27 Ekim 2015 Salı


AĞIYOR İNSANLAR, AĞIYOR ....!

Zamanın, ömürleri, hayatı ve düşleri, sevinçleri,elemleri yutmuşluğunda ...
Kentin bağrını döverek, adım, adım, ayak, ayak, iz, iz...
Islanış, ıslanış ...
Oradan, oraya ...
Hayat kasırgasında ve yağmurlu havada, pusulalarının şaşmış ...
Soluklarının, ıslanarak yağmura karışmışlığın da ...!
Bir yerlere bir şeylere, dahası ....
Hayata yetişme telaşıyla !
Ağıyor insanlar, ağıyor ..
Salkım, saçak yağmurla beraber ....
Öteye-beriye savrularak ..
Kah, küçük adımlarla ..
Kah, ite-kaka koşuşarak...
Kimisine şaşkınlık, korku, panik, acelecilik sirayet etmiş hallerde ..
Kimsinin şemsiyesi, kimisinin efkarı, kimisinin öfkesi savrularak ..
Telaşlı kanat çırpışlarla, yağmurlu semada savrulan kuşları kıskandırmacasına ..
Aceleciliklerini kusarak, adım, adım yollara,kaldırımlara ..
Yağmuru içen asfalta ve biriken su öbeklerine ...
İliklerine dek ıslanan, sidik kokan kaldırımlara ...
Ağıyor insanlar, ağıyor ...
Su,ışık,renk ve duygu huzmelerini, kentin gürültü ve uğultusunu yararak ...!
Su,ışık,renk ve duygu huzmelerini, kentin gürültü ve uğultusunu yararak ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Ereğli / KONYA
26/ 10 / 2015
Saat; 17_15

26 Ekim 2015 Pazartesi

TORTULARI 
VE
KATRAN KARASI İZLERİ KALIYOR GECEYE ...!
Ruhlarımızın anadan ürayanlıklarda soyunmuşluğunda ...
Keşfe koyulmuşluğumuzda gönül atlasımızı ....
Derdiğimiz mutluluğa açlıkların bizi yutmuşluğunda ...
Aynı yalnızlığı ve hüznü giyinmişliğimizden ...!
Daldasız-duldasızlıkların ortasında ..
Sığınıp, sıtır edecek kuytuların yerle yeksan olmuşluğunda ..
Gecenin ayazında, tir, tir titremecesine ...
Çıplak kalıyor bedenlerimiz ...!
Ondandır ki,
Esrikliklerin ve savrulmuşlukların anaforunda ...
Birbirimize sunduğumuz elemlerin ..
Kan rengi tortuları ve katran karası izleri kalıyor geceye .!
Kan rengi tortuları ve katran karası izleri kalıyor geceye .!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Ereğli / KONYA
27 / 10 / 2015
Saat ; 00_45


DUYGU, DUYGU, PARE, PARE AFAKA ....!
Yalnızlığımı döktüm ummana, su duruluğunda ..!

Yürek sızılarımı duydukça ...
Elemden ve hicaptan, yapraklar kızarıp-morardı, sular ürperdi ..
Yar oldular-yaran oldular,
İnim, inim inleyerek sırrıma sırdaş, derdime, dertdaş oldular
İnsanın, insana yar-yaran-yoldaş olamadığı kadar ...
Yalınlık, içtenlik ve yüreklilikle ....
İç içe'liklerde duygu harmonilerinin etrafı kaplamışlığında
Kederlerimiz sarmal oldu, 
Efkarımıza katılarak esen yel, aldı sürdü, savurdu ...
Gönüllerimizin,ruhlarımızın hüzne kesen, sessiz çığlıklarını
Duygu, duygu, pare , pare, afaka ...!
Duygu, duygu, pare , pare, afaka ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Ereğli / KONYA 
26/ 10 / 2015
Saat; 22_32


NAFİLE ÇABALARDA ..,
Dizginliyemediğin öfkelerin ile bastıramadığın duyguların ..
Ve, yüreğinden taşan hınçla denizler misali dalga, dalga 

Duygu gelgitlerine kapılmış'lığın da ..

Döksen de ruhundaki fırtınaları ummana ..
Yinede dinmez ihanetin acısı ve sancısı yüreğinin derinliklerinde ..
Köpüklerin, martı çığlıklarının, öfkeni bileyip, kamçılamış'lığın da ..
Sürüp-savura'sın gelir, ya kendini ..
Ya'da, sancılı kızgınlıklarını ..
Sana, vefayla kucak açan denizin sonsuzluklarına ..

Senin, senden kopmuşluğun da ...!
İhanetin karasını, ağartma'casına sularda ..
İhanet karasının, lekesinin hiç mi hiç ağarmamış'lığın da 
Nafile çabalarda ....!
Nafile çabalarda ...! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ Ereğli / KONYA 

26/10/2015
Saat; 16_45

25 Ekim 2015 Pazar

ÖZCESİ, HAYATIMIN YERLE YEKSAN OLMUŞLUĞUNDA !
Siyah-beyaz keskinliği ve çarpıcılığın da ..

Adeta bir bıçak olup,yüreğime,ömrüme saplanan hüzünlerim, elemlerim...


Düşünce, gözlerimin önüne, bir filmden kopan karartılı kareler gibi ..


Sessiz hıçkırık fırtınalarında boğulurum ..


Camda kalan, hicranlı göz izlerim ..


Yağmurlar misali süzülür art, arda ..


Sığınaklarımın bir, bir yitmişliğinde...


Bir başımlıklarda ve yangınların ortasında kalkalmışlığımla ..


Naçarlıklar kıskacında ...


Kendimi, örümcek ağında can vermeye tutsak bir kelebek kadar aciz ve yenik hissederim ..


Yaralarımın için, için kan ağlamışlığında ..


Ne, kendimi çekip-çıkartabilirim ..


Ne'de, alıp başımı gidebilirim buralardan, esfelesine ..


Cehennemimin odununu, kendimin taşımışlığında ..


Yanarım,hatalarımın, yanılgılarımın ve ihanetlerin yangınında ..


Külünden doğan Zümrüd-ü Anka'lık umutlarımın Kaf dağının ardında yitivermişliğiyle..


Yer demir - gök bakırlıklarda, kala kalırım ..


Daldasız-duldasız, hüzün şatomun,elemlerden bina ettiğim sırçadan sarayların


Fildişi kulelerimin, meşum ve ürküten boşluğunda ve yalnızlığında ..


İsyan dalgalarım çoğalır, çoğalır...


Yutar beni sonunda ...


Dil-diş öfkeye kesilmişliğimde


İsyanımı kusarım, yalnızlığımı içen, güne-geceye ..


Ömrümün, kahır küpünün çatlayıp ..


Umutlarımın,düşlerimin,sevinçlerimin ...


Özcesi, hayatımın yerle yeksan olmuşluğun da ...!


Özcesi, hayatımın yerle yeksan olmuşluğun da ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Ereğli / KONYA

25 / 10 / 2015


Saat ;19_08


Şerafettin Çaylı - Git ( Official Lyric Video )

Şerafettin Çaylı - Yine Sensiz

RUHUMUN ÜRYANLIĞINDA, SEV BENİ ...!
Bedenimin üryanlığına odaklanarak, dağılıp gitme çaydaki şeker misali .. Ten-bedenliğimde solar gençliğim, yiter gün gelir albenim .. Tamah etme, sulanmasın ağzın-dilin... Karın doyurmaz, bedensel çekiciliğim .. Daldaki yaprak, vazodaki çiçek misali .. Hepsi geçer, boynu büküklüğün girdabında ... Ruhumu soy benim, ruhumu .. Çevir gönül gözünü tüm alıcılığın, içselliğin ve özeninle bana .. Keşfet bendeki beni sabırda, sükunla ve benliğine kazımacasına .. Sana umutsam, sana merhem, yarana şifaysam .. Dostsam, cansam, canansan, sırdaşsam .. Gamına, kederine ve hayatın omuzlarına yüklediği elemlerin,zorlukların .. Ödünsüz ,nedensiz ve yürekten paydaşıysam .. Kemliğini, kusurunu, sırrını dillendirmemekte gece gibi .. Nimet, cevher ve güzelliğini dillendirmede... Cömert ve sıcacık, duru mu duru Temmuz güneşiysem .. Aynaysam ruhuna, Dayadığın başına omuz,yüreğine sevinç, gönlüne umutsam .. Ruhuna, sevginin güvercin güzelliklerini .. Gönül bağına insanlığın, munisliğin yediveren güllüğünü yaşatabiliyorsam .. İnsan gibi, insanlığında seninle hemfikirsem .. Gecene ay, gündüzüne, güneşsem .. Sevgim nedensizliklerde cömertse, sana Ben,seni senliğinde Ve, değiştirmeden, aynileştirmeye, başkalaştırmaya yeltenmeden Sen olarak ve olduğun gibi seviyorsam .. Çilende , kaderdaşın, dileğinde, muştucun ve adak çiçeğin, Sevincinde, bayramında, seyranında .. Düğününde,derneğinde ,toyunda coşkunsam .. Hasılı aklını apış arama odaklamadan, bağrına basığınsam .. İnsanlığımla aklına yer, gönlüne ışıksam, sev beni .. Üryanlığımı, ruhumu soymada değerlendir .. Beni, derinliğimde keşfet .. Nafileliğinde ömürlerin ve hayatın, ıskalama hayatı ve güzelliği .. Gel, bedensel üryanlığımda değil .... Ruhumun üryanlığında, sev beni ...!. Ruhumun üryanlığında, sev beni ..! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ Ereğli / KONYA 25 / 10 / 2015 Saat ; 15_50
KAŞİFİN, SİMYACIN, SEYYAHIN OL, SEN, SENİN ….

Gizemli sesle uyanıvermişti gecenin içinde ..
Şafağın aydınlığı ..
Yutmalardaydı an be an, karanlığın kasvetini ..
İç karartan siluetini, aydınlatmalara koyulmuşluğunda gecenin ..
Huzme, huzme bir demet ışık ağıyordu..
Salım,salım sallanan, tül perdenin ruhunu delerek odaya ..
Uyandı yarı-şaşkınlık, yarı mahmurluk gel-git’lerinde kadın …
Sesin kaynağını düşündü, bir an ..
Tebessümle aydınlandı yüzü, sonra gülüp geçti ..
Niyeydi ki bu arayış, ses davetti ..!
Davetse, sevgiyeydi ..
Arı-duru duygular, bir meltem güzelliğinde sararken kadını ..
Gözleri ışıltıyla gölgelenen duvardaki resme kaydı …
Tüm haşmeti ve albenisiyle, sülün edasıyla duvarı süsleyen çiçekler ..
Sessizce ve albenili güzelliğiyle, selamlıyordu kadını ..
Suna boylu yar güzelliğinde fışkırıyordu sevgi,masumiyet ve mutluluk duvardan ..
Krizanteme boyanırken an, şafak, oda ve zaman ..
Aralandı kadının, kanı çekilmiş, solgun dudakları ..
Yanağının sağını ışıltı, solunu, yarı karanlıklarda gölge içerken …
Söylendi kadın, birilerine yanıt verirmişçesine, içtenlikle ….
‘’—Demiyor muyum ben, daima,keşfet ruhunun ve içindeki çocuğun güzelliğini ‘’ diye , kendi, kendine ..!
Ağır-aheste kalktı, yatağından…,
Üşenme nedir bilmeden adımladı odada, tebessümler arasında ..
En munis, en ürkek, en sevecen haliyle..
Tıpkı vazoda, hatta saksıdaymışçasına albeniyle duran ..
Geceye, odaya ve kadının ruhuna huzur, sevgi, mutluluk …
Ve,
Sone, sone aşk saçan ..
Anı, albeniyle ve ihtişamla donatan …
Duvardaki cansızlığında, inadına canlanıp …..,
Dala-yaprağa bürünmecesine can olan, çiçek resmine uzandı usulca ...
Ve, adeta onları örseleyip, daldıkları dingin ve derin uykudan uyandırmaktan korkarcasına..
Sevdi tek, tek hepsinin başını öpüp, suna boylarını …..
Sülün edalı güzelliklerini okşayarak ..
Pencerede aydınlık, odada şavk, duvarda ağartı ….
Tabloda, albeni çoğaldı ..
Dillendi krizantemler, dinledi gözlerini yumarak sükun …..
Dinginlik ve huşu içinde, o sesi, kadın huzuru yudum, yudum içerek..
‘’-Baş edebilmek için, hayatın zorluğuyla ….
Sevginin zırhını kuşan ..
Düşlerine sıkı sarıl ..
Koparsa uçurtmaları, umudunun ve sevincin ..
Oturup dövünmek ve iki gözü iki çeşmeliklerde …
Hıçkırık sellerine kapılarak, sümük düğünlerinde boğulmak yerine ..
Dinle yüreğini, kulak ver içindeki senin, sesine ..
Çevir başını, bak gök yüzüne..
Gündüzünde seni selamlayan, semayı..
Gece de ayı, yıldızı selamlayıp, tebessümlerle öpmecesine..
Ve,
Sen güldükçe hayata, evrene, yüreğine ve kendine..
Hayatta, güzellikler de ….
Evren de gülecektir sana, bilinci ve idrakiyle ..
Korkunun karartılarını yen ..
Umudun peşine ve içindeki sesin ardına düşmekten ..
Ayak uçlarını kazıp, sen, seni keşfetmekten …
Ve, yaşama sevinci urganına sarılmaktan geri durma ….
Pes etme, hayatın ceberutluğuna ve zorbalığına karşı ..
Diren diş-tırnak, tüm benliğin ve sarsılmaz inancınla hayata ve elemlere..
Hüzünlerden bile, mutluluklar dermecesine ..
Dahası,ölüm ve ölümlülüklerden …,
Hicranlardan, yüreğine merhem, gönlüne ışık ..
Ruhuna deva olmacasına, dererek güzelliği …..
Koyul, hayat serüveninin seni, sürüp savurduğu o, gizem atlasında koşmalara….
Tık nefes kalsan da bezginliğe ve umutsuzluğa pabuç bırakıp,
meyletmeden..
Göğsünü siper ederek, kasırgalarına zamanın, hayatın ve zorlukların ..
Yelken-kürek, yaldır-yapalak koş ardı sıra, umudun ışığının ..
Ve, yaşama sevinci muştularının, düşlerinin ardı sıra..
Kaşifin, simyacın, seyyahın ol sen, senin ve yaşamdan sana düşen ..
Mutluluk ve sevinç payının ardı sıra,
Kapmacasına erinçlerden, hazdan ve yaşama sevinçlerinden yana hakkını ..! ‘’
Sanki lal olmuşluklarda , odaklanarak duvardaki tabloya, dinliyordu kadın ..
Sessizliğin diliyle seslenen, Krizantem güzelliklerini ..
Kirpik uçları ve ardından yanaklarının usulca ve sessizce ıslanmışlığıyla ..
Geceye, sevginin diliyle nurlar yağmışlığında ..
Çevirdi kadın, gözlerini ..
Pencereye ve dışarıda ağaran semaya ..
Seher yıldızının onu selamlamışlığında ….!
Kapıldığı coşku dalgalarıyla ..
Diyenin suskunluğunda, denilenlerin güzelliğinde..
Arınan ruhunun, huzura yelken açmışlığıyla baka kaldı Seher yıldızına
Kulaklarında, hala krizantemlerden yayılan
‘’-- Kaşifin, simyacın, seyyahın ol sen, senin ve yaşamdan sana düşen.
Mutluluk ve sevinç payının ardı sıra ..’’ sözleri arasında …!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Ereğli / KONYA
25 / 10 / 2015
Saat ; 14_18

  ÖMRÜMÜN DEFTER-İ KEBİR-İ'Nİ, HAYAL-İ SÜKUTLARDA ÇOĞALAN , KAHIRLA ....... SESSİZLİKLE YAĞAN, SİTEMLE ..... ELEM TEBESSÜMLERİNDE KAPA...