15 Mayıs 2022 Pazar


 KUL OLDUK KEŞKELERE, SIĞINDIK TÖVBELERE ............




Bilmedik kıymetini hayatın, güvenin, vefanın, içtenlikle, söze ve ahde vefaya sadakatin .......

Heba ettik miras yedilik le, hovardalık da, içine ettik güzelliklerin, gençliğin ve olanaklarla, hayatın, bizden yana olduğu anların ....

Telef de ve pespayelik de ıskaladık hem hayatı, hem de, mutlulukları .......

Çoklukla, ağzımıza-yüzümüze bulaştırdık, ağzımıza sakız ettiğimiz sevgiyi, sevdayı ......

Gençliğin,sağlığın hele, hele de variyet'in .......

Tıpkı, suyu kesili vermişliğin de duran değirmenler misali, gün gelip çarkın, tık demeyeceğini, öngöremedik .......!

Nice değerleri ıskaladık, kimi zaman geçici hevesler, çoğu kere kontrol edemediğimiz öfkeler ve en çokta .....

Kadir-kıymet bilmemekle, tamah da hayatı .......

Geçtik ırzına güzelliklerle hasletlerin,değerlerin .......!

Kaçırınca ipin ucunu, kantarın topuzunu, 

Alamaz olduk ne etsek, yapsak olmadık sivrilikler le, herzeler yeyip, denesek de, hayatın tadının-tuzunun ve .......

Hayatla, ömür değirmeninin suyu kesilince, şapa oturduk, kala kaldık dımdızlak, ortalıklarda .......!

Ne itibar kaldı, ne güven, nede saygınlıkla, değer görme ........!

Elde-avuçta kala, kala kör pişmanlıklarla, keşkeler ve vay anasına be' demeler kaldı ........

Birde ağız dolusu galiz küfürlerle lanet okumalar ve tövbeler .....

An geldi, sadece meteliğe yada bir dal cigaraya değil ....

Sadece yalın, içtenlikli vefakar dosta, dostluğa ve arka-kale olmalara hasret kaldık ......!

Dağ gibiyiz, derken yaşadığımız heyelan ve yıkımlarda,  un ufaklık da mıcırlığı da geçip, toza kaldık, toza....

Tozumuzu attı zaman ve hayat el,ele,sürdü,savurdu keçinin ot yemediği yere ......

Yaramızdan çok önce sorandan sonra aranıp- sorulmamacasına unutulup,terk edilmeler'den öldük, tükendik ...

Talan rüzgarıyla, hayal sellerinde telefliği yaşadık aklı evveliğimizle....

Elde ne koz kaldı, ne papaz nede şansla, kısmet ...

Atımız gibi bahtımızda olmayınca nal topladık, nal, hayatın Hipodromluğuyla yolların ve yılların bağrında ........!

Arpalar tükendi, para suyunu çekti, yalancı baharlar gibi, yalan rüzgarı aşk-meşk denen ilişkilerde bitti, gitti, yitti .......!

Öküz suyu içti, başka birini seçti o dağa kaçtı bizde de keçiler kaçtı, asfalyalar yandı, tere tellim hallerle,kaçıklıkla, kaçırmalar başladı ...

Ne ağzımızda kelam ne kıçımız da osuruk durmaz oldu eni-konu çuvallayıp, yuttuk hapı, 

Bir koyup,üç alacağız derken, gördük anamızın örekesini, aldık üçün birini .......

Döndük şamar oğlanıyla, altı yok kelik eskisine ........

Şimdilerde kala kaldık el, elde, baş, başta ......!

Tığ teber, şahmerdan, sade kuşların değil,  uyuz itlerle, atıntı sokak kedilerinin bile halimize kıçıyla gülüp .....

Kurt kocayınca, köpeğin maskarası olur sözünün gerçeğini tadıp, yaşamalarda alenen ve düpedüz, dumura uğradık, dumura .....!

Başımıza konacak talih kuşu beklerken, başımıza düşe, düşe ya taş yada kuş bokuyla, yağmur-yaş kaldı ......!

Dediklerinde, '' - Olun da bir halt yada herze olmadı soğan başı olun, dahası, bir baltaya sap olun ...! ''...Diye, ebeveynlerle, büyükler.....

Geçerdik dalga,maytap,olmadı gırgır, basardık gama'tayı, çoğaltırdık şamatayı ........!

Gün oldu, döndü devran, yıkıldı ömür denen kervan .....

Şimdilerde duydukça, bir baltaya bile sap olmadın gitti, kelamlarını....

Kaçacak delik arayan farelere, taş çıkartır hallerde ......

Yer yarılsa da, yerin yedi kat dibine girsek der, hallere, günlere kaldık, el alem maskaralığında dile geldik, dile .......

Olduk, çoluk-çocuğa kepaze......!

Hasılı, anlayacağınız, uzun lafın kısası ...

El-alem ve kuş-kurt maskaralığında ......

Döndük, kasaplık yoz eşeğe ...

Sonunda .....

Ne yular kaldı, nede palan, hepsi oldu yalan .....!

Dönmekle kalmadı geçti, gitti kervan ve devran da bitti, şenlikte ...

Dağıldı eğlence, bitti şamata kaldık el elde, baş başta  ......!

Şimdi kelden de beter olduk,  başımıza sürecek merhemlere, kul olduk .......

Dönmekle kalmadı kılımız, kaydı şakülümüz, yok oldu şirazem'izle, endazemiz .....!

Aynalara düşerken, aynalara küsen olup, çıktık ....

Kimimizde çizgiler, kırışıklıklar ve selülitler, çoğumuzda kellikle, ince dertler ve yetmedi ......

Kusur kalmamacasına, basur'la, kıçı tutamama illeti de cabası olmacasına, dert çoğalttık, dert, Alimallah ......!

Şimdi dert gani, derman tunne, haller şinanay .......!

Dün şaklabanlıklar da coşku köpürtürken bu gün ......

Asabiyet nöbetlerinde, öfkeden kudurup, köpürecek halle-mecalimiz'in kalmamış'lığın da ......

Gözler ferini, ağızlar dişini, kıçımız, gazını kaybeder oldu ......!

Döndük yalama olmuş Rulman'lara, ne yağ kar ediyor, nede tamir ...

Karbüratörler su kaynatıyor, böbrek hoplatıyor, kabızlık cozurdatıyor hallerde, düzenin bozulmuşluğun da, geldik yolun sonuna .......!

Bir zamanlar, dinlerdik türküde ....

'' - YOLUN SONU GÖRÜNÜYOR  . '' Diye, kala,kala o, hallerde .....

Sadece düne,ele-güne,dosta-muhabbete değil, huzurla, sağlığa, dahası ağız tadına hasret kaldık, hasret .......!

Hallerimizin hal, keyfimizin gıcır olmamış'lığın da,  geldik, dayandık ömrün son virajıyla,çıkış sapağında, taşa, kayaya ...

Dama dedik, sonunda, DAMA .....!

Ne derman kaldı, nede para .......

ŞİİRLİKTEN ÇIKTI, gerçek oldu Üstat Orhan VELİ'nin şiiri ...

<< - CEP DELİK, CEPKEN DELİK, CEPTE KALMADI METELİK ...... >>Hallerinde ...

Ömür tüketip gün eskitirken, beraberinde de, kuyruğu çoktandır tir, tir, titretirken .....

Kul olduk, keşkelere, sığındık, tövbelere ......

KUL OLDUK, KEŞKELERE, SIĞINDIK, TÖVBELERE ............!




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ




Immenstaad / Almanya 




14 / 05 / 2022 - Cumartesi 




Saat ; 21_42

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  YARIMSIN …. Hayatın sana oldum olası cömert davranıp … Yediğin önünde, yemediğin ardında, bal-kaymak bir hayatı sunmuşluğunda … Oldum olas...