6 Haziran 2020 Cumartesi

ZATEN, YOK HÜKMÜNDE …
Ebruli gecelerimin, alev, alev çoğalarak beni yutan şafağı'sın ...
Adımı unuttum, adımı sayende ...
Ayrılık denen illetin bir gölge gibi peşimi bırakmayıp …
Seceresi sicilliler listesinden, adımın hiç düşmeyip, silinmemiş' liğin de
Hayatın elem ihalesini yüklenenliğimle, adımı tarihe bahtsız diye kazıyacağım …
Nasılsa, adımı unuttum, adımı sayende ...
Sensiz günlerim, zaten yok hükmündedir .....!
Sensiz günlerim, zaten yok hükmündedir .....!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
06 / 06 / 2020
Saat ; 20_40
İSTEMİYORSAN …….!
Zorlama, zorlanma durduk yere ….
Kuşku hayatın ve insanın parçasıdır ve insana, hayata dairdir ..
Kantarın topuzunu kaçırmaksızın, şüphelenmek te evladır …
Gel gör ki, dur duraksız hallerde, beninin kölesi, vesvesenin hem neferi, hem kurbanı olma …
İnsan sadece fıtratıyla değil, suretiyle doğup, var olmuştur ..
Vardır elbet bunun illa bir sebebi ..
Unutma ki, sebepsiz kuş uçmaz, kervan yürümez …
Hayatın, sorunlarının, sorularının, kuşkularla, korkularının üstüne gitmeye, git elbette ..
Lakin, duracağın yeri, iç beninin sesini, hele ki de, yüreğinin sağ duyunun sesini dinleyip, karı zarara, haklılığını, haksızlığa ..
En önemlisi de, masum eylemini zulme, kendini zalime döndürme ..
Ondandır ki ..
Yırtmaya ve ardındakini ortaya çıkararak, suretinin gerçeğini görme adına, yüzme derinin yüzünü ..
O derinin ardındakileri görmeye hazır mısın, sorarak kendine derinden, derine ve enikonu, uzun, uzun düşünme yi …
Hatta, yanıtından korktuğun soruyu zamansızlıkla erkenden hele ki de olgunlaşmasını engelleyerek verme kendine ve gerçeğine zarar …
Unutma ki, hazır değilsen yüzleşmeye kendi gerçeğinle ve hayatın acımasız gerçeğiyle başına iş açmacasına ısrarı da aşan inatla, yüzme astarı …
Kaldıramazsın gerçekliğinde olsa da , hazır değilsen bu yüzleşmeye …
Hüsrana ve hatta hayal kırıklığını da aşıp, korkuya ve vesveseye hatta hataya, kusura, suça dek uzanarak seni mahvı perişan edecek hallerle, sonuçlar a …
Zamansızlığın ve tekabülün doğallığında tamamlanıp, bitmemişliğinde cebelleşme kendinle ..
Sor, olmamış meyveyi, sebzeyi ve hatta yeni çalınmış yoğurdu yemeye kalkıp telef etmişliğinde kaybeden, zarar giren ve son pişmanlığın faydasızlığını bildiğin halde pişman olacağın durumu çıkartma orta ya …
Unutma erken ve hatta zamansız doğan bebek bile prematüreliğinde tutunamaz hayata ve doğar ölüm gerçeğinin gölgesinde ..
Hatta Demokles’in kılıcı misali üstünde sallanan ölüm riskinin olumsuz iklim ve ortamında doğmuş haliyle …
Say ki, yaşayacağı varsa bile bunu riske sokup, tehlikeye düşürmek ne denli insancıldır, insana, insanlığa yakışır mı ?
Sor kendine tüm bunları ve hatta yanıt bulmak istediğin tüm soruları ..
Gel gör ki, işin çapanoğluna döneceğinin aşikar lığında, diklenip, inatlaşarak bencilliğine ve hırsına, hatta ihtirasına yenilme ..
Bu dediğim deneyimle hayatın bağrında, zaman denen yanılmaz süzgeçten geçip, olgunlaşmışlığında kanıtlanıp, doğrulanarak gerçekleşmiş, ete-kemiğe, deriye bürünmüş sonuçtur ..
Ondandır sana yüreğimin diliyle, sesiyle, seslenişim …
Hayatı kendine azaba çevirecek sonuçlara kapı aralayacağı gün kadar aşikar ve değişmez gerçekliğinde doğrulanmışken ..
Senden önceki deneyim ve birikimlerden ders almışlığında dur, düşün ve olgunlaşma sürecini zoraki ve hatta keyfilikle, egona ve hırsına yenilmişlikle ilahlığa soyunarak, yırtıp, parçalamaya çalış’ma …
Unutma ki, karşılaşacağın gerçekle yüzleşmeye hazır olmamış lığında, astarı yüzünden pahalılıkla zarar verme, sen, sana …
Asılma, gördüğün, göreceğin surette, uğradığında değişime,
Neden yaptım bunu diyerek keşke ve pişmanlık ateşinde yakma kendini durduk yerde….
Gel, eğ kulağını, dinle sesimden de öte yüreğinin ve sağ duyunun sesini …
Zamansız, erken ve yok yere yırtma, astarının yüzünün, hem özden, hem yüzden olma …!
Ne der atalar ve laf erbabı ekabirler ..
‘’ –Erken öten horozu tez keserler, suyundan pilav pişirirler !
Dahası …
‘’ – Olmamış bademi, erken yemeye kalkan adem, son pişmanlığın faydasızlığın da …
Sindirim sisteminin orijinal fabrika ayarlarının bozulmuşluğun da …
Yatak-döşek bekler, donunu pisler haller de …
Kubur bekler, hekim gözler …
Nefsine köle olma, sahip çık gırtlağına, boğazına ….
İstemiyorsan, kubur beklemek, hekim gözlemek …..!
İstemiyorsan, kubur beklemek, hekim gözlemek …..!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
06 / 06 / 2020
Saat ; 10_16

4 Haziran 2020 Perşembe


‘’ – EFSANELİĞİNDE ….’’
KIZILDIR, GECENİN DİLİ ......!
                                 
Kızıla kesen ipektendi, insanın iç dünyasının atlası ....
Kimsenin, sonunu kestiremeyerek, tedbirli iyimserlikle yaklaşıp, davranarak gerekeni yapmışlığında …
Yapılacak ufak bir yanlış  hamleyle, emeklerin kolayca heba oluvermesini  önleme adına .....
Üstüne düşen sorumluluğu yerine getirerek, gereğini yapıp
Kendine yakışana uygun davranmışlığında …
Koydular iyi niyetle gönüllülük ve istekle, ellerini, taşın altına …
Zaten, biliniyordu ki, oradakilerce ….
Herkes iyi niyetli, hepsinin meramı, amacı iyiye, güzele ve en iyisine erişmekti, oldum olası ...
Gel gör ki, iyi niyet yetmemekle kalmayıp, tüm olan-bitenden bağımsız ...
Zaman ve hayat denen, iki acımasız zebaninin elin de ...
Halden, hale dönüp, şekilden, şekle girmecesine ...
Geçerken, feleğin çemberin den ...
İlk bakışta, önemsiz gibi görünen, en küçük bir yanlış hamleden ibaretti ….
Emeklerin heba olup, sonucun istenmeyen felakete dönmesi ...
Hayatların, pamuk ipinin ucunda bağlı olup ...
Ölümle-yaşam arasında, gizemli  ve nadide  sarkaç gibi, gidip- gelmişliğinde ....
Her şey gizliydi, kızıl gecenin dilinde ….
Dilinin altındaki o, merak edilen baklayı çıkartıp …
Gizemini çözmecesine, deşifre  etmekten, imtina ederek ...
Herkesin anlayacağı şekilde, gerçeği nicedir söylememişliğinde ...
Tıpkı, asırlardır olduğu gibi ...
Yine gökte sallanan o, esrarengiz zembilde, saklı, sallanıp kalmışlığında ...
Öğrenilememişti, insanın ve gerçeğin sırrı ...
Asırlara ve nesillere miras kalmışlığında, insanın sırrı ...
Gelinceye kadar, zamanı erişilemeyen o, mucizevi sır, erişilememiş liğinde ....
Dahası merakları dürtükleyip, kamçılayıp artırmış lığında
Kalacak ve korunacaktı tıpkı içindeki sır misali, erişilemeyen tılsımlı zembilde ...
Hala meramı ve merakıdır insanın ve nice alemlerdeki  ömür ve hüküm süren, sırlara belenen, varlıkların ...
Ömrü asırlarda saklı, bu sırrın çeşitli rivayet ve efsanelere konu ve gebe olmuşluğunda ..
Kimisi  dedi ve halen der ki ....
'' - Var oluşun ve insanın, insanlığın sırrıdır ...''
Bir diğerine göre ...
Lokman Hekim'den miraslığında, ÖLÜMSÜZLÜĞÜN SIRRI, saklıdır o, kuşkulu, ürkütücü zembilde ....
Başka bir fikirle, görüşe, yanıta itibar edenlerce, düşünülür ve denilir ki ....
Dünya dışı medeniyetle, varlıkların gerçeği ile tarihçesi ve sırları saklıdır o, meraklara mucip zembil için de ...
Rivayet ve fikirlerin bu kadar çok ve çeşitliliği içinde, ömür sürer o sır, insanlığa dert olan zembil de ...
Her sır gibi, bu sırrında, insan ve insanlık için bilgi, merak ve dert çoğaltmışlığında ...
Kah, görünüp, kah serap misali insanı aldatarak gözlerden kaybolmuş luğunda ..
Asırlardır korunur, durur, erişilememişliğinde, semanın koynunda ...
Hallerin böylesine, girift ve kör düğüm olup, işin içinden çıkılamaz lığında, döner, durur ...
Dünyanın, bitmeyen Semahında, dönüp durur, Zembil, içindeki sırla ... 
Dünyanın, gece-gündüz, hiç durmaksızın dönerek, hükmünü,
görevini icra etmişliğinde...
İşin ilmine, dünya, kainat, dahası …
İnsan ve hayatla ilgili sırlara erenlerin bilip te, ahdi vefa ve sadakatle sırrı koruyup, üryan etmemişliğinde ....
Alemlerden, alemlere uzanan gizli yollarda ömürler tüketilmişliğinde ....
Sırrın mührünün, Süleyman’ın mührünün sırrından da ketumluğunda ...
Asırlardır özenle korunup, bakirliğini ve bekaretini korumuşluğunda ...
Kim bilir, kim söyler aksini (?), Belki de ondandır ....
O, gün-bu gündür sırrın ve zembilin, ihtişamlı zırhla korunmuşluğu ...
Sırların ve zembilin hayatın ve kainatın karanlık dehliz ve labirentlerinde korunuşunun sırlarından ve açıklama bekleyen hallerinden biridir .....
Yazılı insanlık tarihinden de, eskiliğin de, insanlığa mal olmuş, MİTELOJİK TARİHSEL EFSANELİĞİNDE ....
Kızıldır, gecenin dili  ......! 
KIZILDIR, GECENİN DİLİ ......!



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 



Almanya



04 / 06 / 2020



Saat ; 20_08

HANGİSİ ?
Yanan ocak, tüten baca, pişen aş, doyan insan ..
Dönen geçim çarkı, işleyen düzen, hayatın odağında yaratılan düzenliğinde, aile …
Bireyden, topluma, insanlığa, aileden, devlete dek hemen herkesin ortak kaygısı ve var etmek istediği, GELECEK .
Bunların ahenkle sürmesinin mimarı, insan …
Dağılan düzen, yıkılan aile, çil yavrusu gibi her yana
savrulmuş haliyle ….
Beynindekini, ruhundakini, elindekini, avucundakini yitirip düzeni, allak-bullak olup …
Evini, ocağı yıkılıp-tarumar olan ve bu acıları, çileyi göğüslemek zorunda kalan, kaybeden ….
Eksilen, umudunu, planlarını, projelerini, düşlerini ve sağlığını, moralini yitiren, insan …
Şu gök kubbenin altında, hayat denen gizemli labirentlerde süren, yada pisi, pisine yiten hayat ve var oluş kavgası …
An gelip, düşünürken ve sorgularken, beynine üşüşen nice
yanıtsız soru ve sorunlar yumağında, çoğalan hüzünlerle, yiten sevinçler ….
Yerinde yeller esen, mutluluk tebessümleriyle, hayata umutla sıkıca sarılmasının ödülünü alamayan ….
Dahası, elem yangınlarında kavrulan acılar ve hüsran artığı yorgun, bezgin …..
Gülümsemelerin yerini, belirsizliğin aldığı, kederler bekçisi olup çıkan, insan …
Şimdi gelende, insan, giden de ..
Dağdan gelip, bağdakini kovan ve el koyup, gasp eden de, insan …
Bu işin içinden kolay kolay çıkılmayan kaotik karmaşık dünya denen kısır döngüde şu değil mi, insanın aklına takılan ?
İyide hangisi, insan ?
Hangisi, hangisinden daha barbar yada daha insan ?
Hangi insan ? Hangisi insan ?
HANGİSİ ?
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Almanya
03 / 06 / 2020
Saat ; 15_40
İNSAN, YENİYE GİDERKEN, ESKİYLE GİDER ....!
Ne kadar istenerek yapılıp, zevk, coşku taşınarak, yaşansa da ....
Her yeni göç, düne, yaşanmışa ve hasılı eskiye dair anıları bağrında taşıyarak yapılacağı için ...
Gerçek ne denli yadsınıp, yok sayılarak, hatta tersine iddialarla yola çıkılıp, gerçekleşeceği düşünülüp, iddia edilse de ...
Tıka-basa eskiyle, anılarla dolu yaşanacağı için ....
Dahası, gönüllülüğü de aşıp, zorunluluklarla ve son adresten ve oradaki hayattan kaçılarak ..
İçinde, yeniye ait iddialar, umut ve heyecanlar taşıyarak, yeniye dair farklı umut ve beklentilerle bezenmiş olsa da
Her yeni göç, değişim ve gidişle ideallerle, beklentilerle yapılarak, farklı renkler taşıdığı savıyla, yola çıkılsa da, mutlaka ve kaçınılmaz olarak ömrün ve hayatın dününün yeniye aktarılıp, boca edilmesi gerçeğini ortadan kaldırıp, değiştirmez ...
Yeniye adım atarken eskiye dair tüm yaşananları geride koyarak yapıldığı iddiasını taşısa da ..
Bırak, bedeninde, ruhunda ve gönlündeki, zihnindeki eskiye dair çizgilerin, hatta sevinçler kadar ...
Dahası, sevinçlerden de çok hüzünler taşır …..
İnadına …..
Bunun böyle olmadığını düşünmek kendini kandırmak, saf dillik ve MIŞ' lara sığınılan davranışlar toplamıdır..
'' - Yeni hayatımda, dünden eser ve iz olmayacak diye iddialı ve büyük laflar edilse de ...
Elindeki valiz, giysiden tutunda, diğer pek çok malzemeyle, ağzına dek tıka-basa eskiden izleri ve anılarla dolu dur ...
İnanmıyorsan, burun bükerek için, için hadi canım desen de ...
Yüreğin yetiyorsa, hemen dur, aç bak, göz at, göreceksin ki ...
Orada her elini attığın nesnede, dünden izler ve yaşanmışlığında anılar vardır, anılar ...
Sen, öyle olmadığına dair kendini şartlandırsan da ….
İnadına …..
İnsan, yeniye giderken, eskisiyle gider ...!
İNSAN, YENİYE GİDERKEN, ESKİYLE GİDER ....!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Almanya
02 / 06 / 2020
Saat ; 00_12

  YARIMSIN …. Hayatın sana oldum olası cömert davranıp … Yediğin önünde, yemediğin ardında, bal-kaymak bir hayatı sunmuşluğunda … Oldum olas...