2 Ocak 2019 Çarşamba

UMMAN İÇİNDE, UMMANDIR, İNSAN ….! Ummanlar, dağlar, ateş, su ve insan hepsinin ortak paydası .. Her hepsinin de, adeta iki tarafı keskin bıçak olmasıdır. Akla-kara, eskiyle-yeni, iyiyle-kötü, güzelle-çirkin, sevgiyle-bela, aşkla-ihanet, şifayla-hastalık ve hatta ölüm…. Her hepsinde, hatta kainatın özünde iç içedir tüm devinimler, oluşumlar, duygular, yaşanmışlıklar, yaşanacaklar. Mekik oyası gibi, işlenip iç içe geçerek nakşolmuştur, hayatta …. Aynı zamanda, geceyle-gündüz gibi bir bütünün ayrılmaz parçası, yarımı tam ve tamam eden yanıdır .. Mazi, nasıl atide saklıysa, ölüm ve hayat aynı zaman ve kainat atlasında gerçekleşiyorsa … Olumluluklarla-olumsuzluklarda bir ağaç bünyesinden uzayan dallar gibi.. Hem kendi içinde bağımsız, hem bir arada kollektif ve kardeşlikle-sürtüşme içinde, doğup, büyüyüp, kök salıyordur …! Ondandır, zaman umman, hayat, devinim ve kainat mekandır, tüm bunlara…. Zerreden, küreye uzanan bu hengameli ve muammalı merdivende, yol alır, her hepsi .. Zaman, zaman göynür ve çürür özler, an gelir hayat ve aşk, an gelir ölümlerde, perde iner soluklanır, zaman ve insan, solukların kesilmişliğinde. Bilirler ki düşündükçe var olan, aklı selimler, aynı ummanda, hayat savaşı veren, cümle canlılar ve yaratıklar gibiyiz. Ummanın dalgalarıyla cebelleşirken, bir yanda.. Hemen öte yanında, aşka kol uzatırız ahtapotlar yada ulu çınar kökleri gibi … Berimizde, kesilince ömür değirmenimizin suyu, yeli ,enerjisi .. Dönmeler ve dönenmeler hayata değil, ölüme yol alınca.. Sevinçler bırakır yerini, anlıkta olsa, hüzne.. Gülmelerle-ağlamaların yan, yana bir bünyedeki varlığında .. Keşfe koyulunca, yüzleşip gerçekle gördüğümüzde biz, bizi … Anlarız ve sessizce yada ulu orta aşikar hallerde, dillendiririz itiraflarda .. Umman içinde, ummandır, insan …..! Umman içinde, ummandır, insan …..! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Friedrichshafen / Almanya 02 / 01 / 2019 Saat ; 20_40

2 Kasım 2018 Cuma


DİYE, DİYE …..! 

Kol kırılır, yen içinde kalır diye, diye edildi …
Hem hayatlarımızın, hem de ağzımızın içine ..
Bir yanda zaman ve hayat hatta, kimilerine göre kader yada felek …
Bir başka bakış açısıyla bakanımıza göre de ….
Sözüm ona, insan geçinen soysuzlar güruhu …..
Zaman ve çivisi çıkan insanlık, çığırından çıkan insan ilişkilerindeki çürümeyle …
Kendine toz kondurmayan ve adeta kendini sütten çıkmış ak kaşık addeden medeniyetin mimarı ve bekçisi denen …
Ne idüğü belirsiz yoz kalabalıklar yığını, tükürdü ağızlarımıza ve yüzümüze..
Çek sineye, yut ahmaklıklarda ve lal kesil ….
Yeter ki, her ne pahasına olursa olsun, verme sırrını ele, aleme, dışarıya diye ,diye ….
Sıkılıp, sıkıştırılıp ….
Tedip, tehdit, göz dağı ve korkutmalarla …
Sözde terbiye adına, sustalı lal maymunlara ve üç maymunu oynayan telef hayatlara çevrildik ..
Kan kusup, kızılcık şurubu içtik demeleri kafamıza vura vura yazıp, nakşettiler ruhumuza, belleğimize..
Döndürüldük, döndük çoğu kere ….
Ruhu ve canı olmayan bostan korkuluklarıyla, ölü canlara..
Birileri hükmetti, birileri emretti, birileri dayattı ve yaşattı ..
Hasılı kurbanın ve telef 'in hep biz olmuşluğumuz da …
Olduk avara kasnaklar da ve dişli çarklarda kurban oluşlara ..
Denecek çok, dillendirilecek sözcük ve öğütülecek zaman ve ömür fazla..
Ama sonuç hep buraya çıkınca gereksiz bir iş güz arlıktır hatta havanda su dövmektir çok çene yapıp, çene suyu çorbalarda ömür heba etmek ..
Ondandır ki ..
Azda, özü diyorum …..,
Sağ duyuyla yüreğini dinleyip, aklı selimin yolunda adımlayan insan evladı, insanlara ….
Kol kırılır, yen içinde kalır diye, diye edildi …..
Hem hayatlarımızın, hem de ağzımızın içine …..!
Hem hayatlarımızın, hem de ağzımızın içine …..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ /İSYANİ
Immenstaad/ Friedrichshafen / Almanya
02/11/2018
Saat ; 16_49

7 Ekim 2018 Pazar

ALBENİLER ECEM'SİN …,
Yaban çiçekleri, her mevsim ölüp, ölüp dirilirken …
Bir tek, bir tek sen diri kalırsın, onca çiçeğin içinde …
Tılsımlılığın ve baştan çıkartan, kışkırtıcı albeninle…
Diri ve hayat dolu halinle, gönül tahtım da, sinemin bağında …!
O gün-bu gündür, gelinciklere müptelalığım…
Sana hasretim ve açlığım…
Sana vurgunluğum ve adanmış ömrümün emsalsiz güzelliği ve bahar çağıdır..
Dudaklarımda adın, dilimde tadın …
Göz bebeklerimde, sen hep gelincik albenilerinde açar,ete-kemiğe bürünür…
Aşk,aşk çoğalır'sın …
Sende, hangi coğrafyaların, iklimlerin, güzelliklerin ve gizemliliğin, hasılı mevsimlerin izleri yok ki?
Sen, gelincikliğinde, bir sevgi ve sevi kokteyl'isin …!
İçip, içip kanamadığım, yudumladıkça tutuklu kaldığım'sın ..
Esrikliğim,yelim-kuzum,fırtınam,yağmurum, bereketim,
ışığımsın …!
Yine, kırlar gibi,ala büründü gönül bağım …
Al,al, her köşemde sen fışkırıp, açıp, doyumsuz güzelliğinle aşk çoğaltmalar'dasın …!
Sen fışkırdıkça gönül toprağımdan, ben hazla geçmelerdeyim, benden …!
Gelincik mevsiminde, hazlarım doruk …
İsterim,tavan yapar aşkla, aşkta ..!
Aşka adanmış ömrümde…
Gelincik ömürlülüğünle, hep sen varsın, sen olacaksın …
Açanda sen, çoğalan da sen, derilen de sen …!
Kaplayıp,yutan da,sensin,sen albeni abidem, gelinciğim …
Ömrümde ömrü olan gelinciğim …
Atlasıma bezenmişliğinle sen, albeniler ecem'sin ..!
Albeniler ecem'sin …!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
İmmenstaad / Bodensee - Almanya
06/ 10 / 2018
Saat; 22_40

6 Ekim 2018 Cumartesi

Hüzün ;
Kilit üstüne,kilit vurulan kapıdan süzülen, usta hırsız gibidir..

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

AYIBI VE UTANCI SİZİNDİR ...., Aldırmadan yoksulluğumuza ve yoksunluklarıma ... Bir bez bebekle, çelik-çomakla, beş taşla .. Olmadı, çok sev...