4 Mayıs 2020 Pazartesi

İNSANA VE HAYATA DAİR ....,
Belki pek çoğuna göre çok sayılmaz yaşadıklarım ...
Şunun, şurasında zamanın ve hayatın bağrına altmış yedi yıldır tutunuyor ömür denen, hayat ağacım ...
Ötekine, berikine, ele, aleme göre ...
Yaşamda öğrenip, gördüklerim, bilip, unuttuklarım ...
Yada bana şu günüme kadar yoldaş olan anılarım hep kılavuz edindiğim kutsal, kadim ömürlerle ...
Onların feyzlerinden ışık, ışık saçılarak ömrümü, gönlümü,önümü, hele hele de ruhumu ışıtıp,
Işıltılarla hare, hare saran makbulü de aşan, sırlı kademli sözler ...
Tozsuz ve ışıltılı tuttu ruh ve vicdan aynamı ..
Şu kabaktan da kalın, cevizden de sert kafama ve içinde ...
Hemen herkesinkine benzer kendi özel, yağlı suyunda yüzen ....
Beyin denen, hünerli mi hünerli dinamom …..
İncir çekirdeğinin zerreciği kadar ufak olsa da ….
Bana, şu günüme dek yetip te, artan beynimle...
‘’ - Yahudi mahallesinde salyangoz satılmaya kalkma …! ‘’
Sözüne kulak vererek, kalkmayacağımı ileten zekayla ….
Onun ürünü, salgısı ve bencileyin esaslı süs olan fikir sistemim ...
Kiminin burun kıvırıp, beğenmediği, yada marazalı ve sakıncalı bulunan ….
O, sözlerden aldılar yakıtlarını, gıdalarını ve bana aklı-karalı hayatı ...
'' - Şeytanda, melekte, gerçekte, yalanda, sırda, üryan olanda ayrıntıda gizlidir ! '' ...
Gerçeğini özene-bezene ve adeta dip-kapı öğreten ...
Kendi içinde, düz bizlere göre, karmaşık ve daha da net söyleyişle …..
Çetrefilli ve bir o kadar da düğüm gibi gelen, görünen ...
Bana yeten, niyetime göre gelişen …..
İşime gelmeyince, kıvırıp, topu taca atmaları ve türlü cin fikirlilikleri öğreten, algı ve düşünce sistemim ....
Tıpkı, bir çok hemcinsimde ve doğada ki en yakın akrabamız olduğundan …
Zerre kadar kuşkumun olmadığı ….
Sevgili maymun kardeşlerim de de olup, belirli düzen ve sistemati içinde ….
İşlevsellikle çalışan, zeka ve sorgulama denen, muammalı makinem ..
Kendi elek düzeneği içinde, çalışıp, ayırıp, eleyerek ….
Yararlıyı ve ara, ara da olsa ….
Kısmen, zararlıyı, saklayıp, barındırarak …
Bağrında, beni tökezletmedi ve terk etmedi, hayat denilen meşakkatli yolumda ...
Ömrümün şu anı itibariyle görüp, öğrenip, kavradım ki ...
İnsan denen muammalı makine, aynı zamanda, en büyük hasarı vererek ….
Kendine ve nesline, zaman, zaman bindiğimiz yahut ta, bastığımız dalları da, kestirip, kırdırarak, bize ..
Kavga-dövüş, hır-hırampa, ara, ara tekleyerekte olsa ….
Gerekli işlevini yapmışlığın da, temel kurallardan demet, demet ve rengarenk bilgiler ….
Farklılıklar, farkındalıklar ve hayatın sorgulamayla başlayıp, gelişerek ….
Yarattığı farkındalıkla, yararlılığı, yaramazlığı, zararı ….
Dahası, Cin olmadan, ağız çarpmaya kalkmanın …
En çokta, bunu yapan kişiye zarar verip, onu mahvederek …
Kayıp hayatlar ve ömürler kervanına katar olmanın yada olmamanın ….
Düşünmekten ve düşündüğünü açık yüreklilikle ve sevgiyle söyleyerek …..
Sabır, hoş görü, adalet, vicdan denen kavram ve mekanizmanın ehil ellerde kullanıldığında, yararlılığını …..
Zararlı, keyfiliğe hizmet eden ve sakıncalı ellerde, zararlı olacağını, sabırla, bir güzel belletti, bana ..
Dönüp baktığımda dünüme...
Boynuzun kulağı geçmesi, gerçek ve gereğini kavramanın iyi, gerekli, yararlı ….
Ama, tek başına asla yetmeyen ve eksikliklerle dolu olduğunu da gösterdi, bu garibana ….!
Öğrendiğim ve öğreneceği min, asla, asla dememek ve olmaz, olmaz diye….
Körü, körüne inatlaşarak kendimle, çevrem ve hayatla ama en çokta ….
İlim ve bilim denen hazine ve gerçekle çelişip …..
Doğruların, zaman içinde yanlışa, yanlış sanılan, bilinen, görülenlerin de ….
Zaman içinde, doğruya meyledip, evrilip, döneceğini kavrattı, şunun, şurasında ..
Ama en çokta ..
En çokta ve beni en mutlu ettiği kadar en çok şaşırtan olarak ta ..
Bilginin sınırsızlığını ve her yeni anda ….
Ne çok şeyi ve daha da önemlisi İNSAN DENEN MUAMMALI MAKİNE GERÇEĞİNİ, bilmenin ….
Başlı, başına dert, zevk ve mutluluk kaynağı olarak ….
Hayatın merkezinde, yer almışlığın da..
Hem sel, hem de sel önündeki kütük ve engel olduğunu …
Özene-bezene ve kanırta, kanırta öğretti ….
Hayat denen o, mahir, sabırlı usta ve aynı zamanda da …
Bir o kadar haydut ve zorba kesilerek …
Ağzıma tükürüp, defterimizi dürüp, koltuğumun altına sıkıştırarak veren ….
Zaman, hayat ve insanlık denen, mektep te ….
Temel üç desturu öğrenmem gereğini ….
Kah, öpüp okşayarak ….
Kah, aklı sıra ve aklı evvellikle, saçmalığın daniskasını icra ederek ….
Dayağın, Cennetten çıktığı yalan ve yaygarasına sığınarak ….
Sille-tokat dövüp ağzıma, yüzüme tükürerek …
Daha da olmadı, hem kemiklerimi kırıp, hem de imanımı ve iman tahta mı düzelterek, öğretti ..
Ha bu arada, hala dünya denen şu koca mavi bilyenin öküzün boynuzunda dönmediğini ve yumurtamsı hallerde yuvarlağa yakın olduğu gerçeğini öğretip ..
SARI ÖKÜZÜN sonunun bıçak, insan denen muammalı makinenin de…..
Gün gelip, vakit dolup, AZRAİL denen hayta yoldaşın olup …..
Seni o, dönüşsüz yola çıkartıp, ölüm denen ülkeye götürdüğü gerçeğinin, ışığında….
ÖLÜMÜN( En azından şimdilik ve eldeki bilgiler ışığında, böyleliğini kabullenmişliğimizle ) MUTLAK, DEĞİŞMEZ VE KAÇINILMAZ OLDUĞUNU GÖSTERE, GÖSTERE …..
GÜNÜ GELİNCE DE YAŞATIP,GÖTÜRDÜKLERİNİN AKIBETİNİ GÖRDÜREREK UNUTMAMACASINA ÖĞRETTİ BANA ..
BEN GARİBANIN ŞUNCA YAŞAMI SIĞIVERİR İKİ DUDAK ARASINDAKİ O SON NEFESE .
Ömür denen yolculuk bitip de ÖLÜM DENEN PERDE AÇILINCA HAYAT DENEN SAHNEDE..
İşinin ve kullanma tarihinin bitmişliğin de, HER ŞEY ASLINA RÜCU EDER gerçeğinin ışığında .
İşte o an ..
Ne kadar hüzünlü olsa da tadılan ölüm denen tecelliyi, o gerçeği, tadıp ....
İçtiği ölüm meyiyle O, SESSİZ GEMİ' ye, kendisi de şeref vererek, binen …..
ÜSTATLAR ÜSTADI Sevgili Yahya Kemal BEYATLI ÜSTADIN ...
O ulu çınar, koca şairin dediği gibi ; '' - SESSİZ BİR GEMİ KALKAR LİMANDAN ..! ''
SESSİZ BİR GEMİ KALKAR LİMANDAN .....!
O andan sonra, para etmez isyanın, İSYANİ' liğin ...
Hallerinin böyleliğin de ..
Unu eleyip, eleği duvara asmış'lığında ..
Ölüm mührünün gerçekliğinde, hayat denen kiracılığa, yolculuğa ...
O, son noktayı koymuşluğunda
Tıpkı, senden önceki yolcular misali, kaçınılmazı yaşayıp, ölüm mey'ini tadarak, sende binersin, daha olmadı alelacele …..
Son anda, gönüllü olmasan da, bir yere sıkışıp, sığışmacasına ....
Uslu, uslu sessiz-sedasız ve bindiğinden, tünediğin den bir haberlik de, tüner sin O SESSİZ GEMİYE ....!
Tüner sin O, SESSİZ GEMİYE ....!
Ölüm denen mutlak gerçeği asla göz ardı etmeden, ötelemeden ve yatsımadan cümle söylediklerimiz ….
İnsana ve hayata dairdir …..!
İnsana ve hayata dair …..!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Almanya
04 / 05 / 2020
Saat ; 01_45
BEN, KENT VE HÜZÜN .....! Telaşı, çabası, kendini kurtaramadığı belalısıdır, o ... Tıpkı benim gibi, ona da musallat olan .. Yorgunluğunu saklamak için değil, üzerine sinen hüznü silkelemek için ... Gündüze ait, her ne varsa üstünde, başında, sırtında ... Çıkartıp atar onu, yarın giymeyeceğinden eminlikle, kent .. Alıcı gözlerle olmaksızın, şöyle göz ucuyla bakıverdiğinde de yakalarsın, dikkatle bakansan ... Her şeyi değiştirip, yenilerini giyse de ... Olmadı sürse, sürünse, taksa, takıştır sa .. Hatta dekolte ve tahrik kar da olsa ... İğreti duran, göze batan ve sanki sırıtıp yakışmayan bir hal vardır, kente sinip, yapışıp ... Ne yaparsa, yapsın, ne denli fiyakalı, albenili görünürse görünsün ... Bencileyin, kentin yakasına yapışan, içine işleyen ve benliğine sinip ... Her ne yaparsa, yapsın ….. Onunla özdeşleşip, etle- kemik hallerinde bir bütünün parçası gibi, ondan hiç mi ayrılmayan .... İşte, kentle beni birbirimize bağlayıp, ortak kılan da, o .. Kentin ömrüne sinip, ölümüne, onun iliklerine dek işleyip .. Asla ama asla onu, şu koca kenti …. Azat edip, hür bırakmayan, göze ilk çarpan …. Hatta, yumulsa da, gözlere işleyip, batan ... Tıpkı, bende olduğu gibi ….. Asla onu terk etmeyen, tarifsiz, kocaman balon yetmedi göğünü kaplayan sırnaşık devasa bulut, kesilip …. Kentin tepesine ve ömrüne, bela olan .. Beni de, oldum olası terk etmeyip, pençesine alarak ….. O malum gün gelince, mutlaka mevtime sebep olmacasına, musallat olan, o ….. Sadece, bencileyin, gönül gözleriyle bakanlarca …. Her halükarda, fark edilip, anlaşılan ve böylesi gözlerden asla ama asla kaçamayan azılı sabıkalıdır, hüzün ….. Bana da olduğu gibi, iyim le, kötü'm ile, gecesiyle, gündüzüyle, ömrüme …. Demokles in kılıcı misali, tepeme musallat olan, ömrünü yeyip, bitiren hüzün …..! Ortak olunca derdimiz, kenti, onun hüznünü, Biçare kentin, ondan ne çektiğini, en iyi, daha ilk bakışta şıppadak olmacasına, ben bilir, anlarım …. Attan düşeni nasıl, en iyi attan düşen bilir ve anlarsa .. O, hesap …..! Ciğerine dek tanımışlığım la, hüznü …. Adeta ihtisas yapıp, uzmanlaşmacasına, ondan bir ben anlarım, ben ... Hüzün, kentin ve benim ortak illetimiz ve adeta bizi terk etmek nedir bilmeyen kara sevdalımız … Ne onunla, nede onsuz olduğumuz, püsküllü'sün den baş belamız, hüzün .....! HÜZÜN .....! Ben, kent ve HÜZÜN …..! Kara sevda denen illete düşmüş … Sabıkalı ayrılmaz üçlüyüz …..! Ben, kent ve HÜZÜN …..! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Almanya 03 / 05 / 2020 Saat ; 22_15

3 Mayıs 2020 Pazar

KUL OLMAK  .....!



Üçe, bir koymak ; Kalabalığı artırmak, dahası ...
Düpedüz, durumdan vazife çıkarmak ve işgüzarlıktır ...!
Üçün birini almak; Evdeki hesabın çarşıya uymaması ...
Daha sıradan ve amiyane deyişle ...
Hayatın hesabıyla,senin hesabının uyumsuzluğu ..
Dolayısıyla da...
Dolu, dolu hayal kırıklığı yaşayıp ....
Hayattan ders almamakta ısrarla, inattır ...
Karar ve tercih, aklı evvel'lik le başına iş açıp ....
Dimyata pirince giderken, evdeki bulgurdan olmayla yüz, yüze kalacak olanındır ...
Bunu ve böylesini yaşamak isteyen, önden buyursun ...
Unutma her üçe bir koymak, mutlak  karlılık değil ...
Dahası¸ akıl karı da değildir !
Üçün birini almalara, kul olmaktır ...
Kul olmaktır ....!
Kul olmak .....! 



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 



Almanya 



03 / 05 / 2020  



Saat ; 19_50
GÖZ BEBEKLERİN...
Gülerken ağlıyordu ...
Saklamaktan, saklanmaktan bıkıp-usanan ..
Ve, yorgun düşen göz bebeklerin ....
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

1 Mayıs 2020 Cuma

YAŞANMIŞLIKLAR DA, ÖMÜR YOLDAŞI ANILARDA ….
HAYATIN ZULASINDA SAKLIDIR …
MUTLULUĞUN ŞİFRESİYLE, ÖMÜRLERİN SIRLARI …..!   


Açık sözlülük ve inançlı yüksek sesle konuşmaktan kaçınan …
Gel, gör ki karnından konuşan öz güven fukarası, cesaretsiz ömür bekçileriyle ….
Diledikleri her şey üzerine bahse girerim ki ….
Kim ne derse, desin, ne düşünürse, düşünsün ….
Geçmişin, ömürlerin ve anıların dehliz ve labirentlerine ….
Dün denen sır sandığına göz atılıp, bakıldığında …
Hatta, el yordamıyla bile olsun karıştırılıp, araştırıldığında da görüleceği üzere ….
Sarsılmayan inancım, beni asla yanıltmayan öz güvenimle, hatta, hatta adımdan da emin olarak ve altını …
En göz alıcı renkli kalemlerle çizerek söylüyorum ki ….
Gerçekçi ve içtenlikli içsel yüzleşmelerde de görülecek ve ortaya çıkacaktır ki ….
Yaşanmışlıklar da, ömür yoldaşı anılarda, hayatın zulasında saklıdır ….
Mutluluğun şifresiyle, ömürlerin sırları ….
Burun kıvırarak, inanmayan kendinden eminlikten de çok …
Alçak gönüllülüğü, yalınlığı çoktan terk edip, kendi karanlığında ömür tüketen, tepeden bakıp, ahkam kesmeyi yaşam biçimi yapan kibir kurusu, şeytan maskarası insan kılıklı yarasalar da dahil olmacasına ….
Dünyayı, hala öküzün boynunda dönüyor gören ve sanan  fikri sabit, dogmatikler le de olmak üzere ….
Dileyen, dönüp baksın kendine ve hala yerinde duruyor olsa da ….
Tozlanmaktan görev yapamayan, marazalı  vicdanlarına ..
Hele ki vicdanlarını çoktan yitirmiş yıl yorgunu, hayat vurgunu akidesi bozuk, kendini dev  aynasında gören, aslan kesilen kedi kılıklı ….
Unu eleyip, eleği çoktan duvara asmış bencilliğin ve ön yargısının kurbanı biçarelerle de …
Şimdiden koyularak gerçek ve sıkı bir yüzleşmeye gelsinler, yüzleşmeye ..
Pek tabi ki, gönüllerinin ve keyiflerinin bilmişliğinde …
‘’ - Halep oradaysa, arşın burada ..! ‘’ Önden, çok bilmiş bayanlar olmacasına, buyursunlar masaya …..
Davet bizim, karar onların ….
Kim ne derse, desin, ne düşünürse, düşünsün ….
Diledikleri her şey üzerine bahse girerim ki ….
Yaşanmışlıklar da, ömür yoldaşı anılarda, hayatın zulasında saklıdır ….
Mutluluğun şifresiyle, ömürlerin sırları ….!
YAŞANMIŞLIKLAR DA, ÖMÜR YOLDAŞI ANILARDA ….
HAYATIN ZULASINDA SAKLIDIR …
MUTLULUĞUN ŞİFRESİYLE, ÖMÜRLERİN SIRLARI …..!  
ÖMÜRLERİN SIRLARI …..!  



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ   



Almanya 



01 / 05 / 2020 



Saat : 21_05
RENK CÜMBÜŞÜ İnsan ömrü, arabı fotoğrafçı da unutulan fotoğraflar gibidir .... Aslı, ait olduğu yerde, sureti, yaşanan, yaşatılan göz yanılsamalarla, aramızda dolaşır ....! Ondandır ... Ömürler ve hayat kuşkularla, acabaların, ilgisizlikte unutulup giden sorularla, yanıtların, havada uçuşan sorusuz yanıtların renk cümbüşüdür .... Renk cümbüşü .....!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/ İSYANİ

30 Nisan 2020 Perşembe

GERİSİ GELİR VESSELAM ...!


Uzun menzilli füze gibiydim elinde, işlerinin tıkırında, keyfinin gıcırın da olduğunda ..
Elinin altında, dizinin dibinden ve görme menzilinden çıkartmazken ..
Heyheylerinin gelip, afakanlarının bastığındaysa ..
 Kaf dağının ardına, hatta esvelesine yollamacasına sallayıp, atarak gözünden de, gönlünden de ırak ediyordun ..
Ben öteden beri ..
Kediyle, köpekle, ayıyla ve şeytanla yatağa yada aynı çuvala girilmeyeceğini duyarak büyüyen biri olarak ...
Gördüm ve anladım ki, birde seninle aynı çuvala yada yatağa girilmeyeceğini, en ince ayrıntılarına kadar öğrenip, keşfettim ...
Ayrıca, senin ipin le kuyuya inilmeyeceği gibi .. 
Torbanın ağzı dururken, kıçından da sıvışıp, arazi olarak ..
Sırra kadem basılacağını da, sayende, bire bir yaşayarak ve başıma gelenlerin ..
Pişmiş tavuğun başına gelmemişliğine kanaat getirerek ve  daha önemlisi de ..
'' - Hacivat  kıç düzer, Karagöz ceremesini çekip, cünup gezer ..! '' 
Sözünün, hayatımda defalarca doğrulanmışlığıyla,  öğrendim ..
Bir de ..
'' - Ananı düzen, kim ? KADI ...
KİMİ, KİME ŞİKAYET EDECEN ? KADIYA ..
Tekerlermesi ile YEDİĞİM KAZIKLARDAN ÖĞRENDİM !
Sana göre, amaca varmak için,hele,helede zafere ermek için her yolun mübahlığını bana yaşattığın ipe-sapa gelmez saçma-sapan tavırların ve adlandırmakta zorlandığım davranış ve eylemlerinle ..
Adeta, hayatı fitil,fitil burnumdan getirmelerinden  ...
Dahası, karşındakine dayattıklarının kendine yapılmasına asla izin vermemişliğinde es kaza bu hallerin binde birini bile olsa yaşamadığın sözde '' - Sevildiğini bil, sınırları zorlama, asla çizmeden yukarı çıkma '' Tembih ve tehdit salvolarıyla tadarak kavradım ....
Bir şeyi daha öğrettin hayatla, el ele vererek bana ….
Attığın kazık, yaşattığın zulüm ve kobay fareliğinde … 
Üstümde denemediğin kalmayan, melanet oyunları oynaman da, öğrendim ..
Anladım ki, ahmak diye niteleyip, kibirle burun kıvırarak, bizlere tepeden bakarak ….
Geleceğime ve şu ezik ömrüme zarar verip …… 
Sonra da, yavuz hırsız edalarında davranarak alavere - dalaverenle hep kötü ve zorbalıkla dolu muamelelerinden ….
Payıma düşen azap ve acılarla, sayende hiç eksik olmayan mutsuzluğumdan öğrendim ...
Sana göre hep ahmak, budala yada hödük olan biz gariban tayfasının mutsuzluğundan, mutlu olan senin için …
Hayat ve insan kavramının ne anlama gelişini (?),  görerek anlayıp, kavradım ….
İki olguyu da, kafama kazıyarak yine sen öğrettin …. 
Sana, neden, Şeytan Neferi, Gündüz Feneri Fırıldak Nuri denmesinin sebebini, kendimce çözerek ve belleğime nakşederek öğrendim ….
Onlardan birincisi ..
İnsanlar ve toplumlar, layık olduğuyla ve o standardı  aşmayacak keyfiyetlerle  yönetilir ….
Yani son on yedi, on sekiz yıldır ülkece ve vatandaşça çekilen azabın nedenini de, kaynağını da burada aramak gerektiğini öğrenip, kaptım sayende, anlayacağın, !
Yani ben ve ben gibiler, eşekliği sineye çekmeleri terk etmeyip …. 
Sürü kültürünün, ağzı-dili olmayan köle eşekliği ne razı oldukça, sırtımızdan yükü, dayağı, aç biilaç sürünmeyi … Karnından, sıpayı eksik etmeksizin, reva gördüğünüzce, kul-köle yaşıyoruz .. 
Bizde, kadınların hali, bizden de fena ve içler acısı ..
O, tefrika romanlara konu olacak kadar çetrefilli ve bir o kadarda ….
Gülerken, ağlatan hallerde, trajik ve içler acısı ..
Ondandır, burada noktalı virgülle o bahsi ileride dillendirmek üzere, öteleyerek anlatıp, konuyu ve suyu bulandırmayayım ….
Malum bizde işler böyle yarım-yamalak halledilir, bozmayalım rutini, bakalım dalgamıza …!
Bir diğer öğrendiğimde, yularını ele geçiren …
Seni dedenden, olmadı OSMANLI’ dan miras malı görerek …
Sana, bırak insanca yaklaşıp, davranmayı …
Gaddar Davut’ luklarda, işkence ve kötü muamelede, sınır tanımazlıkla ..
Çaresizliğimizi, korkumuzu …
En önemlisi de, dağınıklığımızı, savrukluğu muzu, örgütsüz olduğumuzu bilip, istismar ederek, çıkarına kullanarak ..
Düzmeyeceği  hele, hele de binmeyeceği eşeğe, torba tutmuyor ….!
Aksine o, senin açlığından, yeni istismar ve sömürü, zulüm icat ederek ..
Aslından vazgeçtik, çakmada olsa, diploman olsa …
O diploma, senin eşekliğini engellemiyor ..
Eşekliğin baki kalıyor ..
Gel, gör ki, enayiliğin ve eşekliğin bakiliği ne son vermenin usulünü, yolunu …
Yöntemini de, senin zulüm kervanında, dolap beygiri kesilerek …
Dönüp durmalarım da çektiğim çilede, eskittiğim ömürde … Heba dan öte geçmeyen nafile dönmelerde, ahmaklar ve çaresizler …
Kendilerine  reva görülen, zulmün başı ağanın değirmenine su taşımayı, durdurup, bitirmedikçe …..
Ne, sizin zulmünüz, ne bizim acımız ve anırma lar la dolu, köle eşekliğimiz biter ..
Sen patron ..
Biz, marabalığı bile tadıp, görmeyen ….
Doğuştan, sıpalıktan köle gelip, köle eşeklikte azat olmazsak …
Kaçak kesimde sucuk, pastırma ve bonfile olarak ….
Kendi ahmaklığımızın ve örgütsüzlüğümüzün FASİT DAİRESİNDE, DÖNDÜKÇE dünya da da …
Ahiret denen öteki alemde, eşekler için,  cehennemdir, CEHENNEM ….!
Bakma, yalanda-palavrada EŞEKLER CENNETİ demeler bile, düpedüz, kuyruklu yalan ..
Siz kıymaktan, biz kıyılıp, kıyma olmaktan zevk aldıkça ….
Ne zulmünüz biter, ne işkenceniz, nede katliamınız ….!

Öğrendim ki ……. 
Eşeği de, makamıyla, anırtan bu zalimler düzeni, biz kölelerin idraksizliğin den beslenerek, gelişip, güçleniyor ..
Kurtuluşun yolu, eşek olmaya eşek olsan da, ….
Eşek kafalı olmamayı idrakten ve öğrenmekten geçiyor ..
Gerisi lafı güzaf ve teferruattır, teferruat .. 
Haaa, son öğrendiğimi merak ediyorsan(?), etme merak, sen sormadan, ben söyleyeyim, ben ..
Sayende ….
ÇUVALDIZI BAŞKASINA BATIRMADAN ÖNCE … 
İĞNEYİ, KENDİMİZE BATIRMAYI ÖĞRENMELİYİZ ..!
GERİSİ GELİR, VESSELAM …..!
GELİR, VESSELAM …..!




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 



Almanya 



30 / 04 / 2020   



Saat  22_4O


EMSALSİZ ÖDÜLÜ .....!

Kendi sürgünümde mültecilikte, sana eremeden ölmeyi düşünmek, bile ...
Başlı başına, akla ziyanlık dır .......
Akla, ziyanlık ...
Değil ki, bendeki seni öldürmemi isteyen, acımasız, vicdansız seslere kulak asmak, 
kanıp-aldanıp eyleme soyunmak, düşünmeyi meyil etmek bile ...
Sana, kendime ihanet ve haramdır, haram ...
Lamsız-cimsiz, düpedüz haram ve hayınlıktır, hayınlık ...
Çektiğim ceremeleri yok sayıp, sensizlikte seni yaşayıp,
Fikirde, eylemde seni çoğaltmak teselli, soluduğum hava gibi, ödüldür bana, ödül ....!
Böylesi anlarda ....
Fikrimin ince güllüğünde aklımın, ardın sıra mekik dokuyup .....
Sensizliğimde bile, senliliği başarmak ....
Dünyanın, bilinen-bilinmeyen yaşanmış cümle belasına, gadasına bedeldir ....
Böyle davranıp, kafa tutarak, teslimiyeti, ihaneti düşünmek bile mendeburluk, haysiyetsizlik  ...
Dahası, onursuzluk balçığın da debelenerek ölmenin, öteki adıdır ...
Sen benim için, böylesine değerli ve eşi menendi bulunmayan armağansın, armağan ....
Gün aşarken dağları, aheste, aheste kaybolurken ufukta, sen doğuyorsun günüme, ömrüme ..
Hayat bir daha ve yeniden başlıyor ..
O an gönlümün saatleri kendiliğinden bir daha, bir daha
kuruluyor, aşka ...
Ondandır, sensiz bir gün, senli aylara, yıllara, ömre bedeldir, ömre demem ...
Böylesine tutkuyla tutukluluk, çile ve azap değil ... 
Tam aksine, emsalsiz ödüldür bana ...
Değil mi ki ... 
Hasretinde iken bile, ardından seyirtip, soluk, soluğa hallerde, elinden can suyu içmektir benim için ...
Sevdamın ve hayatın ödülü sün, ödülü ...!
Ondandır demem ...
Sensizlik, erişilmezlik, ölümdür, bana ...
Ölümden öte yol olmamış lığın da ...
Hiç aklımdan, yadımdan çıkmamış lığında ...
Bir solukluk, bir dal sigara içimlik anlarda bile, efkar, efkar çıkıp geliyorsun ...
Böyleliğin de, yani anlayacağın, ardın sıra özlem ve aşk çoğaltıp ...
Sabır kirmanında eğirmek, çile, çile seni çoğaltmak ..
Sende yitip, sende çoğalmak .....
Eza, cefa, ceza değil, başlı başına ödüldür, bana .....!
Ödüldür bana ....
Sebepsiz değildir asla, demeler im ..
Ömrümün ve hayatın, adı konamayan, paha biçilemeyen emsalsiz ödülüsün, emsalsiz ödülü ....!
Emsalsiz ödülü  .....! 



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ  



Almanya  



30 / 04 / 2020  



Saat ; 14_41
YOLLARIM ....
SANA ÇIKIYOR, SANA !

İçimde yada dışımdaki tüm yitişlerde,eksilmeler de...
Eskimeler de yada yeniden derlenip-toparlanarak ..
Kararsızlıklarımı aşıp,acıma tuz basıp,kendimle ve dünümle,yaşanmışlıklarım la yüzleşmeleri min ardı sıra ..
Çıktığım tüm yolculuklar ..
Görünmez ellerce kodlanıp, kilitlenip yönlendirilmişliklerle, sana çıkıyor ..
Siliniyor, tüm yol levhalarındaki yerleşke ve antik isimler ..
Karışıyor,ışıklarla,renkler huzme,huzme kesişmelerde
odaklanmışlığım da beynimin,ruhumun ..
Navigasyon aletlerine taş çıkartan hünerlilik ve şaşmazlıklarda ..
Aksi yöne gitme ve senden kaçma çabamda ..
Her şeyin planlarımın,gayretlerimin nafileliğinde ..
Tüm yollar sana ..
Yokluğunda kahır ve azaplar da yerle yeksanlıklara çıkıyor.
Bırak gerçekliğindeki yollarımda sana varışları ..
Düşlerimde,kabus,kabus yada sevinç,sevinç sana uzanıyor ruh ve uyku atlasımda yollar ..
Yer çekimi kanunlarını alt-üst etmecesine ..
Kedilerin oldum olası dört ayak üstüne düşme rivayetlerini doğrulamacasına ..
Nereden atılırsam atılayım kah yüzerek,yürüyerek,yada koşarak ..

Ardım sıra iten o görünmez kasırgaların sürüp savurmuşluğunda ..
Yollarım sana çıkıyor sana ..
Yokluğunda da azaba,gazaba,hüsrana çıkıyor ..
O an, yittiğim elemin gayya kuyularında bile sen varsın ..
Sökün,sökün,döküş,döküş ömrüm ve hallerimle ..
Sende yitiş,sende var olup çoğalışlarımla ..
Ömrümü kaplayışınla kanıma girip,canıma,ruhuma işlemişliğin ve sana kodlanmışlığımla ..
Yollarım, sana çıkıyor,sana ...!
Sana çıkıyor, sana ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ /İSYANİ
Ereğli /KONYA
29/04/2018

Saat ; 15_10

29 Nisan 2020 Çarşamba

- AŞK AĞLATIR, DERT SÖYLETİR  ...! DİYE, DİYE ....! '' 


Dünyada, ilkel topluluklardan beri, yazıdan ve tekerleğin icadından da öncelikli olarak ….
İNSANIN, İNSANLIĞIN  İLERLEME, MEDENİYET ve ÇAĞDAŞLIK adına ilk kıstası, eylemi ve tercihi .....
AŞKTIR, AŞK ….!
Kadını, kadınlığı ; 
Hak ettiği şekilde, sosyolojik olarak betimleyip …
Toplumsal statüdeki yerini, konumunu, işlevsel rolünü ….
Hak ettiğince olmasa, olamasa da ….
Ellerden gelip, dillerinin döndüğünce …
Kendilerince, dahası çaplarınca ve düzeylerince ONORE EDEREK ( ! ) …
Kayıt altına alarak, kanıtlı, belgesel statü mirası olarak …
Kendilerinin, zamanın, hayatın ve yaşananların….
Çatışma ve uzlaşma kültürünün eleğinden, eleyip ….
Sağ duyu, akıl ve duygu süzeğinden geçirilmişliğinde ….
Gelenek, görenek ve ananelerinin, işleyişinin yanı sıra …
Gelecek nesillere örnek, öncelikli sosyolojik, hukuksal miras olmacasına …
Korunup, geliştirilerek, sonraki SOSYAL ve TOPLUMSAL YASAYA ve İŞLEYİŞE temel oluşturma adına ….
Tarihsel önemi asla küçümsenmeyecek, yadsınmayacak halde konumlandırarak ….
Toplumsal yapıdaki ve şemsiyedeki yerini ….
Belirli, tarifli, tanımlı olarak ….
Ortak akılla, toplumsal müşterekte, tarihi adımını atıp ….
Eylemini şekillendirip, sadece tarihin sayfalarına değil ….
En özlü, anlaşılır, ortak kabulü ilan ve tebliğ edilmiş, kabul görmüş karar olarak ….
KADINLIĞI HAK ETTİĞİ ŞEKİLDE TANIMLAYIP, TARİF EDEREK ....
Varılıp, erişilen, yüceltilip, onore edilen, bunu imzalarla ve hür irade beyanlarıyla, toplumsal olarak, taçlandırıp ….
Bundan sonraki süreçte, gelecek zamanlarda örnek ve temel 
teşkil edecek, kurallar manzumesinin doğruluk ve objektifliğin muhafaza edilerek, hak ettiği öneme, yere, değere uygunlukla ….
Daha da önemlisi, ödünsüz ce tarihe kaydedilen ilk, önemli
ve örnek oluşturacak esasla, ilerideki hallerde, emsal olarak, tarihe kayıt edilmiştir ….
O gün, bu gündür tarihe kayıt edilen ilk önemli devinim ve eylemi ….
Kadının, kadınlığın hak ettiği saygınlığa, eriştiği emsalsiz üstünlüğe asla halel getirilmemecesine ….
Kadının ‘’ – BEREKET SEMBOLÜ ‘’ Olarak ta baş tacı edilerek
Bu tarihi kazanımın korunup-kollanmasının, tek taraflılıkla kadına bırakılmayarak ….
Erillerinde bu dayanışmayı cesurca ve cömertçe sunarak …..
Cinsiyet ayırımcılığına son vermek adına da  anlamlı, değerli, onurlu bir tavır ve dayanışma sergilenir ….
O, çağın göz kamaştıran ışıltılılığında ÇOK TANRILI DİNLER dediğimiz ….
Bağrında, PAGANİZMİ, ŞAMANİZMİ, hatta SATANİZMİ OLDUĞU GİBİ ... 
GÖKSEL KÖKENLİ TANRIÇA VE TANRILARI DA BARINDIRAN, inançlar silsilesinde ....
O günün atmosfer ve koşullarını yansıtan, baş tacı edilen TANRIÇALAR ve TANRILAR …..
Tapılan İLAHELER ve İLAHLAR …
 AŞK ADINA TERCİHLERİNİ, VAZ GEÇİLMEZLERİNİ .....
HATTA, OLMAZ SA, OLMAZLARINI  .....
YİNE, İNSAN ÜSTÜNDEN VE ONUN DİLİYLE, SÖYLEYİP, YÜCELTMİŞLİĞİNDE ….
‘’ - NE YAZIK Kİ, GİTTİKÇE ERİLLEŞEN ÜSLUPLA ....! ‘’
Kadının, AŞK ADINA TERCİHİNİ, BEĞENİSİNİ, DUYGU VE KARARLARINI ....
HASILI, MUTLULUĞUNU OLDUĞU KADAR ....
Yanılgı, yenilgi ve hüsranlarını, yitirdiklerini, mutsuzluğunu ..
Kendi elleriyle, adeta peşkeş çekerek ….
‘’ – ERİLLER LEHİNE ..! ‘’ vaz geçtiklerini gizli yada aşikar, ortaya koyarken bile ….
Kapasitelerini, kavradıklarını, her zaman olmasa, olamasa da 
AŞK’I, BAŞ ÜSTÜ yaparak …
Kendilerince, ödüllendirip, taçlandırarak …..
Hoyratlığın, zulmün, dahası, pek çok zaman ve yerde gerçeğin KARA YÜZÜNÜ allayıp, pullayıp …
Sulandırarak, yazıp, söylediklerinde dillenen, yüreğin sesi olarak …
Aşkı kutsayarak …
Aşkın görülmeyen karanlık yüzünü, insanlığın KARA, UTANÇ SAYFASINA yazmaya elleri varmayarak ….
Kemliği, kötülüğü, ihaneti, hainleri konduramamanın, ezinci ve elemiyle ….



Acıyı bal eyleyerek, yazmanın talihsizliğiyle, dillendirip …
Yine de ve inadına AŞK DİYE, DİYE AŞKI YAZMIŞLARDIR ….
Zamanların ….
Ömürlerin ve insanlığın …
Aklı-Karalı tarihsel menkıbesini yazdılar, yazıyorlar  ve İNADINA AŞK diye, diye …..
Gülerken, ağlayan halleriyle, yazacaklardır …..
İnsan nesli, türünün son örneği, dünyadan elini-ayağını çekmedikçe …..    
Aşkı, nimet, illet ve zillet kılan, insandır ...!
Gerçeğinin ışığında …..
Daha da yazacaklar ….. 
'' - AŞK AĞLARIR, DERT SÖYLETİR  ...! Diye, diye ....! 
  - AŞK AĞLARIR, DERT SÖYLETİR  ...! Diye, diye ....!  ‘’




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 



Almanya 



29 / 04 / 2020 



Saat ; 11_36

GÖZ BEBEKLERİNDE SAKLIDIR, KORKULARIN ....!

  İmrentiyi, tiksintiye , zoru, kolaya, kolayı, zora, oluru, olmaza, olanaklıyı, olanaksız, sevgiyi, nefrete döndüren ...... Hükmeden ve boy...