ÖLÜMCÜL, PASLI HANÇER YARASI .....!
Ömrümün, hayatın çile tezgahlarında ilmek, ilmek
çoğalıp ...
Yüreğimin gam, gözlerimin pus bağlamışlığında ...
Erken çöküyor, hüznün demi akşamlarda, ruhuma,
ömrüme .......
An gelip, tellediğim sigarada yanık, yanık sen
çıkıp geliyorsun, böylesi anlarda ...
El mi yaman, bey mi ?
Hem yanıtsız, hemde çok yanıtlı gizemli sorusunun, alaturkalığının eşliğinde, ömrümün .....
Hayatın mengenesinde, cenderesinde,
sıkıldıkça, sıkılmış lığın da ..
Yağı süzülürken dillenen zeytinler gibi ....
Gamın süzülüşünde, dillenmişliğin de, ruhum ...
Hüsranını, hicranını, efkarını, hasılı ......
Dur-duraksız, bitimsiz göz yaşlarıyla, yürek
darlıklarını ve gülmelere hasret, ağıtlara kesmekten pus bağlayan, hicran,
hicran bakan, pestili çıkmacasına yorgun gözlerim .....
Kalabalıklarda acınası yalnızlıkları giyindiğim
geceye, tutuklusu olduğu duygularını yele dökmelerde .....
Gizemlerin ve gecenin koynunda, halden, hale
girmekten helak olmuşluğun tarifsiz sancısı
ile kıvrım, kıvranarak ..........
Canını çıkartıp, pabucunu ele veren, yüklü
kederlerini, ömrünün gam dağına .....!
Hayatlarımızın, sevinçlerimizin, peşin alıp,
haraç-mezatlar da .....
İşportaya düşüp, veresiye satılan, tapon mallar
gibi, telefler de, heba olmuşluğun da ......
Gülmeleri unutan göz bebeklerimin, pusular
bağlayıp, kan ağlaması ....
Hayatı ıskalayanlar dan olma bahtsızlığının,
yaftasından kurtulamadıkça ...
Mutluluğa özlem den de çok, korkunun dehlizlerinde
yitmede ....
Sadece, mutluluğu değil, yarına dair umudu ve hayatla,
kırık-dökük de olsalar sevinçleri ıskalar, sevinçleri .....!
Gözlerimin pusu, ömrünün ve ruhumun mutsuzlukta,
karalar bağlamaya, müptelalığında .
Geceler, zifiri karaya keser, ruhumun yağlı kara
isleri ve gözlerimin, pusları çoğalır ....
Akşamın, kerahat saatlerinin hüznüne
belenmişliğinde .....
Patlar ufukta hem kızıl harlı yangın, hem de, ömürler yemeye, telef etmeye yeminli,
kasırgalarla, tufanlar ....
Karamsarlıklarla, bedenimi gayya kuyularında
boğmaya yeminli efkar sarar, efkar, efkar .....
Çoğaldıkça katmer, katmer gönül ve ömür ufkumu,
katran karasından dan beterlik de, ruhumun ve gözlerimin aydınlığa ve huzura
hasretin de, kopar ömrümün kasırgaları, başlar ve en ağırından yaşanır, ardı
kesilmeyen tufanlar .......
Hallerimin böyleliğin de, kesilir, elim-ayağım,
çözülür dizlerimin bağı, pusuda geçip, körlük iner çileli gözlerime...
Körlük iner, çileli gözlerime .....
Hicran bir yana düşer, mutluluk telefler de
savrulur, öteye-beriye, dermelere olanağın olmamış lığın da göz yaşı selleri boğmaya
yeminli yutar beni, girdap, girdap ...
Hüzün ummanında, kulaçlasam, kulaçlasam derdiğim
hüzün, kovaladığım sevinç oldukça ....
Iskaladığım hayatın diyetini ödemelere tutsaklığım
da ...........
Sirkteki palyaço misali, avuç,avuç gülüş dağıtırken,
sevinçlerin kırıntısına taklalar atarım ...
Hayatımın,
Tongaya düşüp, peşin alınıp, veresiye satılan, elde
kalmış defolu mallardan beter olmuşluğun da .......
Elde kalmış, defolu mallardan beter olmuşluğun da
...
Silinmez gözlerimin pusu, gönlümün yası, ihanetin,
acıların, iflah olmaz, ölümcül, paslı hançer yarası ....
Ölümcül, paslı hançer yarası .....!
ÖLÜMCÜL, PASLI HANÇER YARASI .....!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
12 / 05 / 2021 - Çarşamba
Saat ; 21_42
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder