20 Eylül 2021 Pazartesi


 KORKU ......



'' - KORKU, İKİ YANI KESKİN BIÇAKTIR ..........!



Korkunun ayak izlerini, geriye dönük izlediğinizde, kişinin bebelik sürecine hatta zaman, zaman, doğum öncesine ana ve baba adayının dününe götürür ....

Korkunun genetik miras'lığı, pek çok bilimsel araştırma ve analize konu olmuştur.

Konuya o, noktadan bakıldığında tik ve korkunun kalıtımsal izler taşıdığı tarih ve zaman önünde bilimle ortaya konularak, gözler önüne serilmiştir.

Hayata ve insana dair her alanda, istisnaların olduğu gerçeğini göz ardı edip, yadsımamak gerekir.

Bununla birlikte, genelle ilgili '' - İstisnalar, kaideyi bozmaz .'' kuralını da, asla akıldan ve düşünceden ırak tutmamalıdır .....

Çok küçük yaştan itibaren, uyku düzensizliği ve agresiflik üzerine yoğun odaklı yapılan incelemelerde, elde edilen çok sayıda emare korkunun bebelik-çocukluk sürecindeki uyku düzeni yada düzensizliğiyle, duygu durumu bozuklukları, kabusa dönen rüyaların, ceninlikten bebekliğe evril'iş süreciyle ......

Ana karnında ,atadan evlada transferlerin gerçekliği kanıtlanarak, gün ışığına çıkartılmıştır .

Korkuya dair gerçek ve doğru sonuç,analiz ve hipotezle, hüküm için merdivene tırmanmak kadar, geçmiş ve hafıza denen kuyuya da ip sarkıtıp, ışık tutup, inmek gerektiği yadsınamaz gerçek, gereklilik hatta düpedüz zorunluluktur, zorunluluk ....

Korku deyip geçmemeli, geçiştirmemeleri hele, hele de asla üstü örtülmeye çalışılmamalıdır ............

Unutmamalı ki, Korku hayattan komaya, insanın mevtine sebep olacak kadar büyük risk ve yadsınamaz gerçektir ...

Mutlaka akılda tutulmalı ve hafife alınmamalıdır ki ...

İşin özünde ve gerçeğinde ...

Korku, asla ama asla sadece dağları, mezarlıkları, hortlak öyküleriyle, karanlıkları beklemez, korku....

Bedenleri, ömürleri ve canlı dünyasını da bekler ....

Korku, sudan, oyuncaklarla, masallardan tutunda, uyumaktan bile korku duymaya uzanan çok geniş yelpazede yer alabilecek, bilimsel gerçekle kanıtlanan olgu ve yaşanan, görülen realitedir .....

Korkudan değil, gerçeğin, gerekçesinin üstünün örtülmesinden, korkun ....

Üstünün, örtülmesinden korkun ......

Siz, siz olun, asla ama asla unutmayın ...

Korku, iki yanı keskin bıçaktır .....

KORKU, İKİ YANI KESKİN BIÇAKTIR ..........! 




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 




Immenstaad / Almanya  




20 / 09 / 2021 - Pazartesi 




Saat ; 08_30

19 Eylül 2021 Pazar


 RUH, BEDENDE, ESİRDİR ......!

Ölümle sona eren ebedi esaret ..... '' -Ruhun, bedendeki esaretidir ...! '' Doğumdan, ölüme ..... Beşikten, mezara, sürmecesine ..... Ruh bedende, esirdir ..... RUH, BEDENDE, ESİRDİR ......! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Almanya 19 / 09 / 2021 - Pazar Saat ; 22_30


'' - Aşkın hikayesini, durmaksızın feryat eden, bülbüle değil .......

     Sessiz,sedasız can veren, pervanelere sor ......


                                                                                 Hz.Mevlana 




AZAPLAR ÇARMIHINA, GERİLİ BEKLEMEKTEN ....



Kimsesiz, sessiz, sedasız, Sela'sız - çansız, duasız-ağıtsız, en önemli ve anlamlısı da riyasız, gömdüm ölü canlığımla, ruhumu, dünümü  ........

Değil konu-komşunun, yabancı kimselerin, senin bile bihaberliğin de ........!

Tattığım huzur, yaşadığım sükun,  bir itiraf ve yüzleşip-aklanma duruşmasının iç huzur'uydu .....

Yıl yorgunu-zaman ve hayat vurgun bitap bir ömrün, bedenin son kalıntıyla, izlerini gömdüm, gönlümün ve ömrümün, topraksız mezarına .....

Geride, soğumaya yüz tutan bir kaç damla göz yaşıyla, kanı çekilmiş solgun, titrek dudaklara gömülen dişlerin, ala kanlı izleri kalmacasına .....

Hayatın en tuhaf iki anı .....

Ölüme üzüntü ve doğuma sevincin, kalıcı olmamanın kurbanlığın da ki yavanlığında, anlara sığıp, zamana gömülerek hemen, hemen tamamen  unutuluşu'dur...

Adeta bunu yaşadım, bu anlarda .....

Hep sormuşumdur, unutmanın güzelliği neden burada gizli ve niçin böyle çarpıcı ve albenili çıkıyor ortaya ?

Sorumla, sürüklendiğim yanıt arama kulaçlamaları esnasında, fark ettim ki ....

Eğer, unutmalar olmasa, insan cılkı çıkmış gardorap yahutta içindeki kokuşmaları dışa taşan, küf kokulu, enfeksiyon ve hatta ölüm saçan,çürümenin eşsiz kanıtı külfet abidesi 

değil sadece istenmeyen, dahası tiksinilen, sandık olup çıkardı .......

TİKSİNİLEN, SANDIK OLUP, ÇIKARDI .....!

Dün geceyi dinledin mi serin ve sessiz karanlıkta ilettim sana ömrümün ve ruhumun taşkınlıklarını ?

An oldu, göz yaşıyla ıslanıp, an geldi sigara dumanında ve sarhoşluğun alkol kokusunda kendinden geçmenin izlerini, bağrında taşımacasına ....

Ulaşır ve ererse sesim, iletim dokunursa yüreğine, yıldızlara yükle gülüşünü, yolla bana ...

YILDIZLARA YÜKLE GÜLÜŞÜNÜ, YOLLA, BANA ....!

Unuttuğum tebessümleri hatırlatmakla yetinmeyip, gülüş güzelliğinin sıcaklığıyla yüreğimin, ruhumun ısınmacasına ...

Çoğalan özlem ve tarifsiz sabırsızlıkla, bekleyip, gözlüyorum, bilesin ki ..........!

Çünkü, yılların vurgunluğunda yoruldum, azaplar çarmıhına, gerili beklemekten .......!

AZAPLAR ÇARMIHINA, GERİLİ BEKLEMEKTEN ........!



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 




Immenstaad / Almanya 




19 / 09 / 2021 - Pazar 




Saat ; 20_54

18 Eylül 2021 Cumartesi


 

MASUMİYETİMİN IRZINA GEÇİLMİŞLİĞİN DE ..............!

 

 

<< - ESKİDİKÇE DEĞİL, EKSİLDİKÇE YİTENLİĞİMLE, ÇOĞALIR HÜZNÜM ......! >>

 

 

Eskidikçe değil, eksildikçe yitenliğimle, çoğalır hüznüm .....

Hicran aşinalığım, mutsuzluk alışkanlığım olur ....

Hayatın tadını-tuzunu alamamış lığım da, kaçar keyfim ....

Gölgeler çoğalır, feri yiten göz bebeklerimde .....

Korkunun, SUÇUN (!), facianın ayak izleriyle, kanıtları ve yaralarıyla, iç acıları çoğalır, KİRLİ, ATIK, EKSİK ÖMRÜMDE ......!

KİRLİ, ATIK, EKSİK ÖMRÜMDE ......!

Bulur, bulmaya, elbette gönlümle, ruhumda dengini, tesellilerinin .....

İşe yaramaz, para etmez olmuşluğun da ......!

Değil usuldan, usuldan ve çaktırmadan ....

Aksine en çevik hallerde ve apansız, üstelik göstere, göstere kırar kirişi sevinçlerle, umutlarım,dahası kırık-dökük de olsa, son kırıntı lığın da hala benle diye teselli bulduğum yarım-yamalak mutluluk esintilerim ....

Bez bebeği, topaçı, uçurtması, hasılı sevinçleriyle-gülüşleri çalınmış çocuklar gibi zedelenen, talan ve harap-türap edilen masumiyetlerimde ......

Hoyratlıklarla, öfkeler ve hoş görüsüzlük boy atar, ayrık otları, yahutta, dikenlerle, buturak otları misali, sarar-kuşatır bedenimi ve ruhumu ...

Görünmezlik lerin de ve hünerliklerin de musallat olan acımasız haramiler, talan ettikçe o, güzelim çocuk ömrümü ...

Ben yiterken, bende, beni mahveden insan müsvettelerine benzeyen, hilkat garibesi ucubelikler peydahlanır ...

Ölürken o, masum ve sevecen ben, doğar yerime .......

Nefret bileyen, kin çoğaltan, intikam ateşiyle yanıp-kavrulan, mutsuz, ölü can .......!

MUTSUZ, ÖLÜ CAN .....!

Korkum o 'ki, bende çalan-çırpan, talan ve mahveden benim katillerime döndükçe ben, MASUMLAR VE MASUMİYET YİTİRİR ......

Mutsuzlar ordusu çoğalır, çoğaltanlardan olmanın kiriyle, vebali .....

Arsızlıkla, sırnaşıklıklar da ömrüm, utanç abidesi, bedbahtlık aracı, netameli ömür olup çıkar ....

Çalına, çalına güzelliklerle, en insani değerlerim, acımasız hırsız büyür içimde ...

Suçlunun ve katilim in, bilinen meçhullüğün de .....

BİLİNEN MEÇHULLÜĞÜN DE .....!

Dahada ACISI, KORKUNCU VE ÜRKÜTÜP, DÜŞÜNDÜRÜCÜSÜ ......

Sırf birilerinin ve dahası onu besleyip, ondan güçlenen KAOTİK ERK'İN, işine gelmediği için yakalamayan ....

Kanlı-kara düzenin canavar, katil, cani dişlileri içinde, musumiyetim .....

İç, hiç ve linç edilirken, seyirci kalan, iyi yüzlü hatta yüzsüz mü yüzsüz bakan körlerin, riyakar bakışlarında, mağdurluğuma inat.....

Sorumlu, suçlu yine ben olurum .....

PROVOKATÖRLERİN İŞGÜZARLIĞIN DA Kİ, HUMMALI, KASITLI İŞ BAŞLARINDA KIYILIRIM LİME, LİME ....

ÇİFT HATTA ÇOK KERE ÇEKİLMİŞ, KIYMADAN DA İNCELİKLERDE .....

Hasılı anlayacağınız, hem kurban, hem suçlu ....

En kötüsü de, gün gelir bende tiksindiğim o, suç makinaların dan birisi, hatta .......

HATTA, KİM BİLİR BELKİDE, EN AZILISI VE AZMANI OLUR ÇIKARIM, MASUMİYETİMİN IRZINA GEÇİLMİŞLİĞİN DE ........!

MASUMİYETİMİN IRZINA GEÇİLMİŞLİĞİN DE ..............!

Ondandır, ısrarla, vurgulayarak, üstüne basa, basa, altını, çize, çize demem, yazıp-çizmem,

feryat-figan haykırışım ........!

Eskidikçe değil, eksildikçe yitenliğimle, çoğalır hüznüm .....

<< - ESKİDİKÇE DEĞİL, EKSİLDİKÇE YİTENLİĞİMLE, ÇOĞALIR HÜZNÜM ......! >>

ÇOĞALIR HÜZNÜM ......!

 

 

 

 

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

 

 

 

Immenstaad / Almanya

 

 

 

18 / 09 / 2021 - Cumartesi

 

 

 

Saat ; 08_08

17 Eylül 2021 Cuma


 

İNSAN SAYSAK, NE YAZAR ?

 

'' - ÇIKAN VAR MI, İŞİN İÇİNDEN ?

ÇIKAN VARSA, AŞK OLSUN, BERİ GELSİN, BERİ ......''

 

 

Sözün bittiği yer ve hallerle, yüz yüzelikler de, debelenip, kubur da bok solumayı, hayattan sayıp .....

<< - KARINCAYI DÜZECEN, BELİNİ İNCİTMEYECEN  ! >>

Demeleri ve yaklaşımlarını iş, hayat ve davranış biçimi yapmaları, sineye çekip ....

İNSANLIĞIN ŞANINDANDIR, sayma edepsizliklerini sıradan vakaa-yı adliyelik olaylar görüp, geçiştirmeleri, adeta .....

Hayatlarımızın uzantısı ve hatta daha da ayıbı, ayrılmaz parçası yapıp çıkar hale gelmişsek ...

Koku ve kokuşmalar burun direklerimizi kökten kırmak, helak etmesi yerine, alaladeliklere batmışlığımızla, teneffüs ettiğimiz hava olup çıkmışsa ......

Daha da vahimi .....

İş lafa gelince, mangalda kül bırakmaz kesilerek ....

Laf ola, beri gele de .....

En abartılı hallerde

Kendimizi kandırmaların makaralarını, bobinlerini sarmaları sürdürmüşlüğümüzle ...

Hemen, her zaman ve hep yaptığımızı yapıp, bok yemeye tövbe etmemeyi inatla sürdürüp, zararın neresinden dönersek insanlık ve kardır şuurunu hayat şeklimiz yapmamaya yeminli  ...

Hayatı ....

Ye, iç, sıç, yat uyu,, kalk büyü, yavanlığına ve sığlığına indirgeyip, sıfırlamaya tutsak ediyorsak ....

Üstelikte ....

İddia ettiğimiz gibi ........

'' - BİZ, GERÇEKTEN İNSANSAK .....! ''

İş icraata, gerçeğine ve hayatla, kendimizle yüzleşmeye gelip-çattığında .....

<< - İçimizdeki paçavraları ve paçavracıkları ayıklamak yerine ..........! >>

'' - ÇEVİR KAZI YANMASIN HALLERİNDE ...! ''

İşimize geldiğince davranıyor ve bu tavrımızı ısrar, inat ve bağnazlıkla sürdürüyorsak .....

Kendinden eminlik'le, bilesin ki .....

<< - DEMEK Kİ, PAÇAVRALIK YUTMUŞ - insanlığı -  ... >>

Hallerin ve hallerimizin böyleliğin de,  yani düpedüz pespayelikle, pürmelal de debelenmeleri .....

İNSANLIK (!) diye yutup, yutturuyor'sak ..... ......

Ahkam kesmelerle, kılıf aramaları, lafla peynir gemisi yürütmeleri ......

İŞ VE İNSANLIK ....(!)

KENDİMİZİ .....

İnsan (!) SAYSAK, NE YAZAR  ?

İNSAN (!) SAYSAK, NE YAZAR  ?

Ateş düştü mü içinizle, eteğinize ?

Çıkan var mı, işin içinden ?

ÇIKAN VAR MI, İŞİN İÇİNDEN ?

Çıkan varsa, aşk olsun, beri gelsin, beri ......

ÇIKAN VARSA, AŞK OLSUN, BERİ GELSİN, BERİ ......

 

 

 

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

 

 

 

Immenstaad / Almanya

 

 

 

14 / 09 / 2021 - Salı

 

 

 

Saat ; 23_11


 

NE'DE ......

PAHA BİÇİLMEZ, BULUNMAZ HİNT KUMAŞ'LIĞIN KALIR .......

 

 

Olanca gayretkeşliğine, çabana inat ....

Her baktığımda, gözlerine sinen hüzünleri fark edip, görüyorsam .....

Kat, kat indirmeye yada çekmeye kalksan da gözlerinin perdelerini .....

Gizleyemezsin, yüreğinle, ruhundan taşıp, gözlerine vuran elemlerini .....

Yutuluyor'san  elem girdaplarında ....

İçin, için yer bitirir, tüketir ömrünü ....

Beden ve ömür otağına musallat olan, kederin güveleri ....

Değil mi ki, dertler ve hüzünler, esir almaya koysun ......

İflah etmez, ondurmaz asla seni ......!

Döndürür, delik-deşik olup, eskimiş, ahı gitmiş, vahı kalmış, çıfıtı çıkmış paçavraya .......

Ne ipekliğin, empirmeliğin ....

Ne'de, paha biçilmez, bulunmaz, Hint kumaş'lığın kalır ...

NE'DE ......

PAHA BİÇİLMEZ, BULUNMAZ HİNT KUMAŞ'LIĞIN KALIR .......

 

 

 

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

 

 

 

Immenstaad / Almanya 

 

 

 

17 / 09 / 2021 - Cuma

 

 

 

Saat ; 13_40


 DESİN, BANA .....!

Şu dertler küpü, kirlere bezenmiş ..
Hüzünlerle, buruk,kırık-dökük sevinçlerin ...
Sarmallıkda, hatta, kör düğümlük de iç, içe geçtiği, kocaman şehirde ..
Kalabalıkların çoklukla, üç maymunluklara ve deve kuşluğa özenen ..
Niteliği yitirmiş, yığın,yığın kalabalıklarının ..
Şu üst, üste dizilerek, adeta ..
Ha, yıkıldı, ha yıkılacak hallerde ..
Üstünüze, üstünüze abanan...
Demir ve beton karışımı gövdeli...
Plastikle, ruhları iğdiş edilmiş apartmanlarına tıkışıp, tüneyen ...
Karakter erezyonunda, bitip-tükenen ..
Yığınlar sürüsüne dönmüş kalabalıklarının, bakar körlüğünde ..
Çığ gibi büyüyerek, beni lime,lime edip yutuşuyla ..
Sokakların ve duyarsız yığınların orta yerinde, devrilip kalacak hallerde ..
Adeta, su almalarda.....
Ha battı-ha batacaklar da, yalpalayarak giden...
Dilenci vapurlarından da, beterlik de ..
Ayağımda ki görünmez prangaların, tonlarla bile ifade edilemeyen sınırsız ağırlığının, beni iyiden- iyiye mecalsiz koyup ...
Toprağın, yedi kat dibine çekmelere kararlılıkla asılarak, bitap düşürmüşlüğünde ...
Kapılarının önüne.....
Ya da, üzerilerine devrileceğim korkusuyla olsa gerek ..
Panjurlarını, çifter kat kapatıp ..
Kapılarını, ekstra kilitlerle takviye etmecesine, zırh gibi kitleyip kapatmış'lığında ..
Yalnızlıklarda, sonuma adımlamayıp da ne halt edip, ne herze yiyeceğim ????
İçinizden biri, çıksın da desin, bana ..
Desin, bana ..!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Immenstaad / Almanya
17 / 09 / 2017
Saat ; 23_03

13 Eylül 2021 Pazartesi

ÖMRÜM VE RUHUM HÜZÜN SARNICIYSA .... 
 Diyorlar ki, sıkça, adınla tezatlıklar'dasın ......
 '' - Adın, Güler, oysaki her halinle gülmelere, sevinçlere hasret, elemlere ve göz yaşına aboneliğin aşikar ..! '' 
Acı, acı tebessümden başka ne gelir ki elimden .... 
Adım, Güler olsa ne yazar, tufalara gelmişsem doğdum, doğalı, hayatın bağrında .... 
Hele kide ..... 
Ömrüm ve ruhum, hüzün sarnıcıysa ........ 
Kurmalı bebekler misali Pollyannayı, şirinleri oynamak ve rol kesmekten başka ne anlama gelir ?
Sırf, gülmüş olmak için gülme adına, bir yerlerimi yırtmaca'sına ..... 
Gülüyormuş gibiler de, pişmiş kelle misali sırıtışlar ........ 
Olsa, olsa gerçeği alalamak yada yok saymak ve kendimi, çevremi kandırma ahmaklığı olur ....... 
Gülme adına, pişmiş kelle misali sırıtışlarla, kendime ahmaklığı'mı reva görüp, çekeyim mi sineme ? Dedim ya ....... 
Ömrüm ve ruhum, hüzün sarnıcıysa ........ 
Riyakarca sırıtmak, neyime ?
Yoksa, durduk yere ... 
Ahmaklığı, reva'mı göreyim kendime ? 
Ömrüm ve ruhum, hüzün sarnıcıysa ........ 
ÖMRÜM VE RUHUM HÜZÜN SARNICIYSA ....... 

 Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
 Immenstaad / Almanya 
 13 / 09 / 2021 - Pazartesi 
 Saat ; 11_00

12 Eylül 2021 Pazar

AYAZA KESİP, ÜŞÜYÜNCE YÜREĞİM ........


DONA KALIR  DÜŞLERİM ......


'' - RUHUM YOKSUNLUK VE YİTİKLİK DE PARALANIR ......! ''


Çilenin, azabın, kahrın, gayya kuyularında .....

Unutur sevinçleri, mutluluğu .......

Küf tutar, mutsuzluğun, köhne karanlıklarında ........

Iskalanmışlığın hüsranların da, çürür için, için ......

Yazık olur, yazık .....

Diş-tırnak, hayata tutunma savaşında, harcadığı emeğe, çabaya, güce ve zamana ....

Durup-düşününce fark eder, insan .....

Toprağın bağrı, hüsrana kurbanların ölü bedenleri ve mezarlarıyla dolu .......!

Ondandır  ......

<< - HER KİM, KULAK KESİLEREK DİNLEYE BİLİRSE, TOPRAĞIN DERİNLERİNİ .......

Dünyanın yalan'lığın da, hayatın yaşanmış'lığında, gerçeğin yadsınamazlıkla  hayatı ve ömürleri, bedenleri, ruhları kuşatmış'lığın da .......

KEŞFEDER, HÜZNE KESEN BEDENLERLE, ÖMÜRLERİN DİNMEYEN YÜREK SIZILARINI, TALAN ACILARINI .....

Derler ki .....

'' - Kır çiçekleri, toprağın ve bağrında'kilerin hüznüne dil olur, renk, renk açmış'lığın da ......

Kır çiçeklerinin, bıkıp-usanmadan ve doğallığın da , doğaçlama var oluş süreçlerinde, ölüp, ölüp dirilişlerin de saklıdır ......

Toprağın ve bağrında yatan toprak olan TOPRAĞIN VE BAĞRINDA YATIP TOPRAK OLAN ÖMÜRLERLE, BEDENLERİN ....

Çileli ömür öyküleriyle, dinmek nedir bilmeyen yürek sızıları, ruhlarının dokunaklı iniltileri,

toprağın derinlerinden kopup gelen uğultu ve iniltiler .......

Hayatla- ölüm arasındaki gelgitlerde, yaşadıkları sarsıntının dillenişi ...... 

Adeta, ete-bedene kavuşmasıdır .....

Gözle görülüp, yaşanan, heyelanlar, depremler acıları tazelerken, unutulanların da yad edilmesine sebep olur, kapı aralar, fırsat yaratır, fırsat duyarlı ömür ve bedenlerde .....

Toprağın bağrındaki HAŞRÜ NEŞR DE, dağılan ölü bedenlerde, yeni hayatların fışkırması

dünyanın, hayatın ve insanlığın bağrındaki gizemli ve bir o kadar da girift döngünün, kusursuz işleyişinin eseri ve ürünüdür, ürünü ......!

Öyle ki, bu muntazam döngüde, nice nadide ve paha biçilmez dahası emsalsiz değerler, nesne ve kimi objeler, toprağın bağrında saklı'lığın da güvenle ömür sürer .....

Kimisi, ELMAS'LIĞIN DA GÖZ KAMAŞTIRIRKEN .............

Kimisi, KÖMÜRLÜĞÜNDE YANAR ALEV,ALEV, KÜLE-TOZA, DUMANA KESMECE'SİNE ......!

Sırlar misali ......

Toprakta, saklar bağrında, hayata dair gizemli emareleri, var oluş öyküsünün kalın sır tabakasıyla kuşatılmışlığın da, bırakın günleri, yılları, asırlardır aydınlatılmayı beklemişlikle,gün yüzüne hasret'liğin de ............!

Tıpkı ......

PAHA BİÇİLEMEZ BİR FOSİLDE, MİLYONLARCA YILIN SIRRININ SAKLANIŞI GİBİDİR ....!

TOPRAĞIN BAĞRINDA, HÜZÜNLERLE, HAZLARIN, ELEMLER LE, SEVİNÇLERİN İÇ İÇE GEÇMİŞLİĞİN DE ASIRLARDIR, GARİBİM TOPRAĞIN ÇEŞİTLİ VE SAYISIZ TETİKLENME GİRİŞİMİ YAŞAYIP, ATLATMIŞ'LIĞINDA ....

 HÜNERLİ VE EN YALIN HALLERDEKİ SAKLANIŞ'DA, ÖMÜR SÜRÜŞÜ .....

Mucizenin ta kendisi değil de, nedir ?

Var mı, bunun başka izahı .......

Onun içindir .............

SIRLAR ......

HAYATIN, ÖLÜMÜN, HAZLA, HÜZNÜN, SEVİNCİN, ÇAĞLARLA, İNSANLIĞIN ANAHTARIDIR, ANAHTARI .......!

Dahası .......

ÇÖZÜM BEKLEYEN, DEVASA ŞİFRESİDİR, ŞİFRESİ .....

BOŞUNA DEĞİLDİR

<< - SIRLAR, HAYATIN ŞİFRESİNİ SAKLAR ......! >> Demeler ....

Bu salt akla en yatkın olan değil düpedüz, gerçeğin ta kendisidir .....

Ta, kendisi ........!

Sırlar, hayatın şifresini saklar .........!

SIRLAR, HAYATIN ŞİFRESİNİ SAKLAR ....

Bilesin ki, sebebi budur ......

Böylesi hengameler girdabında yutulmuşluğumda, üşüşünce hayata dair bilinmezliklerle, sırlar,  durduk yerde, ömrüme, bedenime, ruhuma ...

Dirisine, ölüsüne aitliğinde, onuda geç, spekülasyonda bile, kayda değerdir ve anlam, ifade eder, içerik ve bir o kadar da, değer taşır, değer ..... 

Bunların sağanağında yazda zemheriyi yaşamacasına titrer, içim-dışım hezeyan, telaş ve hatta abartıyla çoğalan korkuluğuyla ....

İşte tamda bu esnada, bu tetiklenmenin pençesinde debelenmeler de .....

Ayaza keserim, ayaza, toprağın meçhul derinliğindeki, sırlar sarmalında .....

Bilesin ki, budur sebebi ......

<< - Ayaza kesip, üşüyünce, yüreğim.....

Dona kalır, düşlerim .......! >>.

Ruhum, yoksunluk ve yitiklik de paralanır .....

AYAZA KESİP, ÜŞÜYÜNCE YÜREĞİM ........

DONA KALIR  DÜŞLERİM ......

RUHUM, YOKSUNLUK VE YİTİKLİK DE PARALANIR ....




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ




Immenstaad / Almanya 




11 / 09 / 2021 - Cumartesi 




Saat ; 21_35

 

11 Eylül 2021 Cumartesi


 ARKASI ......

GÖK GÜRÜLTÜLÜ, SAĞANAK YAĞIŞ GÖSTERİYOR .......... 



Bakarken toza belenmiş, örümcek ağına esir düşmüş, kırık ayna eskisine, kulaklarında Aşçı başı Beşir ustanın .......

Yeri- göğü kaplayan gümbür, gümbür kesilen o, davudi gür sesiyle .....

Çürük Mürdüm eriğine dönüp, mora kesmiş dudaklarından dökülen .....

Hasret dolu, Çukurova kokan soluğuyla, sesi yankılandı ....

<< - De, git babam, uzun etme, kurban .....

Öte git, önünü-ardını hiç karıştırma, eşip-deşme yaramı, açma gönlümün kırık-dökük kapısını ...

Zapt edemem .....

Dillenir, ören eskisine dönmüş, virane ruhum ......

Ona ayak uydurup, taşarsa yüreğim, önünü alamam, bak bilesin .....

Çünkü ......

Halim, hal değil .....

Burnumun direği sızlıyor, her bir yer hasret, hasret, ÇUKUROVA kokuyor ........

Dürtme, zorlama, gelme üstüme, üstüme  .....

Arkası ....

Gök gürültülü, sağanak yağış gösteriyor ......! >>

ARKASI ......

GÖK GÜRÜLTÜLÜ, SAĞANAK YAĞIŞ GÖSTERİYOR .......... 




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 




Immenstaad / Almanya 




11 / 09 / 2021 - Cumartesi 




Saat ; 03_55

  ÖMRÜMÜN DEFTER-İ KEBİR-İ'Nİ, HAYAL-İ SÜKUTLARDA ÇOĞALAN , KAHIRLA ....... SESSİZLİKLE YAĞAN, SİTEMLE ..... ELEM TEBESSÜMLERİNDE KAPA...