2 Mayıs 2024 Perşembe




 İŞTE, SIRF BUNUN İÇİN .....,


'' - UZAKTAN BAKARIM ......! ''

Yaklaştıkça, yada yakından bakmaya kalkınca ....
Tüm acımasızlığı, heyheyliği daha da acısı ve ürkütüp, iç acıtanı halleriyle ...
Hüzünlerimi, kabus boyutuna erişmiş, devasa korkularım karşılar ...
Yitik ve naçar birini, yemeye yeminli, kararlı kana susamış, aç kurt sürüleri misali kuşatmacasına ...
Dünümün karanlık yitikliğinde ...
Yarınımın meçhullüğünde, hatta ...
Yoklukla yüz yüzeliğin de .....
'' - Korkunun, ecele faydası yoktur . '' Gerçeğini bilmeye, çok iyi bilenliğim de ...
Buna karşın, yine de kendimi böylesi hezeyan ve kabus kasırgalarından kurtaramamış lığımın aczi ve ezinciyle ....
Aksini düşünüp, yürekten istesem de ...
Bunu yapamamış lığın tarifsiz acısı ve içimi kemiren, ölümcül sancısıyla kıvranışların pençesinde, ömür eskitip, gün tüketmiş liğim de
İşte onun için, çok isteyip te, başaramamanın uçurumlarında savrulup, yerle yeksanlık da paralanmış lığım la .....
Ateşli gençlik tutkularımın, doğum yeri ve ölümsüz simgesi, ömründen, ömürler çalan o kente ....
Yaklaştıkça, uzaklaşan güzelliklerimi yiyen o gizemli CANAVARIN hortlayıvereceğini düşünmelerden, kendimi alamamış lığım da ...
Yaşamaya başladığım seyrime nöbetlerimin helak etmişliğinde ..
Değil, gidip-görme, yakından görmeye çalışma fikrimin, ilk kıvılcımlarında ......
Kinin'in para etmediği Sıtma nöbetlerinde, zangır, zangır sarsılmalara yenilmişliğimde ......
Korkularıma yenilmişliğimle, uzaktan bakarım, uzaktan ....
Tozunda-toprağında, yazında-kışında, kaldırım, yorgun geceleri içe, içe serkeşle şen .....
Yetmedi serkeşlere, bencileyin adı var, kendi yoklarla, ölü canlığa dönercesine yitmişlerle,
yarınsızlık öyküleri benliğine kazınan biçarelere mekan yada mezar olan sokaklarında, kaldırımlarında .....
Hatta, değil fakir fukara mekanı varoşlarının, en şatafatlı, merkezi kesimleriyle ....
Şehrin göbeği denen tumturaklı insanlar tüneği , beton tabutlarla güzelliği çalınan, o canım albenili semt ve mahallelerinde .....
Yamana, yamana ,eskimiş düğüncü bohçasına dönen, delik-deşik halleri sineye çeken .....
Kırık - dökük asfaltlarının altında, zift kokularını yuta, yuta .....
Dünümün, savruk gençliğimden izlerle bezeli, yitik ömrümün kalmışlığında ......
Benden izlerin cirit atmalarının ruhsal sarmallarında, içmeden sarhoşlukların kamçıladığı kayboluşlarımın ayak sesleriyle, izlerini hissetmişliğim de .....
Beni, ben kılıp, bu hallere sokup, sünepeliklerin kölesi, utançların, ezinçlerin efendisi yapan ...
Yitmeyen acım, dinmeyen sızım, yasaklı sürgünlüğümde, mülteciliği bile reva görmeyen ....
Karanlığında ömürler yutan, o ışıklar abidesi, haşmet simgesi kente ......!
Uzaktan bakarım, uzaktan .....
Yenemediğim korkularımın pençesinde, yaşayan ölü lük te sefilliği içmişliğimde ...
Beni, benden çalanların toplamının temcilcisi, simgesi bu şehrin ...
Tükenmişlik sendromu ve gerçeğiyle, hiç üşenmeden emek, emek, zerre, zerre beni beze mişliğinde .....
Korkularım baki, ben fani hallerimle, hayat çukurunun dibini görmüşlüğümde ...
Ama ...
Ama ..
En çokta kendimle yüzleşememişliğim ve öz güvensizliğe yenilmişliğimde ......
Kaybettiğim ben ile, içimdeki çocuğun hazin sonlarının vebalinde ezilmişliğimde ...
Üstüme, üstüme devrilişlerde, enkazımın altında kalmalardan ...
Bıkıp, usanıp, korktuğum için ..
İşte, sırf bunun için .....
Uzaktan bakarım, uzaktan .....!
UZAKTAN ..........!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad / Almanya

03 /11 / 2020 - SALI

Saat ; 23_32

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  YERİN .........., Bozuksa mayan, çürükse özün, fukaraysan onurdan-haysiyetten yana .... İlkesizlik ve omurgasızlıktan yana, kimse eline su...