13 Ağustos 2020 Perşembe

GEÇMİŞ İLE GELECEK ARASINDA .....!

Zamanın bağrında saklıdır insana, hayata ve daha nice olayın sırrı ....
Görünüşte karmaşık olsa da  olaylar silsilesi ve insan ilişkileri ...
Bu günün kökü, kökeni, dündeyken dünün ip uçları ve tüm izleri bu günün bağrında konuşlanmıştır ...
İnsan bizatihi, dünden bu güne uzanan yada armağan olan lığıyla ...
Taşırken yenide eskinin tüm emarelerini, zayıflamış olsa da onu düne bağlayan unsurlar, en sıradan hal, yeti ve alışkınlıkları beraberinde taşıdığı dünün eseridir, dünün eseri ...
İnsan hayat ve zaman endeksli bir saat yada takvimin ta kendisi olup çıkmışlığıyla ....
Dururken, yeninin bağrında, eskimeyen  halleri ve yenilikleri hayat biçimi yapmışlığında .. ...
Dünü, unutmak, silmek istese de tümüyle, asla, silip, kurtulamaz, dününden ve düne dair izlerinde ...
Dillerin, ömürlerin ve hayatların, çift yönlü merdivenliğinde, taşınır durur hayatlar ve olaylar, dün ile yarın ......
Geçmişle, gelecek arasında .....!
Geçmişle, gelecek arasında .....! 


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ  


Immenstaad / Almanya 


13 / 08 / 2020

Saat ; 20_40
 

YÜZ DEĞİL ....
'' - AYAKKABI KÖSELESİDİR, AYAKKABI KÖSELESİ .....! ''

Sonradan görmeliğini, dahası ve işin doğrusu, GÖZ BOYAMA ADINA, '' - GÖRGÜSÜZ HÖDÜK 'LÜĞÜNÜ (!) '' GİZLEMEYE ÇALIŞARAK ....
Sana göre, keyfinin kahyalığında, evinin duvarını süslesin niyetiyle, SENİN DEYİŞİNLE,                             '' -  Basıp parayı, satın aldığın ....! ''
Gel gör ki, asacağın yere karar vermekte zorlanarak, yaşadığın ikircekli duygu hal ve karmaşası nedeniyle ...
Sonra asma, kararıyla, evin kilerini süsleyen ....
Sonrasında da, unutkanlık furyana, kurban gidip ....
Önceliğini yitirmişlikle ...
Değil asılmak, yüzüne bile doya, doya bakmaları ihmal edip, geçiştirdiğin o, pahalı tablo ile ilişkin gibi, insanlarla sosyal, dahası, sevgi ve aşk temelli ilişkilerin ...
Asla nitelikli ve kalıcı olmayan, gel-geç ve düzeysiz bir halle, zeminde olan, ilişkiden ibaret hallerde ....
Ne olduğu belirsiz, yüz-göz denen cinsten, yoz ve  sıradanlığı aşamayan, çarpık ve kendin gibi yamuk ilişki ...
İşte tam'da, bu zemindeki hallerde, diyaloğun la, insanlara, hayata, dünyaya para, para bakıp mal, gören, sığ, dahası, adam sende'cilikle şekillenip, bezenen, bir gerabetlik te .....
Pahası, cebini yakmayan, olsa da olur, olmasa da, karmaşasında, varlığını bile unutarak ...
'' - Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur ! '' Hallerinin tillesin de sallanarak, unutulamalara kurban gidip, düpedüz, heba olan güzellik, misali ..
İlişkilerin ve ilişkilerinin, unutulmaya tutsak ve kurban olan, kahramanı insanlarla dolu, ömür ve gönül ajandan ...
Kimileri için, yokluk belayken, sende, senin gibiler de, varlık, dahası çokluk hallerinin, bela olup, çıkmışlığın da ...
Bırak, simalarını, isimlerini bile unutup, çıkarak ....
Ciddiyet ve önem vermediğinden, bilemediğin ve asla hatırlamayacağın, onca insanının, senin ömür, hayat ve beyin çöplüğünde, telef olmuşluğun da ....
Öncekilerle, aynı akıbeti paylaşarak, senin çöplüğünde, heba ve helak olan ....
Maymun iştahlılığının kurbanı o, canlardan o kadar, çok ki .......
Sende o, çoklar yok olup gittiğinde . ....
Adeta, saçından düşen, kepek tanesi gibi, anlamsızlık ve değersizlik silsilesinde, kurban gidenler ...
Zombi'ler gibi, hortlayarak yüzüne karşı dizilseler yada ardın sıra kovalayarak seni, çembere almaya koyulsalar ....
Eminim ki, onlara emek ve zaman  harcadığından, çok süre gerekir ...... 
Onlardan, yakanı sıyırıp, kurtulman ve feraha kavuşman için ...
Senin mutluluğun uğruna, mutsuz ve telef ettiğin, bunca insanın, senin için kıymet-i harbiyesi hiç yok yada yok denecek kadar az ...
Senin için, değersiz ve hükümsüzler, seni hükümsüz ve işlevsiz kılmaya kalksalar, bırakın başka devinim ve eylemi ..
Ortam ve koşullar elverip denene bilse, görülecektir ki, seni tükürük denizinde boğuvermeye, kadirler dir ...
Lakin, canlarını yakıp, acı ve hüsranlarıyla baş başa koymaktan, üzüntü ve utanç duymaktan bile, bihaberliğin de o, kurbanlar ..
Senin için, gönlünü şad eden, oyuncaklardan farksız ve hatta değersizlerdir, onlar, senin için  ..
Yokluktan çok, bencilliğin ile çokluktan bunalıp, telef ettiğin, kanına girdiğin bu ömürler, senin utanç sayfaların, olup çıksa ...
Değil cilt, cilt ton, ton denecek kadar çokluklar da roman ve hatta destan olup, çıkarlar .....!
Sen ve senin gibi uydum akıllı, bencil güruhun yüzünden telef ve mutsuz olan, beden, ömür ve ruhları dersek, 
Ömür tüketip, hayatlar telef edip, dünyalar karartıp, yürekler yaktığın, o ürkütücü, kasvet şatosu ininden, ekvatora yol olmakla kalmaz..
Kuşak olur, kuşak, üstelik dünyayı bir kaç kez sarmacasına, hem'de ..! 
Harisliğin heykeli dikilmeye kalkılsa, fezaya uzanmakla kalmaz, aya-güneşe merdiven olur, merdiven .....!
İnsanlıktan ve gerçek sevgiden bihaber, lakayitliği ve nemelazımcılığı davranış ve hayat biçimi yapıp, çıkmış ....
Yüzsüz, utanmaz-arlanmaz, insan müsvetdelerisiniz, haysiyet celladı insanlık müsvetteleri ...
Size değil, bu yuhum, sizi insan görüp, sayan ve hak etmediğiniz halde....
Bönlükle, insan muamelesi gösterip, gerçeğinizi saklamanıza, olanak verip, cirit atmanıza sebep olanların, cümlesine yuhlar olsun, yuhlar .....!
Öyle ahmaklar olmasa, sizin gibi, cellat madrabazlar, değil, at oynatıp, can yakmak ...
Layıkınızca sürüngenliğe talim ederdiniz, sürüngenliğe ....
Ne yazık ki, sen ve senin gibi ŞAM ŞEYTANI DÜMBÜK'LER'E, hayat hakkı verenler, kendilik siz ahmaklar tayfasıdır, ahmaklar tayfası .....!
İşte, tam'da, bu bağlamda, sen ve senin gibiler deki, yüz değil, ayakkabı kösele'sidir ...
Ayakkabı köselesi .....! 


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 


Immenstaad / Almanya 


12 / 08 / 2020


 

12 Ağustos 2020 Çarşamba

CESARET VE YÜREK İSTER BUNA .....!

Hüsran, acılar, düş kırıklıkları, küskünlükler ve  savrulmalar, hep sizi buluyorsa ...
İlla, kaynağının ucu size uzanıp, dayanan bir nedeni vardır, bunun  ...
Hem de üstelik, güçlü bir neden ....
Düşünüp, sordunuz mu, hiç kendinize ?
Mıknatıs gibi çekişlerle, neden olursuzlukları toplayarak, mutluluğa hasretlikle yıl tüketip, ömür çürütüyorum acaba, diye ?
Yüksek sesli düşünmeyi yeğlemesenizde yada yüreklilikle bunu dillendiremesinizde ..
Sorup, sual ederek, sorgulayıp, düşünüp, söylemekte gecikiyorsanız yada bundan imtina etmeye, özenenseniz ......
Hayatı ıskalamaktan şikayete hakkınızın olmadığını bilip, kabulleniyormusunuz  ?
Tüm yollarınızın hüzne ve düş kırıklığına çıkmışlığında ....
Hata, kusur ve hatta suç, yollarda yada hep karşınızdakilerde değil, diyerek  .....
Tercih, seçim ve yürüyüşteki hatalarınızı, nedenlerini, içtenlikle dahası, gerçekcilikle, dürüstçe söyleyebiliyor'musunuz siz, size ?
Biliyor'musunuz, sağ duyu, karakter, haysiyet....
En önemlisi de, cesaret ve yürek ister, buna ?
Cesaret ve yürek ister, buna .....! 


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 


Immenstaad / Almanya  


11 / 08 / 2020 


Saat ; 13_58
 

10 Ağustos 2020 Pazartesi

RAKSA KOYULDUM, ANADAN ÜRYANLIKLARDA
Afişe olmuş, ihtiraslı aşklara soyunmuşluğumla ..
Önce bedenimi, ardı sıra ruhumu soydum ...
Bilinmemişliğiyle kadrimin, kıymetimin ..
Duygu kırıntılarında uyutulup, avutulmalar dayatıldıkça ..
Önce aşktan, sonra kendimden ve nihayetinde, soğudum hayattan ..!
Vuralı beri delilikle, vurdumduymazlığa kendimi ..
Düştüm sonunda, boyalı basının aylakçılarının işgüzarlığında ...
Tefrika, tefrika aşk öyküleriyle..
Metelik etmez, pas paye bulvar gazetelerinin üçüncü sayfalarında
Ucuz kalem oynatmaların silikliğinde, defolu baskılara kurbanlıklarda ...
Meze yapılan, kırık-dökük baskılarla ...
Elden ele dolaşan aşkım, öyküm ve yorgun-bitap ömrüm le ...!
Sıradanlıkların hoyratlığında ..
Zamanın ve hayatın acımasızlığında ..
Raksa koyuldum, anadan üryanlıklarda ......!
Raksa koyuldum, anadan üryanlıklarda ......!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk / Edremit
10/08/2015

Saat;01_33 

9 Ağustos 2020 Pazar

 YETER Kİ .....

GÖNÜLDEN İSTEMEYE GÖR .....!


Araya, değil herhangi birini, nesneyi, yaşanmışlığı, hali, olayı, anıyı ....

Can bildiğin canı, cananı, soluğu, haldaşı, acabayla- vesveseyi, bizatihi  nefsini, an itibariyle yaşanılan, arınmışlık ve üryanlıkla .....

Değil yel ses ve halini, zarafet ve ihtişam emaresi kelebeğin, kanat sesini bile aranıza sokmamacasına ......

Kendinden arınmışlıkta, kendinden geçmecesine haller de .....

Kendini unutmanın da ötesinde, gönülülük ve adanmışlıkla, gönül imbiğinden süzülen arı-duru ve pür-ü paklıkla yaşanılan ....

Vecd-i ilahiliğin zirve  haline koyunularak dalınan .....

Tek kelimeyle betimlendiği '' - VAR'DA YOK '' kendinden geçmeliğine, teslimiyet hali olan '' - VAHDET-İ VÜCUT .''  ....

Sufiliğin mest halini bedeninde iliklerine, ruhanilikte  

 duymacasınaAşk-ı meşkle, gölge düşürecek, halel getirecek, bildik yada bilmedik olguyu, devinimi dahi araya almamacasına, koyu

Muhabbet bağına dalınca hemen, nefesi, yolu her şeyi aşarak geride bırakmayı doya, doya yaşamışlığında ...

Dana net ve anlaşılır ifadeyle, betimlediğimizde ...

'' - SENİN, SENLİK'TEN ARINDIĞIN, AYNA ANININ GÜZELLİĞİ'NİN - '' SANA BAHŞEDİLEREK, YAŞATTIĞI, YAŞATACAĞI MUHTEŞEM VE DEVASA DUYGU ve RUH DURUMUNDA, HALİNDE ....!

Huzur ve aşk ummanını kulaçlayarak, beraberinde de pek tabii ki, kucaklayarak düşünce halinde ...

Aç kuşların atılan avuç, avuç yeme canhıraş hallerde ulaşma çabası ve  eyleminde erişilen odakta, gerçeklerin ışığında yeni gerçeklere ve yaşanmışlıklara ilerleren .....

Üşüşür aklına ve gönlüne, bir, bir ...

Böylesine yoğun duygu hallerinin sarnıcına inerken .....

Kendiliğinden dönmelere koyulan çıkrığın, görünmez, ilahi kudretlilikteki o gizemli ve bir o kadar da mahir  ahenkli dönüşünde yaşanan yolculukta, anılar ve yaşanılanlar seni yeni olaylara, gerçeklere, dünyalara o kadar hızla ve isabetle ...

Adeta hedefini tam on ikiden vurrmana araç ve ortama et-tırnak hallerde bütünleşmeyle erdiriken ...

Düşer gözlerine takvim yaprakları ve doyulmaz, unutulmaz muhteşem film kareleri gibi bir bir ...

Ömrünün, gönül, ruh ve duygu dünyanın albenili ışıltılarla parıldayıp, görüş ve kavrama yetinin tarifsiz ve büyüleyici gelişmişliğinde

koyulursun bir bir onları derip,duygu ve düşünce dağarcığına özenle ve bir o kadar da titizlikle,hızla koyarak ...

'' - VAKİT, NAKİTTİR .  ''GERÇEĞİNİN IŞIĞINDA ve bu genel doğrunun, adeta göstere,göstere, sindirte, sindirte kuşku duyulmayacak billurluk ve anlaşılırlıkla  sana  sunulmuşluğunda ....

Adeta ömürlük ödül olarak hak etmişliğinde layıkına uygun liyakatla senin hayatın ve bu ilahi yolculuk ve serüvenin odağı olarak ayaklarının altına .....

Adeta, İPEKTEN ACEM SECCADESİ ALBENİLİ GÜZELLİĞİNDE bahşedilip, serilivermişliğinde ..... 

Sanki seni ve bu günü,anı bekliyorlarmış gibi, yıllara sarılmış bilinmezlik yaftasının  yırtılıp, atılarak , bu bezdirici bekleyişin ve azabın bir an önce bitirilivermek isteyişi ve heyecanı, hatta, arzusuyla ...

'' - O GÜN, BU GÜNDÜR ..! '' Diyerek .....

Sorgusuz, sualsiz, zahmetsiz-eziyetsiz, bırakın üşenip, omuzdan atar ve gönülsüzce, aman canım hallerini, adam sende'cilikle olmayı da, aşıp-geçen .....

Neredeyse İŞGÜZARLIK diyecek kadar isteklilik ve iştahla ...

Reklam, kampanyalarının o dillere pelesenk olmuş,bildik sloğanı ...

'' - Bir alana, bir de armağan ...! '' Kampanyası varmışcasına cömertlikle, sunulmuşluğunda ...!                                                                                                                                                  Adeta, yıllardır sahibine ve adresi yitik, sahibine, erişememiş birikmiş,                                       Sahibini  beklerken, sararmaya yüz tutmuş  güzelliklerde mektuplar  misali, çıkar bir, bir karşına ...

Dahası, ödüllendirilişinin bununla da kalmayıp ....

Bu fırsat bir daha ele geçmez, kuralını insana hatırlatmakla yetinmeyip, gereğini icraya koyularak ....

Eski bilgelerin ve işinin ehli üstad erbapların deyişiyle ...

'' - BATAN GEMİNİN MALLARI, KAPANIN ELİNDE KALIYOR ..! '' Çığırtkanlığı ve olağan üstü hamaratlıkla, kişiye ömründe görmediğini yaşatan, sevinçten çok şaşkınlıkta yaratan hallerde...

Dahası ...

'' - HİZMETTE, SINIR YOK '' Reklam kampanyası  furyasından daha çok nemalanıp, yararlanmanı ister hallerde, birbiri ardına verilmecesine ....

'' - Kayıtsız-kuyutsuz, dahası, sahipsiz Mezarlar gibi ...! ''

Yerden türeyen, bereketli, mantar bolluğunda,çıkıverir karşına  ....

Bu ruhani yolculukta, kendini yitiriverirsin sevinç ve şaşkınlıkla, bu tatlı telaşın olanca cazibesiyle seni de, etkileyip, içine çekmişliği gibi haller ve duygularla, hummalı bir işin

angarya meşakkatten, zevkli, tatlı , doyumsuz ve sınırsız ,coşkulu telaşa dönüvermişliğinde .

Yaşatır, sunar sana, hayat, ömrünün ve bahtının güzelliğini ...

Hele bir de dalmaya ve iş yapmaya gönüllü ve hevesliysen,değme gitsin, keyfine ..

'' - TADINDAN YENMİYOR ...! ''

Yahut ta ...

'' - YEME DE, YANINDA YAT ! ''

NAKARATLARININ DİLLERE PELESENK, GÖNÜLLER NEŞE VE ŞENLİK KAYNAĞI OLMUŞLARDA ...

Adresi yitik mektuplar,sahipsiz mezarlar gibi çoğalıvererek, sergen olur cömertçe, gözlerine .

Yeter ki, gönülden, istemeye gör

YETER Kİ, GÖNÜLDEN İSTEMEYE GÖR .....!



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 



Immenstaad / Almanya 



09 / 08 / 2020 



Saat ; 11_00

8 Ağustos 2020 Cumartesi

 ONDANDIR....!

 

Korkmasına,korkmuyorum.

Hiç mi hiç,ölümden.

Üstelik,bundan yana üzüntüm,kederim de yok.

Azrail'in gelip,ecel meyini sunmasından.

Zira,bunun eninde-sonunda ...

Her canlının başına geleceğini bilenlerdenim.

Beni hayıflandıran,içimi sızlatan.

Nihayetinde,beni ürperten duygu,olgu,

Anadan üryan gerçek...!

Beni,ben yapan düşüncelerin,kavram ve değerlerin..

Sözcük sözcük,

Dize dize ,

Güzellik ve sevgi çoğalttıran,

Bana,düşler kurdurup...

Peşinde at koşturtan.

Şiir şiir,

Dudaklara,yüreklere düşen ışıltımın,sönüp...

Cevherimin,duygularımın...

İçimin,içime sığmamışlığında..

Çağıldayıp sevgi sevgi çoğalıp,taşan...

Ebemkuşağını kıskandıran ,

Renkli iç dünyamın güzelliklerinin..

Bedenimle beraber ,

Haşr-ı neşrlerde,toprak olmasıdır... !

Yok bunun ötesi-berisi..

Altı-üstü,ölüm değilmi ki,ömür yolunun sonu..?

Bilen için bunu..

Gerisi teferruattır,teferruat..

Ondandır,yüreğimin taşmışlığında,dilimin söylemesi..

 

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ

Altınoluk/Edremit

20/09/2013

Saat:17_00

5 Ağustos 2020 Çarşamba


YOK Kİ ….!
İliklerimde dolaşan, cansuyumsun ..
Gözümü açtığım sabah, yüreğime koyduğum sevinç ..
Gönül azığımdaki umutsun, sen ….
Tüm açmazlarımın kaynağı, çıkmaz sokaklarımın derinliği olsan da …
Bu hesapsız-kitapsız, umarsız ..
Uçarsız-kaçarsız sevgi müptelalığımla ..
Yürüdüğüm menzil, vazgeçemediğim ereğimsin sen ..
Adın, aşkın, ömrüme ömür, dilime tespih, ufkuma güneşsin ..
Yok ki başka bir hayat ve alem ..
Sensizliğin kör kuyu karanlıklarında, ömür tükettirip …
Zindanların Yusuf’una döndürse de beni …
Vazgeçemediğimsin yinede sen ..
Aklımın arka sokağı, fikrimin ince gülü …
İçinden çıkmaları bilip-beceremediğim, kozamsın …
Eşi-benzeri yok, ondandır tarifsizliği sana tutkumun ..
Ondandır, hasretinde aşk büyütmelerim..
Varlığımın, erincimin, hazlarımın kaynağısın ..
Yok ki, başka hesabı, tarifi bu işin ..
Adı üstünde, aşk bu …
İki kere ikinin, her zaman dört etmemişliği ..
Doğru denen hesapların, yanlış çıkması…..
Aşka, hayata ve insana dairdir ..
Ondandır işte, aşkın albenisi ve insanı sürüp-savurması ..
Aşk, ne hesaba-kitaba, nede kalıba girer …
Evdeki hesapların çarşıya uymamışlığı gibi ..
Aykırılığı ve albenisiyle girdabında ömrü ve ruhu yutması ..
Gün tükettirip, ömür eskittirmesi bile vız gelip-tırıs gider seven için .
Ben aşka, aşkla sana vurulup, müptelan olalı ..
Zıpkın yemiş, vurgunlarda ömür tüketmiş Zargana misali ..
İflah olmazlığımda, divane kesilmişliğimle ..
Sana yürürüm, sana, aşk oduyla yana, yana ..
Öğrendiğim, bilip-bellediğim,unutamadığım ..
Kördüğüm olup çözülememişliğimde, sana bağlanmışlığımla ..
Semahımda sana, tavafımda sana, isyanımda ..
İpeğe donanan ibrişim misali donanıp bezeneli, aşkla sana ..
Yok ki kurtuluşum, aşktan ve senden ..
Adım aşka, adın aşkla ömrüme yazılalı ..
Gecemde sen, gündüzümde ….
Bilmedim ne başka alem, nede başka mevsim ..
Varımın da, yoğumun da sen olmuşluğun da …
Aşkla sana vurgunluğumda ..
Yok ki başka iklim, yok ki başka mevsim
Bende tek mevsim, sensin ….!
Bende tek mevsim, sensin ….!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk / Edremit
04 / 08 / 2015
Saat ; 01_10

BU GÜN, DÜNDÜ ....
Bu gün, dündü ...
Ömrümün ve hayatın orta yerinde topladım anı,anı, yaşanmışlık,yaşanmışlık dünümü ...
Çoktu keşkeler, kör pişmanlıklar, yürek acılarım, hüzünlerim ..
Elbette var olmaya vardı dünümde mutluluğun ayak izleri,gülüşlerin aydınlığı ..
Hatta kekremsi ve mayhoş olsa da dudaklarıma ve yüzüme ilişen tebessümlerim ..
Ömür okyanusumda mutluluktan yana esintiler de,sevinçlerden kırıntılarda ..
Ama derlesen, toplasan bir fındık kabuğunu dolduramayacak kadar azdı desem yalan söylemiş,ya da abartmış olmam ..
Ondandır demem ..
Dört yanlış bir doğruyu götürür halleri gibi hal ve durumlardı ..
İki gülüş güzelliğinin yerinde yeller esiyordu, hüsranlarım galebe çalınca ..
Böyleliğimde yangınların ortasında kalakalmışlığın ezinç ve iç karartılı halleri ne gönlümde aklık,ne ufkumda parlak yer koyuyorlardı ..
Avuç, avuç ak dök'sem de, kaynattığım elem karası şerbeti ağartamıyordum, bir türlü ..
Yok saysam acımı, topuğuma batıp duran dikenler gibi, yüreğimi acıtıyordu ..
Ettim-edemedim, eninde-sonunda işin içinden çıkamamışlığımda ..
Der-dest edip dünümü, yükledim bu günüme ve koydum kağıttan bir gemiye ..
Verdim cigara közünden mamul ateşi, kıçına...
Saldım, zaman okyanusuna ..
Çıra gibi yanarak yol aldı uzak kıyılara,karşı sahillere dünüm ..
Dünümde yaman çelişkilerim,gamlarım, korkularım , emellerim ..
Derin bir oh çekerek ferahladığımı hissettmekten kendimi alamamışlıklarla, mırıldanmaktanda geri durmadım hani'ya, laf aramızda ..
Bu güne dek dünüm ve yaşanmışlıklarım beni çıra gibi yakmaktaydı ..
Bugün verdim ben onları ateşe ..
Yakmak ve yanmak neymiş görüp,tadıp,yaşayarak öğrensinler diye ..
Dünüm bu günde yandı ..
Bu gün dünümden kurtuldu, geride zırnık iz kalmamacasına ..
Kurtuluşun adı buysa,kurtulmuştum eninde-sonunda ..
Bugün,dünümden en sonunda ..
Yandı bitti,kül oldu sonunda ..
Bugün yanan dün,dünümden kurtulan bendim ..
Yanandı,manandı,en sonunda kül olandı ..
Gülümseyişler arasında baktım bu günümden ..
Alevlerden,küle dönen dünüme ..
Yaşandı, bitti ve gitti sonunda ...
Yanan dün,arınan ben,kalan bu gündü ..
Bu gün, yok olan, dündü ..
Bu gün, dündü ...
Dünüm , bu gün alevlerle küllere gömüldü ..
Elimde-avucumda kala, kala kalan bu gündü..
Bu gün, dündü ...!
Bu gün, dündü ...!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Ereğli /KONYA
12/03/2018
Saat; 02_22

3 Ağustos 2020 Pazartesi


DİRİMİZE KATLANAMAYANLAR ...
Dirimize katlanamayanlar, ölülerimizden bile, itler misali titremecesine korkarlar...
Zira, bilirler ki...
Bir ölür , bin doğarız ölümlerde biz..
Ve,hep,dirilişin türkülerini söyler ,destansı öykülerini yazarız..
Unutmamalı ki ...
Ölümün şerbetini içenler bir gün..
Satılmış, alçak köpek soyları ...
Korkularının pençesinde, her gün, her gün ölürler ...
Ondandır ki,
Bizler halkların bağrında dirilirken ...
Onlar,ölü canlıklarıyla ..
Sözüm ona yaşamışlıkların da..
Hayatı ıskalayarak, sefilce ömür tüketen, dilsiz şeytanlar ..
Korkuların cenderesinde inim inim inleyerek ..
Korku ve kabus dolu uykuları haram olmuşluklarında ..
Korku korku,çığlık çığlık ,ağlayış ağlayış,sızlanış, sızlanış bölündükçe..
Kahr-ı gazaplıklarda lime lime olarak ölürler, içtikleri ağularla ...
Un-ufak olmalar da ,sürülüp-savrulurlar
Ondandır ki...,
Dirimize katlanamayanlar..
Ölülerimizden bile, itler misali titremecesine , korkarlar ...
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk / Edremit
05/03/2015
Saat:21_00

OLSA BÖYLE BİR OLANAK ....  BİZDE, MUTLU MESUTLARIN MENKIBESİNİ YAZSAK ..... Olsa böylesi bir olanak ile  şansımız, ortamımız ve gönüllerimi...