6 Aralık 2021 Pazartesi


 UÇTU GİTTİ, KUŞ MİSALİ .........!

Öncesini, geçmişini, yaşadıklarını bilmeyen, dahası .... Sadece, SONUCA ODAKLILAR ...... Ağız ve söz birliği etmişcesine, tek ve aynı kelamı söylüyorlardı .... Sonunda ve sonuçta ...... << - UÇTU GİTTİ, KUŞ MİSALİ .........! >> Kestirip atarak, sonucu kestirmeden dillendiriyorlardı .... UÇTU GİTTİ, KUŞ MİSALİ .........! Görünüşte, dışı sizi, içi onu yakan ömür öyküsünün, talihsiz, hazin sonu ....... KUŞ UÇUŞUNDAN ibaretti, KUŞ UÇUŞUNDAN ........! Anlayacağınız o'ki .... Özünde ve gerçeğinde halleri, hal değildi, hiçte ....... Suretle- Manzara, Kapladı, kapattı, GERÇEK ile, FITRATI ..... Hemen herkesçe malum , '' - BİR VAR, BİR YOK '' Halleri ...... Böylesi halde yaşanan sona, başka ne denir ki ? NE, DENİR Kİ ? Oysa, gerçekle-görüntünün farklılığında, mührü vuran, HAYAT ve ZAMAN İÇİNDE, GERÇEKTİ, GERÇEK .....! İlk bakışta, üstünkörülük le verilen hükme uygunlukla .... Görünürde, ortalık SÜT-LİMAN, hal ve gidişat, PEK İYİ' idi ..... PEK İYİ ...... Ama ah kalıbına sığmayıp, sırıtan, ÇALINTI MİNARE gibi, ayan-beyan üryan duran, şu iki gerçek olmasaydı .... Her şey mükemmel, işler tıkırında, keyifler GICIRIN DA, ASAYİŞ BERKEMAL olacaktı, olmaya .... Gel gelelim, olmadı, olamadı, gitti ... Hayat denen, işinin ehli, alengirli ve hünerli mi hünerli USTA ÜSTAT, << -TAM YERİNE DENK GELİNCE, MANZARA KOYMA >>' da, mahir mi mahirdi ....... O'da, kendine ve şanına yakışanı yapıp ..... ''Tam yerine denk geldi, manzara koydu.... MANZARA KOYDU ....! '' Ciğere saplanan, kanlı hançer gibiydi, GERÇEK .... Aba altına gizlenemeyen sopayla, halı altına süpürülemeyen ÇÖP ve MEZBERELİK işi de, oyunu da, hayatının akışını da, istikbalini de ...... En kötüsü de, geleceğe ilişkin planlarıyla, düşlerini de alt-üst ediyordu, alt-üst ........ Bu durum ve VAHİM GERÇEK .....! Böyleliğin de, kendisini ...... Fırtına yeyip, ala-bora olan TAKA gibi , batmış hissetmekten alıkoyamıyordu ....... Adamın, ÖNLENEMEZ KORKULARI ile, ondan da öne geçen ve adeta .... İlkine rahmet okutup, hayattan yaka silktiren TÜKENMİŞLİK SENDROMU olmasaydı .... Olmasaydı, bu iki amansız illet .... İŞİ, İŞ OLACAKTI, KEYFİDE, KEYİF .... Ama ve lakin ..... Ne yakasını kurtarabildi, KORKULARINDAN ...... Nede, kurtuldu ...... TÜKENMİŞLİK SENDROMU denen, iflah etmez illetin, pençesinden ..... TÜKENMİŞLİK SENDROMU İLLETİNİN, PENÇESİNDEN ......! Kaydı gitti, Islak avuçtan kayan, sabun gibi ... Uçtu gitti, kuş misali ...... UÇTU GİTTİ, KUŞ MİSALİ .........! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Almanya 06 / 12 / 2021 - Pazartesi Saat ; 15_30


 HAKLISINIZ, HAKLI .............!

'' SİZ, SİZ OLUN ..... UMUDU, YIRTIK CEBİNİZE KOYMAYIN ....! '' İçim yanıyor, içim, yüreğimin kan ağlamışlığında .... Oldum, olası metinim sanar, böyle olduğumu düşünmekten, kendimi alamazdım .... Metanetli olmadığım, sayende en acı ve çarpıcılıkla keşfedip, anlamam zor olmadı ... Hayat ve sen, el eleliklerde derin ve tarifsiz acıyı yaşatarak, öğrettiniz, bana .... Hayal pınarlarımın suyunun çekilip, çöllerden beter hallerde kurumuş'luğunda, anladım ki .... Kendini darı ambarında görerek, kendimi kandırmaları bile becerememişliğimle ... Dahası, ilişkimizi, aşkı ağzıma-yüzüme bulaştırıp, işin içinden çıkamamışlığım da ..... Aldım, boyumun ölçüsünü, hem senden, hem de, hayattan yana .....! Ayakkabıma girmiş çakıl, yahutta, nasırıma batan diken misali, marazalıklarda, acıyı yaşayarak ... Aşkın-meşkin bana göre olmadığını, hele ki de ....... Günümüz dünyasının, insanı olamamışlığımla, düzene ayak uyduramamışlığımla .......... Başıma gelenlerin, azımsanmayacak hengamelerle, acılar olup-çıkmışlığıyla .......... Anlayıp-kavrayalı, ne durum-durağım, ne yaşama sevincim, nede iç huzurum, kalmadı, yitti gitti, anlayacağın ........! Kendimi, iki eşeğe bir yemi bölüştüremeyen ahmaklardan da beter hissetmekten, kendimi alamıyorum ...... Dalda'sız-duldasız, olmadı gölgesiz yaşamak zorunda kaldığım ömrümün en zor ve girdaplı yıllarını ....... Görüp, anlayıp, ömrüme ve aklıma kazınmacasına, hatmedip çıkmışlığım da .... Boyumu aşan işler, ilişkiler ve sonu meçhul serüvenlerde .... Olur-olmaz hal ve koşullarda, kendimi hayat denen biley taşına tutup, test etmişliğim de ...... Ayarımın-gayarımın daha da kötüsü, metanet, sabır ve güç adına gratımla-kumaşımın işe yaramazlığını ...... Sadece dilimde acı tat bırakışından değil, ruhumun vadisinin, yanıp, kül olup, çöle dönmüşlüğüyle anladım iyiden, iyiye .... Hem de, '' - Bir anladım, PİR ANLADIM '' denecek peklik, sertlik ve ümüğümde düğümlenen hıçkırık selinde, boğul'muşluk da anlayıp, idrak ettim ki ..... Dostoyevski Üstadın o doyumsuz eseri '' SUÇ ve CEZA'' 'da hayranlık yaratıp, içe işleyen sözüyle dillendirdiği betimlemesindeki gibi .... Meğer ki, tüm yaptığım ..... << - Eksilmeyip, artan sakarlığımla, umudu, yırtık cebime koyma ahmaklığıdır, UMUDU, YIRTIK CEBİME KOYMA .....! '' Umudu, o, yırtık cebimden düşürüp-yitirdiğimi fark etmeyenliğimde .... Ne mutluluğu, ne aşkı nede, tebessümü hak etmemiş safdilden başka bir halt olmadığım gerçeğini, bire bir yaşayan olarak ... Mutluluğu, elimin tersiyle itip, sonra, mutsuzluktan şikayete yeltenmek tir, şikayete yeltenmek . Ondandır, sen ol, hayat olsun hatta el-alemden birileri olsun ....... Ne deseniz az, ne yapsanız haklısınız, haklı mı haklısınız, hemde, yerden, göğe kadar, olmacasına .........! Gerek, ben olayım, gerekse, bencileyin davranan güruhtakiler olsun, bizler, hayatı ıskalamakta marifetli ve eli çabuk sakar ..... Yetmedi ... Dahası, ahmak zıpçıktılarız ....... Ahmak, zıpçıktılar ....! Hasılı, tüm sakarlığım ve ahmaklığımla, arz-ı endam ediyorum, işte huzurlarınızdayım, huzurlarınızda .... Bu kez, kafamı, kuma sokmadan ....... İşime gelince, kuş, gelmeyince Deve kesilmeyecek ve üryanlıkla, gerçeğime sahip çıkacağım ... Biliyorum yada en azından, duyar gibiyim ... '' - Bu ahmaklıkla, mutluluk kim, sen kim, otur, oturduğun yerde, çırpınıp, debelendikçe daha çok batma ..... '' Dediğinizi .... Eeee, ne deseniz yerden, göğe kadar haklısınız, haklı ..... HAKLISINIZ, HAKLI .....! Son diyeceğimi de söyleyeyim de, içimde kalıp, dert olmasın, babından usulüne uygunlukla diyorum, size .... << - Aman, ha aman, siz, siz olun ..... UMUDU, YIRTIK CEBİNİZE KOYMAYIN '' Çünkü ... Böylesi sakarlığın, ahmaklığın izahı yok .... UMUDU, YIRTIK CEBİNİZE KOYMAYIN .....! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Almanya 30 / 11 / 2021 - Salı Saat ; 21_42


 SARI TÜYLÜ AYVAM ........

Sarı tüylü ayvam, sen bahar yağmurlarında arınıp-durulanmış'sın .... Bense, yıl yorgunu-hayat vurgunu, toz ve gam yükü Eyvanım, eyvan .... Sen gelince, yağmurunla ıslansam da, ömrüm goca, gönlüm, yorgun mu yorgun ......! Ondandır, Sarı tüylü ayvam ..... Sen eyvanlığımın gönül şad'lığı sın, ıslan, ıslana bildiğince ...... O güzelim, bereketli, bahar rahmetlerin de ... Senin al beninle-sevincinden, şad olur, şu gözgün ömrüm, yıkık-dökük, yorgun gönlüm .... ŞAD OLUR, YIKIK-DÖKÜK, YORGUN GÖNLÜM .... SARI TÜYLÜ AYVAM ........ SARI TÜYLÜ AYVAM ........ Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Immenstaad / Almanya 05 / 12 / 2021 - Pazar Saat ; 23_00

HAYATTAN ARTA KALMIŞ KARALAMALAR'DA...!

İnce,uzun ve karanlıktı yol,üstelik de yokuş mu yokuş..
Tırmanırken bayır yukarı titretiyordu Karayel çırpı gibi bacakları..
Kar etmiyordu, ne tutturulan türkü,
Ne'de savrulan yakası açılmamış,gün yüzü görmemiş okkalı küfürler..
Omuzlar çıkarılıp,boyunlar çekilse de,
Kambur zati'lik de yürüse de kar etmiyordu hani ya..!
Boşuna demiyorlardı''-Soğuğa yiğitlik olmaz '' diye..
Hele birde odun ocak yoksa...
Kapıya bastırılacak meret değildi hani ya şu kış...
Öyle tuzu kurular gibi son bahardan hazırlık da yoksa kışa !
Değil ki bedava'lığı,
Vazgeçtik ondan,hava gazı da Orhan VELİ'nin çağındaki gibi ...
Sudan ucuz da değilken şimdilerde üstüne üstlük..
Yaşamak,hele ki İstanbul'da yaşamak hiç mi hiç kolay değil...
Çalıp çırpmıyor san,kursağından haram lokma geçmiyorsa..
Ayın,dayın,torpilin yoksa,
Dahası,sırtın kalın değilse,yoksa arkan,kalen...
Hak-hukuk düzen adamıysan maazallah birde...
Deme gitsin işte o zaman,fukaralığın daniskasını yaşamışlığını..
Eskilerde sürgünler doğu'ya yapılırdı..
Şimdilerde mükafat sayılır doğu'ya çıkmışsa tayinin..
Günümüzde sürgünün hası,İstanbul'a memur edilmek ademoğluna.
Tek maaş,çok nüfus,hele birde çokcaysa kaşık düşmanı...!
Deme gitsin haline..
O vakit Şener Şen misali film olur hayatın,çalarsın düdük...
Oturursun bir gecekondunun güngörmez penceresine..
Bir türkü tutturuverirsin,amma velakin İstanbul un orta yeri sinema Ya'da..
Boğaz havası değildir türkün asla..
''Hadi gel köyümüze geri dönelim''den, tut ta..
Acılı arabeske uzanan bir repertuardan dökülür türküler dudağına !
Ve buğulanmış cama olursuzluklarını karalar sın,
Donmaya yüz tutmuş parmaklarınla..
İşte o zaman, ne dramlar düşer kırık dökük pencere camına,
Hayatım roman tekerlemelerinin nakaratların da..
Hayattan karalamalardan arta kalmışlıklar da..!
Hayattan karalamalardan arta kalmışlıklar da..!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/ İSYANİ
Hildesheim / Almanya
11/03/2010
Saat;00_33
 


 VARDIR ELBET, BİR SEBEBİ .......!



'' - KALSIN ARAMIZDA ..... ''




Gönül heybem yırtık, ömür eşeğim, yorgunsa ...

Döküp-saçıp, dökülüp-saçılıp, eksilip-yitiyor'sam .....!

Üstelik te, sıkça tökezliyorsam, vardır elbet, bir sebebi .....

Bilmeye, biliyorum elbet, ben, her olan-biteni ve gerçek nedeni ...

Ama biliyorsan da, sen, gel açık etme, kalsın aramızda .......!

Gerçi, << - İki kişinin bildiği, asla sır olmaz, sır sayılmaz . >> Derler, demeye de  ......

Sen, '' - Usuldendir . '' De, yat kulağının üstüne, bilsen de .!

Bizim gibi, kafa kağıdı eski kuşakların, diline pelesenk olmuş bir söz vardır .....

'' - Gittiğinde, gördüğün körse, sende yum gözünü, onun gibi hissedemez'sen de, onu anlamaya çalışmanın zarafeti süslesin, ömrünü '' Diye .....

O, hesap, gel zarafet sende, çalçenelik bende kalsın, demiş olayım şunun, şurasında ...

Bunca tekleyen ömür arabanın, gıcırtısı çoksa, eşeğin nalı, sıkça düşme'deyse ve ......

Hele ki de, bencileyin, elinle-ayağın, belinle-dilin,  ağzınla-kıçın tutmuyor ve döküp-saçıyor, olmadık yerde kusuru geçip özrünü, hatta.....

Defonu sergen ediyorsa, ulu-orta, bilesin ki ....

Son kullanma tarihin bitmeye, nüfus cüzdanın sararmayı da geçip-aşıp, solup kurumaya, hasılı gazel liğe, telefliğe yüz tutmuş, demektir .......!

Ekmeğini yemiş, ununu eleyip, eleğini duvara asalı hani nice olmuş, demektir..

İster açık etmemeye, istersen allayıp-pullayıp, gözden ırak tutup,

kaçırmaya, yadsımaya çalış, gerçeği .......!

Ses verir gerçeğin, tıpkı o yaşlı-yorgun, bitap,ceviz ağacı gıcırtısı, misali ......

O, YAŞLI-YORGUN, BİTAP CEVİZ AĞACI GICIRTISI, MİSALİ .....

Kimse farkında olmasa da, CEVİZ AĞAÇLIĞIN DA, o, farkındadır, gerçeğin .....

Tıpkı, benim gibi ...... 

TIPKI, BENİM GİBİ ....!

Ondandır, demem ......

Hazan geçmişse, çok şey için, geçse ......

Gıcırdarım, gıcırdar sın, tıpkı o, ceviz ağacı gibi .....

O, CEVİZ AĞACI GİBİ .......!

Hasılı .......

Cümle parazitlerin, kısa devrelerle, teklemelerin, dökmelerle, dökülüp-eksilmelerin, kusurların, vardır elbet, bir sebebi .......

VARDIR ELBET, BİR SEBEBİ .......!   

Gel açık etme, kalsın aramızda .....

KALSIN ARAMIZDA .....




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 




Immenstaad / Almanya 




05 / 12 / 2021 - Pazar 




Saat ; 22_25

  YARIMSIN …. Hayatın sana oldum olası cömert davranıp … Yediğin önünde, yemediğin ardında, bal-kaymak bir hayatı sunmuşluğunda … Oldum olas...