25 Ağustos 2024 Pazar

 





O' Kİ .......!


Son nefesini vermeden, can kafesten uçmadan ...
Kolun, kanadın kırılmadan ...
Ufkunu, azap ve efkar bulutları sarmadan ...
Göğün kararmadan, semanın kandilleri sönmeden ...
Sabrını, sevgini, umudunu, yarınını tüketmeden ....
Zarfa değil, mazrufa bakmayı becerip, bilerek çevir başını, gök yüzüne ...!
Yurduna, yuvana, bağına, barkına dadandırma, kasveti ...
Körlenmesin ateşin, küllenmesin yürek közün ..
Yaksın, sevginin ateşi benini, yüreğin can suyunda, hayat bulsun ..
Öldürdükçe nefsini,canlanıp dal-budak salsın yüreğin ..
Çiçekleri solmasın, bülbülleri çoğalsın, gönül bağının ..!
Daldasız-duldasızlıklarda, üşümesin ruhun ...
Hoş görü şalınla sar, sana, kem bakan gözü ....
Bil ve asla unutma ki ..
Kem söz sahibine, ariflik, kemale erene layıktır ..!
Liyakat nişanıyla ışıldasın, ruhun,yüreğin ..!
Sürçmesin dilinle, ayağın ..
Meftine sebep, aşk olsun ..
Ömrün, gam değil, aşk deminde son bulsun ...
Bindiğinde, ölüm denen o, yağız ata ..
Ardında sevgi ve aşkla, hayır ve meşkle yaad edenin bol olsun ..
Unutma ki, hayat bir bağ, insan bir çiçektir ..!
Bozulmasın bağın, zamansız ve hoyratlıklarda talan olmasın o, çiçek ömrün
Ondandır ki ....
Çiçekliğinde canlığın, canlığında, aşkın ..
Aşkında meşkin ..
Aşıklığında,maşuğun çok olsun ..
Her çiçeğin ve insanın yegane makusudur o, değişmez ilahi gerçek !
Eninde-sonunda, elbet bir gün seninde kapını çalacak ...
Hayatın zulasında sakladığı, ölüm denen, o, garip nimet ..!
İnsanlığında çiçek, çiçekliğinde can ..
Her ikisi de içecek aynı sudan ..
Ve, geçecek kendinden ...
Ölümü tadarak ...!
Yazılmışlığında, ömrünün defter-i kebirine, bu hakikat ..
Bununla yaşamaya alışkanlık ve aşinalıkla, kapın çalınınca ölümce ...
İstesende ,istemesende, ona kapını açmak ..
Ve hatta, kapatsan-kitlesende kapını-bacanı sımsıkı ..
Bürünsende zırhlara,tıkılsanda, sur ardına ..
Saklansan da, sütre gerisine ..
Ne yapsan,ne etsen nafile ...
''- Korkunun, ecele faydası yoktur.'',
Gerçeğinin, tezahür ve tekerüründe...
O, bir delikten, ışık olup süzülerek bil ki ve elbet, illa seni bulacak ..!
Yazılmışlığıyla, makusu ve gerçeği, ömrünün özüne ..
Hiç mi hiç ve asla değişmemecesine ..
Dönse-dolaşsa, gülse,oynasa,elemlerde ağlasa ..
Karşılaşacak elbet o, sonla ..!
Çiçekliğinde her insan, bir ömre ve bir ölüme yelken açacak ...
Kainatın, kırmızı mumlu davetine, icabetle ...
Öpmelere kıyılamayan lebler, ölüm şerbetini tadacak ...!
Hayatın altın kuralı...
Ona, kaçınılmaz, ölüm denen, ebedi esareti sunacak ...!
Bilesin ki, bir hayat, bir de, toprak ...
Canlığında, çiçekliğinde, insan ömrünün gerçekliğinde ....
Doğmuşluğunda, diriliğinde ve ölülüğünde, bağrına basacak ...
İnsan, hayatın değişmez kuralıyla, sonuna tutsak olarak
Tıpkı ötekiler gibi, her canlı misali, ölümü tadacak
O' ki, açtığı gün, solmalara mahkum doğacak ...!
O' ki, açtığı gün, solmalara mahkum doğacak ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

İmmenstaad / Almanya

07 / 07 / 2017

Saat ; 23_39

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  YERİN .........., Bozuksa mayan, çürükse özün, fukaraysan onurdan-haysiyetten yana .... İlkesizlik ve omurgasızlıktan yana, kimse eline su...