17 Mart 2020 Salı


İKİSİ DE …….!

 Akıllarınca, seçtikleri yolun, kendilerini ereklerine  götüreceği umuduyla …..
İkisi de, kendince yürüyordu, koyuldukları hayat yolun da …
Kestirmeden şana, şöhrete ve üne giden yolu seçen ….
Birisi, yürüdü gitti, önce kucaktan, kucağa ….
Beraberinde de, yataktan, yatağa …
Gittiği yolun, karanlık çıkmazlığında ….
Diğeri ….
Hala yürüyor, düşe-kalka olsa da, onurla ve inançla  ….
İkisi de yürüyor, hayatın ve seçtikleri yolun alaca karanlığında ….
Omuzlarındaki yükün, hayat olmuşluğun da …
Sonuçta;
İşin adı ve marifet yürümek se …..
İkisi de, yürüyor …
Yürüyenlerin ve yolların farklı, farklı, başka, başka
Gidilmesi kaçınılmaz son durağın, KARA TOPRAK olmuşluğun da …!
Yürüyor, ikisi de ….!
Yürüyor, ikisi de ….!




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ



Almanya



16 / 03 / 2020



Saat ; 11_11

16 Mart 2020 Pazartesi

GÖZLERİM KALDI...
Dün neyse, hoyrat lığınız bu günde o ..
Ey, insan geçinen, insancık ucubeler sürüsü ...
O günden ,bu güne insanlığa düşmanlıkta dahada katmerlenen soysuzluğunuzda ..
Yalanlarınız da, ihanetin pusularında ..
Kalleşliklerinizin, çarmıhında ..
Nesimi gibi, diri, diri yüzdünüz derimi, söktünüz ciğerimi ..
Çaldınız yarınlarımı,yerle yeksan ettiniz talanlar da, umutlarımı ..
Canım çıktı, kanım sindi, gözlerim kaldı ellerinizde ..
Gözlerim kaldı ellerinizde...!
Hayır... deyip,boyun eğmemişliğimle,direnmişliğimde size..
Direnmişliğimde, size...
Hayır.......!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Friedrichshafen /Almanya
10/02/2017
Saat:05_05
YÜKLEME ……,

Çağların, tarihin, hayatın, insanın ve insanlığın değişmez gerçekliğinin ışığında düşünerek ele almayı bilmeli, insan ..
Nedir bu değişmez ve iç acıtıcı gerçek ?
Tıpkı çağlar boyu ve yakın tarihimiz de, hatta dün olduğu gibi günümüzde ve hayatımızın anlık akışında soluk kadar yakınlıklarda olmacasına ..
Yaşanıp, görülüp, kavranıp bilinmiştir ve tarihin sayfalarına, insanın ve insanlığın defter-i kebrine nakşolmuştur ki ..
İnsan hayat akışında, sadece kendi kusur, yanlış, hata ve günahlarının diyetini ödemekle kalmıyor ..
Yükümlüğü görünmez ellerin ömrümüze ve sırtımıza yüklemişliğinde ana-babamızın, en sevdiğimizin kavim-kardaşın, konu-komşun,eşin-dostun ..
Hatta ve hatta elin-alemin, devlet denen ucubenin, gücün zorbalığının hükmünü sürenlerle….
Egemen erkin kendine dayattıklarını, yaşattıklarının, daha da ötesi zorakiliklerde yaşattıklarının da diyetini de ödüyor …
Öyle ki durduk yerde olmadı devenin üstünde değil sadece dağ başında bile bela-kada ve ucubetliklerde yaşanan azap ve ödenen diyetler gelip seni bulabiliyor..
Ve, bu değişmez gerçek, insanlığın ömrü ve tarihiyle özdeştir.
İşte bu cümleden ve kalemden tarihsel gerçeğin ışığında hayatı ele alarak, sorgulayıp, incelediğinde görecek, kavrayacak ve hatta bizzat yaşayarak, tadıp-öğreneceksin ki ..
Kimi zamanlar da sen kaçsan, hatta kovalasan ve bıraksan da belayı ve hırsızı, uğursuzu ve açtığı belayı o, seni bırakmaz ve erimiş bal mumu öygünlüğün de, yapışır sana ve hayatına ..
Katran karası karanlıklar yaşatıp, keçinin ot yemediği yerlerden, sana ot yedirmecesine..
Bu halükarda bile, dur, düşün ve yekten teslim olma karamsarlığa ve omuzuna yükleri, yüreğine dertleri, ömrüne gamları, gönlüne hüzünleri yükleme …

Tarihin ve zamanın imbiğinden süzülmüş gerçekliğiyle bilesin ki ….
Iskalanmış hayat ;
Yazılmış ve sonradan yakılmış, telef mektuplar gibidir !
Yaşanmışlığın da geri alınıp, yeniden yaşanamaz, tıpkı o yazılıp, yakılmış mektuplar gibi ..
Kül olan emeğe, zamana, göz nuruna ve hasılı savrulduğun nice duygu harmonisine mi yanarsın ?
Yoksa hüküm edemediğine, yeniden yazıp, yaşayıp bina edemediğine ve iradenin, sözünün geçmeyişine mi?
Kalakalırsın böylelikler de o an suyu kesilmiş, dönmesi durmuş değirmenler yada kesilmiş, ekşimiş, telefe kurban gitmiş sütler gibi ….
Hal böyle olunca ne yaparsan yap, telafisi olmadığını bil ve unutma …
Dahası, helak etmecesine yüklenme kalbine, ruhuna ve teleflikde ziyan etme duygularını …
Hayatına hüküm edemeyenin, bir sen olmadığını bil ..
Unutma ve daima aklında tut, hayat varsa umut, keşif, dahası..
Hiç beklemediğin an ve koşulda bile mutlulukla tanışma olanağın olacaktır..
Kimi zaman ve hallerde yerle yeksan olur, yıkılır inşa etmelere koyulduğun düşselliğin, sırçadan sarayları yada fildişi kuleleri ...
Sorgula, öz eleştirinin mucizevi gücünden yararlanmayı,
Kendinle, çevrenle ve hayatla barışıklığın nimetlerini
Keşfetmekten ve bunu hayatına uygulamaktan asla ve ısrarla vazgeçme …
Yükleme yüreğine elemi, göz bebeklerine hüznü, yüzüne karamsarlığın, kötümserliğin bulutlarını kondurma …
Bilmeli ki insan, vazgeçemediklerine hayatla eriştin ve mutsuzluk ve hüzün kadar mutluluk, umut, yaşama sevincini de hayatın sayesinde tatmıştır…
Bu gerçeğin ışıltısının hayatını süslemesi başlı başına güzellik, ödül ve nimettir..
Her sokağın çıkmaz ve garabet ve bela-külfet getirmemişliği gerçeği hayatların bir parçası ve hüzün kadar sevinçte yaşamın rengiyse..
Hayatın renklerine sırt dönme ve küsme ne kendine, nede hayata ….
Yükleme ömür dağarcığına nerede ne kadar kasvet ve garabet varsa..
Hayatın en zor anında soluklan ve üstüne ağan bela ve gamlar yağmurunda ıslanıp gudubetliklerin ve belaların saldırı ve sağanağına yakalananın sadece ve sadece sen olmadığı gerçeğini unutma …
Keşke yada ben nerede yanlış yaptım diyen, nice insanın paydaşın olduğunu bilerek, karşıla hayatı ve adımlarını atmadan düşün ve sorgula hayatı, olabildiğince ..
Karar vermek, kararsızlık karanlığında yutulup, helak olmaktan ve neden sorularıyla çoğalıp derinleşerek seni yutan azap kuyularında ömür tüketmekten, evladır ….
Son nefesi verip kurtulacağını düşünenlerin, sorularının yanıtını alamadığını ve sonuçlarını öğrenemeden göçüp giderek ilelebet bu olanağı ve seçeneği hatta şansı yitirdiklerini sen, sen ol unutma ….
Kendinle ve hayatla barışık olmak kazançların en büyüğü ve bilinmezliklere olduğu kadar mucizelere ve mutluluğa aralanan kapının anahtarı olduğunu yaz aklına, gamı kasaveti omuzlayıp ….
Kahır dağlarının altında inlememek için …
Yükleme umutsuzluğu, karamsarlığı, mutsuzluğu ve hayata, sevgiye, sırt dönmeleri ömrüne..
Kahır azaplarında kıvranmanın acılarını ve elemlerin katran karasını, yükleme yüreğine …
Yükleme yüreğine ….!
Unutma korkunun ecele faydası olmadığını ve son pişmanlığın faydasızlığı gerçeğini ..
Ondandır ki ….
Keşkeler yangınında debelenmecesine ….
Yüreğine yangınları, ömrüne gamları yükleme ….!
Yükleme ….!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya

16 / 02 / 2019

Saat ; 23_23
KAZI BENİ...

Daha derinden kazı ,çıkart beni ..
Sandığının da ötesinden, kazı çıkart beni...
Battım, Titanik den de beterlikler de...
Çıkar beni, çıkar, su üstüne, gün yüzüne..
İnsan ve insanlık, için, için öyle çürüyüp, kokuşmuş iken..
Leş kokuları, esans kalıyor yanında ve utancım kamçılanıyor.
Kendime, İNSAN dedikçe ....
Ondan dalıyorum, derinlere, derinlere...
Hani derler ya '' - Yer yarılsa da, yerin, yedi kat dibine girsem. '', Diye..
Bana, önce hak ettiğimce, insanca davran..
İade et layığımı, yüzüme söyle, çürüme mi, yüzüme..
Üryanlığımı ...
Popülizme, kuyrukçuluğa ve goygoyculuğa tenezül etmeden.
Söyle bana bir, bir gerçeğimi..
Hatırlat bana, bir daha ve yeniden ..
Hiç unutmamacasına ..
Değil, sadece aklıma, yüreğime, ruhuma ..
Derinlerime kazınan, duygularımı tamir edip ,
Tarumar olan, hastalıklı beni, iyileştirip, sağlığıma kavuşturmacasına..
Net, dobra ve dostluğa yakışan içtenlik, yalınlık ve durulukla, söyle ..
Her sözün, kazısın beni...
Düştüğüm lağımdan sıyrılıp, kurtarmacasına işlesin içime, içime..
Derinlerime, ruhuma...
Kazı beni söz, söz, şiir, şiir, şarkı, şarkı...
Yalınlık, yalınlık, dürüstlük, dürüstlük, duruluk, duruluk..
İnsan gibi, insan olmacasına ....
Kazı beni, çıkart, ortaya..
Erdemin, gün yüzünü görüp, kardelen aklığın da ve onuruyla ..
Dünyayı, kendimi, insanı, insanlığı, hayatı ve evreni selamlamacasına...
Kazı beni ...!
Kazandır beni, bana ve insanlığa..
İade et, insanlığımı, yozlaşmalardan kurtulmacasına ..!
Leş kokularından,çekip-çıkartıp.....
İade etmecesine, insanlığa ve insanlığımı ..
Kazı beni, çıkart insan yanımı .....
Kardelen aklığın da, onuru, gün yüzüne çıkartmacasına ...!
Onuru, gün yüzüne çıkartmacasına, kazı beni .....!
Kazı beni ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad/ Friedrichshafen /Almanya
11/03/2019
Saat ; 21_14
AŞKIN ADI, MAVİ ....................!

Ruhumun derinlerinde kopan isteri ve ihtiras fırtınalarında duygularım üryan olur ....
Çalkantılı, fırtınalı denizdeki taka olsam da erişmek hedefse sevişmeye koyulurum fırtınalarla ..
Aşama'samda, aşk uğrunda da ölmek bile, onurdur bana ...,
Bilmezdim seninle yollarımız kesişmeden adının Mavi olduğunu ...
Senden önce vurgunluğum iki maviye idi ..
Biri gök, ötekisi de ummanlar...
Şimdilerde semayla umman lığını onlarda ..
Onlara olan vurgunluk ve aşkımı seninle bütünleştirdim ..
Maviyi sevmeden önce adının mavi olduğunu bilmezdim ..,,
Şimdi üç mavi sende tekleşti ...
Vurgunum
Adının Maviliğinde sana ....
Senin şahsında hem umman'lığına, hem asuman!lığına ....
Kanatlarının olmanın hazzıyla yüreğimi, ömrümü....
Yüreğine,ömrüne, seviye adamışlığım la, tutkunum, tutukluyum, sana .....
Mavi, mavi ağıp, aşk, aşk yağmışlığınla ...
Tepeden-tırnağa sırılsıklam aşığım sana ..
Düşlerim mavi,isteri ve arzularım mavi, ihtirasım mavi ..
Aşkın ve yüreğinin yegane adresliğinle ömrümde,ömrünü çoğaltıyorum ..
Şimdi, bende aşkın adı, Mavi ...
Aşkın adı, Mavi ....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ /İSYANİ
Immenstaad/Friedrichshafen/Almanya
16/03/2019
Saat ; 19_46

15 Mart 2020 Pazar

DÖKÜLDÜ, DÜŞ TADINDA DİZELER ….! ‘’ – Gülmeler, bulaşıcıdır . ‘’. Dediklerini duysam da, hiç mi hiç tadamamışlığımla, O güzelliğin ne ve nasıl olduğunu bu güne değin öğrenip, bilememişliğimde …. İçtenlikli sıcacık gülüş güzelliğine çoğalan hasretimin sınırsızlığında ….. Çalındı, çalınalı çocukluğumla, çocuksu gülüş güzelliklerim … Oldum, olası, içimde ukde kaldı, doya, doya gülmeler … Ondandır, acıda ve elemde çiçek açan yüreğim dillendi… Zamanlara sığmamacasına büyüttüğüm hasretim, yoğunlaşan özlemimle …. Döküldü, düş tadında, dizeler, özlemleri min çokluğunda …..! Döküldü, düş tadında, dizeler, özlemlerimin çokluğunda …..! Özlemleri min çokluğunda ….. Döküldü, düş tadında, dizeler …..! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Almanya 15 / 03 / 2020 Saat ; 05_55

14 Mart 2020 Cumartesi

YANARSINIZ, ÇIRA GİBİ ……!
Engin dağları ben yarattım edasında, kibirle, böbürlenerek kasım, kasım kasılmalara durursanız ...
Gün gelir, an olur ......
Yıkılır dünya başınıza, yerle yeksanlıklarda ....
Kalakalırsınız kendi molozunuzun altında .....
Para etmez, debelenmelerle, vızıldanmalarınız ...
İşin, işten geçmişliğin de o, an çıkarken canınız ...
Mağrurlanmaların, paranın, gücün, afra-tafranın para etmediğini, diyetin pahalılığını, canınızın çıkmışlığın da anlarsınız .....!
Gümüş hançerinizle, hançerinizin heybetiyle, debdebeli yaşamınızın zevk sarhoşluğuna kaptırırsanız, kendinizi ...
Dönüverince eskimiş, kırık-dökük işlevsiz mandal ağzına ...
Kalakalırsınız tığ teber, şahmerdan hallerinde ulu orta ....
Yük, külfet ve azap olur çıkar, size bir zamanlar hüneriyle övündüğünüz ....
Bacak aranızda mecalsizce sallanıp duran, pörsümüş pantolon balığınız ...!
Elimi sallasam, ellisi, üstelik, bıyığı burmalı, yanağı benlisi edalarında ...
Kendinizi beğenmişlikler de, aynaların derinliğinde dalıp, dalıp giderek ...
Kleopatrayla, Belkislerle aşık atıp, boy ölçüşmelere kalkıp ...
Dillere destan olan o, bildik, bayat nakaratlarla ...
'' - Söyle, söyle güzel ayna ..'' Narsizmin ummanlarında kulaçlayarak ….
Övünmelere durursanız, gücünüzle, albenili güzelliğinizle ..
Hayat ve zaman denen ...
O iki amansız azmanın, sizi feleğin çemberinden geçirmişliğin de ...
Ne gençliğinizden iz, ne baş döndüren, büyüleyici güzelliğiniz den eser kalmayınca ...
Aynalara düşmanlığınızın, kendinizden ve hemcinslerinizden nefretin sınırsızlığında .....
Kendinize lanetler yağdırır ...
Daha göçmeden, ölüm ülkesine ...
Karamsarlık, küskünlük ve miskinlikle gömüldüğünüz gamın gayya kuyularında, debelenmelere koyularak ….
Bu alemde var ettiğiniz cehennem ateşinin, harlı alevlerinde ….
Yanarsınız, Marmara çırası gibi, ne dumanınız kalır, nede külünüz ...
Yanarsınız, Marmara çırası gibi ….
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Almanya
13 / 03 / 2020
Saat ; 23_54

13 Mart 2020 Cuma

KENDİNLE ....,

Hayat insanı kimi zaman bir mutluluk ziyafetinin ortasına ..
Kimi zamansa, hüzünler ve azaplar cenderesinin dibine sürükler ..
Marifet her ikisinde de ferasetini koruyup,yaşama sevincini,umudu,edebi ve adabını koruyabilmek,yitirmemek ve hatta güçlendirip, geliştirebilmektir ...
Bunların, hayata ve insana dair olduğunu unutmamak ..
Dahası sevgiye ve iyimserliğe sırt dönmeden hayatın hesabıyla,kendi hesabın arasındaki uyuşmazlığı,aykırılığı gözden geçirerek ..
Sorgulama ve öz eleştiri aynanın temiz ve duru olmasını sağlamaktır.
Hüzünde, mutlulukta gökten zembille inmez ..
Adımlarınla,karşılaştıklarını ve eylemlerini,devinimlerini hatta karakterini hayatın biley taşına tutarak, gerçeği yalınlıkla görüp...
İçtenlikle, gerçeklikle hayatına uygulamak ve ona çeki düzen vermektir.
Söz dinlemediğin de gönlünü, haydi diye kamçıladığın da tutkularını dizginlemeli ve yüreğinle hep barışık olup dinlemek ..
Dahası, onun götürdüğü yere gitmekte ayak sürümemek ve kendinle,onunla,hatta hayatla körü, körüne inatlaşmamaktır ..
Unutma ve belleğinde saklı tutki ..
Kıçıyla inatlaşan donunu kirletir ..
Hayat, ne denli ceberrut olursa olsun, gün gelir, kıyakta geçer insana..

Biline ki bir içten tebessüm hem bin ayıp örter,hemde hüzünleri siler ve küskünlükleri yok etmende yardımcı olur sana ..
Her gecenin sabahı,her kara günün şafağı ve aydınlığı olduğunu unutma ..
Düne takılıp kalmaki,yarına ve geleceğe onurla ve umutla yürü ..
Bilmelisin ki ..
Çoklukla ve sıklıkla ..
Mutluluk sana gelmeyen ve Kaf dağının ardında gizlenen se ..
Sen, ona gidip,erişmeyi kafana koy ve idealinden asla vazgeçme ..
Umut ne boşu boşuna safsata ve gerçek dışı,usa aykırı hal ..
Nede kendini avutup-uyutan ham hayaldir ..
Umut ve mutluluk düşlenen sevgili oldukça, senin dünyanı ve gönül evini süsler ..
Karamsar lı ruhuna ilişen illet se, gülmeleri unutursun ..
Unutma ki karamsarlığın ve kötümserliğin panzehiri sevgi,umut ve hayata en muhalifinden tebessüm ederek ..
Kendinle dalga geçmeleri becerebilmektir ...!
Kendinle dalga geçmeleri becerebilmektir ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Ereğli /Konya

13 / 03 / 2018

Saat ; 11_16

9 Mart 2020 Pazartesi

HEM SERDEN, HEM YARDAN OLDU ...! Maral bahçeye daldı, bağ ban belini sardı ... Geçti Maral kendinden, çemberi dalda kaldı ... Çamur at, izi kalsın hallerinde ... Koklanıp, ellenme den, bir adı ikiye çıktı .. Adın çıkacağına, canın çıksın, hali oldu ...! Attı kendini yardan ... Hem serden, hem yardan oldu ..
Hem serden, hem yardan oldu ...!


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/ İSYANİ
İmmenstaad / Almanya
09.03.2020

8 Mart 2020 Pazar

AZAPLARIN .......,
Umutla ışıldamalara ve gülümser bakmalara tutsaklıklar da sevinçlere ve mutluluğa özlem çoğaltarak gün biriktirdi ...
Hüzünler çoğalttı, ömürler eskitti, zaman tüketti, buğuyla ıslak, ıslak bakan gözlerim...
Yitikliğin,eksikliğin, savrulmuşluğun tüm izlerinin ve renklerinin tebessümlere hasretliğin tahribinin, kalıcı hasarları okunurdu, onlarda...
Özenle ve dikkatle bakılınca, görülmecesine ..
Yine de ve inadına hayata tutunma savaşında, uğradığı yenilgiler, tattığı azaplar çoğaldıkça, melül bakışlarda boğulurdu, göz bebeklerim ...
Kirpik uçlarımda ışıldayan göz yaşlarımın, her bir zerresinde ..
Dünümün, umut kırıntılarımın ve hüsranlarımın renkleri fışkırırdı ...
O, son bakışla çıkılacak dönüşsüz yolculuğa, açık gitmelerle başlayacağının endişeleri, dolup- taşardı, bu göz yaşlarında ....
Nasılda tarifsizdir, iç yakar bir bilseniz, azapların, göz bebeklerdeki raksı ...!
Azapların, göz bebeklerindeki raksı ....!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/ İSYANİ

GÖÇLERİN, EN ZORU, OLURSUZU, İÇE SİNMEYENİDİR ........ İÇE SİNMEYENİ .......! Göçler vardır, hayatımızda adlandıramadığımız, alışamadığımız ...