25 Temmuz 2024 Perşembe




GASP' TA, ÖLÜMÜ TADAN, YAŞAYAN ÖLÜ, ÇÖL ÇİÇEĞİNE DÖNER .....

YAŞAYAN ÖLÜ, ÇÖL ÇİÇEĞİNE DÖNER ..... .....




Nesillerden, nesillere süren KARA YAZI'yı, miraslığında devraldığı gama-kedere aşinalığında  .....

Hatta ve hatta, düpedüz kanıksamacasına gönlünün, yüreğinin mutsuzlukta nasır bağlamacasına, görünmez paslı  prangalarla ....

Acımasızca Zapt-ı Rapt altına alınmacasına, esir olmuşluğunda ......

Hayatın sarmalındaki ,savrulmalarda ...... 

Katmerli mi katmerli mutsuzluğun ......

Nice ömürlere, arsızca, acımasızca, daha da ötesi ve beteri, amansızca musallat olmuşluğunda ....

Kah, sinsi, sinsi ....

Kah, alenen, ulu orta, kara ve karanlık yüzünü acımasızca dayatıp  ......

Gün yüzü gösterip, huzur sunmadaki, tarifsiz duyarsızlığıyla, cimriliğinde ....

Ömürleri, ömürlükten çıkartmacasına zalim tekfur kesilip, 

Gaddarlığı, Ali Kıran, Baş kesenliği  zulmün boyunduruğu yapıp, geçirmişliğinde ......

Bu, bahtsız ve elem küpü ömürlerin .......

Sevinçlere, coşkulara yabanlık ve yabancılıklarda, karamsarlıkla, kederlerin musallatlığında ....

Kaçmaca, kovalamacalarda helak olup, hıltı çıkmışlığında ......!

Sinesinde cirit atan onmasaklık ve marazalara,  yurt kesilip .....

Esaretin ezinciyle, oldu-bittilerin hükümdarlığında .....

Gıkı çıkmamacasına lallıklarda, boyun eğerek, sessiz köleliklerde katlanmalarda, ömür tükete, tükete .....

Tükenip, helak olarak, sefillikle, hiçliğin katran karasından da beterliklerde, dahası ....

Baldıran zehrinden de keskin ağularla gelen, kurbanlıklarda .....

İçin, için kuruyup, yaşama sevincini gasp etmeler adına yapılanlarla

reva görülenlerde,  tarifsiz ve dur-duraksız pürmelalliklerde....

Yangın yerine dönmüşlüğünde ....

Acılarla, sancılar, zehirli sarmaşık kesilip, canını-iliğini kurutmacasına sararsa ömrü .....

Ömür .......

Sadece hazla, gülümsemelere özlem çoğaltmakla kalmaz ....

Naçarlığa tutsklıklarda, hayata küsmüşlüğünde ....

Suya hasretlikte, gasp ta ölümü tadan .....

'' - YAŞAYAN ÖLÜ ..! '', Çöl çiçeğine döner .....

GASP' TA, ÖLÜMÜ TADAN, YAŞAYAN ÖLÜ, ÇÖL ÇİÇEĞİNE DÖNER .....

YAŞAYAN ÖLÜ, ÇÖL ÇİÇEĞİNE DÖNER .....



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 

immenstaad/ Almanya 

25/07/2024 - Çarşamba 

Saat ; 23_00

24 Temmuz 2024 Çarşamba

 

YARAYA MERHEM, SEVGİYSE EĞER ..!
Ruhuma gam, gönlüme matem düştü ..
Yüreğim, önce bana,
Ardı sıra, hayata küstü
..
Bulutlar, hüzünde sökün, sökün göz yaşını ....
Sema, gamda suratını,
Ufuklar, hicranda elemini döktü ..
Yağmur dindirdi hicranı ..
Sardı, zaman, yaramı ..
Aşka açtı, çiçekler .
..
Uçuştu, yüzlerde gülücükler ..
Onulmaz yara yoktur,
Yaraya merhem, sevgiyse eğer ..!
Yaraya merhem, sevgiyse eğer ..!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/ISYANI
Altınoluk/ Edremit
14 / 06 / 2015

Saat;12_47





YANGIN YERİ YÜREĞİM..

Sen gittin, gideli.
Ne sen sor ,
Ne ben söyleyeyim, halimi.
Sen gittin gideli, divaneyim , avareyim,
Viraneyim, biçareyim..
Bilmem ki, ben neyim ?
Gel gitlerde savruluyorum, ardın sıra...
Elimde mektubun...
Boynumda gitarınla ..
Kala, kaldım yanlızlığın yangınında
Dünüm, hicran ..
Yarınım, yok..
Hazan yelinde , sürülüp - savrulan yapraklar gibiyim
Sen gittin gideli..
Yangın yeri yüreğim
Yangın yeri yüreğim...
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ
Ereğli /KONYA
19/10/2015
Saat: 03_20

23 Temmuz 2024 Salı

 



SEVDA DENEN MUAMMALI MASAL, YAZILMIŞTI ÖMRÜMÜZE .....

Islak, ıslak öperken sen dudaklarımı, içimin, içime sığmamışlığında ... Göz yaşı dökerdi yüreğim, heyecanla, sevinçten ..... Aşkın girdaplarında çekilip, yutulurken bedenlerimizle, ruhlarımız .... Yaşadığımız duygu sağanaklarıyla ruhsal hezeyanlarda delişmence ... Renkten, renge boyanırdı dünya, tıpkı gözlerin gibi .... Geçerken biz kendimizden aşkın sarı-sıcak ateşlerinde sarhoşluk ve mest olmuşlukla .... Sevda denen muammalı masal, yazılmıştı ömrümüze..... SEVDA DENEN MUAMMALI MASAL, YAZILMIŞTI ÖMRÜMÜZE ..... Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Almanya 23_07 / 2024 - Salı Saat ; 20_05

 



O, GÖRÜNMEZ, TARİFSİZ YALNIZLIĞINDA
Odanın boşluğunda, hüzünlerin loşluğunda ..
Sigara dumanlarının kıvrım, büklüm dağılışıyla çoğalan efkarlarımla …
İnsanların, farkındasız bakışları ve bir başımalığın ağırlığıyla ..
İçimden taşan, elemli duygular sağanağında ..
Gamlarımı döküyorum, tel, tel ..
Titreyiş, titreyiş, ses, ses …
Nefes, nefes …
Hasılı, yitiklik, yitiklik çoğalmışlığımda ….!
Hüzünlerimi, dillendirerek …
Ruhumun yalnızlığa belenişini, yüreğimin sızılarını, çalıyorum …
Tükenişlerin, dillendirilemeyen koyu kahve rengi tortularının ..
Ruhumdan fışkırıp odaya, hatta ömürlere ve geceye sıçrayıp, sinmişliğinde …!
Hüzünlerimi çalıyorum, ömrümün ve ruhumun hazanında ..
Fellini’ de olsam, gamların kuşatarak ..
Lime, lime edip, ömrümü, bedenimi esir almışlığında ..
Sanatçıların, kalabalıklardaki o, görünmez, tarifsiz yalnızlığında ..!
O, görünmez, tarifsiz yalnızlığında …!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ /İSYANİ
Ereğli / Konya
26 / 02 / 2018

Saat ; 12_15

 




Hayat, cigara gibidir..

Bir yanı ile sadık dost, bir yanı ile Azrail'in dir.

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ /İSYANI

 


Yaşama sevincini ,umudunu yitirmiş insan


Suyu çekilmiş,nasibi kesilmiş,elden ayaktan düşmüş,kuru söğüt ağacı gibidir.


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ

 

Kesime giden koyunlar, ölüme gittiğinin farkındasızlıklarda, sonlarına yürürler ...

Öyle ki, son nefeslerinde dahi doğaları gereği, koyunluğun işlevini yapar ve sadece meler ve çırpınarak ölürler.

Aralarındaki istisnalar, koyun soyuna has bu özelliği değiştirmeye yeltenseler de bu koyun olma ve onların malum sonlarını geciktirmez ve asla da değiştirmez.

Sadece keseni biraz uğraştırmakla kalırlar ..
Koyunlar, kaçınılmaz sonlarını en çabuk kabullenen hayvanlardır.

Sonlarını sineye çeken insan geçinen güdülmeyi içselleştiren biatcı varlıklara koyun denmesi de bundandır.

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ /İSYANİ

 

KOY KALSIN, TUZ BASMA YARAMA ....
MEVTİME SEBEP OL, TADAYIM ÖLÜMÜ NAÇARLIKTA DA OLSA ...
SENSİZLİKTE, ONURLA....!

Kibir ve egoyla bina edilen bir ömrün sahipliğinde ..
Desinler hallerin ve ben yaptım oldu buyurganlığınla ..
Verdiğin bir kaşık aşın ardından, oyacaksan, kaşığın sapıyla gözümü ...
Nankörlükle bezenen hallerin ve devinimlerinle ...
Kakacaksan başıma, yaptığın yardımla,iyilikleri ..
Bırak beni, benimle, medetim olma, sen ..
Koy kalsın, tuz basma yarama, derdime derman, acıma şifa olma..
Varsın olsun, mevtime sebep ol, tadayım ölümü naçarlıkta da olsa, sensizlikte,onurla ..
Onurla ...
Senden gelecek şifa, şeytanla,Azrail den gelsin ..
Değil mi ki, dar günde verdiğini, kakansın, başıma ..
Düşmüşlüğümde, bir tekme de, sen vuransın kıçıma ..
Düşkünlüğümü istismara kalkmışlığınla ..
Koyacaksan önüme onursuzlukla, diyetlerin en ağırını, sende ...
Tıpkı, öteki haramiler gibi sonunda, var git, derdime çare olma ..
Onursuzlukla kıvranacak ruhumun acısı, yeter de artar bana ..
Bir de gamıma gam,azabıma, azap katan olma ..
Derdimden değil, soranımdan ölenliğin açmazında ..
Boyunduruklara vurup, biat a zorlayan olacaksan eğer ki sende ..
Parmağımı verdiğimde, kolumu kurtaramayacaksam bu zilletin sonunda ..
Üstelik birde utancın,azabını, kahrını tattıran olacaksan, bana ..
Ve hala, mağrurluluğunla ..
''- Engin dağları ben yarattım ! '' edalarınla ..
Bir koyup, bin almanın hesabına soyunmuşluğunla ..
Yapacaksan beni sustalı maymunluklarda, maskara ..
Edeceksen, el aleme kepaze, sahipsiz düğünlere, köçek ..
Ve soyunacaksan dilsiz şeytanlıklarda, ilahlığa ..
Ahkam kesmelerde, tıkayacaksan ot, canıma ..
Üstelik, yavuz hırsızlıklarda kovacaksan ev sahipliğimde beni evimden,ilimden,yurdumdan ..
Tüm bunlar yetmezmişçesine ..
Bir de soyunacaksan, su üstüne çıkan yağlıkla , suç bastırıp, ömrüme hükümdarlığa ..
Riyakarlıklar çukurunda belenmişlikle ..
Dost görünerek , düşmanlığını taçlandıracaksan iki yüzlülükle ..
Hele ki, bağrımda beslediğim yılanlığın soğukluğu ve soysuzluğuyla....
Geçireceksen, yağlı ilmiği, boynuma ..
Bırak kalsın, senden gelecek iyilik,derman çare olmasın bana, kalsın yanına ..
Git, görmesin gözüm seni, asla ..
İster Mevlana, ister şeytanına yakın ol, yeter ki, ırak ol bana ....
Şu, iki kapılı han denen,üç günlük yalan dünya da ..
Onuru bayrak yapan insan oğlu, insanlığımız da ...
Kala kaldığımız riyakarlıklar ve ihanet kuşatmasın da ...
Hain ve puşt zulalarından gelecek, ihanet saldırılarına, göğsünü siper ederek...
İnsanoğlu, insanlığı rehber edinmişlikle,
Namertliğe pabuç bırakmayıp, eyvallah demeyen özden dost ve can çoğaltamamışlığımızla, yanımızda ..
Dost kılıklı, düşmanların ihanetinin, boy atıp ..
Kuzu postuna bürünen hain kurtların, daha ben ölmeden yemeye koyulup,sofraya konmuşluğunda ..
Riyakarlıkların gulu, gulu dansında, iki yüzlülerin ve ceberutların ...
Gerdan kırıp, raksa koyulmuşluğunda ..
Soyunarak Brütüs’lüğe, bedenime hançeri saplayan kalleş ve hain, sen olacaksan ...
Üstelik, bir de riyakarlıklar ve düzenbazlıklarda, timsah göz yaşları dökmeye koyulacaksan ..
Tüm bunlara ömrümün ve karnımın tokluğunda ...
Bırak, medetim olmayı , var, mevtime sebep ol ...
Yeter ki,
Irak ol bana, yakın ol mevlanla, şeytanına ..
Olma derdime derman, göz boyamaların alçaklığına soyunmuşluklarda ...
Koy, kalsın, tuz basma yarama ...!
Var...
Mevtime sebep ol ...
Tadayım ölümü naçarlıkta da olsa, sensizlikte, onurla ..!
Sensizlikte ,onurla ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Ereğli / Konya

12 / 02 / 2018

Saat ; 20_17





Bilinmeli ki,

Sevgiyi, kelamdan dile ve yüreğe dökemedikçe hele ki de, eyleme döküp,devinimle hayata uygulamadıkça bu lafazanlıktan ve nakaratı tekerrürden ibaret olmaktan öte gitmeyecektir .
Sevgi;
Saygıyla perçinlenip,sabır, vefa, özveri, sadakat, içtenlik,yalınlık, dürüstük ve erdemle taçlandırılmadıkça ...
Bu sözel ritüelin laf-ı güzafından ileriye taşınamamasıyla ve vakit kaybıyla, kocaman bir riya ,fiyasko olarak kalacak, lafzına uygun davranılınca da ömürler nur olacaktır..
Özcesi ; Mış gibiliklerde kendimizi kandırmayalım.
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

  YERİN .........., Bozuksa mayan, çürükse özün, fukaraysan onurdan-haysiyetten yana .... İlkesizlik ve omurgasızlıktan yana, kimse eline su...