25 Ekim 2015 Pazar

KAŞİFİN, SİMYACIN, SEYYAHIN OL, SEN, SENİN ….

Gizemli sesle uyanıvermişti gecenin içinde ..
Şafağın aydınlığı ..
Yutmalardaydı an be an, karanlığın kasvetini ..
İç karartan siluetini, aydınlatmalara koyulmuşluğunda gecenin ..
Huzme, huzme bir demet ışık ağıyordu..
Salım,salım sallanan, tül perdenin ruhunu delerek odaya ..
Uyandı yarı-şaşkınlık, yarı mahmurluk gel-git’lerinde kadın …
Sesin kaynağını düşündü, bir an ..
Tebessümle aydınlandı yüzü, sonra gülüp geçti ..
Niyeydi ki bu arayış, ses davetti ..!
Davetse, sevgiyeydi ..
Arı-duru duygular, bir meltem güzelliğinde sararken kadını ..
Gözleri ışıltıyla gölgelenen duvardaki resme kaydı …
Tüm haşmeti ve albenisiyle, sülün edasıyla duvarı süsleyen çiçekler ..
Sessizce ve albenili güzelliğiyle, selamlıyordu kadını ..
Suna boylu yar güzelliğinde fışkırıyordu sevgi,masumiyet ve mutluluk duvardan ..
Krizanteme boyanırken an, şafak, oda ve zaman ..
Aralandı kadının, kanı çekilmiş, solgun dudakları ..
Yanağının sağını ışıltı, solunu, yarı karanlıklarda gölge içerken …
Söylendi kadın, birilerine yanıt verirmişçesine, içtenlikle ….
‘’—Demiyor muyum ben, daima,keşfet ruhunun ve içindeki çocuğun güzelliğini ‘’ diye , kendi, kendine ..!
Ağır-aheste kalktı, yatağından…,
Üşenme nedir bilmeden adımladı odada, tebessümler arasında ..
En munis, en ürkek, en sevecen haliyle..
Tıpkı vazoda, hatta saksıdaymışçasına albeniyle duran ..
Geceye, odaya ve kadının ruhuna huzur, sevgi, mutluluk …
Ve,
Sone, sone aşk saçan ..
Anı, albeniyle ve ihtişamla donatan …
Duvardaki cansızlığında, inadına canlanıp …..,
Dala-yaprağa bürünmecesine can olan, çiçek resmine uzandı usulca ...
Ve, adeta onları örseleyip, daldıkları dingin ve derin uykudan uyandırmaktan korkarcasına..
Sevdi tek, tek hepsinin başını öpüp, suna boylarını …..
Sülün edalı güzelliklerini okşayarak ..
Pencerede aydınlık, odada şavk, duvarda ağartı ….
Tabloda, albeni çoğaldı ..
Dillendi krizantemler, dinledi gözlerini yumarak sükun …..
Dinginlik ve huşu içinde, o sesi, kadın huzuru yudum, yudum içerek..
‘’-Baş edebilmek için, hayatın zorluğuyla ….
Sevginin zırhını kuşan ..
Düşlerine sıkı sarıl ..
Koparsa uçurtmaları, umudunun ve sevincin ..
Oturup dövünmek ve iki gözü iki çeşmeliklerde …
Hıçkırık sellerine kapılarak, sümük düğünlerinde boğulmak yerine ..
Dinle yüreğini, kulak ver içindeki senin, sesine ..
Çevir başını, bak gök yüzüne..
Gündüzünde seni selamlayan, semayı..
Gece de ayı, yıldızı selamlayıp, tebessümlerle öpmecesine..
Ve,
Sen güldükçe hayata, evrene, yüreğine ve kendine..
Hayatta, güzellikler de ….
Evren de gülecektir sana, bilinci ve idrakiyle ..
Korkunun karartılarını yen ..
Umudun peşine ve içindeki sesin ardına düşmekten ..
Ayak uçlarını kazıp, sen, seni keşfetmekten …
Ve, yaşama sevinci urganına sarılmaktan geri durma ….
Pes etme, hayatın ceberutluğuna ve zorbalığına karşı ..
Diren diş-tırnak, tüm benliğin ve sarsılmaz inancınla hayata ve elemlere..
Hüzünlerden bile, mutluluklar dermecesine ..
Dahası,ölüm ve ölümlülüklerden …,
Hicranlardan, yüreğine merhem, gönlüne ışık ..
Ruhuna deva olmacasına, dererek güzelliği …..
Koyul, hayat serüveninin seni, sürüp savurduğu o, gizem atlasında koşmalara….
Tık nefes kalsan da bezginliğe ve umutsuzluğa pabuç bırakıp,
meyletmeden..
Göğsünü siper ederek, kasırgalarına zamanın, hayatın ve zorlukların ..
Yelken-kürek, yaldır-yapalak koş ardı sıra, umudun ışığının ..
Ve, yaşama sevinci muştularının, düşlerinin ardı sıra..
Kaşifin, simyacın, seyyahın ol sen, senin ve yaşamdan sana düşen ..
Mutluluk ve sevinç payının ardı sıra,
Kapmacasına erinçlerden, hazdan ve yaşama sevinçlerinden yana hakkını ..! ‘’
Sanki lal olmuşluklarda , odaklanarak duvardaki tabloya, dinliyordu kadın ..
Sessizliğin diliyle seslenen, Krizantem güzelliklerini ..
Kirpik uçları ve ardından yanaklarının usulca ve sessizce ıslanmışlığıyla ..
Geceye, sevginin diliyle nurlar yağmışlığında ..
Çevirdi kadın, gözlerini ..
Pencereye ve dışarıda ağaran semaya ..
Seher yıldızının onu selamlamışlığında ….!
Kapıldığı coşku dalgalarıyla ..
Diyenin suskunluğunda, denilenlerin güzelliğinde..
Arınan ruhunun, huzura yelken açmışlığıyla baka kaldı Seher yıldızına
Kulaklarında, hala krizantemlerden yayılan
‘’-- Kaşifin, simyacın, seyyahın ol sen, senin ve yaşamdan sana düşen.
Mutluluk ve sevinç payının ardı sıra ..’’ sözleri arasında …!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Ereğli / KONYA
25 / 10 / 2015
Saat ; 14_18

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ŞİMDİ VAKİT... Nefretini yitirmişsen, nefsini yenmişsindir .. Tutkularını doruğunda yaşamayı yada gerektiğinde dizginlemeyi becerebilmişsen ...