7 Mart 2024 Perşembe

 

MAVİ AKIYOR, ZAMAN ...!

O gün, bu gündür ...
Suskundu gece, ..
Mavi akıyor zaman ..
Nereye baksam ...
Sen varsın,sen ....
Delice bakışlarınla, içime işleyen ...
Hep, kuşku, korku, acaba ve keşkelerle paralanıp ..
Un-ufak olarak, yutulan ben ...
Samanlıkta iğne aramacasına, yitikliğimdeki beni bulmaya çalışışlarda helak olanlığımla ...
Yanıtsız sorularıma ve acabalarıma yanıt ararken ..
Gölgende zerre kadar kalıp, sende kaybolanım ...
Bir kör düğümün ortasında debelenip ..
Yangınlar ortasında yanıp kül olanım ..
Sevda desem, bana yaban, yüreğime ırak ..
Nefret desem, hiç tanımamışlığımda adlandıramadığım kavram ..
Sana duyduklarım boz-bulanıklığı yutan duru mavi güzellikler ..
İçinden çıkanla benim kayıp yarımı bana sunan ..
Sende kalanımla,zamanında ve ömründe beni taşıyan ..
Sen, var oldun olalı yaşamımda ..
Kayıp zamanların,karanlıkların ve gizemlerin ecesisin sen ..!
Davetsiz ve zamansızlıklarda,pervasızlığınla ....
Cemre gibi, ömrüme düştün, düşeli ...
Geceler suskun ..
Sürekli mavi akıyor zaman ..
Mavi akıyor zaman ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

02 / 03 / 2017

Saat ;09_58

4 Mart 2024 Pazartesi

 

DOMİNO TAŞLIĞINDA …..!
İnsanın, insana kulluğunda ..
El-pençe divan durup, el-etek öpmeleri kanıksamışlığında ..
Sözüm ona…
İnsan, insana muhtaçtır denildiğinde ..
İnsan denenin, kirişi kırıp, tüyüp, yok olarak ..
Sırra kadem basmışlığında ..
Ortalıkta insanın ve insanlığın, değerlerin, onurun, faziletin kalmamışlığında ..
Domino taşı etkisi hükmüyle, devriliyorsa...
İnsanlık ve insan, gücün ,erkin, tamahın ve paranın karşısında ..
Ve bu hallerde..
Sen yozlaşmayı, çürümeyi, kokuşmayı ve yerle yeksan lığın sebebini ..
Ciğersiz ve beş para etmez güruh yığınlarının, insanlığı nasıl soysuzlaştırdığını ..
Fark ve keşfedemiyorsan, hala ..
Özsel insanlıktan, onurdan, erdemden, ahlaktan, namustan, içsel saygıdan, nasibini alamamışlığında ..
Sen de, sıradan bir piyon ve hatta....
Her halükarda devriliveren, alelade domino taşısındır, eninde –sonunda ..
Ne denli afra-tafra yapıp, edalara ve pozlara bürünsen de ..
Altı-üstü, devrilmeye tutsak domino taşısın,eninde-sonunda ..
Marifet; bilmek değil, bilgiyi değerli kılacak tarzda kullanabilmektir, özünde, daima ..
Ondandır, demem iki yol vardır, insan olanın karşısında ..
Ya bilgiden nasiplenip, bilgelikten beslenerek, onurun zırhına bürünen, değerli bireylik ..
Ya da, devriliveren domino taşı, olmak ..
İşte tüm mesele ..
İki arada, bir derede kalıpta, yerle yeksanlarda telef olmamaktır, asla ..
Unutma, ya kula, kul olur, sefilce sürünürsün domino taşlığında ..!
Hükmedenlerin kuklalığında, ömür tüketerek, içersin bedbahtlığı ilelebet ..
Yada kuşanırsın onurun ve erdemin zırhını, koyulursun, aydınlanma savaşına ..
Özgür ve onurlu bireyliğinle, hürriyete adanan ömürlüğünde, neferliğe ..
Yol kısa, seçim net ..
İster diren, ister sefilce devril …
Kula kullukta, kul-köleliğinle devril, sünepece, domino taşlığında ..
Domino taşlığında …!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Ereğli/Konya
09 / 04 / 2018

Saat ; 18_11

25 Şubat 2024 Pazar

 

SAKIN KUŞKUN OLMASIN .......

'' - HAYAT BİR GÜN OLUR ÖDETİR HESABI, SANA DA ...

TIPKI...

SARI ÇİZMELİ MEHMET AĞA'YA, ÖDETTİĞİ GİBİ .....

ÖDETTİĞİ GİBİ ........! ''

SAKIN KUŞKUN OLMASIN .......
SAKIN KUŞKUN OLMASIN ............!

Sanma ki unutur, göz yumar ......
Yahut ta, torpil yapıp, kıyak geçer, sana ....
Kış'ın kışlığını, Puşt'un, puştluğunu yapıp, gösterdiği gibi ....
Gösterir gerçeğini, çıkartır cebindeki yüzünü .....
Ödetir sana, hesabı .....
Sakın, kuşkun olmasın ....
Olmayan,-gelmeyen ayın sonunda, mesela Şubat'ın otuzunda ...
Kim bilir, belki balık kavağa çıkınca ......
Ama eninde-sonunda ....
Mutlaka ödetir sana hesabı, tıpkı .....
Sarı Çizmeli Mehmet Ağa'ya ödettiği gibi .....
Ödettiği gibi ......
Sakın kuşkun olmasın ......
SAKIN KUŞKUN OLMASIN ............!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad / Almanya

25 / 02 / 2024 - Pazar

Saat ; 10_00

23 Şubat 2024 Cuma

 

RUHUMU BIRAKTIM SİRKECİ GARINDA....! İğdiş edilmiş zamanlardan, Pörsüyüp solmuş ömürlerden.... Kırık dökük sevinçlerden, hezeyanlı hıçkırıklardan, Kirpik uçlarına takılıp kalmış kaçamak sevdalardan... Hiçbir şeye ve yere yetişememişlikle heba olan ömürlerin. Asırlardır gara sinen seğirtmelerin, tatlı telaşlarını... Velhasıl, Şaşkın ve pürtelaş koşuşturmalardan arda kalan.. Yorgun bedenlerin, ağırlığını ve yitikliğini yüklenmişim..! Kanırta, kanırta kazınmışlıklar da ruhu yaralanan... Sinesine saplanan hançer yarasıyla dalı, bağrı delik deşik.. Hasretlerin kahrıyla ömrü yiten.... Osmanlıdan yadigâr gürgen kanepede... İğretice ilişmişliğin, boşvermişliğin aşinalığıyla.. Bölük pörçük tilki uykularına uzanıvermiş ligimde, Koyun koyunayım,haniya.... Karanlığın ırzına geçen,solgun ışıkların şahitliğinde.. Garın,yorgun gürültüyü devralan ürkütücü sessizliğiyle..! Yeksenaklıkla ömrümü tüketmişliğimi farkedemeden.. Akıp giden zamanlardan arda kalmış kırgınlıklarımla.. Hicran, hicran, hıçkırık, hıçkırık boğazıma Göz yaşı göz yaşı, kirpiklerime düğümlenmiş liginde elemlerimin. Kuşkanatlarından arda kalmışlığın yitikliğiyle uçuşan... Güvercinlerin, sessiz yürek çığlıklarının senfonisinde.. Tülekler savuruyor, efkarımı geceye. Sadık yoldaşım, mey şişesine gömmüşüm hüzünlerimi..! Gözbebeklerim düşmüş, ağıt, ağıt... Rengi solmuş kirli, yıl yorgunu, zaman vurgunu mozaiklere Yitirdiğim ömrümün, son deminin solgunluğu sinmiş.. Öksürüklere boğulmuşlukla nefeslendiğim cigaramın... Kah yanıp kah sönen, aklınca deniz feneri kesilmiş közüne! Karışmış Efkarlarım, buram , buram geceye ve gara.. Sessiz ve yorgun havada uçuşan dumanların sarhoşluğunda! Orta yerindeyim İstanbul'un.. Lakin, fark edilmemişliklerin içinde debeleniyorum.. Çığlıkların, kentin ve neon ışıklarının yuttuğu ömürlerdenim Hiçliğin, yitmiş liğin, kahırların ızdırabını kusarak geceye Devrile koymuşluğum da, pörsümüş ömürlülüğümle.. Devriliyor bedenime, gölge, gölge korkularım.. Ve, Sinsi sinsi sarıyor, titreme, titreme sarışlarda ... Kaplayarak ahtapot gibi, bu hasarlı hisar ömrü..! Yiten her günle beraber, yalnızlıklarda ölüme yolculuğun azabı, İçime işlemecesine, karabasan, karabasan..! Yırtık-pırtık,ruhum misali delik deşik... Yıl vurgunu, renk solgunu utancı içmiş partal altında..! Sıtmadan yada üşümekten değil, Naçar lığın, yalnızlığın ve fark edilmemiş ligin... Dahası, yok sayılmış lığın bedbahtlığıyla..! Kedere kesmiş, utancı ve geceyi içmiş.. Boyası dökük, asırlık yorgunlukları yüklenmiş kanepede..! Tir tir titreyen ruhumu bıraktım, Sirkeci garında..! Mualla YASSIBAŞ Hildesheim/Almanya 23/02/2010 Saat;02_16

22 Şubat 2024 Perşembe

 

BİR FOTOĞRAFA.....

Bazı anlar ve yaşanan haller, düşülen durumlar vardır ..
İnsan ömründen, yaşanmışlıklar da , hayata karışan ....
Vişne çürüğü tadında ve renkte hayata gölgeler ve karaltılar katan ..
Bir fotoğraf kareliğindeyken bile ..
Ondan çok derin anlamlar yükleyen, halleriyle ..
Az da çoğu anlatıp,hatırlatan...
Asılır kalır, insan ömürlerinden izler, gözler önünde ..
Kah, farkedilmişlikleri,
Kah, yok sayılmış ve yadsınmaya çalışılmışlıklarıyla ..
Altı-üstü bir fotoğraf denilip, geçilen ..
Oysa gerçeğinde, içimize bir illet gibi işleyişiyle ..
Cürmünden çok, yer yakanlığıyla ..
Bir fotoğrafa, nice hayatlardan izler sığdırmışlığında ..!
Bir fotoğrafa, nice hayatlardan izler sığdırmışlığında ..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen /Almanya

17/02/2017

Saat:07_24

 

ÇALDILAR BENDEN, BENİ ....!

İçimde esen tutku kasırgalarında, duygu volkanları patlar ..
Bastırılmış kadınlığın ..
Kışkırtılan cinselliğim, çiçek açar ...
Çağıldar arzularım, gün ışığına çıkar dehlizlere gömdüğüm duygular ...
Zaman ırmağında yıkanırken, ömürler ..
Ağartmaz karasını, onların ..
Yaşanmışlıktan kalan katran karası izleri ..
İzlerin içime içme akıp, katman, katman yükselerek yutmuşluğunda ...
Hayatın, zamanın ve olayların ceberutça talanlarında ..
İnsan eskiliğimde hasarlar artığı, kadavram kaldı geriye ..
Dur durak bilmeden sürüklenmişliğimde ..
İçtiğim kahır meylerinde karardı kaldı ruhum ..
Yaşama sevinçlerimi çalan eller, gözlerime mil çekip ..
Benliğimi, iğdişlere yeltenerek ..
Kevgire döndürdüler bedenimi, ruhumu ve ömrümü ..
Dört yol ağzında azdırılıp, terk edilen günahsız kurbanlar ..
Karanlığa ve günaha belenen piçler gibi ..
Hakir görüp, horlamalar da bendeki beni çar-cur ettiler ..
Bugün içim hala kan ağlıyorsa ..
Duvarları yerle yeksan, virane han yıkıntısı gibiysem ..
Tozum dumanıma, ateşim külüme karışmışlıkta ..
Çürüyorsam, için, için ..
Katran karası acılarda ..
Sabık suçluların derin izleri beliriyorsa .....
Tenimde, bedenimde, ruhumda
Ve, her ne hikmet yada anlaşılmaz sebep ...
Karanlığa gömülen, gün yüzüne hasretlikte küflenen gerçekse ...
Onlar serbestken, ben elemlere tutuklusuysam hala ve hala ..
İnadına, hayatın acısını terk edilişlerin reva lığında ...
Ne yaparsam, yapayım, kıramıyorsam ....
Dünkü acılarımın ve ilelebet kahroluşlara esaretimin sebebi ..
Paslı prangaları' mı, gözle görülmeseler de beni ezen, kahreden ağırlıkları !
Çekip, çıkartamıyorsam ben, beni ....
Karanlıkların ve elemlerin kör kuyularından ..
Sebebim de, müsebbipleri de bellidir, aslında ..
O kimlikleri ayan-beyan belli, sürüngen kimliksizler ..
Beni, katlime fermanlıklarda ..
Acımasızlıklar da katlettiler ...!
Çaldılar, hayatımı,
Çaldılar, içimdeki gülümseyen o, masum bebeyi ...
Çaldılar, benden, beni ...!
Çaldılar, benden, beni ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

17 / 02 / 2017

Saat; 03_03

21 Şubat 2024 Çarşamba

 

BARINDIRMIYOR ....

Yutar bu karaltılar ..
Bu , ruhunu yitirip, kadavradan ibaret kalan ..
Musibetiler odağı,
Her yanı bir başka bubi tuzağı kesilen netameli kent, adamı ...
Tıpkı, lagarlarının ifraz atlarda ömür artıklarını yutuşu gibi ..
Obur ve en iştahlı haliyle ..
Hele,
Bir dönmeye gör sırtını hayata ve kente ..
Tekmeyi basar, kıçına
Dürer defterini ..
Verir eline..
Gidersin esvelesine ..
Pervanelerin, ışıkta ölümü misali ..
Varla-yokların ışıltılarında ..
Yitirdiğin aklınla sınırlı kalsa, yine iyi ..
Onurun, haysiyetin....
İzzet-i nefesinde gider, alimallah anında, bu kentte ...
Sinesini döven, bombalar..
Ciğerine saplanan, şarapnel parçaları ..
Ağzına kadar dolu, mezarlarıyla..
Taşıyamaz olalı insanın ve savaşın suçunu, ayıbını
Yorgun ve virane hallerdeki bedeni ....
Ölüm acısına ve yasa belenen, karaltılı suratıyla ..
Bet-çehre haliyle, unutalı gülmeleri ..
Barındırmıyor bu zerul kent ...
Bağrında, çocuk yürekli delişmenleri ....!
Bağrında, çocuk yürekli delişmenleri ....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

10/10/2016

Saat ; 00_56

 

AKŞAM DAVETKAR, GECE KONUKSEVERDİR .......
Duygu dağarcığındaki alacalı renklerin ruhumu bezemiş liginde uzandığım zamanın koynundaki yolculukta dünümle bu günümün arasındaki gelgitler de ....
İçin, için saran mahmurlukla adeta zaman salıncağının ritmik gidip gelmelerinde uzayıp, kısalan renk hüzmelerinin geçit seremonisinde ,kendimi zamanın ve duygularımın akışına bırakmışlığımda koyulduğum bu seyri seferde , daha billurlaşan düşün silsilesinin ömür ve algı süzgecimden süzülüp geçmişliğinde ,fark etti ki .....
Hele, hele bencileyin duygu eksenli ve yoğunluklu yaşayanlar için ....
Hem hüzünde, hem sevinçte dahası kendimle olan yüzleşmelerdeki hallerimin bendeki bıraktığı derin izle doğrulanmış lığında ......
Hele ki, hüzne yenikse gönlünle, yüreğin, ruhun, bedenin ....
Bire ,bir yaşayarak inanç ve durulukla anlayıp, kavradım ki ...
Akşam davetkar, gece konukseverdir ...
Hele ki, hüzne yenikse gönlünle, yüreğin, ruhun, bedenin ....
İyiden, iyiye olmacasına netlikte diyorum ki ...
AKŞAM DAVETKAR, GECE KONUKSEVERDİR .......
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
İmmenstaad / Almanya
10/10/2023- Salı

Saat ; 23_13

 

VAR DÜŞÜN, ANNE ...
VAR...DÜŞÜN .....!
Gül misali dalında öpülüp, koklanmak, sevilip okşanmak varken ...... Acımasız, hunharca kanırtarak kopartılıp, kıyılıp, katledilmek ne tarifsizdir acıdır ........
Tatmamış lığında, hiç mi hiç bilemezsin, anne .......!
Güllük; Hayat, esenlik, albeni .....
Adı, biçimi, şekli ve tarifi her ne olursa olsun ...
Dahası nasıl mazur gösterilmek adına yumuşatılmaya çalışılırsa, çalışılsın .....
Kopartılıp, katledilmek; düpedüz hayatının çalınması olmuşluğunda, derin acılığından da çok ...
Muammalı ve içinden çıkılmaz, tarifsiz katliamdır ve hayatının zorla çalınmış lığı ...
Sıradanlaştırılmış lığında, ölümü reva görmekle sınırlı kalmayıp ........
Onu, yani zoraki ölümü .....
En hoyratça ve nobranca eylemle, zulmü ve nobranlığı, canavarlığı , mezalimi dayatmaktır ...
Mezalimi dayatmak, anne .......!
'' - Her ölüm, erken ölümdür ....! '' Amma velakin ......
Mezalimin böylesi, sıradanlığında aşıp, hayata-cana kıyıp, katletmek ve .....
Zulümde caniliği dayatıp, Azrail kesilmektir, Azrail kesilmek, anne .......!
Hele ki, bu zulümde, elin olmuşluğunda, var düşün ötesini ...
BU ZULÜMDE ELİN OLMUŞLUĞUNDA, VAR DÜŞÜN ÖTESİNİ .....
VAR DÜŞÜN, ANNE ...
VAR...DÜŞÜN .....!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/ İSYANİ
Immenstaad / Almanya
11 / 10 / 2023 - Çarşamba

Saat ; 10_10

20 Şubat 2024 Salı

 

ŞİMDİ .....
YORGUN SAVAŞÇILARDAN, BİN BETERLİKLERDE .....
PÜRMELAL RUHUM .......!
Canım, tenim gibi....
Pare, pare ruhum.....
Zamanın acımasızlığıyla, hayatın zorbalığında .....
Şimdi .....
Yorgun savaşçılardan, bin beterliklerde .....
Hayata ve zamana yenikliklerin pençesinde ....
Dur, duraksız derin uykularda, geçerek kendinden .....
Yaşayan ölülüklerde, ömür tüketmelerde esir ......
Bezginliğin tüm renklerini kuşanmış, acılarını sarınmışlıkla .....
Bitap mı, bitap, yorgun mu yorgun, pürmelal ruhum....
ŞİMDİ .....
YORGUN SAVAŞÇILARDAN, BİN BETERLİKLERDE .....
PÜRMELAL RUHUM .......!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
17 / 10 / 2023 - Salı

Saat ; 05_45

GÖZ BEBEKLERİNDE SAKLIDIR, KORKULARIN ....!

  İmrentiyi, tiksintiye , zoru, kolaya, kolayı, zora, oluru, olmaza, olanaklıyı, olanaksız, sevgiyi, nefrete döndüren ...... Hükmeden ve boy...