15 Mart 2015 Pazar


BAK, BATIYOR GÜNEŞ CAMDA ..
BİR KADEH ŞARAP KIZILLIĞINDA ...,
Zaman içerken sinsi, sinsi günü, hayat için, için tüketirken, ömrü..
Bir bahar akşam üstü ,camlara tünemiş ömürler, yürekler ve gönüller..
Kimisi hüzünlü,kimisi neşeli..
Kimisi ise, ne hissettiğini bilmemekte,
Iskalanan hayata sövüp sayıyor, kendi halinde, her halinden belliliğiyle ..
Gözler düşecek kelamlarda,ellerse dolaşmakta klavye tuşlarında hararetli, hararetli..
Bir yanda, anılarda dünler durmakta ..
Bir yanda, yarınlar yığılı, yaşanmamışlığın da ..
Orta yerinde kala kalmışlığıyla insan yalnızlığıyla bir başına, iç dünyasında ..
Tüketiyor yine ömrünü, bir camın karşısında ..!
Zamana yenildiğini, fark etmişliğin durgunluğuyla..
Akıp gidiyor ömür, Don nehri misali yanımızda..
Bak, batıyor güneş camda, bir kadeh şarabın kızıllığında ...
Bak, batıyor güneş camda, bir kadeh şarabın kızıllığında ..
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit..
15/03/2015
Saat:18_00

MÜHRÜNÜ VURARAK, ZAMANLARIN BAĞRINA..
Hesaplaşmalar okyanusuna dalmışlığında, kadın!
Çekerek gümüş hancerini kınından 
Pervasızca giderken...,
Tortu, tortu nasır bağlamış korkularının üstüne, üstüne ...
Dilsiz şeytanlığın da zamanın...
Korkunun, küf kokan inlerini,darmadağın etmecesine..!
Sanki,karanlığın ,korkunun ,vesveseye bulanmış,
Dünkü hasarlı,yitik zamanların..,
Ciğerini sökmecesine bakıyordu kadın...
Gözlerinin çakmak, çakmaklığında,
Mührünü vurarak ,
Zamanların bağrına..
Mührünü vurarak
Zamanların bağrına..

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit
15/03/2015
Saat:16_35

Kayıp Umutlar

Islak gecenin ayazında,
Titreyen narin vücuduna
bulutlar yorgandır ...
Taşların, soğukluğunu hissetsen bile....
Kuş tüyü bir yastık canlanır,

hayalinde.. 

Gömülür ağırlaşmış başın,
narin öksüz omzuna.... 
Sen biçareliğinle ağlayamazsın. 
Şimdi sadece üşüyüp,
ısınmaya çalışırsın..
Tutunup sımsıkı
çocuk umuduna...

Gün boyu, voltaladığın cadde de...
Kuytu bir köseyi arar gözlerin
Gece umutsuz,

Gece duygusuz
Gece şuursuzdur
Ağlamak ister ağlayamazsın..
Taş keser yüreğin..


Gülmenin ne olduğunu bilmemek 
ne zordur?
Ve, sevgiden yoksun yüreğinle ,
bildiğin tek şeydir senin.... 
Acılara gülümsemek.

Sen ,kaldırımların efendisi!
Ezilirken ruhun, her kalp atışında 
ve karşılaştığın 
her haksızlıkta......
İlk önce sövmeyi öğreneceksin
Barut gibi patlayacak isyanın
tüm insanlara
söveceksin.!

Yıldızlarını çalmışlar göğünden,
Akasya dalına bağladığın uçurtmanı.
Bu insanlar denizleri,
Göğündeki bulutları,
Umutları bile aşırır çocuk.!

Ana sütün kadar hakkındır.
Lanet et böyle bir yaşama,
Gönlünce söv,
Küfret

Ama ,Tanrı’nın suçu değil bunlar!
Sakın, ona küfretme...
Ve ,Tanrı bizleri
affetse bile...
Sen ey çocuk!

Bizleri affetme!


Mualla YASSIBAŞ, Almanya 13,10,2008

DAĞINIK YATAK....

Sevdirmeden git kendini derdin
Sevmeler den, aşktan korkardın ..
Ne zaman sana sarılsam ..
Kanadı kırık serçe misali ..
Siner kalırdın ,başının omuzlarının arasında yitmişliğinde ...
Önce derin,derin iç çekip ..
Sonra hıçkıra, hıçkıra ağlamalara koyulmuşluğunla ..
Nen var dememi isterdin, sessizce burnunu silerek koluna
Dönüp bakardın sonra,bana tepeden tırnağa, gömülerek suskunluğa
Ve,yalvarıp,sızlanırcasına söylenirdin bana ..
Usuldan usula,bir keman taksimi hüznüyle sesin dağılırken odaya..
''--Alışkın değilim ben, sevmeler be çocuk..
Yarın vurgun olur,tutulurum ..
Sen, bir kırlangıç ..
Ben, öksedeki kanadı kırık serçe ..
Sen çekip gidince ..
Ölürüm ben, kahrımdan ardın sıra, sana alışmışlığımla ..
Git kendini sevdirmeden,git bakma ardına..
Dayanamam düşerim ardına ..
Yaldır yapalak koşmacasına aşkla, ardın sıra..
Şimdi benden önce sen gittin ..
O yağmurlu günde..
Yola adımını bir attın, pir attın..
Yüreğimi ve ömrümü acın da yaktın ..
Seni ölüm aldı, ebedi ayrılığın ve sensizliğin onulmaz acısıyla ..
Senden miras
Kokun sinen dağınık yatağın, o gün bu gündür öylece bana kaldı ..
Ben yataktan,yatak benden dağınık ..
Ne yapsak ne etsek de
O garibim dağınık yatak ve ben, bir türlü sensizliğe,yokluğuna alışamadık ..
Şimdi el elde baş başta kala kaldık ..
Ben dağınık ,yatak benden de dağınık ..
Yatak, benden de dağınık..
Yatak,benden de dağınık ..

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit 

15/03/2015
Saat:01_50

14 Mart 2015 Cumartesi


BİR ZÜMRÜDÜ ANKA EDASI VE HAŞMETİYLE ...


İnsanlığın bu denli dibe vurmuşluğunda
Ve, yerle yeksan olmuşluğun da ..
Silkinip uyanarak, atacak üstündeki ölü toprağını, sonunda !
Vakurca ve kıvançla ....,
İşte, o zaman ..
Küllerinden doğacak insan ve insanlık erdemliliğiyle ,onurla,şerefle,şanla..
Bir Zümrüdü Anka edası ve haşmetiyle ...!
Bir Zümrüdü Anka edası ve haşmetiyle ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk / Edremit
14/03/2015
Saat;18_50
 

AYIBI VE UTANCI SİZİNDİR ...., Aldırmadan yoksulluğumuza ve yoksunluklarıma ... Bir bez bebekle, çelik-çomakla, beş taşla .. Olmadı, çok sev...