29 Haziran 2015 Pazartesi

YASAK AŞKLAR KENTİNE , ÇELENKLER KOYDUM ….

Her yerinden azaplar, acılar, hüzünler ..
Feryat-figan ve dizginlenemez hıçkırıklar ..
İhtiraslı, azgın iniltiler-fısıltılar….
Şuursuzca savrulan, kahkahalar ..
Yılışık-yapışkan ve yavşakça sırıtışlar …
Anırtı, anırtı duygu patlamaları ve ahlaksızlıklar ..
Namus kum kumalıkları fışkıran ..
Bu, yasak aşklar ve kaçak hayatlar kentine ..
Sadece, yedi tepesi değil, her bir yeri delik-deşik edilen ..
Her saniye ırzına geçilip, göz göre göre ..
Kalabalıkların körlüğünde,
Perdeli gözlerin, görüp de –görmemişliğin de ..
Duyarken sağır kulakların ,çığlıklara kulak kapatmışlığında ..!
Arsız ve fütursuzca iğfal edilen, yasak aşklar kentine ..
Bu, mezberelik ve insan çöplüğüne dönmüş bahtı kara kente ..
Galata’dan, Hazerfanların ,
Kız kulesine, kanat çırptığı ..
Altın boynuzu, Haliç’in ..
Kokuşmuş lağım artığı halinde için için öldüğü ..
Sokaklarında irin-lağım ve yığın, yığın sessiz çığlıkların ..
Ölü hayatların …
Ve, silik, kişiliksiz ömür ve bedenlerin, sessiz-sedasızca
Pejmürdeliklerde, akıp gittiği bu kente ..
Anılar ve acılarla yoğrulan bedenimden
Ve,
İnsan eskiliğimden arta kalmış,
Miskin ve yorgun ömrümden çelenkler koydum …
Ülez, ülez…
Eskimişiliğimin, tüm işaretleriyle bezeli ..
Çiçeklikleri, çelenkliğinde ölü..
Solmuş, kopmuş..
Renklerini ve canlarını zamanların ve insanın çaldığı ..
Renkleri yitik ve birbirine karışmış ölü çiçeklerden donanan ..
Çelenkler koydum, ardım sıra benden iz kalsın diyerek ..
Kimselerin bilip-farketmemişliğinde
Ve, hatta kanıra, kanıra tükürüp, balgamlar ve sinkefler saçıp ..
Tıpkı, yorgun kaldırımlarının hoyratça çiğnenmişliği misali ..
Üzerinden geçen hoyrat bakışların göz izleriyle bezeli ..
Ölü çivit mavisi renk bozukluklarının aktığı ..
Çelenkler koydum ..
Ömrü, günleri, günleri ve çocukları, umutları ..
Irzına geçilerek piç edilen, bu kentte ..
İnsan, insanlık ve ne kalmışsa güzellik adına..
O güzelliklerin, göz izlerimi taşımışlığında ..
Ömrümü çelenk koydum ..
Kaldırılmayan ..
İzbe ömürlü bataklıklarda, un-ufak kemik olup ..
Kimsesiz ve kimliksiz hayatlar yığınına kalan ..
Bedenliğimden iz, ömrümden yük kalmamışlığında ..
Bir bana mekan ve vatan olamayan .
Ve,milyonlarca naçar çaresizlere ve çaresizliklere vatan olurken ..
Bir beni, sığdıramayarak…
Bir bana, vatan olamayan ..
Bu vatansız sünepelikler yığını kente ..
Ömrümü, ölümlülüğün de, çelenk koydum giderayak …..!
Ömrümü, ölümlülüğün de, çelenk koydum giderayak …..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/ Edremit
29 / 06 / 2015-06-29
Saat ; 12_03

28 Haziran 2015 Pazar


YAŞAMIŞLIKLA, KOYUN, KOYUNA ...!
Ahhhh elma, ah .!
Sen yok'musun, sen ?
Dillerde pelesenk ettin, Havva adımı ..
Ademin vebali yüklendi, boynuma ..
Şimdi ne olur, ha yesem, ha yemesem, seni ?
Asırlardır sen bende , ben sende ...
İşlenen cümle günahları üstlendik sessizce, beraberce.
İnsanlık kaftanının erillere, kadınlık, şeytan ..
Ve, dahası ....
Günahkar yaftasının, biz dişillere biçilmişliğinde.
Ömürler tükettik, ömürler, gazapların girdabında ..!
Senin elmalığın, benim Havvalığımda.
Yaşamışlık la, koyun, koyuna ..!
Yaşamışlık la, koyun, koyuna ..! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit
28/06/2015
Saat; 12_41

YAZIYORUM DUYGU, DUYGU KENDİMİ SUYA ...
Yazıyorum duygu, duygu kendimi suya ..
Kimselere dökemediğim dertlerimi, dökmüşlüğümle suya ..
Yitip su oluyorum, su duruluğunda arınmışlığın haz ve huzuruyla ..
Biliyorum,bazı gerçekleri değiştiremez su , sululuğun da ..
Ondandır ki, gönlümün karasını, ruhumun kirini yıkıyorum suda ..
Su üstüne yazı yazsam da kalmayacağı gerçeğinin ışığında ..
Alıp götürsün bendeki kesvetli beni sular dalga, dalga ..
Suyun ve duyguların harmoni girdaplığında ..
Yazıyorum duygu, duygu kendimi suya ...
Yazıyorum duygu, duygu kendimi suya ...

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Altınoluk / Edremit

28/06/2015

Saat:12_05

AYIBI VE UTANCI SİZİNDİR ...., Aldırmadan yoksulluğumuza ve yoksunluklarıma ... Bir bez bebekle, çelik-çomakla, beş taşla .. Olmadı, çok sev...