5 Kasım 2016 Cumartesi
''...Leblebi,kavurga kokularına karışan masumiyet akan çocuksu gülüşlerini özledim ...
Yufka ekmek arasında ateşle eriyen, küflü peynir güzelliğim'sin ...
Burnumda buram ,buram kokularla çoğaldıkça ..
Çocukluğumun közünü, külünü ...
En çokta...
En çokta..
Sabi-sübyan masumiyetini özler, arar oldum ..
Burnumun direği sızlıyor şimdi, her dünü anışımda..
Sen, alıp başını gidiveriyor'sun ..
Beni, naçar'lığın tozuna-çamuruna belenmişliklerinde koyarak ..
Pulsuz dilekçeler ve sessiz çığlıklar demeti biriktirdim ..
Kucağım,gönlüm ve ömrüm ..
Özlem demetleriyle dolup, dolup taşıyor..
Ve..
Ben, yitiyor'um..
Sen, yok oluyorsun ..
Özlem dolu duygularımın üstüme, üstüme devrilip..
Benim altlarında soluksuz kalmışlığım da..
Gözlerin ve yüzün misali parlak kalaylı bakır tasta ...
Seni ve o güzellikleri içtiğim Tarhana çorbam soğumuş bak ...
Gel de ısınsın, bacım ......!
Gel de ısınsın ......!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Friedrichshafen / Almanya
04/11/2016
Saat:16_45
3 Kasım 2016 Perşembe
ACISINA KATLANMAK ...!
Günlerdir bir bardaktaki ağzı açık, korunmasız su gibi beklemeler'deyim ..
Görünürde her şey yolunda ..
Gel gör ki ..
Zerre, zerre virüs doluyum ...
Bırak, tozu-toprağı ..
Günlerin, zamanın ve bardağın yorgunluğu karışıyor, özüme ...
Gün vurdukça ılıyor, gece de karanlığı emiyorum ...
Her gün, bir önceki günün ..
Görünemeyen yüklerini, kahrını yüklenip ..
Hala bardağın beni sınırlamışlığında..
Dahası ...
İçin, için tazeliğini ve albenisini yitirmiş suluğumla ..
Cam ardındaki, akıp giden hayatı gözlüyorum ..
Durduğum yerde, durgunluğumda ..
Üstelik kimselerin fark etmemişliğinde, eksiliyorum...
Eksilip, tükenişleri içiyorum ..
Tüm bu monotonluk la kuşatılmış ..
Hayatın kendi adıma, ağır ve dingin akıp gidişini kuşanmışlıkla ..
Hemen dışımdaki hızlı devinimlerde ..
Göz açıp kapayıncaya dek ki kısa süredeki ...
Tükeniş ve eskiyişini izlemenin ..
O tarifsiz, dayanılmaz yorgunluk ve bedbahtlığı ile..
Bardakta ki esaret ve tükenmelerimle
Bana kalansa .....
Bir işe yaramamanın acısına katlanmak ..
Acısına katlanmak ...
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Friedrichshafen / Almanya
03/11/2016
Saat; 09_56
2 Kasım 2016 Çarşamba
ŞU, ARSIZ MARTILAR
Hüzünle ladese tutuşmuştum
Aklımca güvenerek, sana, aşka ve kendime ...!
Az gittik,uz gittik, dere-tepe düz gidemeden ...
Egolarımıza, hırslarımıza yenilip aşkı ve birbirimizi yitirdik ...
Sen gittin, aşk bitti, ben tükendim,
Hüzün, yine lades'i kazandı ..
Ben yenildim, bir kez daha hayata, aşkta, kaybettim lades'i ....!
El, ele vermişler, kıs, kıs gülüyor şimdi ..
Hüzünle olan lades'imin tanıkları ..
Gökte yıldızlar, sahilde kumlar,
Denizde dalgalar, yakamozlar ve balıklar ..
Ve çığlık çığlığa öterek benimle dalga geçen şu, arsız martılar ..!
Şu, arsız martılar !
Aklımca güvenerek, sana, aşka ve kendime ...!
Az gittik,uz gittik, dere-tepe düz gidemeden ...
Egolarımıza, hırslarımıza yenilip aşkı ve birbirimizi yitirdik ...
Sen gittin, aşk bitti, ben tükendim,
Hüzün, yine lades'i kazandı ..
Ben yenildim, bir kez daha hayata, aşkta, kaybettim lades'i ....!
El, ele vermişler, kıs, kıs gülüyor şimdi ..
Hüzünle olan lades'imin tanıkları ..
Gökte yıldızlar, sahilde kumlar,
Denizde dalgalar, yakamozlar ve balıklar ..
Ve çığlık çığlığa öterek benimle dalga geçen şu, arsız martılar ..!
Şu, arsız martılar !
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Friedrichshafen /Almanya
02/11/2016
Saat:12_46
LİMONİ RENK KALIR ...!
Vurgun yeyince, ayaz da, yalancı baharlarda
Beklentiler, hüsrana döner :...
Umutsuzluğun, hüznün ağırlığı, omuzlara .....
Derinden, derine çoğalan kanamalı acısı, yüreğe ..
Boş vermişliğin, miskinliğin, yenilginin yitikliği ...
Karabasanın o iç karartan bezginliği ruha çöker ..
İnsan ..
Bayram şekerleri çalınmış, çocuğa döner.
Dökülen, sade göz yaşları değil ..
Kasvetin kuşatmasında, ezinci dolu, dolu yaşayan gönlün ...
Umudu, yaşama sevinci, gülüş güzelliğidir, dökülen ..!
Geride, solgun bir yüze sinen, limoni renk kalır ...
Limoni renk kalır ...!
Beklentiler, hüsrana döner :...
Umutsuzluğun, hüznün ağırlığı, omuzlara .....
Derinden, derine çoğalan kanamalı acısı, yüreğe ..
Boş vermişliğin, miskinliğin, yenilginin yitikliği ...
Karabasanın o iç karartan bezginliği ruha çöker ..
İnsan ..
Bayram şekerleri çalınmış, çocuğa döner.
Dökülen, sade göz yaşları değil ..
Kasvetin kuşatmasında, ezinci dolu, dolu yaşayan gönlün ...
Umudu, yaşama sevinci, gülüş güzelliğidir, dökülen ..!
Geride, solgun bir yüze sinen, limoni renk kalır ...
Limoni renk kalır ...!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Friedrichshafen / Almanya
02/11/2016
Saat:10_02
21 Ekim 2016 Cuma
TUTMA ANNE, BIRAK ELİMİ
Yuvasız, göçmen kuşlara döndük ...
Ökselerde can veren serçeler misali, kırıldık, tükendik ..
Ezalarınızda, cefalarınızda ..
Zebanilerimiz olup, çıkmışlığınızda ..
Kaf dağının karanlığını da ..
Devin acımasızlığını da, siz öğrettiniz, siz, bize !
Masum, körpecik beyinlerimizi ..
Doldurarak sado-mazohist saplantılarınızla ..
Evhamlarınızla, vesveselerinizle işkallerde ..
Kah, namus kumkuması ...
Kah, laf ebesi ...
Kah, riyakar şükürlerinizle, müslüman geçinerek .....
Hep ama hep, çok bilmişliğe öykünüp ..
Akl-ı evelliklerde, nasihatlar ederek ..
Laf değirmeninde söz ve ömür öğüterek ..!
Yılanların, sütümüzü zehirlediğini bellete, bellete ..
Hem sütten, hem yılandan gına getirdiniz, bize..,
Nefret ettik sonunda, her iki nimetten de, sayenizde ..!
Çomak sokanda, zehir ve ölüm saçanda, siz büyüklersiniz oysa !
Birebir yaşamışlığımda görüp, keşfedip..
Sorgulamışlığımda, anladım ki ....
Yılandan, çıyandan korkmam, yalandan korktuğum kadar, sözü ...
İnsanın, soysuz yalancılığını üryan etmekti özünde, düpedüz..
'' - Kılavuzu karga olanın ..
Burnu boktan kurtulmaz'' ı, da ..
Bizlere siz büyükler öğretmediniz mi ?
Masum karga, biçare baykuşta aldı ....
Sevgisizlikten yana paylarını, nasiplerini ...
Siz, büyüklerden ...!
Yolunuz yol değil, aney ..
Aklı çıkın edip, bacak arasına..
Namusu apış arasında suna, suna,
Sadece ama sadece ...
Sevgisizliklerde nefret, utanç ve korkular bileylettiniz, bize ..!
Ve dediniz ki, utanmaz -arlanmazca ,
Biz küçüklerin, masumiyetlerini çalarak..
Beyinlerimizi, ilbizlerinizle doldurarak ..
Pişmiş kelleler misali arsız, arsız sırıtışlarla ..
''-Yolumdan git, izimi sür ..
Dediğimi dinle, yaptığımı yapma ! ''
Ve, bu tutarsızlıklar hengamesinde, bir tek ..
Bir tek ....,
Kendiniz ...
Sütten çıkmış, ak kaşık'tınız .....
Kumaya verdiniz, berdele sattınız, aynı yatağa bizimle yattınız
Babamız, emmimiz, dedemiz, ağamız ...
Daha nicelerini de ,sayamadığımız ....
Cümle akraba i-taalukat, ırzımıza geçip ..
Katlederken, gonca ömürlerimizi ...
Yok saydınız, inkara kalktınız..
De bana aney, de bana ....!
Daha nasıl uzanır, kırılası elin bana ?
Ve, nasıl der ?
O, kökünden kopasıca, dilin ...!
'' - Tut elimi, yürü yolumdan.'' , diye..
Bırak aney, yolunun yol olmamışlığında..
Azıtıp, sapıtmışlığınızda...
Ve en acısı da ....
İri, iri gövdeleriniz gibi ..
Büyüyen korku karanlıklarımızda ..
Gölge umacıların, insafsızlıklarında yutulup ..
Yarınlarımızın, siz büyüklerce karartılmışlığında ....
Umutlarımızın, düşlerimizin, sevinçlerimizin ..
Masumiyetlerimizin ....
Hasılı, ömürlerimizin çalınmışlığında .....
Deme, bana
'' - Tut elimi bırakma, gitttiğim yoldan git.'', diye ...
Yolunun, yol olmamışlığında..
Yarınınızın karanlıklığında ...
Yolsuz, yordamsız,vicdansız anne !
Tutma, .......
Bırak elimi, bırak,
Tutma anne, bırak elimi ..!
Bırak ..!
Ökselerde can veren serçeler misali, kırıldık, tükendik ..
Ezalarınızda, cefalarınızda ..
Zebanilerimiz olup, çıkmışlığınızda ..
Kaf dağının karanlığını da ..
Devin acımasızlığını da, siz öğrettiniz, siz, bize !
Masum, körpecik beyinlerimizi ..
Doldurarak sado-mazohist saplantılarınızla ..
Evhamlarınızla, vesveselerinizle işkallerde ..
Kah, namus kumkuması ...
Kah, laf ebesi ...
Kah, riyakar şükürlerinizle, müslüman geçinerek .....
Hep ama hep, çok bilmişliğe öykünüp ..
Akl-ı evelliklerde, nasihatlar ederek ..
Laf değirmeninde söz ve ömür öğüterek ..!
Yılanların, sütümüzü zehirlediğini bellete, bellete ..
Hem sütten, hem yılandan gına getirdiniz, bize..,
Nefret ettik sonunda, her iki nimetten de, sayenizde ..!
Çomak sokanda, zehir ve ölüm saçanda, siz büyüklersiniz oysa !
Birebir yaşamışlığımda görüp, keşfedip..
Sorgulamışlığımda, anladım ki ....
Yılandan, çıyandan korkmam, yalandan korktuğum kadar, sözü ...
İnsanın, soysuz yalancılığını üryan etmekti özünde, düpedüz..
'' - Kılavuzu karga olanın ..
Burnu boktan kurtulmaz'' ı, da ..
Bizlere siz büyükler öğretmediniz mi ?
Masum karga, biçare baykuşta aldı ....
Sevgisizlikten yana paylarını, nasiplerini ...
Siz, büyüklerden ...!
Yolunuz yol değil, aney ..
Aklı çıkın edip, bacak arasına..
Namusu apış arasında suna, suna,
Sadece ama sadece ...
Sevgisizliklerde nefret, utanç ve korkular bileylettiniz, bize ..!
Ve dediniz ki, utanmaz -arlanmazca ,
Biz küçüklerin, masumiyetlerini çalarak..
Beyinlerimizi, ilbizlerinizle doldurarak ..
Pişmiş kelleler misali arsız, arsız sırıtışlarla ..
''-Yolumdan git, izimi sür ..
Dediğimi dinle, yaptığımı yapma ! ''
Ve, bu tutarsızlıklar hengamesinde, bir tek ..
Bir tek ....,
Kendiniz ...
Sütten çıkmış, ak kaşık'tınız .....
Kumaya verdiniz, berdele sattınız, aynı yatağa bizimle yattınız
Babamız, emmimiz, dedemiz, ağamız ...
Daha nicelerini de ,sayamadığımız ....
Cümle akraba i-taalukat, ırzımıza geçip ..
Katlederken, gonca ömürlerimizi ...
Yok saydınız, inkara kalktınız..
De bana aney, de bana ....!
Daha nasıl uzanır, kırılası elin bana ?
Ve, nasıl der ?
O, kökünden kopasıca, dilin ...!
'' - Tut elimi, yürü yolumdan.'' , diye..
Bırak aney, yolunun yol olmamışlığında..
Azıtıp, sapıtmışlığınızda...
Ve en acısı da ....
İri, iri gövdeleriniz gibi ..
Büyüyen korku karanlıklarımızda ..
Gölge umacıların, insafsızlıklarında yutulup ..
Yarınlarımızın, siz büyüklerce karartılmışlığında ....
Umutlarımızın, düşlerimizin, sevinçlerimizin ..
Masumiyetlerimizin ....
Hasılı, ömürlerimizin çalınmışlığında .....
Deme, bana
'' - Tut elimi bırakma, gitttiğim yoldan git.'', diye ...
Yolunun, yol olmamışlığında..
Yarınınızın karanlıklığında ...
Yolsuz, yordamsız,vicdansız anne !
Tutma, .......
Bırak elimi, bırak,
Tutma anne, bırak elimi ..!
Bırak ..!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Friedrichshafen / Almanya
20/10/2016
Saat; 18_00
11 Ekim 2016 Salı
ÇIĞLIK ,ÇIĞLIK.....
Hasretinde gönlüm ...
Umut gemileri karaya oturmuş ...
Haylaz martıları göç etmiş okyanus ....
Sen,hasretini çektiğim yel ..
Kulaklarımın özlediği ses'sin ..
Dön gel,çığlık,çığlık ..
Gönlümün martısı ..
Okyanus'um şenlensin ..
Yol versin,umut gemilerine ..
Kucak açsın, kucak sevinçle,aşkla ...
Yakamozlara,yellere,seslere ..
Gözlerin yit'sin, derinlerimde ..
Özlemim ,hasretim, küskünlüğüm bitsin ..
Ben, yine o delişmen sevdalı,hırçın dalgalı okyanus ..
Sende,susmayan ..
Uçuş,uçuş, süzülüş, süzülüş, gaga,gaga öpüşler de sinemi delik-deşik eden ...
O uçsuz-bucaksız mavi atlaslığım da, aşkla semaha dönen, martım ol ..
Çığlık,çığlık çoğalt beni ....!
Çığlık,çığlık çoğalt beni ....!
Umut gemileri karaya oturmuş ...
Haylaz martıları göç etmiş okyanus ....
Sen,hasretini çektiğim yel ..
Kulaklarımın özlediği ses'sin ..
Dön gel,çığlık,çığlık ..
Gönlümün martısı ..
Okyanus'um şenlensin ..
Yol versin,umut gemilerine ..
Kucak açsın, kucak sevinçle,aşkla ...
Yakamozlara,yellere,seslere ..
Gözlerin yit'sin, derinlerimde ..
Özlemim ,hasretim, küskünlüğüm bitsin ..
Ben, yine o delişmen sevdalı,hırçın dalgalı okyanus ..
Sende,susmayan ..
Uçuş,uçuş, süzülüş, süzülüş, gaga,gaga öpüşler de sinemi delik-deşik eden ...
O uçsuz-bucaksız mavi atlaslığım da, aşkla semaha dönen, martım ol ..
Çığlık,çığlık çoğalt beni ....!
Çığlık,çığlık çoğalt beni ....!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Friedrichshafen/Almanya
11/10/2016
Saat:10_22
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
GÖZ BEBEKLERİNDE SAKLIDIR, KORKULARIN ....!
İmrentiyi, tiksintiye , zoru, kolaya, kolayı, zora, oluru, olmaza, olanaklıyı, olanaksız, sevgiyi, nefrete döndüren ...... Hükmeden ve boy...









