19 Aralık 2015 Cumartesi


KORKULARDA ÖLÜP, ÖLÜP DİRİLMELERİNİZDE ...!

Sabrın örsünde, onurun çekiciyle dövüp .......
Göz yaşı sularımda, su verip çelikleştirdim, irademi ...
Sükûnumu, hıncımda biledim ....
Bana reva görülen talanı, mezalimi
Ne teslimiyetlerde kabul edip ..
Diz çöküp, el-aman diyerek ....
El- etek öptüm , sineme çektim ...!
Nede, acımalarınıza ve sadakalarınıza boyun eğdim ...
Vaka retle yazdım benliğime akı 'da, karayı'da ..
Acıları bal eylemelerde pişirdim, oldum olası ömrümü ve gönlümü ...
Diri, diri topraklara gömmeniz, canımı tenimden almanız ..
Bilesiniz ki zaferinizde değil, kurtuluşunuzda ..!
Ben, her ölümde bin kez doğmacasına, bir kere öldüm ..
Siz korku, korku, evham, evham..
Kuşku, kuşku her gün ölüp, ölüp dirileceksiniz ..
Çünkü, çıkıp, çıkıp geleceğim ...
Gece düşlerinize karaltı, karaltı ..
Kabus, kabus, korku , korku ...
Gündüzlerinize ...
İşkal etmişliğim le ömrünüzü ve aklınızın karanlık sokaklarını ..
İşkillenme, işkillenme, evham, evham yutacağım sizi ..
Baktığınız ayna derinliklerinin sırlarında ...
Gözlerinize, mil çekseniz ...
İnkarlara yeltenseniz de, ben ..
Göz kapaklarınızı delerek, ağacağım ...
Masumiyeti hiç tadamayan o göz bebeklerinizin en derinlerine .
Hiç bilmediğiniz elemleri tadacaksınız..
Katran karası utanç ve vehim girdaplarının derinliklerinde ...
Mağrurlandığınız ve hatta ..
Ben yarattım dediğiniz gurur ve kibir dağlarının ..
Depremlerde un-ufak oluşunda ..
Enkazlarında yutulacaksınız, keşkelerin...
Ve, son pişmanlıklarınızın beyhudeliğin de ..
Ben hiç boyun büküp ..
''-Ben ettim siz etmeyin,el-aman ha . ''dememişken siz canilere .!.
Siz, kapıldığınız korku nöbetlerinde dize, dize tövbeler de ..
Pişmanlıklarınızı kusarak boğulacaksınız ..
O Çıfıt'ı çıkıp, kokuşmuş duygu çürümelerinin ulu orta sergenliğinde .
Adınızdan ve kendinizden emin olmuşçasına, emin olunuz ki ...
Diyetlerinizi ödediğiniz, zaman dehlizlerinin ..
Küf kokan rutubetlerinde ..
Ettiğinizi bulup ..
Yaptığınızı çekerek ..
Ömürlerinizin diyetini ödemelerinizde ..
Gözlerinize ve belleklerinize nakşolduğum bu halimle ...
Çıkıp, çıkıp gelerek veballerinizin, günahlarınızın bedellerini ...
Sabırda, sükûnetle ve kendimden eminliğin vakurluğu ..
Ve, sabiliğin, kirlenmemişliğin ..
İnsanlığın, erdemliliğin bana bahşettiği vakurlukla ..
Gelişlerimde, sizlerin aczini okuyacağım, gözlerinizden ..
Korkularda ölüp, ölüp dirilmelerinizde ....
Bana ettiklerinizin, vebalini çekerken, siz ..!
Ben çoğalacağım, ben, benlik ve bedenlerinizde ..
Korkularınızın kör sancılarının sizi yutmuşluğunda ...
Sükûnumu, hıncım da bilemişliğimle ...!
Sükûnumu, hıncım da bilemişliğimle ....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Altınoluk / EDREMİT
19 / 12 / 2015
Saat;16_30

16 Aralık 2015 Çarşamba


YATARIM ….

Gözlerimin açık gitmişliğin de..
Orada öylelikle yata koyulmuşluğumda, ölü canlığım da ..
Yanımdan raylar uzanıp gider …… 
Raylar, demir soğukluğunda ….!
Kalabalıklar duyarsızlıkla akar, akar geçer ...
Gece, karanlığın ve ışık danslarının arasında kayar gider...
Gözlerim semaya dikili,
Göz bebeklerim de siluetler, dona kalmışlıkta …..!
Yatarım gece ve beton soğukluğunda, taşlar da ...
Ve, gecenin mavi atlasının koynunda ...
İnsanların vurdumduymazlıklar da, kendi yalnızlıklarında …!
Dubalar misali sallana, sallana geceye ağmış'lığın da …
Akar durur, oradan, oraya ……
Malum vurdum duymazlıklar la, yeknesaklıkların kıskacında .
Akan zaman ırmağı ve gece karanlığında …!
Yatarım gece ve beton soğukluğunda, taşlar da ...!
Yatarım gece ve beton soğukluğunda, taşlar da ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ

Altınoluk / EDREMİT
16/12/2015
Saat;16_10

15 Aralık 2015 Salı


SEN ÇIKINCA ....!

Sen çıkınca, ben girip, sığamadım, sığınamadım içime ...!
Değil içime ....., 
Sensizlikte, dar gelen dünya' ya bile sığamamaktayım, hala mı hala ..!
Sen virgül, ben nokta dolaşıp durmalardayız hala art, arda ...
Bir türlü, bir araya gelememelerin acısı ve kör sancılarıyla ...
Sen çıkınca....
Ben girip, sığamadım, sığınamadım içime, bir türlü hala ...!
Ben girip, sığamadım, sığınamadım içime, bir türlü hala ...!

Erdem YASSIBAŞ 

Altınoluk /Edremit
15/12/2015
Saat: 22_05


KORKARIM Kİ ....!
Bendeki Senler, sessizce çekip gittikçe ..
Ömür ve zaman çölüm ’de ...
Un-ufak olup, yok oluyorum ben, bende ..
Yitiyorum, sensizliklerde ...
Korkarım ki …..
Senin gidişinin bitişiyle, tükeneceğim bende ....!
Senin gidişinin bitişiyle, tükeneceğim bende ....!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk / EDREMİT
15/12/2015
Saat;19_40


GEÇMİŞ ….

Boynuz, kulağı …..
Çırak, ustayı geçmiş …
İş, işten ….
İnsanlığın, zamanı ve tavı geçmiş ..
Zamanlar geçmiş ..
Kötülük ve sevgisizlik, diz boyunu …
İçsel yalnızlıklar, insanın ve insanlığın önüne geçmiş ..
Yutmalara durmuş, iyiyi, kötü, sevdayı, zulüm ..
Aşkı, nefret ….
Barışı ve kardeşliği, savaş ve ihanet !
Dibe vurmuş, tüm insani ve ahlaki değerler ..
Göz göre, göre mazlumun ve masumun ırzına geçilirken ..
Göz yumup, vurdumduymazlığa ve devekuşu’ luğuna soyundukça …
İnsanım diye dolaşan, boyu uzun, aklı kısalar ..
Akbilin keçilerine kalmış, meydanlar
Eblehler, hayata egemen, çanak yalayıcılar insanlığa musallat oldukça ..
İçin, için çürümelerde, insanlık çökmüş …
Derdin çokluğunda, dermanın kıtlığında ..
Günler gelip-geçmiş, zaman, çoktan geçmiş …
Çürümelere durmuş su, kokmalara durmuş tuz ..
Sözüm ona, sözde namuslular seyre, haramiler talana durmuş ..
Dünyanın çivisi, hayatın cılkı …
İnsanlığın, Piçi çıkmış …
Puştlarla, pezevenkler …
Madrabazlarla, zorbalar …
Dalkavuklarla, şaklabanlar insanlığın içine etmeye …
Sahtekarlar ..
Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın, demelere durmuş ..
Minareyi çalanlar, kılıfını çoktan uydurup ..
Cep-elezimlerde, fakir –fukarayı soymalara durmuş ..
Biri yer- biri bakar..
Kıyamet ondan kopar, tekerlemelerinin nakaratların da ..
İnsanlığın yerle yeksan lığında ,
İnsanın, insana kurtluğunda ….
Daha da kötüsü, insanın, insana kulluğunda ….
Kemirdikçe kötülük, özünü, iyiliğin …
Baş tacı edilmişliğinde densizliğin, iki yüzlülüğün …
Geçmiş insan, insanın ırzına,
Garip-guraba’ nın, hayatını karartmışlığında ..!
Gelmişine, geçmişine diye, diye ..
Sözcüklerin avara kasnak lığında, ömürlerin ..
Beyhudeliklerde tüketilmiş liginde ……
Atı alanın, Üsküdar’ı geçmişliğinde …
İçin, için çürümelerde ..
İnsanlığın ve insanın ömrü, azapta geçmiş …
Aymazlıklarda, vurdum duymazlıklarda …
Ölüm uykularında uyuyan ahmaklarla, koyunlar ….
Sözüm ona, yaşayan ‘’-Ölü canlar ‘’
Daldıkları gaflet ve ihanet uykularında, kendilerinden …
Sürüleri çalan, malları aşıran, canlara kıyanlar ..
Daldıkları zevk sarhoşluklarıyla ..
İhtiras çılgınlıklarında, insanlığın ötesine geçmiş ….
Laf-ı güzafların ve tevatürlerin çokluğunda
Lafla peynir gemilerinin yürütülüp,
İpe, unların serilmişliğinde ..
İnsanın ve insanlığın, havanda su dövmüşlüğünde …
Kötülerin değirmenine, safdillerin su taşımışlığında ..
Demir’in, dövülme tavı geçmiş …!
Rivayet odur ki …,
Şeytanın, insanın işine akıl-sır erdirememiş liginde …
İnsan piçliğinde, şeytanın fersah, fersah önüne geçmiş …!
İnsan piçliğinde, şeytanın fersah, fersah önüne geçmiş …!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk / EDREMİT
09 / 12 / 2015
Saat; 22_25

AYIBI VE UTANCI SİZİNDİR ...., Aldırmadan yoksulluğumuza ve yoksunluklarıma ... Bir bez bebekle, çelik-çomakla, beş taşla .. Olmadı, çok sev...