14 Mart 2022 Pazartesi
NE ÇIKARSA, BAHTINA ...!
Ruhum, fethi ve fatihini bekleyen, bakir topraklar gibi ..
El değmemişliğin, talan ve hüsranlarda kirletilmemişliğin albenisiyle ..
Nurlu şafaklar,aydınlık ufuklar,duru sular gibi, berak mı berrak !
Kışkırtıcılığı ve göz alıcılığıyla bekliyor, gönlünün efendisini ..
Yüreğinin sahibini, yolunun yoldaşını ...
Ne çıkarsa bahtına ,algısının onulmaz ,ironik çelişkilerinde..
Kozadan yeni çıkmış ipek, kabuktan yenice fırlamış civcik'ler gibi
Şaşkınlık ve ürkeklikle, keşfe koyularak hayatı ..
Bekliyor akıbetini ..
Yalnız geçen her gün, teklik de söndürülen, her ışık ..
Bir başınalıkta selamlanan, her yeni günün, sabahı ...
Nimetten çok külfettir, bilene ve anlayıp, idrak edene ...
Hal ve anlar vardır, ne tarifi mümkün, nede anlaşılması ve anlatılması ..
Öyle hallerde, sevdalara acemiliğinde ...
Çarpar özlemlere ve bekleyişlere,sinemde yüreğim ..!
Beden karanlığında ,kafes darlığında, sevilmelere hasret büyüterek ...
Yazar, yalnızlığın hazin öyküsünü ..!
An gelir, yüreğime kulak vermişliklerinde gözlerim, kirpiklerim ıslanır ..!
Zor gelir, sevdalardan ırak yaşamak ...!
Güzele ve sevgiye açlık çoğaltmak ....
Onlara , el yordamıyla yürüyüşlerde ..
Aşka dair keşiflere koyulurken, bir yanı ..
Öte yanı, hata yapmamanın korkusuyla, tir-tir titremelere koyulur ...
Bir bilse ..
Aşk; mutluluk kadar, hüsranlara gebedir oysa, doğası gereği ..
Zira, aşkın ortasında yanan, insandır, insan ...!
Hayata, aşka ve insana dair ne varsa ...
Rengarenk, ebem kuşağı gibidir ..!
Göz alıcı renklerinde, sevinçlerde gizlidir, hüzünlerde ..
Hayat,
Sadece siyah-beyaz film tonunda akıp giden, ırmak değildir, sonuçta ..!
Çocukluğun, beş taş oyunları gibidir ..
Çakıllar, parmaklar, umutlar, gülüşler ve hüsranlar ...
Nasıl varsa o, beş taş oyununda ..
Aşk denen, muammalı hengamede ve yakar top oyununu andıran onca meşakkat de ...
Cümleten vardır, hepsi ...
Unutma küçüğüm, bizzat insan olmuşluğun la ..
Aşk sensin, açan çiçekte, solup ölende, senin gönül bahçende dir ..!
Hayat, nasıl arı-duru değil, hatta, boz-bulanıksa ..
Aşk'ta, hayata dairliğinde, coşkun akan ırmaklığında,sükun denizliğin de ..
Fırtınalı okyanus'luğun da ..
İnsana ve hayata dair, anafordur sonunda ..
Kah yutulmak, kah kurtulmak nasıl varsa, bu boğuşmada ..!
Aşkta, hayatın kaşığına koyduğu rızkınla ..
Kah, yenir, bal tadında ..
Kah, tükürülüp-kusulur ekşimiş, aşk bozukluğunda ..
Evdeki hesabın, çarşıya uymamışlığında..
Sonunda ağulanıp, ölmelerde vardır, bu sofrada, sunulan rızıkta ..!
Böyleliğin de ve hatta bile,bile lades de aşka açım ..
Aşka, aç ...
Hani derler ya, eskilerle, yeni, yetmeler ..
Öylesi denir, aşka dair kelamda, benim lügatım da ...
'' - Ne çıkarsa, bahtına ...!
...Ne çıkarsa, bahtına ...! ''
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ
Friedrichshafen / Almanya
12 / 03 / 2017
Saat ; 23_16
UÇMALARA HASRET, ÖLÜ KELEBEKLERLE DOLDU !
Nuh tufanından da beter, aşk denen bu duygu patlamalarından ve yangınından ...
Kala, kala,
Ardım sıra ...
Hüsranlarla, küllenmiş ihtiraslarım ...
Sönmüş volkanlarımın artığı, curuflara belenen beden eskim kaldı, sana yadigar ..
Şimdi, bakıp, bakıp eserine, ne kadar övün'sen azdır, kendinle ve eserinle ..
Sen, değil sadece sevgiye, aşka ..
İnsanlığa fersah, fersah uzaklıklarda ..
Barbarlığın balta girmemiş, gün yüzü görmemiş ormanlarında azmanlaşan ..
Hilkat garibesi, bir ucube'sin ..
Nüsubetliklerinde kendini ve beni boğmakla,katletmekle kalmadın ..
İnsanlığa dair, en duru duyguları, yerle yeksan edip ..
Ardında, telafisi olanaksız, yıkımlar ..
İnsanlığa dair, yüz karalıklarının abidesini bıraktın ..
Sevda kurşunu bana, canilik sana kaldı ..
Kala, kala bu hummalı ve marazalı hengamede ..
Tozun-dumana katılmışlığındaki, göz, gözü görmezlikte ..
Aşkın, bencilliğe, hırsa ve inada kurban edilmişliğinde
Olan, ezilen aşk çiçeklerine, oldu ..
Düş kırıklıklarının ve hüsran tepeciklerinin ömrümüzü kuşatmışlığında !
Etrafımız, mine, mine, ölü çiçeklerle ...
Ezilen, börtü-böcek ve uçmalara hasret, ölü kelebeklerle doldu ..
Ölü kelebeklerle doldu ..!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ
Friedrichshafen / Almanya
13/ 03 / 2017
Saat ; 00_37
AŞK, SOLUKSUZ KALINCA .......
Aşk, hayatın ve evrenin, insana bahşettiği, nimet ve güzellikken ...
İnsanlar değerini, bilmemişlik de ..
Hor tüketimlerde ve çabuk eskitme de, yıpratıp ..
Değer ve duygu erozyonların da, sosyal etkiler ve kasırgalarla ..
Yerle yeksan ederek, bu nadide güzellikleri ...
Hayatı ıskalamışlık da, telef edip, öldürüyorlar aşkı ..!
Böylesi duygu kaosların da dibe vurdukça aşka dair, olgular ..
Kala kalınca, duygu ve saygıdan azade'lik de ..
İçlerin üşüyüp, ruhların fukara'laşmışlığın da ...
Aşk, soluksuz kalınca ..
Soluyor gönüllerin ve ömürlerin, umut ve yaşama sevinci ışığı ..!
Rüzgar sanıldığında,kasırgaların kopmuşluğun da ..
Dumanlanıyor gönül dağları, buğulanıyor göz bebekleri ...
Kelebekler ölüp, çiçekler soluyor ...
Özensizlik ve horda...
Çok ucuza ve paspayece heba ediliyor ,aşk..
Gözü kin bürümüşlük de, can veriyor, nefretlerin çarmıhında ...
Zamanlı-zamansız,asılsız,astarsız girdaplarda boğuluyor, insanlar.
Aşk ömre ve gönle düşen cemre de ...
Hayatlara muştular, mutluluğu, sevinci ..
Terse dönünce rüzgar, kaplar hayatları, kabuslar, kara bulutlar ..
Yakılır, gemiler, yıkılır, köprüler ..
Öfkelere yenilmişlik de o, an ...
Aşk, doğaya düşen çiy tanesi güzelliği ve duruluğunda ..
Nasıl, hayat saçıyor .mutluluk bahşediyor sa ...
Aşkta, yüreklere güneş, ömürlere, sevinçler doğar ..
An gelip,kopunca aşk uçurtmasının ipleri, gerilir insan ilişkileri ...
Dün ak denen, bugün kara olup çıkıyor, birden ...
Yutuluyor insanlar, zamanın ırmağında ....
Akıp giderken ömür heba da, soluyor güzellikler, hüsranlarda .
Iskalanıyor hayatlar, kabuslarda ...
Adeta, insanın yer yarılsa da, yedi kat dibine girsem, dediği hallerde ...
Üşüyor yürek ve ömürler sevgisizliğin ayazlarında ...
Tıpkı lambada ki alev gibi.....
Aşk, soluksuz kalınca ....
Uçuyor avuçlardan, mutluluk kuşları, apansız ...
Dönülmez'liğe kanat çırpmanın, kırık-döküklüğünde ..
Savrulur kırlangıçlar ve ruhlar ..
Dalınan, mutsuzluk anaforlarında ...
Aşk, soluksuz kalınca ..
Söner ışıklar göz bebeklerinde , çöker küskünlüğün sisleri, ruha ..
Aşk soluksuz kalınca, mutluluk kırarken, kirişi ..
Ağar, kapıdan-bacadan mutsuzluklar, art, arda ...
Aşk, soluksuz kalınca, ıskalanır hayatlar, karabasanlarda ...
Aşk soluksuz kalınca, söner lambalar, ruhlarda ...!
Söner lambalar, ruhlarda ...!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ
Friedrichshafen / Almanya
13 / 03 / 2017
Saat;18_40
HÜSRANLARIM, DİLLENİRKEN .....
Hüsranım dillenirken, bahtım gibi, kararan gecede ...!
Sükunda, sessizlikte besleyip, büyüttüm hüznümü ...
Bele'dim hüsranları mı, gecenin siyah atlasına ..
Işıldayan,yıldızların nuru ağarken, pencere camında ...
Işıl,ışıl yaldızlarla akan yaşlarımın ıslattığı, solgun yanaklarımda ..
Elemlerin gölgeleri, dansa koyulmuştu ..!
Döküldükçe içimin kasveti, geceye ...
Gece, katran karasına büründü, iyiden, iyiye ..
Pencere perdemde, salınırken hicranlar ...
Gönül sayfamdan ...
Kırık-dökük rengarenk izleri taşıyordu, ömrümden, perdelere ...
Cigara dumanının, iflahını gevretmişliğinde ....
Perdeler, hala, inat ve kararlılıkla, dillerindeki mühre sadakatle...
Sır küpü kesilmiş'liği ile, kol-kanat geriyordu bana, gecenin içinde !
Sarıp-sarmalamaya koyuluyorlardı, ruhumun onulmaz yaralarını ..
Gecede, kasvet kol gezerken ..
Kan gülleri olup, açmalara koyuluyordu yüreğim ..
Bir vur, bin ah işit hallerinde ...!
Gece,sükun,sessizlik ve ben geçerken iç, içe ..
Lal olan yüreğimin, sessiz çığlıklarına, eşlik ediyordu ..
Ilgıt, ılgıt esen yel ..
Adeta, bir kokteylde anı, anı, dünümü ve hüzünlerimi içmenin esrikliğinde ..
Serkeş ruhum, geçerken kendinden ..
Üryaniliğinde dökülüyordu, gönlümün gamları ..
Göz yaşı sağanaklarında ..
Yanaklarımdan süzülüp, sessiz-soluksuz, geceye, akarken ..!
Çalınıyordu kulaklarıma, çigan melodilerinin iç yakıcılığında ..
Bana sensizliğimi ,hiç unutturmayan ...
Gamlı notaların, geceye dökülmüşlüğün de ..!
Kendime bile ırak ve yabancıyken, yine bu gece..
Ne ölümdür,nede meyler ve kadehler, sensizliğe çare ..
Avaz, avaz bağırıyordu, gönlüm ..
Ağırdan, ağıra yalnızlığın ruhsal gelgitlerinde, yutulmuşluğum da ..
Hüsranım dillenirken, bahtım gibi, kararan gecede ...!
Sükunda, sessizlikte besleyip, büyüttüm, hüznümü ...
Besleyip, büyüttüm, hüznümü ...!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ
Friedrichshafen / Almanya
13 / 03 / 2017
Saat ; 21_59
SANMA Kİ ...,
Sanma ki, gitmekle biter aşklar ...
Alıp gitsen de başını, yine bendesin hala ...
Tutuk'luluğumla sana, yaşanmışlıklardan kalan demet,demet anılarınla
Ardın sıra yastığımda gülün, gülünde kokun kaldı, yadigar .
Sanma ki, gitmekle biter aşklar.!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ
Friedrichshafen /Almanya
14/03/2017
Saat: 10_02
AŞKIN OLDU ....
Çökünce sensiz akşamlar, yanınca sokaklarda,evlerde, lambalar ...
İçimde üşüme, gözümde yaşlar başlar ....
Ömrümü sarınca, hazan ........
Basınca efkar, duman, duman ...
Ruhumu sarınca gam ....
Alacakaranlıklarda savrulan gönlümde, bitmiyor, hüzün ve akşam ..
Dudaklarımdan dökülen tınılarda, makamlar, hep hüzzam ....
Hicranlar girdabında yutulur, virane ömrüm ....
Duy beni, duy ...
Eyyy, kömür gözlüm .....
Seni sevdim seveli, aşkın oldu, ömür törpüm ....
Aşkın oldu, ömür törpüm ...
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ
Friedrichshafen / Almanya
14 / 03 / 2017
Saat; 11_41
Çökünce sensiz akşamlar, yanınca sokaklarda,evlerde, lambalar ...
İçimde üşüme, gözümde yaşlar başlar ....
Ömrümü sarınca, hazan ........
Basınca efkar, duman, duman ...
Ruhumu sarınca gam ....
Alacakaranlıklarda savrulan gönlümde, bitmiyor, hüzün ve akşam ..
Dudaklarımdan dökülen tınılarda, makamlar, hep hüzzam ....
Hicranlar girdabında yutulur, virane ömrüm ....
Duy beni, duy ...
Eyyy, kömür gözlüm .....
Seni sevdim seveli, aşkın oldu, ömür törpüm ....
Aşkın oldu, ömür törpüm ...
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ
Friedrichshafen / Almanya
14 / 03 / 2017
Saat; 11_41
YİTİK'SEM .....,
Doyamamışlığımla sana, sürülüp savrulmuş'luğumla, sevda kasırganda ...
Peşin sıra koşmalara da, nefessiz kalsam ..
Yollarımı kaybetmişliğim de ..
Yitik'sem, uçsuz-bucaksız sevgi vadinin derinliklerinde ...
Yitik'sem, sevda atlasında, engin gönül okyanusunda ....
Azap, ızdırap, zarar değildir, bana ...
Can kurban, yitikliğin böylesine ...!
Bilesin ki ...,
Varlığında, yitik'liğim de ...
Ömrüme doğan günsün ...
Aşk ateşinin küllerinden doğan, Zümrüd-ü Ankamsın ...
Tarifsiz güzellik, emsalsiz cevhersin, ruhumda parıldayan ışıklığınla ..!
Varlığımın ahengi, gönül semamın, şahikasısın ...
Yağmurunda ıslanmak ....
Gözlerinde, ışıltı ....
Kirpik uçlarında, duru mu duru, yaş ...
Dudağında, ıslık ...
Ömrüne,yüreğine tebessüm olmak ...
Ömrüme bağışlanan, en büyük ödül ..
Bahşedilen tarifsiz mutluluktur, bana ..
Sen evrenin ödülü, gözümün nuru,yaşam ereğim, ömür pusulamsın ...!
Ondandır ki ,
Yağ üstüme, yağa bildiğince ....
Nisan yağmuru güzelliğinde, bereket, bereket ..
Islat, iliklerime dek ..
İçimdekileri sevgi, sevgi, haz, haz taşırmacasına ...
Kendimden taşmışlığımda, sana döküleyim,sana ...
Umman' ım ....
Gecemin, gündüzümün ....
Mevsimimin, yurdumun-yuvamın, ilimin, vatanımın, sen olmuşluğun da !
Yağmur sonrası ışıl, ışıl,ışıldayan gökte ..
Tüm haşmetin ve albenin ile, ebem kuşağım ol ...
Rengarenk kuşat, göğümü, evrenimi ..
Sil-süpür, göğümdeki sisi-pusu, karaltıyı, ürpertici bulutları ...
Sözcüklerin kifayetsizliğinde yinede ve inadına dillendirmeye çalışarak ..
Ruhumun üryan'lığın da, içtenlikli itiraflarım la, bilmeni isterim ki ...
Sende'lik, mutluluk .
Senli'lik, ayrıcalık ...
Sana yürüyüp,menzile ermek ...
Sana kavuşmak ..
Vecdde, mutluluklarda boğulmaktır ...
Ömrüme girmişliğin, hayatıma damga vurmuş'luğun da ..
Miladım sın, miladım ....
Dünüm, yarınım ...
Vazgeçilmez ereğim, çoğalan erincim'sin, erincim ..!
Yağmurunda ıslanmak ...
Sana uzanmak, senle uyanmak ...
Senle bezenen, her gecenin sabahında, nurani aydınlığına boğulmak ....
Anlatılmaz mutluluktur, mutluluk ..!
Tarifsiz sevinç ...
Bayram çocuğu gülüşü dür, benim için .
Böyleliğin de ...,
Doyamıyorum, yağmurluğun da sende ıslanmalara ...!
Yitik'sem .....
Ömür ve sevda ülkende ..
Ruhunun derinlerinde, yüreğinin bir köşesinde ...!
Ne gam, ne tasa ...
Gülüş, gülüş yağmurluğun da ıslanmak, doyumsuz mutluluktur, bana ..
Yitik'sem, sende ...
Sevdanla, kan gülleri olup açarım, gonca güllüğümde de .....
Olgun ve yorgun ömrümün, son deminde de !
Yitik'sem, yitiğim, kime ne ?
Can kurban, can, yitikliğin böylesine ...!
Yitik'sem ...
Kime ne ?
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ
Friedrichshafen / Almanya
14/03/2017
Saat ; 20_55
12 Mart 2022 Cumartesi
İNSANIN VE İNSANLIĞIN, YÜZ KARASI HALLERİNDEN ...
İnsanlık diye, diye..
Kan dökmelerde,katliam ve cinayetlerde yazılan ..
İnsanlığın tarihiyle yüzleşince, utanca kesiyor yüreğim ve yüzüm..
Yüreğimi göğüs kafesim kapatıyor ...
Ellerim ise yüzümü ..
Kapansa da yüzümle , yüreğim ..
Değişmiyor utancı, ne yüreğimin, ne yüzümün
Üstelik halada süreduran..
İnsanın ve insanlığın, yüz karası hallerinden ...!
İnsanın ve insanlığın, yüz karası hallerinden ...!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ
Altınoluk /Edremit
14.03.2015
Saat :18_30
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
GÖZ BEBEKLERİNDE SAKLIDIR, KORKULARIN ....!
İmrentiyi, tiksintiye , zoru, kolaya, kolayı, zora, oluru, olmaza, olanaklıyı, olanaksız, sevgiyi, nefrete döndüren ...... Hükmeden ve boy...