21 Kasım 2017 Salı

YÜREĞİMİN DİLİ VAR .......
Canımdan canı, vermişken yenice toprağa ... Bozarken hava, serpiştirirken kar .. Gece koyulunca, karanlığında ayaza kesmeleri .. Canparemizin bedenini, yenice sarmışken toprak ... Depreşince dertlerim ... Dillenir, söylenir acılara belenen, yüreğim .. Gecenin karanlığında, uykuların muammalı bağrında ... Kazılır toprak, görünmez ellerce .. Tıpkı yüreğimin, tazecik kazılmışlığı gibi .... Oksit renginde çamurlara belenmiş toprak .. Sanki bir şeyleri anlatmaya koyulur .. Sineme saplanan kör hançer, deşilen toprak gibi, açar döşümü,bağrımı .. Fışkırır, tıpkı toprak rengi seruma-kana ve tarifsiz bir sarı suya belenir o'da .. Yayılır sis misali, göğsüme sancı ağırdan, ağıra, an be an .. Adı konulmaz, sebebi bilinmezliklerde peydahlanıverir acılar, sızılar .. Delik-deşik olan kan uykulardan, uyanmışlığın da .. Yüreğimin dili var, söylenir, dillenir anlatır hallerini .. Onu dinleyip-anlayacak birilerinin olmasını umup, dileyerek ... Ardı-arkası kesilmez anlatacaklarının, söylenmeye koyulunca .. Dizilidir sanki, sille boncukları misali, art-arda .. Onlarda, dökülür-saçılır, dört bir yana .. Kimilerince lal sanılsa da, yüreğiminde dili var .. Dile gelir anlatır, sinemdeki sancılarını .. Koyulunca anlatmaya .. Muştular, aklı karalıklar da emelini, yaşadıklarını .. O, hiç dinmeyen sızılarını ... Makam-ı segahlarda .... Dillenip, söylendikçe yüreğim ... Döker şarkı, şarkı, nota, nota, tını, tını, evrene ve geceye .... '' - Ayrılık, yaman kelime .. Benzetmek, azdır ölüme ... Kim uğrarsa bu zulüme ... Aman ...aman..aman.. Gündüzü olurmuş, gece ..! '' Gündüzümün, geceye dönüp, ömrümün kara'ya.. Gönlümün acıya, yasa belenmişliğinde Açılır sinem, tıpkı o, oksit rengi topraklar gibi .. Boz bulanıklıklarda, delik-deşik olmuşluğunda, bedenimin ... Azaplar da, bedbaht olan yüreğimin, dillenip,söylenmişliğinde .. Açar, kan güllerim ...! Sanılsa da, lal ... Yüreğimin, dili var ... Koyulur anlatıp, söylenmeye ... Yayılırken sızılar acı, acı içten, içe, döşüme, bedenime.. Nefessiz koymacasına ... Yüreğim, dillendirir, sinemdeki sancıları, sinemdeki sancıları ... Sinemdeki sancıları ..! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ Immenstaad / Almanya 21 / 11 / 2017 Saat; 22_22


O, DÖNÜLMEZ ÜLKE'YE ..........!

Oldum, olası hünerli mi hünerliydi ....
Kendini bildi, bileli hep dantela örerdi ....
Hep tedirgin, hep tetikteydi ...
Düşleri, ufukların sonsuzluğu misali, sınırsız ..
İçi, daima ikircekli hatta, çokça huzursuzdu ...
Yinede ve inadına yaşamı, çok mu çok severdi ..
Bir gözü pencerede, kapıda ...
Bir gözü, ellerinde uzayıp giden, dantela örgüdeydi ...
Beklentiler ve acabalar yumağıydı, ömrü ...
Tıpkı, ördüğü dantelalar gibi ..
Rengarenk, çeşit, çeşit, model,model ...
Gizemlerle doluydu, ruhunun derinlikleriyle ..
Doğuştan delik, yaralı, hasarlı, hüsranlı yüreği ...
Öteden beri, dışa vuramaz ..
Ondandır ki, içinde haps ederdi, duygularını ..
Bu sebeple, fırtınalı ve çalkantılıydı ruhu ...
Sıkı, sıkıya kapalıydı her zaman ..
Tıpkı, renk, renk kokalarını barındıran ....
O, uçuk mavi renkli, dikiş kutusu gibiydi, yüreğiyle, gönlü ...
Limandı, bilinmezliklere yelken açan gemilere, ömrü ...
Doya doya yaşayıp, oh dememişliğinde ..
Savrulur, dururdu,dertlerle-gamlar arasındaki, gel-gitlerde düşünceleri ..
Bastırdığı duyguları,yeşeren arzuları, daha çiçeğe durmadan sararır-solar ..
Gazel, gazel dökerdi, hüzne dönüveren, sevinçlerini ....
Böyleliğinde gün eskitti, ömür çürüttü, zaman tüketti ...
Hayallerini, göz nuru, göz nuru dantelalarına dökerek ...
Elvan, elvan hicranlı dantelalar üreterek, ömür dantelasını çilede, sabırla ördü ...
Daha ömrünün gonca çağında, sardı dert-çor, illet, azap ...
İçtiği kezzap, kustuğu hicran oldu ...
Gün yüzü görmedi, beledi ömrünü, gamların ebruli şalına ...!
Ruhunun bizarlığında, gönlünü sarardı, efkar ...
Kukasındaki, aklı-morlu o, rengarenk iplikler misali ...
Bitip, tükenince ömür ve hayat ipi ...
Düşüverdi, iki yana elleri ..
Naçarlıkla çıkıp gelen, ölüme tutsaklıkla ..
Bir yana, çileli ömrü, yitiklikleri, yorgunlukları, düş kırıklıkları...
Öteye-beriye, rengarenk dantelaları ve kukaları savruldu, kaldı ..
Ömür dantelasının ipinin, tükenip-kopmuşluğunda ...
'' - Her ölüm, erken ölümdür ..! ''
Gerçeğinin çıkrığı na, dolayı vermişliğin de , ölüm ....
Sürdü-savurdu, aldı-götürdü sonunda, onu ....
Renk,renk kukaları, emek-emek dantelaları öksüz-yetim koymuşluğunda ..
Hayatın, kahır ve ecel faturasını kesmişliğinde ...
Aldı-gitti başını, bakışları kaldı hatıra, pencerede, kapıda ...
Dantela da, kukalarda ...
Ardı sıra ...
Tutam, tutam hüzün ...
Kuka,kuka ,renk,renk bilinmezlik ..
Çile, çile, ömür, ömür dantelalar ...
Ve, en acısı da ...
Hiç mi hiç tatmadığı,tadamadığı mutlulukların, boynu bükük kalmışlığında ...!
Adı Serpil olsa da, serpilemeden yaşama sevinçleriyle, mutluluğa ...
Koya koymuşluğuyla dantelaları,kukaları ve muammalı hayatı ...
Uzandı, tuttu, sardı-sarıldı o, rengi meçhul ölüm ipine ..
Gitti, ölüm denen o, dönülmez ülkeye ...!
O, dönülmez ülkeye ....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Immenstaad / Almanya
21 / 11 / 2017
Saati ; 03_15


BAŞLAR 

Nasıl başlarsa başlasın ,hangi devinimlerle sürerse, sürsün...
Nasıl son bulursa, bulsun..
Yada uzunlu -kısalı, azlı- çoklu 
Nasıl yaşarsan, yaşa ..
Fırtınalı yada dingin...
Sonuçta kesilir nefesin ,tükenir ömrün..
Görülmeyen o, tılsımlı hayat ipinin, kopmuşluğunda 
İlahi ve kaçınılmaz gerçek, gelince başa .... 
Bakmadan, gözünün yaşına, aldırmadan gençliğine, olgunluğuna ,ihtiyarlığına ..
Kuzgunun, leşe çökmüşlüğü, misali ..
Çöküvermişliğiyle Azrailin,  ömrüne, hayatına, tepene 
Ömürle beraber süren, tüm yolculuklar biter ..
Gelinmişliğinde, ölüm denen o, son durağa 
Ölüm denen o, son durağa..
İşte o, zaman kesilir soluklar,akmaz olur gözyaşları, duruverir, yürek atışları 
Yürek atışları..
Başlar, bilinmeyen sırlar alemine, yolculuklar  
Sırlar alemine, yolculuklar..



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ 

Immenstaad / Almanya 

21/11/2017 

Saat: 02_03


Tünerdi balkon camına ...
Kanadı kırık kuş gibi ...
Bir varmış, bir yokmuşluklarda ..
Uçtu gitti, düş gibi ..!
Uçtu gitti, düş gibi ..

Can bacım ışıklar içinde uyu çileli Çalı kuşu yüreklim..

Serpil YASSIBAŞ' a manevi huzurunda armağanımdır


19/11 / 2017

Saat; 14_45

Hakka yürüyüşüne binaen manevi armağanımdır ....,

Ağabeyinden,can bacısına, saygıyla

18 Kasım 2017 Cumartesi


Hayat denen sahnenin küçük ölçekli versiyonudur,
sinema,salonları, tiyatrolar,agoralar, futbol stadyumları ...

Genelden ırak olmayan hatta ondan izlerle dolu bu görselde de olduğu gibi ..

Film biter,perdede son sahne'den silik izler kalır..

Işıklar yanar,perde kapanır film yada piyes biter.

Seyirciler toparlanır, giyinir ve yola koyulur, salonu boşaltarak, kendi yalnızlığıyla baş başa koyarak, oradan ayrılırlar .....

Bir an düşünün ....

Tıpkı ölüm,defin ve sonrası gibi .....

Ne kadar müthiş benzerlik var dikkatlice inceleyip,
analatik olarak sorgulayınca hemen yakalayıvereceğiniz eşsiz benzerliğin ip uçlarını bir araya getiri verince..

Kişi ölür, tıpkı temaşa da ki seyirciler misali insanlar kendilerini ve ağırlıklarını alıp getirirler,
Tabi ki,huylarını,davranış ve karakterlerini de..

Derken mezara kadar uzanan yolculuk, orada biter.
Gömülme işleri biter, el ayak çekilir ....

Tıpkı filmin soluk silüeti misali ya bir kaç kişi kalır yada kuş sesi, ağaç gölgesi ve esintide yayılan sesler ..

Devinimin bir aşaması daha biter .Eylemde,devinimde ve hayatın işleyişinde bir başka boyuta geçilir.

Ölümlü, toprağın derinliğinde ve sessizliğinde, kendi ölü sessizliğinin farkındasızlıklar da, yatar ...

An gelir, gece karanlığı çöker ve sabah olur ..

Hayat denen dev mekanizmasının dişlileri dönüşünü ve devinimini sürdürür ...

Bu devri alemin kendi iç ahengin deki muhteşem devinim, işlevselliğinde rolünü, görevini yerine getirir ....

Aktörleri ve yardımcısı da, insanlardır .....

Ölen, ağlayan, gömen, gömülen ve mezarlıktan sessizce gidiveren, dağılıp, yiten ama hep var olan, insanlar ...

İşte paylaştığım görselde ki, tıpkı sinema perdesindeki görüntü gibi ..

Film bitti,temaşaya paydos ...

Ölen adına ...
Derin mi derin sükun,sükut ve evrilmede başkalaşımlar..
Nihayetinde haşr-ıneşr de toprağa karışmak, yada bir sandukada daha uzun sürede, yerle yeksan oluş sürecini yaşamak..
Yaşadığının farkında'sızlığında ...

Evrensel ve değişmez gerçekliğinde, çıka gelen ölüm noktayı koyar, ömürlere .....

Ölüm ,yaşanır kendi gerçekliğinde ve işlevselliğinde, aşina devinimlerde, sürüp girerken hayat ...

Ölüm geldi, ölüm ...

Ölüm geldi, devinime,tasaya,telaşa ve hayata, korkulara ve oyunlara,filmlere, temaşaya paydos ...

Temaşaya paydos ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

İmmenstaad /Almanya

18/11/2017 

Saat; 23_20

AYIBI VE UTANCI SİZİNDİR ...., Aldırmadan yoksulluğumuza ve yoksunluklarıma ... Bir bez bebekle, çelik-çomakla, beş taşla .. Olmadı, çok sev...