21 Ekim 2016 Cuma


TUTMA ANNE, BIRAK ELİMİ

Yuvasız, göçmen kuşlara döndük ...
Ökselerde can veren serçeler misali, kırıldık, tükendik ..
Ezalarınızda, cefalarınızda ..
Zebanilerimiz olup, çıkmışlığınızda ..
Kaf dağının karanlığını da ..
Devin acımasızlığını da, siz öğrettiniz, siz, bize !
Masum, körpecik beyinlerimizi ..
Doldurarak sado-mazohist saplantılarınızla ..
Evhamlarınızla, vesveselerinizle işkallerde ..
Kah, namus kumkuması ...
Kah, laf ebesi ...
Kah, riyakar şükürlerinizle, müslüman geçinerek .....
Hep ama hep, çok bilmişliğe öykünüp ..
Akl-ı evelliklerde, nasihatlar ederek ..
Laf değirmeninde söz ve ömür öğüterek ..!
Yılanların, sütümüzü zehirlediğini bellete, bellete ..
Hem sütten, hem yılandan gına getirdiniz, bize..,
Nefret ettik sonunda, her iki nimetten de, sayenizde ..!
Çomak sokanda, zehir ve ölüm saçanda, siz büyüklersiniz oysa !
Birebir yaşamışlığımda görüp, keşfedip..
Sorgulamışlığımda, anladım ki ....
Yılandan, çıyandan korkmam, yalandan korktuğum kadar, sözü ...
İnsanın, soysuz yalancılığını üryan etmekti özünde, düpedüz..
'' - Kılavuzu karga olanın ..
Burnu boktan kurtulmaz'' ı, da ..
Bizlere siz büyükler öğretmediniz mi ?
Masum karga, biçare baykuşta aldı ....
Sevgisizlikten yana paylarını, nasiplerini ...
Siz, büyüklerden ...!
Yolunuz yol değil, aney ..
Aklı çıkın edip, bacak arasına..
Namusu apış arasında suna, suna,
Sadece ama sadece ...
Sevgisizliklerde nefret, utanç ve korkular bileylettiniz, bize ..!
Ve dediniz ki, utanmaz -arlanmazca ,
Biz küçüklerin, masumiyetlerini çalarak..
Beyinlerimizi, ilbizlerinizle doldurarak ..
Pişmiş kelleler misali arsız, arsız sırıtışlarla ..
''-Yolumdan git, izimi sür ..
Dediğimi dinle, yaptığımı yapma ! ''
Ve, bu tutarsızlıklar hengamesinde, bir tek ..
Bir tek ....,
Kendiniz ...
Sütten çıkmış, ak kaşık'tınız .....
Kumaya verdiniz, berdele sattınız, aynı yatağa bizimle yattınız
Babamız, emmimiz, dedemiz, ağamız ...
Daha nicelerini de ,sayamadığımız ....
Cümle akraba i-taalukat, ırzımıza geçip ..
Katlederken, gonca ömürlerimizi ...
Yok saydınız, inkara kalktınız..
De bana aney, de bana ....!
Daha nasıl uzanır, kırılası elin bana ?
Ve, nasıl der ?
O, kökünden kopasıca, dilin ...!
'' - Tut elimi, yürü yolumdan.'' , diye..
Bırak aney, yolunun yol olmamışlığında..
Azıtıp, sapıtmışlığınızda...
Ve en acısı da ....
İri, iri gövdeleriniz gibi ..
Büyüyen korku karanlıklarımızda ..
Gölge umacıların, insafsızlıklarında yutulup ..
Yarınlarımızın, siz büyüklerce karartılmışlığında ....
Umutlarımızın, düşlerimizin, sevinçlerimizin ..
Masumiyetlerimizin ....
Hasılı, ömürlerimizin çalınmışlığında .....
Deme, bana
'' - Tut elimi bırakma, gitttiğim yoldan git.'', diye ...
Yolunun, yol olmamışlığında..
Yarınınızın karanlıklığında ...
Yolsuz, yordamsız,vicdansız anne !
Tutma, .......
Bırak elimi, bırak,
Tutma anne, bırak elimi ..!
Bırak ..!



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Friedrichshafen / Almanya
20/10/2016
Saat; 18_00

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  YARIMSIN …. Hayatın sana oldum olası cömert davranıp … Yediğin önünde, yemediğin ardında, bal-kaymak bir hayatı sunmuşluğunda … Oldum olas...