18 Haziran 2020 Perşembe


KARALAMALAR ......


Hayatın çetrefilli dehlizlerinde eskiyen ömrümün öyküsü ....
Tıpkı, niceleri ve benzerleri gibi ….
Gerektiği için, hayatın uzantısı, ayrılmaz parçası olarak ….
İnsan onuruna ve özüne, konunun önemine uygun olarak ….
Hiç üşenmeden, kelime ve akıl oyunlarına kaçılmadan …
Yalınlıkla, tevazu ile içtenlikle, daha da önemli ve değerlisi ...
Gizlisi-kapaklısı kalmamacasına ayrıntıyla, aslına sadakat la .
Abartısız, yaşanmışlıklara uygun, gerçeklere su katılmadan …
Aslına, gerçeklere bağlı kalındığı, güvenilirliği ilk bakışta  belli olup, anlaşılacak kadar netlik ve yalınlıkla ....
Gerektiğinde, dipnotlar düşülerek, usta aşçı,  simyacı  yada mücevherat ustası titizliğiyle  ve özeniyle ....
Kuşkuya yer bırakmamacasına, anlaşılırlık ve dobra, dobra, ön yargıdan, peşin hükümlülükten uzaklıkla ....
Olabildiğince objektiflikle, üstelik olaylara, zamana, mekana, yaşanmışlıklarla, gerçeğe su katılmamacasına özenerek ….
Referans ve  yüz akı olacak, gerektiğinde, ihtiyaç ,duyulup başvurulduğunda ....
Hayata, olaylara, zamana, tarihe ışık tutup, dayanak ve kaynak olarak ...
Sadece okumakla kalmayıp, dikkate alanları asla  ama asla yanıltmayacak ....
Hele, hele de rezil-rüsva etmeyecek, düş kırıklığı yaşatmayıp
aksine, kıvanç yaşatıcı unsur olmasına özenle ....
Olağanüstü duyarlılıkla, ömrümün, aklımın, dahası ….
Sezgi, duygu ve düşüncelerimin sessiz ve yazılı kanıtı olacak, berraklık la ...
Gerçek nedir, soru ve kavramının ortak akılla verilecek ve paydaşlarca kabul görecek, yanıtıdır …
Dahası ve önemlisiyse …
Gerçeğin, eninde-sonunda ve beklenmedik zamanda, ortaya çıkma huyu olduğunu vurgulamaktır …
Tüm bunlar gereği gibi, üryanlıkla olduğu kadar da anlaşılır halde, cesaretle, ödünsüz ce, bir o kadar da, mertçe ….
RUHUMUN KARALAMA DEFTERİ'NE, sabırla, sükunetle, gerçeğin kalemiyle silinmemecesine yazılmıştır ...!
İşin ruhuna, özüne, lafzına uygun ve kilometre taşı olma niteliğinde, uygunluğu da, olmazsa, olmazımız, olmacasına !
Bu karalamalar, özünde ömrümün, dünümün olduğu kadar,
bu günkü yaşamımın ....
Aynı zamanda da, geleceğimin öyküsü, beni, ben yapan değerler manzume min dillenişi dir . 
Deneyimlerimin, gerçeklik algımın, anlayış, düşün, tavır ve yaklaşımımın ….
Hayatça aklanıp, doğrulanışının kanıtı, belgelenme ve aynı
zamanda da, tarihe not düşmenin de aracı dır ...
Sadece söylem ve yazılmaktan ibaret bir ürün olmakla kalma
yan, silgi siz, kalemsiz ....
VİCDANIN DİLLENİŞİ ve SESLENİŞİ DİR ...
Bu ruhsal, duygusal ve sağ duyuyla, zaman imbiğinden süzülüp, hayatça doğrulanan ….
Alın teri, emek, göz nuru, sabır ve metanet ürünü olarak hayatın ve zamanın bağrında akıp giden ömrümün …
Nelerle, hangi hengameler le cebelleştiğinin de, aynası ve kanıtıdır ...
Zaman, ilmek, ilmek, sevinçle, hüznün iç, içe geçerek motif, motif dokunduğu bir kilimdir ..
Bu kilimin bağrında şekillenen olay, ömür ve hayatlar sa .....
Adeta, zamanla ete-kemiğe bürünerek var olan, renk, renk, çeşit, çeşit tarihin akıl ve hafıza defterine …
Beraberinde de, ömürlerin akıl ve belleklerine nakşolan, önemli olduğu kadar ....
Hatta, zaman, zaman ondan da çok öncelikli olarak, birbirinin vaz geçilmez aynası olup, çıkan …..
Albenili, baş döndürüp, göz kamaştıran mücevher güzelliği,
Zenginliğidir …
Tüm bunların sıcağında, ömürlerin çoğunun ortak paydası olmuşluğunda düşünülünce, insan sormadan edemiyor ….
‘’ – Uzun, uzadıya yaşanmış, hayatın tezgahından geçmiş hangi ömrün zulasında yada derinliğinde bir yerde ….
Düzenli yada baştan savma tutulsa da ..
Hatta zaman, zaman  yok denip, yatsın sa da, soru yanıtsız konsa da ….
Çoğumuzun, ömrümüzün sır küpü olan, ruhunun karalama defteri olmadığını düşünmek …
Kelimenin en hafif anlamıyla, safdillik, olmaz mı ?
ÇÜNKÜ, BİLİYORUZ Kİ …
RUHUNUN KARALAMA DEFTERİ ….
İÇİNDEKİ KARALAMALAR ….
VİCDANIN DİLLENİŞİ ve SESLENİŞİDİR .....!
VİCDANIN DİLLENİŞİ ve SESLENİŞİDİR .....!



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ



Immenstaad / Almanya



18 / 06 / 2020



Saat ; 02_08

17 Haziran 2020 Çarşamba


SATARLAR ....

Düşersen insanlık fukarası, yolu yolsuza ...
Haysiyet cellatlarının gazına gelmişliğin de, satar seni de, kendine biçilen, değer üstünden  ..
Kurtulur da balık hafızalı olmaktan, seçersen sorgulama yolunu, bilirsin Havari Yehuda'ın Otuz İsrail  parasına İsa'yı, Romalılara ve İsrail devletine sattığını ....
İhanet deyip, gelip-geçmeyecen..
İhanet ve hainliğin tarihi eskidir, insanlığın yazılı tarihinden önceye dayanır ...
Kardeşin, kardeşi, babanın, oğul u, oğulun, öz atasını katlettiği ...
Bu çivisi çıkmış, sidikli dünyada ihanet hep silahı olmuştur, insan geçinen ebleh sürüsünün ...
Vermeye gör fırsatını, hem satılır, hem aslı üstüne birde asılsız, astarsız karalanır sın haysiyet ve onur celladı cani güruh ça ...
Unutulur, süpürülür, olmazsa LİMONA , DÖNDÜRÜLDÜKTEN SONRA SATILIR SIN İHANETTE POSANIN ÇIKMIŞLIĞIN DA ...
Satılır sın haysiyetsiz, haysiyet celladı insan geçinen, ihanet paryaların ca ...
Satarlar senide kaşla-göz arasında nemalanmak uğruna ,dünya nimetinden ..
Lafa gelince herkes Kefenin Cebi yok laklaklığını yapsa da, duy ama inanma bu lafazan güruha ..
Satarlar seni de, satarlar ..
Uğrarsın sende İsa'nın akıbetine ....
Açıldı mı böylesi yol, bulur-buluşturur, çaresini, yolunu ...
Bakmadan masumiyetine, göz yaşına, yalvar-yakarına ...
Uydururlar kılıfına,
Bakmadan lamına-cimine, satarlar seni de satarlar ...
Öğrenmeden satıldığını, lafım küpe olsun kulağına ....
Seni de insan, insan geçinen insancık  hemcinslerin, satarlar seni de, satarlar ...
Satarlar ...

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ
İmmenstaad /Almanya
17/06/2020
Saat ; 19_30


UTANÇTAN DA ÇOK, ACIYLA …!


Gece, zırhlı korunaklı kapalı kale kapısı gibi ….
Tüm haşmetiyle, dikildi karşıma ....
Bana geçit vermemeye ve içine almamaya kararlılıkla …
Kuzguni karanlığın şalına bürünmüş haliyle, daha da bir heybetli görünüyor ....
Bana, karanlık dünüm de kapatıldığım, tavan arasındaki, gündüz, güneş ...
Gece, kandil ışıltısının sızmadığı, zifiri karanlığından da çok ....
Çöl rüzgarı gibi dudaklarımı kurutup, genzimi yakan ...
Ağır mı ağır, küf kokusu ve  bedenimi ter ıslağın dan da beter ıslatan nemiyle ....
Aklımın sınırlarını alt-üst ederek, korku kuyularına iti vererek ....
Değil, sadece yüreğimi, kasıklarıma dek inmecesine, tüm bedenimi tir, tir titreterek saran .....
Bu korku sağanağında, cehenneme açılan devasa kapılar gibi, üstüme, üstüme gelerek açıldıkça ...
Bende ne, bet-beniz, ne öd, ne yürek bırakmayan haliyle ...
Kat, kat, kanat, kanat açılarak çoğalan 
Çoğaldıkça beni yutan, karalık dev aynalara bile sığmayacak
kadar büyüdükçe ....
Ben, en duyarlı mikroskopta bile görülemeyecek türden ....
Mini, minnacık, toz zerrelere bölünüyor …..
Adeta, odayı doldurmacasına, karanlığa inat görünen uçuşlarla …
Pervane gibi, dönüp-dolaşarak …
Kah, tavana yükseliyor ….
Kah, yere inerek, zemine sergen oluyorum ...
Karanlık korkumun, tavan yapmışlığın da ...
Sadece benim duyduğum, sessiz çığlıklar atmaya, koyularak.
Gözlerimi biber yada tuz atmış gibi acıyıp yanacak kadar sıkıyor, sıkıyor, sıkıyorum .....!
Her bir kirpiğim, adeta sertleşerek buzdan oklara dönüyor ...
Akmasına engel olamadığım göz yaşlarım, saçak ucundan sarkan …
İrili-ufaklı buz kütleleri oluyor, asılıyor kirpik uçlarıma …
Artık, göz kapaklarımı hissedemez hallerdeyim ...
Dişlerimin gömüldüğü dudaklarımdan, tuzlu vişne tadıyla akan, kanları emiyor, emiyorum …..
Tam da bu anda, tırnaklarım el ayam içinde  gömülüyor …
O, minik tırnak deliklerimden, süzülen kanlar ...
Yere çöken kristal toz zerrelerine damladıkça ….
Allı-morlu ışıltılar ve adeta kelebekler uçuşuyor gibi hissetmekten, kendimi alamıyorum ....
Tam da, yüreğimin duracak gibi sıkışmışlığın da …
Kara perdelerin arasında, elinde tokası parıldayan kemeriyle babam bildiğim ….
Öz olmadığını duyunca, içimin yağı eriyen üvey babam, peydahlanıyor..
O, kendine has, haz fışkıran ….
Alaysı ve hakir gördüğü her haliyle kendini ele veren …
Ayyaşlara has, yılışık gülüşüyle, önümde bacaklarını hafif aralayarak, dikilip ..
Bu küçücük bedenimle, aczimin fışkırdığı halde, değil acımak, tüm pervasızlığı ….
Hatta canımı almaya yeminli halleriyle …
Beni süzerken ki gülüşü saplanıyor, göz bebeklerime ...
Kulaklarımda çınlayan ..
'' - Korkak sefil, kaldır başını, aç gözlerini bak bana …!''
Diye, haykırışı karanlığı delerek, saplanıyor alnıma, kafa tasıma ve sonra, tüm bedenime  ...
'' - Efendin kim? Söyle, sefil ekmek düşmanı …! ''
Yanıtımı bile beklemeksizin ..
HAVADA ŞAKLAMASIYLA, KEMER ACIMASIZCA RASTGELE BEDENİME İNMEYE BAŞLAYARAK …..
BEDENİMDE, KANLI YADA MOR ÇÜRÜK İZLER, BIRAKARAK ...
HATTA, YARALARIN BİRBİRİNE KARIŞTIĞI KÜÇÜK GÖVDEMDEN…
KANDAN-YARADAN LABİRENTLER YARATARAK …
KANLAR, İYİDEN, İYİYE KÜÇÜLÜP, BAKIMSIZ FARE BEDENİNE BENZEYEN BEDENİMDEN FIŞKIRDIKÇA, HAYKIRIŞLARIM ÇOĞALARAK …
SESİM, ODA DUVARLARINA ÇARPARAK GERİ DÖNÜP, KULAKLARIMI ÇINLATIYOR...
BU ARADA BAŞIMDA YARADAN, KANDAN VE KEMERLİ DAYAKTAN NASİBİNİ ALIYOR...!
KÜÇÜK ELLERİM, KULAKLARIMI KORUMAYA VE KAPATMAYA DAHASI KEMERİN HIZINA YETİŞEMİYOR ...
O, AN ÇIĞLIK, ÇIĞLIĞA BAĞIRARAK...
DAHA DA İÇLER ACISI HALLERDE OLANI…
BACAKLARIMIN ARASIN DA SİDİK-KAN KARIŞI MI …
MİNİCİK GÖL OLUŞUYOR, İŞEĞİMLE UYANIYORUM ....
HOLDEKİ SİDİĞİMLE ISLANAN, KÖPEĞİN-KEDİNİN BİLE YATMAYACAĞI KADAR, BERBAT HALDE Kİ ...
SİDİĞİMLE ISINAN ŞİLTENİN VE BEDENİMİN, GEÇİCİ SICAKLIĞIN DA …
TİR,TİR TİTREYEREK UYANIYORUM .....!
Çektiğim çileyi bilenlerin, görmezden gelmişliğinde ….
Çoğalan acılarımı bastıran, yutan korkularımla uyanıyorum, sidikli sabaha …..!
Artık, dayanamayacağımı ve yaklaşan ölümün bir an önce gelmesini, bu azabın uzamamasını daha da, önemlisi …
Tez bitmesini dileyerek, yaşamdan çok eziyet, çile olan hayatımın biteceğini daha çok hissederek o günün , bir an evvel gelmesini dileyip, beklediğim bir çile gününe uyanıyorum ..
Utançtan da çok, acıyla .....!
Utançtan da çok, acıyla .....!



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ



Immenstaad / Almanya



17 / 06 / 2020



Saat ; 00_18

16 Haziran 2020 Salı


ÇIKAMADIM, GİTTİ .....!


Hayat, kapı-duvar hallerinde dahası, mahkeme duvarı gibi ...
İç üşüten, soğuk nevale hallerinde çıkar karşımıza, musallat  olur, dikilir tepemize ...
Laf-söz kar etmeyen ayyaşlar misali, kulak verip, dinlemez, karşısındaki, zapt ettiği gariban kurbanına ....
İş lafa gelince, peynir gemilerini yüzdürür, baş edilmez anlayacağınız  ....
Üstelik laf cambazlığında, çenesine diyecek yok hani' ya  ...
Sustur, susturabilirsen, hallerinde başlar
çenesinin açılmış lığında .....
Makinalı tüfek gibi, dur-duraksız konuşur, kafa ütüler, saç-baş yoldurur, insana ...
Bir yolunu bulur, punduna denk getirerek atar, atacağı kazığı ....
Belaya şerbetli, külhanbeyi hallerinde, abanır da, abanır,
insanın üstüne ...
Kendisiyle kolay, kolay baş edilemeyeceğini, bilmenin rahatlığıyla, hatta pervasızlığıyla ...
Elini versen, kolunu alamayacağın haller de ...
Arsız, yüzsüz, yükler insana, kambur, kambur üstüne .....!
Gamdan, dertlerden dağlar yığar, gözüne kestirip, mim koyduğuna, kolayca teslim alarak, iflah etmez, onu ...
Aklımın almadığı şu, dünü anlatanların ...
'' - Zamanımızda hayat, daha kolay, sevilir, dahası, yaşamaya değerdi ..! ''
Diyenlerin, hallerine ..
Sormadan edemiyorum ...
Hayat dedikleri gibi, dün daha mı iyiydi, yoksa ?
Yoksa, zamanın ve insanın piçi ve çivisi çıkmışlığın da  ?
Şimdiki nesil mi, hayatı böylesine zıvanadan, şirazeden çıkartarak, eşkıya düzeni mi kurdu ?
Çıkamadım gitti, bir türlü, işin içinden .....!
Çıkamadım gitti, bir türlü, işin içinden .....!



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ



Immenstaad / Almanya



16 / 06 / 2020



Saat ; 02_52

14 Haziran 2020 Pazar


NELER, NELER ANLATIR, ANLAYANA .....

İnsan, fıtratı, karakteri gereği …..
Çoklukla, içinde bulunduğu anın, elindekilerin kıymetini bilmekte, fazlaca sıkıntılı, hatta çoğu kere isteksizdir de .....
Hastalanmadan, sağlığının ve organlarının olup, fonksiyonlarını yerine getirmesinin ....
Zeka, akıl, duygu ve zihinsel yapısının sağlıklı olarak yetisini, işlevselliğini ....
Ekonomik yada mali yönden, zenginliğinin ..
Bunlara daha çok eklemeler yaparak, bu sıralamayı uzatabiliriz ...
Ama meramımız asla sizi gereksiz yere meşgul etmek olmadığı için, bu noktada bırakıyoruz ...
İşte, elde olmayan yada varken kıymetini yeterince bilememekten dolayı, yaşanan kriz, karşılaşılan bunalım ….
Apansız ortaya çıkan krizle, gerçekle yüzleşince, pişmanlık duyarız, duymaya ...
Gelin, görün ki bu hem sorunu çözmez, hem de yeni sorun ve sıkıntılar ortaya çıkarta bilir .
Sararmış bir fotoğraf, artık kulakların pasını silip, ruhu, bedeni dinlendirme de, ilk akla gelmeyen ….
Yine de ve hala bizde derin izleri olan, şarkı, yüzüne bakılma-
yan eski model dikiş yada tıraş makinesinden tutun da ....
Şu an aklımıza gelmeyen daha nice öğe, nesne yada alet-edevatlar, dünde kalan hayatımızı sadece süslemekle kalmayıp ….
Beraberinde kolaylaştıran, anıları renklendiren, zaman içinde hükmünü, önceliğini yitirip ...
Önce anılar kilerine, sonrada unutulanlar ünitesine kaldırılanlar dır ...
Anı deyip geçmeyeceksin, onlar ki ….
Pek çok gerçeğin ortaya çıkıp, zamana, ömürlere, hayata ve olaylara ışık tutarak ….
Belleğimizin karanlığında yiten güzellikleri, gün yüzüne çıkartır ...
Asker mektupları, sevgiliye yazılan ilk mektup, devamında, duygu dolu yardan koku, saç, çiçek kurusu getiren kaçamak mektuplar ….
Nice fotoğraf, eskiden güne uzanan gazete, dergi, mecmua yada elbise, küpe, saçları süsleyen toka ya da …
Bant veya da taç denilen saç güzelliğini, albeniye, hazza büründüren o, anki hayatımıza hükmeden, materyal yada zenginliklerimizdir ...
Onlarla yüzleşirken yanaklarımızdan sessizce süzülen gözyaşlarımız, iç darlıklarımız, yürek sıkışıklıklarımız ya da coşkularımız, sevinç ve mutluluklarımız çıkıverir saklandıkları yerden, ortaya ...!
Anılar, sadece gam, göz yaşı, isyan yada mutsuzluk demekte değildir ...
Eski bir plak, kemer, bir delikanlılık çağını ve heveslerini tazeleyerek gülümsetir ….
Bu gün bile o, anı heyecan ve sevinçle yaşayan, insanı ....!
Özen, düne saygı, vefa, sadakat hatta, hatta ölümüne itaat halleriyle yaşamımızın bir dönemine ait olgu, gerçek ve güzellikleri hatırlatır bize ...
Ömürlerimizin dününe kapı aralamaya görelim, dünü yaşarız ömrümüzün bu dem ve çağında ...
Gülümseyip geçtiklerimiz de olur, yanaklarımızı allar bastıran duraklamalar bu anılarda ..
İşte tamda bu an, yeniden çıkar o gerçek birden orta ya ...
'' - KIYMETİ BİLİNMEYEN GÜZELLİKLERİMİZİ KOLAYCA VE HOVARDACA HARCAYIP, HEBA ETMİŞLİĞİMİZ DE, SAVURGANLIĞI MIZI FISILDARIZ, KENDİ KENDİMİZE ....! ''
Muzip çocuklara has, o, arsız ve kışkırtıcı kaçamak gülüşlerle bakar bize ve el sallar ....
Solup, sararmış lığına aldırmadan yılların, ömür ve güzelliklerin ...
Kıymetini bilmediğimiz, gençliğimizden tutun da....
Günümüze, hatta yarına ve tarihe, nesillere uzanmacasına .....
Neler, neler anlatır, anlayana .....!
NELER, NELER ANLATIR, ANLAYANA .....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad / Almanya

14 / 06 / 2020

Saat; 21_09


  YARIMSIN …. Hayatın sana oldum olası cömert davranıp … Yediğin önünde, yemediğin ardında, bal-kaymak bir hayatı sunmuşluğunda … Oldum olas...