10 Ağustos 2015 Pazartesi


Tenleri, bedenleri, ömürleri bekleyerek eskiyen giysiler gibidir zaman..
Akıp giderken eskir ve eskitir ..
Eskiyen zamanlardan anılar ..
Gar dolaplardan, giysiler
Ömürlerden an gelir anılar, acılar, mutluluklar..
Keşkeler ve pişmanlıklar taşar ..
Zaman, an gelir kirleri yıkar, an gelir anıları soldurur..
Gar dolaplardaki giysiler misali eskirken için, için ....!
Gar dolaplardaki giysiler misali eskirken için, için :::!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk
10/08/2015
Saat:04_24


RAKSA KOYULDUM, ANADAN ÜRYANLIKLARDA
Afişe olmuş, ihtiraslı aşklara soyunmuşluğumla ..
Önce bedenimi, ardı sıra ruhumu soydum ...
Bilinmemişliğiyle kadrimin, kıymetimin ..
Duygu kırıntılarında uyutulup, avutulmalar dayatıldıkça ..
Önce aşktan, sonra kendimden ve nihayetinde, soğudum hayattan ..!
Vuralı beri delilikle, vurdumduymazlığa kendimi ..
Düştüm sonunda, boyalı basının aylakçılarının işgüzarlığında ...
Tefrika, tefrika aşk öyküleriyle..
Metelik etmez, pas paye bulvar gazetelerinin üçüncü sayfalarında
Ucuz kalem oynatmaların silikliğinde, defolu baskılara kurbanlıklarda ...
Meze yapılan, kırık-dökük baskılarla ...
Elden ele dolaşan aşkım, öyküm ve yorgun-bitap ömrüm le ...!
Sıradanlıkların hoyratlığında ..
Zamanın ve hayatın acımasızlığında ..
Raksa koyuldum, anadan üryan......!
Raksa koyuldum, anadan üryan......!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk / Edremit
10/08/2015
Saat;01_33


KALA, KALA …!
Hayat denen bu hengame de ,
Engebelerle ve tuzaklarla dolu bu yolda ..
Yollarımız sevda, adına kesişeli beri, seninle ..
Yürüdüğümüzü sanıp, ömür ve zaman heba ettiğimiz ..
Dikenli aşk yollarında ...
Oldum olası, bana hep hüsran …..
Elem ve umutlarımı yutan, toz-toprak ..
Gözün, gözü görmediği fırtınalarda ki savrulmalar da ..
Yanlış adreslerde, hicranlı olta atışlar ..
Gece yarısı, yarı karanlık köşe başında savrulan, isyan çığlıkları ..
Ezinç, ezinç taşıp, geceyi kaplayan naraların sindiği, taş-beton soğukluğu ..!
Kırık-dökük duvarlara kusulan, göz yaşı-sümük düğünü sızlanışların .
Sinkaflı sitemleri, sarhoş ağızlardan yayılıp, kaldırımlara yapışan ..
Anason kokularının, kesif sidik kokularına belenen hoşnutsuzluğu ..
Elleri cebinde, hali perişan ve sümsüğü düşük bir adam eskisinin tükenişi ..
Acemaşiran şarkılara karışan, hıçkırık sesleri ..!
Ve,tövbeler bozup,
‘’- Gelmem ..! ‘’, diye yeminler edip,
Kanadı açılmamış, gün yüzü görmemiş küfürler savurarak arşınladığım ..
Köhne yolları, çilede arşınlamak ..
Ve, aşık usandıran fazla nazlar dan bezgin, mecali tükenmiş...
Bir aşık eskisi, sünepeliklerin gezintisinden arda kalan ..
Yalpalamalar ve düşüp, kalkmalar la dolu ..
Avare sarhoş yürüyüşlerinin, dinmeyen ayak sızıları ..
Bitimsiz hicranları ve kapanmaz yaraları depreşen ..
Biçare bir yüreğin ….
Yorgun-argın atışlarıyla, geceye ağan avuntu kırıklıkları kaldı ..
Önü-sonu belli olmayan bu ucube aşk serüveninden kala, kala ..
Elde avuçta, el- alem maskarası, aşık müsveddesi, bir insan eskisi kaldı …!
Elde avuçta, el- alem maskarası, aşık müsveddesi, bir insan eskisi kaldı ....!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit
10/08/2015
Saat;00_20

8 Ağustos 2015 Cumartesi


İŞİMİZİN ADI……
‘’-MUTLULUĞU BULMAKTIR ..! ‘’
Günah keçisi ilan edilen ….
Özde varlığı hep tartışmalı, sözde var edilen …
Adem denen 0, biçare ilk atadan bu yana …
Yazıya dökülerek günümüze ulaşmışlığıyla..
Bilinen tarihle, yirmi bir yüzyılı aşan zamandır ..
Telkin, şartlanma ve korkuyla ..
Biat’ a ve tanrılılığa, kulluğa tutsak edileli
Ömürler, bedenler, ruhlar, vücutlar ve duygular …
Günahların ve yasakların..
Suçlara verilen akıl almaz ağır cezaların şiddeti ve göz yıldırıp ..
Korku salarak,öz güveni talan etmişliğiyle ..
Naçar kulluğumuz ve köleliğimizle ..
İsyan edemezdik Tanrıya ..
Sözde, o Ulular ulusuna karşı durmak nere, biz nereliklerde ..
Geçip, giden zamanın ve heba olan ömürlerin kıskacında .
Ve, ezincimi, ezici ağırlığı altında inim, inim inleyerek,
Avaralıklarda ve kulluklar da, tüketirken günleri ..
Şunun şurasında, gıkımız çıkamazdı durduk yerde hani'ya,
Üstelikte, cömertliğiyle ..
Lütfundan ve hikmetinden sual edilmemiş,
O İlahın, azameti karşısında ..
Ona karşı, boynumuzun kıldan inceliğinde
Biz, ona kul, ona köle kullarına ..
Mutlak teslimiyetçiliğin çarmıhında…
Reva görülmüşlüğüyle, böylesine kulluk ..!
Hani'ya, aklımızı başımıza devşirmeliydik sonunda..
Durduk yere maraza çıkartmamacasına..
Şükürlerle debelenerek, yarı aç-yarı tokluklarda ..
Bok böcüsü misali yuvarlanarak…
Tüketip gitmeliydik, yılları, yolları ve ömrü sonunda ..
Neyimizeydi elin üç keçisi, beş oğlağı ?
Bakmalıydık, önümüze..
Şükretmeliydik, halimize !
Hasılı,böylede yaptık ve yapmaktayız
Cümlesi kul sayılanlar içindeki, pek çoğumuz aslında ve hala ..!
İnsanla kıyas kabul mü ederdi ?
Altı-üstü, bir günle, bir hafta arasına sığıvermişti kelebeğin ömrü Nihayetinde işte, şunun şurasında ….
Oturup, durmalıydık ..
Etliye -sütlüye karışmadan ..
Üstelik, birde fincancı katırlarını hiç mi hiç ürkütmeden ..!
Uslu ve ağır ol, Molla desinler edasında ..
Ram edip, boyun bükerek sus-pusluklarda ..
Yaşamalıydık, lütfedilen şu yorgun dünyada ..!
Pek tabii ki, yaşamak denirse buna ?
Aslında olmamışlığında,
İnsan naçarlığınca var edilip,tapınılmışlığında …
Yokluğunda var edilen o Meçhul Ulu’ya …!
Yaşayacaktık, işte varda, yokla ..
Yokluklarda var edilen, o yüce Uluyla barışıklıklarda ...
Yada, korkuyla iç, içe debelenerek, eninde-sonunda ..!
Öylede yaptık, hani' ya, işte işin sonunda...
Her şey, iyi güzeldi de..
Tek sorun vardı ve de var hala, şunun şurasında,ufacık mı ufacık ...
Mini, minnacık ta olsa ..!
Adeta, eşeğin büyüğü ahırda,denilircesine
Gerideki o en ufak sorunda ..
‘’- Mutluluğu keşfedip,bulmak ..!’’
Ve …,
Layığınca, mutlu-mesut ve insanca yaşamaktı aslında ve sadece …!
Kim kaybetmişte, biz bulacaksak mutluluk denen o herzeyi ..?
İşimizin adı gereği ..
Mutluluğu bulmaktı, işimizin ve derdimizin adı, aslında..
Dünde buydu, bugüne bu ..!
Anlaşılan o ki ,
Yarında olacak işimizin adı ..
Adı üstünde ...
İşimizin adı;
Mutluluğu bulmaktır, şimdilerde de hala, biz kulların tek işi aslında!
Mutluluğu bulmaktır, şimdilerde de hala, biz kulların tek işi aslında!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit
08/08/2015
Saat;17_45


ÇEKİP, ÇIKARTIRSINIZ ,BENİ

Bildik hengamelerin ortasında kalarak ..
Diş-tırnak didinişlerle verilen, galibi baştan belli bir savaşın sonunda
Yaşanan yenilginin berberinde ..
Omuzlara çöken,kahır ve gazap dolu yorgunluklarla ..
Vurarak kendimi gecenin ve hüzünlerin koynuna …
Benim içip, şişelerin kadehlerin sarhoş olduğu ..
Art, arda tükenen şaraplarda boğulduğum ….
Nakış, nakış bezginliklerle dolu ..
Usanç akan bir gecenin içinde boğulurken, ben ..
Düş, düş çıka gelirsin senle, sevdan ..
Sevdanla sen, çekip çıkartırsınız, beni
Kahırların kör kuyusundan...!
Kahırların kör kuyusundan ..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk /Edremit
08/08/2015
Saat:16_40


KAPILDI GİTTİ .....

Rüzgarlarla savrulan saçlarının dağılmışlığın da ...
Gonca ömrünü kaplayan, elem sancıları …
Ve, dinmeyen yürek sızılarıyla ..
Soluklandı derin, derin ..!
Suskunluğun ve sükunun pençesinde kıvranarak …
Sallayarak başını, iki yana...
Yanaklarından aşağı süzülen …
İki damla yaşın, sıcaklığını hissederek ..
Derinden, derine iç geçirdi ..
Ve, sonra birden bire, hışımla silkindi..
Sıkılmış dişleri …,
Havayı bıçak gibi kesen …
O, keskin ve öfke dolu ıslığıyla ..
Ömrünün ve yüreğinin isyanını ,
Ruhunun sessiz çığlıklarını, dökerek sazlıklara ..
Burnundan solumuşluğunda ,
Ani bir refleksle, atarak adımlarını ..
Döndü sırtını, ılgıt,ılgıt esen yelle ...
Salım, salım sallanan, sazlıklara .
Dikti, hüzünlü gözlerini,ufka …
Ve,duraksamaksızın yürüyerek ….
Kapıldı gitti, bahtının rüzgarına ..!
Kapıldı gitti, bahtının rüzgarına ..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit
08/08/2015
Saat ; 01_42


GİREMEZ ARAMIZA, ASLA KİMSE
Yalnızlığımı ve hüznümü beklerim ,gecenin karanlığında ... Sevgilinin, sevginin, aşkın benden elini-ayağını, eteğini çekmişliğinde ... Sarınırım elemlerin şalına, uzanarak gecenin koynuna .. Sessiz gözyaşlarımın kirpik uçlarımda,yanaklarımda dansa koyulmuşluğunda Islanırken yastığım .. Yürek sızılarım kaplar odayı, isyan, isyan, ağıt, ağıt .. Çığlık...Çığlık ..! Yorgun ve bitap geceler ve ömrüm girince iç içe .. Giremez aramıza, asla kimse ...! Giremez aramıza, asla kimse ...! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ Altınoluk/Edremit 08/08/2015 Saat;02_40

7 Ağustos 2015 Cuma


HAZAN'DIR ADIM, HÜZÜNLER DEMETİDİR HAYATIM ...!
Kendi içimde yitip ..
Üstüme, üstüme devrilmişliğimde ..
Ben bana yaban,ben bana ve hayata düşmanlıklarda ömür tüketmecesine ..
Tutuklu kaldım, yıllardır ben, bende ..!
Paslı kilitler ve prangalar altında..
Şimdiler de, yıllar sonra ..
Hala ve hala ..
Ben, bende saklı,
Ben, kilitler altında, bende tutsak ...
Mutluluğa,sevinçler ve gülüşlere ırak ..
Tutukluyum hüzne ve çileye ..
Sevgisizlikler çölünde ,kaktüse dönmüşlüğümle ve taş kesen kalbimle ..
Unutmam ve bilmem mümkün değil ..
Çünkü,
Hayat, özgürlük, mutluluk, sevinç, gülücük nedir ..
Hiç mi hiç tanımadım,bilmedim ..
Hazan'dır adım, hüzünler demetidir hayatım ...!
Hazan'dır adım, hüzünler demetidir hayatım ..!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit
07/08/2015
Saat; 19_54


BEN, BENDEN GİDEMEM Kİ !
Alıp başımı, vursam da yollara kendimi ..
Nafiledir ..
Çünkü ..
Ben, benden gidemem ki ....!
Ben, benden gidemem ki ....!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/ Edremit
07/08/2015
Saat; 19_30


ASILI KALDI BOYNUMDA...,


Asılı kaldı boynumda...
Ömürlüğümün diyetini ödemişliğimde,tamir faturalarım...
Yüklenmişliğimde  ,omzuma 
İnsan soyunun soysuzluğunu.
Ayıplı yılların ömürlük yorgunluğunu...
Nereme el atsam,kalıyor elimde...
İki ucu boklu değnekliğinde,
Yapış yapış bulaşmacasına her bir yanıma..
Dökülüyor adeta bedenim,ruhum...
Tamda niyetlenmişken üstelik,benim benle barışmama..
Kim öğrettiyse,kılavuz kargalık'lığıyla..
Burnum boktan,başım beladan kurtulmadı,kurtulamıyor soyum var oldu olalı..!
Yüklemişlikleriyle tüm suçları Adem denen o biçareye..
Günah keçisi ilan olmuşlukla soyum,bizzat kendi soyumca...
Bilmeden neyi, niye taşladığı mı,
Taşlar dururum,ucubetliğimde Şeytanımı..
Üstelik de,kendi vahşet'imin hoyratlığına bakmaksızın..!
Deveye değil,bana sormalıydılar..,
O malum soruyu......
Ben demeliydim ''Nerem doğru ki ?'' diye...
Öylesine içsellikli yüzleşmelerin,bedbaht ve berbat yorgunluğundayım eni-konu..!
Anlıyacağınız gibi töhmet ve külfetleri yüklemiş bana soyum..!
Nasıl olmam ki..,
Devralmışlığımla yalanı-dolanı,vurdumduymazlığı,ikiyüzlülüğü,riyayı..!
Lanet halkası olup geçivermişliğiyle boynuma..
Yük yük,külfet külfet ...
Hayat ve ömür yüzsüzlüklerde,aymazlıklarda..!
Ben,bana..
Evrene,sevgiye ve içselliğe sırt dönmüşlüklerde yitmişim velhasıl.
Erdemlerim yitip gitmiş,
Un-ufak olmalarında vahşetimin,
Kana susamışlığımın ateşinde kavruluşlarla bellemişim...
Öldürmeyi ve ölümü kutsal kılmaları,
Bencilliği taçlandırmışlıklarla üstelik.
Ağzı açık ayran budalalıklarında ömürler tüketmişim,
''Soyumdan öğrenmişliğimle''..!
Hep,bindiğim dalı kesmişim..
Benden,soyum-sopum dan başka bir yaratık daha yoktur,
Köküne kibrit suyu döken..!
Apoletler parlatmışız, el-pençe divan durmalarda,şaklabanlıklar da..!
Ömürlerimiz de, ölümlerimiz de kin ve kanda bilemiş iz yüreğimizi..
Sevgiden çok,nefret ve kibirle harmanlanmış gönüllerimiz..
Ağulara belenen yaşamlarda..
Habil le-Kabilden kavramışız,
Kahpe pusularda,
Kan uykularda...
Can almaların gümüşi soğukluğunu öğretmeyi kendimize..
Diş bilemeler de katlederek yaşamları ,
Hayatı ve sevgiyi ıskalamayı bellemişiz,katran karası ağulara belenerek..!
Düşmanın attığı taştan çok,
Dost bellenenlerin attığı güllerin,diken yarasında kavramışlıkla..
İçmişiz, ölümün acı şerbetini.!
Kini,kında ve kanda saklamalarda büyüterek,
Keşfetmişiz,yürek dağlamaların sihrini ve sırrını..!
Parelenen yüreklerimizin sızısını,
Kan kusup,kızılcık şerbeti içtik demelerde nakşetmişiz korkumuzu karanlığa..
Ömür..ömür,
Geceye,güne ağıt ağıt..!
Nereden başlasam,nasıl anlatsam bilemem ki..,
Vahşetin daniskasını ben yazmışım,
Destan destan asırlara,
Asırlardır..!
Ömür ömür tükenişler de,ölüm ölüm acıları çoğaltmışlığımla..!
''Katranı kaynatsan olur mu şeker..
Neslini hüplettiğim nesline çeker..'' misali,
Ben,
Miras almışlığımla gamı,kanı,riyayı,
Dahası,
Vahşeti ve ihaneti...
Kendi soysuzluğumun çürümüşlüklerinde..
Çoğaltarak, taşımışım...
Kokuşmuşluğu,zamanın ve tarihin bağrında..!
Utanmazca miras bırakmacasına,soyuma ardım sıra .
Şimdilerde düşünüyorum,
Nerem doğru ?
Nasıl,elle tutulur bir yanım olur ki benim..?
Asılı kaldı,boynumda faturalarım..
Yüklenmişliğimde omuz'uma,yılların ayıplı yorgunluğunu..
Soyka soyumun,
İnsan soyunun ,soysuzluğunu...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 
Hildesheim /Almanya
12.10.2009

Saat:20.30

GÖZ BEBEKLERİNDE SAKLIDIR, KORKULARIN ....!

  İmrentiyi, tiksintiye , zoru, kolaya, kolayı, zora, oluru, olmaza, olanaklıyı, olanaksız, sevgiyi, nefrete döndüren ...... Hükmeden ve boy...