26 Nisan 2021 Pazartesi
25 Nisan 2021 Pazar
ÖLÜMDEN KORKUNUN, BEYHUDELİĞİN DE .....!
Ölümden korkunun, beyhudeliğin de .....! Anmak, düşünmek, üzmek, üzülmek istemesen de ..... Dilin söylemese, elin uzanma'sa da, aklının, duygularının çetrefilli, boz bulanık hallerinde .! Dahası, en yakıcılığında sarıp, sarmalayarak seni, senden alır, ölüm ve yaşam denen yolların kesişmişliği ile ..... Hayatın bağrında, sevinçle, hüznün, hazla, gamın iç, içe ve yanyanalığında ......! An gelir, düşer yadına ölüm ve ötesine ilişkin bilinmezlik dolu sorularla, düşünsel, ruhsal, duygusal fırtınalar ...... Tıpkı, alına, içe işleyen ayaz yada yüze vuran rüzgar gibi sarsıp,sarıp,sarmalayarak alır, seni, senden ... Götürür, dönülmez yollarla, yiten yıllara, yüzleşilmeyen hallerle, korkulara .....! İşte, tamda o, anda, yağmurdan kaçarken, doluya tutulmuşluğu yaşarsın ...... Savmaya ve aklından, ruhundan ırak etmeye çalışsan da, ölümle gelen hüznü, tadarsın ... Gözlerinde, bir manzara peydahlanır, apansız, dün elini tutup, dudağından öptüğün ... Kucaklayıp, saçlarını okşadığın, gülüp, güldürdüğün, sevdiğin biri .... Karışarak, kaçınılmaz, ertelenemez yitmeler ile, yokluğa, apansız çekip gidivermiştir, dün göz bebeğin iken .. Bu gün, gözünden ırak ve çoğalan acıyla, yürek yakan ebedi hasretliği ile, karışıp giderek, tarumar olmuştur, ölümün elinde ... Anlarsın ki o, zaman, ölüm asla ırak değildir, insana, tıpkı aşina ses, gördüğün yüz, düşlediğin güzellik, gibi .....! İşleyerek içine, çıkar gelir ölüm, gözlerine, andığında, ölüm ülkesine göçeni .....! Kurur dudakların, kesilir soluğun, çekilir yüzünün kanıyla, rengi ...... El, elde, baş, başta hallerde, fark ettiğinde ölümü ve öldüğünü, sevdiğinin ... Vakit çok geç ve iş işten geçmiş olur ... Peydahlanır o, anda inceden inceye içe işleyerek, yakan yürek sızısıyla, gözlerinde nem ve dudaklarında bitiveren, içinden kopup gelen o, ince titrek sesle ... Dersin ki, kendine ..... '' _ Kaçışta yok, kurtuluşta ....! '' İnsanın faniliğin de, dünyanın misafirhaneliğin de, ölümün kaçınılmaz, olmazsa, olmaz gerçekliğinde ..........! Bir gün, mutlaka her bedeni, dahası, senide saracağını da anlar ve önce yutkunur ardı sıra susarsın, ölüm sessizliği, denilecek hallerde ...... Çalınca acılar, hüzün ve yas kapını, çıkıp ta gelen odur, bilirsin .....! Çıkıp ta gelen, odur bilirsin, yadsı'sanda gerçekliğinde ölüm denen, kaçınılmaz randevuda buluşur insan, eninde-sonunda, günün birinde ......! Ölümden korkmanın, beyhudeliğin de .... Alna düşen yağmur, yanağa konan buse, gözlere inen buğu, hallerinde ... Er yada geç ölüm, çıkarda gelir, günün birinde ..... Kıyarak, kıyılmaya korkulan bedenlere .... Koyar busesini, öpmelere kıyılamayan, doyulmayan, leblere .....! Koyar busesini, öpmelere kıyılamayan, doyulmayan, leblere .....! Ölümden korkunun, beyhudeliğin de .....! ÖLÜMDEN KORKUNUN, BEYHUDELİĞİN DE .....! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Almanya 25 / 04 / 2021 - PAZAR Saat ; 02_00
<<- SUNDUM YARE, YÜREĞİMİ, ÇOBAN ATEŞİ GÜZELLİĞİNDE ...! >>
AŞKIN, HER
HALİNİN, HAYATA VE İNSANA DAİRLİĞİNDE .......
Yar,
suskunluğun diliyle dillendirmiş duygularıyla, isteğini, kaşla-göz arasında
bir solukta, en munis hallerle içime işleyen bakışlarla, ummuş ki, dünden ve
andan esintilerle, hoşluklar ve aşka dair güzellikler sunup, yaşatayım istemiş,
kendince ....
Elbette,
sık boğaz etmeksizin ve kendine has, dahası yakışan o, zarafeti, kayaları delen
su kararlılığı dinamizmi, onunda ötesinde ve öncelikle .....
Yüreğimin,
ömrümün, gözümün, gönlümün yağını eriten o, su duruluğu ve inancıyla .
Yar
ister de, gönül durur, yürek duymazdan gelir mi?
Hele ki,
isteğin kaynağı aşk ve özü için, için yanan duygunun ......
Yellenip,
harlanarak, adeta çoban ateşi kesilip, yarin arzusunu, değil unutmak, nutkumu
tutturmacasına sununca, usulü-erkanı ve kendine has kararlılıkla ...
İşin başa
düşmüşlüğün de, koyuldum, yelken kürek .....
Azımı, çoğa
saydıracak, yüreğine dokunup, gönül otağına aşk ve iştahla kurulup, gün yüzü
görmemişin den dizeleri..
Yeniden
kotarıp, onlara, yeni çehre ve renk, dahası anlam zenginliğiyle, gönül
güzelliği katarak, ahenkle duygularımı harmanlayarak .....
Kökü,
kökeni eskide olsa ve ondan hazla beslense de ....
Ana, hayata
ve aşka dair yeni güzellikler üretip, çoğaltıp, zenginleştirerek .....
Aklımca ve
kendimce, dilimin dönüp, aklımın yettiğince, tozu alınan duyguların ışıltısı,
albenisiyle, yeni güzelliklerle, aşka dair yürek ve duygu kıvılcımlarını..
Adeta yeniden bir heyecan ve solukla, dizip, düzüp,
dillendirerek, yari hoşnut, dahası gönlünü şad, gönlümü bahtiyar edebilmek
uğruna,..
Koyuldum,
yelken kürek heyecan ve aşkın en coşkulu, en renkli çiçeğe durmuşluğunda ....
Hayat denen
azmanın, kadrine ve hışmına kurban giden ömürle, gönül defteri almışlığıyla
payını, bu celallenme den ....
Kimi
sayfaları, göz yaşlarına eşlik eden sakarlığım dan nasibini almışlığın da, göz
yaşına karışan ter ve suyla ıslanıp, kurumaktan, küf bağlayan yazıların,
tarumarlığın da ...
Değil
seçilip, okunmak, dağılıp, uçuşup,silinmekten, gönül diliyle, telinden ve
yürekten sayfalara duygu dolu dizleri okunmaz edip,çıkmış .....
Kimi
sayfaları, dalgın ve kendimde olmadığım anların iz ve delilleri, sigara
yanıklarına kurban gitmiş..
Öyle ki o,
delik- deşik hallerden derilip,çatılan dizelerde, hayatın vurgunundan,
bencileyin fazlasıyla almış, nasibini ...
Zaman ve
yılların, zorluk çıkartmada hayatla, at başı yarışmış lığın da, özünü bozamasa da
pek çok duyguların sığıştığı dizelerle,
eciş-bücüş yazılarımın çoğunu okutmamaya kavilli ve kararlılıkla, el, hatta
elden de öte ambargo koymuş yazılanlara, okumak, fermana muhtaç hale gelmiş,
anlayacağınız ....
Hasılı,
dizilmişler sille boncuğu gibi, zaman,
yıllar , hayat, en müşkülpesent halleri ve ürkütücü kararlılıklarıyla, akasya
dalına tünemiş aygın- baygın kumrular misali ...
Niyetlerinin
ayağıma ve dilime, dahası aklıma çakıl taşları ve hatta belleğime pusu kurmaya
ahd etmişlik ve ısrarla...
Arpacık
kumruları misali, süzüm, süzüm süzülerek, akılları sıra, pusu kurarak yar'la, arama
kara kedi yada en azından yel sokup .....
Gönül
dilimi,lal, duygularımı tarumar ve aklımla, sağ duyumu dumura uğratarak..
Felekliğinde, sillesinden nasibimizi alalım istek ve hallerinde, tuzu kuruluğun tüm
alametleriyle...
Tökezleyip,
dil sürçmesinde yare ve bana anı zehir, güzelliği ve yaşanacak duygu sağanağını
,adeta başlamadan bitirmecesine..
Bir kaşık
suda koparacakları fırtınaya kurban ederek, aşkın güzel adına gölge,
yüreklerimize ateş düşürerek ...
Bir gıdım
güzelliği, bize çok görerek, anamızdan emdiğimiz sütü, burnumuzdan
getirmecesine...
Yarla
,bana, dünyanın kaç bucak'lığını yaşatarak,hatırlatıp, göstermeye kararlılığını yansıtan pozlarda, iki dirhem,
bir çekirdek ,hallerde kırıtıyorlar
için, için ....
Aşk, her
dem, yatağında akan su hallerinde seyretmez, marifet, deli-bozuk coşkuyla köpüren suyla, baş edebilmekte.
Aşk adına
hem hüner, hem de kararlılık, donanım ve sağ duyu gerektirir...
Ve
böyleliğin de daha da bir gelişip, serpilerek, eskisinden de güçlü hallerde
,çiçeğe durur ...
Aşk, işte,
o zaman aşktır, keskin sirkeyi bala, fırtınayı, sükuna çevirebilmek, ister ....
İşte bir
yanda yar,beride tüm heyheyi ve heybetiyle hayat, zaman ve olacaklara çanak
tutmaya amade hallerde teste tabi tutarak adeta dara çeker seveni,sevileni,
hasılı aşıkla, maşuku ...
Hallerin
böyleliğin de , hayatın tuzak,zorbalık ve dayatmasıyla...
Adeta, iki
ayağımı bir pabuca koymaca sına hallerle yüz, yüze koydu, yine beni ...
Anlaşılan o
ki, dört başı mahmur giden aşk halleri, çoğu kere sadece kimilerini değil, hayatıda düpedüz ayran gönüllülüğe, düpedüz
oyun bozan'lığa itiyor, oyun, bozan'lığa .....
İşte
böylesi hallerde, dürdürmemek için defterimi, incitmemek için sevdiceğimi ve
hayatın çalımını, salvosunu çıkartmak için boşa...
Koyuldum,
gönül hanemin derinlerindeki, eskileri yeni edip, erişip,dokunmacasına, yar
yüreğine .....
İçtenlikli
yalınlıkla, basmadan yarin bam teline, aşk, emek ve bir o kadarda saygıyla,
hürmet ister deyip, aşk söyletir, hallerinde döktüm yüreğimle,
duygularımı,aşkla yare, sergen ettim gönlümü, yine aşk için, aşkla ......
Tutarak
yadımda ...
'' - Hayat,
sınar her fırsatta ve her alanda, insanı .....! '' Gerçeğini ......
Dahası,
unutmadan .....
Hayatın,
kaçınılmaz ve değişmez, yasasını .....
'' - AŞKIN
HER HALİ, HAYATA VE İNSANA DAİRDİR ''
Sundum
yare, yüreğimi, çoban ateşi güzelliğinde ......
Aşkın, her
halinin hayata ve insana dairliğinde ......!
Aşkın, her
halinin hayata ve insana dairliğinde ......!
Mualla
SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad
/ Almanya
25 / 04 /
2021 - PAZAR
Saat; 02_02
23 Nisan 2021 Cuma
ÖMÜR, DÜŞÜN, DUYGU DÜNYAMIZDAN ......GÖNÜL AYNAMIZ LA, MUHABBET SOFRAMIZDAN,
YANSIMALAR ....
Astarsız göynek'ten, urba ....
İlimsiz-Fensiz, fendsiz, hele ki de, hadsiz beden, dil, karanlık ve bağnaz ruh ile yalan kelamla alim ....
Şatafat ve safsatadan ibaret söz edip, ahkam kesmek ile önce insan, beraberinde de şair olunmaz,
Söz, çalıntı, özenti, kopya ve debdebeden, asılsız-astarsız yalandan ibaretse, içi çürümüş buğday denesi ile, başağın dan farksızdır .....
Kelamın ve selamın değerlisi, yüreğe dokunan, gönüllere işleyen, ömürler de, yer bulup, ömür olandır ..
Aslını inkar eden, haramzade den değil alim, eren-evliya, reis, insan bile olmaz, ev-ocak çatılıp, tünek yapılıp, yaran tutulup, dostluk kurulmaz .....!
ONUNLA BERABER, DEĞİL YOLA, DAVAYA, KENEFE GİDİLMEZ, KENEFE .....!
Alim iken, alimden, zalim olur, olunur, hem de, çok kolaylıkla ve nefisle, kibre, narsistlikle, korkuyla, güce ve erke kölelikle ......!
İliklerine zulüm ve zalimlik işleyen'dense, yedi yunmuş bezde olsa, alim olmaz ......!
Fıtrat ile suret çeliştiğinde, surete değil, fıtrata bakmalı, HÜKÜM, FITRAT ESAS ALINARAK VERİLMELİ .....!
Suret göz alıcı, baş döndürüp, aldatıcı olur, gerçekliğinde fıtratsa, ederini ortaya koyar, unutmamalı ki, kurttan kuzuyla, ceylan olmaz .....!
OLSA, OLSA, KUZUYLA, CEYLAN POSTLARINA BÜRÜNÜLEN SAHTEKAR,YALANCI, MADRABAZ, AĞZI, ELİ KANLI KATİL OLUNUR .......!
Unutmamalı ki, Antik çağdan Ezop ve diğer pek çok düşünürün, hatta günümüz aliminin ömrü, hayatın ve insanlığın bu gerçeğini anlatıp, tanıtmakla geçti ...
Anlatmaktan dillerde tüy bitse de, gerçeği yadsıyanlar yalana, harama,şatafata ve safsataya inanmayı yeğledi ve halende yeğlemekte .....!
Çünkü, gerçek yola çıkıncaya dek yalan, safsata, iftira ve hakaret, haysiyet cellatlığı, kelam ve dedikodu, çoktan gidip de, dönmeye koyulur ......
Yalan, yel gibidir, dağıttı ve dağıldı mı, derilmez ve önü alınmaz ....!
İki insan tehlikelidir, bağnazlıkla yalanı saçanla, yalana inanıp, peşinde koşan, ahmak .....!
Özünde her ikisi de, yalanla bina olmayacağını bilse bile, fıtratı, natarası bozuklukla ve karaktersizliği ile bundan kendini alıp,sıyıramaz, kurtaramaz ve gerçeği, doğruyu seçmez, seçemez .....!
Tellalla,yalancıya itibar olmaz, çünkü, her ikisi de, başkalarının borazanı dır .....!
Hakikatin sesi kısılsa ve geçte gelse, zaman ve tarih içinde, hem doğrunun hem de, sağlıklı ve sağ duyulu olanların indinde ve dünyasında, ilelebet yer bulur, yeri olur, onun geçliği ve engelleniş i, olsa, olsa, sadece yaşanan karanlığı,acıyı ve bağnazlığı uzatır.
Eninde, sonunda gerçekle, doğru, layığını ve hak ettiğini bulur, görür ...
Yalanla, yalancının şahidi bol, gerçeğin savunucusu azda, öz olur, doğruya ve gerçeğe itibar edenin takipçisi az, bununla birlikte, desteği sağlam ve güçlüdür.
Çünkü, inancın ve doğruluğun ordusu kavidir .....!
Geçici yenilgi ve hüsranlar, kalıcı zaferi engelleyemez, marifet hatadan, yenilgiden ders alıp, kararlılık, ısrar ve inançla doğrunun savunucusu, inananı ve askeri olabilmeyi becerebilmektir, gereken ve marifet olan .....
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
23 / 04 / 2021 - CUMA
Not : Bu harika çiçek görselleri için değerli Dede Yunus GÜRSOY bey kardeşimi kutluyor, en kalbi şükranlarımı sunuyorum.Şiirlerimde kullanmama gösterdiği anlayış ve gönül güzelliği için de sizlerin huzurunda ayrıca çok teşekkür ediyorum.Selam olsun engin gönlüne, bin selam.
7 Mart 2021 Pazar
HEPİNİZ, BENSİNİZ ....
6 Mart 2021 Cumartesi
KARDELEN ÖMÜRLER: GEÇEREK, KENDİMİZDEN …..! Şu sıralar, ay camda, ...
5 Mart 2021 Cuma
AÇMAZLAR MANZUMESİ
Gerek kalabalıklardaki yalnızlıklarda,
Gerekse de içsel yalnızlıklarımızda savruldukça
Sığınacak liman
Sığınacak liman aradıkça,
İyiden iyiye yiten güven duygumuzun dürtüsüyle ,
Yine dönüp dolaşıp kendi içimize sığınmalara,
Güveni burada aramalara, bulmalara, itiliyoruz.
İşte, bu iflah olmaz kısır döngü;
Hem çağın, hem insanın, hem de insanlığın; önlenemez illetidir.
Bu bumerangda; kendimize saygıyı, öz güveni ve gerçeklerle yüzleşememeyi
Yani;
Yine ve yeniden, içsel korkularımızın karanlık ve çıkmaz sokaklarına düşüyoruz.
Bu da bizi, bırakın hayata ve çevremize,
Kendimize bile ırakla'şıp, yabancı'laşmalara sürüklüyor;
Bu, dalgalarla kumsalın medcezir ilişkisini ortaya çıkartıyor.
Eksilen kumda, çoğalıyor görülen suda kaybedenliği nin farkında olmuyor.
Gerek bireysel, gerekse de toplumsal yalnızlaşma, yozlaşma, soysuzlaşma
Ve yabancılaşma kör döngüsünde, un-ufak oluyoruz.
Gerek ruhsal, sosyal ve psikolojik depresyonlar ve farklı rahatsızlıklarla tetiklenen;
Ya kendimizi ispat
Ya da kendimizi ilhak sonucuna,
Yani ya deliliğe,
Ya da intihara sürüklüyor..
Sorun ve yüzleşmemiz gereken, ya da doğru yanıt
Ve gerçekçi çözüm bulmamız gereken soru şu:
” – HANGİSİ, HANGİSİNDEN DAHA İYİ YA DA DAHA VAHİM VE TEHLİKELİDİR ? ”
NE DERSİNİZ ?
VİCDANLARIMIZ MI ?
İÇSEL AYNALARIMIZ MI, KİRLENİP YOK OLMALAR DA ?
YOKSA …
HER İKİSİ DE BİRDEN Mİ ?
HER İKİSİ DE BİRDEN Mİ ?
Bu mudur günümüz insanının ve insanlığının açmazlar manzumesi ?
Açmazlar manzumesi …!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Immenstaad / Almanya
28/11/2017
DÜN .......
HUZURA, SEVİNCE, MUTLULUĞA, GÜLMELERE MUHTAÇKEN,
BU'DA YOKTU'YA ......!
Her ne yapıp-ettim, hangi usulü ve yolu denemiş sem
de .......
Aidiyet çabamı görmezden gelen ve beni içlerine
sindiremeyen .....
Hayatla, dünyayı, ömrüme, dünyama ve içime
sığdırmışlığımda bile, olumluluklarda yanımda olup, bir an bile olsun, yüzüme
gülmemişliklerinde .....
Her nasıl, başarıyorlarsa, yenilenin, kaybedenin
ve dibine kadar mutsuzluğa itilenin, hep
ben olmuşluğum da .....!
'' - Yetti be........
.....Nereden inceldi ise, oradan kopsun .....! ''
Diyerek ......
Üçünü- beşini, önünü-arkasını, düşünmeksizin
......
Kendimi, kaldırıp koyuvererek, derin ummanıyla,
amansız kasırgasına ...
Attım kendimi ,içine, kayışı koparıp, balataları
yakarak .......
En yakınım akraba-hısımla dost dediğim
çevremdekilerin, nihayetinde, toplumun, hallerime bakıp, ürkek ve titrek sesle
........
'' - Kayışı koparmış, kafayı kırmış, korkulur
böylesinden .....! '' Sözleri arasında, adeta sırra kadem basarak, bir anda
beni, benimle baş başa bırakarak, tüymüşlüğünde ''
Nicedir bulamadığım, yoksun olduğum, '' Huzur .
'',Denen, bana yabancı halle, tanıştım
...!
Eski benin, insanların, insanlığın, dünyanın
derdini, dert edinen benin, kendini nasıl yiyip tükettiğini fark edip, anladım,
o an ...
O gün, bu gündür ...
Kırıklıklar da dolaşmışlığım da, akıllı geçinmeye
çalıştığım günlerden ve hayattan, çok daha güzelliklerle, hatta mutlulukla
tanışıp, selamlaşmaya da, başladım .....!
Anladım ki ....
Gerektiğinde, akıllı ve dert babası, Marko
Paşalıktan arınmalı, kendini ve yüreğini dinleyebilmeli, insan ...
Bunalımlı ve cinnet geçiren hallerimde iken,
şimdilerde geri geldi ağzımın o, bildik
tadı ....!
Gülmeyi unutmaktan, Marsık yüzlü, hem kararıp, hem
de, yıpranmanın alameti derin çizgilerin yerini ......
İçtenlikli, doğaçlama hallerle, içimden geldiğince
gülmeye çalışan garibanın keyfi geri gelince .......
Zar-zor olsa da, bu yeni bana da alışıyor ve
gittikçe de, yakışıyor, yüzümün, bu yeni hali ....!
Ah, birde şu, ara-sıra yoklayan o, eski
Limoniliğim ile, içimdeki safra ve dilimdeki iç yakan kekremsilik, hatta,
acımsılık, düşse yakamdan ......
Ben, değil dört köşe, altı köşe kasketler gibi,
çok köşeli olacağım, bedenimle, ruhum, kesin
kurtulacak o, içimdeki güzelim çocuk sevinçleri, yerleşecekler, iyiden,
iyiye .....
Şimdinin kiracılığın da, dünden daha iyi halleriyle
erinç ve sevinç hissederek, şöyle diyorum kendi, kendime ...
Tıpkı, hem de öncelikle, hemcinslerim kadınların
çoğunca '' Evde kalan, kız kurusu ! '' etiketi
yapıştırılan biçareye, gerdek gecesinin sabahında Çeşme başı fiskosların da
kocasıyla ilgili eksik-artık konuşan laf ebelerine ve dedikodu edenlere,
cesaret ve yüreklice, ağız dolusu haliyle, dediğince ki ruh halleriyle .....
'' Dün, anamın evinde, buda yoktu ya, varsın gözü
kör, ayağı topal oluversin, o kadar kusur, KADI KIZINDA DA, bulunur ...!
Hah işte, bende bana diyorum, önce için, için
sonra da, meraklı taze turşulara, ders verip, had bildirmecesine hal ve
duygularla bezenmişlik ile, huzuru ve sevinci keşfedip, onlarla yeni, yeni
tanışmışlığım da ...
Tıpkı, o yeni gelin hanım misali ...
'' - Durun, durduğunuz yerde, kesin vır vırı, bilin
haddinizi .....!
Dünkü, eski benle, kıyaslanamayacak kadar çok daha iyiliğim
de, buda yoktu' ya, diyorum ben de .....
Önce, dünün gam kuşu olup çıkan bana, sonra da o,
malum, kerameti kendinden menkul,
lafazanlar güruhuna ......!
'' Dün, anamın evinde huzura muhtaçken, azaplar da kıvranırken ....
Mutsuzken, mutluluğa özlem çoğaltırken, bu
halimle, durumum, bu anım da yoktu'ya
.....!
DÜN .......
HUZURA, SEVİNCE, MUTLULUĞA, GÜLMELERE MUHTAÇKEN,
BU'DA YOKTU'YA ......!
BU'DA YOKTU'YA ......!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
05 / 03 / 2021 - CUMA
Saat ; 15_30
4 Mart 2021 Perşembe
TAVANDAN SARKAN FERSİZ VE ÖLGÜN IŞIKLAR SAÇAN SIRADAN LAMBAYLA, TAHTA SANDALYENİN TANIKLIĞINDA ....
Nelere, nelere, bir sapık ruhlu seri katil kanının zulümlerine ve insan hayatlarını acımasızca katletmesine tanıktı ...
Bu tavandan sarkan ölgün ışıklı alelade lambayla, o günlerin tanığı kan izleriyle bezeli tahta sandalye ....
Kölelerine İşkence Etmekten Keyif Alan Seri Katil: Madame Delphine LaLaurie bu lambayla,sandalyenin sessiz tanıklığında çağlara ve insanlığa utanç ve yüz karalığıyla geçen, bu hasta ruhlu sapık katilin, ayıbıyla,caniliğini kazıdı bağrına, kazıdı bağrına ....
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/ İSYANİ
Immenstaad/ Almanya
04/03/2021 -Perşembe
Saat 12_24
GÖZ BEBEKLERİNDE SAKLIDIR, KORKULARIN ....!
İmrentiyi, tiksintiye , zoru, kolaya, kolayı, zora, oluru, olmaza, olanaklıyı, olanaksız, sevgiyi, nefrete döndüren ...... Hükmeden ve boy...







