BİLDİRİR HADDİNİ, YAPAR GEREĞİNİ ........!
Ne, Dante nede Orhan Veli Üstadım, yaşımın
otuz beşi, katlamalı ve Kadeveli geçmişliğin de, ömrümüzün ne ortasının, kenarı
kalmamış'lığın da, dahası ...
Bodoslama sür-gitlerde, pelesenk olmuşluğun da,
haddimi, yerimi ve ne olmadığımı bilenliğim de ......
Bu arada, laf aramızda, hani'ya, ulu-orta
diyen-koyanlığımdan işkillenen de çıkarsa, keyifleri ile,damak zevkleri bilir..
Şerbetimiz de, şirretle,sirke'miz ve hatta
panzehirsiz ağu'lu lafımız, kelamımız da vardır ömür ve gönül dağarcığımızda ....
Bu cümleden olmacasına ......
Bazı kuş beyinliler öncelikli olmacasına,
çıkmamacasına kazıyarak soksunlar o, ilbizli dar kapı, moloz ve takoz deposu,
kafalarına .....
Sakın ama sakın ola, unutmasınlar ki ....
Haddimi bilenliğim kadar, hakkımı da dik alasıyla
bilenliğim de .....
Hem de, sözümün meclisten içeri kim ne
ve nasıl duyup,
düşünüp, anlayacaksa, öyle anlasın ki .....
Son nefeste hayatım pahasına da olsa ararım hakkımı
......
ARARIM HAKKIMI ........
Bu böyle, biline ....
MUSAFA, YEMİNE gerekte yok ama ....
Ama....
AMA, << - SÖZÜM,SÖZ, ŞARTIM ŞART OLSUN Kİ .
>>, Bu can, bu nefes bu tende-bedende oldukça, bilincim yetip, inancımın
kaviliğinde, ARARIM HAKKIMI ...
Hem de, UCU,BAŞI-SONU NERE GİDER, DEĞER VE
GİRERSE, GİRSİN, eni-
konu ararım, hakkımı ........
ARARIM HAKKIMI .......!
Çünkü .........,
BU HAYAT-MEMAT MESELESİ, NAMUS ve ONUR İŞİDİR, ONUR ....!
Bu saptamayı sıcağı sıcağına, yeri gelmişken
yapmak boyun borcumdu,
onu eda edip, dillendirdim ....
Taş ile söz, yerinde ağırdır ve yeri, zamanı
geldiğinde ....
Taşı da, sözü de gediğine koymamak, gerekten de
öte, olmazsa, olmazlığın da zorunluluğunda, şarttır, şart ........!
Sözü sakınıp, saklamak ve hak aramamak, sütre
gerisine sinmek, sünepece yavşaklaş'mak, insanlık değil pespaye ahmaklığıdır,
pespaye ahmaklığı...
PESPAYE AHMAKLIĞI .......!
Bildiğim o'ki ....
Söz vardır, DİRHEMİNİ YİYEN, İT KUDURUR ....
Söz vardır, laf ola- beri gele türünden yavşakça
ve alçak sürünme de mevta olucu türden .....
'' - YAVA TÜKMÜK GİBİ ...! '' SAKALA, ELE-YÜZE BULAŞIR ....!
Diyeni, KÜÇÜLTÜR, duyanı, KİBİRLENDİRİR, dahası
.....
O'na, kendini, HERGELE DE İMAM EŞEĞİ, sandırır,
saydırır .......!
Benim kelamım, oldum olası, kendimi bildim,
bileli, ilk cümleden, sınıftan kelamdır .......
Yani .....
Sözümü asla esirgemez'liğimde, hak edip, kemlik ve
kötülüğü karşılığında, dediğimi duyan, yiyen, it kudurur ...
Suretiyle
insan geçinen, fıtratı yitik sözde insan, kendinden, yaptığından utanıp,
yerin dibine girmek ister, '' - Pek tabi ki hala içinde insanlık kırıntısı yada izi kalmışsa
...! ''
O, an,
nasıl sürüngen omurgasız hilkat garibesi olduğunu, özüyle, sözüyle gerçek ve
insan evladı insan olamadığını, kavrar .......!
Ne der, atalar ....
Sana diyorum, KIZIM, Sen anla, GELİNİM ....
YARASI OLAN GOCUNUR, İŞKİLLENEN ALINIR ÜSTÜNE ...
Dahası ...
''- MAYASI
KEM OLAN, HAMDIR, HAM ....! ''
İşte böyle ....
Varsın, alınıp-gocunsun o, işkilli'ler,
işkillenenler güruhu da ......!
Yine, dile cuk oturan ve dimağlarda şimşek
çaktırıp, nur yaratan, bir başka güzel ata sözümüzü de, yeri gelmişken diyelim,
dillendirelim ...
'' - İŞKİLLİ BÜZÜK VE BÜZÜK'LÜLER ZİNGİR'DER .....!
HAVADAN NEM KAPAN, DIŞARI ÇIKMAZ...
KUŞTAN KORKAN DARI EKMEZ ......! ''
Söz vardır, bıçaktan da keskindir ve kestiğini
iflah etmez, ondurmaz ....!
Sözümüz gideceği yeri de, kişiyi de, adressiz olsa
bile, bilir .....
Girip saklanıp, büzüştüğü zuladaki ini ile ......
'' Onu doğuracağına taş doğurasıca ..! ''
Anasının, hörekesinde de olsa, bulur ve gereken etkiyle, sonucu verir ve hayra
kapı aralar .....
HAYRA, KAPI ARALAR .....!
Buda, böyle biline, akla, hafızaya ve kafaya
yazılıp ........
Olmadı ......,
Ya'da, münasip yere sokula .......!
Duygu ve düşün şelalesinden akıp-taşanları ....
<< - KRAL ÇIPLAK ...! >> Gerçekliğinin
ayan-beyan ve aşikar lığın da, tüm otantikliği ve ilk elden, ilk ağızdan'lığıyla
.....
Dahası, noktasıyla, virgülüyle, zerresine bile
dokunup, eğip, bükmeden, yumuşatıp, cıvıtıp,
bulaşık laştırma dan, hasılı ....
Adam kelam lığın dan ırak edip, kem-kümle, yavşaklaştırmadan,
dahası ve açıkçası ....
Sinemizden, yüreğimizden taştığı gibi, sıcağı,
sıcağına, nar kızgınlıkta, deyip-koyup, dökmüşlüğümüzle .....
Aşikarca, yazıyla, ulu-ortaya, üryanlık ve edeple,
saygıyla, yetmedi .......
Gerçeğe, doğru bildiğimize, kalbi inanç ve
içsellikli sadakatle ......!
Şimdi, vaktin sadede gelip, meramı ve lafın,
düşüncemizin kalanını söylemek olmuşluğun da ........
Dönelim muhabbete ve virgül koyduğumuz yerden,
başlayalım, gönül muhabbetini, layıkıyla ve gereği gibi, sürdürmeye .......
<< - Nerede kalmıştık, ne diyorduk,
meramımız neydi ?
Ahhacık, söylemeyi sürdürüyorum, sansürsüz ve
kıvırtmadan .......! >>
Zamanın, yılların ve yaşın, yaşlanmanın beni
beklemediğinin bilinci ve
farkında'lığın da, yetmedi .....
Ne, zamanın akışını, nede, yaşlanmayı
durduramamış'lığımda, kapıldım hayatın rüzgarına .......
Hatta, kasırgasına, gidiyorum adeta tam gaz, pupa
yelken .........
Yorgun ömrümün olgunluk, kemal ve hasılı, kamil
çağına ....
Bunun adına, yaşlanmakta desek, yahut ta .......
Fiyakalı, cafcafalı başka kulpta taksak, sonuçta
.......
Nüfus Cüzdanımın sararıp, solup, son kullanma
tarihine erişime ya son virajın, yahut ta ....
Son düzlüğün, kalmakta olduğunu gören, bilen,
dahası .....
Burnumdan fitil, fitil getirile, getirile
yaşayanlığım da, bunun, ne anlama geldiğini, düpedüz deyişle .....
Ne halt olduğunu, bilen, anla'yanım .......!
İşin enteresan yanı, hayat ufak bir torpil yapıp
güdük Şubatın, yirmi dokuzlu gününde doğma kontenjanını da ........
Ben garibe, çok görüp, cimriliği tutarak, bana
kullandırmamış ...
Yani anlaşılan ve anlayacağınız o'ki .......
Hayat ve zamanla barışık olmayış halim, doğum
öncesi ve eskilere dayanmakta ......!
İnsanların ağzının, torba olmamış lığında ve
büzülememişliğinde, içinizden diyen çıkar ....
<< - Hayatın, suyumu çıktı nedir bu
şikayetin, feveranın ve sitemin ?
>>
Elbette, kendilerince onlarda haklıdır, haklı
olmaya ve fikir beyan edip, bana muhalif düşüncenin yanında yer almakta .
Buraya kadar, eyvallah sözümde olmaz ...
Lakin, kazın ayağının böyle olmamış'lığında,
nicedir, adıma, işlerin dışarıdan görülüp, sanıldığı gibi olmadığını
bilmeyenlerle ...
Hariçten gazel okumayı sevenlerin, ağzı olan
hemen, herkesin, ileri-geri yahutta ......
Hiçte hemfikir olmadığım, saptama ve söylemleri
dillendirmeleri, ne denli onların hakkı ve makulü ise ve onun gereğini
yapanlarsa .....
Böylesini, tevazu ve saygımla, '' Eyvallah '' Der,
öpüp başıma koyarım!
Gelin, görün ki.......
<< - Bu maraza ve cızırtılı seslenişle, kısa
devre yahutta kapalı devre yayınımın ve söylemimin nedeni ne (?) , onu, yani
gerçeğimi bilmek adına ....
Bir zahmet zaman ayırıp, emek vererek, bana bir
kulak verip, en azından peşin hükümsüz ve ön yargısız hallerde, beni bir soluk dinleyin, lütfen
..... ! >>
Demek ve gerçeğimi söylemek dileğimle, fikrimi
beyanda benim hakkım olsa gerek .....
Sizce ?
Sizce de, işin doğrusu, insanisi ve olması gerekeni
bu değil mi ?
'' - Havadan nem kapan ve ülkeyi adeta cadı
kazanına döndüren, her şeye maydanoz ve her denenden işkillenen TİRAN' nın
....
Artık, artık sadece değil çizmeyi aşması, haddini
de , yetkisini de aşıp ... Ademi, Havvayı karıp, katarak, insanların mahremine
bile el attığı bir idare ve ufku kara bulutlarla kuşatılmış .......
Hayat ve düzen, rejim yorgunu ve yaşama sevinci
çalınan insanlar için ülkenin .....
Top yekun TIMARHANE ve CEZA EVİ hatta .....
Hemen, her günün, İNFAZ GÜNÜ olup çıktığı
koşullarda .....
Soluk alıp vermek ve kalan akıl kırıntı mı
korumanın fermana muhtaç hale geldiği, ülke ve coğrafyada .......
Yarasının çokluğuyla, bohçayı açıp, çalıp, kasayı
tamtakır soyup, cukkaları, hem de YEŞİL DOLAR olarak AYAKKABI KUTULARINA istifleyip, gizli hesaplara ve örtülü
ödeneklere koyarak .....
Garibim yoksul emekçi insanlara, meta zoruyla,
TERS PERENDE dayatan ....
İSTİBDATTAN DA BETER, SULTA, CUNTA hallerinde
......
Her gün, akıl fukarası sayılıp, mal ve sürü yerine
konulmalar la ...
Ölüp, ölüp dirilmek acaba hangi babayiğidin yada
hanım evladı bacımın kanını beynine sıçrat'mıyor, nevrini döndürmüyor dur ?
Lal kesilmeden vicdan sesinizle, deyin bana ...!
İşte tam da bu noktada, insanların umudunun
çalınıp, mutluluğun düşünü kurmasına bile ambargo ......
Hatta, ZİNHAR hallerinde yasak konup, OLİGARŞİK
PARTİ- POLİS DEVLETİ KUŞATMASINDA ....
'' - AĞANIN, PAŞA GÖNLÜNÜN İSTEMEMİŞ ve KEYFİNİN
GELMEMİŞLİĞİN DE '' Yasayı, teamülü,
devlet gelenek ve göreneği ile işleyişini yok sayıp, en sıradan tepkiye
tahammülsüzlükle, muhalif tavra izin vermediği, tımar haneyi aratıp, oraya
şükür dedirtip, salavat getirten
koşullarda, dayatılan sefillik de, ömür tüketmek ...
Yani ...
Sözüm ona ÖZGÜRLÜKTE değil, sadece ACI, adeta
düpedüz KAN KUSMAK hallerinde, sürünmeye katlanmak neyin nesi ?
Ve...
Neyin nesinde bile KADINA TAHAMMÜLSÜZ VE ONU HAKİR
GÖRÜP, KÖLELEŞTİRMEK, hele, hele de...
KADININ HİÇ ve YOK SAYILIP, bırakın tavuk kadarı,
BÖCEK KADAR BİLE, kıymet-i harbiyesinin olmamış'lığıyla, insan olarak
sayılmayıp, dikkate alınmamış'lığında ...
Ömrü çilede, azapta ve acıda sürüm,sürüm
tüketerek,
Seviyesizliğe, seciye'sizliğe, kalitesizliğe veya da
onursuzluğa tutsak edilip, itilip-kakılarak .....
Koyundan da beter dışlanmışlık da, muameleye
müstahak görülmesini, sineye çekişte ...
BÜZÜLMEK, DÜZÜLMEK, ÜZÜLMEK' de ÇİLE, İNSANCA YAŞAM
VE YAŞAMAK'MIDIR ?
Böylesi yozluklara gık çıkartmadan, yemek-güdülmek
ve kubur üçgeninde derbederlik hak ve müstahak mıdır ?
Bu halde, ha üç gün, ha üç sene fazla ömür
tüketmek neyin, nesi ?
Buysa yaşamak ...
Ben, buna kocaman<< HAYIR >> Diyerek,
insan olmuşluğun haykırışıyla sitemimi ve hatta protestomu ve hasılı ......
MUHALEFET ŞERHİMİ, koyarım, ulu-orta .....!
Hah ...., İşte, tam da bundan keyfimin kaçkın'lığı,
surat döküşüm ve limonilikle,
sitemkar'lığım, sitemim, yetmedi ........
İSYANIM, İSYANİLİĞİM .....!
AĞALARIN UZUN, hiç ama hiç bir surette,
MUHALİFLİĞE VE HATTA GÖNDERMEYE,İMAYA, BENZETME VE TEŞBİH'E, en önemlisi de,
ELEŞTİRİYE TAHAMMÜL EDEMEYEREK .......
Gözümüzü yaşlı, günümüzü zehir, başımızı ağrılı ve
hatta, belada kılıyorsa ..
İnsanca, ağız tadıyla muhalifliğimize bile
horozlanıyor ve kodese, tımarhaneye, olmadı .....
Düpedüz, KİM VURDU'ya kurbanlıklarda, pisi, pisine
katledilmeyi bizlere reva gördüğünü, her fırsatta, ayan-beyan hönkürüp,
haykırıyor !
Adeta, midemizi dışarı çıkartıp, kulağımızı iğfal,
gözlerimizi de kendini görmeye çivilemek istiyorsa .......
Ve hala .....
Sus-pus ve kölelik de sürünmeye hayat ve buna yaşamak deniyorsa .
Emin olun ...
Doğarken o, günlerin ve savaş artığı zorlukların
yokluk-yoksulluğunda, kesilen elektrik'ler nedeniyle ..
Daha dünyaya merhaba derken, karanlığa göz açıp,
ağıt-figan edip,
göz yaşı dökmüş'sem .......
'' - İKİ AYYAŞ DEVRİ '' Saçmalık, zırvalık ve
yalanlarıyla hakaretlerinde zorlukla, yoksullukta bile, yine de tebessüm
edebilir haldeyken ......
Şimdilerde ....
O anı bile, bu günkü zırvalıklarla, deliliğe
rahmet okuyup-arar hale getirilen insan yığınlarında, zerre olmaya yeğlerim,
zerre ........!
KARANLIĞA DOĞMUŞUM, DOĞMAYA AMA ....
DELİ GÖMLEĞİ, CEZA EVİ GİYSİSİ YADA KEFEN GİYMEYE,
YAŞAYAN ÖLÜLÜK DE HAYATA KÜSMEYE MECBUR EDİLMEDİĞİM O, ÇİLELİ GÜNLERİN YÜZÜ
SUYU HÜRMETİNE BİLE .....
BU TİRANLIĞA VE SARAY-ÖKÜZ BENZETMESİNE BİLE HOŞGÖRÜSÜZLERİN VE TAHAMMÜLSÜZLERİN CENDERESİNDE ....
AKIL-VİCDAN VE KABİR AZABINA HAYIR , deme hakkı
ışığında ....
'' - OSURMA-SIÇMA, HARAÇÇI GEÇİYOR '' Zapt-ı raptın da, ömür tüketmeme ve
muhaliflik haklarımı kullanmayı seçiyorum ......!
'' - İRFANI HÜR, VİCDANI HÜR '' Nesillere göz
dikilip, köküne kibrit suyu dökmeye yeminliler güruhunun, azap hengamesinde
sus-pusluğu sineye çekmelere HAYIR diyorum, HAYIIIRR....!
Buna bile, ZART-ZURT denmesine de ......
YETTİ GARİ, YETTİ BE, İNCELDİĞİ YERDEN, KOPSUN,
diyorum ..........
Bu, böyle biline ve Bursa da'ki sağır sultan dahil
olmacasına, cümle insanlarca, duyula ........!
İşine gelmeyene, BİR ÇİFT SÖZÜMLE, BİR ATIMLIK TA
OLSA, BARUTUM OLUR VE OLACAK ELBETTE .....!
Hele, gün gele, o günde devran döner, alem
anaların ne yiğitler doğurduğunu görür .....
GÜN OLA, HARMAN OLA ...
ANADOLU, CEBERUT ZORBALARA, NİCE KANLI TİRANLARA,
PABUÇ BIRAKMAYAN, KADİM TOPRAK, COĞRAFYA .....!
BU BÖYLE BİLİNE...
Kim ki, HADSİZLİK YAPAR, KADİM ANADOLU İLE ANADOLU
İNSANINA,
HALKINA İLLET, ZİLLET DER VE SAHİPSİZ SOKAK
KÖPEĞİ, UYUZ İT MUAMELESİ YAPMAYA YELTENİR ......
İnsanlara, ezilecek böcekliği reva görme
hadsizliği ile, densizliğine düşerse .....
Aklının kıyısından bile geçirmemeces ne bilmeli ki
.....
O BUMERANG DÖNER KENDİNE VURUP,SAPLANIR BEDENİNE
.......!
Buna yeltenen O MALUM ZEVAT ve GÜRUH ....
ECELİ GELEN KÖPEKLİK DE, CAMİ DUVARINA İŞEME
HADSİZLİĞİNE VE GAFLETİNE DÜŞMÜŞ DEMEKTİR .....!
Buda düpedüz ÖNDER ATA' nın deyişiyle .....
GAFLET; DELALET ve HATTA; İHANETTİR; İHANET..
Buna tenezzül ve tevessül edenlerin cümlesi de
HAİNDİR, HAİN .......!
BU TOPRAKLAR, BU BAĞRI YANIKLAR YURDU, GÜZEL ÜLKE
İLE İNSANLARI ..............
TİRAN, UZUN, REİS-MEİS DİNLEMEZ, BİLDİRİR HADDİNİ,
YAPAR GEREĞİNİ .......
BİLDİRİR HADDİNİ, YAPAR GEREĞİNİ ........!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
02 / 02 /2022 - Çarşamba
Saat ; 19_45
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder