17 Haziran 2020 Çarşamba


UTANÇTAN DA ÇOK, ACIYLA …!


Gece, zırhlı korunaklı kapalı kale kapısı gibi ….
Tüm haşmetiyle, dikildi karşıma ....
Bana geçit vermemeye ve içine almamaya kararlılıkla …
Kuzguni karanlığın şalına bürünmüş haliyle, daha da bir heybetli görünüyor ....
Bana, karanlık dünüm de kapatıldığım, tavan arasındaki, gündüz, güneş ...
Gece, kandil ışıltısının sızmadığı, zifiri karanlığından da çok ....
Çöl rüzgarı gibi dudaklarımı kurutup, genzimi yakan ...
Ağır mı ağır, küf kokusu ve  bedenimi ter ıslağın dan da beter ıslatan nemiyle ....
Aklımın sınırlarını alt-üst ederek, korku kuyularına iti vererek ....
Değil, sadece yüreğimi, kasıklarıma dek inmecesine, tüm bedenimi tir, tir titreterek saran .....
Bu korku sağanağında, cehenneme açılan devasa kapılar gibi, üstüme, üstüme gelerek açıldıkça ...
Bende ne, bet-beniz, ne öd, ne yürek bırakmayan haliyle ...
Kat, kat, kanat, kanat açılarak çoğalan 
Çoğaldıkça beni yutan, karalık dev aynalara bile sığmayacak
kadar büyüdükçe ....
Ben, en duyarlı mikroskopta bile görülemeyecek türden ....
Mini, minnacık, toz zerrelere bölünüyor …..
Adeta, odayı doldurmacasına, karanlığa inat görünen uçuşlarla …
Pervane gibi, dönüp-dolaşarak …
Kah, tavana yükseliyor ….
Kah, yere inerek, zemine sergen oluyorum ...
Karanlık korkumun, tavan yapmışlığın da ...
Sadece benim duyduğum, sessiz çığlıklar atmaya, koyularak.
Gözlerimi biber yada tuz atmış gibi acıyıp yanacak kadar sıkıyor, sıkıyor, sıkıyorum .....!
Her bir kirpiğim, adeta sertleşerek buzdan oklara dönüyor ...
Akmasına engel olamadığım göz yaşlarım, saçak ucundan sarkan …
İrili-ufaklı buz kütleleri oluyor, asılıyor kirpik uçlarıma …
Artık, göz kapaklarımı hissedemez hallerdeyim ...
Dişlerimin gömüldüğü dudaklarımdan, tuzlu vişne tadıyla akan, kanları emiyor, emiyorum …..
Tam da bu anda, tırnaklarım el ayam içinde  gömülüyor …
O, minik tırnak deliklerimden, süzülen kanlar ...
Yere çöken kristal toz zerrelerine damladıkça ….
Allı-morlu ışıltılar ve adeta kelebekler uçuşuyor gibi hissetmekten, kendimi alamıyorum ....
Tam da, yüreğimin duracak gibi sıkışmışlığın da …
Kara perdelerin arasında, elinde tokası parıldayan kemeriyle babam bildiğim ….
Öz olmadığını duyunca, içimin yağı eriyen üvey babam, peydahlanıyor..
O, kendine has, haz fışkıran ….
Alaysı ve hakir gördüğü her haliyle kendini ele veren …
Ayyaşlara has, yılışık gülüşüyle, önümde bacaklarını hafif aralayarak, dikilip ..
Bu küçücük bedenimle, aczimin fışkırdığı halde, değil acımak, tüm pervasızlığı ….
Hatta canımı almaya yeminli halleriyle …
Beni süzerken ki gülüşü saplanıyor, göz bebeklerime ...
Kulaklarımda çınlayan ..
'' - Korkak sefil, kaldır başını, aç gözlerini bak bana …!''
Diye, haykırışı karanlığı delerek, saplanıyor alnıma, kafa tasıma ve sonra, tüm bedenime  ...
'' - Efendin kim? Söyle, sefil ekmek düşmanı …! ''
Yanıtımı bile beklemeksizin ..
HAVADA ŞAKLAMASIYLA, KEMER ACIMASIZCA RASTGELE BEDENİME İNMEYE BAŞLAYARAK …..
BEDENİMDE, KANLI YADA MOR ÇÜRÜK İZLER, BIRAKARAK ...
HATTA, YARALARIN BİRBİRİNE KARIŞTIĞI KÜÇÜK GÖVDEMDEN…
KANDAN-YARADAN LABİRENTLER YARATARAK …
KANLAR, İYİDEN, İYİYE KÜÇÜLÜP, BAKIMSIZ FARE BEDENİNE BENZEYEN BEDENİMDEN FIŞKIRDIKÇA, HAYKIRIŞLARIM ÇOĞALARAK …
SESİM, ODA DUVARLARINA ÇARPARAK GERİ DÖNÜP, KULAKLARIMI ÇINLATIYOR...
BU ARADA BAŞIMDA YARADAN, KANDAN VE KEMERLİ DAYAKTAN NASİBİNİ ALIYOR...!
KÜÇÜK ELLERİM, KULAKLARIMI KORUMAYA VE KAPATMAYA DAHASI KEMERİN HIZINA YETİŞEMİYOR ...
O, AN ÇIĞLIK, ÇIĞLIĞA BAĞIRARAK...
DAHA DA İÇLER ACISI HALLERDE OLANI…
BACAKLARIMIN ARASIN DA SİDİK-KAN KARIŞI MI …
MİNİCİK GÖL OLUŞUYOR, İŞEĞİMLE UYANIYORUM ....
HOLDEKİ SİDİĞİMLE ISLANAN, KÖPEĞİN-KEDİNİN BİLE YATMAYACAĞI KADAR, BERBAT HALDE Kİ ...
SİDİĞİMLE ISINAN ŞİLTENİN VE BEDENİMİN, GEÇİCİ SICAKLIĞIN DA …
TİR,TİR TİTREYEREK UYANIYORUM .....!
Çektiğim çileyi bilenlerin, görmezden gelmişliğinde ….
Çoğalan acılarımı bastıran, yutan korkularımla uyanıyorum, sidikli sabaha …..!
Artık, dayanamayacağımı ve yaklaşan ölümün bir an önce gelmesini, bu azabın uzamamasını daha da, önemlisi …
Tez bitmesini dileyerek, yaşamdan çok eziyet, çile olan hayatımın biteceğini daha çok hissederek o günün , bir an evvel gelmesini dileyip, beklediğim bir çile gününe uyanıyorum ..
Utançtan da çok, acıyla .....!
Utançtan da çok, acıyla .....!



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ



Immenstaad / Almanya



17 / 06 / 2020



Saat ; 00_18

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  YARIMSIN …. Hayatın sana oldum olası cömert davranıp … Yediğin önünde, yemediğin ardında, bal-kaymak bir hayatı sunmuşluğunda … Oldum olas...