10 Kasım 2024 Pazar

 








YERİNDE YELLER ESEN, VAZO YA ......!

Tıpkı yüreğim, ruhum gibi, kırıldı vazo, dağıldı rengarenk camlar dört bir yana, yerle yeksanlıklarda ..... İnceden, inceye kanayan ruhum, nasıl da benziyordu, kırılıp, darma- dağın olan, yerinde yeller esen, vazo ya ..... RUHUM, NASILDA BENZİYORDU, KIRILIP, DARA-DAĞIN OLAN, YERİNDE YELLER ESEN, VAZO YA ......! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Almanya 10 / 11 / 2024 -Pazar Saat ; 15_48

 





AY IŞIĞI ISLAK, ISLAK ÖPÜYORDU CAMI, HALA .....
ÖPÜYORDU CAMI, HALA ......!
Yağmurlu gecenin koynunda, iç ürperten ıslak mavi atlasın bağrında ...
Öperek vuruyordu, ay ışığı, cama ....
Yağmur damlalarının geceyi, ay ışığını, camı ıslatmışlığında .....
YAĞMUR DAMLALARININ, GECEYİ, AY IŞIĞINI, CAMI ISLATMIŞLIĞINDA
Ay ışığı, ıslak, ıslak, öpüyordu camı, hala .....
AY IŞIĞI ISLAK, ISLAK ÖPÜYORDU CAMI, HALA .....
ÖPÜYORDU CAMI, HALA ......!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
10 / 11 / 2024 -Pazar

Saat ; 15_40






ŞİİR; BİR ÜLKENİN,BİR ULUSUN KURTARICISI VE CUMHURİYETİNİN KURUCUSUNA, BİZZAT İKTİDARCA SALDIRILMASINA KARŞI DURUŞUN ARACIDIR.

IŞIKLAR ÜLKESİNDEN SESLENİYOR O YÜCE;
Bir On Kasım'da daha..
Bu alemler ötesinden..
Işıklar ülkesinden sesleniyor..
O, çakmak çakmak mavi gözleriyle..
Çağların ve mazlum ulusların..
Hürriyet kahramanı..
Destanlar yazan, yüreklerin, gönüllerin sultanı..!
Ezilen dünya halklarının kahramanı..
Karanlıkların afakını..
Emperyalist leş kargalarının..
Kirli oyunlarını bozup..
Saltanatlar yıkan, Ulu Önder..
Yiğit asker, dahi ve yurtseverlik şahikası..
Yüceler yücesi, Atatürk..
Gür ve İnançlı sesiyle..!
''-Beni bilmek,tanımak,
Naciz vücudumu görmek,değil..
Beni yaşatmak..
Vatan-Millet-Sakaryalarda..
Kuru sıkı hamasi nutuklarda..
Palavralar sıkmak..
Mangalda kül bırakmamak...
Ve, riyada kabrimi tacizle..
Kirli ayaklarla Anıt Kabirde..
Dostlar, alış-verişde görsün neviinden gezinmek..
Timsah gözyaşlarıyla..
Kurduğum Cumhuriyetin..
Köküne kibrit suyu dökmek..
Ve değerleri yerle yeksan ederek..
Laik Cumhuriyetin kalbine hançer sokmalara seyirci kalarak..
Göz yaşı-sümük düğününde..
Anıt kabir özel defterine..
Yalan-dolanla, nefret kusmak, değildir..!
Beni anlamak ;
Bana sahip çıkıp..
İlkelerimle beni yaşatmak,demek..
Gaflet ve dalaletle ve hatta ihanetle..
Memleketin ve ulusun kaderine el koyanların ihanetine, dur demek...
Memleketten kovduğum düşmana,
Vatanı hayasızca peşkeş çekenlere..
İnançla direnmek..
Onuruna, yurduna,özgürlüğüne sahip çıkmak..
Ve,Fikri hür,Vicdanı hür,İrfanı hür nesiller yetiştirerek..
Korku krallığını kurmak isteyen..
Kalpazan çetesi, Vahdettin hayranı..
BOP eşbaşkanı, Amerikan uşağı..
İnsanlık ve onurdan bihaber, ucube satılmışların...
Emellerini kursağında koyacak..
Oyunlarını, bozacak..
Aydın ve bilge nesiller, çağdaş fikirli..
İlimi ve müspet bilimi rehber edinen..
İnançlı, yurtsever gençlere..
Beni..
Fikir ve ideallerimi
Velhasılı..
Kurduğum Cumhuriyeti..
İlelebet payidar etmecesine, emanet etmekdir..!
Beni anlamak ve yaşatmak..
Yaptıklarıma bakarak..
Ve, dünün acısından dersler çıkararak..
Bu ülkeye ve Ulusa...
Bir daha..
Asla ve Kat'a Kurtuluş savaşı vermek zorunda koymadan..
İlelebet payidar ve bahtiyar yaşayarak.
Ülkeyi ve Cumhuriyeti koruyup, kollamaktır...
Beni..
Yüreklerinizde içselleştirerek..
Mirasıma sahip çıkmaktır..! '' diyerek ..
Haykırıyor, ışıklar ülkesinden..
Ona sevdalı yüreklere..!
Ona sevdalı yüreklere....!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ
Hildesheim/Almanya
10 / KASIM /2012
Saat;00_05










 YERLE YEKSAN OLASICA, İLK VE TEK KAÇAK SARAYISIN ....





Ömrümün, gönlümün içi-dışı  tıka-basa yanılgı, yangın, istismar, hüsran ve acı dolu ....

İçin, için çürüyen, çöken ve ağırlığı altında ömürler yiyip, tüketen ...

Canlar çıkartmakla kalmayıp .....

KARARTMA GECELERİNİN OTAĞI ,KAYNAĞI VE AZAP CENDERESİ KESİLEN ...

BİLİNENLİĞİNDE , BİLİNMEZİ, UTANCI, KATRAN KARASINDAN DA BETER...

İLLET KAYNAĞI, KARANLIĞI VE KARASI, AKINDAN ÇOK OLAN ....

ACI İÇİNDE ACI SAÇAN...

Nice ömürlerle, ömrümden, ömür, hayatımdan, hayat çalan ....

Dışından bakıldığında bakanı, yakarken ....

İçinde azaplarda yanan ben ve benim gibi kahır ve çile kuşları  için ...

Estağfur tövbe dedirtecek cinsten azap yuvası olup çıkan ....

Varlığı da, yokluğu da katmerli ve şerbetli bela kesilen, her zerresi, nice ömürlere, hayatlara bedel .....

Yerle yeksan olasıca, İlk ve tek  kaçak sarayısın ......                              

YERLE YEKSAN OLASICA, İLK VE TEK KAÇAK SARAYISIN ....





Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ





Immenstaad / Almanya





10 / 11 / 2024 - Pazar





Saat ; 02_08






NE ....., 

BURAYA, NİYE VE NEREDEN GELDİĞİMİ ....

NE'DE ....

NEREYE GİTTİĞİMİ, BİLİYORUM ........!





Dağların, damların üstünde ışıldayıp, iç açan, ruh ağartan semanın

 kandilleri .....

Ve, denize düşüp, suyu öpmekle kalmayan .....

Ta diplerden su, su, dalga, dalga, köpük, köpük, yakamoz, yakamoz,

yaldız, yaldız çoğalışlarla ....

Geceyi, suyu delip, ışık, ışık, ışıl, ışıl çoğalarak .....

An'ı ve her hepsini kutsarcasına, lacivert geceyi öpen yıldızlar var .

Balıklar, sadece rengarenk yakamozları değil, ay'ı, yıldızları,  özcesi

kaçanıyla-göçeniyle hayatı selamlayarak, dansa koyuluyorlar ......!

Ahenk ve albeniyle, gecenin içinde, suyun gizemli derinliklerinde ..

Ömürlerinde ömür barındırmaktan şikayetçi, yorgun düşmüş evler, rengarenk perdeleri, envayi çeşit silüetleri ....

Alacalı-bulacalı, tumturaklı boyalarıyla ......

Hele ki de, geceden fışkıran alingirliliklerle, kandillerin ucuna 

takılışlıklarda dans edercesine süslüyorlar ....

Muhteşem ve bir o kadar da tılsımlı, gizemli geceyi, kainatı ve 

 gecenin karanlığını içen zamanla, hayatı .......!

Ömürlerin, hayatların .....

Şekil, şekil nice leblerin, heyecan, arzu ve aşkla aralanıp .....

Dil atıp, damak tutup, henüz mühürlenmemişliğin keyfini, hazzını 

tatmalarla, şakıyarak ......

Yürek ürperten kelamlar, şarkılar, şiirler, masallar veya iliklere tak

 demiş, dolup-taşan can sıkıntılarıyla çoğaltılan, isyan dolu küfürler

söylerken ...!

Apansız ve zamansızlığın, anlaşılmazlıkların pençesinde lal kesilip, 

susmalara koyulmuşluğunda ....

Zaman denen, muammalar sarmalında yutulup .....

<< - Bir varmış, bir yokmuş ...! >> Oluvermişliğinde ....

Gecenin, karanlığın, lacivert atlasla, yakamozdan huzme, huzme süzülerek ....

Doyumsuz dansa kesen, emek, emek işlenimiş göz nuru ihtişamlı sanatsal sunumlara, sergen etmelere  koyulan .....

Pür-u pak lıkla, nura kesen, emsalsiz incilere benzeyen suların ......

Dahası .....

Akıp giden zamanın hele, hele de......

Zulalarla, kuytuların, bilinmezliklerle, gizemin esrarlı tonozundan 

kopup, çoğalarak .....

Bağrında birikenleri, atıp-eğiren, sürüp-savuran .......

Aklı-karalı, irili-ufaklı, dinç yada yorgun, durgun ve bitap düşmüş nice ömürleri ......

Ardında nice sırlar, haller ve hayatlarla-yaşanmışlıklar saklayan

rengarenk cepheleri, edamları ve .......

Allı-pullu, elvan çeşit perdelerle .....

Pencereden azadeliklere yenilmiş, virane ören yerlerle, zamana,

zorlu hayata  dayanamayan .....

< Minaresi de, mihrabı da ayvayı yemiş ..>>, Yıkık-dökük, çökük 

köhne, esameleri okunmaz, ot'a kesmiş mezarlıklarla ....

İliklere  işlemecesine ürküten, yüreklere ingiler indiren, meşum gölgeli orman yada ağaç ve çalı kuytularıyla .....

Dar, karanlık çıkmaz arka sokakların, amansız ürperticiliğinde .....

İyiden, iyiye hoyratlaşan karanlığı öpüyor, karanlığı .....

HOYRATLAŞAN KARANLIĞI ÖPÜYOR, KARANLIĞI .......!

Pek tabii ki geceden, andan ve zamanın, yakamozların lacivert tonozundan ......

Aktan-karadan, korkularımı besleyip-tetikleyen ALACA KARANLIK' lardan payımı almacasına, yalnızlığa odaklanmışlıkta .....

Pejmürdelik ve avarelikle koyun, koyuna geceyi bekleyen, beni ....

Kire belenmiş, suya-sabuna hasretlikte ömür eskiten, garibim perdelerimi sallayıp ....

Uykusuzluğa yenik, fersiz göz kapaklarımı ...

Boza kesmiş, yılların izi kırışıklıklarla, derin çizgilerin dans ettiği

yüzümü, zamana ve çilelere yenik düşüp ...

Ahı gidip, vahı bile kalmamış saçlarımı, öpüyor hallerde .....

Hatta, bununla da yetinmeyip .....

Muammalı fısıltılarla az'da, çoğu dillendirerek ....

Sanki, benim için, gecenin lacivert atlasını, ağaç dallarını, yaprakları, hatta ....

Örümcek ağlarını salladığı gibi, sabırla, haşmetle sallıyor .......!

Korkularımdan sıyrılıp, kurtulmama katkı sunma adına, yıldızları etrafa saçıp, beni boğulduğum kasvetten kurtarıp ....

Anlık ve nisbeten de olsa mutlandırmaya niyetliliklerde ....

Hünerli, işgüzar edayla, içtenlikli gayretkeşliklerde ..

Gecenin içinde ve aynamla, gölgemin loşluğunda yitmişliğimle,

 yine, yeniden ve bir kez daha geceyi beklemişliğimde ....

<< - Kimselerin görüp, işitip, el sallamamış, işmar etmemiş ve 

hüzünlerimle, yalnızlığımı, çoğalan biçareliğimi .....

Tenezül etmeyip, paylaşmamışlığında ...! >>

Aynamın içinde çoğalışlarda yalnızlığımı boğup, unuturmacasına ...

Birilerinin olmamışlığına inatlarda, bir başıma, el sallıyor, yetmedi .

Tir, tir titremekle, yorgun düşüp, sızılara kesmiş, romatizmaya

yenik ayaklarımın ucunda, son bir gayretle yükselerek ....

Kendimle ve aynadaki boz-bulanık silüetimle, gece de ve ayna da

 çoğalmacasına .. 

Sanki, yıllara inat hallerde olmacasına, yadımda kalan, kıt-kanaat

(O'da varla-yok arası belirsizliklerde) ....

Bin bir zorlukla  anımsadığım, bencileyin yorgun-bitkin, şakülü 

kaymış yüzlerle ...

Yok'ta var'lıklarda çoğalttığım, rengarenk gözlerle, göz göze gelip,

 yüzleşmecesine ...

Nafile gayretkeşliklere yenilip, hüzün sağanağında kaybolmanın

 tarifsiz hıncı ve ......

Sırları dökülmeye yüz tutmuş ayna da, göz yaşı döken gözlerime, 

acınası bakışlarla, erişip .....

'' - Sessizliğin sesi  ''İle, selamlar ve söylenmemiş kelamlar, iç ısıtan

 gülüşler göndermecesine .....

Gayretle kürek çekmeye çalışmanın yavanlığı, izaha muhtaçlığında.

Neyi, niye yaptığımdan (?)bile, bihaberliğin gayya kuyusunda, kan-

ter içinde, canhıraşca debelenirken ....

İşte, tam da bu anda ....

Birden, bire aklıma, yüreğime üşüşerek,hezeyanla düşüveren

demode sözcüklerle, sorular sağanağında ....

Göz yaşlarıyla ıslanan yanaklarım ve duygularım, ayna daki yoğun

 buğularda ....

İkircekliliğimi kanıtlayıp, yansıtan, bir yitip, bir görünmelerle bana

 eşlik etmeyi sürdüren insan eskisi, mosturalık silüetimle ....

Aralanan kanı çekilmiş, çatlak, öpmelerle-öpülmelere hasret 

çoğaltmalarda helak olan, dudaklarımdan .......

Tıka-basa hüzünle, şeklini-şemalini kabetmiş, boyunları eğik, kırık-

dökük sözcükler, derme-çatma heceler dökülüveriyor ......!

Dipsiz kuyudan beter geceye, aynama ve ......

Zamanla, hüzünlere yenikliklerde yoğun mu yoğun eleme belenen, 

iti bağlasan durmayacak, tıka-basa yitiklik dolu odama  ....

TIKA-BASA YİTİKLİK DOLU ODAMA .......!

Burada ve aynadaki  var olup-yitmelerde, yitikliklere yenilen bin

bir soru içinde,<- ŞAKÜLÜ KAYMIŞ HALDE ..! > Duran, ben miyim ?

Kimimin-kimsemin olmamışlığıyla- adımı-sanımı bilmemişliğinde ...

Hatta .....

Merak bile etmeyip, umursamamış ve iplememişliğinde, adeta

 zamana, tarihe nakşolsun istemecesine .

Adımı öğrenmek isteyen ?

Benim, ben olmaya .....

Lakin,  ne acı ki, adımdan gayrısını bilmemişliğimde .....!

Dahası, kendime ıraklığım ve yabanlığımda ....

Ürkekliklere belenip, korkulara yenilmişliğimde .....

Bilmemelere, sıfırı tüketenlikle, hayata yenikliğin hüsranlarında, savruluyorum ...

Dil-diş arasında, aynada yiten bana, fısıldamışlığımda  .....

AYNA DA YİTEN BANA, FISILDAMIŞLIĞIMDA ..

Hem de ne savruluş ? Öyle-böyle değil ve su götürmez cinsten ....

Elbette ki, beni, ben olmaya .....

Ben'im, ama ....

'' -Aması şu  ...! ''

Ne, nereye gittiğimi biliyorum .....

Ne'de, neden buradalığımı, nereden geldiğimi ?

Özcesi .....

<< - Yitikliğimde, kendimi aramışlığımda, dünümün yokluğuyla ...

Yarımın meçhullüğünde, bana biçilip-kanırta, kanırta dayatılan

 rolümü icra edenliğimde ....! >>

Hayat denen bu garabetler, gizemler, aykırılıklar, ceberrutluklar 

kadar, güzelliklerle de bezeli bu sahnede ....

Ne yerimi, yurdumu, ne'de, neden buradalığımla ...... 

Bana sorulup, danışılmamışlığında ve sadece '' - MUKADDERAT ''

 denilen ......

Anlamsız saçmalığın, iflah etmeyen YAMAN ÇELİŞKİYLE, kavram

kargaşalığında, KİM VURDUYA GİDENLİKLERDE Kİ, izahsızlığıyla, 

anlaşılmazlığı kadar ....

İpe-sapa gelmez, çoğunun yanıtlarından korkulan ve bunun içinde 

hasıraltı edilen nice soruların, içinden çıkılmazlığında ....

Ne .....,

Buraya, niye ve nereden ( ? ) geldiğimi .....

Ne'de ....., 

Nereye gittiğimi (?), biliyorum ....

NE ....., 

BURAYA, NİYE VE NEREDEN GELDİĞİMİ ....

NE'DE ....

NEREYE GİTTİĞİMİ, BİLİYORUM ........!





Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ





Immenstaad / Almanya





09 / 11 / 2024 - Cumartesi





Saat ; 22_44

9 Kasım 2024 Cumartesi

 






İÇİM ÜŞÜYOR, İÇİM ......!

Seni sardıkça, uzaklaşıyorsun .... Sen gittikçe, içim üşüyor, içim .... İÇİM ÜŞÜYOR, İÇİM ......! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Almanya 09 / 11 / 2024 - Cumartesi Saat ; 20_35

 




SON GÜZ AYININ, HAZANIN SARISINDA ,SAVRULUR ÖMÜRLER ...

TIPKI KURU-SARI YAPRAKLARLA, GAZELLER GİBİ .... Son güz ayının, hazanın sarısında, savrulur ömürler ..... Tıpkı, kuru-sarı yapraklarla, gazeller gibi ..... Hüzünlerle, yitikliklerin pençesinde .... HÜZÜNLERLE, YİTİKLİKLERİN PENÇESİNDE ... ...! Ondan ...... Hazan gibi, hüzünde iç yakandır, yürek kanatır .... Bundandırki ........ SON GÜZ AYININ, HAZANIN SARISINDA ,SAVRULUR ÖMÜRLER ... TIPKI KURU-SARI YAPRAKLARLA, GAZELLER GİBİ .... Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Almanya 09 / 11 / 2024 - Cumartesi Saat ; 14_38

 




MASUMİYETİMİ ÇALDILAR, MASUMİYETİMİ .....!

Masumiyetimi çaldılar ... Yitikliğimde, dur-duraksız, bitmeyen arayışım ondandır ..... Masumiyetle, umutlar ve onurlar çalındığından ... Sadece bedenler değil .... Hiç mi hiç bitip-tükenmemecesine ve hiç mi hiç ısınamamacasına ruhlarda üşür, ruhlar da ... RUHLAR DA ÜŞÜR, RUHLARDA .......! Tıpkı, ben ve benimki gibi ..... TIPKI, BEN VE BENİMKİ GİBİ .......! Ondandır, hiç mi hiç dinmez, çığlık, çığlığa haykırışı .... Yüreğimin, ruhumun ve ömrümün ..... ONDANDIR, HİÇ Mİ HİÇ DİNMEZ, ÇIĞLIK, ÇIĞLIĞA HAYKIRIŞI ...... YÜREĞİMİN, RUHUMUN VE ÖMRÜMÜN ........ Masumiyetimi çaldılar, masumiyetimi .... MASUMİYETİMİ ÇALDILAR, MASUMİYETİMİ .....! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Almanya 09 / 11 / 2024 - Cumartesi Saat ; 19_52

 


KENDİ İÇİME, HİÇ Mİ HİÇ SIĞAMAMIŞLIĞIMLA, İÇİMDE ÇOĞALARAK DERİNLEŞEN, DEVASA YARIĞI TIKAYAMAMIŞLIĞIMDA ....

NİYE, HİÇİM ÇOK, VARIM AZ ?

SORULARI NIN, HAVADA ASILI KALMIŞLIĞINDA ........!


BÖYLESİNE ZOR MU ZOR  ......

KENDİNİ VE İÇİNDEKİ İNSANI ANLAMAK .....





İçimde kaybolmuşluğumda, gittikçe derinleşerek büyüyen çatlaktan fışkıran ....

Tarifsiz karmaşa, çelişki, hatta .....

Düpedüz korku, içten dış kavice ve sapa sağlamlıklarda uzanmacasına, beni tıpkı görünmez ekvator kuşağı misali sarıp, sarmalıyordu .....

Nerede başlayıp, nerede bittiği yahut ta, biteceği belli olmayan bu kuşak, an gelip sinsice, an olup alenen kuşatıyordu ....

Bu anlarımda, kendimle girdiğim değiş-tokuşlarda bir yanım sürgüne gidenliklerde, öte yanımsa ...

Sürgüne giden yanımın boşluğunu dolduramazlık bir yana ....

Neyi bulacağımı bilmediğim muammalı, ürküten bir arayışla adı konulmaz bir kör dövüşe yahut ta köşe kapmaca  oynayarak ...

Kendimi avutup, kandırmalarda, gerçeğimin girdabında yutuluyordum, yutuluyor ...

İçimde çoğalan fırtınayla-tufandaki göz, gözü görmezliklerde el yordamıyla denilebilecek bir betimlemeden öte gitmeyecek hallerde ..

Giden ve yiten yanımla, gidenin yerini doldurmakla kalmayan o egom ve hatta nobran yarımın arasındaki cebelleşme ve boğuşmalarda ...

Örseleyeninde, örseleninde  daha da doğrusu paralanıp, pürmelal olanında kendim olmuşluğunda ....

Gerçeğimin karanlık sarmalında, içimde büyüttüğüm yanım...

Sadece giden yanımı korkutup, kovalamakla yetinmiyor ve beni korkutmayıda, tehditide aşan bir halde..

Resmen gasp ediyordu, gasp ...

Çalınan ben, özgürlüğüm ve mutluluğum kalansa yitikliğim, aczim ve ihanetimdi, ihanetim ...!

İçimde çoğalan kendime ihanetimin gerçeğiyle yüzleşmek şöyle dursun, tüm bunların, olanın,yaşananın üstüne kalın mı kalın, olmacasına sünger çekerek ...

Sünepece, sefilce ömür tüketmeyi yeğleyen yanımdan ..

Yani içimdeki benden ve  tanıtılan benden iğreniyordu ...

Durumu, kimsenin, hiçbir gücün yada devinimin paklayamamışlığında ....

İçimdeki biçare avaz,avaz çığlık, çığlığa haykırırken , gamsız, korkak ve sinen yanımla ben...

Kulaklarımı tıkayıp..

Gözlerimi sıkıca yummalarda gerçeğime ve kendime kapatarak ...

Her bir şeyi öteleyerek, sanki kendimi kandırmaktan aldığım tarifsiz zevkle, heyecandan sarhoşluklarda ...

Gidenime bay, bay derken, kalanım  kendi çalıp, kendi oynamalarda..

Çoğalan zafer sarhoşluklarında kendiden geçerken..

Öte yanımın kürelenişini, yokluğunu, hiçliğini bir yanımla inkara kalkışıyor, öte yanımlaysa da kendimi yadsımalarda, bunalımın dibinde, debeleniyordum, debeleniyorum.

'' -Kaçandan , kurtuldun kalanına mı yenilgiyi sineye çekerek içselleştirerek benimseyip kabullenmekle kalmayıp ......

Düpedüz, alenen onu kanıksamışlıkla, öldürdüğüm yanım ...

Dur, duraksız dürtecek içimi..?

Kalanımın yakasından, elini hiç çekmemiş, daha da kötüsü, acısı ....

Çekmeye de razı ve hazır olmamışlığında .....

'' Yok yanımda ve yok bölümümüde silip-süpürüp,yutan çığlar çoğaltarak ...

Kendi eserim olarak kotardığım, çoğalttığım, yalanımla, yavanlığımda kendimi katleden ve  seyredenliğimde ......

Kimim, neyim ve niye hiçim çok, varım az ?

NİYE, HİÇİM ÇOK, VARIM AZ ?

Sorularının, hava da asılı kalmışlığında ...

KENDİ İÇİME, HİÇ Mİ HİÇ SIĞAMAMIŞLIĞIMLA, İÇİMDE ÇOĞALARAK DERİNLEŞEN, DEVASA YARIĞI TIKAYAMAMIŞLIĞIMDA ....

NİYE, HİÇİM ÇOK, VARIM AZ ?

SORULARI NIN, HAVADA ASILI KALMIŞLIĞINDA ........!

Böylesine zor mu zor, kendini ve içindeki insanı anlamak ...

BÖYLESİNE ZOR MU ZOR  ......

KENDİNİ VE İÇİNDEKİ İNSANI ANLAMAK .....





Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ





Immenstaad / Almanya





09 / 11 / 2024 - Cumartesi





Saat ; 18_40

8 Kasım 2024 Cuma

 

İNSANLA, İNSANLIK GİBİ ÇÜRÜĞE, ISKARTAYA ÇIKAR ......

YOKLARI OYNAR, YOKLARI .......!





Ağaç çürürse kırılır, dam çürürse çöker, bina çürürse, bakanı-çekeni yok sa ..... 

Viran olur, örene, mezbereliğe, sonuda kürelenir, tarih olur, TARİH ......!

Yani ve özcesi, yerinde yeller eser, yok olur, yok ......

YERİNDE YELLER ESERİ YOK OLUR, YOK ....!

Ya insanla, insanlık çürürse ?

Dünyanın, hayatın, insanla, insanlığın cılkı, çivisi çıkar da, insanla, insanlık çürürse ?

Yutulanlar kubur, kalanlar fosil, insan ile insanlık HİLKAT GARİBESİ UCUBE olmuşluklarda, HİÇLE-PİÇ hallerinde dönenir, durur .......

HİÇLE-PİÇ HALLERİNDE DÖNENİR DURUR .......!

Yalana-dolana bezenen öykülerle, utanç destanları tefrikalıklarda, ortalıkta dolaşır ....

Hukukla, adalet, adı var, kendisi yokluklarda, yerle yeksan olup, çıkınca, güven, itimat ve hakkaniyet yokluk ta, maval olunca ....

Umutlar, mutlulukla, onur, firarda ve dönüşsüzlüklerde, EŞKIYALIKTA, DAĞA ...

İyilik, kaçan büyük balıklığında, KAVAĞA ......

Mucizelerle, hikmetler, asalet-haslet ve fazilet ......

Küflü sandıklara basılıp, kitlenmişliklerde, tıpkı insanla, insanlık gibi  çürüğe, ıskartaya çıkar .......

Ara ki, bulasınlarda, yokları oynar, yokları ....

İNSANLA, İNSANLIK GİBİ ÇÜRÜĞE, ISKARTAYA ÇIKAR ......

YOKLARI OYNAR, YOKLARI .......!





Muala SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ





Immenstaad / Almanya





08 / 11 / 2024 - Cuma





Saat ; 00_08

GÖZ BEBEKLERİNDE SAKLIDIR, KORKULARIN ....!

  İmrentiyi, tiksintiye , zoru, kolaya, kolayı, zora, oluru, olmaza, olanaklıyı, olanaksız, sevgiyi, nefrete döndüren ...... Hükmeden ve boy...