14 Ağustos 2021 Cumartesi

 

ŞİİR ; ömrünün ve gücünün kaynağını ......
Kalıcı olduğu kadar, kudretli, kendinden eminlik le beslenen duyguların, gönül imbiğinden titizlikle süzülen düşüncelerin, doğaçlama akışıdır ve kaynağını beslendiği duygunun, huzur içinde, özen ve seçkinlikle hatırlanmasından alır ...
DİYECEĞİM, ONA .......
'' - DEĞİL, SADECE GÖZLERİN .......
GİRDİK, YÜREKLERİNDE KANINA ....
YÜREKLERİ DE BELE'DİK, İHANETLE, YALANA ......! ''
O,adı, efsanesi var, esamesi, aslı-astarı yok ilk insanı bir bulsam ...
Dilek bu'ya .....
Günün birinde, mesela hemen şu an, olmadı yarın ama mutlaka günün birinde, kesişse yollarımız, gelsek yüz, yüze ...
O sıtara sız, suratsız la, karşılaşıp, olsak, burun, buruna ....
Ona bir çift kelamım ve beraberinde sitemim le, sorum olacak, sorum .....
Görecek o, zat-ı muhterem(!) O, zaman ....
Dünyanın kaç bucak olduğunu, boyasının nasıl verildiğini ...
Dahası ...
Bir elle döküp, öteki elle nasıl sıvanıp, durulandığını .... Yetmedi .....
Göstereceğim ona, halimizin pürmelalliğinde nasılda öfke kusup, kanımızın beynimize sıçramış lığın da nasıl, burundan soluduğumuzu ...
Devamında, neler mi olur ?
Orasını bilip-kestiremesem de, bildiğimden eminim ...
Aldırmadan, KANTARIN TOPUZUNUN KAÇTIĞINA .....
Sayıp-dökeceğim ona, lafları, en okkalısından, hani'ya ...!
Ağız dolusu haykırarak, ona diyeceğim ilk kelam ....
'' - Ne menem bir illet ve lanetsin ki, düşünmeden-önünü-ardını, işin sonunu- sonrasını, hele ki akıbetini ve bizi bok içinde yüzmelere koyacağını ........
Tutturduğun illede nesil, illede evlat, soy-sop nakaratıyla, girdin yüreğinin ve yüreklerimizin kanına ...
Sıkışıp, dara düşünce başın, ağır gelince başından kıçın, diline doladığın-dolayacağın, yalanlarla ve ucu ihanete varan hallerinle, ....
Çalarak yüreğinin masumiyetini .....
Yüreğini ve yüreğinden miraslık la, cümle yürekleri de bele'din, ihanetle, yalana ...
Neyine idi bu herzeleri yemek, de bana, de bana ?
Kaldıramayacağın yükle, işlerin altına girip de nesilden, nesle sirayet eden .....
Yalana, dolana, ihanete ve nifaka, kine-garaza, nefrete müptela ettin hem kendini, hem medarı iftiharın sayarken istikbalini bokladığını bilip, fark edip, itiraf ve ikrar edemediğin neslin, soyun-sopun bizleri ...
Diyemedin mi ?
'' - Az aşım, ağrıma'dık başım '', Oturamadın sükunetle kıçının üstüne !
Yada ....
Daha da makbul haliyle diyeyim, edep dairemin elverdiğince ...
'' _ AĞIR OTUR, BATMAN DÖV, GÖRENLER MOLLA DESİNLER ....! '' Demeleri hak edecek tarzda, TEVAZUYLA, dur, durduğun, otur, oturduğun yerde ....!
Sana yakışanı yap, çoluk çocuk neyine, niye yoğurt aklını ayran edersin .... ''
Hem eşeğinin'kine, hemde kendi kıt aklına, KARPUZ KABUĞUNU DÜŞÜRÜP, ayran gönüllülük de zingirdeme, aşk-meşk, evlilik akraba-talükata karışmak ne'ne gerek ti ki ?
Neyine idi senin, türemek, soya-sopa ve hasılı şimdi sinene sövdürdüğün biz nesline, erip-kavuşmak ?????
Keşke geldiğin yerde , girip de çıkmamacasına kalsaydın, öylece oracıkta .....
Ama nuftelik de ama bebelik de ......!
Bulurdun, daha bin bir alternatif yada gönül eğlencesi, kendine ...
Böylece, durduk yerde ve gereksizlikte, hem bizim başımıza iş, hemde kendi başına dertle-bela getirmeyecek tin ...
Şunun,şurasında ....
'' - Sen sağ, ben selamet '' Deyip gidecektin işine....
Dertsiz başına, dert açmayacak ...
Ağrımadık başına, çaput sarmayacak'tın ....
Dahası ..
Her gün ziyadesiyle nasibini alıp, kulaklarının pasını silen küfrü, sitemi olmadı hakaretle, intizarı daha da beteri, kavgayı,gürültüyü duymayacak'tın, vesselam ..!
Sen varlığında sağ, selamet ..
Bizlerse doğmamış'lığımız da, yokluğumuz la beladan, gada dan azade hallerde olacaktık, şunun-şurasında ...
Ötesine, berisine bakmadan hükmünü icra ederek, sürdürecek'tin, gününü, ömrünü ....
Böylece, şimdi içine ederek kubura döndürdüğümüz dünyada sultanlığını, tekliğin paşa keyfliliğini doya, doya, dolu, dolu yaşayacaktın ....
El-gün, kavim-kardaş neyine senin ?
Anlaşılan o 'ki, anamın deyişiyle,'' - Rahat battı kıçına .''
Oyun sandın, çoluğa-çocuğa karışmayı,nesle-soya-sülbe sahipliği ..!
Bir oynadın, pir oynadın, doldura koydun dünyayı ..
Suretlerin ve övündüğün biz neslin le, soyun-sopun la ...
Gel şimdi, ayıkla pirincin taşını ...
Sapla-samanın karışmışlığın da ve dahası ...
İğne atsan, insan üstüne düşecek hallerdeki kalabalık ve keşmekeşte, çık, çıkabilirsen işin, içinden ....
Velev ki, o zaman, bir başına'lığın da, yalnızlığında, tekliğinde, CİSMANİLİĞİN DE yalnızdın ...
Şimdiki bir boka benzemeyen yaşam denilen kısır döngüdeki, dolap beygirliğin de yaşanan .
YIĞINSAL KALABALIKLARDA ÇOĞALIP, ÖMÜRLER YUTAN VE İNSANI MAHVEDEN TÜRDEN KALABALIKLARDA, RUHSAL VE İÇSEL YALNIZLIKTAN, MUZDARİP DEĞİLKEN ÜSTELİK ......
YAPTIN, YAPACAĞINI, YEDİN NANEYLE KARIŞIK ACILI, KOKULU HERZEYİ .....
Koyup gittin bizi, bok içinde .....
Yetmemişcesine, üstüne, üstelikte ....
Değil sadece gözlerin, sokarak bizleri, yüreklerinde kanına, beleyerek o, biçareleri de ihanetle, yalana ....
Katmer, katmer dertlerle, kabuk bağlamayan yaralarımızın sızım, sızım sızlayıp kanamalarda, kimselerin, kimselere dert açıp, yoldaş, içtenlikle candaş olamamışlığın da ..!
Dahada kötüsü, yaralı parmağa işemeyi bile terk edip, es geçmişliğin de ...
Bundan da kötüsü, eşeğin , eşeği ödünç kaşımış'lığın da ...
Her bir değerin, kutsalın, duyguyla, olgunun metaya ve kara tahvil edilmişliğinde .....
Riya ve iki yüzlülük girdaplarında, insanların ve insanlığın boğulmuşluğun da....
Tekerimiz, taşa dayanıp, işimiz sarpa sarınca, aklımıza ilk gelenliğinle ..! ''
Şimdilerdeki, beline kuvvet, hallerindeki hızla türemeyle daha şu an çoktan, milyarları sollayarak ..
Birbirimizi yemeler den başımızı kaldıramayıp, huzur ve ferahlıkla, refahla, içine sığamadığımız dan, dar gelen şu dünyaya kul olmuşluğumuzla .....
Hele, buna birde egolarımızı, hırslarımızı, gözü dönmüşlükler le, nefretimizi, kavgamızı ...
Olmadı ....
Birbirimizi ve sabi sübyan günahsız mazlumlarla, kurbanımız olan canım hayvanlarla, hayat kaynağı doğayı .....
Nankörlükler de sınır tanımazlıklar la, gırtlaklayarak ırzına geçtiğimiz dünyayla, hayatı kendimize dar ve hatta zindan etmişliğimiz ve önleyemediğimiz kötü yanlarımız ve çirkinliklerimiz le ....
Bu kanlı çarkın acımasız dönüşlerinde,kıyılıp, katlolanların ....
Yediden yetmişe, beşikten,mezara sürmecesine, çoğalmış'lığın da ....
Şunun-şurasında,ettik-edemedik, kazandık, çoğalttık- çoğaltamadık, yitirdik-bulamadık kaygı ve tasası .....
Yetmedi, kavgası ve savaşıyla çoğaltarak nefreti, öfkeyi, kini, düşmanlığı, kardeş katlini ...
Değil, sadece gözlerin .....
Girdik, yüreklerin kanına .....
Yürekleri de bele'dik, ihanetle, yalana ....
İhanetle, yalana ......
'' - DEĞİL, SADECE GÖZLERİN ..
GİRDİK, YÜREKLERİNDE KANINA ....
YÜREKLERİ DE BELE'DİK, İHANETLE, YALANA ..
İHANETLE, YALANA ......''
Hasılı ....
'' - YUH OLSUN, YUHLAR OLSUN...
YAZIKLAR OLSUN SANA, DEVRİLSİN BOYUN-POSUN ..! '' Diyeceğim, ona ..
'' - DEVRİLSİN BOYUN-POSUN ..! '' DİYECEĞİM, ONA ....
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
14 / 08 / 2021 - Cumartesi
Saat ; 10_10
Bir bir veya daha fazla kişi, ayakta duran insanlar, gökyüzü ve doğa görseli olabilir


 AŞK ...............

Başımın üstünden kendine has sesler saçarak geçen mızraklar gibi uçuşuyordu kuşlar .... İpek böceklerine hasetliği dışa vuran halleriyle, süzülüyordu kuzguni yeşil, dut yaprakları arasından, gözlerimi hedeflemişliğinde ... Göz kapaklarımın ardına hapsettiğim seni, açığa çıkarmaya kararlılık, inatçılık, hatta, hatta, yeminlilikle .... Adeta, ateş kusan mitralyoz misali, ışınlar saçarak, göz kapaklarımı esir alıp, yenik düşürmek istiyordu ... Kararlılığı da aşıp, inadını ve inatçılığını sergileyen halleriyle, güneş ... Düşünebiliyor'musun (?), Güneşliğin de o, bile ....... Sana vurgunluğuma, aşka düşkünlüğüme taş koymayı, marifet sayıyordu, marifet ....! Demem o'ki, Aşk ...... Muhaliflerine, hatta düpedüz karşıtlarıyla, düşmanlarına inat ..... Büyüyüp, güçleniyordu zaman içinde, ömrümde, bedenimde, ruhumda ..... An be an ... Tıpkı, topraktaki tohum gibi, topraktaki, can gibi ...... Her türlü koşula rağmen ve inadına ..... Ondandır demem, '' - Aşk; muhalifliğin dik alası ve tarihidir, tarihi ....'' Dahası ....... Militan ruhlu, gözünü, budaktan esirgemeyen ....... Gözü kara, bir o kadar da inançlı ve yürekli eylemci, direnişçi cengaverdir, cengaver ...! AŞK ; MUHALİFLİĞİN DİK ALASI VE TARİHİDİR, TARİHİ .... DAHASI ..... MİLİTAN RUHLU, GÖZÜNÜ BUDAKTAN ESİRGEMEYEN ..... GÖZÜ KARA, BİR O KADAR DA, İNANÇLI VE YÜREKLİ EYLEMCİ, DİRENİŞÇİ CENGAVERDİR, CENGAVER ........... Adı üstünde, nevi şahsına münhasır lığın da, aşktır bu, aşk ...... Nelere, nelere kadirdir, kadir, AŞK .....! AŞK ....... Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Almanya 13 / 08 / 2021 - Cuma Saat ; 23_00

13 Ağustos 2021 Cuma


 BÖYLELERİ .........

UMUDUN BAYRAKTARIDIR ...... UMUDUN BAYRAKTARI ..............! İyimserlik ve olumluluk için mücadeleyi yeğlemek yerine .... Umutsuzluk, karamsarlık ve mutsuzluk çoğaltmanın kolaycılığına sığınıp ..... Vurdumduymazlık, miskinlik ve başta kendinden olmak üzere , insana ve hayata dair pek çok alanda, konuda dışa vurulan, hoşnutsuzlukla beslenen ...... Beğenmemezlik ve memnuniyetsizlik hallerinin sığlığına, ömür belemek ...... Götün, götün yüzerek, hayatı ve enseyi karartmak ...... Dahası, iradesizlik ile, güçsüzlüğe yenilmektir .... Hayat, doğumdan, ölüme uzanan mücadele, var olma ve direniş serüveni, dahası ..... Olan-bitenle, dayatılana, körü, körüne boyun eğmeme ve kaderciliğe pisi, pisine teslim olmamayı öğrenme sanatıdır ..... Doğduğunda, hayata atılan o, ilk çığlıkta, gizli cevher, zamanla gelişip, serpildiği gibi, körelip, yiterek, hayat kavgasını kaybetmenin de alenen ilanıdır ... Ömrü, başlangıçtan itibaren karamsarlık kundağına belenen pek çok hayat tarihsel dönemeçlerle, yol ayrımlarında gereken yada kendisinden beklenip, kendisine yakışanı yani hayata tutunup, başarıyı hedefleyerek mücadeleyi seçmekten imtina edenler ....... Hayat denen, bu meşakkatli serüvende, kaybedenliğe davetiye çıkartanlardır .... Zorluklara karşı duruş ve mücadeleyle bilenen ömür sahipleri ..... Zor olmaya zor ama bir o kadar da değerli, anlamlı ve takdire şayan olanı seçerek .. Karanlığı, aydınlığın şavkında, nurunda boğmayı seçmişlerdir ... Böyleliklerinde, rehber, bayrak ve nihayetinde önder, ışık ömürlerdir ... Böyleleri, diğer hemcinsleri için, Deniz Feneri .... Ya'da ..... Çoban Yıldızı ve rehber ömürler .... Böylelerinin başarısı, kararmaya yüz tutan çok ömrü aydınlatıp, gülmeleri unutmaya meyilli, nice gönlü, yüreği, yüzü ........ Hasılı ömrü, tebessümün şavkıyla ve güzelliğiyle ağartıp, süslemekle kalmamış ... Tarihin ve insanlığın gidişatını değiştiren örnek ve kilometre taşı hayatlar ve ömürler olmuşlardır ... Bu bayraktarlar dır tarihin adsız kahramanları ve insanlığın, onurun, umudun yiğit savaşçılarıdır, YİĞİT SAVAŞÇILARI ...... Böylelerinin ruhlarına sinen, ASİL AMAZONLUK .... HAYAT DÖNGÜSÜNÜN, YİĞİTLİK DESTANININ KAYNAĞIDIR, KAYNAĞI ..... Dahası .... DİRENİŞİN VE İNSANLIĞIN, SÖNMEYEN MEŞALESİ, UMUDUN BAYRAKTARIDIR .... UMUDUN BAYRAKTARI .......! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Almanya 13 / 08 / 2021 - Cuma Saat ; 11_40

10 Ağustos 2021 Salı


 VİRANE HİSARLAR GİBİDİR, BEDEN .............!

'' - YORGUNSA, GÖNÜL ..... BEZGİN İSE, RUH ..... VİRANE HİSARLAR GİBİDİR, BEDEN ....... '' Ömrün, hayatın içindeki engebeli, çetin ve sıkıntılı yolculuğuyla, yıpranırken bedenler ... Diyet ödeyenin sadece beden olmamış lığın da, gönül, ruh ve duygu dünyası da bu meşakkatli yolculukta bu bedel ödemeden payını alır, fazlasıyla ... Yaşanan, karşılaşılan acı-tatlı olaylar, sevinçler kadar, hüzünler ve hüsranlar ..... Tıpkı, duvara yada pervazlara, olmadı ...... Ağaçlara atılan çentikler misali, derin izler bırakmacasına, çentikler atılmışlığın da, ele verir hallerini ... Uykusuz geceler, sonu gelmeyen aksilikler, terslikler, netamelikler .... Tam da, >> - Oldu .>> Derken değil olmamak, bozulan işler, gelişmeler ve yaşanan elemeler, dahası .... Umutsuzluğa ve mutsuzluğa belenen, beklenti ve bekleyişler, planlarla, gelişmeler iyiden, iyiye yıpratır, insanı ... Keşkelerle, acabalara yahutta ya olmazsa endişe ve korkularına takılarak sevinçleri unutmalarla yaşanan şoklar, hüsranlar, alır götürür bedenden olduğu kadar ruhtan, gönülden ve duygu dünyasından ... Böylesi hallerde çoğu kez, batmasa da gemilerimiz Karadeniz de, batmış tan da çok azaplara gark olmuşluk la, kararır dünyalar, düşer omuzlar, karartılır enselerle, yüzler ... Unutulur gülüş güzellikleriyle, sevinçler ..... Bu yıpranmaların, fizik'en görülenlerin ötesindeki uzantılarında ...... Gönül, ruh, duygu ve yürek dünyası da, sevinçlerden olduğu kadar, çilelerden ve sıkıntılardan, yaşanan moral bozukluklarıyla, duygu durumundaki sarsıntı, sıkıntı ve hasılı kaotik gelişmelerden, fırtınalardan yana ...... << - Bir avuç tuzu kuru, mutlu azınlık dışındaki insanların çoğunun yaşamışlığın da, yaşanır hayatın ve insanların gerçeği olup-çıkmışlığın da ..... Böylesi zorluklarla, kuşatılmışlıklar da, sürekli cebelleşilen hayatın .... Kendilerine yaşattığı zorluklarla, hem yıpranır, hem de, eski canlılığını, albenisini, yitirebilir insan denen muammalar abidesi, hilkat garibesi SOSYAL HAYVAN ......! Görüneni ile, görünmeyeni ile bu etkilerin, geçici yada kalıcı etki, iz ve sonuçları da, insana yaşadığı güçlüklere ek olarak yeni güçlük, zorluk ve kamburlar eklemekten geri durmazlar . Dünyanın ve hayatın bin bir hali ve beklenmedik yahutta öngörülenden de çok olmacasına hasarlar, sıkıntılar ve hatta ..... Zaman, zaman, telafisi imkansız, imkansız olmasa da o, düzeye varacak kadar zor mu, zor hallerle yontar adeta ömürleri, bedenleri olduğu kadar ...... Ruhlarla, gönülleri ve duygu dünyalarını ........ İşte, bu hengameli devasa döngüde, hayat denen çarkın dişlileri yıpratır, yer, yutar insanı, hayatları, ömürleri, bedenleri ve duygularla, ruhları ........ Şöyle, durup, düşünüp hayatın o, görünmez devasa aynasında kendimize, yaşadıklarımıza ve akıp giden olaylar manzumesine göz atarak ...... İçtenlik, yalınlık en önemlisi de, gerçeklik ve dürüstlükle, tabii ki bir o kadar da objektiflikle, ömrümüzün muhasebesini yapmaya kalkarsak ... Görür, anlar ve bizzat yaşamışlığımız, diyet ödeyenliğimiz ile biliriz, bununda ötesinde .... Elde olmadan, söylenerek, gerçeği fısıldarız, kendimize ........ Adeta, kendimizin bile duymakta güçlük çeken fısıltılarla, yahutta .......... Feryat-figan naralarla, ağıtlarla, çığırından çıkmışlığın pençesinde kıvranışlar la, ulu-orta isyanlarla, tükenmişlikle ve ruhsal ve duygusal bunalım nöbetleriyle ...... Gayri ihtiyari, çoğu kere de, irademizin iflas etmişliğin de ele veririz, pür-melal hallerimizi , yıpranmışlığın, dahası tükenmişliğin, bizde yarattığı izleri ...... Hem de, öyle- böyle olmamacasına ......! Onun içindir ki .... Dilimizde bitiverir, dillenir gerçek, yüreğimizden taşan duygu sağanaklarının, yenik bizleri, önüne katıp, sürüp-savurmuşluğun da ........ Ilgıt, ılgıt esen yel gibi, kendi sesimizin, kendimize binbir karmaşık duygu ve ruh hali tattırıp, yaşatmış lığın da ....... Halk deyişiyle, Cin çarpmışa dönmüşlük de ...... O an, bilir, anlar ve dillendiririz sözcüklere dökülen duygu ve düşüncelerle, hayatın ve kendimizin gerçeğini ... Söylemekle de kalmaz biliriz,yaşayan lığımız la ve dahası, dünyanın kaç bucak olduğunu görerek dahası .... Hayatın bize Hanyayı, Konyayı burnumuzu sürte, sürte gösterip, tanıtıp, öğret'mişliğin de ! İşin özü, kendimizin ve hayatın yadsınamaz gerçeği, ayan-beyan lığın da, çıkar ortaya .... Ne denli yok deyip, allayıp-pullamaya çalışsak ta, para etmemişliğiyle, nafileliğin de ... Gerçeğin halkasının ömrümüze, boynumuza, ruh alemimiz le, iç dünyamıza sımsıkı ve bizi soluksuz koymacasına, geçmişliğin de ...... Biliriz ki .... Yorgunsa, gönül ....... Bezgin ise, ruh ....... Virane hisarlar gibidir, beden .......! VİRANE HİSARLAR GİBİDİR, BEDEN .......! YORGUNSA, GÖNÜL ..... BEZGİN İSE, RUH ..... VİRANE HİSARLAR GİBİDİR, BEDEN ........! VİRANE HİSARLAR GİBİDİR, BEDEN .............! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Almanya 10 / 08 / 2021 - Salı Saat ; 18_45

7 Ağustos 2021 Cumartesi


 

SEVME, KUSUR KALSIN ....!

 

 

Birilerini gördün mü kendinden geçip, adeta, ne oldum delisi olup çıkan lığın la, ağzından çıkanı, kulağının duymamış lığında

Ağzından çıkan sözlerin tazeliğini, sıcaklığını koruyup, yeniliğini yitirmemişliğin de ....

'' - Canım . '' Dediğine, sırtlarını döner, dönmez ...

'' - Canın çıksın '' Demeni, nasıl ele alıp, hangi kefeye koyacağımızın anlaşılmazlığıyla, bilinmezliğinin  gündemden düşmemiş liğinde ...

Ya aklına estikçe, yada ilk karşılaştığına, '' Can ciğer, kuzu sarması . '' Edalarında ve pozlarında yaklaşıp ....

Bu azmış, yetmezmiş gibi  şımarıklığını ve hoppa-züppe karakter deliğini ele veren hallerinle ........

Şirin görünme gayretkeşliğine bürünüşünü de, anlamak, hiç kolay, dahası, mümkün değil .......

Sevgi halin buysa ve sevdiklerine hep böyleyse halin, tavrın, yaklaşımların ...

Ne olur, gel sevme beni, sevginin sendeki hali insana  huzur değil, huzursuzluk, dahası gerginlik verip, stres yaratıyor ....

Ondandır, yaptıklarını görünce daha şimdiden dudaklarımın uçuklayıp, küçük dilimi yutmalar la yüz yüzelikdeyim ....

Bende, sence böyle sevilip, yaklaşılacaksam ziyade olsun bu sevgiye, almayayım, üstü de, altıda, artanı da, eksilenide, sende kalsın, sende  ...

Turşusunu mu kurarsın, kuluçkaya mı yatırırsın onu paşa gönlünle, keyfin bilir, keyfin ....!

Bana da, aynı sıradan numarayı çekeceksen, karnım tok bunlara, bilesin ki .....

Anlaşılan o'ki ; sende bu  fırdöndü'lük , bende de haklı ve dahası sebebi sen olan tedirginlikle ürkeklik oldukça, en iyisi ve güzeli, eskilerin doğruyu demişliğin de söyledikleri ...

'' - Sarımsağın, sıkından, seyreği iyidir . '' Sözünde de dillendirilip, anlamını bulduğu gibi, zaten şimdiden işaret fişekleri patlatmaktan geri durmamış lığın dan da gözümü korkutmuş luğunda ...

'' - Çok muhabbet, tez ayrılık getirir '' Halleri yaşamamak ve sıklığın kadrine, senin alengirli'liğin le, hışmına kurban olmamak için, en alası içli-dışlı, sıkı-fıkı olmaktan ziyade, birbirimize uzak olalım, uzak  ...

Ne demiş bilge kaynana, gelinine ...

'' - Seyrek gel, gelinim, tatlı olsun ....!

O, güngörmüş, bilge, dahası, bilgiç kaynananın dediğine kulak ve yürek vererek, aynı dilden ve düşünceyle diyorum ki, sana .......

'' - Seyrek gel, hatta dilersen hiçte gelme, keyfin bilir, üstelik bana da uyar .......

Hemde, ilaç gibi gelir, ilaç ...

Hasılı, ötekiler gibi olacaksa sevgin ...

Sevme, kusur kalsın .....!

SEVME, KUSUR KALSIN .....!  

 

 

 

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

 

 

 

Immenstaad / Almanya

 

 

 

Tarih; 04 / 08 / 2021 - Çarşamba

 

 

 

Saat ; 21_42

AYIBI VE UTANCI SİZİNDİR ...., Aldırmadan yoksulluğumuza ve yoksunluklarıma ... Bir bez bebekle, çelik-çomakla, beş taşla .. Olmadı, çok sev...