12 Ağustos 2024 Pazartesi

 





KENDİNDE ARA …..!


Geçince adın, dili, dudağı uçukluyor ..
Dönüyorsa insanlar, cin çarpmış a ...
Kaçıyorsa ağızların tadı, düşüyorsa yüzler, hoşnutsuzluk la ...
Sen gitmeden namın erişir -erişmez fesatlık, kesatlık, musibetlik, gudubetlik başlıyor ...
Dedikodu, ayyuka çıkıyor ...
Anmak zorunda, kalan senin adının yanı sıra, adeta alışkanlıkla ,şu kelamı da eder oldu …,
'' - Dilim kıçıma, evlerden ırak ola ! '' Nakaratları arasında duvara, kapıya, tahtaya ..
Olmadı, masaya, üç kere vurup,
Boz renge belenen yüzlerine, büzülen, çürümüş mürdüm eriğine dönen dudaklarına ,,,,,
Daha da olmadı, alınlarıyla, dizlerine hurafe mirası alışkanlıkla, minik-sembolik tokatlar, vuruyorsa ...
Bastığın yerde, ot bitmiyor …..!
Dalından meyve yediğin, İncir ağacı ….
Değil sadece tepeden, daldan, budaktan, yapraktan …
Kökten kuruyup, mevta oluyorsa ....
Erler dölden, taze körpe gelinler hamilelikten, kesiliyorsa ...
Dur, kusuru, hatayı, suçu hep İLLET dediğin halkta değil ..
Zahmet et, lütfet, birazda kendinde ara .....
Kısırlık, bereketsizlik ve hatta yapılan us ve bilim dışı olsa da, kuraklığın sebebi, ziyanın, iflasın, uğursuzluğun odağı sensen ...
Siftahsız kepenk kapatıp, karı kediye yükletenlerin hedefleri, sen oluyorsan ...
Küfürde, beddua da adını söylerken dilleri-damakları kuruyor ...
Senin yalanlarına ve kömürüne, makarnana, asılsız-astarsız hele hele de …..
Desteksiz atıp-tutarak, hayali vaadine kanarak, sana oy atmakla kalmayıp ..
Kayığına binip, arkana düşüp, kılıcını sallamakla yetinmeyip .
Mezarlardaki atalarının adını bile, seçim yolsuzluğuna alet edip, kütüğe geçirmecesine ölüleriyle, dirileriyle ..
Olmadı zır, zır delileri ….
Hatta palalı, satırlı, döner bıçaklı, kılıçlı …..
Serkeş ve çanakçı, kıç yalayıcı senin deyişinle HAŞHAŞİ YALAKA ve koyun tayfasıyla ...
UZUN, REİS nidalarıyla, kendilerinden geçerek ….
Musibet ve illet, zillet deyip, küfürler ettiğin ..
‘’ – AL ANANI DA, GİT ! ‘’ Demekten utanmadığın, geri durmadığın, makarnaya, kömüre kul edip …
Dilenciliği reva görüp, geçim ve seçim kapısı yaptığın milletin …
Üç kuruşluk huzuruna da göz dikip, çıngar çıkararak ….
Göz dağı vermeye ve göz korkutmaya yeltenmekle, yetinmeyip ……
Memleket te, dirlik-düzen, ülkede güven, huzur, hak-hukuk – adalet kalmamacasına ...
Ali Kıran Baş Kesenlikle, göz diktiklerini ….
İşinden-aşından-ekmeğinden, evinden- barkından …
Hürriyetinden ve hasılı ….
Umudundan, mutluluğundan, yarınından ve canından ettiklerini de ...
'' - Ya sev, ya terk et ! '' Nida ve naralarıyla ...
Senin o malum ...
'' - Bitaraf olan, berteraf olur ! '' Tehditlerinle ve aklınca verdiğin, göz dağının cesaretlendirmesiyle ...
'' - Kılavuzu karga olanın, burnu boktan kurtulmaz ..! ''
Öz deyişini doğrulamacasına, sana biat ve itaat ile ...
Özgür bireyliği değil, kulluğu, ümmetliği, tebalığı kanıksayan ….
Andavallı sülükler ve sünepe aylakçılarla ….
Livatacı, sübyancı BADECİLER-BADELİLER tayfasından oluşan ....
Bindirilmiş kıta fedailerince, millete kan kusturmuşluğundan gına getiren, garip-gurebanın ….
Yaşamak zorunda kaldıkları acı ve zorbalıktan tiksinip, illallah diyerek ...
Yaka silkip, ister göstermelik demokrasi yalanıyla ,seçim hilesi yle….
Buda, yetmeyince …
Acayip fotoğraflarla, şantajla muma çevirdiğin ….
‘’ - TEKERLEK Devlet . ’’ Desteğiyle çöreklendiğin, milletin tepesinde, tüm mevkii ve makamlarda..
Olmayan diploman ve çakma insanlığınla ..
Aklın sıra, AKILLARLA ALAY EDİP ...
İnsanları DUMURA UĞRATAN FİYASKO, YALAN, DOLAN VE OLMADI ….
Asılsız-astarsız, dahası mesnetsiz SUÇLAMA,HAKARET VE GALİZ KÜFÜRLERİNLE ….
ERK GÜCÜYLE İDARESİNİ GASP VE KAYNAKLARINI TALAN,TELEF VE CEBELLEZİ ETTİĞİN şu güzelim ülke de ….
Bırak insanların, dağın-taşın, hayvanın- ağacın, yeşilin,havanın-suyun senden illallah deyip …
İkrah getirip, yaka silkmişliğinde ..
Çevrendeki DALKAVUKLAR, ŞAKLABANLAR, AKLI KIT AKBİL KEÇİLER ….
HARAMİ TAYFASI, CELLAT BOZUNTUSU, bir avuç tuzu kuru çıkarcı güruhun ….
Sana, şirin gözükmeye çalışmasına aldanma, kanma ...
Bil ki biri seni, sen ülkeyi ve halkı düdükledikçe maymunun gözünü açmışlığında ...
Ne yapsan FITRATININ VE SURETİNİN UCUBELİĞİNİ fark eden sessiz yığınların, artan, eksilmeyen nefreti ...
HIZLA ve YAYILARAK SITKINI-SITARANI TOPLAMAN ile kendini Fasulyeden nimet ….
Yada HERGELEDE İMAM EŞEĞİ, olmadı BULUNMAZ HİNT KUMAŞI görsen de kendini, para etmiyor artık eskisi gibi ..
KORKU, DAĞLARI BEKLER ata sözü KORKU, UZUNU BEKLER haline dönüp çıkmışsa halkın ve ulusun dilinde..
Var, gerisini sen düşün .....
Dur kusuru, hatayı, suçu hep İLLET dediğin, halkta değil ..
Zahmet et, lütfet, birazda kendinde ara .....
Artık ...
'' - Hamili kart yakınımdır '', Olmaktan çıkan çıkar ilişkinle …
Dün FETOYLA yaşadığın kirli, çıkar ilişki eksenli aşk ,,,,
Bugün her yanda yolsuzluk, hırsızlık, zulüm, göz dağı ve huzursuzluk olarak ….
ACI, hatta ZEHİRLİ MEYVELERİNİ VERİR OLDU ….!
İşgal, kan, göz yaşı ve zulümle bezenen On yedi yılın sonunda ….
PEZEVENKLER, DÜMBÜKLER, GAVATLAR ORDUSU kurdun … İktidarında, kadın düşmanı dayatma, emrivaki uygulama ve yaklaşımların sayesinde ….
Haydutları cesaretlendirdin, saldın caniler ordusunu, genç kızların, kadınların üstüne, üstüne …
Kanlı zulüm iktidarınızda kadın cinayetleri, ölümleri patladı, dayandı yüzde bin yedi yüz elliye ….!
Övünmekten geri durmadığın, o malum İMAM HATİPLİLİĞİNLE icraatınla insanı, insana, kardeşi, kardeşe, erili, dişile düşman ettin…
Ülkeyi peşkeş çekip, halkı ve zenginlikleri eşine-dostuna, ortaklarına, kurda, çakala yem ettin …
DİNDAR VE KİNDAR NESİLLER YETİŞTİRDİN, SALDIN SABİLERİN BAŞINA, BELA DİYE
Düştü, malum İKTİDARINIZDA körpe kızlar, acımasız NAMUS BEZİRGANI, KURTLAR SOFRASINA …..!
Sayende, ZİNA suç olmaktan çıktı, HIRSIZLIK MEŞRU, YAVŞAKLIK BAŞ TACI oldu…
Günde, kamuoyuna yansıyan, en az beş-on kadın canımızın katledilişiyle, deliye döndü, gına getirdi millet ....!
Buldun, işin kolayını, zırvaladığın yığınla laf salatası yalan-dolanın sonunda ….
Çıkarttın ağzındaki baklayı, fikrinin-zikrinin bozukluğunda …
‘’ - MİLLET DEĞİL, İLLETSİNİZ . ’’Dedin, çıktın garip-guraba halka sonunda..
Bir ata sözü vardır..
'' - Ne ŞAM ‘IN şekeri nede, ARABIN yüzü ''
İşte bu hallerde bıkmacasına usandırıp, bezdirdin sen, insan evladı yurtseverleri..
Ondandır dememiz ….
Dur kusuru, hatayı, suçu hep İLLET dediğin, halkta değil ..
Zahmet et, lütfet, birazda kendinde ara .....
Bilesin ki ….
Ağzınla kuş tutsan da, para etmez bundan sonra ..
İki bin yirmi Kasımında, BASKIN SEÇİMLE …
Son bir kez, zar atacak, geleceğini ve ülkeyi kumara basacaksın …..!
TEKERLEK Devlet, Malum Patlak haliyle, su koyuverip, hava kaçırırsa ….!
Evdeki hesabın, çarşıya uymazsa …..
Dahası, acısını hala içinde hissettiğin, son YEREL SEÇİM ŞAMARI artarak, patlarsa yüzünde …..!
TABANLARI YAĞLAYIP, KİRİŞİ KIRIP, KAÇACAKSIN, ESVELESİNE ...!
Kısmetine, Putin'in kucağımı, Arap’ın taşağı mı, Trump'un SÜNGÜSÜ' mü düşer ?
Orası, şimdilik meçhul olmaya, meçhul hala !
Ben, testi kırılıp, su dökülmeden, iş, işten geçmeden ülke ve insanım hayrına ve adına, seni uyararak …..
Sana, Süngülerle ilgili minik bir hatırlatma yaparak, söyleyeyim gerçeği, şimdiden ...
Ünlü Fransız diplomat Talleyrand' ın meşhur sözüyle ....
'' - Süngülerle çok şey yapabilirsiniz ama üstüne oturamazsınız."
Sen, sen ol kulak ver halka, onları İLLET görsen de dinlemende yarar vardır ....
Her dediğinde bir hikmet ve imdadına yetişecek çözüm ve çare vardır ..
Şimdiden diyeyim sana, Güvenme el oğluna, Süngüleri
kaçmasın kıçına, dayanıverir maazallah, Gırtlağına ...
Ne şehit, ne gazi hallerinde gidersin, bok yoluna ...
Demiş doğruyu el oğlu daha başta, üstelik te, ulu orta ...
Büyüyünce nefret ve tiksinti, adın düşer, kubura ...
Gel, gör ki bu süreçte diyet öder ...
'' - Akılsız kafanın cezasını, sadece ayaklar değil, çeker çocuklarda ''
Sözünün, hayatın gerçeğinde defalarca doğrulanmışlığında ...
Ne acı ve gerçek ki, en ağır diyeti gelecek nesiller öder, sonunda ...
Gerçeğinin doğruluğunda, öder bedeli, çeker ceremeyi, yapar, yapacağını ....
Zorla sevginin ve güzelliğin hele ki de, zoraki aşkın olmamış ve yürümemişliğin de..
Tiksinir ve yaka silker oldu halk senden ve tayfandan, güruhundan, bu on yedi yılın sonun da ...
Ondandır, gerçeğe sırt dönüp, doğruya kulak tıkamakta ısrar ve inat etsen de, söyleyip, uyarmayı sürdürmemiz ..
Hayrınadır …
Dur, kusuru, hatayı, suçu hep İLLET dediğin halkta değil ..
Zahmet et, lütfet, birazda kendinde ara .....
Dememiz ….
Sen, sen ol, asla unutma ....
EMANET ATA BİNEN TEZ İNER, ATLA ve SAHİBİYLE İNATLAŞIRSA...
Başına gelip, yaşayarak görüp, öğrendiğin, tecrübe ettiğin gibi, ATTAN DÜŞER….
Ha, bu arada malum dur ,
KIÇIYLA İNATLAŞAN DONUNA EDER ...
Kalmasa da kulağında, küpede yapmasan da kulağına, dedim diyeceğimi insanlık, gerçeklik ve içtenlikle, sana ..
Süngüler kaçmadan bir yanına, iş, işten geçmeden düşün ….
Dur, kusuru, hatayı, suçu hep İLLET dediğin halkta değil ..
Zahmet et, lütfet, birazda kendinde ara .....

Hatayı, kusuru bir yolda, kendin de ara...
Kendin de ara ......!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya

12 / 12 / 2019

Saat ; 22_22






 TÜKÜR YÜZÜNE ....!


Atar-tutarken, söylediklerini kulağı duymaz hal ve edalarda mangalda kül bırakmayan ...
İyi niyetini, hoş görünü ve iyi niyetini istismar eden ..
Vaatte cömert, icraatta İskoçlardan da pinti, üstelik ipe un sermede, eline kimse su dökemeyecek kadar, hünerli ...
Seni, cambaza bak deyip, uyutarak …..
Değil, cebindeki parayı, kıçındaki donu, gözden, sürmeyi çalmacasına ….
El çabukluğuna ve marifete sahip halleriyle ..
Seni, yek ekmeğe muhtaç ederek, canını yakıp, umut, güven ve yarınlarını çalan ...
Üstüne, üstlük pişkinlik ve arsızlıkta, kaşarlanmış, afsunlu halleriyle, şerbetlenmiş yüzsüzlüğüyle ...
Cambazlık, madrabazlık numaralarıyla senin sırtından geçinen ….
Omuzundan tüfek sıkmaktan, yara-bere olmana sebep olan ....
Ne edip, edip …..
Seni, yolunmuş kaza döndürüp, üzen, ağlatan, mağdur edip perme-perişanlıklarda ….
Hamama yakışan çıplak, hallerinde koyup ..
Muhannete muhtaç ederek, rezil-rüsva eden ....
Üstelik istismar etmekle kalmayıp, haysiyet cellatlığında insanlığından utanır hale sokup ……..
İnsan içine çıkamaz hale getiren ...
Değil ben, evladın, anan, baban, kardeşin ....
Hatta, bir yastığa baş koyduğun eşin, can yoldaşın olsa da ...
Her seferindeki yaptığını yapma …..
O'nun laf cambazlığın yenilip, inanıp-kanıp ….
Ağzından girip-burnundan çıkarak ....
Seni yine, yeniden ve bir daha kandırmasına, ayakta uyutup.
Soyup-soğana çevirmesine, göz yumma, izin verme ...
Koyulduğun ölü uykularından, sıyrıl ….
Üzerine serilen, ölü toprağını at ..
Aklını-başına devşirerek, düşün, sor, soruştur, sorgula ...
Dur de, izin verme bu talana, madrabazlığa ve canına ot tıkanmasına ...
Kurtar yakanı-paçanı, elini- kolunu ..
Unutma ki, zararın neresinden dönersen, kardır ...
Üstelik, bildiğin gibi, ‘’ - KORKUNUN, ECELE FAYDASI YOKTUR …’’
Gerçeği de, semadaki ay gibi, ışıldarken tarihin ve zamanın bağrında
Kendinle ve hayatla körü, körüne inatlaşıp, tepişerek, beyhudeliklerde kör dövüşüne tutuşma ...
Hesap sor, dür defterini, kır kalemini, layığınca ve gereğini yaparak ...
Tükür, yüzüne ....!
Sok çomağı, durdur, soygun, sömürü ve madrabazlık çarkını ...
Tıka kulaklarını mavala, yalana, hamasi nutuklarla, kuru sıkı palavralara ...
İğneden, ipliğe denen türden olmacasına, hayatın her alanında ..
Üstelik, inanç, duygu ve kutsal değerlerini de istismar ve talan ederek ..
Sana ilanı aşk edişine, ayı, yıldızları ayağına indireceği vaatlerine , aldanma ….
Müzmin aşık ve saftirik,
İflah olmaz sünepece, acındırıcı hal, eda, poz ve rollerine de ....
Bundan böyle, ne inan, ne göz yum, ne kan, nede kurban ol ...
Sularını bulandırıp, aklınla alay etmelerde, dumura uğratıp ...
Geyik muhabbetlerinde ….
İşine gelince ...
Seni, dilediğince uyutup, melemez koyuna, kuzuya döndürerek ...
Yahut ta, ,kitabına uydurarak ….
Kişiyi, suya götürüp, susuz getirmecesine ….
Üstelikte, dur-duraksız, bunu defalarca yinelemecesine ...
Bozuk paraya döndürüp, harcamacasına ..
Daha da acısı, her ne sebepse …..
Bunu defalarca yaşasan da, sineye çekerek ...
Kanıksamış ve adeta yaşam biçimi yapıp, çıkmışlıkla …
Saplanıp kaldığın, akıl tutulmalarından, kurtul ...
Her gün düzülüp, omurgasız hallerde perişanca sürünerek, sünepeliklerde adeta Zombi olup-çıkarak ..
İnsani tepkileri göstermeyi bırakarak ....
Doğalı ve eşyanın tabiatına uygun olanı bile yapmaktan imtina etmelerde ....
Serçe parmağını bile oynatmaktan aciz hallerde ....
Haşhaş’ i serkeşlere taş çıkartmacasına ….
Başı kesik tavuk yada serseri mayınlar misali, savrularak ...
Ömür, zaman, hayat, umut, emek heba ederek ....
Her şey yolunda ….
İşler tıkırındaymışçasına, nemelazımcılıklara aşinalıkla ...
Köksüz ağaç gibi, sallanıp, sallanıp, devrilerek ...
Dalını, budağını, çiçeğini, yaprağını tarumar edişlerin bezginliğinden sıyrıl ...
Ve ....
Dahası, kendi kaderine el koyup, hükmederek ….
Gözden geçir kendini, yüzleş, sen, seninle ...
İçindeki senle, barışarak işe koyul ...
Rızkına, haysiyetine, ekmeğine, onuruna..
Hasılı KADERİNE ve HÜRRİYETİNE, CANINA OT TIKAMACASINA, GÖZ DİKEN ...
DEĞİL, BEN .......
DOĞURAN, DOĞURTAN, DOĞURDUĞUN, DOĞURTTUĞUN EVLADIN, UŞAĞIN,TORUNUN, TORBAN ....
DAHASI, ÖMRÜNÜ HASRETTİĞİN, EŞİN, CAN YOLDAŞIN OLSA DA ......
Hesap sor, dür defterini, kır kalemini, layığınca ve gereğini yaparak ...
Tükür, yüzüne ....!
Bunu başarıp, ömrünün ONUR MENKIBESİNİ YAZABİLMEK İÇİN ...
Sıyrıl bir an önce ....
Celladına aşık, pejmürde, sünepe tutsak hallerinden, tavrından ....
Kuşan, onurun, haysiyetin ve erdemin zırhını ..
Sen, kendinle ve hayatla barışarak ….
Sen izin verdikçe, daha çok yakarlar canını, üzerler seni …
Gerçeğini tutarak yadında ..
İzin verme, insan geçinen çakallarla, sırtlanların seni üzmesine …
Bunun için de …
Silkin, uyan, ayıl, daldığın ölüm uykularından ….
Sütre gerisine yatıp, gizlenmek yerine …
Gereğini yaparak, mevziini al, konuşlan …
Koyul, diş-tırnak direnerek, kıvanç duyacağın, mutlu olacağın İNSAN GİBİ İNSANLIKTA SEN OLMAYA ..
Kim ki, buna engel olup .....
KÖLELİĞİNİN SÜRMESİNİ İSTEYEN, HER KİMSE ...
Hesap sor, dür defterini, kır kalemini, layığınca ve gereğini yaparak ...
Tükür, yüzüne ....!
TÜKÜR, YÜZÜNE ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya

14 / 12 / 2019

Saat ; 21_00 

  YERİN .........., Bozuksa mayan, çürükse özün, fukaraysan onurdan-haysiyetten yana .... İlkesizlik ve omurgasızlıktan yana, kimse eline su...