16 Kasım 2016 Çarşamba



SENSİZ, SENLİLİKLERDE …

Bu garibin, senli düşler çoğaltarak …
Aşk çöllerinin serabın da kaybolmuşluğun da .
Yel eserdi …,
Sen, kokardın …
Odam, gecem, ruhum, dünyam …
Seninle, dolar-taşardı .
Ilgıt, ılgıt yelde, perdeler melankolilerde savruldukça ..
Sen raksa koyulur dun onlarla,
Usuldan, usula, salım, salım salınışlarla ..
Huzme, huzme süzülen ay ışığında ..
Gölge, gölge uzayışlarla, çoğalıp, odayı kaplamacasına .
Sen dolardın sen,
Yalnızlığın kasırgalarında, savrulmuşluğumla ..
Hava serinlemeye koyuldukça ..
Daha çok sana odaklanmışlığımla..
Yerine ben üşümeye koyulurdum, inceden inceye …
İyiden, iyiye, sana kesmişliğimde ..
Yağmur başlardı, dışarıda..
Gecenin bağrında ..
Mavi atlasın, huşuyla derdest edip …
Düşselliğimdeki seni, beni ve yalnızlığımı,
sensizliğimi sarmışlığında !
Cama vuran tanelerin ,hüznümü iyiden iyiye kamçılamışlığında…
Sen kokardın burcu, burcu ..
Toprak kadar güzel, toprak kadar albenili..
Toprak kadar, anaçlık ve cömertliklerde ..
Toprak, sen kokardı …
Gece koku, koku sende,senle,senli çoğalırdı ..
Oda ve ben kokunla geçerdik kendimizden ….
Tamda, böyleliğinde hallerin …
Sen ağardın, sen, bana .
Yağmurla basan efil, efil gelen iyot kokulu serinlikle …
Ben üşürdüm iyiden iyiye, senin yerine ..
Oda büyüdükçe ben un ufak olur, zerreciklere bölünürdüm ..
İçimde esen yelin, beni sarıp tir, tir titremelere salmışlığında ..
Kanı-benzi çekilmişliğimde ..
İşte, o zaman..
Sen, çıkar gelirdin .
Sırtındaki o mor panconla ..
Gecenin karanlığını yarıp, onu, morda boğmuşluğunla .
Açardın kanadını, içinde dupduru parıldayan, üryanlığınla ..
Nutkum tutulurken , benim …
En munis halinle, usulca uzanır …
Aldırmadan titremelere ve al, al kesmelerime, öperdin beni ..
Hünerli ve usta işi, ateşli öpüşlerinle ..
Aldırmazdın, acemiliğime, toyluğumun kışkırttığı, mahçupluğuma ..
Naifliğin ve duruluğunla kaplamacasına, beni ….
Ben, şeker pembeleri ne kestikçe, iyiden iyiye ..
Halimi umursamayarak, bastırarak iyiden iyiye göğsüne, beni …
Okşardın saçlarımı ..
Parmaklarının, ekinleri öpen rüzgar misali..
İçime huzur, huzur, aşk, aşk, mest edişlerle, dolmuşluğunda ..
Ateşlimi ateşli, öpücüklere boğardın, iyiden iyiye .
Sen çoğalıp kaplarken beni, tepeden, tırnağa ..
Ben, yiterdim …
Senin, sarı-sıcak ateş sağanağında ..
Kaybolurdum, gümüşi aşk ormanının sonsuzluğunda ..
Ben, geçerdim kendimden…
Meşkle, vecdde ..
Sen öptükçe, beni ..
Dilin çoğaldıkça, ağzımda ..!
Ben, bitmesin diye bu mest halinin sarhoşluğu ..
Dileklerimin , dilime üşüşmüşlüğünde ..
Sana gönüllü esirliğin mazohistliğinde , sessiz sözler çoğaltmışlığımda ..
Sözcüklerden armağanlar sunar ,
Duygu sağanağımda, yalvarışlarlardan taçlar takardım başına ..
Erir giderdim, sıcak çaydaki şeker misali ..
Farkında olmaksızın, tükenişlerimin .
Öpücüklerin beni, benden alır,
Haz okyanuslarının, girdaplarına savururdu ..
Lime, lime olmacasına, yutardı suları beni ..
Senin ardı-arkası kesilmeyen öpücüklerin çoğaldıkça …!
Dileklerim, heyecanım,titreyişlerim..
Hele ki de , kendimden geçişlerimde çoğalırdı ,terlemelerim ..
Kayan yıldız misali, yiterdim seman da, bir renk cümbüşü patlamasıyla …
Gökte ben, odamda her yerde ışıl, ışıl, yaldız, yaldız yıldızlar ..
Tuba ağacı kesilmişliğimde..
Sevinçlerden..
Başım yerlerde, ayaklarım odanın semasında boy atmacası na..
Döner, döner dururdum, sana, aşka tavaflarda
Geçip gitmişliğimle kendimden..
Sürülüp savrulmuşluğumla ..
Aşk sahranın kumlarıyla, semanın kandillerinin gözlerimi kamaştırmışlığında …
Süzülür, akıp giderdi göz yaşlarım..
Ilık, ılık sessizce , odamın boşluğunda ..
Düş sarmallığında benim, benden çıkmışlığım..
Sende,yitmişliğimde ..
Geçer giderken sen, tüm albeninle ..
Düşün ufkumun serabından, öylece sessizce..
Benim seni düş güzelliğindeki albenilerde var etmişliğimle ..
Geçer giderdin sen, süzülen kuğu güzelliğinde..
Serabına düşmüş biçarenin, kendini avutup ..
Sensiz, senli aşk çöllerinin serapların da, kaybolmuşluğun da …!
Sensiz, senli aşk çöllerinin serapların da, kaybolmuşluğun da …!



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Altınoluk /Edremit

06/05/2015

Saat;14_56

15 Kasım 2016 Salı



DÜŞMEDİ DİLE.....


Hangimiz sökün eden duygularımızı dökmedik, suların derinliğine ?
Hangimiz,ömrümüzden izler koyup ta göçme dik, yüreğimizin git dediği yerlere?
Bir sular, bir martılar, bir de rüzgardı tanığımız ..
Sırdaşlıklarında dile düşmedi anılarımız, acılarımız ..
Dile düşmedi anılarımız, acılarımız..



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen /Almanya

07/11/ 2016

Saat:16_22


ISLANIRIM İSTANBUL, İSTANBUL ....


İstanbul yağar üstüme, üstüme ..
Seninle, koyun koyuna iken sahilde.. 
Sökün eden bulutların hamaratlığında, 
Çözün, çözün ağlayışı misali;
İştahla ve kesintisiz yağarak ...
Sar beni, sırılsıklam ederek, sar ..
İliklerime dek, içime işlemecesine
Sar, yağmur güzelliğinde ..
Sardıkça aşkla sen, beni, tepeden, tırnağa ...
Yağmur güzelliğinde, ıslanırım İstanbul, İstanbul ...! 



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen/Almanya

09/11/2016

Saat:16_15


ŞU, BİÇARE ÖMRÜMÜN....


Kızıl deniz yarılsa ne çıkar, efsanede.. 
Suyum çekildi,çöle döndüm sensizliğin türaplıklarında Yitikliğim sensin,yitikliğimde sendeyim . 
Ne kıblem belli,ne keşişlemem nede Kabem ... 
Her yanım yokluğun...
Her yönüm sen doluluk ..
Ateş'sin, harın da yandığım ..
Ayaz'sın,yalancı baharda donduğum .. Kasırga'sın,yanıp ,kavrulup,savrularak un-ufak olduğum..
Ne Nuh'un, fırtınası, Ne'de, Musa'nın yürüyüşü baş edemez, bu çileli ömrümle ..
Kasırgamın,ummanımın, çölümün sen olup ..
Sende yitmişliğinde şu biçare ömrümün ..
Şu, biçare ömrümün !



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen /Almanya

13/11/2016

Saat:12_45

AYIBI VE UTANCI SİZİNDİR ...., Aldırmadan yoksulluğumuza ve yoksunluklarıma ... Bir bez bebekle, çelik-çomakla, beş taşla .. Olmadı, çok sev...