21 Mart 2020 Cumartesi

HAYATIN VE ZAMANIN DEĞİRMENİNDE …..,
Gündüzleri, neyse neyde, kırık dökük gülüşlerden, çöre-çöpe dönmüş umutla bezeli düşlerden derleyip, toplayıp, birlemeye çalıştığım …
İyimserlik ve hayatın o, dillere pelesenk olmacasına dillenen ama her ne hikmet se …
Hiç mi hiç görünmeyen, hayat ipine tutunma çabalarımı yerle bir eden ….
Zindan karasından da beter, zifiri amansız, acımazsız harami gecelerde yalnızlık denen o amansız illete dayanılıp, katlanılmıyor ….
Sadece bedenimi, yüreğini değil ruhumu kalbura döndürmecesine delik deşik ederek üstüme, üstüme yağan küf bağlayıp, çürümelere durduğum, azap, hüzün ve korku yağmurlarında ıslanıp, ıslanıp  ölüp, ölüp dirilerek şafağın atışını sabırsızlık, yalvarışlarla …..                                       Olmadı, tövbe, sitem, küfür ve göz yaşıyla ıslanan isyan anırışları ve hıçkırıklarıyla ….
Dahası göz kapaklarımın ve kirpiklerimin bir birine zırnık kadar bile değmemecesine, uykusuzluklar da …
Kasılma ve tir tir titremelerde kendimden geçerek, sabahı sabah ediyorum ….
Böylesi hallerde içeri girecek insana dair o adım ve ayakkabı seslerini, kokuyu, tıkırtıları ve soluk seslerini duymak bilsen nasıl tarifsiz duygu ve azapta sevinç çoğaltmaktır bir bilsen nasıl güzellik ve mucizedir, bilemezsin ..
Nasıl, attan düşenin halini en iyi attan düşen bilir sözü cuk oturmacasına doğruysa …
Hallerime ilişkin söylediklerimde  öylesine uygun ve yerinde edilmiş sözlerdir, bil ki  ….
Sen kalabalıklardaki yalnızlığında, be şu beyaz duvarın bağrında çoğalan yalnızlıklarda ömür çürütüp, zaman eskitiyoruz, zaman, vesselam ….!
Ben resimliğimde, sen kendini arayan yitikliğinde un ufak olup öğütülüyoruz, hayatın ve zamanın değirmeninde ….!
Hayatın ve zamanın değirmeninde ……!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Almanya
21 / 03 / 2020
Saat : 11_50

20 Mart 2020 Cuma


CORONA ….

Yüz yılları aşan insanlığın tarihinde nice kara ve karanlık dönemler olmuş ...
Cehalet, riya, dogmatiklik, dinin afyon etkisi, hoyratlık, yobazlık ve istismar ile içeriden ve dışarıdan kapı çevre kuşatılmıştır, insanlık ..
Yine ve yeniden kendine insanım diyen, bilim, ilim ve aydınlanma düşmanı bağnaz güruh ca ...
Halkın tepesinde boza pişirmekle kalmayan tayfa DEMOKLES KILICI ile ölümle yaşam, can ile canan arasına istif edilip dizilmiştir hortlayan caniliğin pençesinde ...
Adı, tanımı, şekli-şemali, farklı olsa bile ceberrutluğunun ayniliği ve dayanılmazlığıyla, gelenin, gideni, bu günün dünü, yeninin, eskiyi aratmış lığın da ...
Cinnet çağının karanlığında yangınının önlenemezliğinde felaket ve ölüm saçarak insanı, insanlığı yutmuş'luğunda ...
Tepeye tüneyen kana susamış vampir yarasaların ölüme, kana ve can almaya doymamışlığın da ..
İlletin adının dün, Cüzzam, Veba, Kolera bu gün Cinnet ve Corona olmuşluğun da ..
Özünde insanın, insana yeminli ve azılı düşmanlığında bir yanda entrika, öte yanda kraldan çok, kralcılık la kula, kulluğun tamtamlarının ve ayak seslerinin kulakları tırmalamacasına ayyuka çıkmışlığın da ..
Diyeti yine bir avuç gariban, fakir-fukara ödemiyor mu, hep sonunda ..
Alavere, dalavere, Baldırı  çıplak köylü Mehmet, işe-aşa, ekmeğe ve  insanca yaşama aç kentli Ahmet koşulur sarı öküzlük te kah kağnıya, kah top arabasına, kah tavla, tavla yiğidin telef olup -kurban edilmişliğinde musalla taşı bile görmeyen ölü bedenlerin kara toprağa son yolculuğunda koşulur, koşturulur katliamlarda, kıyımlarda aranan ve verilen kurbanlığın da ..
Bir avuç tuzu kuru iblis caninin pınarları, köşeleri ve devletin makamlarını ele geçirip ..
Talanda, kıyımda ve kırımda hemcinslerinin kanına girip, canına kast etmişliğin de ..
Dün Kolera bu gün Corona..
Ne fark ediyor ki illetin adı ucunda ve eninde-sonunda ölümün , ölenlerin ve ölülerin hep gariban olmuşluğun da ..
Kefensiz toprağa düşenlerin kula, kulluk düzeninin ateşine odun olmuşluğun da ...
Kula, kulluk düzeninin ateşine, odun olmuşluğun da ..
Naraların, yalanların havada uçuşup ...
Vatan-Millet, Sakarya edebiyatının  nakaratların da masum canlara kıyılıp, yanmamış kireçlere belenerek ..
Kara toprağın bağrında iken bile için, için yanıp, toprak olmuşluğun da ..
Toprak olmuşluğun da ...
Ne önemi ve farkı var ki ölümün adının dün ayrı, bu gün başka olmuşluğun da ..
Ölümün adının Cüzzam, Veba, Kolera yada Corona olmuşluğun da  ....
Corona olmuşluğun da ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/ İSYANİ
17/03/2020
Saat; 21;57
Almanya

EVVELİN NEYDİ Kİ, AHİRİN NOLA ?

Duyguların, sevinçlerin, umutların, düşlerin ...
Geleceğe ilişkin hayallerin, planların ..
Yerle yeksan oluyor ..
Mutsuzluk ve sancılar düğüm, düğüm ..
Yumruk, yumruk ..
Gelip boğazına, kursağına oturuyor ..
Kendini '' - Denizlerde gemisi batan, müflis tüccar . '' gibi hissediyorsan ..
Hayat denen bu hengamede ..
Kendine saygını var edememişliğin fukaralığın da ....
Bunca zamanı heba, ömrünü telef ederek ....!
Altı yok pabuçluklarda, körü körüne biat ta ..
Dahası kıç yalamalarda ve el-pençe divan durarak ..
Şamar oğlanı olup çıkıp, çürütmüşlüğünde ...
Kala, kala sana kalan ...
Hep, deve götü yalamak ve dalkavukluk sa ...!
Bil ki, bu işte daha ilk adımdan ...
Şu ana dek sürmecesine, ters gidiş ..
Ve, tepeden tırnağa onulmaz hata, dönülmez yanlış,telafisiz yanılgı vardır.
Demek ki, ya bu gerçeklere ve eşyanın tabiatına aykırı ..
Ya'da, sen ve o kaotik düşüncelerin, hayata uyumsuz ....!
Hayatın ırmağı, terse akmaz ..
Sen körü körüne inatla götün, götün yüzen ördekliklerde ..
Suyla ve hayatla, hatta istikrarsızlıklarla, kendinle inatlaşıyor san ..
Yaptığın, düpedüz ..
Kıçın la inatlaşır iken, donuna sıçmak dır, aslında ...
İnatlaşmayı,tepişmek anlamak ..
Ve, körü körüne bağnazlıkta kendi çukurunu kazıp ..
Geleceğini karartmak demektir ...
Ders alamamışsan bunca yaşanandan ..
Payına düşen dersi de, mutluluğu da alamamış san hayattan ..
Bil ki, ruhundaki Don Kişotluktan çok ..
Akıl ve düşünce bulanıklıkların da ....
Ve, sorgulamaz lığın sığlığında boğuluyorsun demektir ..!
Deneyim, ders alırsan, kazanım ......
Körü körüne inat sa, felakettir, tufandır, akıllara ziyanlık ..!
Yerle yeksanlıklar da, rezil rüsvalıklar da, toz-duman olmaktır ..
Aştan, aşka ....
Felaketten, mutluluğa ...
Elemlerden, coşkuya, sevince ...
Hayatın tüm alanında ..
Hayata ve insana dair, hemen her konuda ..
Yaşadıklarından feyz, ışıktan ilham .....
Yenilgilerden ders almıyor ....
Elem deminden, mutluluk çıkartamıyorsan ..
Nafilelikler de tüketip, heba etmişsin, hayatı ..
Dönüp baktığında, ömür ve vicdan aynına ..
Diyemiyorsan hala, '' - Hata bende . '' , diye ..
Ya, gözün kamaşmış egonun serabın da, yakamozun da ..
Ya, beynin sulanmış hayat ırmağının gelgitlerinde ..
Ya da, ruhun küflenmiş bağnazlık dehlizinin karanlıklarında ..
Cehenneminin odununu, sırtında taşımışlığıy la ..
Zebaniye iş koymadan, kendin yakarsın azabının ateşini !
Sen, yanlışlıklar komedyasının yitik kahramanı, biçare zavallısın ...!
Çünkü .....,
Neresinden tutarsan, elinde kalmacasına ...
Bebelik ten mezara süren, ömür denen kilimde, ilmeklerin ...
Baştan aşağı yanlış ...
Çözgülerin sakat, atkıların karışık ...
Düğümlerin Gordion'un kinden de karışık, kör ve çözümsüz ....
Sütün ve mayan bozuktur demek ki, senin ....
Böyleliğin de bil ki .....
Fazlasıyla müstahaksın, hayatın şamarıyla dumurlara uğramaya !
Kendi kazdığın kör kuyuya, çıkmamacasına yuvarlanmaya ...!
Ön teker nere giderse, arka teker de, ora gider, sözünün ışığında ...
Demeli o zaman sana, hiç mi hiç acımamacasına ..
Evvelin neydi ki, ahirin nola ...!
Evvelin neydi ki, ahirin nola ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya

03/01/2017

19 Mart 2020 Perşembe

O, SON ÇİVİLERİNİZ ...!
‘’ -ELLERİNİZİ, DELİK-DEŞİK EDİP, KANATMADI MI, HALA ? ‘’

Tabutlarımıza çaktığınız çiviler ...
Ellerinizi, delik-deşik edip, kanatmadı mı hala ?
Böyle olmadıysa da, şaşmam ..
Vicdanı olmayanların,ellerinin acısını duyması olası değildir ki, zaten ....!
Pek çoğunuz yaşama sevinçlerimizi,umutlarımızı ve düşlerimizi çalmacasına istismar edip,aç-bilaç koyarak ....
Kiminiz, ırzımıza geçerek...
Kiminiz, şeker yememizi, içinize sindiremeyerek ....
Kiminiz, kurşun askerlikler de, kanımıza girerek öldürüp, gömmediniz mi, toprağın bağrına, bağrına, bizi ?
Bilin ki, böbürlenerek büyük geçinen eblek ebeveynler, toprak sizden daha vefalı ...
Anaç mı anaç,sırdaş ve umarsız sevgiyle kucak açıp,bağrına basmalarda, bizi ..
Siz hala tabutlarımıza o, son çivileri çakmayı sürdürürken ..
O elleriniz ki,ölüm,kan ve nefret sundu, hep bize..
Cellatlarımız oldunuz,cellatlarımız ..
Siz celladına aşık güruhların elinden içtik, ölümü ..
Sunarken zulmü bize, birileriniz ..
Tabutlarımıza son çiviyi çakmayı sürdürüyordu, ötekileriniz ...
Ölülerin büyümemişliğin de ..
Hala, körpe ölü canlarız, biz ..
Tabutlarımıza acımasız ve usanmamacasına çivi çakan, leş kargası kılıklı, ebeveyn geçinen ….
Post modern vampir katillerimizi , sizleri çok iyi biliyoruz, biz..
En son tabutun çivisi, daha tepesine vurulmanın acısını ve azabını yaşamakta, henüz..
Varın,birde bizi düşünün ..
Yeterse ciğeriniz,varsa ödünüz ?
Yusuf, Yusuf demiyorsa, kıçınız...!
Çakın,iştahla ve vurdum duymazlıklar da tabut çivilerimizi ...
Kurtularak bizden, ferahlatın içinizi ..
İştahla ve çılgın açlığınız la bekleye koyun, çivisini çakacağınız en yeni ve o, en son tabutu ..
Ve katledip,içine koyacağınız körpecik bedenlerimizi ..
Sizi ölüme ve kana susamış,vampirler sürüsü,sizi ..
Tabutlarımıza çaka koyun şerefsizce ve aymazca o, son çivilerinizi ....!
O, son çivilerinizi ….
Tabutlarımıza çaktığınız çiviler ...
Ellerinizi, delik-deşik edip, kanatmadı mı hala ?
Kanatmadı mı, hala ?

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ /İSYANİ

Ereğli / Konya

19 /07 / 2018

Saat ; 02_30

18 Mart 2020 Çarşamba

AŞAMADIN GİTTİ .....,

Oldum olası dardın, sığdın,ufuksuz ve karamsardın ..
Ufukta batan güneşin kızıl güzelliğide..
Geceye ayın ışığı,semanın kandili yıldızların parıltısıda çekmezdi ilgini ..
Umarsızlık,miskinlik dahası nemelazımcılıkla, boşvermişlik işlemişti iliğine ..
Yıkık ören yeri, terk edilmiş,ot basmış bağlar gibiydin ...
Bilseydin iş ve telaş,gaile var dünyada ..
Bırak doğmayı, çıkmazdın ananın o, boz bulanık suyunda geçirirdin ömrübillah yıllarını ..
Hasılı ne köy oldun, ne kasaba, ne etliye karıştın, nede sütlüye ..
Tükettin ömrünü karamsarlığın çengelinde ..
Silkeleyip,süpürüp atamadın bir türlü üstündeki ölü toprağıyla, karamsarlık külünü ..
Nasıl ki dökme suyla değirmen dönmez..
İtip kakmayla teker dönüp, kervan gitmezse..
Sende öyleydin ..
Açamadın içinde boğulup,tükendiğin karanlık dehlizlerle, karamsarlık labirentlerini ..
Et verseler kemikli, dedin ..
Ciğer sunsalar,ümüklü diye hoşnutsuzlukla surat döküp,küstün ..
Öteleyip işi-gücü,sevinci ,düşü, çabayı ..
Gölgesinden ürken sokak kedisi miskinliğin de ve aylaklığında sünepe ce hiç ve piç ettin ömrü ...
Mutlulukla tanışmayı bırak,heyecanla titreyip,sevinçle kıpırdamadı yüreğin ..
Hani derler ya..
Kelimenin tam anlamıyla ..
Allahlık Ali Bey'din ..
Aşamadın gitti, bir türlü sen, seni ...!
Aşamadın gitti, bir türlü sen, seni ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Ereğli/ KONYA

14/03/2018

Saat ; 21_31

AYIBI VE UTANCI SİZİNDİR ...., Aldırmadan yoksulluğumuza ve yoksunluklarıma ... Bir bez bebekle, çelik-çomakla, beş taşla .. Olmadı, çok sev...