20 Eylül 2021 Pazartesi
GÜN GELİR ....
Hayat öyle bir arenadır ki, insan aklına sığamayan olay, gerçek, gelişme ve kavramlar, hayatın içine sığar ..
Ve insan hayatlarını kökten ve ebediyen denilecek kadar derinden etkiler ve insanı halden, hale koyar ..
Yada insan denen garabet, yaratık kendini bu hale getirerek olaylar zincirinin içinde, başkasının ona reva göremeyeceği yeri, statüyü ve konumu yaşatır..
Yani hasılı rezilliği de, vezirliği de, varı da, yoğu da, iyiyi de , kötüyü de yaşatır, ona..
Hatta, öylesi an gelir ki …
Arşı aladan indirmekle kalmaz, yerin yedi kat dibine ve zifiri karanlığa gömer ….
Bu cümleden olmak üzeredir ki …
İnsanoğlunun başına gelenin, pişmiş tavuğun başına gelmemişliğinde kılıktan, kılığa sokar, onu ..
Ondandır ki ..
Asla ama asla …
‘’ –Büyük lokma yesen de, büyük laf edip, konuşmayacak ve diğer davranışlarında ululanmayacaksın, böbürlenmeyeceksin ..
Sözün özüyle …
Ne oldum delisi olup-çıkmayacak ..
Tedbirli iyimserliği,elden bırakmayarak …
<<– Ne oldum demeyecek, ne olacağım diyebilecek ve tevazuyu asla terk etmeme olgunluğunu göstermeyi ihmal etmeyeceksin ..! ‘’
Çünkü, gün gelir ….
Elinin tersiyle iterek ‘’ –Ukalaca burun bükerek. ‘’…..
Yada,
Umursamazlıklar da kapısının önüne hatta, avucuna kadar gelen kısmetini, teperek …
Ayağına kurşun sıkıp, dostunun-düşmanının ona yapamadığı en büyük ihaneti, kötülüğü …
Hatta, hatta düşmanlığı kendine yaparak …
Kendi sonunu, kendisi hazırlayan …..
Sırf başkaca niteleyip, terminolojide, betimlenip söylenecek başka veya farklı sözcük bulunamadığından ….
Statü gereği ve kelime haznesinin azizliği sonucu zorunluluk- la <<İNSAN (?) diye, betimlenip söylenen, yazılıp-çizilen, dünya ıssız kalmasın diye, aleme çeşit olsun diye eklenen insan müsveddesi ….
Akıl, İzan, sağ duyu fukarası yaratık ….
Birilerine göre dayatma, başkasına göre fırsat, ötekine göreyse ...
Hayatın ve olayların kendi dinamizmi içindeki işleyişin
gelgitlerin de ayağa kadar gelen bulunmaz nimeti vurdum duymazlıklar da kaçıran ....
Kelimenin tam anlamıyla, neredeyse öpüp başına koyması gerekirken ...
Tam tersini yapıp, anlaşılmaz ve izaha muhtaç tavır ve davranışla tepip-iten ....
Miras yedilik de hovardaca harcadığı olanak, fırsat yada önerileri kulak arkası eder ve bununda diyetini en ağırından ..
Hatta, misliyle ve ele-aleme de örnek olmacasına, öder…
Nasihatin, kelamın, aba altından sopa göstermenin, vaat yada dost-düşman ikazlarının, uyarılarının para etmeyeceği hatta karşıyı bezdirip, bıktırıp-usandıracak kadar …
İşin cılkını yada suyunu çıkartarak, bildiğince dahası da, ‘’ – Aklınca.’’ Kafasına göre ve burnunun dikine gitmecesine davranışlar sergilemeyi sürdürür …
Bunun faturasını da elbette ki, sonunda ve yine kendisi öder…
Oysa bu ukalaca ve uyumsuz davranışı yani ‘’ –Havanda su dövmeyi ‘’, Lafa kulak tıkamayı bırakarak, aklı selimle davranmayı başarsa ….
Bırak sadece lehinde yada kendini öven , pohpohlayan sözlere, denilenlerin tümüne kulak verecek olgunluk ve bekayla …..
İçtenlikle, kulak kabartarak, onlara odaklanıp, yoğunlaşmayı başarsa, bu işten yine en kazançlı ve hatta beklenen de karlı kendi çıkar …
Hayatın ona verdiği olanağı doğru kullanmayı becererek ….
Kendisine , gerek yapıcılıkla, gerekse de, dönen çarkın öyle gerekmişliğinde bile denmiş olsa da …
Ona yönelen yaklaşım ve davranışlarla bunların gereği söylenenleri adam gibi ele alıp, değerlendirerek, dinleyebilse …
Duyduklarını sivrisinek vızıltısından tutunda, davul sesine uzanan …
Minare gölgesinden tutunda, tozutmaya varan, çizmeyi aşıp, ileri giderek, teşbih ve benzetmelerle, adeta kendine uzanan eli, değil tutmak ….
Adeta, akrep sokmacasına, elektrik çarpmacasına korkuyla titreyerek, hışım ve öfkeyle hatta panikle geri çeken …..
Söylenenleri, olan-bitenleri yada kendine yönelik gelişen olayları, en azından dikkatlice ele alma duyarlılığını gösterebilse ….
Kendine düşen paydan ve aklı-karalı gelişmelerden, değil ders çıkartarak ..
Hayatını ve gidişatını yeniden düzenleyip, düzeltmesini ...
Bu yoldaki telkinleri, yadsımak yerine, bunlara kulak vermesine yönelik tavsiyelere uymaya gayret veya çaba göstermeyi ..
Tüketilen nefesi kırk dereden, elli su getirmeye çalışarak yanlışta ayak direnmeyip, inatlaşmayarak….
Olmazına beşik sallamak yerine, en azından kendisine yetecek kadarını anlayıp-kavramaya ve kendini gözden geçirmeye çalışsa …
Öyle yada böyle, lehinde veya aleyhinde olabilecek telkinin, nasihatin, kelamın, aba altından sopa göstermenin ….
Vaat yada dost-düşman ikazlarının, uyarılarının para etmeyecek kadar cılkını çıkartıp, dejenere ederek …
Bir anlamda pervasızlığa soyunup, meydan okumaya öykünerek ….
‘’ – Siz sallayın başınızı, ben bilirim, işimi ‘’ Deme hadsizlik ve ukalalığına yönelmesi, onun kendine yaptığı kötülük ve verdiği zarardır, hatta tahribatın kat sayısını artırmasıdır …
Dahası, zaman ve koşullar içinde sadece kendisine değil, yakın çevresine, yetkin ve görevliyse kurumsal kimliğiyle sorumluluğu altındaki kişi, birim ve işlere …
Hasılı nereden ve nasıl bakarsanız, bakın hayatın her alanında adeta ayaklı felaket haline dönüşerek ….
İnsanlara, insanlığa, evrene ve hayati ilişkiler silsilesi içinde bulunduğu tüm insanlara ve unsurlara zarar- ziyan ve felaket saçıp, hayatları alt-üst ederek, önlenemez bir yıkım unsuruna dönüşen ….
Böylelerinden bazılarının yada bir çoklarının yetki güçlerini istismarla kötüye kullanmaları halinde de…
Tıpkı, devletlere, erke ve güce sahip olanların …..,
Yönetimlerini, şu yada bu şekilde ve türlü entrikalarla ele geçirdikleri ülkelerini ….
Miras yedilik de, babalarının çiftliği sanarak …
Güç zehirlenmesinde yada başarı sarhoşluğu ve baş dönmelerinde, şatafat, lüks, debdebe ve israfta talan edenlerinden tutunda ….
Halkın tümünü yada en azından halkın bir bölümünü felakete sürükleyerek, onların hayatlarını, geleceklerini alt-üst ederek karartan, ülkesini sosyoekonomik,siyasi ve medeni hayat seviyesinden en az iki yüz yıl, hatta üç yüz yıl geri götürmecesine bağnazca ve ceberutça dayatmalarıyla inim-inim inleterek .
Vebadan, Koleradan, hatta AİDS illetinden de beter olmacasına, felaket vericilik misyonuyla perma-perişan edenleri, günümüzde ve yakın tarihte de görüldüğü üzere adeta çağın NERON’u kesilerek, yakıp-yıkmalar'dan ….
Başta ülkesine ve bilahare yakın komşu ülkelerle, diğer dünya ülkelerine ve dünya insanlığına fenalık, bela, zulüm, acımasızca ölüm getirmekten geri durmazlar ….
Yaptıkları bununla da sınırlı kalmaz, nesillerin geleceklerini çalarak ….
Soyunduğu umut, gelecek ve güven hırsızlığında sınır tanımaz aptallık ve çılgınlıklarla dünya ve insanlık için açık tehlike ve tehdit oluşturup, hep yaptıklarını yineleyerek, sıkışınca yıldızlı ve kuyruklu yalana sığınarak ..
Dine,Şovenizme ve nihayetinde ne yaptılarsa ülkesi,dünya ve insanlığın iyiliği için yaptıkları yalanına sığınarak ..
Çaldıkları minareye kılıf yaratma çabasına, gayretkeşliğine, işgüzarlığına ….
Hasılı, akla gelemeyecek her türden soysuzluk ve yalana başvururlar ….
Aramızdaki bildik-tanıdık, aşina olduğumuz insanlardan
bir insan geçinen hilkat garibesi ucube olup …..
Zamanında yada fırsat, ortam ve olanak bulamadığı o, yıllarda, kendi dünyasında, hayatın kasırgasına göğüs geren sıradan, alelade bireylerin bu tavrı…..
Kelimenin tam anlamıyla ve kestirmeden kendilerini mahvedip, sonlarını hazırlayışlarının ….
Hasılı ..
KENDİ AYAKLARINA KURŞUN SIKMALARININ ve…
BİNDİKLERİ DALLARI FÜTURSUZCA KESEREK, TEPE ÜSTÜ DÜŞÜP AFATI, FELAKETİ YAŞAMALARININ …
AYNI ZAMANDA DA, YAŞATMALARININ DİĞER ADIDIR …
BÖYLESİNE DENSE, DENSE SURETİ İNSAN, FITRATI HİLKAT GARİBESİ UCUBE, AYAKLI FELAKET VE ÖLÜM MAKİNESİ, YADA ….
İNSANLIK CELLADI CANİ DENİR …
Böyleler GÜN GELİR kendilerinin ve insanlığın köküne kibrit suyu ekerler …
GÜN GELİR, KENDİSİNE AŞIK OLAN ZİLLETE VE ZELÜLLÜĞE DÜŞMÜŞ AHMAKLAR GÜRUHU MİLLETİN, CELLADI OLUR ÇIKARLAR …
Ne der büyük ozan, sevgili Üstat Ömer HAYYAM …..
‘’ - CELLADINA AŞIKSA BİR MİLLET, MÜSTAHAK'TIR ONA HER TÜRLÜ ZİLLET ...! ''
‘’ - CELLADINA AŞIKSA BİR MİLLET, MÜSTAHAKTIR ONA HER TÜRLÜ ZİLLET ...! ''
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya
04 / 04 / 2019
Saat ; 23_10
KORKU ......
'' - KORKU, İKİ YANI KESKİN BIÇAKTIR ..........!
Korkunun ayak izlerini, geriye dönük izlediğinizde, kişinin bebelik sürecine hatta zaman, zaman, doğum öncesine ana ve baba adayının dününe götürür ....
Korkunun genetik miras'lığı, pek çok bilimsel araştırma ve analize konu olmuştur.
Konuya o, noktadan bakıldığında tik ve korkunun kalıtımsal izler taşıdığı tarih ve zaman önünde bilimle ortaya konularak, gözler önüne serilmiştir.
Hayata ve insana dair her alanda, istisnaların olduğu gerçeğini göz ardı edip, yadsımamak gerekir.
Bununla birlikte, genelle ilgili '' - İstisnalar, kaideyi bozmaz .'' kuralını da, asla akıldan ve düşünceden ırak tutmamalıdır .....
Çok küçük yaştan itibaren, uyku düzensizliği ve agresiflik üzerine yoğun odaklı yapılan incelemelerde, elde edilen çok sayıda emare korkunun bebelik-çocukluk sürecindeki uyku düzeni yada düzensizliğiyle, duygu durumu bozuklukları, kabusa dönen rüyaların, ceninlikten bebekliğe evril'iş süreciyle ......
Ana karnında ,atadan evlada transferlerin gerçekliği kanıtlanarak, gün ışığına çıkartılmıştır .
Korkuya dair gerçek ve doğru sonuç,analiz ve hipotezle, hüküm için merdivene tırmanmak kadar, geçmiş ve hafıza denen kuyuya da ip sarkıtıp, ışık tutup, inmek gerektiği yadsınamaz gerçek, gereklilik hatta düpedüz zorunluluktur, zorunluluk ....
Korku deyip geçmemeli, geçiştirmemeleri hele, hele de asla üstü örtülmeye çalışılmamalıdır ............
Unutmamalı ki, Korku hayattan komaya, insanın mevtine sebep olacak kadar büyük risk ve yadsınamaz gerçektir ...
Mutlaka akılda tutulmalı ve hafife alınmamalıdır ki ...
İşin özünde ve gerçeğinde ...
Korku, asla ama asla sadece dağları, mezarlıkları, hortlak öyküleriyle, karanlıkları beklemez, korku....
Bedenleri, ömürleri ve canlı dünyasını da bekler ....
Korku, sudan, oyuncaklarla, masallardan tutunda, uyumaktan bile korku duymaya uzanan çok geniş yelpazede yer alabilecek, bilimsel gerçekle kanıtlanan olgu ve yaşanan, görülen realitedir .....
Korkudan değil, gerçeğin, gerekçesinin üstünün örtülmesinden, korkun ....
Üstünün, örtülmesinden korkun ......
Siz, siz olun, asla ama asla unutmayın ...
Korku, iki yanı keskin bıçaktır .....
KORKU, İKİ YANI KESKİN BIÇAKTIR ..........!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
20 / 09 / 2021 - Pazartesi
Saat ; 08_30
19 Eylül 2021 Pazar
RUH, BEDENDE, ESİRDİR ......! Ölümle sona eren ebedi esaret ..... '' -Ruhun, bedendeki esaretidir ...! '' Doğumdan, ölüme ..... Beşikten, mezara, sürmecesine ..... Ruh bedende, esirdir ..... RUH, BEDENDE, ESİRDİR ......! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Almanya 19 / 09 / 2021 - Pazar Saat ; 22_30
'' - Aşkın hikayesini, durmaksızın feryat eden, bülbüle değil .......
Sessiz,sedasız can veren, pervanelere sor ......
Hz.Mevlana
AZAPLAR ÇARMIHINA, GERİLİ BEKLEMEKTEN ....
Kimsesiz, sessiz, sedasız, Sela'sız - çansız, duasız-ağıtsız, en önemli ve anlamlısı da riyasız, gömdüm ölü canlığımla, ruhumu, dünümü ........
Değil konu-komşunun, yabancı kimselerin, senin bile bihaberliğin de ........!
Tattığım huzur, yaşadığım sükun, bir itiraf ve yüzleşip-aklanma duruşmasının iç huzur'uydu .....
Yıl yorgunu-zaman ve hayat vurgun bitap bir ömrün, bedenin son kalıntıyla, izlerini gömdüm, gönlümün ve ömrümün, topraksız mezarına .....
Geride, soğumaya yüz tutan bir kaç damla göz yaşıyla, kanı çekilmiş solgun, titrek dudaklara gömülen dişlerin, ala kanlı izleri kalmacasına .....
Hayatın en tuhaf iki anı .....
Ölüme üzüntü ve doğuma sevincin, kalıcı olmamanın kurbanlığın da ki yavanlığında, anlara sığıp, zamana gömülerek hemen, hemen tamamen unutuluşu'dur...
Adeta bunu yaşadım, bu anlarda .....
Hep sormuşumdur, unutmanın güzelliği neden burada gizli ve niçin böyle çarpıcı ve albenili çıkıyor ortaya ?
Sorumla, sürüklendiğim yanıt arama kulaçlamaları esnasında, fark ettim ki ....
Eğer, unutmalar olmasa, insan cılkı çıkmış gardorap yahutta içindeki kokuşmaları dışa taşan, küf kokulu, enfeksiyon ve hatta ölüm saçan,çürümenin eşsiz kanıtı külfet abidesi
değil sadece istenmeyen, dahası tiksinilen, sandık olup çıkardı .......
TİKSİNİLEN, SANDIK OLUP, ÇIKARDI .....!
Dün geceyi dinledin mi serin ve sessiz karanlıkta ilettim sana ömrümün ve ruhumun taşkınlıklarını ?
An oldu, göz yaşıyla ıslanıp, an geldi sigara dumanında ve sarhoşluğun alkol kokusunda kendinden geçmenin izlerini, bağrında taşımacasına ....
Ulaşır ve ererse sesim, iletim dokunursa yüreğine, yıldızlara yükle gülüşünü, yolla bana ...
YILDIZLARA YÜKLE GÜLÜŞÜNÜ, YOLLA, BANA ....!
Unuttuğum tebessümleri hatırlatmakla yetinmeyip, gülüş güzelliğinin sıcaklığıyla yüreğimin, ruhumun ısınmacasına ...
Çoğalan özlem ve tarifsiz sabırsızlıkla, bekleyip, gözlüyorum, bilesin ki ..........!
Çünkü, yılların vurgunluğunda yoruldum, azaplar çarmıhına, gerili beklemekten .......!
AZAPLAR ÇARMIHINA, GERİLİ BEKLEMEKTEN ........!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
19 / 09 / 2021 - Pazar
Saat ; 20_54
18 Eylül 2021 Cumartesi
MASUMİYETİMİN IRZINA GEÇİLMİŞLİĞİN DE
..............!
<< - ESKİDİKÇE DEĞİL, EKSİLDİKÇE
YİTENLİĞİMLE, ÇOĞALIR HÜZNÜM ......! >>
Eskidikçe değil, eksildikçe yitenliğimle, çoğalır
hüznüm .....
Hicran aşinalığım, mutsuzluk alışkanlığım olur
....
Hayatın tadını-tuzunu alamamış lığım da, kaçar
keyfim ....
Gölgeler çoğalır, feri yiten göz bebeklerimde
.....
Korkunun, SUÇUN (!), facianın ayak izleriyle,
kanıtları ve yaralarıyla, iç acıları çoğalır, KİRLİ, ATIK, EKSİK ÖMRÜMDE
......!
KİRLİ, ATIK, EKSİK ÖMRÜMDE ......!
Bulur, bulmaya, elbette gönlümle, ruhumda dengini,
tesellilerinin .....
İşe yaramaz, para etmez olmuşluğun da ......!
Değil usuldan, usuldan ve çaktırmadan ....
Aksine en çevik hallerde ve apansız, üstelik
göstere, göstere kırar kirişi sevinçlerle, umutlarım,dahası kırık-dökük de olsa,
son kırıntı lığın da hala benle diye teselli bulduğum yarım-yamalak mutluluk
esintilerim ....
Bez bebeği, topaçı, uçurtması, hasılı
sevinçleriyle-gülüşleri çalınmış çocuklar gibi zedelenen, talan ve harap-türap
edilen masumiyetlerimde ......
Hoyratlıklarla, öfkeler ve hoş görüsüzlük boy
atar, ayrık otları, yahutta, dikenlerle, buturak otları misali, sarar-kuşatır
bedenimi ve ruhumu ...
Görünmezlik lerin de ve hünerliklerin de musallat
olan acımasız haramiler, talan ettikçe o, güzelim çocuk ömrümü ...
Ben yiterken, bende, beni mahveden insan
müsvettelerine benzeyen, hilkat garibesi ucubelikler peydahlanır ...
Ölürken o, masum ve sevecen ben, doğar yerime
.......
Nefret bileyen, kin çoğaltan, intikam ateşiyle
yanıp-kavrulan, mutsuz, ölü can .......!
MUTSUZ, ÖLÜ CAN .....!
Korkum o 'ki, bende çalan-çırpan, talan ve
mahveden benim katillerime döndükçe ben, MASUMLAR VE MASUMİYET YİTİRİR ......
Mutsuzlar ordusu çoğalır, çoğaltanlardan olmanın
kiriyle, vebali .....
Arsızlıkla, sırnaşıklıklar da ömrüm, utanç abidesi,
bedbahtlık aracı, netameli ömür olup çıkar ....
Çalına, çalına güzelliklerle, en insani
değerlerim, acımasız hırsız büyür içimde ...
Suçlunun ve katilim in, bilinen meçhullüğün de .....
BİLİNEN MEÇHULLÜĞÜN DE .....!
Dahada ACISI, KORKUNCU VE ÜRKÜTÜP, DÜŞÜNDÜRÜCÜSÜ
......
Sırf birilerinin ve dahası onu besleyip, ondan
güçlenen KAOTİK ERK'İN, işine gelmediği için yakalamayan ....
Kanlı-kara düzenin canavar, katil, cani dişlileri
içinde, musumiyetim .....
İç, hiç ve linç edilirken, seyirci kalan, iyi
yüzlü hatta yüzsüz mü yüzsüz bakan körlerin, riyakar bakışlarında, mağdurluğuma
inat.....
Sorumlu, suçlu yine ben olurum .....
PROVOKATÖRLERİN İŞGÜZARLIĞIN DA Kİ, HUMMALI,
KASITLI İŞ BAŞLARINDA KIYILIRIM LİME, LİME ....
ÇİFT HATTA ÇOK KERE ÇEKİLMİŞ, KIYMADAN DA
İNCELİKLERDE .....
Hasılı anlayacağınız, hem kurban, hem suçlu ....
En kötüsü de, gün gelir bende tiksindiğim o, suç makinaların dan birisi, hatta .......
HATTA, KİM BİLİR BELKİDE, EN AZILISI VE AZMANI
OLUR ÇIKARIM, MASUMİYETİMİN IRZINA GEÇİLMİŞLİĞİN DE ........!
MASUMİYETİMİN IRZINA GEÇİLMİŞLİĞİN DE
..............!
Ondandır, ısrarla, vurgulayarak, üstüne basa,
basa, altını, çize, çize demem, yazıp-çizmem,
feryat-figan haykırışım ........!
Eskidikçe değil, eksildikçe yitenliğimle, çoğalır
hüznüm .....
<< - ESKİDİKÇE DEĞİL, EKSİLDİKÇE
YİTENLİĞİMLE, ÇOĞALIR HÜZNÜM ......! >>
ÇOĞALIR HÜZNÜM ......!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
18 / 09 / 2021 - Cumartesi
Saat ; 08_08
17 Eylül 2021 Cuma
İNSAN SAYSAK, NE YAZAR ?
'' - ÇIKAN VAR MI, İŞİN İÇİNDEN ?
ÇIKAN VARSA, AŞK OLSUN, BERİ GELSİN, BERİ ......''
Sözün bittiği yer ve hallerle, yüz yüzelikler de,
debelenip, kubur da bok solumayı, hayattan sayıp .....
<< - KARINCAYI DÜZECEN, BELİNİ
İNCİTMEYECEN ! >>
Demeleri ve yaklaşımlarını iş, hayat ve davranış
biçimi yapmaları, sineye çekip ....
İNSANLIĞIN ŞANINDANDIR, sayma edepsizliklerini
sıradan vakaa-yı adliyelik olaylar görüp, geçiştirmeleri, adeta .....
Hayatlarımızın uzantısı ve hatta daha da ayıbı,
ayrılmaz parçası yapıp çıkar hale gelmişsek ...
Koku ve kokuşmalar burun direklerimizi kökten
kırmak, helak etmesi yerine, alaladeliklere batmışlığımızla, teneffüs ettiğimiz
hava olup çıkmışsa ......
Daha da vahimi .....
İş lafa gelince, mangalda kül bırakmaz kesilerek
....
Laf ola, beri gele de .....
En abartılı hallerde
Kendimizi kandırmaların makaralarını, bobinlerini
sarmaları sürdürmüşlüğümüzle ...
Hemen, her zaman ve hep yaptığımızı yapıp, bok
yemeye tövbe etmemeyi inatla sürdürüp, zararın neresinden dönersek insanlık ve
kardır şuurunu hayat şeklimiz yapmamaya yeminli ...
Hayatı ....
Ye, iç, sıç, yat uyu,, kalk büyü, yavanlığına ve sığlığına
indirgeyip, sıfırlamaya tutsak ediyorsak ....
Üstelikte ....
İddia ettiğimiz gibi ........
'' - BİZ, GERÇEKTEN İNSANSAK .....! ''
İş icraata, gerçeğine ve hayatla, kendimizle
yüzleşmeye gelip-çattığında .....
<< - İçimizdeki paçavraları ve paçavracıkları
ayıklamak yerine ..........! >>
'' - ÇEVİR KAZI YANMASIN HALLERİNDE ...! ''
İşimize geldiğince davranıyor ve bu tavrımızı
ısrar, inat ve bağnazlıkla sürdürüyorsak .....
Kendinden eminlik'le, bilesin ki .....
<< - DEMEK Kİ, PAÇAVRALIK YUTMUŞ - insanlığı
- ... >>
Hallerin ve hallerimizin böyleliğin de, yani düpedüz pespayelikle, pürmelal de
debelenmeleri .....
İNSANLIK (!) diye yutup, yutturuyor'sak .....
......
Ahkam kesmelerle, kılıf aramaları, lafla peynir
gemisi yürütmeleri ......
İŞ VE İNSANLIK ....(!)
KENDİMİZİ .....
İnsan (!) SAYSAK, NE YAZAR ?
İNSAN (!) SAYSAK, NE YAZAR ?
Ateş düştü mü içinizle, eteğinize ?
Çıkan var mı, işin içinden ?
ÇIKAN VAR MI, İŞİN İÇİNDEN ?
Çıkan varsa, aşk olsun, beri gelsin, beri ......
ÇIKAN VARSA, AŞK OLSUN, BERİ GELSİN, BERİ ......
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
14 / 09 / 2021 - Salı
Saat ; 23_11
NE'DE ......
PAHA BİÇİLMEZ, BULUNMAZ HİNT KUMAŞ'LIĞIN KALIR
.......
Olanca gayretkeşliğine, çabana inat ....
Her baktığımda, gözlerine sinen hüzünleri fark
edip, görüyorsam .....
Kat, kat indirmeye yada çekmeye kalksan da
gözlerinin perdelerini .....
Gizleyemezsin, yüreğinle, ruhundan taşıp,
gözlerine vuran elemlerini .....
Yutuluyor'san
elem girdaplarında ....
İçin, için yer bitirir, tüketir ömrünü ....
Beden ve ömür otağına musallat olan, kederin
güveleri ....
Değil mi ki, dertler ve hüzünler, esir almaya koysun
......
İflah etmez, ondurmaz asla seni ......!
Döndürür, delik-deşik olup, eskimiş, ahı gitmiş,
vahı kalmış, çıfıtı çıkmış paçavraya .......
Ne ipekliğin, empirmeliğin ....
Ne'de, paha biçilmez, bulunmaz, Hint kumaş'lığın
kalır ...
NE'DE ......
PAHA BİÇİLMEZ, BULUNMAZ HİNT KUMAŞ'LIĞIN KALIR
.......
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
17 / 09 / 2021 - Cuma
Saat ; 13_40
DESİN, BANA .....!
13 Eylül 2021 Pazartesi
GÖZ BEBEKLERİNDE SAKLIDIR, KORKULARIN ....!
İmrentiyi, tiksintiye , zoru, kolaya, kolayı, zora, oluru, olmaza, olanaklıyı, olanaksız, sevgiyi, nefrete döndüren ...... Hükmeden ve boy...








