12 Mayıs 2020 Salı

HÜZNÜN ARYASINI SÖYLEMİŞLİĞİNDE.....,

Gramofonla kadın,bir fotoğrafa sinivermişliğinde hüznün aryasını söyler..
Gül kurusu ömürlerin savrulmuşluğunda,bir eski zamandan kalan mekanda..
Gramofondan yayılırken,hicran hicran nağmeler dört bir yana..
Elde avuçta kala kala elemlerin,tutam tutam tortularının kalmışlığında..
Bir küp eskisinin kırık döküklüğüne,toz toz yılların izinin sinmişliğinde !
Dökülmüş sıvalarda,yürek yaralarının dışa vurmuşluğunda..
Usbaların adeta salkım saçak esir almışlığın da hayata dair ne varsa..
Bir örümceğin gizemli ömrünün izini taşımışlıklarında..
Uçuşur salına salına..
Acı hayatlardan gök karaltılığında,ağ, ağ, ağan hicaplar..
Ömrün son demine çalınan ağıtların ve uçuşan namelerin..
Boynu bükük dansları başlar..
Bir genç kadın ömrünün diz çökmüşlüğün,de,hayatın kasırgalıkların da..
O şanlı ömürlerden,canlı yüreklerden ve yüreğe sinmiş aşk dolu güzelliklerden..
Acı veren,yürek sızlatan anılar dışında geride tek zerre kalmamış lığın da..
Umudun,düşün ve yaşama sevinci kırıntısının bile yerle yeksan olmuşluklarında
Hayatın pamuk ipine bağlılığında,emsalsiz güzelliğin bile tarümarlıklara tutsaklığında..
Yanıp yakılan bir can yoldaşının bile yokluğunda..
Eğlencenin bitip,şenliğin dağılmışlığın da..
Hisar ömürlerden,delik deşik yüreklerden arda..
Tutam tutam gazapların,boğaza düğümlenen hıçkırıkların...
Bir ömre,bir bedene kalan miras lığın da..
Ve,işte onun bile yitmesine ramak kalakalmışlığında..
Gramofonda dillenir notaların elemleri...
Şimdi iki arada bir derede hallilikler de,
Ölümle yaşamın arasatın da voltalılıklarda...
Ne canın,nede cananın öneminin kalmamışlığında..!
Ömrün ve nefeslerin son deminde,
Ölüme kurulmuş zembereklerin..
Yaprak yaprak,yay yay,yok oluş,yok oluş...
Orta yere dağılıvermiş liğin de,çıkıp da gelir ölüm..!
Bir resmin gül soluğu renklere belenmişliğinde..
Düşerken beden yere,
Gramofondan çıkan yürek çığlıkları,figan figan erişir göklere..
Gramofonla kadının,bir fotoğrafa siniveren hüznün aryasını söylemişliğinde...'.


Erdem YASSIBAŞ
Hildesheim / Almanya
10/05/2010
Saat:14_53

11 Mayıs 2020 Pazartesi

DÜŞÜK PROFİLLİNİN GERÇEK ANLAMI VE AÇILIMI ...
Epeydir, tutturdular KAÇAK SARAY sakini malum zat-ı alileri ....
'' - İLLEDE DÜŞÜK PROFİLLİ BAKAN VE PERSONEL İSTERİM '' Diye ...
Önüne hangi liste gelip, onayı gerekse, onun malum ifadesiyle DÜŞÜK PROFİLLİ olması ONUN OLMAZSA, OLMAZI öncelikli koşulu ve tercihi oluyor ...
Malum Reis, yola çıkarken DAVA ARKADAŞIM dediği kimleri, kimleri çeşitli kulplar takıp, ayaklarını bizzat kaydırıp, elinin tersi ile itmişliğin de paylamayı da ihmal etmeyerek düpedüz tasfiye etti ..
Hatta dedikodular öylesine ayyuka çıktı ki, ilk kabinedeki malum Samsunlu bakanı ve Saylavı haşlamak ve azar-beterle rezil-rüsva etmekle kalmadı ...
HALK DEYİŞİYLE sille-tokat DÖVDÜ,DARP EDEREK YOLLADI BAKANLIK VE PARTİSİNDEN ...
İŞİN BU DENLİ ZIVANADAN ÇIKMIŞLIĞIN DA, TA İNGİLTERE LER DEN ve KÜRSÜLERDEN ALARAK GETİRDİKLERİ MALUM BAŞBAKANI VE PARTİ GENEL BAŞKANINI ATTAN, İNDİRİP, DEĞİL EŞEĞE,ONU BİLE ÇOK GÖREREK ...
İSA'NIN SIPA SIN DAN DA BETERLİK DE uyuz mu uyuz SIPA'ya bindirmekle kalmayıp, o sıpa dan beter hallerde çulu,çuvalı ve makamını soyarak şutladı gönderdi babasının çiftliğinden de beter sahiplenmişlik le görüp-sözüm ona idareye çalıştığı partisinden ...
Gidenlerin cümlesinin buna müstahak'lığının ayrı tartışma konusu olmuşluğun da ille de DÜŞÜK PROFİLLİ inadıyla budadı,kesip attı hünkar geçinen başkan ..
Sözüm meclisten içeri olmacasına '' -Düşük profilli'den kastının meramının KULA KULLUK ETMEYİ SİNEYE ÇEKEN, KAPI KULU tercih etmişliği le ...
Görüldü, anlaşıldı ki ayan beyan
DÜŞÜK PROFİL'LİLİKTEN KASIT, AĞA KAPISINA VE KAÇAK SARAYLA GÜDÜMÜNDEKİ PARTİ VE DEVLET KURUMLARINA ...
ZATIN BİR SÖZÜNÜ, İKİ ETMEYEN, KAPI KULUDUR düşük profilli'den kasıt ...
Tarih gösterdi, zaman doğruladı ...
En önemlisi de YAŞANAN OLAYLAR acizane bendeniz i ve bencileyin olayı çözen cümle canları, haklı çıkardı ....
Neymiş, DÜŞÜK PROFİLLİ ve kıstası ?
Kapıya ve ağaya kulluk edecek, kapı kulluğuna takla atan sureti insan, fıtratı tanıyıp, izlemek ve katlanmak zorunda kalarak, dişlerimizi sıka, sıka ....
CÜMLE MUHALİF YURTSEVERLERE, FELÇ İNDİRTECEK KADAR bizi canımızdan bezdirip, hasta eden ....
Şu malum DÜŞÜK PROFİLLİ'ler, düpedüz KAPI KULLARIDIR, KAPI KULLARI ...
Duyan,duymayana söylesin,anlamayan varsa beri gelsin ...
Eeee sen insanlığı değilde KULA, KULLUĞU YEĞLER SEN, AĞANIZ DA SİZİ TANIMLAR VE DİLLENDİRİR ...
DÜŞÜK PROFİLLİ LER, DİYE ...
Sizi, gidi DÜŞÜK PROFİLLİ LER,sizi ...
Boşuna demezler...
'' - Alma,mazlum ahını, çıkar,aheste, aheste ...''
Müstahak olana yakışır da,yapışır da, AĞANIZIN DEMİŞLİĞİ İLE ..
DÜŞÜK PROFİLLİ 'lik size ...
Olursan, KULA KULLUĞA razı, müstahaktır ...
DÜŞÜK PROFİLLİ olmak, anılıp,adlandırılarak, çağrılmak ...
Bizim garson, Mustiye kulak verin hele ...
'' - ÇEK ORTAYA, DÖRT, DÜŞÜK PROFİLLİ ....!
Öğrendik mi, bizim Mustiden, neymiş ....
'' - DÜŞÜK PROFİLLİNİN GERÇEK ANLAMI VE AÇILIMI '' ?
Kula, kul olanlar ....
Kula, kul ....
KULA, KUL = DÜŞÜK PROFİLLİ
DÜŞÜK PROFİLLİ=KULA, KUL .....!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Almanya
11/05/2020
Saat; 01_01

10 Mayıs 2020 Pazar

SAFLARI …………… 



Gün, o gün, zaman o zaman olduğunda, karar verme zorunluluğu kapıya dayandığında ….
Sen kararsızlık ve hatta korkunun pençesinde debelenerek …
İki çift, bir tek deyip durma kararsızlığında …
Papatya falı açmalara koyularak ….
Yada, üzümün çöpü var, armudun sapı daha da kötüsü …
Et alsam, kemikli, ciğer alsam, Ümük’ lü, gel-git hallerinde akıntıya kürek çekmeleri, sürdürmecesine …
Tereddüt ve çelişkilerle boğuşup, işin içinden çıkamayarak …
Safları belirleyerek, yerini, kararını, tavır ve tutumunu belirleyip, tayin edemezsen …
Özün bay vermediği için, belirleyemez sen de, safını ….
Hayat, keskin bıçak lığında ….
Bağrında süren, yaman ve önlenemez çelişkilerin, dahası …
KAVGANIN SICAĞINDA …..
Bıçağın, iliğe dayanmış lığında ….
Hem de, hiç mi hiç beklemediğin, ummadığın anda …
Keskin bir kılıç gibi, arza düşen, toprağın bağrını yakarak yaran, gök taşı gibi …
Keser ipi, çözer kör düğümü, belirler yönünü, tayin eder ve ettirir sana ve sen gibile re, ayırır, ayırtır, safını …!
Toplumun, en zor disipline olan ve saf tayininde ve örgütlenme ve mücadelede, başlı başına sorun kaynağı LÜMPEN KAYPAKLARIN DAN biri ….
Hatta, iflah olmaz Oportünist, sekter ve hasılı tuzun kuru olmasan da …..
Onlara olan özen tin ve onlardan biri olma çabanla İHANETİN POSTUNU giyenlerden ….
Yahut oryantaller den çok kıvıran, kıçını, başını oraya-buraya sallayanlardan  olsan da  ….
Yine de ve inadına bakmaz göz yaşına ….
HAK, HUKUK, ADALET, HÜRRİYET-EKMEK-EMEK ile Onun kanlısı ve azılı düşmanı VAHŞİ EMPERYALİST-KAPİTALİST SERMAYENİN ……. 
KAN EMİP-SÖMÜREN, ASALAK BURJUVA SINIFININ arasında asırlardır süren ve şu koşullarda görünen o ‘ki, yakın tarihte asla da bitmeyecek olan ….
AMANSIZ KAVGASININ, KIZIL ATEŞİNDE …..
DAYANILMAZ ŞİDDET ve KESKİN ÖFKEYLE bölerek ….
ONURUN KILICININ, değil sadece kana susamış TOPRAĞI ….
En yücesinden KUŞ UÇMAZ-KERVAN GEÇMEZ, KOLAY,KOLAY ZAPT  EDİLEREK, HÜKMEDİLEMEZ dağı-taşı, tuncu, demiri …
ADETA PARŞÖMEN KAĞIDINI, JİLETTEN DE KESKİNLİK VE TEZLİKLE YARDIĞI GİBİ …
Yararak, AYIRIR SAFLARI ….
Tayin eder, yerini ….
Tarihin sayfalarında, hayatın dehlizinde …..
Emek, sınıf ve hürriyet savaşlarının, diyalektiğin ve zamanın kendi karmaşık dehlizindeki ….
Devinim ve işleyişiyle ….
İHANET, FİTNE-FESAT, DÖNEKLİK VE SOYSUZLUĞUN GÖZ BOYAMAYA YELTENİP, GERİCİLİĞİN VE İŞBİRLİKÇİ UŞAKLIĞIN  PUSULARININ PARA ETMEZLİĞİNDE …..
Safları belirler, HAYAT ….
Çanlar, o saati çalınca, önlenemez, DURDURULAMAZ İŞLEYİŞİNDE, KOPAR KIYAMET …
ALEVLENİR, CEHENNEM ATEŞİNDEN BİN BETER, SAVAŞIN CAN YAKAN ATEŞİ ….
Ayrılır, saflar ….
KIZIL DENİZİN efsanevi yarılışı gibi ayan-beyanlıkla ve haşmetle !
Ayrılıp, belirlenir İHANETİN POSTUNA BÜRÜNEN HAİNLERLE, ONURUN ve HÜRRİYETİN DESTANINI YAZAN GÖZÜNÜ BUDAKTAN ESİRGEMEYEN YİĞİT YÜREKLİ YAĞIZLARIN, FİDAN BOYLU SERHATLARININ …
HÜRRİYETE AŞIKLARLA, ÇÜRÜYEN, ÇÖKEN SİSTEMİN KOKUŞMUŞLUĞUNDAN YAYILAN …
DEĞİL BURUN DİREKLERİNİ KIRMAK, KAİNATIN HER ZERRESİNE SİLİNMEMECESİNE YERLEŞEREK, KIŞKIRTTIĞI PERVASIZ CELLATLARIN ALDIĞI ….
ÖMÜR VE DÖKTÜĞÜ KANLARLA YAZILAN DESTANIN ….
ÇAĞLARA, NESİLLERE MİRAS ONURLU IŞILTISI …
Hayatın ve tarihe yön vererek, tarihi yeniden yazan kavganın akıbetini ve yönünü tayin etmecesine …
SAFLARIN, TAYİN EDİLMİŞLİĞİNDE …..
Ayırır hayat, kanırta, kanırta,  ONURLA, İHANETİN SAFLARINI …..
ONURLA, İHANETİN SAFLARINI …. 
AYIRIR, SAFLARI …….!



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ  



Almanya 



10 / 05 / 2020 



Saat ; 04_00
DEDİĞİM DEDİK, ÇALDIĞIM DÜDÜK ....


Hayat dediğim, bu hengamede ...
Adına ekmek kavgası denen, geçim yolunda ...
Kimisi helalinden ..
Çoğu, aldırmadan helale, harama ...
Tutturmuştu bir yol, kendince, bilip,elinden geldiğince ...
Elimden gelenin, bu olmuşluğun da ....
Sazdan, sözden, çalıp, söylemekten başkaca bir hünerimin, icratımın olmamış lığın da ...
Nice günler,aç-bilaç boğazı tokluğuna taban tepip ...
Değil umduğumu, kör boğazı doyuracak meteliğe  kurşun atarak ...
Bedavaya talimle kalmayıp, birde kederimi yük edip omuzlayıp ...
Kendim çalıp,kendim dinlemişliğim de ..
Zaman,zaman neşeden çok kederden oynatıp, oynamışlığım da  ....
İşimin bu olmuşluğun da ...
Yinede ve inadına kursağıma haram lokma düşmemişliğinde ...
Dediğim,dedik, çaldığım düdük hallerinde ..
Dolaşır dururum gün boyu ....
An gelir ...
'' - Aç ayı, oynamaz .'' Sözünü haklı çıkartıp,doğrulamacasına ..
Hele ki de, meteliğe kurşun atmış, kursağıma zırnık lokma tayım düşmemişliğinde ..
Yığılır,kalırım bir külçe et ve kemik yığını hallerde, yol kenarında, yada kanımı,terimi,sidiğimi emen benden de kirli kaldırımlarda ..
Kerehat zamanların alaca karanlığında ...
Böylesi günlerin, bedenime eza, çile, gönlüme gam, keder olmuşluğun da .....
Kendime geldiğimde aldırmadan açlığa, yorgunluğa   .... 
Bir lokma uğruna, koyulurum işime, yoluma ...  
Dediğim dedik, çaldığım düdük, hallerinde .....!
Dediğim dedik, çaldığım, düdük hallerinde ......!



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 



Almanya 



10 / 05 / 2020 



Saat ; 02_10
MAVİŞİN KARGASI ……
Ak sütüyle beslenip, büyümekten ve kızın olmaktan, annem olmandan ….
Bu naçiz bedenim toprak olmacasına ….
Ömrü billah onur, sevinç ve haz duyacağım Sevgili Mübiş’im, Can Mavişimiz …
Canımdan da aziz olan can parem anneciğim …
Son suyunu dudaklarına verebilmekten şimdilerde daha da bir mutlandığım ….,
Son soluğunu kollarımda vererek …
Akıyla, karasıyla, gülerek, ağlayarak, en önemlisi de bizleri yaşama sevgisiyle yetiştirip …
CİVCİVLERİM diyerek sevip, gözünden sakınmacasına büyüttüğün …
Hayat ve zaman denen derin ummanın, fırtınasında dik ve onurlu durabilen evlatların, olarak …
ONUR’UN, EMSALSİZ EN BÜYÜK VE TEK HAZİNE ….
HAYSİYET’İN, İNSANI, İNSAN KILAN EN BÜYÜK DEĞER …
Olduğunu iliklerimize işlemecesine öğreterek, hayat kavgasında yer almamızı sağlayarak, yürümüşlüğün de …
Ömrümüzde, ömrün olacak hallerde yelken açtığın ölüm ülkesine,hemen her fırsatta, hele ki de her ANNELER GÜNÜNDE yaptığım gibi …
Dediklerimi ruhsal alemde de duyacağını umarak …
SENSİZ SENLİLİĞİM DE, ardın sıra YİNE VE BİR KEZ DAHA SANA ERİŞMESİ TEMENNİLERİMLE sarıp-sarmalayarak …
Seninle, yüreğimin dillenişiyle sohbetlediğim, bu Anneler gününde …
Yaşarken, görmek-tanışarak gönülden sohbetler yapmak kısmet olmayan ….
Varlığında ve sağlığında ömrünün hiçbir yerinde …..
Toz zerresi kadar bile yer almamış ta olsa …
Adeta, ömrüne ve ruhlar aleminde ve anılarımızdaki yaşamında, dilimizden düşmeyip, gönlümüzde her an yaşatmış lığımız da giren….,
Tanımanı çok isteğimden emin olarak, dün gece sıcacık sohbetle ….
Seni anarak, anıları ve seni yad ettiğimiz, sıcacık sohbetin yürek sıcaklığıyla, sesleniyorum ..
O son gecenin arifesinde, kavga etmekten helak olup, yorgun düştüğün KARA KARGA ile cebelleş meni yaşayıp, yaşattık, bir kez daha ..
İşte ömründe görmese de seni MAVİŞİM diyecek kadar çok seven CAN YOLDAŞIM…
‘’ – Olsa, olsa o, karga bendim ve anacığın, gıyaben tanışmayı bekleyemeyecek kadar sabırsızlığıyla beni tanımak adına davet etmiş olacak ki ….
O, geceki unutulmaz anları yaşadı ve yaşatarak hatıra bırakıp gitti, size.’’
Hani şimdi düşününce ve hayatın bana öğrettiği, OLMAZ, OLMAZ kuralı ve öngörüsüyle yorumlayınca …
‘’ - Neden olmasın ? ‘’
Demekten kendimizi alamamış lığımız da..
Seni o gece hiç uyutmadığından ve tepende ciyak, ciyak gaklayıp durarak,sana geceyi zehir ve sabahı,sabah ettiren olarak …
Dün gecede seninle başlayıp, seninle dolup-taşan …
Ve, ne hazindir ki ..
‘’ HER GÜZELLİĞİNDE SONU VARDIR .’’ Sözünü bir kez daha doğrulayan nakaratla ,kulağımda sesin, gözlerimdeki silinmeyen gülüşünle seninleydik ben ve KARGA betimlemesiyle adlandırdığın, damadın la …
Şimdi bir yeni Anneler gününde, Kapitalizm denen illet sömürü düzeninin adeta rant ve kar gününe döndürdüğü bu günde biz ….
İNADINA SEVGİMİZ ve anti emperyalist duruşumuz ve direnişçi ruhumuz ve tavrımızla ..
Süte su katmamak ta ki inançlı, inatçı ve kararlı hallerimizle ve sana layık evlat olma idealimiz den milim sapmadan,şaşmadan ve taviz vermeden …
BİR ÇİFT GÖNÜLDEN MUHABBETLE ANARAK SENİ,KUTLADIK GIYABINDA sensiz geçirip,özlemini çoğaltarak karşıladığımız, yaşadığımız bir ANNELER GÜNÜNÜ DAHA …
Şahsında TÜM ANNELERİN ve ANNE ADAYI HEMCİNSİMİZ HANIMLARIN yılın bir tek gününe sıkıştırılamayacağına inanç ve o duygularımızı içtenlikle şimdi ve bir daha haykırarak diyoruz ki ….
Elde-avuçta kalan tek damadın BAY KARGAYLA, ben KARA KIZIN MUALLA ….
‘’- sömürü ve zulüm düzeninde kar ve rant aracı görülerek istismar edilen DÜNYA ANNELERİ bir takvim gününde anılamayacak kadar kutsallık ve yücelikleriyle ..
Dirisiyle- ölüsüyle BAŞ TACIMIZ, GÖNÜL SULTANIMIZ TÜM ANNELERE ONURLU GÜNLERDE YAŞAYIP, MUTLU OLABİLECEKLERİ,SÖMÜRÜSÜZ DÜNYA ve ANNELER GÜNÜ DİLEYEREK ..
Değil ellerinden, yanak ve alınlarından AYAKLARINI ÖPMECESİNE SEVGİMİZLE saygıda sevgiler sunuyoruz CÜMLE ANALARLA,ANA ADAYI CANLARA ..
ANALARA VE ANA ADAYI CANLARA ….
Bu anneler gününde seni yad edip, ÖMRÜMÜZDE ÖMRÜN LE YÜREK VE ÖMÜRLERİMİZ DE yaşat macasına …
Anneler günün kutlu olsun derdik ve elinden hürmetle öperdik ve özlemle, sevgiyle kucaklardık …
Doya, doya öpüp, koklamacasına, sen MAVİŞİMİZİ, MÜBİŞİMİZİ, Anne …
Kendimin de anne ve baba anne olmuşluğun da …!
Sensiz karşılayıp, yaşadığımız bu ANNELER GÜNÜNDE DE ANNE …
Ben Kara Kızın ve Damadın KARA KARGAYLA ….
Yürek sesimiz ulaşmışsa duyuyorsan fısıldıyoruz sana …
Anneler günün Kutlu Olsun, MÜBİŞİMİZ, MAVİŞİMİZ …..!
Anneler günün Kutlu Olsun …..!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Almanya
10 / 05 / 2020
Saat ; 00_03

9 Mayıs 2020 Cumartesi

KAFKASYA GÜLÜ ......

Kendine has kokunla, baş döndürür, gönül çeler din ....

Koku, koku yayılarak, çoğalıyor dun, insanın içinde ...

Oldum, olası hep merak ederdim, doğallığında mı, yoksa özel bir uğraşı yada, kendinde saklı bir usulle mi sahiplenmiş tin bu tarifsiz baş döndürücü güzelliğe ?

Kuzeye hatta Kafkasya ya dair izlere, albenili güzelliklere sahipliğin ile keşfedilecek bir ülke ve merak uyandırıp, kışkırtan bir öyküye sahiplik ve kaynaklık yapmışlığın da ...

Senin beden, gönül, ruh ülkende dolaşmak, keşiflerde bulunmak ....

Başlı başına bir zenginlik ve mutluluk denen aleme doyumsuz yolculuktu ...

Özlemde tütün kokusu, yolculukta şimal yıldızı,erişilmek de devasa sınırsız masalımsı coğrafya güzelliği idin benim için Kuzeyin tılsımlı gülü ....

Alıyla,moruyla, içe işleyen lilalı-sarılı insanı kendine tutkuyla müptela eden yüreklerin,sevginin,hasretin ve tarifsiz özlemlerin, erişilmez, unutulmazı .....

Akıllara, gönüllere, ömürlere, miraslığıyla çoğalarak yaşayan sevgi kaynağı ....

Hasılı dünyalara, hiç çıkmamacasına kazınıp, yer eden ....

Ömürlerden, ömürlere miraslığıyla çoğalarak yaşayan sevgi kaynağı ....

Kuzeyin, ölümsüz dilberi, Kafkasya Gülü .....!

Kafkasya gülü ...... !

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Almanya

08 / 05 / 2020

Saat ; 15_27

KOYULUR, DANSA ....
Hangi hesaba, kitaba sığar ...
Nasıl açıklanır bu büyüleyici muhteşem güzelliği ...
Su buhar olup, yükselerek arşa ...
Gök kubbenin altında, rengarenk büyüsüyle, nutku tutturan haşmet, güzellik ve cazibeyle ...
Akıllara durgunluk veren, gizemli serüveniyle...
Buluta dönmüş suluğun da ....
Koyulur, dansa .....!
Koyulur, dansa .....!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Almanya
08 / 05 / 2020
Saat ; 13_32

5 Mayıs 2020 Salı

DURUM ......

BOK ÜSTÜN, BOK ......!



Bütün eğrileri toplasan, bir doğru .....
Yaşlıları cem etsen, bir genç ....
Sayısız yalanları derip-çat san bir doğru ....
Riyakarları birlesen, bir dürüstle, doğrucu Davut ...
Aslı yok yaylalarının ulasan birbirine, bir karış toprakla bir çakıl taşı mal olmaz ...
Suyu kesilmiş, çarkı dönmeyen, ahı gitmiş, vahı kalmış kırk değirmenden .....
Bırak bir çuvalı, bir dirhem un imal edemezsin .....
Hallerin böyleliğinde  .....
Hayatın tezatlıklarla doluluğunda ....
Alın teri, göz nuru, emek hasrederek eskilerden yeniyi var edebilen insan ...
Toplumsal yaşantımıza ve dilimize girip, yer edinmişliğiyle, dillere pelesenk olan ....
'' - Terzi,  kendi söküğünü, dikemez ! '',Sözünde hayat ve anlam bulup, hayatın içinde defalarca dillendirilerek doğrulan mışlığın da olduğu gibi ...
Çoğu kere, iş başa düşünce ....
Gönüllü yada zoraki, hatta kerhen yapıp, icrasıyla ortaya ürün koysa da ....,
Kendisiyle yüzleşip, iğneyi kendine batırdıktan sonra ..
Çuvaldızı, karşısındaki ilgiliye yada hak edene batırmayı savsaklayarak ...
Kendi ayağına pranga vurup, hatta kurşun sıkarak ....
Cehaletle, bağnazlıkla, hurafeyle, yobazlıkla, karanlıkla ve dogmatiklik ile ....
Hasılı gelişme, demokratikleşme, özgür birey olma ....
Sömürünün, zulmün, ihanetin çarkına çomak sokmakta isteksiz, içtensiz ve neme lazımcı oluyor ..
Yoksa, acaba ...
'' - Düşüneni vurup, etkisezleştirip, katlettikleri gerçeğinin korkusunda ve karanlığında ...
İçtenlikli dürüstlüğü ve kendine saygıyı  es geçerek, rafa kaldırıp, sümen altı ederek  sürdürdüğü ömrünü ve hayatının devamlılığını hele ki de can tatlıdır, gerçeğini, sözünü, kavramını önceliği yapıp ....
Bunu ve böylesi sürünerek ömür sürmeyi,dürüst ve namusluca ...
'' - İnsan bir kere ölür...
Ölüm, ölüm ya, hırlamak nesi ? '' Deyişleriyle vurgulanan yiğitçe ve onurluca yaşamı, gerçekleşmeyecek kadar ütopik ve hayalci buluyor ?
Soru şu ;
VİCDANININ SESİNİ DUYMAMAK ADINA, onu da FEDA EDİYOR ...!
Kulağına tıkaç kullanıp, PAMUK MU TIKIYOR ?
Bebeliğimizden beri, duyup,görüp, hayatın gerçeğinde öğrenerek bildiğimiz .....
Eskiden, ÖLÜ GÖTÜNE SOKULAN PAMUK, şimdi .......
Karakterlerin ve kıçların ORLONLAŞMIŞLIĞINDA ....
Paslanıp, kararan, eğilip, büzülen  dahada kötüsü, kula kullukta paçavralığında bükülüp, çürüyen  ......
Hatta, paslanıp, kararan, ihanete ve hainliğe evrilip, meyleden ....
Cüzdana sığar olup, satılan ve satın alınan ....
Hatta ....
HATTA ....
Kestirmeden, düpedüz, yüreğimizden, dilimize düşmüşlünde BODOSLAMASINA DEYİŞLE, SORALIM ....
'' - YİTEN VİCDANLA, SUSAN YÜREĞE Mİ,TAKILIR OLDU ?
İNSANLIK MI, YİTTİ ?
DÜNYANIN ÇİVİSİ, İNSANLIĞIN PİÇİ Mİ ÇIKTI ??? ''
Zamanın behrinde ....
İNSAN ve  İNSANLIK, dört başı mamur, dahası, KALE KAPISI GİBİ SAĞLAM, olurdu ....!
Zamanın ve hayatın cılkının, çıkmışlığın da .....
İNSAN GİBİ, İNSAN VE İNSANLIK ....
SIRRA KADEM BASMACASINA TERKİ DİYARLARDA, FİRAR MI ETTİ ????
Yoksa, mazallah KUBURA MI, DÜŞTÜ ?
İnsan, fıtratıyla, suretiyle, ÖZÜYLE, SÖZÜYLE .....
İçini dışının birliği ve SÖZÜNÜN ERLİĞİ İLE İNSANDI ...!
Ya, şimdi ?
İnsanlık, insanlık ya, ÇAKMASI NECİ ?
ÇAKMASI NECİ ?
Ya, sonra  ?
Sonrasını değil sormak, DÜŞÜNMEK BİLE İSTEMEMİŞLİĞİMDE, ne sen sor ..... 
NE, BEN SÖYLEYEYİM ...
Hal ve gidişatın böyleliğinde ..... 
İNSANIN ve İNSANLIĞIN PÜRMELALLİĞİNDE ....
DURUM, BOK ÜSTÜN, BOK .....!
BOK ÜSTÜN, BOK .....!   



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 



Almanya 



04 / 05 / 2020 

Saat; 01_03

4 Mayıs 2020 Pazartesi

İNSANA VE HAYATA DAİR ....,
Belki pek çoğuna göre çok sayılmaz yaşadıklarım ...
Şunun, şurasında zamanın ve hayatın bağrına altmış yedi yıldır tutunuyor ömür denen, hayat ağacım ...
Ötekine, berikine, ele, aleme göre ...
Yaşamda öğrenip, gördüklerim, bilip, unuttuklarım ...
Yada bana şu günüme kadar yoldaş olan anılarım hep kılavuz edindiğim kutsal, kadim ömürlerle ...
Onların feyzlerinden ışık, ışık saçılarak ömrümü, gönlümü,önümü, hele hele de ruhumu ışıtıp,
Işıltılarla hare, hare saran makbulü de aşan, sırlı kademli sözler ...
Tozsuz ve ışıltılı tuttu ruh ve vicdan aynamı ..
Şu kabaktan da kalın, cevizden de sert kafama ve içinde ...
Hemen herkesinkine benzer kendi özel, yağlı suyunda yüzen ....
Beyin denen, hünerli mi hünerli dinamom …..
İncir çekirdeğinin zerreciği kadar ufak olsa da ….
Bana, şu günüme dek yetip te, artan beynimle...
‘’ - Yahudi mahallesinde salyangoz satılmaya kalkma …! ‘’
Sözüne kulak vererek, kalkmayacağımı ileten zekayla ….
Onun ürünü, salgısı ve bencileyin esaslı süs olan fikir sistemim ...
Kiminin burun kıvırıp, beğenmediği, yada marazalı ve sakıncalı bulunan ….
O, sözlerden aldılar yakıtlarını, gıdalarını ve bana aklı-karalı hayatı ...
'' - Şeytanda, melekte, gerçekte, yalanda, sırda, üryan olanda ayrıntıda gizlidir ! '' ...
Gerçeğini özene-bezene ve adeta dip-kapı öğreten ...
Kendi içinde, düz bizlere göre, karmaşık ve daha da net söyleyişle …..
Çetrefilli ve bir o kadar da düğüm gibi gelen, görünen ...
Bana yeten, niyetime göre gelişen …..
İşime gelmeyince, kıvırıp, topu taca atmaları ve türlü cin fikirlilikleri öğreten, algı ve düşünce sistemim ....
Tıpkı, bir çok hemcinsimde ve doğada ki en yakın akrabamız olduğundan …
Zerre kadar kuşkumun olmadığı ….
Sevgili maymun kardeşlerim de de olup, belirli düzen ve sistemati içinde ….
İşlevsellikle çalışan, zeka ve sorgulama denen, muammalı makinem ..
Kendi elek düzeneği içinde, çalışıp, ayırıp, eleyerek ….
Yararlıyı ve ara, ara da olsa ….
Kısmen, zararlıyı, saklayıp, barındırarak …
Bağrında, beni tökezletmedi ve terk etmedi, hayat denilen meşakkatli yolumda ...
Ömrümün şu anı itibariyle görüp, öğrenip, kavradım ki ...
İnsan denen muammalı makine, aynı zamanda, en büyük hasarı vererek ….
Kendine ve nesline, zaman, zaman bindiğimiz yahut ta, bastığımız dalları da, kestirip, kırdırarak, bize ..
Kavga-dövüş, hır-hırampa, ara, ara tekleyerekte olsa ….
Gerekli işlevini yapmışlığın da, temel kurallardan demet, demet ve rengarenk bilgiler ….
Farklılıklar, farkındalıklar ve hayatın sorgulamayla başlayıp, gelişerek ….
Yarattığı farkındalıkla, yararlılığı, yaramazlığı, zararı ….
Dahası, Cin olmadan, ağız çarpmaya kalkmanın …
En çokta, bunu yapan kişiye zarar verip, onu mahvederek …
Kayıp hayatlar ve ömürler kervanına katar olmanın yada olmamanın ….
Düşünmekten ve düşündüğünü açık yüreklilikle ve sevgiyle söyleyerek …..
Sabır, hoş görü, adalet, vicdan denen kavram ve mekanizmanın ehil ellerde kullanıldığında, yararlılığını …..
Zararlı, keyfiliğe hizmet eden ve sakıncalı ellerde, zararlı olacağını, sabırla, bir güzel belletti, bana ..
Dönüp baktığımda dünüme...
Boynuzun kulağı geçmesi, gerçek ve gereğini kavramanın iyi, gerekli, yararlı ….
Ama, tek başına asla yetmeyen ve eksikliklerle dolu olduğunu da gösterdi, bu garibana ….!
Öğrendiğim ve öğreneceği min, asla, asla dememek ve olmaz, olmaz diye….
Körü, körüne inatlaşarak kendimle, çevrem ve hayatla ama en çokta ….
İlim ve bilim denen hazine ve gerçekle çelişip …..
Doğruların, zaman içinde yanlışa, yanlış sanılan, bilinen, görülenlerin de ….
Zaman içinde, doğruya meyledip, evrilip, döneceğini kavrattı, şunun, şurasında ..
Ama en çokta ..
En çokta ve beni en mutlu ettiği kadar en çok şaşırtan olarak ta ..
Bilginin sınırsızlığını ve her yeni anda ….
Ne çok şeyi ve daha da önemlisi İNSAN DENEN MUAMMALI MAKİNE GERÇEĞİNİ, bilmenin ….
Başlı, başına dert, zevk ve mutluluk kaynağı olarak ….
Hayatın merkezinde, yer almışlığın da..
Hem sel, hem de sel önündeki kütük ve engel olduğunu …
Özene-bezene ve kanırta, kanırta öğretti ….
Hayat denen o, mahir, sabırlı usta ve aynı zamanda da …
Bir o kadar haydut ve zorba kesilerek …
Ağzıma tükürüp, defterimizi dürüp, koltuğumun altına sıkıştırarak veren ….
Zaman, hayat ve insanlık denen, mektep te ….
Temel üç desturu öğrenmem gereğini ….
Kah, öpüp okşayarak ….
Kah, aklı sıra ve aklı evvellikle, saçmalığın daniskasını icra ederek ….
Dayağın, Cennetten çıktığı yalan ve yaygarasına sığınarak ….
Sille-tokat dövüp ağzıma, yüzüme tükürerek …
Daha da olmadı, hem kemiklerimi kırıp, hem de imanımı ve iman tahta mı düzelterek, öğretti ..
Ha bu arada, hala dünya denen şu koca mavi bilyenin öküzün boynuzunda dönmediğini ve yumurtamsı hallerde yuvarlağa yakın olduğu gerçeğini öğretip ..
SARI ÖKÜZÜN sonunun bıçak, insan denen muammalı makinenin de…..
Gün gelip, vakit dolup, AZRAİL denen hayta yoldaşın olup …..
Seni o, dönüşsüz yola çıkartıp, ölüm denen ülkeye götürdüğü gerçeğinin, ışığında….
ÖLÜMÜN( En azından şimdilik ve eldeki bilgiler ışığında, böyleliğini kabullenmişliğimizle ) MUTLAK, DEĞİŞMEZ VE KAÇINILMAZ OLDUĞUNU GÖSTERE, GÖSTERE …..
GÜNÜ GELİNCE DE YAŞATIP,GÖTÜRDÜKLERİNİN AKIBETİNİ GÖRDÜREREK UNUTMAMACASINA ÖĞRETTİ BANA ..
BEN GARİBANIN ŞUNCA YAŞAMI SIĞIVERİR İKİ DUDAK ARASINDAKİ O SON NEFESE .
Ömür denen yolculuk bitip de ÖLÜM DENEN PERDE AÇILINCA HAYAT DENEN SAHNEDE..
İşinin ve kullanma tarihinin bitmişliğin de, HER ŞEY ASLINA RÜCU EDER gerçeğinin ışığında .
İşte o an ..
Ne kadar hüzünlü olsa da tadılan ölüm denen tecelliyi, o gerçeği, tadıp ....
İçtiği ölüm meyiyle O, SESSİZ GEMİ' ye, kendisi de şeref vererek, binen …..
ÜSTATLAR ÜSTADI Sevgili Yahya Kemal BEYATLI ÜSTADIN ...
O ulu çınar, koca şairin dediği gibi ; '' - SESSİZ BİR GEMİ KALKAR LİMANDAN ..! ''
SESSİZ BİR GEMİ KALKAR LİMANDAN .....!
O andan sonra, para etmez isyanın, İSYANİ' liğin ...
Hallerinin böyleliğin de ..
Unu eleyip, eleği duvara asmış'lığında ..
Ölüm mührünün gerçekliğinde, hayat denen kiracılığa, yolculuğa ...
O, son noktayı koymuşluğunda
Tıpkı, senden önceki yolcular misali, kaçınılmazı yaşayıp, ölüm mey'ini tadarak, sende binersin, daha olmadı alelacele …..
Son anda, gönüllü olmasan da, bir yere sıkışıp, sığışmacasına ....
Uslu, uslu sessiz-sedasız ve bindiğinden, tünediğin den bir haberlik de, tüner sin O SESSİZ GEMİYE ....!
Tüner sin O, SESSİZ GEMİYE ....!
Ölüm denen mutlak gerçeği asla göz ardı etmeden, ötelemeden ve yatsımadan cümle söylediklerimiz ….
İnsana ve hayata dairdir …..!
İnsana ve hayata dair …..!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Almanya
04 / 05 / 2020
Saat ; 01_45
BEN, KENT VE HÜZÜN .....! Telaşı, çabası, kendini kurtaramadığı belalısıdır, o ... Tıpkı benim gibi, ona da musallat olan .. Yorgunluğunu saklamak için değil, üzerine sinen hüznü silkelemek için ... Gündüze ait, her ne varsa üstünde, başında, sırtında ... Çıkartıp atar onu, yarın giymeyeceğinden eminlikle, kent .. Alıcı gözlerle olmaksızın, şöyle göz ucuyla bakıverdiğinde de yakalarsın, dikkatle bakansan ... Her şeyi değiştirip, yenilerini giyse de ... Olmadı sürse, sürünse, taksa, takıştır sa .. Hatta dekolte ve tahrik kar da olsa ... İğreti duran, göze batan ve sanki sırıtıp yakışmayan bir hal vardır, kente sinip, yapışıp ... Ne yaparsa, yapsın, ne denli fiyakalı, albenili görünürse görünsün ... Bencileyin, kentin yakasına yapışan, içine işleyen ve benliğine sinip ... Her ne yaparsa, yapsın ….. Onunla özdeşleşip, etle- kemik hallerinde bir bütünün parçası gibi, ondan hiç mi ayrılmayan .... İşte, kentle beni birbirimize bağlayıp, ortak kılan da, o .. Kentin ömrüne sinip, ölümüne, onun iliklerine dek işleyip .. Asla ama asla onu, şu koca kenti …. Azat edip, hür bırakmayan, göze ilk çarpan …. Hatta, yumulsa da, gözlere işleyip, batan ... Tıpkı, bende olduğu gibi ….. Asla onu terk etmeyen, tarifsiz, kocaman balon yetmedi göğünü kaplayan sırnaşık devasa bulut, kesilip …. Kentin tepesine ve ömrüne, bela olan .. Beni de, oldum olası terk etmeyip, pençesine alarak ….. O malum gün gelince, mutlaka mevtime sebep olmacasına, musallat olan, o ….. Sadece, bencileyin, gönül gözleriyle bakanlarca …. Her halükarda, fark edilip, anlaşılan ve böylesi gözlerden asla ama asla kaçamayan azılı sabıkalıdır, hüzün ….. Bana da olduğu gibi, iyim le, kötü'm ile, gecesiyle, gündüzüyle, ömrüme …. Demokles in kılıcı misali, tepeme musallat olan, ömrünü yeyip, bitiren hüzün …..! Ortak olunca derdimiz, kenti, onun hüznünü, Biçare kentin, ondan ne çektiğini, en iyi, daha ilk bakışta şıppadak olmacasına, ben bilir, anlarım …. Attan düşeni nasıl, en iyi attan düşen bilir ve anlarsa .. O, hesap …..! Ciğerine dek tanımışlığım la, hüznü …. Adeta ihtisas yapıp, uzmanlaşmacasına, ondan bir ben anlarım, ben ... Hüzün, kentin ve benim ortak illetimiz ve adeta bizi terk etmek nedir bilmeyen kara sevdalımız … Ne onunla, nede onsuz olduğumuz, püsküllü'sün den baş belamız, hüzün .....! HÜZÜN .....! Ben, kent ve HÜZÜN …..! Kara sevda denen illete düşmüş … Sabıkalı ayrılmaz üçlüyüz …..! Ben, kent ve HÜZÜN …..! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Almanya 03 / 05 / 2020 Saat ; 22_15

OLSA BÖYLE BİR OLANAK ....  BİZDE, MUTLU MESUTLARIN MENKIBESİNİ YAZSAK ..... Olsa böylesi bir olanak ile  şansımız, ortamımız ve gönüllerimi...