SANMALAR LA …….
‘’ - SANMALAR LA ISKALAR, TELEF
VE HEBA
EDERSEN HAYATI .....!
NEDEN VE MAZERET SAYILMAZ, ANLATTIĞIN
MAVRALAR …
SAYILSA, SAYILSA, AY KUYUYA DÜŞTÜ
TARZINDA KUYRUKLU YALANLARDIR, KUYRUKLU YALANLAR
BUNLAR ...,
YALANLARIN, PALAVRALARIN ve TEMCİT
PİLAVLARININ EN BAYATI DIR, EN BAYATI ….! ‘’
Bazı insan geçinen ve suretine
bakınca insan sayılan, nüfus kalabalığında çıkarcıların işine yaradıkça ..
Kayıta, küreğe, seçmen listesine yada
devlet talanında mezardakileri hayasızca yaşıyor diyerek künyelerle, kütüklere
ve istenen …
Özünde ve olması gerekince aslına,
yasaya ve vicdana uyularak düzenlenmesi gereken evraklarla, dokümanlara ….
Ahlaksızlıklarına,
cibilliyetsizlikleriyle, haysiyetsiz maçlarına hizmet edecek hal de …
Daha da kötüsü, vicdanlara sığmayacak kadar soysuzluğu,
yolsuzluğu, sefilce yalanı ….
Allem edip, kallem edip …
Halk diliyle ve amiyane deyişle,
vurgulamak gerekirse ….
Allayıp, pullayarak dulu, kız diye
kakıştırıp …
Akıllarla alay etmeye yeltenerek, kendilerini
uyanık, iş bilir, hatta cambaz, dahi sanıp, sayıp akılları sıra, aklı
evvellikle .…
Karşıyı yada devlet yetkilerini,
kamuyu saf ve enayi görerek .
Malı götürüp, çaldıkları minareye,
utanmaz-arlanmazca …
Yasallık kılıfı icat etmeye kalkışıp,
hırsızlığı ve kanunsuzluğu kitabına uydurup ….
Dul, yetim, mazlum hakkı, parası
yahut ta, lokma yemeye yeminli
olduklarını ilan ederek …
Sadece sözde değil, öz itibariyle de,
göz dikmekle kalmayıp, bunu fiili eyleme dökerek kaşla- göz arasın da …
Halkı, CAMBAZA BAK numaralarıyla
AYAKTA UYUTURKEN, CEBİNİ BOŞALTARAK ÇALIP , ÇIRPARAK ….
Adeta, SOYUP-SOĞANA ÇEVİREN ŞERBETLİ,
AFSUNLU su katılmamış, ŞEREFSİZ DEYYUS MADRABAZLAR ….
Cüretkarca, HAYASIZCA sözde yasalara
uygun olması gereken şekle sokma adına …
Pervasızca yazılıp-çizilip,
düzenlenen uydurma ve yasal hükmü olmayan çakma listelerle, talanlar yapmayı iş
edinmişler …
Foyaları ortaya çıkınca da,
arsızlığı-yüzsüzlüğü kimselere bırakmamaya yeminlik le ….
‘’ – Ben şöyle sandım,
- Yok sahtekarlığım, böyle sandım ..! ‘’ Gibi,
hayal ürünü yalanlara sarılarak, işi pişkinliğe vurup, karşısındakini suçlu
çıkartacak laf ebelikleriyle yalan salvolardan geri durmazlar …
Sanmalara sığınanlar sadece bu gibi
kamusal alanlarla sınırlı değiller, hepimizin bildiği gibi ….
İkili sosyal, ticari, hukuki,
duygusal ve gönül ilişkilerinde de sıkça görülür ..
Aile içi ilişkilerde güveni,
inanılırlığı yitirip, tüketen tavırlar sergileyenler, eriller den olsun,
dişillerden olsun …
Kestirmeden adı, düpedüz sahtekarlık
olan, bir dizi tavır, eda
Sergilerken bunun nelere mal
olacağını ya göz ardı eder, ya yok sayar, yahut ta salak ayak ve tavırlarına
yatarak, günü kurtarıp, işin içinden sıyrılacağını düşünür.
Aldatmayı yaşam tarzı yapanlar iki
tarafı keskin bıçak üstünde olduğunu fark ettiklerinde yada suçüstü hallerde
enselendiklerinde …
Aslında en çok kaybedenin kendileri
olduğunu görüp, anlamaya, anlar lar …
Ama tabiatlarındaki kaypaklık,
yalancılık ve enayilik ile tıpkı bağımlı kumarbazlar, alkolikler, madde
bağımlıları yada hayalperestliği abartarak hayatı toz pembe görme hastalığından
kurtulamayan biçareler olarak …
Fareler misali, kapana
yakalandıklarında ilk sarıldıkları …
Duygu sömürüsü, İnanç istismarı ve
hastalıkla acındırma tezgah ve senaryolarıyla …
Kendilerinin neden olduğu rezillikten
adeta evdeki yada yoldaki kediyi bile sorumlu tutarak ….
Kendilerini pürü pak , hayat, kader,
felek ve benzeri unsurlara yükledikleri suçun, bedelini ödemekle yüz yüze
kaldığında, çıkış yolunu doğrulukta, dürüstlük ve içtenlikli çözümde arama
yerine ….
Sütten çıkan ak kaşık hallerindeyken
baştan çıkarıldıklarını, istismar edildiklerini bile ileri sürmekten geri
durmayacak her türlü ala-vere ve laf cambazlığına girerler …
Sahtekarlar, dürüst olma adına emek,
çaba en önemlisi de zaman harcamayı iyi niyetle, masumiyetle inandırıcılık
kazanacakları şekle girmek için harcasalar, emin olun dünya HARİKALAR VE
DÜRÜSTLER CENNETİ olup, çıkar ..
Gelin görün ki, bu iflah olmaz
madrabazlar o çabayı enayilik sayarlar ve ne acı ki, dürüstleri ahmak ve aptal
….
Haysiyetli, onurlu davranış
sergileyen hümanist, dürüst insanları da ….
AHMAKLAR ŞAHI ilan etme
pespayeliğinde kuburda debelenmeyi yeğlerler ….
Sosyolojik habis urlar olup, çıkan
böylesi eblehler sürüsü asalaklar toplumsal yozlaşma ve çürümenin kurbanı
oldukları, hatta ondan da çok, çürümeyi çoğaltan VEBALI FARELER DİR .
Sosyolojik,siyasi ve diğer toplumsal
alanlarda olan bu SANICILAR VEYA SANDIMCI HABİS URLAR, VEBALI FARELER her
alanda adeta ayrık otu arsızlığında yaygınlaşır da sevgi, duygu, aşk ve diğer
bazı ikili ilişkilerde ve alanlarda boş durular mı yada marazalar yaratıp,
insanları, toplumu üzmekten veya yıpratmaktan uzak dururlar mı ?
Hele ki içinde bulunduğumuz Siber ilişkiler çağında bir tuşla insanlara
mutlulukta, belada salındığı koşullarda görsel ve yazılı medyada her gün bu
menşeili acı haber, gelişme ve hatta….
Önü alınması bir yana, hızlanıp,
çoğalan felaket haberleriyle karşılaşmamıza neden oluyor..
Sözün özü; Sanmalar, sananlar,
sanıcılar ve sandım ki diyenler bu toplumun ve insanlığın yumuşak karnı aynı
zamanda da mağdurlar yaratacak kadar KIRICI, YIKICI, FELAKET MERKEZİ hatta,
hatta AYAKLI FELAKET unsurları ..
Fünyesi çekilmiş el bombası hatta son
günlerin en moda deyimiyle CORONA VİRÜSÜ kadar dert ve kör düğümü …
Çivisi ve cılkı çıkan bu SİDİKLİ
YORGUN DÜNYANIN en yaygın mayınları, insanlığın kamburu ve öteden beri onulmaz
yarasıdır ..
Bu cümleden olmacasına ….
Muhabbetimizin, gönül sohbetimizin
kapısını ilk aralamaya koyulduğumuzda da asla haddimizi aşmayarak ve ahkam
kesen dangalaklardan olmamaya çok özel önem ve özen göstererek …
Siz cümle canlarımızın ilgisine,
dikkat, bilgi ve görüşlerine sunma adına …
Haddimizi bilerek, vicdan yürek ve
sağduyumuzun sesine özenle kulak vererek …
Aynı yerküreyi, iklimi, coğrafyayı ve
dünyayı paylaşan olmanın sorumluluğu, şuuru ve bilinciyle ….
Sağ duyulu herkesin asli görevi ve
sorumluluğu gereği yapması kaçınılmaz olan …
‘’ – HAYATI SORGULAMA . ‘’ Adına, üstümüze düşen sorumluluk ve görevle
….
Çöpü ve pisliği halının altına
süpürme illetinden kurtulanlardan olmaya gayretimiz ve çabamızla ….
Daha doğruya, iyiye ve huzurlu ortama
erişme adına, niyet, gayret ve çabayla ….
Dimağı mızın, aklımızın yetip,
dilimizin dönüp, kalemimizin yürekten taşanları, siz gönül dostu yandaş ve
yoldaşlarımızın
İlgi ve bilgisine sunmayı insani
sorumluluk olarak görmüşlüğümüz le yazdık, çizdik …
Destur verişiniz gönül otağınıza,
dünyanıza ve sevgi kaynağı yüreklerinize konuk olmaktan onur ve kıvanç duyarak
..
İç karartmadan ve karamsarlığa
düşmeksizin ve asla abartan olmama dikkat ve sorumluluğumuz la …
Çizmeden yukarı çıkmamaya da gayretle
..
SÖZÜMÜZ MECLİSTEN İÇERİ deyip …..
ENGİN HOŞGÖRÜLERİNİZE duyduğum güven
ve inançla, seslendim siz gönül sultanı kardeşlerime ….
Son bir kez yineleyerek, esenlik
dileyerek vedalaşalım istedim, siz can dostlarım la …
Demem o ki ;
‘’ - SANMALAR LA ISKALAR, TELEF
VE HEBA
EDERSEN HAYATI .....!
NEDEN VE MAZERET SAYILMAZ, ANLATTIĞIN
MAVRALAR …
SAYILSA, SAYILSA, AY KUYUYA DÜŞTÜ
TARZINDA KUYRUKLU YALANLARDIR, KUYRUKLU YALANLAR
BUNLAR ...,
YALANLARIN, PALAVRALARIN ve TEMCİT
PİLAVLARININ EN BAYATI DIR, EN BAYATI ….! ‘’
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
18 / 06 / 2020
23 _23
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder