22 Mayıs 2017 Pazartesi


UCU, GECEDE SAKLI ....!

Kainatın, hayatın, akıp giden zamanın ...
Yıllara, yorgunluğa, ölüme yenik insan ömrünün ....
Gerçekteki, yalanın ....
Ölümdeki, gizemin ...
Tebessümdeki, ışıltının ...
Gülüşte gizlenen, hüznün ...
Gözdeki perde ardında saklanan gerçeğin ....
Keşfe soyunulan, sırların, labirentlerin ...
Yürekteki, karmaşanın ...
Akıldaki, çetrefillerin ...
Ruhlardaki, gel-gitlerin ....
Sırlardaki bilinmezliklerin ...
Yanıtsızlıklara tutsak, soruların ...
Uykulara hasret, elemli gözlerin ....
Korkuların, evhamların, sevinçlerin, kahkahaların ....
İnsana dair muammaların, kaçamakların, ayak oyunlarının ....
Çöl ve zaman kumlarına saklanan, börtü-böceğin ...
Kendine ölümü tattıran, akrebin ...
Yılan ağusuna sinen, ölümün, elemin ....
Umutların, beklentilerin ...
Hüsranların, acabaların, keşkelerin ....
Hasılı ....
Zamanların ve çağların ....
Karanlığın, aydınlığın ...
Yıllara ve ömürlere sinen, yorgunlukların ...
Buğulu gözlere tüneyen ......
Kaçamak ve hüzünlü tebessümlerin ....
Bildik ve bilinmedik nice sırrın özü, göz yaşında saklanan tebessüm ...
Tebessümde sırıtan, derin hüzün gibi ...
Bedendeki, canın ...
Candaki, ruhun ...
Ruhtaki, nurun ...
Nihayetinde, hayatın özü ...
Bilinen ve bilinmeyen yüzü ...
Tıpkı ...
Karanlığın bağrında doğan aydınlık gibi ...
Gündüzün anahtarı, gecede ...
Aşkın sırrı, okun ucunda ...
Ok, gecede ...
Ok misali ....
Muammaların ucu, gecede saklı ...!
Muammaların ucu, gecede saklı ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

22 / 05 / 2017

Saat ; 08_22

8 Mayıs 2017 Pazartesi


AKLININ FOTOĞRAFI .....,

Bedenlere,ruhlara,ömre ve zamana sığmayan ..
Hatta, çağların, derin karanlık dehlizlerinden taşıp, gecene ve uykuna ağan.
Korkunun, alaca karanlık renklerinin, şalına bezenen ...
Yarattığı o, dayanılmaz çekim gücü ve albeniyle ..
Adeta, seni mıknatıslayarak, beden kafesinden canını,aklını ..
Gönül dünyandan, ruhunu çalan ..
İçini karartmakla kalmayıp, tepeden, tırnağa tarümar eden ...
Değil sadece dününü, bu gününü ..
Ömrünü, dip- kapı, yarınını, tümüyle çalan ..
O, dayanılmaz muammalar atlası, kaotik, çetrefilli aklının fotoğrafı ....!
Hükmederek sana, sürükledi, girdaplara ..
Alaca karanlık kuşağının, ürküten coğrafyasının, derinliklerine ....!
Bulayarak ömrünü vahşete, kaosa, kana ..
Yarattı, masum bir bebeden ...
Ucube, hilkat garibesi, canavar, ölüm makinası ...
Boyattı sana dünyanı ve insanlığı ,evreni kana ...
Döndün, ölüme ve kana doymayan, bir caniye ..!
Sürükleyerek seni sevgisizliğin çoraklığına,çöllerine ..
İçindeki bebeyi ve seni döndürdü Azraile ..
Ne silinip, yok olmak bildi ..
Ne'de dur durak, aklının fotoğrafı ..
Onun kasırgasında, olup çıktın çılgın mı çılgın, bir yeni Drakula ..
Bir senin karanlığın, birde döktüğün kanın, allı-morlu rengi vardı ..
O meçhul ve gizemli fotoğrafta ..
O fotoğrafa, tapınmışlıkla ....
Çıkmışlığınla elden -avuçtan,şirazeden, boğuldun yıllardır, kana ..!
İnsanlığa utanç, çağlara elem, tarihe ibret vesikası olup çıktı ..
Aklının fotoğrafı ....!
Aklının fotoğrafı ....!


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

08 / 05 / 2017

Saat ; 06_40

10 Nisan 2017 Pazartesi


SUDUR , İNSAN ...!
'' - Biliyor'musun, duyuyor'musun ? ''
Diye başlar çoğu fısıltıyla yada için, için başlayan konuşmalar ...
İnsan en çok kendini ve sessizliğini dinler ..
Hayatlar,solukla başlar, ve biter o, son solukla ..
İki soluk arasına, kocaman ömür, ömre, ömürler ..
Gizemler, ilişkiler, sorular, yanıtlar, bilinmeyenler ve beklentiler,yaşamışlıklar sığar ..
Bir damla sudan başlar, insanın ve insanlığın öyküsü ..
Bürünürken ete-kemiğe ..
Zaman sarar-sarmalar ömürleri ve ölümleri ..
Zamanın, hep akreple- yelkovan arasına sıkışıp kalmışlığında ..
O ilk adımı kim bilir,kim hatırlar,kim unutmaz ?
Hayatın,yaşanmışlıkların ve ömürlerin iç, içe geçmişliğinde ..
Bilirmisin ?
Hayat, dürtüdür özünde ..!
O dürtülerden biriyle, düşün ve sor kendine ....
O albeniler abidesi, rengarenk, muhteşem kelebekte ...
Minicik kurtçuk değil'midir, hayatının başlangıcında, eninde-sonunda ?
Kelebekte, kurtçuk değilmidir ?
Sor ve düşün ...
Hayat, aşk ilmeğini boynuna geçirince ...
Melek iken, şeytan ..
Şeytan'san, melek ...
Akıllı ve üstelikte iyiden, iyiye akıllıyken, deli-divane ...
Deli-divaneyken, veli kılar, insanı ..!
İnsansan, özünle- sözünle ...
Mevlananın ışığı,ruhdaşı, yoldaşı, Şemsliği bağışlar, sana ..
En cömertliği ve sevecenliğiyle ..
Yeter ki, kıymetini bilen ol sen, sana bahşedilenin ...!
Sor kendine, ateşte yok'mudur nur'da, felakette, şifada, belada ?
Tıpkı, su'da da olduğu gibi !
Sor kendine, kendinle içsel hesaplaşmaların ve yüzleşmelerinde ..
Kelebekte, minicik bir kurtçuk değilmidir özünde ?
Kelebekte, kurtçuk değil mi?
İnsan, aşkın kaynağı ve meyvesiyken ..
Üstelik, aşk evrenin ve hayatın, özüyken ..
Çoğu kez, gerçek ve geçerli olmayan sebeplerle ...
Asıllı-asılsız, astarsız düşüncelerle ...
Neden katleder ve yok kılar, yine, kendi yok eder, aşkı ?
Kıyarak hayatlara.!
Talan ve tarumarlıklarda telef ederek emekleri, güzellikleri ve ömürleri ..!
Düşün bir an, sor kendine ..
Kelebekte, kurtçuk değil'midir, özünde ?,
Ve sar, zihninin makarasını, biraz geriye ve çokça ileriye ..!
Sorarak kendi, kendine..
Düşünceler gel-gidinde, ömür tüketmişliğinle ..,
'' - Saçma -sapan, onca yaptıklarına rağmen ...
Maskelerin ardında çokça naif bir yürek ..
Korkan bir ruh ..
Duygu kaynağı, sevgi pınarı bir kişilik ve kişi yok'mu dur, aslında ?
Şu, minicik masum mu masum, soruyu yanıtla
'' -Sen kimi bulursun, içindeki seni aradığında ? ''
Ve, bil ki ..
Her kayıp ömür öyküsünde,yitik bir kahraman vardır, daima ...!
Hayatın sana dayattıkları, kazandırdıkları, bahşettikleri ..
Senden çaldıkları, ışığında ..
Düşün, sor ve yanıtla ..?
Her kelebek, kurtçuk değil mi sonunda ?
Ve, insan bir katre su değil mi aslında, eninde -sonunda ..
Asla ama asla, unutma !
En müstesna, en albenili ve muhteşem kelebek bir, kurtçuk ...
Bir damlalığın da, sudur insan ...
Sudur insan !
Unutma.....
Hiç bir şey, göründüğü gibi değildir, asla ..
Hiç bir şey, göründüğü gibi değildir, asla ..


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Friedrichshafen / Almanya
09 / 04 / 2017
Saat ; 22_54

  YARIMSIN …. Hayatın sana oldum olası cömert davranıp … Yediğin önünde, yemediğin ardında, bal-kaymak bir hayatı sunmuşluğunda … Oldum olas...