11 Mart 2015 Çarşamba

ÖNCE, AY ÖPTÜ..
AŞKA HASRET DUDAKLARI...
SONRA, ADAM

Geceydi ...
Ay ışığı göz bebeklerine ..
Korkular, yüreğine çöktü ...
Ürküten bir masal eskisinde saklanan ...,
Menevişli, sarı-sıcak öyküler canlandı, hafızasında ..
Suskunluğa gömüldü ..
Lal oldu, dili ..
Duyulan ..
Sadece yüreğinin çarpıntı sesleriydi, gecenin içinde..
Baktı, gecenin kara atlasına ..
Bir gümüşi güzellikle, kesip geçiyordu camı, ay ışığı ..
Yüreğine saplanmacasına, genç kadının ..
Yutkunmaya çalıştı ..
Kuruyan dudaklarının, suya hasretlikte, kavruluşu misali ....
Sevgisizliklerin çoraklığın da .
Aşka hasretliğe çarpmalarda, yorgun düşen .
Biçare yüreğinin ritmi, bir an aksadı ..
Darlandı nefesi, kadının..
Ay süzüldü, perdelerden ..
Kirpik uçlarının arasından geçerek öptü, hüzme, hüzme ışıklar !
Doya, doya, kadının göz bebeklerini ..
Fısıltıyla bir ses yayıldı geceye ve kadının kulağına ...
Gece ışıdı, adeta birden bire, nura gark oldu ..
Fal taşı olup açılan gözlerinde, şimşekler çaktı ..
Kadının heyecana kesmişliğin de ,
Elleri titredi, daldaki yapraklar gibi !
Duygu sağanaklarında savrulan, kadının ..!
Bir renk cümbüşüne kesti ortalık birden ..
Bir şarkının, nakaratı ..
Bir ninninin, ezgisi ...
Bir masalın, son hecesi idi sanki, kim bilir ..!
Geceyi, kadının göz bebeklerini ..
Ama, en çokta, yüreğini ışığa boğdu ..
Her gece hasretlikte, sessiz çığlıklar resitalinde ....
Yüreğini, ummana dökmekten yorgun düşen, kadın ...
Arzu ve davetkarlıkla, yumdu gözlerini ....
Bir seremoniye hazırlanmışlığın zarafeti ve vakurluğuyla ..
Birden, dudakları ışıldadı ..!
Sanki, kırk ikindi yağmurları düşmüş toprak gibi ...
Parıldadı, aralanırken, kanı çekilmiş, solgun dudaklar ..
Dikkat kesildi, kadın ..
Burun delikleri, çelik gibi sert ve belirgince, çıktı ortaya ..
Bir vapur bacasından savrulan, sıcak hava gibi yayılıyordu ...
Burun deliklerinden odaya ve geceye karışan, nefesinin ılıcık, titrek esintisi ..
Pencerede, tül perde..
Kadında, ekin sarısı saçlar, sallandı..
Sazlıkları kıskandıran, bir ahenkle ...
Perçem, perçem dalgalandı saçlar, alında ve omuzlarında kadının ...
Keskin bir ıslık sesiydi, geceyi bölen ..
Kurşunun ve ölümün adres sormamışlığı gibiydi, ıslık ..!
Adressizliğinde, geldi buldu, ait olduğu ömrü ..
Derin, derin iç çekti, kadın...
Sallandı, tül ..
Süzüldü, ay ışığı ...
Çığlık, çığlık öten bir lokomotif sireni idi sanki..
Geceyi delerek erişti kadına, soluk, soluğa ..
Kadın yarı beline dek uzandı, pencereden dışarıya, geceye ..
Önce ay öptü; kadının aşka hasret dudaklarını, sonra adam ..!
Önce ay öptü; kadının aşka hasret dudaklarını, sonra adam ..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit
11/03/2015
Saat;02_25

DUDAKTAN KALBE KÜF GÜZELLİĞİ...

DUDAKTAN KALBE KÜF GÜZELLİĞİ...

BİR BAŞIMA ........
Yalnızlığımı ve hüznümü yutamaz,saklayamaz...
Ne kuytular nede toprak ..
Sırıtır, aykırılıklarda çocuk hüznüm ..
Yürek sancılarım..
Bir başıma oynamaların mahzunluğunda .!.
Bir başıma oynamaların mahzunluğunda ..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit
11/03/2015
00_45

10 Mart 2015 Salı

KARALAMA ....


İçimden geçenler dökülüverdi, ardı, ardına ....

Kağıt aklığına .
Gönlümün, gamsızlığında ...
Yüreğimin, delişmen arsızlığın da ..
Duygularımın ..
İpini kırarak, başını alıp giden, haylaz uçurtma savrukluğunda ..
Buseleriyle, Semayı gıdıklamaya koyulmuşluğunda ..!
Döküldükçe yüreğim, içi içine sığmayarak taşmışlığın da ...
Gönlüm sergen oldukça, deli-doluluklarıyla, kağıda ...
Yazılmaya başladıkça, bu eciş-bücüş yazılarla ..
İçimden geçenler, karalama doğallığında ..
Duygu aklığının, doğaçlamada yazıya bürünüp ..
Ulu-orta, arz-ı endam etmişliğinde ..
Rahatlamanın huzuruyla ben, geçtikçe benden ...
Rahatladıkça rahatlayıvemişliğimle ...
İyiden, iyiye hafifledim .
Adeta, balon olup, uçuverdim Sema'ya ..!
Kağıt, sevinçten içi içine sığmamışlıkla ...
Başladı, elimin altında, kıkırdayıp, kıpranmaya ...
Sudaki balık misali, delişmence oynaşmaya !
Kağıt kıkırdadıkça, duygularım coştu, çocuksu afacanlıklar da ...
Yüreğim, sinemdeki kafesini kırarcasına başladı küt, küt atmaya ..
Aşk ve yaşama sevincinin, o tarifsiz çağıltısıyla ..
Kabına sığamayan üç-beş kafadarın bir araya toplanmışlığında ....
Altı-üstü, var varası, bir kısacık karalama denen ..
Bağ bozumu güzelliğinde derlenen, üzüm tadındaki karalamada ..
Lokum tadı, erguvan kokuları ..
Duygu sarhoşlukları çıktı ..
Tüm masumluğu, albenisi ve kardelen aklığıyla ..
Öylece, şuracıkta ortaya ..
Meymenetsiz diye, çokluk ve sıklıkla, burun kıvırdığım ..
Bir şeylere benzetemeyip, güzele layık göremediğim, ömrüm ..
Beni, hayatla bağlayan, kalemim ..
Ak-paklığında, şeksiz-şüphesiz ve lekesiz sırdaşım..
Dert ortağım, gönlümün ve ömrümün sır çanağı, kağıdım ..
Yüreğim, duygularım ..
Ve, birde başımda esen, kavak yeliyle..
Ruhumun esrikliği, bir araya gelince ..
Kafa, kafaya verince ..
Kağıdın, derinliğinde ..
Camın, duru sessizliğinde ..
Zamanın, pervasız cömertliğinde ...
Aldırmadan, yazımın eciş-bücüşlüğüne ...
Uçup, gitmecesine, ömrümün, ruhumun sevgi, sevgi, duygu selliğinde
Sizlerin ömür ülkelerinize, yürek sahillerinize, duygu iklimlerinize ...
Ulu-orta dökülüverdiler, ömür çıkınımdan ..
Rengarenk boncuk albenisiyle,karalama güzelliğinde ...!
Rengarenk boncuk albenisiyle, karalama güzelliğinde ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk / Edremit
09/03/2015
Saat; 14_32





AYIBI VE UTANCI SİZİNDİR ...., Aldırmadan yoksulluğumuza ve yoksunluklarıma ... Bir bez bebekle, çelik-çomakla, beş taşla .. Olmadı, çok sev...