18 Temmuz 2020 Cumartesi

BE HEY SÜNEPE …

Evelenip-gevelenip cesaretsizliğe kurbanlıkta yutuluveren sözcükler gibi …
Varla-yok arasında bir yerlere saklanmış hallerde, tükettin ömrünü sünepeliklerde ..
Ne kalktın diriye, ne yattın, öldün ölüye karıştın .
Sinamekiliklerde ömür tükettin .
Gel gör ki, yinede ve inadına adamım, insanım diye geçinip, aklın sıra racon kesmekten geri durmadın …
Özün çürüyüp, kurt yiyen ağaç gövdelerinden bile farksız ve hatta metelik bile etmezken …
Kalıbınla, endamın ve fiyakanla adam geçindin..
Dışın başkalarını, için beni yaktı daima ..
Şunun,şurasında üç günlük emanet dünya malına, şana, şöhrete, mala,mülke, kariyere tamah ettin ..
İSYANİ dedikçe gerçeği yüzüne, sen taktın maskeleri art, arda yüzüne ..
Dünya denen bu arenada senin gibi sülükler at koşturup, sürünür her yerde ..
Ne zaman doğruluk ve gerçekle yüzleşme gerekse, sen ve sen gibiler kirişi kırar,sıvışır sessizce ..
Alır kuyruğunu apış arasına toz olur birden bire …
Kurdun sevdiği boz-bulanık günde çıkıverirsiniz apansız ve sinsice ..
Ocaklar söndürüp, yuvalar yıkarak, nemalanmaya ..
Her devrin adamı, her düzenin köçeği olmak yazılmış künyenize ..
Değil kolu vermeye, elini bile vermeye gelmez sizlere ..
Sizler ki at kıçında kene ..
İnsanlıkta lekesiniz, leke ..
İSYANİ boşuna demez size …!
‘’ - Evelenip-gevelenip cesaretsizliğe kurbanlıkta yutuluveren sözcükler gibisin, be hey sünepe ..!
Be, hey sünepe …!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Ereğli / Konya

20 / 03 / 2018

Saat ; 09_50
YIRTILIR, ACILAR KASIRGASINDA, RUHUMUN ATLASI ….
NE YAMA, NEDE DİKİŞ TUTAR …!

Yırtılır, acılar kasırgasında, ruhumun atlası …
Ne yama, nede dikiş tutar …
Yarama tuz basar, dağlarım,
Naçarlığında, yarasını yalayarak, bir başına iyi eden sahipsiz köpekler gibiyim ..
Aidiyetini, yerini, yurdunu, yönünü,ufkunu ve kendini yitirmek nasıl bir duygu ve onulmazlıktır ?
Yaşamadıkça hiç bilemeyeceğiniz bir hal ve onulmaz acı, tarifsiz bir dürtüdür.
Su üstünde titreyen ot, çöp, yaprak yada ışıltılı ,ışıltılı çoğalan tarifsiz güneş yansıması ve güzelliğini gölgeleyen ..
Bir bulut karaltısının, suya aksi ve sinişi gibidir, hicranın içinde mutluluğa erişme çabası ..
Nerde başlayıp, ne zaman ve nasıl bitip, kesileceği bilinmeyen bir serüvende sürüklenmektir .
Bir cigara ateşinin etinizi-teninizi yakıvermesi gibi içe işleyen türünden …
Yada bir diken veya cam kırığı batığının ….
İçe işledikçe, daha çok paralayarak …
Vehim saçıp, adeta için, için kanaması gibidir ….
Cebinizdeki son kuruşun, yüreğinizdeki son umut kırıntısın… Beklenmedik an ve şekilde apansız, uçurumdan aşağıya ….
Yada ateşe veya suya düşüp, yok olması gibidir …
İçte büyüyen hiçlik, tükeniş ve yalnızlıklarda yitiş …
Dala, yaprağa, çiçeğe konan börtü-böceğin, kuşun …
Ürkek hallerdeki dansında yaşadığı, duygu durumundan pek farklı olmayan …
Yenik, savunmasız, edilgen hallerde ….
Ne yapıp etseniz,ne denli çabalasanız da ….
Bir türlü, içine girip, oyununa dahil olamadığınız hayata, kıyısından, köşesinden bakarak ….
Akla-karanın anaforunda, ömrü tüketmek …..
Sözcüklerin kifayetsiz kaldığı ve hatta sözün bittiği hal ve durumda olmaktır …
Yitirince umudun pusulasını, sevincin ve mutluluğun haritasını ..
Kös, kös tutsak olup, surat dökmelere hükümlülüklerde ….
Ömür tüketmeye mecbur kalmayı, tarif ve adlandırmak ...
Samanlıkta iğne aramaktan farksız, ve yahut …
Zifiri kör karanlıkta, el yordamıyla yol bulmak gibi, zor ve meşakkatlidir.
Düşmeye görsün, ömrünüz ve gönlünüz, böylesi hallere bir yol ..
Anlarsınız o zaman, bire bir yaşayıp, diyetler ödemişliğinizle ..
Dünyanın kaç bucak olduğunu ve hayatın zorbalığını …
Ömrün, hele ki de mutluluğun bedelinin, neler ve nasılda ağır olduğunu ..
Gözünüzü tavana dikip, düşünürken buluverirsiniz, bir anda kendinizi ..
Bencileyin sizde, mutsuzluğun ve muammaların alaca karanlık kuşağında ..
Titrer dudaklarınız, yüreğiniz, gözünüz seyrir, ıslanıverir kirpik uçlarınız …
Bir yel eser başınızda, saçlarınız arasından yalayıp geçerken hüzün, eskimiş ve yorgun bir ömrün bekçisi insan olup çıkmışlığınızda ….
Yenilgi ve bitaplıkları hissedersiniz, ta iliklerinizde …
Avucunuzdan uçup, giden kuşlar, kelebekler gibi….
Yılların izleri kalır, ıslak, ıslak avuçlarınızda ….
Islak, ıslak avuçlarınızda ..
O an, tıpkı avuçlarım gibi olup, çıkar avuçlarınız, bencileyin …
İşte böyleliklerimde …
Yırtılır acılar kasırgasında, ruhumun atlası …!
Ne yama, nede dikiş tutar …!
Ne yama, nede dikiş tutar …!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Ereğli / Konya

20 / 03 / 2018

Saat ; 21_08
ISLANIR HALA ...

Hep, dizdim yaptım, inatla,kararlılıkla ..
Gel görki,aşka dair boz-bulanık duygularım ve aşkın bana inatla karşı duruşuyla olsa gerek ..
Her defasında ve denememde ..
Yıkıldı,yerle-yeksan oldu aşk kulelerim .
Para etmedi çabam ..
Ya bende bir kudümsüzlük, ya aşkta bir sinamekilik ve betlik vardı anlaşılan ..
Hiç bir araya, aynı çukura akmadı suyumuz aşkla ..
Suyu çıktı bu işin o benden, ben ondan sıkıldık ki ..
Taşındık aynı gök kubbenin altında da olsak ırak ,ırak coğrafyalara..
Sağ olsun o gün- bu gündür, ne o bana uğrar, ne ben aşkın yakın semtinden geçerim ..
Nane molla ve bir dargın- bir barışık olmaktansa ..
Ayrı makaralara sarmışlıkta, aşkla, hasret çoğaltıyoruz bir birimize, bu ara ..
Benden yana selam-sabah olsun, ona ..
Ondan yana,havalar ve haller nasıl onda ve coğrafyasında durumu bilmiyorum ..
Bihaberliklerde ömür tüketiyorum yalnızlığın çile tezgahında ömür eskitip,hayatı tek renklerde dokuyarak ..
Birde şu söz geçiremediğim gönlümle,aşka susamış yüreciğim olmasa ..
Her şey güzel olmaya olacakta ..
Bu iki söz ve ferman dinlemez haspaya söz geçirememişliğimle ..
Ne zaman, aşk dense ve ondan söz edilse..
Gözlerimin kurnası bozulur, kirpiklerim nisan yağmurlarına yakalanmışcasına, ıslanır hala ..
Islanır hala ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Ereğli / Konya
23 / 03 / 2018
Saat ; 01 _ 55
BEYAZ ELDİVENLİ KİRLİ, KANLI , KARANLIK ELLER …

Bildiği tek işin uşaklık ve maşalık olmuşluğunda ..
Ömrü billah kula,kulluk, dilsiz şeytana uşaklık ve ağa babalarının emriyle kötülüğe ileri jandarma karakol kuvvetliği yapmışlığında ..
Kimliğine kazınan katil damgasını boşa çıkartmamacasına koyulmuşluğuyla ..
Görünürdeki etliye-sütlüye karışmazlığının aksine her belada parmağının,elinin olmuşluğunda …
Masum kanını döküp,olmadı banıp ekmek doğrayıp yemişliğinde..
Beslendikçe semrilip,semrildikçe azgınlaşıp, azmanlaşıp …
Dur-durak bilmeyerek , gelecekleri karartıp,ömürleri talan ederek yarınları çalıp ..
Ocaklara incir ağacı dikmişliğinde …!
Kraldan çok kralcılığa ve soyunmuşluğuyla kan dökücü çakallığa ..
Kan döküp, can alıyor dünya coğrafyasının atlasında ..
Beyaz eldivenli kirli, kanlı, karanlık eller ….!
Bilindik ve bilinmedik coğrafya ve iklimlerinde utanmaz-arlanmazca kan dökmüşlüğünde …
Hizmet ederek dünyanın tüm kötü, karanlık emperyal güçlerine ..
Cirit atarak dört bir yanda ..
Göndermişliğiyle masum , mazlum halk çocuklarını VATAN-MİLLET-SAKARYA nutuklarında ve hamasi kahramanlık palavralarıyla ..
Kan döküyor değişik coğrafyalarda …
Beyaz eldivenli kirli, kanlı, karanlık eller ….!
Ölenlerin içinde ne kendinin nede bir yakınının olmamışlığında ..
Diri salıp, ölü getirerek canları, mahvederek hayatları, kan döküyor, kan …
Kana doymayan vampirler ve soysuzlar güruhu …
Beyaz eldivenli kirli, kanlı, karanlık eller ….!
Beyaz eldivenli kirli, kanlı, karanlık eller ….!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Ereğli / Konya

25 / 03 / 2018

Saat ; 23_56

16 Temmuz 2020 Perşembe

ANAHTAR DELİKLERİNE ....!
Karanlık zindanlarda ve sırf direncimi, inancımı, öz güvenimi, en önemlisi de umudumu kırmacasına ... Katıksız hücre cezaları adı altında, kafalarına göre, uydurma sebep ve suçlar icat ederek .... Beni, böcekten de beter hale getirip, diz çökertmecesine, sürüm, sürüm süründürerek .. Keyfiyetle akla gelmedik işkenceyle zulüm dayatan, bu ceberrut kanlı sistemin , insanlığı yitmiş haysiyet celladı gardiyanlarınca ... Bırakın özgürlüğe hasret bırakmayı, onuruma ve haysiyetime göz dikmelerini .... Tarifsiz şekilde, ışığa hasret ve susamış bırakmalarında .... Çoğalan, dayanılmaz ışık özlemi mi dindirebilmek uğruna .... Anahtar deliklerine, gözlerimi dayayarak, göz bebeklerimin, süzülen ışık zerresini öpmüşlüğüyle .. Ömrümden, ömür çalınarak geçirdiğim, saymaları unutup, terk ettiğim, onca yıldan sonra .... Şimdi ve halen, sözüm ona azat edilip, lütuf sayarak bin mihnet ve sayısız engeli aşmamla özgür kalmışlığımda bile .. Özgürlüğümün tadını çıkartamamak, bir yana ... Ruhum dan esaretin acı dolusu gölge ve karanlıklarının, dahası acı ve içerlemelerimin ezinc'inin, hiç mi hiç silinmemişliğinde ..... Halen, anahtar deliklerine, gözümü dayamamı, gözümü, anlamanızı umup, beklemeksizin .... Hatta, ayıplama larınıza aldırmaksızın .. Işığı öpen göz bebeklerimi doyurup, güldürebilmek adına ... Sırf ama sırf, bu sebeple .. Gözlerimi dayarım, göz bebeklerimin ışığı öpmüşlüğünde, anahtar deliklerine ... Anahtar deliklerine ...!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
16 / 07 / 2020
Saat ; 19_00

O, SEVDALAR ÇAĞI ...!
Öfkeyle ve sabırla kendini sıkmaktan, o canım dişlerini döken ömürlerin ..
Sevdalarının ve kavgalarının heba olmamacasına ..
Ereklerine ermenin kıvancıyla, kutsanıp,kutlandığı günleri görme heyecanıyla,çoğalan duygu sağanağıyla ..
Gün doğumuyla ve gecenin alaca karanlığıyla ....
'' - ÖNCE VATAN ! '' Diye haykırarak, siperlere dayanan ....
Ödünsüz onur savaşçısı, aydınlanma neferi, barışın türküsünü dillerine dolayan, kahraman yiğitlerin ..
Kurşun, süngü, olmadı, hançer saplanan sinelerinden ...
Sevdanın, türkü,inanç ve ölümsüzlüğü dillendiren destanlar olup, fışkırmışlığında ...
Bitecek ve kökten gidecekse, korkunun karanlığı ve krallığı ..
Utancının şalına bürünerek,alıp başını gitmeli, ünsüz,sessiz ..
Bir daha izi,esamesi kalmamacasına
Dönmeli, geri gelmeli ....
Yeminliliklerde, dönüşü bekleyerek ...
Yıllara meydan okuyan, onurlu ömürleri, bağrında taşıyan,
o, sevdalar çağı ...
O, sevdalar çağı ...!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Ereğli / Konya
16 / 07 / 2018
Saat ; 15_35

12 Temmuz 2020 Pazar

GÖZLERİMİZİN BU HALİ …,

Yazılır geceye, ömrüm ve öyküm ….
Talanlarınızdan arda kalanlığın azabının, ıstırabının, utancının derin, tarifsiz izlerini …
Ruhumun acılarını yansıtan, kederlerimin sindiği melul, melul bakan gözlerimden yansıyanlar …..
Bana yaşattığınız utancı nakşeder geceye, hayata ..
Ne gece, ne neon ışıkları, nede gündüzün ve güneşin ışıltısı siler, gözlerimin ve ömrümün kederini,kirini …
Bakmalara utanması gereken ben değil, sizlersiniz özünde …
Gelin görün ki,hayasızlık öylesine kazınarak yer etmiş ki sizlere …
Hayanız,edebiniz,arınız-namusunuz silinmiş, kalaysız kaba dönmüşsünüz …
Sadece nişadırınız değil ,insanlığa dair zerreleriniz,hücreleriniz,kimyanız bozuk,sizin …
Dönmüşsünüz, kalay tutmayan kaplara …
Değil, bana ve ben gibilere..
Öz be öz kendi evlatlarınıza reva gördüğünüz, tecavüz ve katliamda ….
O sabi-sübyan masum ciğerpareleri, teleften utanmayan …..
Ciğeri metelik etmeyen, illet ve lanet hilkat garibesi, ucube yaratıklarsınız ….
Her an, yerden biten mantar gibi, üreyip-türeyen …
Müstehaklığınızla, köküne kibrit suyu dökülerek, soyları kurutulasıca….
Soysuz-cibilliyetsiz, asalak canavar sürüsü, siz, kuburluk güruhlar ….
KAÇIRMAYIN BENDEN VE BENCİLEYİN KURBANLARINIZDAN ..
MİL ÇEKİLİP KÖR OLASICA O, GÖZLERİNİZİ …
BAKIN BİZE…..
MAĞDURUNUZ VE KURBANINIZ …
O KADAR ÇOĞUZ Kİ ..
SAYMAKLA BİTMİYORUZ ….
İÇİMİZİN KAN AĞLAMASINDANDIR, GÖZLERİMİZİN BU HALİ …
GÖZLERİMİZİN BU HALİ ….!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Ereğli /KONYA
04/07/2018
Saat; 02_46
TESCİLLİ KATİLLER ….,

Yıllardır birikip, içe işleyerek kabına sığmayıp, taşan nefretleriyle ..
Ayyuka çıkan ön yargılarıyla, önlenemez, peşin hükümleriyle ..
Bu ve bundan daha da önemlisi ve belirleyici olanı..... Sevgiye,hayata ve insana düşmanlıklarında biledikleri, kin ve kana susamışlıklarıyla ..
Sözüm ona, soyulup-koyuldukları aklı evvellikle beslenen.. NAMUS KUMKUMALIĞI VE APIŞ ARASI BEKÇİLİĞİYLE ….
Masumiyetlerimizi,haysiyetlerimizi ve onurlarımızı katledip, CELLATLIKLARIYLA ellerinin kanına, alınlarının kirine ve olmayan vicdanlarının, kararan yüreklerinin kıyıda-köşede kalabilecek insanlık kırıntılarına değil dönüp, bakıp ,itibar etmek, aksine …
Nazar-ı dikkate almayarak …
‘’ – İÇİNİZDEKİ EN GÜNAHSIZ VE EN MASUM, İLK TAŞI ATSIN ‘’ Kadim deyişini anımsatmamıza bile kulak tıkayarak …
Gözlerini kan bürümüşlükle, burunlarından soluyarak ..
Kapıldıkları öfke, kin ve nefret galeyanlarının doruğa çıkmışlığında...
Ömürlerimizi talan, gerçeklerimizi ve geleceğimizi tarumar ve mahvederek ..
Katlettiler bizi, hayatın zulasında ama herkesin gözleri önünde, bakar körlüklerin balçığında debelenen …..
En az onlar kadar suçlu, yığınsal sürü hilkat garibelerinin, yoz sığır sürüsü misali, kalabalıkların, göz yumuşlarıyla ..
Onlara göre, tırnak içinde ifadeleriyle …..
‘’ - NAMUSLARI TEMİZLENİP, KURTULDU, KİRLERİ PÜR-Ü PAK OLDU ..! ‘’
Şimdi soru şu ?
‘’ - YA, GERÇEK ÖYLEMİ VE MERAMLARI BU MUYDU ? ‘’
Karanlıkta kaşlar oynadı, katle ferman buyrulan hayatlar ve ömürler, talan, telef ve tarumar oldu ..
Alınlarının çatına, asılı kaldı ..
KATİLLİKLERİ, KİRLERİ, RİYAYA DAYANAN, NEFRETLE BEZELİ KOMPLO, KATLİAM VE CANİLİKLERİ .
Hiç bir gücün, yok edip, aklayıp, kaldıramamacasına kazındı, tarihsel ayıpları olarak, künyelerine …
Onlar ki, tarihsel yobazlığın, azılı vampirliklerinde..
Hala aramızda dolaşıyorlar ..
Can almaya, kan dökmeye ve ömür, umut, hayat katletmeye yeminlilikleriyle …
Onlar kim mi ?
Sözüm ona sen, ben, siz gibi insan geçinerek semirilen …
KATİL CANAVARLAR, CANİ HİLKAT GARİBESİ, NAMUS KUMKUMASI AHMAKLAR VE ENBESİLLER SÜRÜSÜ …
İKİ AYAKLI, A SOSYAL HAYVANLAR, YIĞINIDIR…
Künyelerinde ‘’ tırnak içi’’ << İNSAN >> yazsa da ...
KANA VE KATLİAMA DOYMAYAN, KANA SUSAMIŞ, GÖZÜNÜ KAN BÜRÜMÜŞ, TESCİLLİ KATİLLERDİR …..!
TESCİLLİ KATİLLER …..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Ereğli / Konya

09 / 07 / 2018

9 Temmuz 2020 Perşembe

BİR FOTOĞRAFTA ANLATIR HAYATI...,

An gelir,bir fotoğrafın siyah-beyaz ömürlülüğünde...
Hüznün gözlere perde perde inivermişliğinde...
Çile çile yorgunlukların ve kırık dökük mutlulukların..
Yüzlere derinlikli çizgiler olup düşmüşlüğünde...
Ama herşeye karşın,
Çilelere, acılara ve acımasız yıllara inat...!
Onurla dik duran omuzlarla ,yılgınlığa düşmeksizin hayata kafa tutuşunda bir kadının ,
Dilleniverir hayat,
Bir kadının çok şeyler anlatan gizem dolu bakışında...
Her bakan bir başka anlam çıkarır...
Bir taş plaktan dökülen nağmeler gibi işler ruhuna o bakışlar insanın..
Tebessümlere sinen elemler eleverir yorgun yılların ,yitik ve yaralı yüreklerini..
O dinmeyen sancılar yayılır,bakış bakış,duruş duruş...
Hicran hicran dökülüverir kanı çekilmiş dudaklardan hüsranlar ...
Kirpik uçların da asılı duran gözyaşlarını fark ediverirsiniz işte o an,
Bakarken fotoğrafa siz sizden birşeyler bulursunuz
Burkulur yüreğiniz,
Fotoğrafların,solmalara ve zamanlara inat inat direnmişliğiyle..
Dünden esen gam yelinde savrulmuşluklarınızda,
An gelir,bir ince sızı gelip oturuverir yürek başınıza..
Dillendirir bir kadın bakışı,
Hayatın siyah-beyazlığında....
Yılların acımazsızlığında sürülüp savrulan bir ömrün destanını..
Bir fotoğraf karesine sinmişliğinde hayatın ve ömrün..
Sıyrılıvererek o an fotoğraflığından, bakış bakış sizi esir almışlığında...
Adeta can bulur,ruha bürünür gizemliliğinde dillenekoyar..
Sarıp sarmalayıvererek bakış bakış sizi,
Hayatın sizi sarıp sarmalamışlığında..
Tükenip gidiveren ömürlülükten arta kalan fotoğraflığında..
İliklerinize dek işlemişliğinde
Buz gibiliğinde dondurmacasına içinizi...
Ve,
Perde perde inivermişliğinde,
Ömrünüz varoldukca hiç mi hiç silinmemecesine
Gözbebeklerinizin derinliğine sinmecesine..
İşte o an.
Onurlu bir kadının fotoğrafa sinen direnişine,
Ortak oluverirsiniz elinizde olmaksızın sizde ..
Hüznü içmiş bir ömür saklı fotoğraflığında bir kadının ömür öyküsüne..
Bir fotoğrafın siyah-beyaz ömürlülüğünde, hayatı anlatmışlığında size...

Mualla YASSIBAŞ
Hildesheim /Almanya
04.10.2009
Saat:10.50

8 Temmuz 2020 Çarşamba

DÜŞMEDİKÇE TOPRAĞA .....,

Tuzakları bozup, oyun ve tezgahları imha ederek, saldırıları geri püskürtmelerle geçen deneyimli, birikimli ve yorgun ama muzaffer bir ömürden arda kalanlar ……
Onurun tacında ve defnenin ışıltısında hayat ve anlam buldu ...
An geldi, namluların canına kast ederek ….
Amansız ve acımasızca ölüm kusmaya yönelik, ateşler ve azaplar sunmuşluğunda ...
Kevgire dönen bedenine inat, ruhu adeta görünmez kalkan ve çelik yeleklerle korunarak, umulanın,dilenenin hatta beklenenin aksine ..
Çelikten de kavi ve dayanıklı zırhla kaplanmışçasına …
Değil kurşun geçirmek, kevgire dönmek, adeta özel metal alaşımlı korunganlığa büründü ..
Ne kurşun,ne ses nede ışık, nede kuşku ve güvensizlik ve tereddüt geçirdi ..
Yenilgiye methiye düzeceklerin, nara atıp, yalancı zafer nidaları, sevinçleri, kursaklarında kaldı ..
Direnişin,yenginin,zaferin ama daha da ötesi ….
Su katılmamış özsel saflıkla, çelik şuurun, afsunlu ruhun, sarsılmaz inancın önünde yaşadıkları, beklenmedik ve unutulmaz felaketten dolayı ...
Yürekleri buz, dilleri-dişleri hınçtan boku kesmeyecek, acze düştü ...
Tek yapabildiklerinin küfür, hakaret ve haysiyet cellatlığı olmuşluğunda ...
Ellerinden geleni artlarına bırakmayarak, tek yaptıkları '' BELDEN AŞAĞI VURUŞ VE SALVO ATIŞLARLA....
HAYSİYETTE, ONUR DA, DELİKLER AÇARAK ….
İNANÇ,GÜVEN VE AZİMDE HASAR YARATMAYA KOYULDULAR, NAFİLE ÇABALARDA ...! ''
Bunda da başarılı olamayacaklarını görüp, anlamışlıkla ….
'' - İŞBİRLİKÇİ HAİN ŞEREFSİZ MAŞALARLA, KALEYİ İÇERİDEN FETHEDEREK, ŞEYTANİ BİZANS VE ROMA HİLELERİNE, ENTRİKALARINA KOYULDULAR ...
Onursuz ve istikbal uğruna, ruhunu şeytana satacak hilkat garibesi, insan kılıklı ucube PİYON KURŞUN ASKERLERLE, ÇAKAL VAMPİRLERİ SALDILAR ...
YURTSEVERLİĞİN,EMEĞİN,ONURUN,YURTSEVERİN, NAMUSUN VE HAYSİYETİN ÜSTÜNE, ÜSTÜNE ..
İŞTE O GÜN-BU GÜNDÜR, SÜRER OLANCA AMANSIZLIĞIYLA …
EMEKLE-SERMAYENİN,ONURLA-CİBİLLİYESİZLİĞİN SAVAŞI ...
‘’ HAYAT, KİTAPLARA SIĞMAZ,TAŞAR …! ‘’
DENEYİMLE VE ONURLA TAÇLANAN, ÖDÜNSÜZ YURTSEVER YİĞİTLERİN ÖMRÜ, DEĞİL KİTAPLARA..
TARİHE VE ÇAĞLARA SIĞMAZ, ÇAĞLARA ..! ‘’
ONDANDIR, BİTMEYEN ONUR ÖYKÜLERİ SÜSLER ÇAĞLARI,
ZAMANI VE TARİHİ ..
YİĞİT ÖZLÜ, DENİZ MAVİSİ GÖZLÜ, ALTIN SARISI SAÇLI ONUR FEDAİLERİ, HÜRRİYET SAVAŞÇILARI ..
DÖŞER, HEM ZAFERİN,HEM AYDINLANMANIN, HEM DE HÜRRİYETİN TAŞLARINI DÖŞER ..
DÜNDEN, YARINA SÜREN ….
ONURLU UZUN YÜRÜYÜŞLERİN TARİHİ ….
BÖYLESİ EFSANEVİ YİĞİTLERİN VE YİĞİTLİKLERİN DESTANINI YAZAR..
O SON NEFES VERİLİP, HÜRRİYETE ADANAN O, SON BEDEN, DÜŞMEDİKÇE TOPRAĞA ...!
DÜŞMEDİKÇE TOPRAĞA ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Ereğli/Konya
06/07/2018
Saat ; 23_12

OLSA BÖYLE BİR OLANAK ....  BİZDE, MUTLU MESUTLARIN MENKIBESİNİ YAZSAK ..... Olsa böylesi bir olanak ile  şansımız, ortamımız ve gönüllerimi...