30 Nisan 2020 Perşembe

GERİSİ GELİR VESSELAM ...!


Uzun menzilli füze gibiydim elinde, işlerinin tıkırında, keyfinin gıcırın da olduğunda ..
Elinin altında, dizinin dibinden ve görme menzilinden çıkartmazken ..
Heyheylerinin gelip, afakanlarının bastığındaysa ..
 Kaf dağının ardına, hatta esvelesine yollamacasına sallayıp, atarak gözünden de, gönlünden de ırak ediyordun ..
Ben öteden beri ..
Kediyle, köpekle, ayıyla ve şeytanla yatağa yada aynı çuvala girilmeyeceğini duyarak büyüyen biri olarak ...
Gördüm ve anladım ki, birde seninle aynı çuvala yada yatağa girilmeyeceğini, en ince ayrıntılarına kadar öğrenip, keşfettim ...
Ayrıca, senin ipin le kuyuya inilmeyeceği gibi .. 
Torbanın ağzı dururken, kıçından da sıvışıp, arazi olarak ..
Sırra kadem basılacağını da, sayende, bire bir yaşayarak ve başıma gelenlerin ..
Pişmiş tavuğun başına gelmemişliğine kanaat getirerek ve  daha önemlisi de ..
'' - Hacivat  kıç düzer, Karagöz ceremesini çekip, cünup gezer ..! '' 
Sözünün, hayatımda defalarca doğrulanmışlığıyla,  öğrendim ..
Bir de ..
'' - Ananı düzen, kim ? KADI ...
KİMİ, KİME ŞİKAYET EDECEN ? KADIYA ..
Tekerlermesi ile YEDİĞİM KAZIKLARDAN ÖĞRENDİM !
Sana göre, amaca varmak için,hele,helede zafere ermek için her yolun mübahlığını bana yaşattığın ipe-sapa gelmez saçma-sapan tavırların ve adlandırmakta zorlandığım davranış ve eylemlerinle ..
Adeta, hayatı fitil,fitil burnumdan getirmelerinden  ...
Dahası, karşındakine dayattıklarının kendine yapılmasına asla izin vermemişliğinde es kaza bu hallerin binde birini bile olsa yaşamadığın sözde '' - Sevildiğini bil, sınırları zorlama, asla çizmeden yukarı çıkma '' Tembih ve tehdit salvolarıyla tadarak kavradım ....
Bir şeyi daha öğrettin hayatla, el ele vererek bana ….
Attığın kazık, yaşattığın zulüm ve kobay fareliğinde … 
Üstümde denemediğin kalmayan, melanet oyunları oynaman da, öğrendim ..
Anladım ki, ahmak diye niteleyip, kibirle burun kıvırarak, bizlere tepeden bakarak ….
Geleceğime ve şu ezik ömrüme zarar verip …… 
Sonra da, yavuz hırsız edalarında davranarak alavere - dalaverenle hep kötü ve zorbalıkla dolu muamelelerinden ….
Payıma düşen azap ve acılarla, sayende hiç eksik olmayan mutsuzluğumdan öğrendim ...
Sana göre hep ahmak, budala yada hödük olan biz gariban tayfasının mutsuzluğundan, mutlu olan senin için …
Hayat ve insan kavramının ne anlama gelişini (?),  görerek anlayıp, kavradım ….
İki olguyu da, kafama kazıyarak yine sen öğrettin …. 
Sana, neden, Şeytan Neferi, Gündüz Feneri Fırıldak Nuri denmesinin sebebini, kendimce çözerek ve belleğime nakşederek öğrendim ….
Onlardan birincisi ..
İnsanlar ve toplumlar, layık olduğuyla ve o standardı  aşmayacak keyfiyetlerle  yönetilir ….
Yani son on yedi, on sekiz yıldır ülkece ve vatandaşça çekilen azabın nedenini de, kaynağını da burada aramak gerektiğini öğrenip, kaptım sayende, anlayacağın, !
Yani ben ve ben gibiler, eşekliği sineye çekmeleri terk etmeyip …. 
Sürü kültürünün, ağzı-dili olmayan köle eşekliği ne razı oldukça, sırtımızdan yükü, dayağı, aç biilaç sürünmeyi … Karnından, sıpayı eksik etmeksizin, reva gördüğünüzce, kul-köle yaşıyoruz .. 
Bizde, kadınların hali, bizden de fena ve içler acısı ..
O, tefrika romanlara konu olacak kadar çetrefilli ve bir o kadarda ….
Gülerken, ağlatan hallerde, trajik ve içler acısı ..
Ondandır, burada noktalı virgülle o bahsi ileride dillendirmek üzere, öteleyerek anlatıp, konuyu ve suyu bulandırmayayım ….
Malum bizde işler böyle yarım-yamalak halledilir, bozmayalım rutini, bakalım dalgamıza …!
Bir diğer öğrendiğimde, yularını ele geçiren …
Seni dedenden, olmadı OSMANLI’ dan miras malı görerek …
Sana, bırak insanca yaklaşıp, davranmayı …
Gaddar Davut’ luklarda, işkence ve kötü muamelede, sınır tanımazlıkla ..
Çaresizliğimizi, korkumuzu …
En önemlisi de, dağınıklığımızı, savrukluğu muzu, örgütsüz olduğumuzu bilip, istismar ederek, çıkarına kullanarak ..
Düzmeyeceği  hele, hele de binmeyeceği eşeğe, torba tutmuyor ….!
Aksine o, senin açlığından, yeni istismar ve sömürü, zulüm icat ederek ..
Aslından vazgeçtik, çakmada olsa, diploman olsa …
O diploma, senin eşekliğini engellemiyor ..
Eşekliğin baki kalıyor ..
Gel, gör ki, enayiliğin ve eşekliğin bakiliği ne son vermenin usulünü, yolunu …
Yöntemini de, senin zulüm kervanında, dolap beygiri kesilerek …
Dönüp durmalarım da çektiğim çilede, eskittiğim ömürde … Heba dan öte geçmeyen nafile dönmelerde, ahmaklar ve çaresizler …
Kendilerine  reva görülen, zulmün başı ağanın değirmenine su taşımayı, durdurup, bitirmedikçe …..
Ne, sizin zulmünüz, ne bizim acımız ve anırma lar la dolu, köle eşekliğimiz biter ..
Sen patron ..
Biz, marabalığı bile tadıp, görmeyen ….
Doğuştan, sıpalıktan köle gelip, köle eşeklikte azat olmazsak …
Kaçak kesimde sucuk, pastırma ve bonfile olarak ….
Kendi ahmaklığımızın ve örgütsüzlüğümüzün FASİT DAİRESİNDE, DÖNDÜKÇE dünya da da …
Ahiret denen öteki alemde, eşekler için,  cehennemdir, CEHENNEM ….!
Bakma, yalanda-palavrada EŞEKLER CENNETİ demeler bile, düpedüz, kuyruklu yalan ..
Siz kıymaktan, biz kıyılıp, kıyma olmaktan zevk aldıkça ….
Ne zulmünüz biter, ne işkenceniz, nede katliamınız ….!

Öğrendim ki ……. 
Eşeği de, makamıyla, anırtan bu zalimler düzeni, biz kölelerin idraksizliğin den beslenerek, gelişip, güçleniyor ..
Kurtuluşun yolu, eşek olmaya eşek olsan da, ….
Eşek kafalı olmamayı idrakten ve öğrenmekten geçiyor ..
Gerisi lafı güzaf ve teferruattır, teferruat .. 
Haaa, son öğrendiğimi merak ediyorsan(?), etme merak, sen sormadan, ben söyleyeyim, ben ..
Sayende ….
ÇUVALDIZI BAŞKASINA BATIRMADAN ÖNCE … 
İĞNEYİ, KENDİMİZE BATIRMAYI ÖĞRENMELİYİZ ..!
GERİSİ GELİR, VESSELAM …..!
GELİR, VESSELAM …..!




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 



Almanya 



30 / 04 / 2020   



Saat  22_4O


EMSALSİZ ÖDÜLÜ .....!

Kendi sürgünümde mültecilikte, sana eremeden ölmeyi düşünmek, bile ...
Başlı başına, akla ziyanlık dır .......
Akla, ziyanlık ...
Değil ki, bendeki seni öldürmemi isteyen, acımasız, vicdansız seslere kulak asmak, 
kanıp-aldanıp eyleme soyunmak, düşünmeyi meyil etmek bile ...
Sana, kendime ihanet ve haramdır, haram ...
Lamsız-cimsiz, düpedüz haram ve hayınlıktır, hayınlık ...
Çektiğim ceremeleri yok sayıp, sensizlikte seni yaşayıp,
Fikirde, eylemde seni çoğaltmak teselli, soluduğum hava gibi, ödüldür bana, ödül ....!
Böylesi anlarda ....
Fikrimin ince güllüğünde aklımın, ardın sıra mekik dokuyup .....
Sensizliğimde bile, senliliği başarmak ....
Dünyanın, bilinen-bilinmeyen yaşanmış cümle belasına, gadasına bedeldir ....
Böyle davranıp, kafa tutarak, teslimiyeti, ihaneti düşünmek bile mendeburluk, haysiyetsizlik  ...
Dahası, onursuzluk balçığın da debelenerek ölmenin, öteki adıdır ...
Sen benim için, böylesine değerli ve eşi menendi bulunmayan armağansın, armağan ....
Gün aşarken dağları, aheste, aheste kaybolurken ufukta, sen doğuyorsun günüme, ömrüme ..
Hayat bir daha ve yeniden başlıyor ..
O an gönlümün saatleri kendiliğinden bir daha, bir daha
kuruluyor, aşka ...
Ondandır, sensiz bir gün, senli aylara, yıllara, ömre bedeldir, ömre demem ...
Böylesine tutkuyla tutukluluk, çile ve azap değil ... 
Tam aksine, emsalsiz ödüldür bana ...
Değil mi ki ... 
Hasretinde iken bile, ardından seyirtip, soluk, soluğa hallerde, elinden can suyu içmektir benim için ...
Sevdamın ve hayatın ödülü sün, ödülü ...!
Ondandır demem ...
Sensizlik, erişilmezlik, ölümdür, bana ...
Ölümden öte yol olmamış lığın da ...
Hiç aklımdan, yadımdan çıkmamış lığında ...
Bir solukluk, bir dal sigara içimlik anlarda bile, efkar, efkar çıkıp geliyorsun ...
Böyleliğin de, yani anlayacağın, ardın sıra özlem ve aşk çoğaltıp ...
Sabır kirmanında eğirmek, çile, çile seni çoğaltmak ..
Sende yitip, sende çoğalmak .....
Eza, cefa, ceza değil, başlı başına ödüldür, bana .....!
Ödüldür bana ....
Sebepsiz değildir asla, demeler im ..
Ömrümün ve hayatın, adı konamayan, paha biçilemeyen emsalsiz ödülüsün, emsalsiz ödülü ....!
Emsalsiz ödülü  .....! 



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ  



Almanya  



30 / 04 / 2020  



Saat ; 14_41
YOLLARIM ....
SANA ÇIKIYOR, SANA !

İçimde yada dışımdaki tüm yitişlerde,eksilmeler de...
Eskimeler de yada yeniden derlenip-toparlanarak ..
Kararsızlıklarımı aşıp,acıma tuz basıp,kendimle ve dünümle,yaşanmışlıklarım la yüzleşmeleri min ardı sıra ..
Çıktığım tüm yolculuklar ..
Görünmez ellerce kodlanıp, kilitlenip yönlendirilmişliklerle, sana çıkıyor ..
Siliniyor, tüm yol levhalarındaki yerleşke ve antik isimler ..
Karışıyor,ışıklarla,renkler huzme,huzme kesişmelerde
odaklanmışlığım da beynimin,ruhumun ..
Navigasyon aletlerine taş çıkartan hünerlilik ve şaşmazlıklarda ..
Aksi yöne gitme ve senden kaçma çabamda ..
Her şeyin planlarımın,gayretlerimin nafileliğinde ..
Tüm yollar sana ..
Yokluğunda kahır ve azaplar da yerle yeksanlıklara çıkıyor.
Bırak gerçekliğindeki yollarımda sana varışları ..
Düşlerimde,kabus,kabus yada sevinç,sevinç sana uzanıyor ruh ve uyku atlasımda yollar ..
Yer çekimi kanunlarını alt-üst etmecesine ..
Kedilerin oldum olası dört ayak üstüne düşme rivayetlerini doğrulamacasına ..
Nereden atılırsam atılayım kah yüzerek,yürüyerek,yada koşarak ..

Ardım sıra iten o görünmez kasırgaların sürüp savurmuşluğunda ..
Yollarım sana çıkıyor sana ..
Yokluğunda da azaba,gazaba,hüsrana çıkıyor ..
O an, yittiğim elemin gayya kuyularında bile sen varsın ..
Sökün,sökün,döküş,döküş ömrüm ve hallerimle ..
Sende yitiş,sende var olup çoğalışlarımla ..
Ömrümü kaplayışınla kanıma girip,canıma,ruhuma işlemişliğin ve sana kodlanmışlığımla ..
Yollarım, sana çıkıyor,sana ...!
Sana çıkıyor, sana ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ /İSYANİ
Ereğli /KONYA
29/04/2018

Saat ; 15_10

29 Nisan 2020 Çarşamba

- AŞK AĞLATIR, DERT SÖYLETİR  ...! DİYE, DİYE ....! '' 


Dünyada, ilkel topluluklardan beri, yazıdan ve tekerleğin icadından da öncelikli olarak ….
İNSANIN, İNSANLIĞIN  İLERLEME, MEDENİYET ve ÇAĞDAŞLIK adına ilk kıstası, eylemi ve tercihi .....
AŞKTIR, AŞK ….!
Kadını, kadınlığı ; 
Hak ettiği şekilde, sosyolojik olarak betimleyip …
Toplumsal statüdeki yerini, konumunu, işlevsel rolünü ….
Hak ettiğince olmasa, olamasa da ….
Ellerden gelip, dillerinin döndüğünce …
Kendilerince, dahası çaplarınca ve düzeylerince ONORE EDEREK ( ! ) …
Kayıt altına alarak, kanıtlı, belgesel statü mirası olarak …
Kendilerinin, zamanın, hayatın ve yaşananların….
Çatışma ve uzlaşma kültürünün eleğinden, eleyip ….
Sağ duyu, akıl ve duygu süzeğinden geçirilmişliğinde ….
Gelenek, görenek ve ananelerinin, işleyişinin yanı sıra …
Gelecek nesillere örnek, öncelikli sosyolojik, hukuksal miras olmacasına …
Korunup, geliştirilerek, sonraki SOSYAL ve TOPLUMSAL YASAYA ve İŞLEYİŞE temel oluşturma adına ….
Tarihsel önemi asla küçümsenmeyecek, yadsınmayacak halde konumlandırarak ….
Toplumsal yapıdaki ve şemsiyedeki yerini ….
Belirli, tarifli, tanımlı olarak ….
Ortak akılla, toplumsal müşterekte, tarihi adımını atıp ….
Eylemini şekillendirip, sadece tarihin sayfalarına değil ….
En özlü, anlaşılır, ortak kabulü ilan ve tebliğ edilmiş, kabul görmüş karar olarak ….
KADINLIĞI HAK ETTİĞİ ŞEKİLDE TANIMLAYIP, TARİF EDEREK ....
Varılıp, erişilen, yüceltilip, onore edilen, bunu imzalarla ve hür irade beyanlarıyla, toplumsal olarak, taçlandırıp ….
Bundan sonraki süreçte, gelecek zamanlarda örnek ve temel 
teşkil edecek, kurallar manzumesinin doğruluk ve objektifliğin muhafaza edilerek, hak ettiği öneme, yere, değere uygunlukla ….
Daha da önemlisi, ödünsüz ce tarihe kaydedilen ilk, önemli
ve örnek oluşturacak esasla, ilerideki hallerde, emsal olarak, tarihe kayıt edilmiştir ….
O gün, bu gündür tarihe kayıt edilen ilk önemli devinim ve eylemi ….
Kadının, kadınlığın hak ettiği saygınlığa, eriştiği emsalsiz üstünlüğe asla halel getirilmemecesine ….
Kadının ‘’ – BEREKET SEMBOLÜ ‘’ Olarak ta baş tacı edilerek
Bu tarihi kazanımın korunup-kollanmasının, tek taraflılıkla kadına bırakılmayarak ….
Erillerinde bu dayanışmayı cesurca ve cömertçe sunarak …..
Cinsiyet ayırımcılığına son vermek adına da  anlamlı, değerli, onurlu bir tavır ve dayanışma sergilenir ….
O, çağın göz kamaştıran ışıltılılığında ÇOK TANRILI DİNLER dediğimiz ….
Bağrında, PAGANİZMİ, ŞAMANİZMİ, hatta SATANİZMİ OLDUĞU GİBİ ... 
GÖKSEL KÖKENLİ TANRIÇA VE TANRILARI DA BARINDIRAN, inançlar silsilesinde ....
O günün atmosfer ve koşullarını yansıtan, baş tacı edilen TANRIÇALAR ve TANRILAR …..
Tapılan İLAHELER ve İLAHLAR …
 AŞK ADINA TERCİHLERİNİ, VAZ GEÇİLMEZLERİNİ .....
HATTA, OLMAZ SA, OLMAZLARINI  .....
YİNE, İNSAN ÜSTÜNDEN VE ONUN DİLİYLE, SÖYLEYİP, YÜCELTMİŞLİĞİNDE ….
‘’ - NE YAZIK Kİ, GİTTİKÇE ERİLLEŞEN ÜSLUPLA ....! ‘’
Kadının, AŞK ADINA TERCİHİNİ, BEĞENİSİNİ, DUYGU VE KARARLARINI ....
HASILI, MUTLULUĞUNU OLDUĞU KADAR ....
Yanılgı, yenilgi ve hüsranlarını, yitirdiklerini, mutsuzluğunu ..
Kendi elleriyle, adeta peşkeş çekerek ….
‘’ – ERİLLER LEHİNE ..! ‘’ vaz geçtiklerini gizli yada aşikar, ortaya koyarken bile ….
Kapasitelerini, kavradıklarını, her zaman olmasa, olamasa da 
AŞK’I, BAŞ ÜSTÜ yaparak …
Kendilerince, ödüllendirip, taçlandırarak …..
Hoyratlığın, zulmün, dahası, pek çok zaman ve yerde gerçeğin KARA YÜZÜNÜ allayıp, pullayıp …
Sulandırarak, yazıp, söylediklerinde dillenen, yüreğin sesi olarak …
Aşkı kutsayarak …
Aşkın görülmeyen karanlık yüzünü, insanlığın KARA, UTANÇ SAYFASINA yazmaya elleri varmayarak ….
Kemliği, kötülüğü, ihaneti, hainleri konduramamanın, ezinci ve elemiyle ….



Acıyı bal eyleyerek, yazmanın talihsizliğiyle, dillendirip …
Yine de ve inadına AŞK DİYE, DİYE AŞKI YAZMIŞLARDIR ….
Zamanların ….
Ömürlerin ve insanlığın …
Aklı-Karalı tarihsel menkıbesini yazdılar, yazıyorlar  ve İNADINA AŞK diye, diye …..
Gülerken, ağlayan halleriyle, yazacaklardır …..
İnsan nesli, türünün son örneği, dünyadan elini-ayağını çekmedikçe …..    
Aşkı, nimet, illet ve zillet kılan, insandır ...!
Gerçeğinin ışığında …..
Daha da yazacaklar ….. 
'' - AŞK AĞLARIR, DERT SÖYLETİR  ...! Diye, diye ....! 
  - AŞK AĞLARIR, DERT SÖYLETİR  ...! Diye, diye ....!  ‘’




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 



Almanya 



29 / 04 / 2020 



Saat ; 11_36

28 Nisan 2020 Salı

VAR, BİRDE BENİ DÜŞÜN ....!


Aşka dair ateşin, alev, alev, ömrümü sarmışlığıyla ..
Ömrümün DELİ FİŞEK ÇAĞLARINDA kapıldığım tutku kasırgalarında ….
YÜREĞİMDE SANA DAİR NE VARSA ONLARI DİLLENDİRMECESİNE, DUYGULARIMI DÖKEREK ….
Yaptığım resimlere, dalıp, dalıp gitmelere koyulduğum ..
Ömrümün ve sevdamın o, çağını ölümsüzleştirerek yaptığım çalışmalarımla ...
Gençlik çağımın heyecanıyla aklımca zamanı, yaşadıklarımı ve sevdamı ölümsüz kılmacasına zamanın o anını durdurmaya cüretle ..
Saatler hasrederek, emek, emek çoğalt tığım çalışmalarla, göz nuru mu ve yüreğimin halini yansıtan .....
Dahası ...
Adeta zamanı ve duygularımı ölümsüzleştirmeye verdiğim değer ve  dizginlenemez tutkuyla ....
Elimde yontulup, yanmalar da acılar çekip ...
Sessiz-sedasızca bu azaplara katlanan biçare ahşaplara nakşederek işlediğim ....
Bakmalara doyamadığım yüzün bile, geçen bunca yıla dayanamayarak ....
İçin, için eskidi, çatlamaya yüz tuttu ....
'' - Filintam '',Diyerek öpüp, okşayarak, sevdiğin yüzüm .... 
Yittiği ayna derinliklerinde, adeta badanası, sıvası eskiyip, dökülmüş dış cephe duvarlarından bin beter, hallerde ....
Değil merakla inceden, inceye seyrederek zaman ve emek harcayana, şöyle üstün körü bakıp geçene bile hüzün yaşatıyor, şimdilerde, hala  ...
Bırak yaşadıklarımı, izleri bile, yürekleri dağlamaya yetip,artıyorken bunca sene sonra ...
Var, birde o günlerde bana reva görülenlerde, çektiklerimi düşün ....
Yıllar, ömrümden ve mutluluğumdan çalarken ....
Acımasız, mahir haramilerden de, hünerli ve eli çabuk ...
Hesap sorup, anlat bildiklerini dediğimde .... 
Dut yemiş bülbül kesilip, lal oluyor, üstüme, üstüme devrilen .....,
İSYANİ'liğimin ve isyanımın, hükmünün sökmediği, ömür törpüsü, şu zalim yıllar .....!
Hallerin böyleliğin de, var birde beni düşün ......
Var, birde beni düşün .....!



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 



Almanya 



28 / 04 / 2020 

AYIBI VE UTANCI SİZİNDİR ...., Aldırmadan yoksulluğumuza ve yoksunluklarıma ... Bir bez bebekle, çelik-çomakla, beş taşla .. Olmadı, çok sev...