24 Kasım 2017 Cuma


KENDİNDEN BAŞLAMALI .....,

Ayrılık, insan ve insanlık var olalı evrenin gerçeğidir.
Tüm canlıların hayatında irili-ufaklı,uzun,kısa yada ebedi ayrılıklar vardır ..
Biliriz ve bilmeliyizki .....
Hayat olduğu gibidir, olması gerektiği yada düşünülüp, varsayıldığı  gibi değildir ...
Cenaze merasimleri, düğün-dernek  kalabalıkları insanların hayatlarının kesişme ve ömürlerin buluşma yeridir.
Gelin görünki,buraya gelebilme yada gelememeleri sevgiyle kıyaslanarak düşünülmemeli ..
Olur ya birileri gitmek ister,istemeye gelin-görün ki, hava muhalefeti ..
Yada beklenmedik devinim ve gelişmeler bunda belirleyici olur.
İşte bu anlamda sevgilerin gücünü,sayıyla ve lkişiyle mukayese edip, kıyaslanmamalı ...
Bulup,erdiğin umduğundan daha az ve beklentilerini  karşılamaktan uzaksa ..
İki seçeneğin vardır daima önünde..
Ya bulduğunla yetinmeyi bilerek azığını katıksızda olsa yemeyi-yetirmeyi becermek ..
Yada, razı değilsen koşullara,değiştiremiyorsan bu şartlarıda ....
Yelken açıp, alıp başını gitmektir, başka ufuk yada coğrafyalara ..
Bilinmeli ki ve gördüğüm kadarıyla, bilinir de ...
Gerek genelde tüm insanlar ve halkça,gerekse de kadınlarca ...
Bir kadın onuru ve izzet-i nefsiyle,kendine saygısıyla ..
Erkeğin gölgesinde, ona kul-köleliklerde yaşamayacak kadar erdemli,aklıllı ve zeki ...
Bunun yanı sıra o gölgede dinlenmeyi bilecek ve bu nimeti fırsata dönüştürecek kadar ...
Bundan hayata ve insana dair iyilik ve güzellikleri, sevgiyi çoğaltacak kadar da duygulu, duyarlı ve yaratıcı olmalı ..
Yürek sesini dinlemeyi,sezgilerini dikkate alıp onu devinim ve eyleme dönüştürecek kadar da yetili,pragmatik ve yaratıcı olabilmeli ...
Bir gerçek beyninde sönmeyen ışık,ruhunda seni terketmeyen sadık yar olmalı..
Bilmeli ki dişiliyle,eriliyle insan önce insan daha sonra aradığı o mükemmele erişmiş dört dörtlük yeterlikte ve yetiye muktedir kişi olmalı ...
İnsan olabilmenin koşullarını var edebilmenin ...
Karanlığı,korkuyu,ayrıyı,gayrıyı, kötüyü, çirkini ...
Hasılı hayata ve insana dair olmayan cümle kemlik ve kötülüklerden ayrılıp,arınmanın yolculuğuna, kendinden başlamalı ..!
Kendinden başlamalı ..!
Bilinmeli ve unutmamalı ki,kişi kendi temizlik ve arınmasını gereğince yeterse,o toplumu aklamaya gelecek güçlere ihtiyaç olmaz..
Ondandır ki,arınma yolculuklarına,kendimizden başlayıp, kendimize yolculukla ...
Kendinden başlamalı ....!
Kendinden başlamalı ....!


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ 

Immenstaad / Almanya 
24 / 11 / 2017
Saat ; 10_56


AFATLAR BAŞLAR



Bir yanını arsız, sırnaşık ayrık otları sarar ..
Hayat sana genellikle zindanının kapılarını ve gayya kuyularının dipsiz derinliklerinin karanlığını açarsa ..
Gülmelere hazırlanmışken, görünmez bir elce tebessümlerin çalınıp ..
Yüzüne-gözüne, gönlüne, yüreğine karamsarlıkları, bet-çehre halleri iliştiriverirse ..
İllallah diyerek, bezginlik, hüsran ve yenilgilerde ..
Yaşam gemisinin yelkenlerini, indirivermek zorunda koyarsa..
Çıkamazsan işin,dertlerin,gadanın-belanın ve karamsarlıkların ..
Değil elden ve gözden ırak sırçadan sarayların, elinin altındaki hemen-her şey yıkılıp-dökülü veriyorsa ...
İğdiş ediliyorsa duyguların ..
Bayram yerlerini, sevinçler yerine ...
Halk dilinde '' - ŞEYTAN FIRTINASI '' Denen ...
Apansızlıklarda ani kum hortumlarının fırtınalarının göz, gözü görmemişliğindeki ....
Naçarlık çığlıkları kaplayıveriyorsa, sıkça ve apansızca ...
Oynamaya-zıplamaya hazırlanmışken, acılara belenerek, dizlerini dövmelere koyularak ..
Yürek ve yaralarının kor, kor dağlanmasıyla ..
Yerle-yeksanlıklarda sürünüp ..
Son bir gayretle, el yordamıyla, hayata tutunmaya çalışırken bile ..
Bastığın topraklar kayıyorsa, ayaklarının altından .
Hatta, tüm bu melanetlikler yetmezmişçesine üstüne, üstlük ..
Birde, düşlerinle, umutların çalınıveriyorsa, amansız haramilerce ..
Nafileliklerde soluk ve ömür tüketerek ...
Dermansızlığa teslim, karamsarlığa yenilme hallerinde, helak olursan ...
Bil ki ..
Bir yanını arsız, sırnaşık ayrık otları sarar ....
İşte tamda, böyleliğinde ..
Çoğalır öfke ve hınç, yüreğinde ..
Şükürlerini de, silip-süpürmecesine  kabarır en aykırı duyguların ..
Kork ve korksunlar senden, hayat ve çevrendeki zebaniler..
Şirazeden çıkmışlığın da her şey  hatta ..
Beklenmeyen, akla gelmeyen...
Dahası kondurulamayanlar bile olmak üzere, her bir eylem ve devinim beklenmekle kalmaz ..
Sarar seni, en azgının dan, cinnet halleri, kan bürür, gözlerini.....!
Nuh'un tufanından da, beterlikler de, afatlar yayılıp-saçılır, senden ..
İşte o an gözünün kararıp, öfkeden, sağını-solunu görmez hale gelmişliğin de ..
Ürker senden, tüm fincancı katırları ve kervanlar bile ..
Dişlerinin öfkeden birbirini yiyip -yutup-dökmüşlüğünde ..
Saçılır içinin alevleri, etrafa ..
Ölüm, ölüm diye nar rengi felaketler saçmışlığında ..
İnsanın içindeki o, muammalı dev canavarın uyanmışlığında ..
Önlenemez yıkımlar ve felaketler yağar, arza ...
Bunun adı ne kaderdir, nede kaza ..
Düpedüz göz göre, göre gelen beladır, bela....
Belanın geliyorum demişliğidir, hissedene, bilene ..
Sezgi gücünü, yetisini, sevginin ve insanlığın emrine veren bilgelerce
Yangına körükle gitmeyip, sevgiyi ve  barışı kendine yaşam biçimi ve rehber edenlerce
Görünen deki, görünmeyeni keşfedenlerce..!
Sen, senden geçersin...
Yaranı Tuz'un, sineni, öfke alevlerinin dağlamışlığında ..
Çıkarsın sen, senden hatta insan  olmaktan ..!
İşte o an çıkar ortaya, içindeki canavar ..
Öfkenin alevleri ....
Hem seni, hem çevreni, hem de, hayata ve sevgiye dair, her ne varsa, onları yakar ..
Felaket sağanaklarının girdabı ,seni ve nice canları ve güzellikleri yutar ...
Yıldırımlar  olup, semadan yere yağar ..
Saçılan ateşlerde kor, kor yangınlar ..
Yangınlarda, ölümünde ötesine geçen, afatlar başlar ....!
Afatlar başlar ....!


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ


Immensataad / Almanya

23 / 11 / 2017

Saat ; 09_33

23 Kasım 2017 Perşembe


KENDİME MEKTUPLAR YOLLAMIŞLIĞIMDA ...,

Bu gün yine ve yeni bir doğum günüm ..
Yani, bu demek oluyor ki...
Kendime yolladığım son mektubun elime ulaşmışlığında, okuma ..
Yeni bir mektubu, yazma günüm ..
Bu geleneği başlatalı bir yarım asır oldu, şu geçen ömür ve hayat hengamesinde ..
Koskoca altmış beş yıla ..
Nice sevinçler, elemler doğumlar, ölümler sıkıştırdı, hayat ..
En acı günü de, en mutlu ve coşkulu hali de muştulamakla kalmadı, yaşattı bana ..
Son mektubumda seslenirken ben, bana ..
Demişim ki o, halet-i ruhiyeyle ...
'' -Dünümden kopma sürecimin hızlanmışlığında ...
İçinde savrulduğum belirsizlikler ve muammalar kasırgasında ...
Yarının, hangi adımı getirip, hangi mucizeyi yada elemi getireceğini bilmemişliğimde ....
Daha bir hızlanarak sürüyor, savruluşlarım ..! ''
İşte bu duygularla kendimle yüz yüzeliğimde baktığımda, geride kalan altmış dört uzun yıla ..
Avuçlarımda kala kala ..
Mor kabuslar ve lila hüzünlerle ..
Kırık-dökük, turkuaz sevinç kırıntıları kaldı ..
Kendime mektupların, bu sonuncusunda ....
Dünümden, yarına armağanlığında, bunları da koydum zarfa ..
Yolladım benden, bana, pulsuz mektupluğunda ...
Pulsuz mektupluğunda ...
Altmış beş yılın ve zamanın bana armağanlığında ..
Bir yıl dönümümde daha ..
Göz yaşlarımın mektup kağıdını, yağmur misali ıslatmışlığında ..
Doğum günümde benim bana verdiğim armağanlığında ..
Benim, bana verdiğim armağanlığında ..
Duygularım sel olur akar, erguvan renklere bezenmişliklerde ...
Kendime mektuplar, yollamışlığımda ...!
Kendime mektuplar, yollamışlığımda ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Immenstaad / Almanya

23 / 11 / 2017 / 2017

Saat ; 12_28



22 Kasım 2017 Çarşamba

KENDİNCE



Kim, ne söylerse,nasıl söylerse, söylesin ..
Hangi yakıştırma,yüklem yada tanımlamaları yaparsa, yapsın ...
Ummalarla, bulmalar arasında, savruluşlar yaşanır ...
Hayal-i sükutlarında, kimler boğulursa, boğulsun ..
Yadsıma yada yok saymalarda, kendini kandırıp ..
Gerçeğe sırtını dönerse, dönsün ...
Her hepsi, kendi yatağında akan su gibidir ..
Nasıl tanımlarla ruha don biçilirse, biçilsin ..
Nafiledir tüm bu yaşananlar ve emrivaki dayatmalar ...
Ruhumun dili var, oda anlatır ihtirası, kendince ...
Kendince ...



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ



Immenstaad / Almanya


22 / 11 / 2017


Saat ; 07_30
YİTEN SU GİBİ ...,

Kendimi, görünmez bir ateşle yanan kumların içine akıp dağılan ..
Daha bağrına düşer, düşmez buharlaşan, su gibi hissediyorum ..
Bazı anların, yaşanan devinim ve erişilen hallerin tarifsizliği gibi, durumum ..
Değil ki sen ...
Ben, beni  savruluşlarımı,yaşadıklarımı,içimden geçenleri ..
Daha da önemlisi ..
Tükenişi mi, yitişimi, eksilişimi anlatamam ..
Tıpkı, dudaklara yapışıp kalan ..
Hiç tamamlanamayan, bir daha söylenemeyen, bir şarkı gibiyim ..
Ne, düşüyorum hayatın ve aşkın içine ..
Nede, buharlaşıp uçuyorum, su damlalığımda gök yüzüne ..
Yağmur olup, yeniden, arza dönebileceğimin belirsizliğinde ..!
Keşmekeşlerde ve keşkelerde sürülüp-savrulan gazellere işleyen, çiğ taneleri ....
Yada, çürümeye yüz tutan, ufacık su birikintileri gibiyim ..
Ufkum, sislerin kaplamışlığında, bilinmezlik ve belirsizlik ..
Halim, tam bir muamma ..
Dünümse, kırık-döküklükler ve çizgilerle dolu, eski bir defter gibi ..
Tam ortasındayım, kaosun .
Ne bir eksik, ne bir fazla hallerde ..
Dönenip durmalardayım, dönenip durmalarda ..
Kum içine işleyip, yiten su gibi ..
Yiten su gibi ..



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ  

Immenstaad / Almanya 

22 / 11 / 2017

Saat; 00_27

21 Kasım 2017 Salı

YÜREĞİMİN DİLİ VAR .......
Canımdan canı, vermişken yenice toprağa ... Bozarken hava, serpiştirirken kar .. Gece koyulunca, karanlığında ayaza kesmeleri .. Canparemizin bedenini, yenice sarmışken toprak ... Depreşince dertlerim ... Dillenir, söylenir acılara belenen, yüreğim .. Gecenin karanlığında, uykuların muammalı bağrında ... Kazılır toprak, görünmez ellerce .. Tıpkı yüreğimin, tazecik kazılmışlığı gibi .... Oksit renginde çamurlara belenmiş toprak .. Sanki bir şeyleri anlatmaya koyulur .. Sineme saplanan kör hançer, deşilen toprak gibi, açar döşümü,bağrımı .. Fışkırır, tıpkı toprak rengi seruma-kana ve tarifsiz bir sarı suya belenir o'da .. Yayılır sis misali, göğsüme sancı ağırdan, ağıra, an be an .. Adı konulmaz, sebebi bilinmezliklerde peydahlanıverir acılar, sızılar .. Delik-deşik olan kan uykulardan, uyanmışlığın da .. Yüreğimin dili var, söylenir, dillenir anlatır hallerini .. Onu dinleyip-anlayacak birilerinin olmasını umup, dileyerek ... Ardı-arkası kesilmez anlatacaklarının, söylenmeye koyulunca .. Dizilidir sanki, sille boncukları misali, art-arda .. Onlarda, dökülür-saçılır, dört bir yana .. Kimilerince lal sanılsa da, yüreğiminde dili var .. Dile gelir anlatır, sinemdeki sancılarını .. Koyulunca anlatmaya .. Muştular, aklı karalıklar da emelini, yaşadıklarını .. O, hiç dinmeyen sızılarını ... Makam-ı segahlarda .... Dillenip, söylendikçe yüreğim ... Döker şarkı, şarkı, nota, nota, tını, tını, evrene ve geceye .... '' - Ayrılık, yaman kelime .. Benzetmek, azdır ölüme ... Kim uğrarsa bu zulüme ... Aman ...aman..aman.. Gündüzü olurmuş, gece ..! '' Gündüzümün, geceye dönüp, ömrümün kara'ya.. Gönlümün acıya, yasa belenmişliğinde Açılır sinem, tıpkı o, oksit rengi topraklar gibi .. Boz bulanıklıklarda, delik-deşik olmuşluğunda, bedenimin ... Azaplar da, bedbaht olan yüreğimin, dillenip,söylenmişliğinde .. Açar, kan güllerim ...! Sanılsa da, lal ... Yüreğimin, dili var ... Koyulur anlatıp, söylenmeye ... Yayılırken sızılar acı, acı içten, içe, döşüme, bedenime.. Nefessiz koymacasına ... Yüreğim, dillendirir, sinemdeki sancıları, sinemdeki sancıları ... Sinemdeki sancıları ..! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ Immenstaad / Almanya 21 / 11 / 2017 Saat; 22_22


O, DÖNÜLMEZ ÜLKE'YE ..........!

Oldum, olası hünerli mi hünerliydi ....
Kendini bildi, bileli hep dantela örerdi ....
Hep tedirgin, hep tetikteydi ...
Düşleri, ufukların sonsuzluğu misali, sınırsız ..
İçi, daima ikircekli hatta, çokça huzursuzdu ...
Yinede ve inadına yaşamı, çok mu çok severdi ..
Bir gözü pencerede, kapıda ...
Bir gözü, ellerinde uzayıp giden, dantela örgüdeydi ...
Beklentiler ve acabalar yumağıydı, ömrü ...
Tıpkı, ördüğü dantelalar gibi ..
Rengarenk, çeşit, çeşit, model,model ...
Gizemlerle doluydu, ruhunun derinlikleriyle ..
Doğuştan delik, yaralı, hasarlı, hüsranlı yüreği ...
Öteden beri, dışa vuramaz ..
Ondandır ki, içinde haps ederdi, duygularını ..
Bu sebeple, fırtınalı ve çalkantılıydı ruhu ...
Sıkı, sıkıya kapalıydı her zaman ..
Tıpkı, renk, renk kokalarını barındıran ....
O, uçuk mavi renkli, dikiş kutusu gibiydi, yüreğiyle, gönlü ...
Limandı, bilinmezliklere yelken açan gemilere, ömrü ...
Doya doya yaşayıp, oh dememişliğinde ..
Savrulur, dururdu,dertlerle-gamlar arasındaki, gel-gitlerde düşünceleri ..
Bastırdığı duyguları,yeşeren arzuları, daha çiçeğe durmadan sararır-solar ..
Gazel, gazel dökerdi, hüzne dönüveren, sevinçlerini ....
Böyleliğinde gün eskitti, ömür çürüttü, zaman tüketti ...
Hayallerini, göz nuru, göz nuru dantelalarına dökerek ...
Elvan, elvan hicranlı dantelalar üreterek, ömür dantelasını çilede, sabırla ördü ...
Daha ömrünün gonca çağında, sardı dert-çor, illet, azap ...
İçtiği kezzap, kustuğu hicran oldu ...
Gün yüzü görmedi, beledi ömrünü, gamların ebruli şalına ...!
Ruhunun bizarlığında, gönlünü sarardı, efkar ...
Kukasındaki, aklı-morlu o, rengarenk iplikler misali ...
Bitip, tükenince ömür ve hayat ipi ...
Düşüverdi, iki yana elleri ..
Naçarlıkla çıkıp gelen, ölüme tutsaklıkla ..
Bir yana, çileli ömrü, yitiklikleri, yorgunlukları, düş kırıklıkları...
Öteye-beriye, rengarenk dantelaları ve kukaları savruldu, kaldı ..
Ömür dantelasının ipinin, tükenip-kopmuşluğunda ...
'' - Her ölüm, erken ölümdür ..! ''
Gerçeğinin çıkrığı na, dolayı vermişliğin de , ölüm ....
Sürdü-savurdu, aldı-götürdü sonunda, onu ....
Renk,renk kukaları, emek-emek dantelaları öksüz-yetim koymuşluğunda ..
Hayatın, kahır ve ecel faturasını kesmişliğinde ...
Aldı-gitti başını, bakışları kaldı hatıra, pencerede, kapıda ...
Dantela da, kukalarda ...
Ardı sıra ...
Tutam, tutam hüzün ...
Kuka,kuka ,renk,renk bilinmezlik ..
Çile, çile, ömür, ömür dantelalar ...
Ve, en acısı da ...
Hiç mi hiç tatmadığı,tadamadığı mutlulukların, boynu bükük kalmışlığında ...!
Adı Serpil olsa da, serpilemeden yaşama sevinçleriyle, mutluluğa ...
Koya koymuşluğuyla dantelaları,kukaları ve muammalı hayatı ...
Uzandı, tuttu, sardı-sarıldı o, rengi meçhul ölüm ipine ..
Gitti, ölüm denen o, dönülmez ülkeye ...!
O, dönülmez ülkeye ....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Immenstaad / Almanya
21 / 11 / 2017
Saati ; 03_15


BAŞLAR 

Nasıl başlarsa başlasın ,hangi devinimlerle sürerse, sürsün...
Nasıl son bulursa, bulsun..
Yada uzunlu -kısalı, azlı- çoklu 
Nasıl yaşarsan, yaşa ..
Fırtınalı yada dingin...
Sonuçta kesilir nefesin ,tükenir ömrün..
Görülmeyen o, tılsımlı hayat ipinin, kopmuşluğunda 
İlahi ve kaçınılmaz gerçek, gelince başa .... 
Bakmadan, gözünün yaşına, aldırmadan gençliğine, olgunluğuna ,ihtiyarlığına ..
Kuzgunun, leşe çökmüşlüğü, misali ..
Çöküvermişliğiyle Azrailin,  ömrüne, hayatına, tepene 
Ömürle beraber süren, tüm yolculuklar biter ..
Gelinmişliğinde, ölüm denen o, son durağa 
Ölüm denen o, son durağa..
İşte o, zaman kesilir soluklar,akmaz olur gözyaşları, duruverir, yürek atışları 
Yürek atışları..
Başlar, bilinmeyen sırlar alemine, yolculuklar  
Sırlar alemine, yolculuklar..



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ 

Immenstaad / Almanya 

21/11/2017 

Saat: 02_03

GÖZ BEBEKLERİNDE SAKLIDIR, KORKULARIN ....!

  İmrentiyi, tiksintiye , zoru, kolaya, kolayı, zora, oluru, olmaza, olanaklıyı, olanaksız, sevgiyi, nefrete döndüren ...... Hükmeden ve boy...