3 Şubat 2022 Perşembe

BİLDİRİR HADDİNİ, YAPAR GEREĞİNİ ........!

 

 

 

Ne, Dante nede Orhan Veli Üstadım, yaşımın otuz beşi, katlamalı ve Kadeveli geçmişliğin de, ömrümüzün ne ortasının, kenarı kalmamış'lığın da, dahası ...

Bodoslama sür-gitlerde, pelesenk olmuşluğun da, haddimi, yerimi ve ne olmadığımı bilenliğim de ......

Bu arada, laf aramızda, hani'ya, ulu-orta diyen-koyanlığımdan işkillenen de çıkarsa, keyifleri ile,damak zevkleri bilir..

Şerbetimiz de, şirretle,sirke'miz ve hatta panzehirsiz ağu'lu lafımız, kelamımız da vardır ömür ve gönül dağarcığımızda ....

Bu cümleden olmacasına ......

Bazı kuş beyinliler öncelikli olmacasına, çıkmamacasına kazıyarak soksunlar o, ilbizli dar kapı, moloz ve takoz deposu, kafalarına .....

Sakın ama sakın ola, unutmasınlar ki ....

Haddimi bilenliğim kadar, hakkımı da dik alasıyla bilenliğim de .....

Hem de, sözümün meclisten içeri kim ne ve nasıl duyup,

düşünüp, anlayacaksa, öyle anlasın ki .....

Son nefeste hayatım pahasına da olsa ararım hakkımı ......

ARARIM HAKKIMI ........

Bu böyle, biline ....

MUSAFA, YEMİNE gerekte yok ama ....

Ama....

AMA, << - SÖZÜM,SÖZ, ŞARTIM ŞART OLSUN Kİ . >>, Bu can, bu nefes bu tende-bedende oldukça, bilincim yetip, inancımın kaviliğinde, ARARIM HAKKIMI ...

Hem de, UCU,BAŞI-SONU NERE GİDER, DEĞER VE GİRERSE, GİRSİN, eni-

konu ararım, hakkımı ........

ARARIM HAKKIMI .......!

Çünkü .........,

BU HAYAT-MEMAT MESELESİ, NAMUS ve  ONUR İŞİDİR, ONUR ....!

Bu saptamayı sıcağı sıcağına, yeri gelmişken yapmak boyun borcumdu,

onu eda edip, dillendirdim ....

Taş ile söz, yerinde ağırdır ve yeri, zamanı geldiğinde ....

Taşı da, sözü de gediğine koymamak, gerekten de öte, olmazsa, olmazlığın da zorunluluğunda, şarttır, şart ........!

Sözü sakınıp, saklamak ve hak aramamak, sütre gerisine sinmek, sünepece yavşaklaş'mak, insanlık değil pespaye ahmaklığıdır, pespaye ahmaklığı...

PESPAYE AHMAKLIĞI .......!

Bildiğim o'ki ....

Söz vardır, DİRHEMİNİ YİYEN, İT KUDURUR ....

Söz vardır, laf ola- beri gele türünden yavşakça ve alçak sürünme de mevta olucu türden .....

'' - YAVA TÜKMÜK GİBİ ...! ''  SAKALA, ELE-YÜZE BULAŞIR ....!

Diyeni, KÜÇÜLTÜR, duyanı, KİBİRLENDİRİR, dahası .....

O'na, kendini, HERGELE DE İMAM EŞEĞİ, sandırır, saydırır .......!

Benim kelamım, oldum olası, kendimi bildim, bileli, ilk cümleden, sınıftan kelamdır .......

Yani .....

Sözümü asla esirgemez'liğimde, hak edip, kemlik ve kötülüğü karşılığında, dediğimi duyan, yiyen, it kudurur ...

Suretiyle  insan geçinen, fıtratı yitik sözde insan, kendinden, yaptığından utanıp, yerin dibine girmek ister, '' - Pek tabi ki hala  içinde insanlık kırıntısı yada izi kalmışsa ...! ''

 O, an, nasıl sürüngen omurgasız hilkat garibesi olduğunu, özüyle, sözüyle gerçek ve insan evladı insan olamadığını, kavrar .......!

Ne der, atalar ....

Sana diyorum, KIZIM, Sen anla, GELİNİM ....

YARASI OLAN GOCUNUR, İŞKİLLENEN ALINIR ÜSTÜNE ...

Dahası ...

 ''- MAYASI KEM OLAN, HAMDIR, HAM ....! '' 

İşte böyle ....

Varsın, alınıp-gocunsun o, işkilli'ler, işkillenenler güruhu da ......!

Yine, dile cuk oturan ve dimağlarda şimşek çaktırıp, nur yaratan, bir başka güzel ata sözümüzü de, yeri gelmişken diyelim, dillendirelim ...

'' - İŞKİLLİ BÜZÜK VE BÜZÜK'LÜLER ZİNGİR'DER .....!

HAVADAN NEM KAPAN, DIŞARI ÇIKMAZ...

KUŞTAN KORKAN DARI EKMEZ ......! ''

Söz vardır, bıçaktan da keskindir ve kestiğini iflah etmez, ondurmaz ....!

Sözümüz gideceği yeri de, kişiyi de, adressiz olsa bile, bilir .....

Girip saklanıp, büzüştüğü zuladaki ini ile ......

'' Onu doğuracağına taş doğurasıca ..! '' Anasının, hörekesinde de olsa, bulur ve gereken etkiyle, sonucu verir ve hayra kapı aralar .....

HAYRA, KAPI ARALAR .....!

Buda, böyle biline, akla, hafızaya ve kafaya yazılıp ........

Olmadı ......,

Ya'da, münasip yere sokula .......!

Duygu ve düşün şelalesinden akıp-taşanları ....

<< - KRAL ÇIPLAK ...! >> Gerçekliğinin ayan-beyan ve aşikar lığın da, tüm otantikliği ve ilk elden, ilk ağızdan'lığıyla .....

Dahası, noktasıyla, virgülüyle, zerresine bile dokunup, eğip, bükmeden, yumuşatıp, cıvıtıp,  bulaşık laştırma dan, hasılı ....

Adam kelam lığın dan ırak edip, kem-kümle, yavşaklaştırmadan, dahası ve açıkçası ....

Sinemizden, yüreğimizden taştığı gibi, sıcağı, sıcağına, nar kızgınlıkta, deyip-koyup, dökmüşlüğümüzle .....

Aşikarca, yazıyla, ulu-ortaya, üryanlık ve edeple, saygıyla, yetmedi .......

Gerçeğe, doğru bildiğimize, kalbi inanç ve içsellikli sadakatle ......!

Şimdi, vaktin sadede gelip, meramı ve lafın, düşüncemizin kalanını söylemek olmuşluğun da ........

Dönelim muhabbete ve virgül koyduğumuz yerden, başlayalım, gönül muhabbetini, layıkıyla ve gereği gibi, sürdürmeye .......

<< - Nerede kalmıştık, ne diyorduk, meramımız neydi ?

Ahhacık, söylemeyi sürdürüyorum, sansürsüz ve kıvırtmadan .......! >>

Zamanın, yılların ve yaşın, yaşlanmanın beni beklemediğinin bilinci ve

farkında'lığın da, yetmedi .....

Ne, zamanın akışını, nede, yaşlanmayı durduramamış'lığımda, kapıldım hayatın rüzgarına .......

Hatta, kasırgasına, gidiyorum adeta tam gaz, pupa yelken .........

Yorgun ömrümün olgunluk, kemal ve hasılı, kamil çağına ....

Bunun adına, yaşlanmakta desek, yahut ta .......

Fiyakalı, cafcafalı başka kulpta taksak, sonuçta .......

Nüfus Cüzdanımın sararıp, solup, son kullanma tarihine erişime ya son virajın, yahut ta ....

Son düzlüğün, kalmakta olduğunu gören, bilen, dahası .....

Burnumdan fitil, fitil getirile, getirile yaşayanlığım da, bunun, ne anlama geldiğini, düpedüz deyişle .....

Ne halt olduğunu, bilen,  anla'yanım .......!

İşin enteresan yanı, hayat ufak bir torpil yapıp güdük Şubatın, yirmi dokuzlu gününde doğma kontenjanını da ........

Ben garibe, çok görüp, cimriliği tutarak, bana kullandırmamış ...

Yani anlaşılan ve anlayacağınız o'ki .......

Hayat ve zamanla barışık olmayış halim, doğum öncesi ve eskilere dayanmakta ......!

İnsanların ağzının, torba olmamış lığında ve büzülememişliğinde, içinizden diyen çıkar ....

<< - Hayatın, suyumu çıktı nedir bu şikayetin, feveranın ve sitemin ?  >>

Elbette, kendilerince onlarda haklıdır, haklı olmaya ve fikir beyan edip, bana muhalif düşüncenin yanında yer almakta .

Buraya kadar, eyvallah sözümde olmaz ...

Lakin, kazın ayağının böyle olmamış'lığında, nicedir, adıma, işlerin dışarıdan görülüp, sanıldığı gibi olmadığını bilmeyenlerle ...

Hariçten gazel okumayı sevenlerin, ağzı olan hemen, herkesin, ileri-geri yahutta ......

Hiçte hemfikir olmadığım, saptama ve söylemleri dillendirmeleri, ne denli onların hakkı ve makulü ise ve onun gereğini yapanlarsa .....

Böylesini, tevazu ve saygımla, '' Eyvallah '' Der, öpüp başıma koyarım!

Gelin, görün ki.......

<< - Bu maraza ve cızırtılı seslenişle, kısa devre yahutta kapalı devre yayınımın ve söylemimin nedeni ne (?) , onu, yani gerçeğimi bilmek adına ....

Bir zahmet zaman ayırıp, emek vererek, bana bir kulak verip, en azından peşin hükümsüz ve ön yargısız  hallerde, beni bir soluk dinleyin, lütfen ..... !  >>

Demek ve gerçeğimi söylemek dileğimle, fikrimi beyanda benim hakkım olsa gerek .....

Sizce ?

Sizce de, işin doğrusu, insanisi ve olması gerekeni bu değil mi ?

'' - Havadan nem kapan ve ülkeyi adeta cadı kazanına döndüren, her şeye maydanoz ve her denenden işkillenen TİRAN' nın ....

Artık, artık sadece değil çizmeyi aşması, haddini de , yetkisini de aşıp ... Ademi, Havvayı karıp, katarak, insanların mahremine bile el attığı bir idare ve ufku kara bulutlarla kuşatılmış .......

Hayat ve düzen, rejim yorgunu ve yaşama sevinci çalınan insanlar için ülkenin .....

Top yekun TIMARHANE ve CEZA EVİ hatta .....

Hemen, her günün, İNFAZ GÜNÜ olup çıktığı koşullarda .....

Soluk alıp vermek ve kalan akıl kırıntı mı korumanın fermana muhtaç hale geldiği, ülke ve coğrafyada .......

Yarasının çokluğuyla, bohçayı açıp, çalıp, kasayı tamtakır soyup, cukkaları, hem de YEŞİL DOLAR olarak AYAKKABI KUTULARINA  istifleyip, gizli hesaplara ve örtülü ödeneklere koyarak  .....

Garibim yoksul emekçi insanlara, meta zoruyla, TERS PERENDE dayatan ....

İSTİBDATTAN DA BETER, SULTA, CUNTA hallerinde ......

Her gün, akıl fukarası sayılıp, mal ve sürü yerine konulmalar la ...

Ölüp, ölüp dirilmek acaba hangi babayiğidin yada hanım evladı bacımın kanını beynine sıçrat'mıyor, nevrini döndürmüyor dur ?

Lal kesilmeden vicdan sesinizle, deyin bana ...!

İşte tam da bu noktada, insanların umudunun çalınıp, mutluluğun düşünü kurmasına bile ambargo ......

Hatta, ZİNHAR hallerinde yasak konup, OLİGARŞİK PARTİ- POLİS DEVLETİ KUŞATMASINDA ....

'' - AĞANIN, PAŞA GÖNLÜNÜN İSTEMEMİŞ ve KEYFİNİN GELMEMİŞLİĞİN DE ''  Yasayı, teamülü, devlet gelenek ve göreneği ile işleyişini yok sayıp, en sıradan tepkiye tahammülsüzlükle, muhalif tavra izin vermediği, tımar haneyi aratıp, oraya şükür dedirtip, salavat getirten  koşullarda, dayatılan sefillik de, ömür tüketmek ...

Yani ...

Sözüm ona ÖZGÜRLÜKTE değil, sadece ACI, adeta düpedüz KAN KUSMAK hallerinde, sürünmeye katlanmak neyin nesi ?

Ve...

Neyin nesinde bile KADINA TAHAMMÜLSÜZ VE ONU HAKİR GÖRÜP, KÖLELEŞTİRMEK, hele, hele de...

KADININ HİÇ ve YOK SAYILIP, bırakın tavuk kadarı, BÖCEK KADAR BİLE, kıymet-i harbiyesinin olmamış'lığıyla, insan olarak sayılmayıp, dikkate alınmamış'lığında ...

Ömrü çilede, azapta ve acıda sürüm,sürüm tüketerek,

Seviyesizliğe, seciye'sizliğe, kalitesizliğe veya da onursuzluğa tutsak edilip, itilip-kakılarak .....

Koyundan da beter dışlanmışlık da, muameleye müstahak görülmesini, sineye çekişte ...

BÜZÜLMEK, DÜZÜLMEK, ÜZÜLMEK' de ÇİLE, İNSANCA YAŞAM VE YAŞAMAK'MIDIR ?

Böylesi yozluklara gık çıkartmadan, yemek-güdülmek ve kubur üçgeninde derbederlik hak ve müstahak mıdır ?

Bu halde, ha üç gün, ha üç sene fazla ömür tüketmek neyin, nesi ?

Buysa yaşamak ...

Ben, buna kocaman<< HAYIR >> Diyerek, insan olmuşluğun haykırışıyla sitemimi ve hatta protestomu ve hasılı ......

MUHALEFET ŞERHİMİ, koyarım, ulu-orta .....!

Hah ...., İşte, tam da bundan keyfimin kaçkın'lığı, surat döküşüm  ve limonilikle, sitemkar'lığım, sitemim, yetmedi ........

İSYANIM, İSYANİLİĞİM .....!

AĞALARIN UZUN, hiç ama hiç bir surette, MUHALİFLİĞE VE HATTA GÖNDERMEYE,İMAYA, BENZETME VE TEŞBİH'E, en önemlisi de, ELEŞTİRİYE TAHAMMÜL EDEMEYEREK .......

Gözümüzü yaşlı, günümüzü zehir, başımızı ağrılı ve hatta, belada kılıyorsa ..

İnsanca, ağız tadıyla muhalifliğimize bile horozlanıyor ve kodese, tımarhaneye, olmadı .....

Düpedüz, KİM VURDU'ya kurbanlıklarda, pisi, pisine katledilmeyi bizlere reva gördüğünü, her fırsatta, ayan-beyan hönkürüp, haykırıyor !

Adeta, midemizi dışarı çıkartıp, kulağımızı iğfal, gözlerimizi de kendini görmeye çivilemek istiyorsa .......

Ve hala .....

Sus-pus ve kölelik de sürünmeye hayat ve  buna yaşamak deniyorsa .

Emin olun ...

Doğarken o, günlerin ve savaş artığı zorlukların yokluk-yoksulluğunda, kesilen elektrik'ler nedeniyle ..

Daha dünyaya merhaba derken, karanlığa göz açıp, ağıt-figan edip,

göz yaşı dökmüş'sem .......

'' - İKİ AYYAŞ DEVRİ '' Saçmalık, zırvalık ve yalanlarıyla hakaretlerinde zorlukla, yoksullukta bile, yine de tebessüm edebilir haldeyken ......

Şimdilerde ....

O anı bile, bu günkü zırvalıklarla, deliliğe rahmet okuyup-arar hale getirilen insan yığınlarında, zerre olmaya yeğlerim, zerre ........!

KARANLIĞA DOĞMUŞUM, DOĞMAYA AMA ....

DELİ GÖMLEĞİ, CEZA EVİ GİYSİSİ YADA KEFEN GİYMEYE, YAŞAYAN ÖLÜLÜK DE HAYATA KÜSMEYE MECBUR EDİLMEDİĞİM O, ÇİLELİ GÜNLERİN YÜZÜ SUYU HÜRMETİNE BİLE .....

BU TİRANLIĞA VE SARAY-ÖKÜZ BENZETMESİNE BİLE HOŞGÖRÜSÜZLERİN VE TAHAMMÜLSÜZLERİN CENDERESİNDE ....

AKIL-VİCDAN VE KABİR AZABINA HAYIR , deme hakkı ışığında ....

'' - OSURMA-SIÇMA, HARAÇÇI  GEÇİYOR '' Zapt-ı raptın da, ömür tüketmeme ve muhaliflik haklarımı kullanmayı seçiyorum ......!

'' - İRFANI HÜR, VİCDANI HÜR '' Nesillere göz dikilip, köküne kibrit suyu dökmeye yeminliler güruhunun, azap hengamesinde sus-pusluğu sineye çekmelere HAYIR diyorum, HAYIIIRR....!

Buna bile, ZART-ZURT denmesine de ......

YETTİ GARİ, YETTİ BE, İNCELDİĞİ YERDEN, KOPSUN, diyorum ..........

Bu, böyle biline ve Bursa da'ki sağır sultan dahil olmacasına, cümle insanlarca, duyula ........!

İşine gelmeyene, BİR ÇİFT SÖZÜMLE, BİR ATIMLIK TA OLSA, BARUTUM OLUR VE OLACAK ELBETTE .....!

Hele, gün gele, o günde devran döner, alem anaların ne yiğitler doğurduğunu görür .....

GÜN OLA, HARMAN OLA ...

ANADOLU, CEBERUT ZORBALARA, NİCE KANLI TİRANLARA, PABUÇ BIRAKMAYAN, KADİM TOPRAK, COĞRAFYA .....!

BU BÖYLE BİLİNE...

Kim ki, HADSİZLİK YAPAR, KADİM ANADOLU İLE ANADOLU İNSANINA,

HALKINA İLLET, ZİLLET DER VE SAHİPSİZ SOKAK KÖPEĞİ, UYUZ İT MUAMELESİ YAPMAYA YELTENİR ......

İnsanlara, ezilecek böcekliği reva görme hadsizliği ile, densizliğine düşerse .....

Aklının kıyısından bile geçirmemeces ne bilmeli ki .....

O BUMERANG DÖNER KENDİNE VURUP,SAPLANIR BEDENİNE .......!

Buna yeltenen O MALUM ZEVAT ve GÜRUH ....

ECELİ GELEN KÖPEKLİK DE, CAMİ DUVARINA İŞEME HADSİZLİĞİNE VE GAFLETİNE DÜŞMÜŞ DEMEKTİR .....!

Buda düpedüz ÖNDER ATA' nın deyişiyle .....

GAFLET; DELALET ve HATTA; İHANETTİR; İHANET..

Buna tenezzül ve tevessül edenlerin cümlesi de HAİNDİR, HAİN .......!

BU TOPRAKLAR, BU BAĞRI YANIKLAR YURDU, GÜZEL ÜLKE İLE İNSANLARI ..............

TİRAN, UZUN, REİS-MEİS DİNLEMEZ, BİLDİRİR HADDİNİ, YAPAR GEREĞİNİ .......

BİLDİRİR HADDİNİ, YAPAR GEREĞİNİ ........!

 

 

 

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

 

 

 

Immenstaad / Almanya

 

 

 

02 / 02 /2022 - Çarşamba

 

 

 

Saat ; 19_45

 

Fckboy ft. Defne (Official Video)

2 Şubat 2022 Çarşamba


 DİLİNİ VE RUHUNU ...


Çiçekteki mine, gözlerindeki zerre, ruhundaki ışık, dilinde kelam,tespih, gönlünde tılsım olayım, derken ....
Titremiyorsa sesin, göz yaşlarının ışıltısıyla ıslak,ıslak parlamıyorsa göz bebeklerin .....
Şeker pembesine kesmiyorsa, yanakların ..
Sözden öte gitmeyen duygularınla, aşk senin ömür tarlanda ...
Köksüz, kuruyup-solup ölmeye tutsak, cılız bir ottan öte değildir ..,
Ya duy ve inan,ya da sus ilelebet, kirletme riyayla dilini ve ruhunu ....
Dilini ve ruhunu ...

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Ereğli/Konya
01/08/2018
Saat; 01_11

1 Şubat 2022 Salı


 

VURGUN YERSE .......!

 

 

 

Boşa demezler hani'ya, dünden miras, kıdemli ekabirler le, kadim bilgeler ....

'' - Vurgun yerse, ömürle, gönül ......

Güz görmeden, talan olmuş bağa-bostana döner ve dahası ....

Yorgunluk ve takatsizlikten yakasını kurtaramamakla kalmayıp, üstüne, üstlük birde, iflah olmayan nalsız beygire benzer .......! ''

Diye ....

İFLAH OLMAYAN, NALSIZ BEYGİR, BENZER  ....!

İşte, tamda o, hesap ......

Nereye sarılsam, neyi tutmaya kalksam kurutup, yıkıp-dökerek, yılların ve zamanın külfetinin diyetini misliyle ödemek için çektiğimi, ben bilirim, ben .......!

Tıpkı, o canı kıçından çıkan gariban hayat hamalı, nalsız beygir gibiyim .

Karışınca, gecem, gündüzüme ....

Ne, gözüm dünyayı görüyor, nede .....

İFLAS ETMİŞ BAKKAL DEFTERİNE DÖNEN aklım karman-çormanlıktan yakasını kurtararak,

Değil aylar-yıllar öncesini hatta, dünü bırak, bir soluk öncesini de, olan-biteni de karıştırıyor ......

İşleri ARAP SAÇINA yahutta KÖR DÜĞÜME döndürüp, çıkıyor ....

Sonrada, işin içinden çıkmak için debeleniyor ....

Çift dikişliklerde yaklaşımım bile, para etmiyor ....

Ne, koyduğumu, koyduğum yerde buluyorum ........

Ne'de, gözümdeki gözlüğün orada olduğunu  unutmuşlukla, deli tavuk gibi dönenerek ......

Saatlerce, yorulup-ırılanıncaya ve asabım bozulup, söylenmeye başlayıp, işi küfüre-gamataya dökünceye dek, aranmaktan kurtulabiliyorum ...

Böylesi hallerde, insan hem daha bir huysuz-aksi, sabırsız, hem de ve en önemlisi de, geçimsiz sinamekinin teki olup, çıkıyorum ...

An oluyor, nefesimle, gölgem bile fazla geliyor, kendime ağır mı ağır

geliyorum .....

Düpedüz, ağır .......!

İşte böylesi anlarda, sarıyorum makarayı geriye ....

Tam da o, an kopunca, makaranın ipiyle-kayışlar .....

Bir güzel karışıyor, akım-bokum bokuma, dönüyorum deli-divaneye, böyleliğim de, gel de, çık, çıkabilirsen işin, içinden .......

Günüm, yönüm, iyim-kötüm girince birbirine, başlıyor kafamın içinde O, DENSİZ-KUDÜMSÜZ dahası AYARSIZ-GAYARSIZ BANDO MIZIKA TAKIMI, AKORTSUZ VE AHENKSİZ GÜRÜLTÜ VE CURCUNAYA .......!

Buda, bana oldukça pahalıya mal oluyor, laf aramızda ........

Değil, kapıya-pencereye geleni, zili-camı çalanı, telefonun sesini ....

Abartısız söylüyorum ......

Neredeyse, RAMAZAN TOPU ATILSA, yahutta ....

FENER ALAYI, RESMİ GEÇİT YÜRÜYÜŞÜNE KOYULSA, duymam ne mümkün ?

'' - Ömrü, yıllarla, hayat, gönlü gam eskitip, çökertir ...! '' Diyenlere gülüp-geçtiğim çağların çok geride kalmışlığında .....

Şimdi, gecikmelide olsa, onların meramını, duygularını anlıyorum ....!

Bu çağımda ve şu an ki yaşımla ve halimle, benim kisi, Züğürt tesellisinden öte geçmeyen olsa, olsa, içten itiraf sayacak cinsten dillendiriş tir, buda, GECİKMELİ DUYGUDAŞLIK sayılır, bu saatte ...

Diyenleri ve dünü anıp-düşünürken, kendimi hem hüzne kesen melankolilik de ....

Hemde eni-konu mahcubiyetle, evhamlılık da hissetmekten alıkoyamıyorum ......!

O güzel gönül eri insanlardan duyardım, ömrümün baharında, gençlik çağlarımda .........

'' Zamanın geçtiğini, eşek sıpası zamanelere bakınca, daha derin fark ediyoruz, konduramasak ta kendimize .....

Dünkü betimlemeyle KAFA KUŞANI bu günün diliyle, nüfus kağıtlarımızın sararıp,eskimişliği kadar,

Değirmende değil yıllarla ve hayatla cebelleşirken  ağartmış'lığımız la, saç-sakal ak'lığıyla ......

Gün geçtikçe, iyiden, iyiye artan sızılarda ....

'' ....<< - GENÇLİK TRENİNİN .... >>Çoktan ve farkındasızlık da geçip-gittiğini gösteriyor ...!

Der ve ardından, birbirlerine hüzünlü bakışlarla, uzun uzun dalgınlıklarda bakarak .....

Sanki yinede ve inadına der, hal ve edalarında, beyhude laklakla ömür tüketen HACI BABA LEYLEK LİK DE karşılıklı olarak MORAL DESTEK olmaya çalışırlardı, bu kafadar dostlar, son bir gayret ve istekle  ....

YİNEDE ZÜĞÜRT TESELLİLERİYLE MORAL-DESTEK OLMAYA GAYRET ve İSTEKLE ...

'' - Deme, öyle mirim .....

Seninle-ben ve bizim kuşak, daha kaç genç geçineni, cebimizden çıkartırız, suya götürür, susuz getiririz Alimallah .....

Bak Çavuşların Hüsniye hanıma, neredeyse onların topunu birden ŞALVARINDA SALLAYIP, ÇAMAŞIR İPİNE ASACAK KADAR , dinç ve diri Maşallah...

Neredeyse yeni yetme, tazeler le aşık atacak....

Desen eskisini gömdün, yenisini verelim, diye...

Kırıt'sa, naz etse de << - İstemem, yan cebime koyun >> Hallerinde gevrek, gevrek gülüşüyle koyuyor niyetini orta yere usulünce ........

Şimdiki neslin suyu çekilmiş, kemikleriyle, damarları kurumuş sanki, Kurtlu Şeftali ağacına dönüp-çıkmışlar, şunun, şurasında, neredeyse ! ''

Emin olun ki, şu ana kadar dedikodu kaynatan olamadım, olmaya ama gördüğüm şu ki, eski tüfekler, şimdikiler gibi fazlaca maraz'alı değildi, işin gerçeği de, doğrusu da, özü de bu ....!

Kendimi o, sınıfa yani yeni nesillere sokmaya kalksam, hemen renk ve ses veriyor, ömür faytonuyla, beden mızıkam ......!

Birisi alı, al, moru, mor keserken ......

Öteki, ateşli mızıkacılar misali cızırdayıp, cozurduyor .......

Tüm bunların sebebi, topla-çıkart, çarp, böl .....

Yetmedi, üstüne birde sağlamasını yapmaya kalk, göreceksin ki .......

Yılların ve HAYAT DENEN, bu << - ZORBA DELİ DUMRUL'UN >> yıpratıp, çürüğe çıkartması, yok mu ?

Sormayın gitsin, onu, hemde hiç mi hiç .......!

Haydi, BEDENLE, ÖMÜR YORGUNLUĞU neyse, ne'de, ne demeli şu gönül geçginliğiyle, yorgunluğuna ?

Ve dahası ......

YIL VURGUNU OLMALARA, ne demeli, ne ?

Evet, bilmeye, pek alada biliyorum; Hayat, şikayet makamı değil, etsen de dinleyip-tınlamıyor, üstelik ....

Meşhur laftır ......

İSMET PAŞA gibi, işine gelince duyuyor hayat ve yıllar bizi .....!

Paşanın kafasında olduğu söylenen tilki sayısıyı kırk denir hayatın bağrındaki tilkilerse, ürkütmeyince sayılmayacak cinsten, çok ötesi, çok hem de ......!

Yıllar yorunca, beden burçlarına yaşlılık bayrağı asılınca, hayat hem daha pahalı, hem de daha külfetli oluyor, bu aşikar ........

İşte bu temelde de, olsa, olsa, benim ve bencileyin nice insanın ahı, ofu, yetmedi, mızıldanışı ve hatta şikayetçiliği İle, oyun bozan'lığı,

mızıkçılığı bundan olsa gerek .......!

Hasılı, uzun lafın kısası, kendimizi gonca çağda yahutta, yaş bilmeyen PEYNİR KURDU hissederek ....

Uzun ömür mucizesini keşfeden ÜSTAT LOKMAN HEKİM olarak gördüğümüz yok, yok olmaya ama ........

Gel gör ki, bedenin her yanından yayılan gacırtı, gucurtu ve yaşlı denmesi ayıp kaçacak olan .......

Nice sultanlar ve Reis-i Cumhur görüp eskitip, uğurlamış nüfus kütüğü zayii, demli-kıdemli asırlık ceviz ağacı inlemeler'ine ......

Fark atmakla kalmayıp, adeta nal toplatan sızılar ayyuka çıkınca, insan tuhaf olup .....

Kendisini, << - DİBİ DELİK, DİLENCİ VAPURU . >> Gibi hissetmekten, kendini alamıyor ......!

Gönül, kocasa da, eş-yoldaş, karı yada koca ister, istemeye de, ona he diyecek derman mı kaldı ( ? ), hallerinde, olunca ....

Gönül de, küsüyor ve gönül küskünlüğü, kocaması ve yorgunluğu insanın çarkına tükürüp, tekerine taş koyuyor, ayağına çelme takıyor ..!

'' - Zaman en iyi ve şifalı ilaç ve çaredir '' Sözünün, bu kadar dik, sert ve batar geldiğini fark etmezdim ....

Bu  hallere düşüp, YIL VURGUNU, GÖNÜL YORGUNU, BEDEN ESKİSİ olup çıkmazdan evvel ...

Elbette, nafilelik de ve kaçan balığın büyük, ölenin badem gözlü kesilmişliğin den bihaber olmayanlığım da .....

Hatta, hayatın bağrında ve akışında, bunu çok iyi öğrenip, iyiden, iyiye unutmamacasına ezberlemiş liğimde .........

Meramım, marazam ve sitemim şu ......

Ömrüm, bedenim ve gönlüm, ruhumun eşliğinde sıkça, hatta, bu ara hemen, hep ....

'' - BEN GAMLI HAZAN, SENSE BAHAR ...'' Şarkısını söyler oldu ......

İşte, hallerimin böyleliğin de ......

Şikayetten de öte, gönül ve yürek dilimin sessizliğine ses ve dil olmuşluğum'da, bundandır demeler'im .....

'' - Vurgun yerse, ömürle, gönül, güz görmeden, talan olmuş bağa-bostana ve yorgunluk ve takatsizlikten yakasını kurtarmakla kalmayıp, üstüne, üstlük birde, iflah olmayan nal'sız beygire benzer .......! '' Diye ....

İşte, tamda o, hesap ......

Kendimden gayrı duyan, dinleyen'imin olmamış'lığında hele ki yılların, zamanın ve hayatın '' TINMAMIŞ '' , bir yerlerinin '' KILINA ''

takmamış'lığında ......

KILINA TAKMAMIŞ'LIĞIN DA .......!

Bunun içindir, dil atıp-damak tutarak, söylenip,tıpkı ....

AKORTSUZ KEMANLAR misali gıcırtılarla, vaz-vuz etmelerle, mızılanıp durmalarım ...

MIZILANIP DURMALARIM ....

Şimdilerde, çağımın o çağ ve gönlümün surat dökmesi, hiçte boşuna değil ......

Hem ağlatır, hem söyletir, hem de .......

Keçinin, ot yemediği yerden ot yedirir, insana, ömürle, gönül, vurgun yerse .....

Ömürle, gönül, vurgun yerse .....

VURGUN YERSE .......!

 

 

 

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

 

 

 

Immenstaad / Almanya

 

 

 

01 /02 / 2022 - Salı

 

 

 

Saat ; 12_12


 ADI YOK, ACILARIMIN DA ..

TIPKI, KADINLIĞIM DA, ADIMIN YOKLUĞU GİBİ ...

Yıllara uzanan, karanlık zamanların dehlizinden kopup gelmişliğiyle ..
Adı yok, acılarımın da ...
Tıpkı, kadınlığımda, adımın yokluğu gibi ..
Zaman, zaman, sessiziliği yırtan çığlık ..
An gelip, lallığım da, ruhumun sessiz dillenişiyle ..
Sessiz çığlıklar, bumerang'lığın da....
Beni yüreğimden vurup, yutmuşluğun da ..
Akan göz yaşı olup, dökülmüşlüğünde ..
Hatta, çoğu kere,sessiz ve pulsuz dilekçeleri andıran ...
Dilek,temenni,dua,yalvarı yada isyan, lanet yağdırışlarla, hayat bulmuşluğuyla ..
Gölge gibi ömrümü terk etmeyip, önüm-ardım sıra seyirtmişliğiyle ..
Arsız ve hınaza hallerden tutun da ..
Masum sabilik de ağlamaklı ve göreni ağlatmacasına içe işleyen, masum tebessümler, olup çıkan ..
Kör sancılarımın, ömür,zaman ve hayat denen dipsiz kuyularda ..
Küf kokularına belenerek, çürümelere koyulmuşluğunda ..
Adı yok acılarım, sarar beni,amansızca, ahtapot gibi ..
Yerde mi, gök de mi gezdiğimi bilmemecesine, dolaşır dururum naçarlık da ..
Nasıl bir kör düğüm ise, ne çöze bilmeler'deyim, ne de kesip atabiliyorum ..
Kadınlığın nasıl horlanmışlık ve tutsak edilmişlikle ,iğdiş edildiğini bilen biri olarak ..
Gömüyorum, ömrümün karanlıklarına ve hayatın zulasına çilelerimi,dertlerimi ..
En acısı da, yıllara uzanan horlanmış'lığımı ..
Kadın, eriller için adeta, suyla, ay gibi olmuş ..
Bulunmayınca, yalvar-yakar'lığa belenip ..
Bulduklarında da bunum'sayıp,kibir ve nankörlüklere yeltenerek, hakir görmüşlükleriyle ..
İşte bu hallerimde ..
Yani ..
Varlığımın da, yokluğumun da bela sayılıp, marazalıkla hükmedilmişliğinde ..
Adı yok, acılarımın da ..
Tıpkı, kadınlığım da, adımın yokluğu gibi ..
Adımın yokluğu gibi ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad / Almanya

05 / 09 2017

Saat ; 17_43

GÖZ BEBEKLERİNDE SAKLIDIR, KORKULARIN ....!

  İmrentiyi, tiksintiye , zoru, kolaya, kolayı, zora, oluru, olmaza, olanaklıyı, olanaksız, sevgiyi, nefrete döndüren ...... Hükmeden ve boy...