Islak, ıslak bakışlarla donanan ...
Hüzün dolu bakışlarımla delik deşik olan ....!
Bu, kahırlar mabedi, yorgun kentin ...
İçine işleyip, ruhuna sinmişliğiyle ...!
Ruhuna sinmişliğiyle ...!



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

11 / 01 / 2017

Saat ;15_00

10 Ocak 2017 Salı

RUHUN, AZAPLARA BELENİR !

Ruhum, kanatları kopartılmış sinekler gibiydi ...
Çaresizliğin ve körü körüne ölümü içişin girdabında ..
Vozultularla bezeli sesler, yardım çağrısı ve imdat çığlıkları saça, saça ...
Meçhullüğüde aşıp, ölümün derin ve ürküten karanlığına çekilerek ..
Ölümle, zamanın ve tarifsiz beden acısıın ortasında, dönenip duruyordu ..
Kurtuluşun ve geri dönüşün olmadığına bilipte ..
İşlerin yoluna girip, Karanlığın dağılacağını umarak ..
Dahası, güzelliğin sana yeniden yaşam ödülü olarak sunulacağını ummak ve sanmak ..
Nasıl tarifsiz bir azaptır ..
Bunu sonuna kadar yaşamayan zırnık anlamaz .....
Ve, tatmamışlığında bilmez bu acıyı ve çaresizliğin azabını ..
Derdinden değil, kahrından ölürsün öncelikle o, an ..
Hemde, göz göre göre ve saniylerden taşan ..
O,kahredici sona açılan tünelin kör kurşiniliğinde tadarak ..
Ölmeden ölüm acısını, ölmeden ölüm acısını ..
Zamana ve kainata yayılan ...
Ses, ses içtiğin ölüm azabının kahrediciliğini ..!
İşte o, an ...
Kendini, iyiden iyiye bitap, yorgun ve çaresiz ...
Alçakca dayatılan ölüme esarete prangalıklarda ...
Kahredilmiş bir kuşatmada, yangınlarda hissederek ...
Adeta, amansız, acımasız, azman zehirli yılanlar çukurunda ..
Ölümüne lades demenin sana yaşattığı ...
Bile,bile ve körü körüne ladese ve kavgaya koyulduğun ..
Bu ölüm dansında ..
Sadece sana dayatılan sonu yaşamışlığında ...
Can alıcıklarda bedenine hızla yayılan acısını içersin ..
Tenin yangınlara, çığlıklara, bedenin tarifsiz acılara ..
Ruhun azaplara belenir ....!
Ruhun, azaplara belenir ....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen/Almanya

10/01/20217

Saat;01_08

9 Ocak 2017 Pazartesi


Yüreğimden taşarak, göz yaşlarımda yıkana ,yıkana durulanıp ,arınarak, gönül imbiğimde demlenip, süzülerek dilime vurup, dillenen duygularımın dizelerde ete, kemiğe, söze bürünmesidir,şiir

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

09/01/2017


GÖZ BEBEKLERİNDE SAKLIDIR, KORKULARIN ....!

  İmrentiyi, tiksintiye , zoru, kolaya, kolayı, zora, oluru, olmaza, olanaklıyı, olanaksız, sevgiyi, nefrete döndüren ...... Hükmeden ve boy...