28 Aralık 2012 Cuma


  • ZAMAN DENEN HARAMİ...
    Uzun yıllar ötesinden,bir sararmış fotoğrafta...
    Çalınır sanki o malum şarkı..
    Bakarken,ben bana...
    Sararken ruhumu,anı anı o yıllar..
    Ben,bana dünü anlatırım...
    Sessizliğin sesiyle dillenen,o fotoğrafdan..
    Biz gizli hüzün..
    Bir mahçubiyet..
    Ama,en çokda içten sıcacık bir bakışdan..
    Akıveren onca duygu...
    Dolarken yüreğime..
    Zaman denen haraminin,ömürleri nasılda talan ettiğini..
    Yürekleri,yangın yerine..
    Gönülleri,bozulmuş bostan tarlasına çevirdiğini görmek..
    Koymuyor değil,haniya insana..
    Zaman denilen çarkın dişlisinde..
    Neleri neleri yitirdiğini...
    Kazandığın onca edinimle öğreniyor..
    Hiç mi hiç akıldan çıkmamacasına insan..
    Zor şeydir,hatta belki biraz garip..
    Dahası,anlaşılmazda gelebilir belki...
    Kimilerine göre...
    Dünkü benle ,bugünkü benin bu gizli muhabbeti..
    Aynalar gibidir ,fotoğraflarda..!
    Söylerler insana, yitirdiklerini ve..
    Hayatın gerçeğindeki gizleri..
    Kabullenmesi zorda olsa..
    Hatta,içe sinmesede..
    Sızlatsada yüreği,ne aynalara...
    Ne fotoğrafıma,etmem asla sitem..
    Ondaki ben..
    Bendeki ben,ne kadar uzun yıllar ardından,olsada hala..
    Bugünü,dünde yadederek ..
    Söyleriz,bir birimize o malum şarkıyı..
    Hala ve sıklıkla..
    ''-Uzun yıllar ötesinden..''
    Bir demet gül veremeyiz belki birbirimize..
    Ama,gül güzelliğindeki ömrün..
    Değişik renkleriyle karışır..
    Sarmaş dolaş oluruz,birbirimize..
    Acı,tatlı binbir anı harmonisinde.
    Üzüntüye,neşenin..
    Tebessüme,göz buğusunun karışıvermişliğinde..
    Neler neler anlatır,bir bilseniz..
    Dünkü ben..
    Bana,dünümden seslenişinde..
    Bir şükran borcu ödemecesine..
    Bir tebessüm,bir buse sunarım..
    İncitmekden korkarcasına, resmime..
    Resimdeki bende,bana fısıldar ..
    ''-Yaşamak zor zanaat'' diye,usulca.
    Bugüne uzanan dikenli hayat yolunda..
    Bu günüme,sevgi sevgi,emek emek.
    Çaba çaba..
    Ve, hatta,düşe kalka...
    Acı imbiğinden süzdüğüm, mutluluğu ..
    Ömrüme katık etmişliğimle..
    Çile dolu günleri..
    Sabırda,şükürde,vefada...
    Mutluluğa çevirmeyi ilke edinip..
    Ulufelere,yalancı baharlara..
    Poh pohlamalara ve ucuz kahramanlıklara tamah etmemişliğimle..
    Alın teri alın teri,onur onur..
    Çaba çaba,azim ırmağından su içmişliğimle...
    Bu günüme,diş tırnak gelmişliğimde..
    Yitirdiklerimden,çok..
    Kazanımlarımı düşünür..
    Mutlanmanın yolunu ararım,kendi kendime..
    Gönül dünyamdaki,beni ben eden güzellikler..
    İnandığım,tüm değerler..
    Ve,beni bu anıma eriştiren...
    Ömrümde,ömürleri...
    Emekleri,alınterleri,ekmekleri olan herkese...
    Kötüde iyiyi,zorda kolayı...
    Çirkinde,güzeli..
    Öğrenmemi sağlayan cümle canlara ve her devinime..
    Şükran sunumudur aslında, busemde..
    Benden,düne ve o eski fotoğrafa salınan,bu buruk buseyle ...
    Bugünkü ömrümden,dünüme..
    Çocukluk,gençlik yıllarıma yollanan.
    Gecikmiş bir şükran borcunu ödediğim,bugünde..
    Yüreğim dillenir,yüreğim..
    Hüzünlere kapılsada..
    Sevgi dermişliğin,sevinciyle..
    Teşekkür ederim,yürekden teşekkür..
    Ölümün beyaz atlısına çoktan binip..
    O bilinmezlere ,o dönülmez ülkeye..
    Sonsuz ve dönüşsüz bir sefere çıkan ebeveyinlerime...
    ''-Bende,tıpkı sizler gibi ,torun sevinçleri..
    Evlat mürüvvetleri yaşadım..
    Şimdilerde..
    Dostluğun akpacık çiçekliğinde..
    Sevip,sevilmişliğimle..
    Boy verdiğim,gönül bağlarında açmakdayım..
    Yürek otağlarında sevgide,sevinçle konaklamakdayım..
    Ve,bilesinizki..
    Ömrümde ömürlerinizi yaşatmaktayım..
    Atalığınızdan gurur duyduğum siz canlarıma..
    Analığımda,atalığımla..
    Bana yaşam kaynağı,siz canlar hası canlarıma..
    Sevgili atalarıma..
    Minnettarlık duyguları çoğaltmışlığımla..
    Yürekden,şükranlar sunmakdayım''
    Şimdi ve hala...
    Zaman denen haramiye....
    Esaretliğimin sürmüşlüğünde..
    Bakarken,bugulu gözlerle,
    Sararmaya yüz tutmuş fotoğrafıma
    Kar yangınlarından nasibini alan..
    Akpacık saçlarımla..
    Hem dinler,hem söylerim o güzelim şarkıyı hala..!
    ''-Uzun yıllar ötesinden..
    Hatırını sorayımmı..
    Sana gönül bahçesinden...
    Bir demet gül,vereyim mi ?''
    Zaman denen haramiye inatla..!
    Zaman denen haramiye inatla..!

    Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ...
    Hildesheim/Almanya
    08/12/2012
    Saat;00_12
    NOT:DEĞERLİ KARDEŞİM HASAN KIRMIZI LÜTFEDİP RESMİMİ YAPARAK BANA ARMAĞAN EDİP BENİ SONSUZ MUTLANDIRDI.
    HUZURLARINIZDA, HASAN KARDEŞİME SONSUZ ŞÜKRANLARIMI SUNUYOR,ELİNE EMEĞİNE ,O GÜZEL YÜREĞİNE SAĞLIK DİYORUM..
    İYİ Kİ VARSIN HASAN CANIMIZ...


AYNADAKİ,DÜNYADA...!
Tıpkı,vicdanlardaki gibi...
Gerçeğin çıplaklığında..
Düşüverir kimi zaman,  görüntüler.
Kah,ışıltılı albeniyle...
Kah,ruh karartan loşlukla...
Hüzün siner,bazı bazı...
Bazen,gülümseyişler bezenir..
Aynanın derinliğine..
Fani ömürler misali, yok olup gitse de..
Zamanın içinde..
Onca görüntü aynanın bedeninden..
Üryanlığında gösterir,ayna tüm olanları..
Kaçılmaz o gerçeklerden...
Tıpkı vicdanlar gibi...
Ses verir aynalarda, derinden derine..
Ruhlarının sesiyle...
Aynalığın diliyle..!
Aynalarda yansıtır,sızlatsada yürekleri..
Yüzleşmeye durunca, insan kendi gerçeğiyle..
Görür onları,bir bir..
İstesede kaçamaz,ne onlardan ne kendinden....
Hayatın,anların ,ömürlerin..
Yansıma yansıma, aynaya düşmüşlüğün den...
Öylesi anlarda..
Asılıysa,eğer ki...
Veballe,günah kolyesi..
Ya da,utancın prangası boynunda..
Sırıtırlar bir bir..
Sen,yok saysanda..
Alnındaki kirler....
Ömründeki karanlık günlerle ,izler..
Ve,yüzündeki çizgiler bir bir aynada.
Döner yansıma yansıma sana...
Çeksede acı,kıvransa da azaplarda yüreğin..
Yüzleşirsin onlarla..
Ruhunun ve gerçeklerin soyun musluğun da..
Böylesi hallerin,savrulmuşluğunda..
Gönlünün sancıları vurunca yüze, keder, keder..
Sen,ne yaparsan yap..
Aynada,sana elemle güler..
Bakarak,gözlerinin içine..
Sessizliğin,o meşum, o gizemli diliyle..
Kimi zaman....
Ağırsa yükün,karayla doluysa vicdan torban..!
Üşür,ürperir insan ruhu birden bire..
Zarfla,mazruf geçer iç içe...
Gerçekle,hayal gibi....
Bakarsın sen,sana...
Kendinden ve aynadaki halinden kaçamamış lığınla..!
Ömrün,yıllar,anılar..
Hüzünlerle,mutluluklar...
Tıpkı sarmaşıklar misali,dolanır birbirine..
Bir varmış,bir yok muşlarda...
Akıp giden,zamanda ....
An gelir dünün,an gelir nesnelerin..
An gelir,zamanda yaşananların...
Anılara dönüşmüşlüğüne..
Acılar, hüzünler..
Kah...
Mutluluk, mutluluk gülüşler..
Kah....
Toz pembe günlerle bezenmiş ömürler..
Kah....
Ömürlere sinen kahırlarla, çileler..
Ayıplar,günahlar,veballer..
Anımsanmak istenmeyen anlarla,olaylar.
Karanlık gerçeklerBir resmi geçitte...
Ard arda üşüşürler,aynaya..
Aldırmadan sana,kralın çıplaklığında..!
Öylesi anlarda, kaçamazsın onlardan..
Yumsanda gözlerini..
Gerçeğin sesi,dillenir yüreğinde..
Uğuldar kulakların....
Tıkamaya kalksanda onları..
Duyarsın onları...
Tüketsende ömrünü..
Gayretkeşce,nafile çabalarda..
Yok saymaya yeltensende..
Sana,haykıran gerçekleri...
Dillendikce,aynalar...
Koparken ruhunda..
En amansız fırtınalar..
Sarar seni,tepeden tırnağa...
Duygusal savrulmalar...
Böylesi anlarda,tanık olur onlar...!
Zamanlar,geçmiş zaman olunca...
Unutulup kalırlar..
Sırlı camın,onları yutan koynunda....
Hiç yaşanmamışcasına, bir cam duruluğunda..
Ne yapsan,ne etsende..
Önlenemez hallerde..
Gerçeklerle,sırların...
Aynaya düşen,anıların..
Bakarlar sana,pervasızca...
Ayan beyan halleriyle..
Yıllar,yıllar ötesinden...
O aşina bakışlarla....
Aynadaki dünyada...!
Aynadaki dünyada..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Hildesheim/Almanya
09/12/2012
Saat;12_18

16 Aralık 2012 Pazar


BOYNU BÜKÜK GÜLLER GİBİYİM..,

Yine Kasım geldi...

Sardı,hazanın rengi her yanı..

Uçtu kırlangıçlar da,telaş içinde..

O dönüşsüz sefere..

Semada yalnız kaldı..

Ahüzar gönlüm gibi..

Bugünde doğmadı gün,gül şen olup..

Şu garip,şu kederli,çilekeş ömrüme...

Bu biçare,garip gönlüme....

Güllerinde boynu bükük,bugün..!

Tıpkı,benim gibi.

Her geçen günle,

Daha bir,sararıp solarken...

Daha bir,sararıp solarken...

Aheste aheste öperken...

Hazan güneşi,onları da.!

Vurdu,ölümün yeli..

Sararan yapraklarını..!

Eremeden bülbülüne..!

Eremeden bülbülüne..!

Döküldü güller,içerek elemleri,toprağa..

Karıştı,gazellere..!

Vuslatsız sabahlar,sensiz akşamlar..

Ruhumu acıtan,yüreğimi kanatan..

Onulmaz ızdıraplardır..!

Onulmaz ızdıraplardır..!

Hep hicrana açılır..

Kan ağlayan,şu mahzun gözlerim..

Ayrılık acısında savrulur,titrer yüreğim !

Boynu bükük güller gibiyim..!

Boynu bükük güller gibiyim..!


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Hildesheim/Almanya

30/10/2012

Saat;10_38

14 Aralık 2012 Cuma



                              

SEN YAŞA,BEN YERİNE ÖLÜRÜM...!

 Varettiğin,kahrettiğin,katlettiğin bütün zamanlarımı toplada al git...

Çaldığın salt ömrüm olsa,gamyemem inan ki bana...
Çaldığın,bendeki ben......
Saflığım,umudum,inancım ve yaşama,insana dair güvenimdir inan...
Duygularımı,el değmemiş güzelliklerimi kirlettin..
Talan ettin ömrümü...
Beni,sadece benden değil....
Beni,hayattan,senden,sevdamdan..
Özcesi,güzelllik ve insanlık adına ne varsa onlardan ettin..!
Ama,varsın olsun..
Sen sağol..
Senin işin,hep tıkırında olur..
Bencileyin,gam yükü eşekleri oldukca...
Sen gibi yük vuranlar hep ve çok olur..
Senden arda kalan ben,bana bakınca anladım ki...
Bunu bana,sana kanan ben öğrettim...!
Hayat ve dünya,aptalların diyetleriyle bina ettiği şarlatanların şatosuyla doludur....!
Olursuzlukların tutsaklığında,ihtirasların ve zaafların kölesiyse insan..,
Diyeti kahır ve gözyaşıdır ..
Geç ve geçmişliğinde kavramışlığımda,bunu...
Kendimi..
İçi boşaltılıp,şarabı telef edilmiş  bir şişe gibi hissetmelerdeyim...
Bilesin ki;
Senden bana ,kala kala...
Şaraba hasretliklerde,ömür tüketmeye tutsak bir şişelik,soğuk cam ömürlük …
Hasarlı ,virane bir hayat kaldı...!
Depremlerde harap-türap olmuş binalar gibi...
Üstüme üstüme yıkıldıkca,ben...
Kendi ağarlığımın ve acılarımın ağırlığı altında..
Biçareliklere tutsaklıklarda...
Un-ufak olmalarda ömür tüketmelerdeyim..!
Ömür,tarümar...
Yürek,virane..!
Duygularımsa,onarılmamacasına kırık dökük..!
Camlığını bile farkedemeyen,o şarap şişesine dönmüşlüğümde..
Boşluk dolduruyorum adeta,evrenin bağrında..
Bendeliklerden ırakda,için için çürümelere tutsaklıklarda..!
Ben,şimdi sensiz senliliklerde..
Boşalır boşalır,dolarım kendime...
Bir dolap beygirliğine fit olmuş ömürlüklerde..
Olmayan suları,dolmayan küplere,dönmeyen çarklara döker dururum..
Nafileliklerin bezginliğini içerim,hüznümden !Sarhoş olan akşamların efkarına bürünerek..
Ben içerim,sarhoş olup geçer kendinden gece ve şehir..
Onlar ağlamaya durdukca..
Ben,tesellilerde ömür eskimi dillendirmelere koyulurum..
Gece,kent ve ben mecalsiz yıkılırız en sonunda birbirimizin üstüne..
Kah bir çöpcü,kah bir ayyaş,
Çokcada küfürbaz aksi bir ihtiyar vurur kıçımıza tekmeyi..
Ben,sensizliğin kederlerinden sarhoş..
Kent,beni taşımakdan bıkkın ve yorgun..
Gece ve karanlıksa,artık hıltı çıkmışlıklara tutsaklıklarda....
Geçinip gideriz işte şunun şurasında..!
Gördüğün gibi,
Şimdi,senden arda kalan bende..
Kahır yüklü,yıkık dökük,çökgün omuzlar..
Kekre mi kekre,bir ağız tadı...
Salkım saçak dökülemekden helak olan, gözyaşları... 
Velhasıl,ayyaşların içine tükürdüğü şu yorgun kent misali...
Bedbaht bir beden kaldı..!
Ama,varsın olsun..
Ben,benle ve elemlerimle avunurum ..
Yeter ki sen mutlu ol,keyfine keder,ömrüne elem düşmesin..
Diyeti buysa ömrümün ve sevdamın bana...
Sen yaşa,ben yerine ölürüm..!
Sen yaşa,ben yerine ölürüm..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Hildesheim / Almanya
30 / 07 / 2011
Saat:02_02






































...: ...































































































































































































































  YARIMSIN …. Hayatın sana oldum olası cömert davranıp … Yediğin önünde, yemediğin ardında, bal-kaymak bir hayatı sunmuşluğunda … Oldum olas...